Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : e
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 50249
  1. 1-Fâtiha 1
    er rahmân er rahîm : Rahmân ve Rahîm Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen.
  2. 1-Fâtiha 2
    el hamdu : hamd, övgü, sena, manevî ni'metlere şükür
  3. 1-Fâtiha 2
    el âlemîne : âlemler.
  4. 1-Fâtiha 3
    er rahmâni : Rahman esması ile tecelli eden
  5. 1-Fâtiha 3
    er rahîmi : rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nurunun sahibi
  6. 1-Fâtiha 4
    yevmidne (yevme edne) : dîn günü,
  7. 1-Fâtiha 5
    iyyâ-ke : yalnız sen, yalnız sana
  8. 1-Fâtiha 5
    ve : ve
  9. 1-Fâtiha 5
    iyyâ-ke : yalnız sen, yalnız senden
  10. 1-Fâtiha 5
    nestaînu : istiane (yardım) isteriz
  11. 1-Fâtiha 6
    es sırâte el mustakîme : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
  12. 1-Fâtiha 7
    ellezîne : ki onlar
  13. 1-Fâtiha 7
    en'amte : sen ni'met verdin
  14. 1-Fâtiha 7
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  15. 1-Fâtiha 7
    el magdûbi : gadap, öfke duyulanlar
  16. 1-Fâtiha 7
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  17. 1-Fâtiha 7
    ve : ve
  18. 1-Fâtiha 7
    ed dâllîne : dalâlette olanlar değil
  19. 10-Yunus 1
    tilke : işte bunlar
  20. 10-Yunus 1
    el kitâbi el hakîmi : hikmetli kitap
  21. 10-Yunus 2
    e : mı
  22. 10-Yunus 2
    ne : oldu
  23. 10-Yunus 2
    li en nâsi : insanlar için
  24. 10-Yunus 2
    aceben : acayip, garip
  25. 10-Yunus 2
    en evhay-nâ : vahyetmemiz
  26. 10-Yunus 2
    ilâ reculin : bir adama
  27. 10-Yunus 2
    en enzirin : uyarması
  28. 10-Yunus 2
    ense : insanları
  29. 10-Yunus 2
    ve beşşiri : vejdelemesi
  30. 10-Yunus 2
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  31. 10-Yunus 2
    enne : muhakkak ki
  32. 10-Yunus 2
    lehum : onlar için
  33. 10-Yunus 2
    kademe : ileri derecede mertebe
  34. 10-Yunus 2
    inde rabbi-him : Rab'lerinin katında
  35. 10-Yunus 2
    le el kâfirûne : kâfirler der ki
  36. 10-Yunus 2
    inne : muhakkak ki
  37. 10-Yunus 2
    le sâhırun : mutlaka bir büyücüdür
  38. 10-Yunus 3
    inne : muhakkak
  39. 10-Yunus 3
    rabbe-kum allâhu : sizin Rabbiniz O Allah'tır
  40. 10-Yunus 3
    ellezî halaka : ki o yarattı
  41. 10-Yunus 3
    es semâvâti : gökler
  42. 10-Yunus 3
    ve el arda : ve yer, arz
  43. 10-Yunus 3
    sitteti eyyâmin : altı gün, altı zaman dilimi
  44. 10-Yunus 3
    summe istevâ : sonra istiva etti
  45. 10-Yunus 3
    alâ el arşi : arşa
  46. 10-Yunus 3
    yudebbiru el emre : işleri takdir eder, tedbir eder
  47. 10-Yunus 3
    min şefîın : bir şefaatçi
  48. 10-Yunus 3
    fa'budûhu (fe u'budû-hu) : artık ona kulluk edin
  49. 10-Yunus 3
    e fe : hâlâ mı
  50. 10-Yunus 3
    tezekkerûne : tezekkür etmezsiniz
  51. 10-Yunus 4
    ileyhi : ona
  52. 10-Yunus 4
    merciu-kum : sizin dönüşünüz (dönüş yeriniz)
  53. 10-Yunus 4
    cemîan : hepsi, topluca, toptan
  54. 10-Yunus 4
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  55. 10-Yunus 4
    innehu : muhakkak ki o
  56. 10-Yunus 4
    yebdeu el halka : ilk olarak (örneksiz) yaratmaya başlar
  57. 10-Yunus 4
    summe : sonra
  58. 10-Yunus 4
    li yecziye : ödemek için, mükâfatını vermek için
  59. 10-Yunus 4
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  60. 10-Yunus 4
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi tezkiye edici ameller, salih ameller yapanlar
  61. 10-Yunus 4
    bi el kıstı : adalet ile
  62. 10-Yunus 4
    ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler
  63. 10-Yunus 4
    lehum : onlar için
  64. 10-Yunus 4
    şerâbun : bir içki, içecek bir şey
  65. 10-Yunus 4
    ve azâbun elîmun : ve acı azap
  66. 10-Yunus 4
    kânû yekfurûne : inkâr etmiş oldular, küfretmiş oldular
  67. 10-Yunus 5
    huve : o ki
  68. 10-Yunus 5
    ellezî ceale : ki o kıldı (yarattı)
  69. 10-Yunus 5
    eş şemse : güneş
  70. 10-Yunus 5
    dıyâen : bir ziya, bir ışık (olarak)
  71. 10-Yunus 5
    ve el kamere : ve ay (kamer)
  72. 10-Yunus 5
    ren : bir nur
  73. 10-Yunus 5
    ve kaddere-hu : ve ona takdir etti
  74. 10-Yunus 5
    menâzile : menziller, yörüngeler
  75. 10-Yunus 5
    li ta'lemû : bilmeniz için
  76. 10-Yunus 5
    adede es sinîne : senelerin adedini, sayısını
  77. 10-Yunus 5
    ve el hisâbe : ve hesabını
  78. 10-Yunus 5
    like : işte bu, böylece
  79. 10-Yunus 5
    bi el hakkı : hak ile
  80. 10-Yunus 5
    yufassılu el âyâti : âyetleri tafsilatlı açıklar
  81. 10-Yunus 5
    ya'lemûne : biliyorlar
  82. 10-Yunus 6
    inne : muhakkak ki
  83. 10-Yunus 6
    el leyli : gece
  84. 10-Yunus 6
    ve en nehâri : ve gündüz
  85. 10-Yunus 6
    ve mâ halaka allâhu : ve Allah'ın yarattığı şeyler
  86. 10-Yunus 6
    es semâvâti : göklerde, semalarda
  87. 10-Yunus 6
    ve el ardı : ve yerde, yeryüzünde
  88. 10-Yunus 6
    le âyâtin : âyetler, alâmetler, deliller
  89. 10-Yunus 6
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  90. 10-Yunus 7
    inne : muhakkak ki
  91. 10-Yunus 7
    ellezîneyercûne : dilemeyen kimseler
  92. 10-Yunus 7
    likâe-nâ : bize ulaşmayı
  93. 10-Yunus 7
    ve radû : ve razı oldular
  94. 10-Yunus 7
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  95. 10-Yunus 7
    vatme'ennû (ve ıtme'ennû) : ve tatmin oldular, doyuma ulaştılar
  96. 10-Yunus 7
    ve ellezîne : ve o kimseler
  97. 10-Yunus 7
    gâfilûne : gâfil (habersiz) olanlardır
  98. 10-Yunus 8
    ulâike : işte onlar
  99. 10-Yunus 8
    me'vâ-hum : onların varacakları yer
  100. 10-Yunus 8
    en nâru : ateştir
  101. 10-Yunus 8
    kânû yeksibûne : kazanmış oldukları
  102. 10-Yunus 9
    inne : muhakkak
  103. 10-Yunus 9
    ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı dileyen) kimseler
  104. 10-Yunus 9
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  105. 10-Yunus 9
    yehdî-him : onları ulaştırır, hidayet eder
  106. 10-Yunus 9
    tecrî : akar
  107. 10-Yunus 9
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  108. 10-Yunus 9
    cennâtin naîmi : naîm cennetleriinde
  109. 10-Yunus 10
    subhâne-ke allâhumme : Allah'ım Seni tenzih ederim
  110. 10-Yunus 10
    ve tehiyyetu-hum : ve onların dilekleri, tehiyyatları (hayatları)
  111. 10-Yunus 10
    selâmun : selâmdır
  112. 10-Yunus 10
    ve âhıru : ve sonrası
  113. 10-Yunus 10
    en el hamdu li allâhi : 'Allah'a hamdetmek'tir
  114. 10-Yunus 10
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
  115. 10-Yunus 11
    ve lev : ve eğer
  116. 10-Yunus 11
    li en nâsi : insanlara
  117. 10-Yunus 11
    eş şerre : şerri
  118. 10-Yunus 11
    isti'câle-hum : onların acele istemeleri
  119. 10-Yunus 11
    bi el hayri : hayrı
  120. 10-Yunus 11
    le kudiye : yerine getirilirdi
  121. 10-Yunus 11
    ileyhim : onlara
  122. 10-Yunus 11
    ecelu-hum : ecelleri, zamanları
  123. 10-Yunus 11
    fe nezeru : böylece bırakırız
  124. 10-Yunus 11
    ellezîneyercûne : dilemeyen kimseler
  125. 10-Yunus 11
    likâe-nâ : bize ulaşmayı
  126. 10-Yunus 11
    ya'mehûne : şaşkın olurlar, bocalarlar
  127. 10-Yunus 12
    ve izâ messe : ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
  128. 10-Yunus 12
    el insâne : insana
  129. 10-Yunus 12
    ed durru : zarar, ziyan
  130. 10-Yunus 12
    deâ-nâ : bize dua etti
  131. 10-Yunus 12
    li cenbi-hî : yan üstü yatarken
  132. 10-Yunus 12
    eviden : veya otururken
  133. 10-Yunus 12
    evimen : veya ayakta iken
  134. 10-Yunus 12
    fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
  135. 10-Yunus 12
    keşef-nâ : biz giderdik, kaldırdık, açtık
  136. 10-Yunus 12
    durre-hu : onun zararını, sıkıntısını
  137. 10-Yunus 12
    merre : döndü
  138. 10-Yunus 12
    ke : gibi
  139. 10-Yunus 12
    en lem yed'u-nâ : bize dua etmedi (dua etmemek)
  140. 10-Yunus 12
    messe-hu : ona isabet etti, dokundu
  141. 10-Yunus 12
    kezâlike : işteylece
  142. 10-Yunus 12
    zuyyine : süslendi, güzelsterildi
  143. 10-Yunus 12
    li el musrifîne : haddi aşanlar için, müsrifler için
  144. 10-Yunus 12
    ya'melûne : yapıyorlar, yaparlar
  145. 10-Yunus 13
    ve lekad : ve andolsun ki
  146. 10-Yunus 13
    ehlek-nâ : helâk ettik
  147. 10-Yunus 13
    el kurûne : asırlar, devirler, çağlar, o çağlarda yaşayan nesiller
  148. 10-Yunus 13
    lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
  149. 10-Yunus 13
    veet-hum : ve onlara geldi
  150. 10-Yunus 13
    bi el beyyinâti : beyyinelerle, delillerle
  151. 10-Yunus 13
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  152. 10-Yunus 13
    kezâlike : işteyle
  153. 10-Yunus 13
    neczi : cezalandırırız
  154. 10-Yunus 13
    el kavme el mucrimîne : mücrim (suçlu) kavmi
  155. 10-Yunus 14
    summe : sonra
  156. 10-Yunus 14
    ceal-nâ-kum : sizi kıldı, yaptı
  157. 10-Yunus 14
    halâife : halifeler
  158. 10-Yunus 14
    el ardı : yeryüzünde
  159. 10-Yunus 14
    li nanzure : bakmamız için
  160. 10-Yunus 14
    keyfe : nasıl
  161. 10-Yunus 14
    ta'melûne : amel ediyorsunuz
  162. 10-Yunus 15
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  163. 10-Yunus 15
    aleyhim : onlara
  164. 10-Yunus 15
    beyyinâtin : belgeler olarak, delillerle, belgelerle
  165. 10-Yunus 15
    le : dedi
  166. 10-Yunus 15
    ellezîneyercûne : dilemeyen kimseler
  167. 10-Yunus 15
    likâe-nâ : bize ulaşmayı
  168. 10-Yunus 15
    e'ti bi kur'ânin : bir Kur'ân getir
  169. 10-Yunus 15
    ev : veya
  170. 10-Yunus 15
    beddil-hu : onu değiştir
  171. 10-Yunus 15
    yekûnu : olamaz
  172. 10-Yunus 15
    en ubeddile-hu : onu benim değiştirmem
  173. 10-Yunus 15
    min tilkâi nefsî : nefsimden, kendimden bir şey ilka etmem (katmam)
