|
|
|
Duhân Suresi
Duhân Suresi 59 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 64. sure olarak inmiştir. Kur'an-ı Kerim'de 495 sayfa numarasında yer almaktadır.
|
|
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
1 - |
Ha mim. (44-Duhân 1) |
|
|
2 - |
Mübin (apaçık) olan Kitab'a andolsun. (44-Duhân 2) |
|
|
3 - |
Biz onu mübarek bir gecede indirdik, Biz uyarıp-korkutanlarız. (44-Duhân 3) |
|
|
4 - |
Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır. (44-Duhân 4) |
|
|
5 - |
Katımızdan bir emir (ile). Muhakkak ki Biz gönderenleriz. (44-Duhân 5) |
|
|
6 - |
Rabbinden bir rahmet olarak. Şüphesiz O Semi'dir (herşeyi işitendir), Alim'dir (hakkıyle bilendir). (44-Duhân 6) |
|
|
7 - |
Eğer yakinen (kesin bir şekilde) inanıyorsanız, (Allah) göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir. (44-Duhân 7) |
|
|
8 - |
O'ndan başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir ve geçmiş atalarınızın da Rabbidir. (44-Duhân 8) |
|
|
9 - |
Hayır, onlar şüphe içindedirler, (bu şüphe içinde) oynayıp-oyalanıyorlar. (44-Duhân 9) |
|
|
10 - |
Sen göğün apaçık bir duman getireceği günü gözle-bekle. (44-Duhân 10) |
|
|
11 - |
(Bu duman) insanları sarıp-kuşatıverir. Bu, (insanlar için) acıklı bir azabdır. (44-Duhân 11) |
|
|
12 - |
(İnsanlar derler ki) "Rabbimiz, bu azabı bizden kaldır. Biz (artık) iman edicileriz." (44-Duhân 12) |
|
|
13 - |
Onlar için düşünüp-öğüt almak nerede? Onlara (ayetlerimizi) açıklayan bir resul-elçi gelmişti. (44-Duhân 13) |
|
|
14 - |
Sonra ondan yüz çevirdiler ve dediler ki "(Bu kendisine bazı şeyler) öğretilmiş bir delidir." (44-Duhân 14) |
|
|
15 - |
Biz (dumanın kalkmasını isteyen) sizden bu azabı biraz kaldırıp-gidereceğiz. Fakat siz (yine küfre) dönecek olanlarsınız. (44-Duhân 15) |
|
|
16 - |
Büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, mutlaka intikam alacağız. (44-Duhân 16) |
|
|
17 - |
Andolsun ki Biz onlardan önce Firavun'un kavmini de deneyip-imtihan etmiştik. Onlara kerim (şerefli ve çok değerli) bir resul gelmişti. (44-Duhân 17) |
|
|
18 - |
(Onlara demişti ki) "Allah'ın kullarını bana verin-bırakın. Gerçekten ben size gönderilmiş emin (güvenilir) bir resulüm-elçiyim." (44-Duhân 18) |
|
|
19 - |
Allah'a karşı büyüklenmeyin. Hiç şüphesiz ben size apaçık bir sultan (kesin-güçlü bir delil) getirmekteyim. (44-Duhân 19) |
|
|
20 - |
Ben sizin beni taşa tutmanızdan benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olana sığındım. (44-Duhân 20) |
|
|
21 - |
Eğer siz bana iman etmiyorsanız, benden ayrılıp-uzaklaşın. (44-Duhân 21) |
|
|
22 - |
Sonunda Rabbine "Bunlar mücrim (suçlu-günahkar) bir kavimdir" diye dua etti. (44-Duhân 22) |
|
|
23 - |
(Allah) "O halde kullarımı gece (yola çıkarıp) yürüyüşe geçir, muhakkak ki siz takip edileceksiniz" (buyurdu). (44-Duhân 23) |
|
|
24 - |
Denizi olduğu gibi açık bırak. Onlar (orada) boğulacak bir ordudur. (44-Duhân 24) |
|
|
25 - |
Onlar (geride) nice bahçeler ve pınarlar terketmişlerdir. (44-Duhân 25) |
|
|
26 - |
(Yetişmiş) ekinler ve güzel konaklar-makamlar. (44-Duhân 26) |
|
|
27 - |
Ve orada 'zevk ve sefa içinde' yaşadıkları nimetler. (44-Duhân 27) |
|
|
28 - |
İşte böylece Biz bunları başka bir kavme miras bıraktık. (44-Duhân 28) |
