|
|
|
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا جَٓاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّۜ اَللّٰهُ اَعْلَمُ بِا۪يمَانِهِنَّۚ فَاِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ اِلَى الْكُفَّارِۜ لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّۜ وَاٰتُوهُمْ مَٓا اَنْفَقُواۜ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اَنْ تَنْكِحُوهُنَّ اِذَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اُجُورَهُنَّۜ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَسْـَٔلُوا مَٓا اَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْـَٔلُوا مَٓا اَنْفَقُواۜ ذٰلِكُمْ حُكْمُ اللّٰهِۜ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ
|
|
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
|
|
|
|
|
|
Ey iman edenler. Mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman onları imtihan edin. Allah onların imanlarını iyi bilendir. Şayet onların (gerçekten) mü'min olduklarını öğrenirseniz, artık onları sakın kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına, bu mü'mineler için) harcadıklarını verin. Ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde, onları (hicret eden mü'min kadınları) nikahlamanızda sizin için bir vebal-günah yoktur. (Ayrılmak isteyen) kafirleri de (kafir kadınları da) nikahınızda tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da harcadıklarını istesinler. Allah'ın hükmü budur. Sizin aranızda O hükmeder. Allah Alim'dir (herşeyi hakkıyle bilendir), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir). (60-Mümtehine 10)
|
|
|
|
|
|
yâ eyyuhâ |
: ey |
ellezîne âmenû |
: îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler |
izâ |
: o zaman, olunca |
câe-kum(u) |
: size geldi |
el mu'minâtu |
: mü'min kadınlar |
muhâcirâtin |
: göç eden kadınlar |
fe imtehinû |
: o zaman imtihan edin |
hunne |
: onlar (kadınlar) |
allâhu |
: Allah |
a'lemu |
: çok iyi bilir |
bi îmânihinne |
: onların (kadınların) îmânlarını |
fe |
: o zaman, artık, bundan sonra |
in alimtim(û) |
: eğer bilirseniz |
hunne |
: onlar (kadınlar) |
mu'minâtin |
: mü'min kadınlar |
fe |
: o zaman, artık, bundan sonra |
lâ terciû |
: geri döndürmeyiniz |
hunne |
: onlar (kadınlar) |
ilâ el kuffâri |
: kâfirlere (kâfir erkeklere) |
lâ |
: değildir |
hunne |
: onlar (kadınlar) |
hillun |
: helâl |
lehum |
: onlar (erkekler), onlara (erkeklere) |
ve lâ |
: ve değildir |
hum |
: onlar (erkekler) |
yahillûne |
: helâl |
lehunne |
: onlar (kadınlar), onlara (kadınlara) |
ve âtû-hum |
: ve onlara verin |
mâ |
: şey |
enfekû |
: infâk ettiler, verdiler |
ve lâ |
: ve yoktur |
cunâha |
: günah |
aleykum |
: sizin üzerinize |
en tenkihû hunne |
: onları (kadınları) nikâhlamanız |
izâ |
: olduğu zaman, olduğu taktirde |
âteytumûhunne |
: onlara (kadınlara) verdiniz |
ucûrehunne |
: onların ücretlerini, mehirlerini |
ve lâ tumsikû |
: ve tutmayın |
bi isami |
: nikâh akdi ile |
el kevâfiri |
: kâfirler (kâfir kadınlar) |
ve is'elû |
: ve isteyin |
mâ |
: şeyler, neyi, ne |
enfaktum |
: infâk ettiniz, verdiniz |
ve li yes'elû |
: ve istesinler |
mâ |
: şeyler, neyi, ne |
enfekû |
: infâk ettiler, verdiler |
zâlikum |
: işte bu |
hukmu allâhi |
: Allah'ın hükmü |
yahkumu |
: Allah hükmeder |
beyne-kum |
: sizin aranızda |
ve allâhu |
: ve Allah |
alîmun |
: en iyi bilen |
hakîmun |
: hakîm, hüküm ve hikmet sahibi |
|
|
|
|
|
Türkçe ve kelime mealiyle ilgili bir ikazınız
veya ayetlerle ilgili önemli bir sorunuz varsa ( sorunuza açıklık getirerek ) lütfen bize iletiniz.
(*) Zorunlu
|
|
|
|
Etiketler: İnsan Dergisi, |
|