  174. 10-Yunus 15
    in ettebiu : tâbî olursam
  175. 10-Yunus 15
    ileyye : bana
  176. 10-Yunus 15
    ehâfu : korkarım
  177. 10-Yunus 15
    azâbe : azabı
  178. 10-Yunus 15
    yevmin azîmin : büyük gün
  179. 10-Yunus 16
    lev : eğer
  180. 10-Yunus 16
    e allâhu : Allah dileseydi
  181. 10-Yunus 16
    televtu-hu : onu okumazdım
  182. 10-Yunus 16
    aleykum : size
  183. 10-Yunus 16
    veedrâ-kum : ve size bildirmezdim
  184. 10-Yunus 16
    fe kad : halbuki olmuştu
  185. 10-Yunus 16
    lebistu : kaldım, bulundum
  186. 10-Yunus 16
    umuren : bir ömür
  187. 10-Yunus 16
    e : mi
  188. 10-Yunus 16
    fe : hâlâ
  189. 10-Yunus 16
    lâ ta'kilûne : akıl etmiyorsunuz
  190. 10-Yunus 17
    fe men : artık, kim
  191. 10-Yunus 17
    azlemu : daha zalim
  192. 10-Yunus 17
    mimmen ifterâ : iftira edenden
  193. 10-Yunus 17
    keziben : yalan olarak, yalanla
  194. 10-Yunus 17
    ev : veya
  195. 10-Yunus 17
    kezzebe : yalanladı
  196. 10-Yunus 17
    inne-hu : muhakkak o
  197. 10-Yunus 17
    el mucrimûne : mücrimleri
  198. 10-Yunus 18
    ve ya'budûne : ve kulluk ediyorlar, ibadet ediyorlar
  199. 10-Yunus 18
    mâ lâ yedurru-hum : onlara zarar vermeyen şey
  200. 10-Yunus 18
    veyenfeu-hum : ve onlara yarar, fayda, menfaat vermiyor
  201. 10-Yunus 18
    ve yekûlûne : ve derler
  202. 10-Yunus 18
    şufeâu-nâ : bizim şefaatçilerimiz
  203. 10-Yunus 18
    inde allâhi : Allah'ın katında, yanında
  204. 10-Yunus 18
    e tunebbiûne âllâhe : Allah'a haber mi veriyorsunuz
  205. 10-Yunus 18
    lâ ya'lemu : bilmiyor
  206. 10-Yunus 18
    es semâvâti : göklerde bulunan
  207. 10-Yunus 18
    ve lâ : ve olmayan
  208. 10-Yunus 18
    el ardı : yerde, yeryüzünde
  209. 10-Yunus 18
    subhâne-hu : o sübhandır, o münezzehtir
  210. 10-Yunus 18
    ve teâlâ : vecedir
  211. 10-Yunus 18
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  212. 10-Yunus 19
    ve mâ kâne en nâsu : ve insanlar olmadı
  213. 10-Yunus 19
    ummeten : bir ümmet(ten)
  214. 10-Yunus 19
    hideten : tek, bir
  215. 10-Yunus 19
    fahtelefû (fe ihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa, (anlaşmazlığa) düştüler
  216. 10-Yunus 19
    ve lev : ve eğer
  217. 10-Yunus 19
    kelimetun : bir söz olmasaydı
  218. 10-Yunus 19
    sebekat : geçti, geçmiş
  219. 10-Yunus 19
    min rabbike : senin Rabbinden
  220. 10-Yunus 19
    le kudiye : mutlaka vuku bulurdu, olurdu, hüküm verilirdi
  221. 10-Yunus 19
    beyne-hum : onların aralarında olan
  222. 10-Yunus 19
    yahtelifûne : ihtilâfa düşüyorlar
  223. 10-Yunus 20
    ve yekûlûne : ve derler
  224. 10-Yunus 20
    lev lâ : olmaz mıydı
  225. 10-Yunus 20
    unzile : indirildi
  226. 10-Yunus 20
    aleyhi : ona
  227. 10-Yunus 20
    âyetun : bir âyet (mucize, delil)
  228. 10-Yunus 20
    fe kul : o zaman de
  229. 10-Yunus 20
    innemâ el gaybu : sadece, yalnız gayb
  230. 10-Yunus 20
    fe entezirû : artık bekleyin
  231. 10-Yunus 20
    mea-kum : sizinle beraber
  232. 10-Yunus 20
    min el muntezirîne : bekleyenlerdenim
  233. 10-Yunus 21
    ve izâ ezak-nâ ense : ve insanlara tattırdığımız zaman
  234. 10-Yunus 21
    rahmeten : bir rahmet
  235. 10-Yunus 21
    darrâe : bir sıkıntı, bir zarar
  236. 10-Yunus 21
    messet-hum : onlara isabet etti
  237. 10-Yunus 21
    lehum : onların
  238. 10-Yunus 21
    mekrun : bir düzen, bir tuzak
  239. 10-Yunus 21
    esrau : daha hızlı
  240. 10-Yunus 21
    mekren : bir düzen, bir tuzak kurmak
  241. 10-Yunus 21
    inne : muhakkak
  242. 10-Yunus 21
    rusule-nâ : resûllerimiz
  243. 10-Yunus 21
    yektubûne : yazarlar
  244. 10-Yunus 21
    temkurûne : tuzaklar (düzenler) kuruyorsunuz
  245. 10-Yunus 22
    huve ellezî : odur
  246. 10-Yunus 22
    yuseyyiru-kum : sizi gezdirir
  247. 10-Yunus 22
    el berri : karada
  248. 10-Yunus 22
    ve el bahri : ve denizde
  249. 10-Yunus 22
    el fulki : gemide, gemilerde
  250. 10-Yunus 22
    ve cereyne : ve aktılar, gittiler (yüzdüler)
  251. 10-Yunus 22
    tayyibetin : temiz, hoş, güzel
  252. 10-Yunus 22
    ve ferihû : ve ferahladılar (sevinçliydiler)
  253. 10-Yunus 22
    et-hâ : ona geldi
  254. 10-Yunus 22
    vee-hum el mevcu : ve onlara dalga geldi
  255. 10-Yunus 22
    min kulli mekânin : her taraftan, her mekândan
  256. 10-Yunus 22
    ve zannû : ve zannettiler
  257. 10-Yunus 22
    enne-hum : muhakkak onlar
  258. 10-Yunus 22
    deavû allâhe : Allah'a dua ettiler
  259. 10-Yunus 22
    muhlisîne : muhlisler olarak, halis kılarak
  260. 10-Yunus 22
    lehu edne : dîni ona
  261. 10-Yunus 22
    le in : eğer olursa mutlaka
  262. 10-Yunus 22
    enceyte-nâ : bizi kurtar
  263. 10-Yunus 22
    le nekûnenne : biz muhakkak olacağız
  264. 10-Yunus 22
    min eş şâkirîne : şükredenlerden
  265. 10-Yunus 23
    fe lemmâ : ama, olunca, olduğu zaman
  266. 10-Yunus 23
    encâ-hum : onları kurtardı
  267. 10-Yunus 23
    yebgûne : azgınlık ederler, haddi aşarlar
  268. 10-Yunus 23
    el ardı : yeryüzünde
  269. 10-Yunus 23
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  270. 10-Yunus 23
    eyyuhe en nâsu : ey insanlar
  271. 10-Yunus 23
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  272. 10-Yunus 23
    alâ enfusi-kum : nefslerinizin üzerine size, kendinize
  273. 10-Yunus 23
    metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı
  274. 10-Yunus 23
    summe : sonra
  275. 10-Yunus 23
    ileynâ : bize
  276. 10-Yunus 23
    merciu-kum : sizin dönüşünüz
  277. 10-Yunus 23
    fe nunebbiu-kum : o zaman size haber vereceğız
  278. 10-Yunus 23
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  279. 10-Yunus 24
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  280. 10-Yunus 24
    meselu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının meselesirneği, durumu)
  281. 10-Yunus 24
    ke mâin : su gibidir
  282. 10-Yunus 24
    enzel-nâ-hu : onu biz indirdik
  283. 10-Yunus 24
    min es semâi : gökten, semadan
  284. 10-Yunus 24
    fahteleta (fe ihteleta) : o zaman karışır
  285. 10-Yunus 24
    nebâtu el ardi : yeryüzünün bitkisi
  286. 10-Yunus 24
    ye'kulu en nâsu : insanlar yerler
  287. 10-Yunus 24
    ve el en'âmu : ve hayvanlar
  288. 10-Yunus 24
    ehazet el ardu : yeryüzü aldı
  289. 10-Yunus 24
    zuhrufe-hâ : onun güzelliği, onun güzelleşmesi (son derecezel ve parlak olması)
  290. 10-Yunus 24
    vezzeyyenet : veslendi, güzelleşti
  291. 10-Yunus 24
    ve zanne : ve zannederler
  292. 10-Yunus 24
    ehlu-hâ : onun sahibi
  293. 10-Yunus 24
    enne-hum : onlar ..... olduklarını
  294. 10-Yunus 24
    kâdirûne : kadir olan kimseler
  295. 10-Yunus 24
    aleyhâ : ona
  296. 10-Yunus 24
    etâ-hâ : ona geldi
  297. 10-Yunus 24
    emru-nâ : emrimiz
  298. 10-Yunus 24
    leylen : gece
  299. 10-Yunus 24
    ev nehâren : veya gündüz
  300. 10-Yunus 24
    fe ceal-nâ-hâ : böylece onu kıldık (yaptık)
  301. 10-Yunus 24
    hasîden : hasat ederek, kökünden kopararak
  302. 10-Yunus 24
    ke en : gibi olur (oldu)
  303. 10-Yunus 24
    lem tagne : olmamış (zenginleşmemiş)
  304. 10-Yunus 24
    bi el emsi : dün
  305. 10-Yunus 24
    kezâlike : onun gibi, işteylece
  306. 10-Yunus 24
    nufassilu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
  307. 10-Yunus 24
    yetefekkerûne : tefekkür ediyorlar
  308. 10-Yunus 25
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  309. 10-Yunus 25
    yed'û : davet eder
  310. 10-Yunus 25
    ilâ dâri es selâmi : teslim yurduna, selâm yurduna
  311. 10-Yunus 25
    ve yehdî : ve ulaştırır
  312. 10-Yunus 25
    men yeşâu : dilediği kişi
  313. 10-Yunus 25
    mustekîmin : istikamet üzere olan, Allah'a götüren
  314. 10-Yunus 26
    li ellezîne : o kimseler için (vardır)
  315. 10-Yunus 26
    ahsenû : ahsen olanlar, daha güzel olanlar
  316. 10-Yunus 26
    el husnâ : güzellik
  317. 10-Yunus 26
    ve zîyâdetun : ve onun ziyadesi, daha fazlası
  318. 10-Yunus 26
    veyerheku : ve kaplamaz, bürümez
  319. 10-Yunus 26
    vucûhe-hum : onların yüzleri
  320. 10-Yunus 26
    katerun : ne bir karartı, korku, keder, sıkıntı
  321. 10-Yunus 26
    vezilletun : ve ne de bir zillet, hakirlik, küçük düşme (yoktur)
  322. 10-Yunus 26
    ulâike : işte onlar
  323. 10-Yunus 26
    ashâbu el cenneti : cennet halkıdır
  324. 10-Yunus 26
    hâlidûne : devamlı kalanlardır
  325. 10-Yunus 27
    ve ellezîne kesebû : ve kazanan kimselerin
  326. 10-Yunus 27
    es seyyiâti : seyyiat, derecat kaybettiren ameller, günahlar
  327. 10-Yunus 27
    cezâu : cezası, karşılığı
  328. 10-Yunus 27
    seyyietin : bir kötülüğün, derecat kaybettiren amellerin
  329. 10-Yunus 27
    ve terheku-hum : ve onları kaplar, bürür
  330. 10-Yunus 27
    zilletun : bir zillet, hakirlik, küçük düşme
  331. 10-Yunus 27
    lehum : onlar için (onların) yoktur
  332. 10-Yunus 27
    ke ennemâ : ancak sanki, gibi
  333. 10-Yunus 27
    ugsîyet : büründü, kaplandı
  334. 10-Yunus 27
    min el leyli : geceden
  335. 10-Yunus 27
    muzlimen : bir karanlık
  336. 10-Yunus 27
    ulâike : işte onlar
  337. 10-Yunus 27
    ashâbu en nâri : ateş halkıdır
  338. 10-Yunus 27
    hâlidûne : devamlı kalanlardır
  339. 10-Yunus 28
    ve yevme : ve gün
  340. 10-Yunus 28
    cemîan : topluca, hepsi, bütünü
  341. 10-Yunus 28
    summe : sonra
  342. 10-Yunus 28
    nekûlu : diyeceğiz
  343. 10-Yunus 28
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  344. 10-Yunus 28
    eşrekû : şirk koştular
  345. 10-Yunus 28
    mekâne-kum : sizin yeriniz
  346. 10-Yunus 28
    entum : siz
  347. 10-Yunus 28
    ve şurekâu-kum : ve sizin şirk koştuklarınız (Allah'a ortak ettikleriniz)