|
|
29 - |
Onlar için ne gök, ne yer (üzülüp) ağlamadı ve onlara (başka) mühlet de verilmedi. (44-Duhân 29) |
|
|
30 - |
Andolsun ki Biz İsrailoğullarını o alçaltıcı azabdan kurtardık. (44-Duhân 30) |
|
|
31 - |
Firavun'dan (kurtardık). O büyüklenip-haddi aşan (bir zorba) idi. (44-Duhân 31) |
|
|
32 - |
Andolsun ki Biz onları (İbrahim'in duasıyla) bir ilim üzere (ne olup-ne olmadıklarını bilerek) alemlere karşı üstün kıldık. (44-Duhân 32) |
|
|
33 - |
Ve onlara içinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik. (44-Duhân 33) |
|
|
34 - |
Onlar (ayetlerimizle karşılaşınca) derler ki (44-Duhân 34) |
|
|
35 - |
O (ölüm), ilk ölümümüzden başkası değildir. Biz (bir ayetle veya bir kelimeyle) diriltilip-kaldırılacak değiliz. (44-Duhân 35) |
|
|
36 - |
Eğer (bu söylediklerinizde) doğru sözlüyseniz, atalarımızı getirin (de görelim). (44-Duhân 36) |
|
|
37 - |
Bunlar mı hayırlı yoksa Tübba kavmi ve onlardan öncekiler mi? Biz onları yıkıma uğrattık. Onlar mücrimlerdi (suçlu-günahkarlardı). (44-Duhân 37) |
|
|
38 - |
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye yaratmadık. (44-Duhân 38) |
|
|
39 - |
Biz her ikisini de ancak hak ile yarattık. Fakat onların çoğu bilmezler. (44-Duhân 39) |
|
|
40 - |
Şüphesiz ki (haklıyı haksızdan) ayırma günü, onların hepsinin (buluşup-toplanacağı) vakittir. (44-Duhân 40) |
|
|
41 - |
O gün dostun dosta hiçbir şeyle faydası dokunmaz. Ve onlara yardım da edilmez. (44-Duhân 41) |
|
|
42 - |
Ancak Allah'ın rahmet ettiği (kimseler) müstesna. Muhakkak ki O Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (44-Duhân 42) |
|
|
43 - |
Gerçekten zakkum ağacı (44-Duhân 43) |
|
|
44 - |
Günahkarların yemeğidir. (44-Duhân 44) |
|
|
45 - |
(Potada) erimiş maden gibi karınlarda kaynar. (44-Duhân 45) |
|
|
46 - |
Kaynar-kızgın suyun (sıvının) kaynaması gibi. (44-Duhân 46) |
|
|
47 - |
(Allah buyurur ki) "Onu tutun da cehennemin ortasına sürükleyin." (44-Duhân 47) |
|
|
48 - |
Sonra başının üstüne kaynar suyun azabından dökün. (44-Duhân 48) |
|
|
49 - |
(Azabı) tad. Sen (hani kendince) oldukça üstün, oldukça şerefliydin? (44-Duhân 49) |
|
|
50 - |
İşte bu sizin (inanmayıp) kuşkuya kapılmakta olduğunuz şeydir. (44-Duhân 50) |
|
|
51 - |
Muttakiler (korkup-sakınanlar ise), muhakkak ki onlar emin-güvenli bir makamdadırlar. (44-Duhân 51) |
|
|
52 - |
Cennetlerde ve pınarlarda. (44-Duhân 52) |
|
|
53 - |
Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı olarak (otururlar). (44-Duhân 53) |
|
|
54 - |
İşte böyle. Ve onları iri gözlü hurilerle evlendiririz. (44-Duhân 54) |
|
|
55 - |
Orada güven içinde her türlü meyveyi (çekinmeden) isterler. (44-Duhân 55) |
|
|
56 - |
Orada ilk ölümün dışında başka ölüm tatmazlar. Ve (Allah) onları cehennem azabından korumuştur. (44-Duhân 56) |
|
|
57 - |
Rabbinden bir fazl (lutuf) olarak. İşte en büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (44-Duhân 57) |
|
|
58 - |
Onlar öğüt alıp-düşünürler diye Biz onu (Kur'an'ı) senin dilinle (indirip) kolaylaştırdık. (44-Duhân 58) |
|
|
59 - |
Artık sen gözleyip-bekle, gerçekten onlar da gözleyip-beklemektedirler. (44-Duhân 59) |
|
|
|
|
|
Etiketler: İnsan Dergisi, |
|