  348. 10-Yunus 28
    fe zeyyel-nâ : böylece biz ayırdık
  349. 10-Yunus 28
    beyne-hum : onlar arasını
  350. 10-Yunus 28
    vele : ve dediler
  351. 10-Yunus 28
    şurekâu-hum : onlarin şirk koştukları
  352. 10-Yunus 28
    ta'budûne : kulluk edersiniz
  353. 10-Yunus 29
    fe kefâ : artık yeterli, kâfidir
  354. 10-Yunus 29
    şehîden : şahit olarak
  355. 10-Yunus 29
    beyne-nâ : bizim aramızda
  356. 10-Yunus 29
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  357. 10-Yunus 29
    an ibâdeti-kum : sizin ibadetinizden
  358. 10-Yunus 29
    le gâfilîne : mutlaka, gerçekten habersiz, gâfil olanlar
  359. 10-Yunus 30
    teblû : imtihan olur
  360. 10-Yunus 30
    kullu nefsin : her nefs, bütün nefsler
  361. 10-Yunus 30
    eslefet : geçmişte yaptıklarıyla (selef olan şeyler)
  362. 10-Yunus 30
    ve ruddû : ve döndürüldüler
  363. 10-Yunus 30
    mevlâ-hum el hakkı : onların mevlâsı Hakk'tır
  364. 10-Yunus 30
    ve dalle : ve uzaklaştı
  365. 10-Yunus 30
    yefterûne : iftira ediyorlar, uyduruyorlar
  366. 10-Yunus 31
    men : kim
  367. 10-Yunus 31
    yerzuku-kum : sizlere rızık verir, sizi rızıklandırır
  368. 10-Yunus 31
    min es semâi : göklerden, semadan
  369. 10-Yunus 31
    ve el ardı : ve yeryüzü, yer
  370. 10-Yunus 31
    emmen (em men) : veya kim
  371. 10-Yunus 31
    yemliku : gücü yeter, sahip olur, melik olur
  372. 10-Yunus 31
    es sem'a : işitme (duyusu)
  373. 10-Yunus 31
    ve el ebsâre : verme hassası
  374. 10-Yunus 31
    ve men : ve kim
  375. 10-Yunus 31
    el hayye : diri, canlı
  376. 10-Yunus 31
    min el meyyiti : ölüden, cansızdan
  377. 10-Yunus 31
    ve yuhricu : ve çıkarır
  378. 10-Yunus 31
    meyyite : ölü
  379. 10-Yunus 31
    min el hayyi : diriden, canlıdan
  380. 10-Yunus 31
    ve men : ve kim
  381. 10-Yunus 31
    yudebbiru el emre : işlerizenleyip, idare eder, yürütür
  382. 10-Yunus 31
    fe se yekûlûne : o zaman diyecekler, derler
  383. 10-Yunus 31
    fe kul : öyleyse de
  384. 10-Yunus 31
    e fetettekûne : hâlâ, takva sahibi olmayacak mısınız
  385. 10-Yunus 32
    fe : o halde, öyleyse, artık
  386. 10-Yunus 32
    el hakku : Hakk'tır
  387. 10-Yunus 32
    fe mâzâ : o halde nedir
  388. 10-Yunus 32
    ba'de : sonra
  389. 10-Yunus 32
    el hakkı : Hakk
  390. 10-Yunus 32
    illâ ed dalâlu : dalâletten başka
  391. 10-Yunus 32
    fe ennâ : artık nasıl
  392. 10-Yunus 32
    tusrafûne : çevriliyorsunuz
  393. 10-Yunus 33
    kezâlike : böylece
  394. 10-Yunus 33
    kelimetu : sözü, kelimesi
  395. 10-Yunus 33
    rabbi-ke : senin Rabbin
  396. 10-Yunus 33
    alellezîne (alâ ellezîne) : o kimselere
  397. 10-Yunus 33
    fesekû : fasık oldular
  398. 10-Yunus 33
    enne-hum : şüphesiz onlar
  399. 10-Yunus 33
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  400. 10-Yunus 34
    hel : var mı
  401. 10-Yunus 34
    min şurekâi-kum : sizin şirk koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
  402. 10-Yunus 34
    men : kim
  403. 10-Yunus 34
    yebdeu : örneksiz, ilk defa yaratır
  404. 10-Yunus 34
    el halka : yaratma, halketme
  405. 10-Yunus 34
    summe : sonra
  406. 10-Yunus 34
    yebdeu : örneksiz ilk defa yaratır
  407. 10-Yunus 34
    el halka : yaratma, halketme
  408. 10-Yunus 34
    summe : sonra
  409. 10-Yunus 34
    fe ennâ : öyleyse nasıl
  410. 10-Yunus 34
    tu'fekûne : döndürülüyorsunuz
  411. 10-Yunus 35
    hel : var mı
  412. 10-Yunus 35
    min şurekâi-kum : sizin şirk (ortak) koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
  413. 10-Yunus 35
    men yehdî : hidayete erdiren kimse (ulaştıran kimse)
  414. 10-Yunus 35
    ilâ el hakkı, : hakka
  415. 10-Yunus 35
    yehdî li el hakkı : hakka ulaştırır, hidayete erdirir
  416. 10-Yunus 35
    e fe men : öyleyse ..... kimse mi
  417. 10-Yunus 35
    yehdî ilâ el hakkı : hakka hidayet eder (ulaştırır)
  418. 10-Yunus 35
    ehakku : daha lâyık, daha çok hak sahibi
  419. 10-Yunus 35
    en yuttebe : tâbî olunmak
  420. 10-Yunus 35
    em men : yoksa kim, kimse, kişi
  421. 10-Yunus 35
    yehiddî : kendisi hidayete eremez (ulaşamaz) (kendisini hidayete erdiremez)
  422. 10-Yunus 35
    en yuhdâ : ulaştırılmak, hidayete erdirilmek
  423. 10-Yunus 35
    felekum : artık size ne oluyor
  424. 10-Yunus 35
    keyfe : nasıl
  425. 10-Yunus 35
    tahkumûne : hüküm veriyorsunuz
  426. 10-Yunus 36
    ve mâ : ve değil
  427. 10-Yunus 36
    yettebiu : tâbî oluyor
  428. 10-Yunus 36
    ekseru-hum : onların çoğu
  429. 10-Yunus 36
    zannen : zanna
  430. 10-Yunus 36
    inne ez zanne : şüphesiz zan
  431. 10-Yunus 36
    el hakkı : hak
  432. 10-Yunus 36
    şey'en : şey
  433. 10-Yunus 36
    innallâhe : muhakkak ki Allah
  434. 10-Yunus 36
    yef'alûne : onların yaptıklarını
  435. 10-Yunus 37
    ve mâ kâne : ve değildir
  436. 10-Yunus 37
    el kur'ânu : Kur'ân
  437. 10-Yunus 37
    en yufterâ : uydurulmuş
  438. 10-Yunus 37
    ve lâkin : ve ancak, lâkin
  439. 10-Yunus 37
    ellezî beyne yedey-hi : onların ellerinde olanı (onların elleri arasında olanı)
  440. 10-Yunus 37
    ve tafsîle : ve tafsilatlı (ayrıntılı) olarak açıklar
  441. 10-Yunus 37
    el kitâbi : kitabı
  442. 10-Yunus 37
    reybe : şüphe yoktur
  443. 10-Yunus 37
    el âlemîne : âlemler
  444. 10-Yunus 38
    em : yoksa, veya, öyle mi
  445. 10-Yunus 38
    yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu mu
  446. 10-Yunus 38
    fe'tû : öyleyse getirin
  447. 10-Yunus 38
    bi sûretin : bir sure
  448. 10-Yunus 38
    ved'û (ve ud'û) : ve çağırın
  449. 10-Yunus 38
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimse(leri)
  450. 10-Yunus 38
    sâdikîne : doğru söyleyenler, sadıklar
  451. 10-Yunus 39
    bel : aksine, hayır
  452. 10-Yunus 39
    kezzebû : yalanladılar
  453. 10-Yunus 39
    lem yuhîtû : ihata edemediler, kavrayamadılar
  454. 10-Yunus 39
    ve lemmâ : ve olmadıkça
  455. 10-Yunus 39
    ye'ti-him : onlara geldi
  456. 10-Yunus 39
    te'vîlu-hu : onun yorumu, tevîli
  457. 10-Yunus 39
    kezâlike : böylece, bunun gibi
  458. 10-Yunus 39
    kezzebe : yalanladılar
  459. 10-Yunus 39
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  460. 10-Yunus 39
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  461. 10-Yunus 39
    keyfe : nasıl
  462. 10-Yunus 39
    ne : oldu
  463. 10-Yunus 39
    âkibetu : sonu, akıbeti
  464. 10-Yunus 39
    ez zâlimîne : zalimler
  465. 10-Yunus 40
    ve min-hum : ve onlardan
  466. 10-Yunus 40
    men yu'minu : îmân eden, mü'min olan kimseler
  467. 10-Yunus 40
    ve min-hum : ve onlardan
  468. 10-Yunus 40
    men : kimseler
  469. 10-Yunus 40
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  470. 10-Yunus 40
    a'lemu : iyi bilir
  471. 10-Yunus 40
    bi el mufsidîne : fesat (bozgunculuk) çıkaranlar
  472. 10-Yunus 41
    ve in kezzebû-ke : ve eğer seni yalanlarlarsa
  473. 10-Yunus 41
    fe : o zaman
  474. 10-Yunus 41
    amelî : benim amelim benim (bana ait)
  475. 10-Yunus 41
    ve lekum : ve sizin
  476. 10-Yunus 41
    amelu-kum : sizin ameliniz
  477. 10-Yunus 41
    entum : siz
  478. 10-Yunus 41
    berîûne : uzak, berî
  479. 10-Yunus 41
    a'melu : yapıyorum, yaparım
  480. 10-Yunus 41
    ve ene : ve ben
  481. 10-Yunus 41
    berîun : uzak, berî
  482. 10-Yunus 41
    ta'melûne : yapıyorsunuz, yaparsınız
  483. 10-Yunus 42
    ve min-hum : ve onlardan
  484. 10-Yunus 42
    men : kimseler (var)
  485. 10-Yunus 42
    yestemiûne : seni dinlerler
  486. 10-Yunus 42
    ileyke : sana
  487. 10-Yunus 42
    e fe ente : fakat, sen mi
  488. 10-Yunus 42
    es summe : sağırlar
  489. 10-Yunus 42
    ve lev : ve ise, olsa
  490. 10-Yunus 42
    lâ ya'kilûne : akıl etmezler
  491. 10-Yunus 43
    ve min-hum : ve onlardan (var)
  492. 10-Yunus 43
    men yanzuru : bakan kimseler
  493. 10-Yunus 43
    ileyke : sana
  494. 10-Yunus 43
    e fe ente : artık, sen mi
  495. 10-Yunus 43
    tehdi : hidayete erdireceksin
  496. 10-Yunus 43
    el umye : kör olan, âmâ
  497. 10-Yunus 43
    ve lev : ve ise, eğer
  498. 10-Yunus 43
    lâ yubsırûne : görmüyorlar (basar hassaları çalışmıyor)
  499. 10-Yunus 44
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  500. 10-Yunus 44
    ense : insanlar
  501. 10-Yunus 44
    şey'en : bir şey (bir şekilde)
  502. 10-Yunus 44
    vekinne : ve ancak, lâkin, fakat
  503. 10-Yunus 44
    ense : insanlar
  504. 10-Yunus 44
    enfuse-hum : kendi nefslerine
  505. 10-Yunus 44
    yazlimûne : zulmediyorlar, zulmederler
  506. 10-Yunus 45
    ve yevme : ve gün
  507. 10-Yunus 45
    keen : gibi
  508. 10-Yunus 45
    lem : olmadı
  509. 10-Yunus 45
    yelbesû : kalırlar
  510. 10-Yunus 45
    aten : bir saat
  511. 10-Yunus 45
    en nehâri : gündüz
  512. 10-Yunus 45
    yeteârefûne : tanışırlar, tanışacaklar
  513. 10-Yunus 45
    beyne-hum : onlar aralarında
  514. 10-Yunus 45
    hasire : hüsrana düştüler
  515. 10-Yunus 45
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
  516. 10-Yunus 45
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  517. 10-Yunus 45
    muhtedîne : hidayete eren kimseler (ruhlarını Allah'a ölmeden evvel ulaştıranlar)
  518. 10-Yunus 46
    ve immâ : ve ama, eğer
  519. 10-Yunus 46
    nurîyenne-ke : elbette sana gösteririz
  520. 10-Yunus 46
    ba'de : bir kısmı
  521. 10-Yunus 46
    ellezî naıdu-hum : onlara vaadettiğimiz
  522. 10-Yunus 46
    ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
  523. 10-Yunus 46
    fe ileynâ : böylece, sonunda ..... bizedir
  524. 10-Yunus 46
    merciu-hum : onların dönüşleri
  525. 10-Yunus 46
    summe allâhu : sonra Allah
  526. 10-Yunus 46
    şehîdun : şahittir
  527. 10-Yunus 46
    alâ mâ yef'alûn : yaptıkları şeye
  528. 10-Yunus 47
    ve li kulli : ve bütün, hepsi, ..... için vardır
  529. 10-Yunus 47
    ummetin : ümmet
  530. 10-Yunus 47
    resûlun : resûl
  531. 10-Yunus 47
    fe izâ câe : geldiği zaman
  532. 10-Yunus 47
    resûlu-hum : onlara resûlleri
  533. 10-Yunus 47
    kudıye : hükmedildi
  534. 10-Yunus 47
    beyne-hum : onların aralarında
  535. 10-Yunus 47
    bi el kıstı : adaletle
  536. 10-Yunus 47
    ve hum : ve onlar
  537. 10-Yunus 47
    lâ yuzlamûne : zulmedilmez, zulme uğratılmazlar
  538. 10-Yunus 48
    ve yekûlûne : ve onlar derler ki
  539. 10-Yunus 48
    metâ : ne zaman
  540. 10-Yunus 48
    hâza el va'du : bu vaad
  541. 10-Yunus 48
    sadıkîne : sözünüze sadık olanlar, doğru sözlü
  542. 10-Yunus 49
    emliku : malik değilim
  543. 10-Yunus 49
    li nefsî : nefsim için, kendim için
  544. 10-Yunus 49
    venef'an : ve ne de fayda
  545. 10-Yunus 49
    mâ şâallâh(şâe allâhu) : Allah'ın dilediği şey
  546. 10-Yunus 49
    ummetin : ümmet
  547. 10-Yunus 49
    ecelun : bir ecel, belirlenmiş bir zaman
  548. 10-Yunus 49
    izâ câe : geldiği zaman
  549. 10-Yunus 49
    ecelu-hum : onların ecelleri
  550. 10-Yunus 49
    feyeste'hırûne : artık ertelenmez
  551. 10-Yunus 49
    aten : bir saat
  552. 10-Yunus 49
    veyestakdimûne : ve öne alınmaz, tehir edilmez
  553. 10-Yunus 50
    ereeytum : siz gördünüz mü (düşündünüz mü, görüşünüz nedir, reyiniz nedir)
  554. 10-Yunus 50
    in etâ-kum : şâyet size gelse
  555. 10-Yunus 50
    beyâten : geceleyin
  556. 10-Yunus 50
    ev nehâren : veya gündüzleyin
  557. 10-Yunus 50
    yesta'cilu : acele olarak isterler
  558. 10-Yunus 50
    el mucrimûne : mücrimler, suçlular
  559. 10-Yunus 51
    e summe : sonra mı
  560. 10-Yunus 51
    âmentum : âmenû oldunuz
  561. 10-Yunus 51
    âl'âne : şimdi
  562. 10-Yunus 51
    ve kad : ve oldu, olmuştu
  563. 10-Yunus 51
    testa'cilûne : acele istiyorsunuz
  564. 10-Yunus 52
    summe : sonra
  565. 10-Yunus 52
    le : denildi
  566. 10-Yunus 52
    li ellezîne zalemû : zulmedenlere
  567. 10-Yunus 52
    el huldi : sürekli, daimî, (hâlidîne) ebedî
  568. 10-Yunus 52
    hel : mi
  569. 10-Yunus 52
    tuczevne : cezalandırılacaksınız
  570. 10-Yunus 52
    teksibûne : kazanıyorsunuz
  571. 10-Yunus 53
    ve yestenbiûne-ke : ve senden haber soracaklar
  572. 10-Yunus 53
    e hakkun : bu gerçek mi, hak mıdır
  573. 10-Yunus 53
    huve : o
  574. 10-Yunus 53
    î ve rabbî : evet Rabbime andolsun
  575. 10-Yunus 53
    inne-hu : muhakkak ki o
  576. 10-Yunus 53
    le hakkun : kesin olarak haktır (gerçektir)
  577. 10-Yunus 53
    veentum : ve siz değilsiniz
  578. 10-Yunus 53
    bi mu'cizîne : aciz bırakan kimse
  579. 10-Yunus 54
    ve lev : ve olsa
  580. 10-Yunus 54
    enne : gerçekten
  581. 10-Yunus 54
    li kulli nefsin : her nefs için, her nefsin, ona ait, onun
  582. 10-Yunus 54
    zalemet : zulmetti
  583. 10-Yunus 54
    mâ fî el ardı : yeryüzünde ne varsa
  584. 10-Yunus 54
    le iftedet : mutlaka feda ederdi (etti)
  585. 10-Yunus 54
    ve eserru : ve gizlediler, gizlicelerinde hissettiler
  586. 10-Yunus 54
    en nedâmete : pişmanlıkları
  587. 10-Yunus 54
    lemmâ : olduğu zaman
  588. 10-Yunus 54
    reevû el azâbe : azabı görünce
  589. 10-Yunus 54
    ve kudıye : vekmedildi
  590. 10-Yunus 54
    beyne-hum : aralarında
  591. 10-Yunus 54
    bi el kıstı : adaletle
  592. 10-Yunus 54
    ve hum : ve onlar
  593. 10-Yunus 54
    yuzlemûne : zulmedilmezler (haksızlığa uğratılmazlar)
  594. 10-Yunus 55
    e lâ : değil mi
  595. 10-Yunus 55
    inne li allâhi : muhakkak Allah'ın
  596. 10-Yunus 55
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyler, olanlar
  597. 10-Yunus 55
    ve el ardı : ve yerde
  598. 10-Yunus 55
    e lâ : değil mi
  599. 10-Yunus 55
    inne va'de allâhi : mutlaka Allah'ın vaadi
  600. 10-Yunus 55
    vekinne : ve lâkin, fakat
  601. 10-Yunus 55
    eksere-hum : onların çoğu
  602. 10-Yunus 55
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  603. 10-Yunus 56
    huve : o
  604. 10-Yunus 56
    ve yumîtu : ve öldürür
  605. 10-Yunus 56
    ve ileyhi : ve ona
  606. 10-Yunus 56
    turceûne : döndürüleceksiniz
  607. 10-Yunus 57
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  608. 10-Yunus 57
    et-kum : size geldi
  609. 10-Yunus 57
    mev'ızatun : öğüt
  610. 10-Yunus 57
    ve şifâun : ve şifa
  611. 10-Yunus 57
    limâ fî es sudûri : sinelerde olana
  612. 10-Yunus 57
    ve huden : ve hidayet
  613. 10-Yunus 57
    ve rahmetun : ve rahmet
  614. 10-Yunus 57
    li el mu'minîne : mü'minler için
  615. 10-Yunus 58
    ve bi rahmeti-hî : ve onun rahmeti ile
  616. 10-Yunus 58
    fe bi zâlike : artık böylece
  617. 10-Yunus 58
    fel yefrahû : artık ferahlasınlar, sevinsinler
  618. 10-Yunus 58
    huve : o
  619. 10-Yunus 58
    yecmeûne : maddî eşyayı topluyorlar
  620. 10-Yunus 59
    e reeytum : gördünüz mü, reyiniz görüşünüz nedir
  621. 10-Yunus 59
    enzele âllâhu : Allah'ın indirdiği şey
  622. 10-Yunus 59
    lekum : sizin için, size
  623. 10-Yunus 59
    fe cealtum : ve de yaptınız, kıldınız
  624. 10-Yunus 59
    harâmen : haram
  625. 10-Yunus 59
    ve halâlen, : ve helâl
  626. 10-Yunus 59
    ezine : izin mi verdi
  627. 10-Yunus 59
    lekum : size, sizin için
  628. 10-Yunus 59
    em alâ allâhi : yoksa Allah'a
  629. 10-Yunus 59
    tefterûne : iftira ediyorsunuz
  630. 10-Yunus 60
    ve mâ zannu : ve zannı nedir
  631. 10-Yunus 60
    ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
  632. 10-Yunus 60
    alâ allahi el kezibe : Allah'a yalan
  633. 10-Yunus 60
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  634. 10-Yunus 60
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  635. 10-Yunus 60
    le zû fadlın : elbette büyük fazl sahibi
  636. 10-Yunus 60
    alâ en nâsi : insanlara karşı
  637. 10-Yunus 60
    vekinne : ve ancak, lâkin
  638. 10-Yunus 60
    eksere-hum : onların çoğu
  639. 10-Yunus 60
    yeşkurûne : şükretmezler
  640. 10-Yunus 61
    vetekûnu : ve olmazsınız (olmanız yoktur ki)
  641. 10-Yunus 61
    fî şe'nin : bir halde, iş üzerinde, bir durumda
  642. 10-Yunus 61
    vetetlû : ve okumazsınız (okumanız yoktur ki)
  643. 10-Yunus 61
    ve lâ ta'melûne : ve yapmazsınız (yapmanız yoktur ki)
  644. 10-Yunus 61
    min amelin : amelden bir şey, bir amel, bir iş
  645. 10-Yunus 61
    aleykum : sizin üzerinize
  646. 10-Yunus 61
    şuhûden : şahitler
  647. 10-Yunus 61
    iz tufîdûne : daldığınız zaman
  648. 10-Yunus 61
    ve mâ ya'zubu : ve gizli kalmaz
  649. 10-Yunus 61
    an rabbi-ke : Rabbinden
  650. 10-Yunus 61
    zerretin : bir zerre
  651. 10-Yunus 61
    el ardı : yeryüzünde
  652. 10-Yunus 61
    ve lâ : ve olmaz
  653. 10-Yunus 61
    es semâi : gökte, semada
  654. 10-Yunus 61
    veasgare : ve daha küçüğü yoktur (olmaz)
  655. 10-Yunus 61
    min zâlike : bundan
  656. 10-Yunus 61
    veekbere : ve daha büyüğü yoktur (olmaz)
  657. 10-Yunus 62
    e lâ : öyle değil mi
  658. 10-Yunus 62
    inne : muhakkak
  659. 10-Yunus 62
    evlîyâe allâhi : Allah'ın dostları
  660. 10-Yunus 62
    aleyhim : onlara
  661. 10-Yunus 62
    ve lâ : ve olmaz
  662. 10-Yunus 62
    yahzenûne : mahzun
  663. 10-Yunus 63
    ellezîne : o kimseler
  664. 10-Yunus 63
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  665. 10-Yunus 63
    ve kânû : ve oldular
  666. 10-Yunus 63
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  667. 10-Yunus 64
    lehum el buşrâ : onlara müjde vardır
  668. 10-Yunus 64
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  669. 10-Yunus 64
    veel âhıreti : ve ahirette
  670. 10-Yunus 64
    tebdîle : değişmez
  671. 10-Yunus 64
    li kelimâti allâhi : Allah'ın sözü, kelimesi
  672. 10-Yunus 64
    like : işte bu
  673. 10-Yunus 64
    huve el fevzu el azîm : o en büyük mükâfat (fevzdir)
  674. 10-Yunus 65
    ve lâ yahzun-ke : ve seni üzmesin, mahzun olma
  675. 10-Yunus 65
    inne el izzete : muhakkak ki izzet
  676. 10-Yunus 65
    cemîan : bütünü, hepsi
  677. 10-Yunus 65
    huve es semîu : o işitendir
  678. 10-Yunus 65
    el alîmu : bilendir
  679. 10-Yunus 66
    e lâ : öyle değil mi
  680. 10-Yunus 66
    inne : muhakkak
  681. 10-Yunus 66
    men : kimse, kim
  682. 10-Yunus 66
    es semâvâti : göklerde, semalarda
  683. 10-Yunus 66
    ve men : ve kimse, kim
  684. 10-Yunus 66
    el ardı : yerde
  685. 10-Yunus 66
    veyettebiu : ve tâbî olmaz
  686. 10-Yunus 66
    ellezîne yedne : dua eden kimseler
  687. 10-Yunus 66
    şûrekâe : şirk koştukları, ortaklar
  688. 10-Yunus 66
    yettebiûne : tâbî olurlar
  689. 10-Yunus 66
    illâ ez zanne : ancak, yalnız, sadece zan
  690. 10-Yunus 66
    ve in : ve eğer
  691. 10-Yunus 66
    yahrusûne : sadece tahminde bulunurlar, yalan uydururlar
  692. 10-Yunus 67
    huve : o
  693. 10-Yunus 67
    ellezî ceale : ki o kıldı, yaptı
  694. 10-Yunus 67
    lekum : sizin için
  695. 10-Yunus 67
    el leyle : gece
  696. 10-Yunus 67
    li teskunû : sukûn bulmanız, dinlenmeniz için
  697. 10-Yunus 67
    ve en nehâre : ve gündüz
  698. 10-Yunus 67
    mubsıren : basireti (görmeyi) sağlayan
  699. 10-Yunus 67
    inne : muhakkak
  700. 10-Yunus 67
    fî zâlike : bunda
  701. 10-Yunus 67
    le âyâtin : elbette âyetler vardır
  702. 10-Yunus 67
    yesmeûne : işitirler
  703. 10-Yunus 68
    kâlû ittehaze allâhu : dediler, Allah edindi
  704. 10-Yunus 68
    veleden : bir çocuk (veled)
  705. 10-Yunus 68
    subhâne-hu : o münezzehtir, ondan münezzehtir
  706. 10-Yunus 68
    huve el ganiyyu : o ganidir (zengindir, ihtiyacı yoktur)
  707. 10-Yunus 68
    lehu : onun
  708. 10-Yunus 68
    es semâvâti : göklerde var olan
  709. 10-Yunus 68
    ve mâ : ve şeyler
  710. 10-Yunus 68
    el ardı : yeryüzünde var olan
  711. 10-Yunus 68
    inde-kum : sizde, sizin yanınızda
  712. 10-Yunus 68
    e tekûlûne : mi söylüyorsunuz (söylüyor musunuz)
  713. 10-Yunus 68
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şey
  714. 10-Yunus 69
    inne : muhakkak
  715. 10-Yunus 69
    ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
  716. 10-Yunus 69
    el kezibe : yalan
  717. 10-Yunus 69
    lâ yuflihûne : felâha, kurtuluşa eremezler
  718. 10-Yunus 70
    metâun : bir metadır (geçinme) vardır
  719. 10-Yunus 70
    ed dunyâ : dünyada
  720. 10-Yunus 70
    summe : sonra
  721. 10-Yunus 70
    ileynâ : bize
  722. 10-Yunus 70
    merciu-hum : onların dönüşleri
  723. 10-Yunus 70
    summe : sonra
  724. 10-Yunus 70
    el azâbe eş şedîde : şiddetli azabı
  725. 10-Yunus 70
    yekfurûne : inkâr ediyorlar (kâfir oluyorlar)
  726. 10-Yunus 71
    vetlu : ve oku
  727. 10-Yunus 71
    aleyhim : onlara
  728. 10-Yunus 71
    nebe'e : haberi
  729. 10-Yunus 71
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  730. 10-Yunus 71
    in kâne : eğer ise
  731. 10-Yunus 71
    kebure : ağır geldi (büyük oldu)
  732. 10-Yunus 71
    aleykum : size
  733. 10-Yunus 71
    ve tezkîrî : ve benim zikretmem
  734. 10-Yunus 71
    fe alâllâhi (alâ allâhi) : artık Allah'a
  735. 10-Yunus 71
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim, güvendim
  736. 10-Yunus 71
    fe ecmiû : artık, bundan sonra (toplanın) \n  karar verin (icma edin)
  737. 10-Yunus 71
    emre-kum : işinizi
  738. 10-Yunus 71
    ve şurekâe-kum : ve ortaklarınız
  739. 10-Yunus 71
    summe : sonra
  740. 10-Yunus 71
    yekun : olmasın
  741. 10-Yunus 71
    emru-kum : işiniz
  742. 10-Yunus 71
    aleykum : sizin üzerinize
  743. 10-Yunus 71
    gummeten : bir gam, keder, belirsiz, gizli
  744. 10-Yunus 71
    summe akdû : sonra uygulayın (yerine getirin)
  745. 10-Yunus 71
    ileyye : bana
  746. 10-Yunus 71
    ve lâ tunzirûne : ve beklemeyin
  747. 10-Yunus 72
    fe in : eğer
  748. 10-Yunus 72
    tevelleytum : yüz çevirirseniz, dönerseniz
  749. 10-Yunus 72
    fese'eltu-kum : o zaman sizden istemem
  750. 10-Yunus 72
    min ecrin : ücretten, bir ücret
  751. 10-Yunus 72
    in ecriye : (eğer varsa) benim ecrim, ücretim
  752. 10-Yunus 72
    ve umirtu : ve emrolundum
  753. 10-Yunus 72
    en ekûne : olmakla
  754. 10-Yunus 72
    min el muslimîne : (Allah'a) teslim olanlardan
  755. 10-Yunus 73
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  756. 10-Yunus 73
    fe necceynâ-hu : sonra biz onu kurtardık
  757. 10-Yunus 73
    ve men : ve kim, kimse(ler)
  758. 10-Yunus 73
    mea-hu : onunla beraber
  759. 10-Yunus 73
    el fulki : gemide
  760. 10-Yunus 73
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık (yaptık)
  761. 10-Yunus 73
    halâife : halifeler
  762. 10-Yunus 73
    ve agraknâ : ve suda boğduk
  763. 10-Yunus 73
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
  764. 10-Yunus 73
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  765. 10-Yunus 73
    keyfe : nasıl
  766. 10-Yunus 73
    ne : oldu
  767. 10-Yunus 73
    âkıbetu el munzerîne : uyarılanların sonu (akıbeti)
  768. 10-Yunus 74
    summe : sonra
  769. 10-Yunus 74
    beas-nâ : biz gönderdik
  770. 10-Yunus 74
    rusulen : resûller
  771. 10-Yunus 74
    fe câû-hum bi \n(câe) \n(câe bi) : o zaman onlara getirdiler \n: (geldi) \n: (getirdi)
  772. 10-Yunus 74
    el beyyinâti : beyyineler, belgeler
  773. 10-Yunus 74
    fe mâ kânû li yu'minû : ama inanmadılar, mü'min olmadılar
  774. 10-Yunus 74
    bi mâ kezzebû : yalanladıklarından dolayı
  775. 10-Yunus 74
    kezâlike : işteyle
  776. 10-Yunus 74
    natbeu : mühürleriz
  777. 10-Yunus 74
    el mugtedîne : haddi aşanlar
  778. 10-Yunus 75
    summe : sonra
  779. 10-Yunus 75
    beas-nâ : biz gönderdik
  780. 10-Yunus 75
    mûsâ ve hârûne : Musa ve Harun
  781. 10-Yunus 75
    ilâ fir'avne : firavuna
  782. 10-Yunus 75
    ve melâi-hî : ve onun ileri gelenlerine
  783. 10-Yunus 75
    festekberû (fe istekberû) : fakat kibirlendiler
  784. 10-Yunus 75
    ve kânû : ve oldular
  785. 10-Yunus 75
    kavmen : bir kavim
  786. 10-Yunus 75
    mucrimîne : mücrim (suçlu)
  787. 10-Yunus 76
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  788. 10-Yunus 76
    e-humu el hakku : onlara hak geldi
  789. 10-Yunus 76
    inne : muhakkak
  790. 10-Yunus 76
    le sıhrun : mutlaka bir sihirdir
  791. 10-Yunus 77
    le : dedi
  792. 10-Yunus 77
    e tekûlûne : mı söylüyorsunuz, konuşuyorsunuz
  793. 10-Yunus 77
    li el hakkı : hak için
  794. 10-Yunus 77
    lemmâ câe-kum : size geldiği zaman
  795. 10-Yunus 77
    e sıhrun : bir sihir mi
  796. 10-Yunus 77
    ve lâ yuflihu : ve felâha (kurtuluşa) ermez
  797. 10-Yunus 77
    es sâhırûne : sihir yapanlar (sihirbazlar)
  798. 10-Yunus 78
    e ci'te-nâ : bize mi geldiniz
  799. 10-Yunus 78
    li telfite-nâ : bizi çevirmek, (vazgeçirmek) için
  800. 10-Yunus 78
    veced-nâ : bulduk
  801. 10-Yunus 78
    aleyhi : (onun) üzerinde
  802. 10-Yunus 78
    âbâe-nâ : atalarımız, babalarımız
  803. 10-Yunus 78
    ve tekûne : ve siz olursunuz
  804. 10-Yunus 78
    lekum : sizin için
  805. 10-Yunus 78
    el kibriyâu : büyüklük (üstünlük)
  806. 10-Yunus 78
    el ardı : yeryüzünde
  807. 10-Yunus 78
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  808. 10-Yunus 78
    lekumâ : siz ikiniz
  809. 10-Yunus 78
    bi mu'minîne : inanacak, îmân edecek
  810. 10-Yunus 79
    vele : ve dedi
  811. 10-Yunus 80
    fe : bunun üzerine, böylece
  812. 10-Yunus 80
    lemmâ : olduğu zaman
  813. 10-Yunus 80
    e es seharetu : sihirbazlar geldi
  814. 10-Yunus 80
    le : dedi
  815. 10-Yunus 80
    lehum : onlara
  816. 10-Yunus 80
    elkû : atın
  817. 10-Yunus 80
    entum : siz
  818. 10-Yunus 80
    mulkûne : yere atacağınız
  819. 10-Yunus 81
    fe lemmâ : artık, olduğu zaman
  820. 10-Yunus 81
    elkav : attılar
  821. 10-Yunus 81
    le : dedi
  822. 10-Yunus 81
    bi-hi es sihru : o sihir iledir, o sihirdir
  823. 10-Yunus 81
    inne allâhe : muhakkak Allah
  824. 10-Yunus 81
    se yubtilu-hu : onu bâtıl (geçersiz) kılacaktır
  825. 10-Yunus 81
    inne allâhe : muhakkak Allah
  826. 10-Yunus 81
    amele el mufsidîne : fesat çıkaranların amelini
  827. 10-Yunus 82
    ve yuhikku allâhu : ve Allah gerçekleştirecek
  828. 10-Yunus 82
    el hakka : hakkı
  829. 10-Yunus 82
    bi kelimâti-hi : kelimeleri ile, sözleri ile
  830. 10-Yunus 82
    ve lev kerihe : ve kerihrse de (istemese de), hoşlanmasa da
  831. 10-Yunus 82
    el mucrimûne : mücrimler (suçlular)
  832. 10-Yunus 83
    fe : bundan sonra
  833. 10-Yunus 83
    mâ âmene : âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
  834. 10-Yunus 83
    zurriyyetun : zürriyet, sülâle
  835. 10-Yunus 83
    min fir'avne : firavundan
  836. 10-Yunus 83
    ve melâi-him : ve onun ileri gelenleri
  837. 10-Yunus 83
    en yeftine-hum : onları fitneye düşürmesi (onlara işkence etmesi)
  838. 10-Yunus 83
    ve inne : ve muhakkak
  839. 10-Yunus 83
    fir'avne : firavun
  840. 10-Yunus 83
    le âlin : çok kibirli, büyüklük taslayan, üstün (zorba)
  841. 10-Yunus 83
    el ardı : yeryüzünde
  842. 10-Yunus 83
    ve inne-hu : ve muhakkak o
  843. 10-Yunus 83
    le min el musrifîne : haddi aşanlardan, müsriflerden, azgınlardan
  844. 10-Yunus 84
    vele : ve dedi
  845. 10-Yunus 84
    âmentum : îmân ettiniz, âmenû oldunuz (olan lar) (ölmeden önce Allah'a ulaş mayı dilediniz)
  846. 10-Yunus 84
    fe aleyhi : artık ona
  847. 10-Yunus 84
    tevekkelû : tevekkül edin, güvenin
  848. 10-Yunus 84
    muslimîne : müslüman, teslim olanlar
  849. 10-Yunus 85
    fe kâlû : bunun üzerine dediler
  850. 10-Yunus 85
    tevekkelnâ : biz tevekkül ettik
  851. 10-Yunus 85
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  852. 10-Yunus 85
    tec'al-nâ : bizi kılma
  853. 10-Yunus 85
    fitneten : fitne
  854. 10-Yunus 85
    li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavme
  855. 10-Yunus 86
    ve necci-nâ : ve bizi kurtar
  856. 10-Yunus 86
    bi rahmeti-ke : senin rahmetin ile
  857. 10-Yunus 86
    min el kavmi el kâfirîne : kâfirler kavminden
  858. 10-Yunus 87
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  859. 10-Yunus 87
    ve ahî-hi : ve onun kardeşine
  860. 10-Yunus 87
    en tebevveâ : yerleşmek, ev yapmak
  861. 10-Yunus 87
    buyûten : evler
  862. 10-Yunus 87
    vec'alû : ve kılınız
  863. 10-Yunus 87
    buyûte-kum : evleriniz
  864. 10-Yunus 87
    bleten : kıble olarak
  865. 10-Yunus 87
    ve akîmu eslate : ve namazı ikame edin
  866. 10-Yunus 87
    ve beşşiri el mu'minîne : ve mü'minlerijdele
  867. 10-Yunus 88
    vele : ve dedi
  868. 10-Yunus 88
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  869. 10-Yunus 88
    inne-ke : muhakkak sen
  870. 10-Yunus 88
    âteyte : sen verdin
  871. 10-Yunus 88
    fir'avne : firavun
  872. 10-Yunus 88
    ve melâ-hu : ve onun ileri gelenleri
  873. 10-Yunus 88
    neten : süs, ziynet
  874. 10-Yunus 88
    ve emvâlen : ve mallar
  875. 10-Yunus 88
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  876. 10-Yunus 88
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  877. 10-Yunus 88
    an sebîli-ke : senin yolundan
  878. 10-Yunus 88
    rabbenatmis alâ : Rabbimiz yok et, mahvet
  879. 10-Yunus 88
    emvâli-him : onların mallarını
  880. 10-Yunus 88
    veşdud (ve uşdud) : ve şiddetlendir, sıkıştır
  881. 10-Yunus 88
    fe lâ yu'minû : artık mü'min olmazlar
  882. 10-Yunus 88
    hattâ yerevu : görünceye kadar
  883. 10-Yunus 88
    el azâb el elîme : acı azap
  884. 10-Yunus 89
    le : dedi
  885. 10-Yunus 89
    ucîbet : kabul olundu, icabet edildi
  886. 10-Yunus 89
    da'vetu-kumâ : ikinizin duası
  887. 10-Yunus 89
    festekîmâ (fe istekîmâ) : artık ikiniz (de) (kendinizine) ikame edin (Allah'a çağırmaya devam edin)
  888. 10-Yunus 89
    vetettebi : ve tâbî olmayın
  889. 10-Yunus 89
    sebîle : yol
  890. 10-Yunus 89
    ellezîne lâ ya'lemûne : bilmeyen kimseler
  891. 10-Yunus 90
    vevez-nâ : ve biz geçirdik
  892. 10-Yunus 90
    bi benî isrâîle : İsrailoğullarını
  893. 10-Yunus 90
    el bahre : deniz
  894. 10-Yunus 90
    fe etbea-hum : böylece onları takip etti
  895. 10-Yunus 90
    ve cunûdu-hu : ve onun ordusu
  896. 10-Yunus 90
    bagyen : zulümle, zulmetmek için
  897. 10-Yunus 90
    ve adven : düşmanlıkla
  898. 10-Yunus 90
    edreke-hu el gareku : onu boğacak düzeye erişti
  899. 10-Yunus 90
    le : dedi
  900. 10-Yunus 90
    âmentu : îmân ettim
  901. 10-Yunus 90
    enne-hu : muhakkak ona, onun ..... olduğuna
  902. 10-Yunus 90
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  903. 10-Yunus 90
    ellezî âmenet : ki ona îmân etti (inandı)
  904. 10-Yunus 90
    benû isrâîle : İsrailoğulları
  905. 10-Yunus 90
    ve ene : ve ben
  906. 10-Yunus 90
    min el muslimîne : müslümanlardanım
  907. 10-Yunus 91
    âl'âne : şimdi
  908. 10-Yunus 91
    ve kad : ve olmuştu
  909. 10-Yunus 91
    asayte : sen asi oldun
  910. 10-Yunus 91
    ve kunte : ve sen oldun
  911. 10-Yunus 91
    min el mufsidîne : fesat çıkaranlardan
  912. 10-Yunus 92
    fe el yevme : böylece bugün
  913. 10-Yunus 92
    nuneccî-ke : seni kurtaracağız
  914. 10-Yunus 92
    bi bedeni-ke : senin bedenin ile
  915. 10-Yunus 92
    li tekûne : olman için
  916. 10-Yunus 92
    li men : o kimseler için
  917. 10-Yunus 92
    halfe-ke \n(li men halfe-ke) : senden sonra, senin arkanda \n: (senden sonraki nesl'e)
  918. 10-Yunus 92
    âyeten : bir âyet, delil (ibret)
  919. 10-Yunus 92
    ve inne : ve muhakkak ki, gerçekten
  920. 10-Yunus 92
    kesîren : çoğu
  921. 10-Yunus 92
    min en nâsi : insanlardan
  922. 10-Yunus 92
    le gâfilûne : elbette habersiz olan, gâfil olan kimseler
  923. 10-Yunus 93
    ve lekad : ve andolsun ki
  924. 10-Yunus 93
    bevve'nâ : yerleştirdik
  925. 10-Yunus 93
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  926. 10-Yunus 93
    mubevvee : yerleşme yeri
  927. 10-Yunus 93
    ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
  928. 10-Yunus 93
    min et tayyibâti : temiz, helâl olanlardan
  929. 10-Yunus 93
    femahtelefû (feihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa düşmediler
  930. 10-Yunus 93
    hattâ câe-hum el ilmu : onlara ilim gelinceye kadar
  931. 10-Yunus 93
    inne rabbe-ke : muhakkak ki senin Rabbin
  932. 10-Yunus 93
    beyne-hum : onların aralarında
  933. 10-Yunus 93
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  934. 10-Yunus 93
    fî hi yahtelifûne : onun hakkında ihtilâfa (anlaşmazlığa) düşerler
  935. 10-Yunus 94
    fe in : bundan sonra, eğer
  936. 10-Yunus 94
    kunte : sen oldun
  937. 10-Yunus 94
    fî şekkin : şüpheinde
  938. 10-Yunus 94
    mim mâ (min mâ) enzel-nâ : indirdiğimiz şeyden
  939. 10-Yunus 94
    ileyke : sana
  940. 10-Yunus 94
    fes'eli (fe es'eli) : o zaman onlara sor
  941. 10-Yunus 94
    ellezîne yakreûne : okuyan kimseler
  942. 10-Yunus 94
    el kitâbe : kitabı
  943. 10-Yunus 94
    min kabli-ke : senden önce
  944. 10-Yunus 94
    lekad : andolsun
  945. 10-Yunus 94
    e-ke : sana geldi
  946. 10-Yunus 94
    el hakku : hak
  947. 10-Yunus 94
    min rabbi-ke : Rabbinden
  948. 10-Yunus 94
    fetekûnenne : öyleyse sakın olma
  949. 10-Yunus 94
    min el mumterîne : şüphe edenlerden, şüphecilerden
  950. 10-Yunus 95
    vetekûnenne : ve sakın olma
  951. 10-Yunus 95
    min ellezîne : o kimselerden
  952. 10-Yunus 95
    kezzebû : yalanladılar
  953. 10-Yunus 95
    fe : o taktirde, böylece, yoksa
  954. 10-Yunus 95
    tekûne : olursun
  955. 10-Yunus 95
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  956. 10-Yunus 96
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  957. 10-Yunus 96
    aleyhim : onlar üzerlerine, onların üzerine
  958. 10-Yunus 96
    kelimetu : kelime, söz
  959. 10-Yunus 96
    rabbi-ke : senin Rabbin
  960. 10-Yunus 96
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar
  961. 10-Yunus 97
    ve levet-hum : ve onlara gelse bile
  962. 10-Yunus 97
    âyetin : âyet
  963. 10-Yunus 97
    yerevû : görürler
  964. 10-Yunus 97
    el azâbe el elîme : elîm azap
  965. 10-Yunus 98
    fe : bundan sonra, artık
  966. 10-Yunus 98
    lev lâ : keşke olsaydı, olmaz mıydı
  967. 10-Yunus 98
    net : oldu
  968. 10-Yunus 98
    karyetun : bir ülke, bir karye
  969. 10-Yunus 98
    âmenet : îmân etti, âmenû oldu
  970. 10-Yunus 98
    fe nefea-hâ : böylece ona fayda sağladı
  971. 10-Yunus 98
    kavmenuse : yunus kavmi
  972. 10-Yunus 98
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  973. 10-Yunus 98
    âmenû : âmenû oldular
  974. 10-Yunus 98
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  975. 10-Yunus 98
    azâbe el hızyi : aşağılatıcı azap
  976. 10-Yunus 98
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  977. 10-Yunus 98
    ve metta'nâ-hum : ve onları yararlandırdık, metalandırdık, geçimlerini sağladık
  978. 10-Yunus 99
    rabbu-ke : senin Rabbin
  979. 10-Yunus 99
    le âmene : elbette îmân ederdi
  980. 10-Yunus 99
    men : o kimseler
  981. 10-Yunus 99
    el ardı : yeryüzünde
  982. 10-Yunus 99
    cemîân : topluca
  983. 10-Yunus 99
    e fe ente : öyleyse, yoksa sen mi
  984. 10-Yunus 99
    tukrihu ense : insanları zorlayacaksın (mecbur tutacaksın) insanlar kerihrse de (istemese de)
  985. 10-Yunus 99
    yekûnû : olurlar
  986. 10-Yunus 99
    mu'minîne : mü'minler
  987. 10-Yunus 100
    ve mâ kâne : ve olmadı, olmaz, olamaz
  988. 10-Yunus 100
    li nefsin : bir nefs için, bir nefsin
  989. 10-Yunus 100
    en tu'mine : mü'min olması
  990. 10-Yunus 100
    ve yec'alu : ve kılar, yapar, verir
  991. 10-Yunus 100
    er ricse : ceza, azap, pislik
  992. 10-Yunus 100
    ellezîne lâ ya'kılûne : akıl etmeyen kimseler
  993. 10-Yunus 101
    es semâvâti : göklerde
  994. 10-Yunus 101
    ve el ardı : ve yeryüzünde
  995. 10-Yunus 101
    ve mâ tugnî : ve fayda vermez (gani olmaz)
  996. 10-Yunus 101
    el âyâtu : âyetler
  997. 10-Yunus 101
    ve en nuzuru : ve uyarmalar
  998. 10-Yunus 101
    lâ yu'minûne : âmenû olmayan
  999. 10-Yunus 102
    fe hel : artık, yoksa, mi, mı
  1000. 10-Yunus 102
    yentezırûne : bekliyorlar
  1001. 10-Yunus 102
    misle : misli, benzeri
  1002. 10-Yunus 102
    eyyâmi : günler
  1003. 10-Yunus 102
    ellezîne halev : yalnız, gelip geçenler
  1004. 10-Yunus 102
    fentezırû (fe intezırû) : artık bekleyin
  1005. 10-Yunus 102
    mea-kum : sizinle beraber
  1006. 10-Yunus 102
    min el muntezirîne : bekleyenlerden
  1007. 10-Yunus 103
    summe : sonra
  1008. 10-Yunus 103
    nuneccî : kurtarırız
  1009. 10-Yunus 103
    rusulenâ : resûllerimizi
  1010. 10-Yunus 103
    ve : ve
  1011. 10-Yunus 103
    ellezine âmenû : âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  1012. 10-Yunus 103
    kezâlike : böyle, böylece
  1013. 10-Yunus 103
    aleynâ : üzerimize
  1014. 10-Yunus 103
    el mu'minîne : mü'minler
  1015. 10-Yunus 104
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  1016. 10-Yunus 104
    fî şekkin : şüpheinde
  1017. 10-Yunus 104
    fe lâ a'budu : ibadet etmem, kulluk etmem, tapmam
  1018. 10-Yunus 104
    ellezîne ta'budûne : sizin ibadet ettiklerinize, sizin kulluk ettiklerinize, taptıklarınıza
  1019. 10-Yunus 104
    ve lâkin : ve lâkin, ancak, fakat
  1020. 10-Yunus 104
    a'budu allâhe : Allah'a kulluk ederim ki o
  1021. 10-Yunus 104
    ellezî yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirir, ettirecektir
  1022. 10-Yunus 104
    ve umirtu : ve ben emrolundum
  1023. 10-Yunus 104
    en ekûne : olmak (benim olmam)
  1024. 10-Yunus 104
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  1025. 10-Yunus 105
    ve en ekim : veneltmek, yönelt
  1026. 10-Yunus 105
    veche-ke : vechini, yüzünü
  1027. 10-Yunus 105
    li ed dîni : dîne
  1028. 10-Yunus 105
    vetekûnenne : ve sakın olma
  1029. 10-Yunus 105
    min el muşrikîne : müşriklerden
  1030. 10-Yunus 106
    veted'u : ve tapma, dua etme
  1031. 10-Yunus 106
    mâ lâ yenfeu-ke : sana fayda vermeyen şeyler
  1032. 10-Yunus 106
    ve lâ yadurru-ke : ve sana zarar vermeyen
  1033. 10-Yunus 106
    fe in fealte : bundan sonra, eğer yapacak olursan, yaparsan
  1034. 10-Yunus 106
    fe inne-ke : o zaman sen mutlaka
  1035. 10-Yunus 106
    izen : bu durumda, öyle olursa (öyle yaparsan)
  1036. 10-Yunus 106
    min ez zâlimîne : zalimlerden, zulmedenlerden
  1037. 10-Yunus 107
    ve in yemseske allâhu : ve Allah eğer dokundurursa (isabet ettirirse)
  1038. 10-Yunus 107
    fe lâ : artık yoktur
  1039. 10-Yunus 107
    kâşife : gideren kimse (giderecek kimse)
  1040. 10-Yunus 107
    lehu : onun için, onu, ona
  1041. 10-Yunus 107
    illâ hûve : ondan başka
  1042. 10-Yunus 107
    ve in yurid-ke : ve eğer senin için (sana) isterse
  1043. 10-Yunus 107
    fe lâ : o taktirde yoktur
  1044. 10-Yunus 107
    dde : geri çeviren kimse (geri çevirecek kimse)
  1045. 10-Yunus 107
    men yeşâu : kimi dilerse, dilediği kimse
  1046. 10-Yunus 107
    ve huve : ve o
  1047. 10-Yunus 107
    el gafûru : gafurdur, mağfiret edendir
  1048. 10-Yunus 107
    er râhîmu : rahîmdir, rahmet nurunu gönderendir
  1049. 10-Yunus 108
    eyyuhe en nâsu : ey insanlar
  1050. 10-Yunus 108
    kad câe-kum : size gelmiştir
  1051. 10-Yunus 108
    el hakku : hak, gerçek
  1052. 10-Yunus 108
    fe men ihtedâ : kim hidayete erdiyse
  1053. 10-Yunus 108
    fe innemâ : o ancak
  1054. 10-Yunus 108
    yehtedî : hidayete erer
  1055. 10-Yunus 108
    li nefsi-hi : kendi nefsi için
  1056. 10-Yunus 108
    ve men dalle : ve kim dalâlette olduysa
  1057. 10-Yunus 108
    fe innemâ : o ancak
  1058. 10-Yunus 108
    aleyhâ : kendi aleyhine (sorumluluğu kendi üzerinde)
  1059. 10-Yunus 108
    ve mâ : ve değil
  1060. 10-Yunus 108
    ene : ben
  1061. 10-Yunus 108
    aleykum : üzerinizde
  1062. 10-Yunus 108
    bi vekîlin : vekil
  1063. 10-Yunus 109
    vettebi' (ve ittebi') : ve tâbî ol
  1064. 10-Yunus 109
    iley-ke : sana
  1065. 10-Yunus 109
    vasbir (ve ısbir) : ve sabret
  1066. 10-Yunus 109
    yahkume allâhu : Allah hükmeder, hükmünü verir
  1067. 10-Yunus 109
    ve huve : ve o
  1068. 10-Yunus 109
    el hâkimîne : hükmedenler, hüküm verenler
  1069. 10-Yunus 30
    hunālike : işte orada
  1070. 100-Âdiyât 1
    ve : andolsun
  1071. 100-Âdiyât 1
    el âdiyâti : koşanlar
  1072. 100-Âdiyât 2
    fe : sonra
  1073. 100-Âdiyât 2
    el mûriyâti : kıvılcım saçanlar
  1074. 100-Âdiyât 3
    fe : sonra
  1075. 100-Âdiyât 3
    el mugîrâti : ansızın akın edenler
  1076. 100-Âdiyât 4
    fe : sonra, böylece
  1077. 100-Âdiyât 4
    eserne : tozu dumana kattılar
  1078. 100-Âdiyât 5
    fe : sonra
  1079. 100-Âdiyât 5
    vasatne : ortasına daldılar
  1080. 100-Âdiyât 5
    cem'an : topluluk
  1081. 100-Âdiyât 6
    inne : muhakkak
  1082. 100-Âdiyât 6
    el insâne : insan
  1083. 100-Âdiyât 6
    le : gerçekten
  1084. 100-Âdiyât 6
    kenûdun : hamdetmeyen, çok nankör
  1085. 100-Âdiyât 7
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  1086. 100-Âdiyât 7
    like : bu
  1087. 100-Âdiyât 7
    le : elbette
  1088. 100-Âdiyât 7
    şehîdun : şahittir
  1089. 100-Âdiyât 8
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  1090. 100-Âdiyât 8
    el hayri : hayr, mal (malı hayır sandığı için)
  1091. 100-Âdiyât 8
    le : gerçekten
  1092. 100-Âdiyât 8
    şedîdun : şiddetli, kuvvetli
  1093. 100-Âdiyât 9
    e : mi
  1094. 100-Âdiyât 9
    fe : artık
  1095. 100-Âdiyât 9
    lâ ya'lemu : bilmeyecek
  1096. 100-Âdiyât 9
    el kubûri : kabirlerde
  1097. 100-Âdiyât 10
    ve hussıle : ve hasıl olanlar toplandı, toplanıp izhar edildi
  1098. 100-Âdiyât 10
    es sudûri : göğüslerde
  1099. 100-Âdiyât 11
    inne : muhakkak
  1100. 100-Âdiyât 11
    rabbe-hum : onların Rabbi
  1101. 100-Âdiyât 11
    yevme izin : o gün, izin günü
  1102. 100-Âdiyât 11
    le : mutlaka, elbette
  1103. 101-Kâria 1
    el kâriatu : kâria, korkunç ve dehşet verici çarpan bir felâket
  1104. 101-Kâria 2
    el kâriatu : kâria
  1105. 101-Kâria 3
    ve mâ : ve nedir
  1106. 101-Kâria 3
    edrâ-ke : sana bildirdi
  1107. 101-Kâria 3
    el kâriatu : kâria
  1108. 101-Kâria 4
    yevme : o gün
  1109. 101-Kâria 4
    yekûnu : olurlar
  1110. 101-Kâria 4
    en nâsu : insanlar
  1111. 101-Kâria 4
    ke el ferâşi : kelebekler, pervaneler gibi
  1112. 101-Kâria 4
    el mebsûsi : dağılmış
  1113. 101-Kâria 5
    ve tekûnu : ve olurlar
  1114. 101-Kâria 5
    el cibâlu : dağlar
  1115. 101-Kâria 5
    ke el ıhni : renklinler gibi
  1116. 101-Kâria 5
    el menfuşi : etrafa saçılmış
  1117. 101-Kâria 6
    fe : artık
  1118. 101-Kâria 6
    emmâ : fakat
  1119. 101-Kâria 6
    men : kim
  1120. 101-Kâria 6
    sekulet : ağır geldi
  1121. 101-Kâria 6
    mevâzînu-hu : onun tartıları
  1122. 101-Kâria 7
    fe : artık, işte
  1123. 101-Kâria 7
    huve : o
  1124. 101-Kâria 7
    îşetin : yaşayış
  1125. 101-Kâria 7
    diyetin : razı olan, razı olduğu
  1126. 101-Kâria 8
    ve emmâ : ve amma, fakat
  1127. 101-Kâria 8
    men : kim
  1128. 101-Kâria 8
    haffet : hafif geldi
  1129. 101-Kâria 8
    mevâzînu-hu : tartıları
  1130. 101-Kâria 9
    fe : artık
  1131. 101-Kâria 9
    viyetun : haviye, cehennem ateşi
  1132. 101-Kâria 10
    veedrâ-ke : ve sana bildiren nedir
  1133. 101-Kâria 10
    hiyeh : onun ne olduğu
  1134. 101-Kâria 11
    miyetun : kızgın, yakıcı
  1135. 102-Tekâsür 1
    elhâ-kum (u) : sizi oyaladı
  1136. 102-Tekâsür 1
    et tekâsuru : çoklukla (mal, mülk, evlât ile) övünme
  1137. 102-Tekâsür 2
    el mekâbira : kabirler, mezarlar
  1138. 102-Tekâsür 3
    kellâ : hayır
  1139. 102-Tekâsür 3
    sevfe : yakında
  1140. 102-Tekâsür 3
    ta'lemûne : siz bileceksiniz
  1141. 102-Tekâsür 4
    summe : sonra
  1142. 102-Tekâsür 4
    kellâ : hayır
  1143. 102-Tekâsür 4
    sevfe : yakında
  1144. 102-Tekâsür 4
    ta'lemûne : siz bileceksiniz
  1145. 102-Tekâsür 5
    kellâ : hayır
  1146. 102-Tekâsür 5
    lev ta'lemûne : keşke siz bilseydiniz
  1147. 102-Tekâsür 5
    ilme el yakîni : İlm'el Yakîn, kesin bilgi
  1148. 102-Tekâsür 6
    le : elbette, mutlaka
  1149. 102-Tekâsür 6
    terevunne : göreceksiniz
  1150. 102-Tekâsür 6
    el cahîme : alevli ateş
  1151. 102-Tekâsür 7
    summe : sonra
  1152. 102-Tekâsür 7
    le : mutlaka
  1153. 102-Tekâsür 7
    terevunne-hâ : onu göreceksiniz
  1154. 102-Tekâsür 7
    ayne el yakîni : Ayn'el Yakîn, göz ile
  1155. 102-Tekâsür 8
    summe : sonra
  1156. 102-Tekâsür 8
    le : mutlaka
  1157. 102-Tekâsür 8
    tus'elunne : sorgulanacaksınız
  1158. 102-Tekâsür 8
    yevme izin : o gün, izin günü
  1159. 102-Tekâsür 8
    an(i) en naîmi : ni'metlerden
  1160. 103-Asr 1
    ve : andolsun, yemin olsun
  1161. 103-Asr 1
    el asrı : asr, zaman
  1162. 103-Asr 2
    inne : muhakkak
  1163. 103-Asr 2
    el insâne : insan
  1164. 103-Asr 2
    le : gerçekten, mutlaka
  1165. 103-Asr 3
    ellezîne : onlar, olanlar
  1166. 103-Asr 3
    âmenû : âmenû oldular
  1167. 103-Asr 3
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amellediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  1168. 103-Asr 3
    ve tevâsav : ve tavsiye ettiler
  1169. 103-Asr 3
    bi el hakkı : hakkı
  1170. 103-Asr 3
    ve tevâsav : ve tavsiye ettiler
  1171. 103-Asr 3
    bi es sabrı : sabrı
  1172. 104-Hümeze 1
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  1173. 104-Hümeze 1
    humezetin : arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme
  1174. 104-Hümeze 1
    lumezetin : kaş-göz hareketleriyle alay etme
  1175. 104-Hümeze 2
    ellezî : o ki
  1176. 104-Hümeze 2
    cemea : topladı
  1177. 104-Hümeze 2
    len : mal
  1178. 104-Hümeze 2
    ve addede-hu : ve onu adetlendirdi, onu tekrar tekrar saydı
  1179. 104-Hümeze 3
    yahsebu : sanıyor
  1180. 104-Hümeze 3
    enne : olduğunu, olacağını
  1181. 104-Hümeze 3
    le-hu : onun malı
  1182. 104-Hümeze 3
    ahlede-hu : onu halid kıldı, onu ebedî kıldı
  1183. 104-Hümeze 4
    kellâ : hayır
  1184. 104-Hümeze 4
    le yunbezenne : mutlaka atılacak
  1185. 104-Hümeze 4
    el hutameti : hutameninine, hutameye, tutuşturulmuş ateşe
  1186. 104-Hümeze 5
    ve mâ : ve nedir
  1187. 104-Hümeze 5
    edrâ-ke : sana bildirdi
  1188. 104-Hümeze 5
    el hutameti : hutame
  1189. 104-Hümeze 6
    elkadetu : tutuşturulmuş
  1190. 104-Hümeze 7
    elletî : ki o
  1191. 104-Hümeze 7
    tettaliu : üstüne çıkar
  1192. 104-Hümeze 7
    alâ el ef'ideti : yüreklerin üzerine
  1193. 104-Hümeze 8
    inne-hâ : muhakkak o
  1194. 104-Hümeze 8
    aleyhim : onların üzerine
  1195. 104-Hümeze 8
    mu'sadetun : kilitlenmiştir, kapatılmıştır
  1196. 104-Hümeze 9
    amedin : sütunlar, direkler
  1197. 104-Hümeze 9
    mumeddedetin : uzatılmış yüksek
  1198. 105-Fil 1
    e lem tere : görmedin mi
  1199. 105-Fil 1
    keyfe : nasıl (neler)
  1200. 105-Fil 1
    feale : yaptı
  1201. 105-Fil 1
    rabbu-ke : senin Rabbin
  1202. 105-Fil 1
    el fîli : fil
  1203. 105-Fil 2
    e lem yec'al : ve kılmadı mı, yapmadı mı
  1204. 105-Fil 2
    keyde-hum : onların tuzağı, hilesi
  1205. 105-Fil 3
    ve ersele : venderdi
  1206. 105-Fil 3
    aleyhim : onların üzerine
  1207. 105-Fil 3
    tayren : kuş, uçan
  1208. 105-Fil 3
    ebâbîle : ebabil
  1209. 105-Fil 4
    termî-him : onların üzerine atıyorlar
  1210. 105-Fil 4
    bi hicâretin : taşları
  1211. 105-Fil 5
    fe : böylece
  1212. 105-Fil 5
    ceale-hum : onları kıldı, yaptı
  1213. 105-Fil 5
    ke : gibi
  1214. 105-Fil 5
    me'kûlin : yenilmiş olan
  1215. 106-Kureyş 1
    kureyşin : Kureyş (Kabilesi)
  1216. 106-Kureyş 2
    hlete : yolculuk, göçler
  1217. 106-Kureyş 2
    eş şitâi : kış
  1218. 106-Kureyş 2
    ve es sayfi : ve yaz
  1219. 106-Kureyş 3
    fe : artık
  1220. 106-Kureyş 3
    rabbe : Rabb
  1221. 106-Kureyş 3
    hâzâ el beyti : bu ev
  1222. 106-Kureyş 4
    ellezî : o ki
  1223. 106-Kureyş 4
    at'ame-hum : onları doyurdu
  1224. 106-Kureyş 4
    ve âmene-hum : ve onları emin kıldı
  1225. 107-Mâ'ûn 1
    e raeyte : sen gördün mü
  1226. 107-Mâ'ûn 1
    ellezî : ki o, olan, yapan
  1227. 107-Mâ'ûn 1
    yukezzibu : yalanlıyor
  1228. 107-Mâ'ûn 1
    bi ed dîni : dîni
  1229. 107-Mâ'ûn 2
    fe : artık, oysa
  1230. 107-Mâ'ûn 2
    like : işte o
  1231. 107-Mâ'ûn 2
    ellezî : ki o, olan, yapan
  1232. 107-Mâ'ûn 2
    yedu'u : itip kakan
  1233. 107-Mâ'ûn 2
    el yetîme : yetim
  1234. 107-Mâ'ûn 3
    ve lâ yahuddu : ve teşvik etmez
  1235. 107-Mâ'ûn 3
    el miskîni : miskin, yoksul, çalışmaya gücü olmayan
  1236. 107-Mâ'ûn 4
    fe : işte
  1237. 107-Mâ'ûn 4
    veylun : vay haline, yazıklar olsun
  1238. 107-Mâ'ûn 4
    li el musallîne : namaz kılanlara
  1239. 107-Mâ'ûn 5
    ellezîne : ki onlar, onlar ki
  1240. 107-Mâ'ûn 5
    sâhûne : gâfil olanlar
  1241. 107-Mâ'ûn 6
    ellezîne : onlar, ..… yapanlar
  1242. 107-Mâ'ûn 6
    yurâûne : gösteriş yaparlar
  1243. 107-Mâ'ûn 7
    ve yemneûne : ve mani olurlar, engel olurlar
  1244. 107-Mâ'ûn 7
    el maûne : zekât ve yardımlaşma
  1245. 108-Kevser 1
    a'taynâ-ke : biz sana verdik
  1246. 108-Kevser 1
    el kevsere : kevser
  1247. 108-Kevser 2
    fe : artık , o halde
  1248. 108-Kevser 2
    li rabbi-ke : Rabbin için
  1249. 108-Kevser 2
    venhar : ve kurban kes
  1250. 108-Kevser 3
    inne : muhakkak
  1251. 108-Kevser 3
    şânie-ke : sana buğzetti
  1252. 108-Kevser 3
    huve : o
  1253. 108-Kevser 3
    el ebteru : ebter, soyu kesik
  1254. 109-Kâfirûn 1
    eyyuhâ : ey, yâ
  1255. 109-Kâfirûn 1
    el kâfirûne : kâfirler
  1256. 109-Kâfirûn 2
    mâ ta'budûne : sizin kul olduğunuz, taptığınız şeyler
  1257. 109-Kâfirûn 3
    veentum : ve siz değilsiniz
  1258. 109-Kâfirûn 3
    âbidûne : kul olanlar, tapanlar
  1259. 109-Kâfirûn 4
    veene : ve ben değilim
  1260. 109-Kâfirûn 4
    abedtum : sizin kul olduğunuz, sizin taptığınız şeyler
  1261. 109-Kâfirûn 5
    veentum : ve siz değilsiniz
  1262. 109-Kâfirûn 5
    âbidûne : kul olanlar, tapanlar
  1263. 109-Kâfirûn 6
    lekum : sizin
  1264. 109-Kâfirûn 6
    ve liye : ve benim
  1265. 11-Hûd 1
    uhkimet : muhkem kılındı (sağlamlaştırıldı)
  1266. 11-Hûd 1
    summe : sonra
  1267. 11-Hûd 1
    fussılet : ayrı ayrı açıklandı
  1268. 11-Hûd 1
    min ledun : katından, tarafından
  1269. 11-Hûd 2
    ellâ (en lâ) ta'budû : kul olmamanız
  1270. 11-Hûd 2
    illâ allâhe : Allah'tan başkası
  1271. 11-Hûd 2
    inne-nî : muhakkak ben
  1272. 11-Hûd 2
    lekum : size, sizin için
  1273. 11-Hûd 2
    nezîrun : bir uyarıcı
  1274. 11-Hûd 2
    ve beşîrun : ve bir müjdeleyici
  1275. 11-Hûd 3
    ve en istagfirû : ve mağrifet istemeniz
  1276. 11-Hûd 3
    rabbe-kum : sizin Rabbinizden
  1277. 11-Hûd 3
    summe : sonra
  1278. 11-Hûd 3
    ileyhi : ona
  1279. 11-Hûd 3
    yumetti'kum : sizi metalandırır, faydalandırır, geçindirir
  1280. 11-Hûd 3
    metâan : bir meta, bir fayda
  1281. 11-Hûd 3
    hasenen : güzel
  1282. 11-Hûd 3
    ilâ ecelin : bir zamana kadar
  1283. 11-Hûd 3
    musemmen : belirlenmiş
  1284. 11-Hûd 3
    ve yu'ti : ve verir
  1285. 11-Hûd 3
    kulle : her, tüm, hepsi, bütün
  1286. 11-Hûd 3
    fadle-hu : onun fazlını
  1287. 11-Hûd 3
    ve in : ve eğer
  1288. 11-Hûd 3
    tevellev : yüz çevirirseniz
  1289. 11-Hûd 3
    fe innî : o zaman muhakkak ki ben
  1290. 11-Hûd 3
    ehâfu : korkarım
  1291. 11-Hûd 3
    aleykum : size, sizin üzerinize
  1292. 11-Hûd 3
    azâbe : azap
  1293. 11-Hûd 3
    yevmin kebîrin : büyük gün
  1294. 11-Hûd 4
    merciu-kum : sizin dönüşünüz (dönüş yeriniz)
  1295. 11-Hûd 4
    ve huve : ve o
  1296. 11-Hûd 4
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1297. 11-Hûd 5
    e lâ : değil mi
  1298. 11-Hûd 5
    inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar
  1299. 11-Hûd 5
    yesnûne : bükerler
  1300. 11-Hûd 5
    sudûre-hum : göğüslerini
  1301. 11-Hûd 5
    li yestahfû : gizlemek için
  1302. 11-Hûd 5
    e lâ : değil mi
  1303. 11-Hûd 5
    ne : o zaman, o vakit, böylece
  1304. 11-Hûd 5
    yestagşûne \n(gışave) : perde (örtü) yaparlar, perdelerler \n: (perde)
  1305. 11-Hûd 5
    siyâbe-hum : elbiselerini
  1306. 11-Hûd 5
    ya'lemu : bilir
  1307. 11-Hûd 5
    mâ yusirrûne : gizledikleri şeyler (sır olanlar)
  1308. 11-Hûd 5
    ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları şeyler (aleni olan şeyler)
  1309. 11-Hûd 5
    inne-hu : muhakkak o
  1310. 11-Hûd 5
    bi zâti es sudûri : göğüslerde, sinelerde olanı
  1311. 11-Hûd 6
    ve mâ : ve yoktur
  1312. 11-Hûd 6
    min dâbbetin : yürüyen bir canlıdan, bir hayvan dan
  1313. 11-Hûd 6
    fi el ardı : yeryüzünde
  1314. 11-Hûd 6
    ve ya'lemu : ve bilir
  1315. 11-Hûd 6
    mustekarre-hâ : onun karar kıldığı (kaldığı) yer
  1316. 11-Hûd 6
    ve mustevdea-hâ : ve onun emanet (geçici) durduğu yer
  1317. 11-Hûd 7
    ve huve ellezî : ve odur ki
  1318. 11-Hûd 7
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  1319. 11-Hûd 7
    ve el arda : ve yeryüzü
  1320. 11-Hûd 7
    sitteti eyyâmin : altı gün (için)de
  1321. 11-Hûd 7
    vene : ve idi
  1322. 11-Hûd 7
    alâ el mâi : su üzerinde
  1323. 11-Hûd 7
    li yebluve-kum : sizi imtihan etmek için
  1324. 11-Hûd 7
    eyyu-kum : sizin hanginiz
  1325. 11-Hûd 7
    ahsenu : enzel, ahsen
  1326. 11-Hûd 7
    amelen : amel olarak, amel
  1327. 11-Hûd 7
    ve le in : ve muhakkak ki eğer
  1328. 11-Hûd 7
    kulte : sen dedin
  1329. 11-Hûd 7
    inne-kum : muhakkak siz
  1330. 11-Hûd 7
    meb'ûsûne : diriltileceksiniz
  1331. 11-Hûd 7
    min ba'di el mevti : ölümden sonra
  1332. 11-Hûd 7
    le yekûlenne : muhakkak ki derler
  1333. 11-Hûd 7
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  1334. 11-Hûd 8
    ve le in : ve eğer, gerçekten
  1335. 11-Hûd 8
    an-hum el azâbe : onlardan azabı
  1336. 11-Hûd 8
    ilâ ummetin : bir ümmete (bir topluma)
  1337. 11-Hûd 8
    ma'dûdetin : sayılı (bir zaman), belli bir müddet
  1338. 11-Hûd 8
    le yekûlunne : muhakkak derler ki
  1339. 11-Hûd 8
    e lâ : değil mi
  1340. 11-Hûd 8
    yevme ye'tî-him : onlara geldiği gün
  1341. 11-Hûd 8
    leyse : değil
  1342. 11-Hûd 8
    masrûfen : çevrilecek, uzaklaştırılacak
  1343. 11-Hûd 8
    ve hâka : ve kuşattı
  1344. 11-Hûd 8
    yestehziûne : alay ediyorlar
  1345. 11-Hûd 9
    ve le : ve elbette
  1346. 11-Hûd 9
    ezaknâ el insâne : insana tattırdık
  1347. 11-Hûd 9
    rahmeten : bir rahmet
  1348. 11-Hûd 9
    summe : sonra
  1349. 11-Hûd 9
    neza'nâ-hâ : onu biz çekip aldık
  1350. 11-Hûd 9
    inne-hu : muhakkak ki o
  1351. 11-Hûd 9
    le yeûsun : mutlaka (tamamen) ümitsiz olur
  1352. 11-Hûd 9
    kefûrun : nankör olur
  1353. 11-Hûd 10
    ve le in : ve muhakkak ki
  1354. 11-Hûd 10
    ezaknâ-hu : ona tattırırsak
  1355. 11-Hûd 10
    na'mâe : bir ni'met
  1356. 11-Hûd 10
    ba'de : sonra
  1357. 11-Hûd 10
    darrâe : sıkıntı
  1358. 11-Hûd 10
    messet-hu : onu dokundurduğumuz
  1359. 11-Hûd 10
    le yekûlenne : muhakkak derler ki
  1360. 11-Hûd 10
    zehebe es seyyiâtu : kötülükler gitti
  1361. 11-Hûd 10
    inne-hu : muhakkak o
  1362. 11-Hûd 10
    le ferihun : şımarıktır
  1363. 11-Hûd 11
    illâ ellezîne : ancak o kimseler (onlar hariç)
  1364. 11-Hûd 11
    saberû : sabredenler
  1365. 11-Hûd 11
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici ameller yapanlar
  1366. 11-Hûd 11
    ûlâike : işte onlar
  1367. 11-Hûd 11
    lehum : onlarındır, onlar için vardır
  1368. 11-Hûd 11
    magfiretun : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  1369. 11-Hûd 11
    ve ecrun : ve ecir, bedel
  1370. 11-Hûd 11
    kebîrun : büyük
  1371. 11-Hûd 12
    fe lealle-ke : ve belki sen
  1372. 11-Hûd 12
    ileyke : sana
  1373. 11-Hûd 12
    ve dâikun : ve daralır
  1374. 11-Hûd 12
    sadru-ke : senin göğsün
  1375. 11-Hûd 12
    en yekûlû : demeleri
  1376. 11-Hûd 12
    lev : olsa
  1377. 11-Hûd 12
    lev lâ : olsa olmaz mı
  1378. 11-Hûd 12
    unzile : indirildi
  1379. 11-Hûd 12
    aleyhi : ona
  1380. 11-Hûd 12
    kenzun : bir hazine
  1381. 11-Hûd 12
    ev : veya
  1382. 11-Hûd 12
    e : geldi
  1383. 11-Hûd 12
    mea-hu : onunla birlikte
  1384. 11-Hûd 12
    melekun : bir melek
  1385. 11-Hûd 12
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  1386. 11-Hûd 12
    ente : sen
  1387. 11-Hûd 12
    nezîrun : uyarıcısın
  1388. 11-Hûd 12
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1389. 11-Hûd 12
    vekîlun : vekildir
  1390. 11-Hûd 13
    em : yoksa, veya, mı
  1391. 11-Hûd 13
    yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu diyorlar
  1392. 11-Hûd 13
    fe'tû : öyleyse getirin
  1393. 11-Hûd 13
    suverin : sure
  1394. 11-Hûd 13
    muftereyâtin : uydurulmuş olanlar
  1395. 11-Hûd 13
    ved'û : ve çağırın, davet edin
  1396. 11-Hûd 13
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimseyi (kimseleri)
  1397. 11-Hûd 13
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  1398. 11-Hûd 14
    fe : o zaman, artık
  1399. 11-Hûd 14
    illem (in lem) yestecîbû : eğer icabet etmezlerse, edemezlerse
  1400. 11-Hûd 14
    lekum : size (sizin davetinize)
  1401. 11-Hûd 14
    fa'lemû : o zaman bilin ki
  1402. 11-Hûd 14
    ennemâ : ancak, ..... olduğunu
  1403. 11-Hûd 14
    unzile : indirildi
  1404. 11-Hûd 14
    ve en lâ : ve (yoktur) olmadığı
  1405. 11-Hûd 14
    ilâhe illâ huve : O'ndan başka ilâh
  1406. 11-Hûd 14
    fe hel : artık, öyleyse, mı
  1407. 11-Hûd 14
    entum : siz
  1408. 11-Hûd 14
    muslimûne : müslümanlar, teslim olanlar
  1409. 11-Hûd 15
    men : kim
  1410. 11-Hûd 15
    ne : idi
  1411. 11-Hûd 15
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  1412. 11-Hûd 15
    venete-hâ : ve onun süsünü, ziynetini
  1413. 11-Hûd 15
    nuveffi : tamamen öderiz (vefa ederiz), veririz
  1414. 11-Hûd 15
    ileyhim : onlara
  1415. 11-Hûd 15
    a'mâle-hum : onların amellerini, yaptıklarını
  1416. 11-Hûd 15
    ve hum : ve onlar, onlara
  1417. 11-Hûd 15
    lâ yubhasûne : eksiltilmez
  1418. 11-Hûd 16
    ulâike : işte onlar
  1419. 11-Hûd 16
    ellezîne : o kimseler
  1420. 11-Hûd 16
    leyse : yoktur, değildir
  1421. 11-Hûd 16
    lehum : onlar için
  1422. 11-Hûd 16
    fi el âhireti : ahirette
  1423. 11-Hûd 16
    illâ en nâru : ateşten başka
  1424. 11-Hûd 16
    ve habita : ve boşa gitti, heba oldu
  1425. 11-Hûd 16
    ve bâtılun : ve geçersizdir, bâtıldır
  1426. 11-Hûd 16
    ya'melûne : yapıyorlar
  1427. 11-Hûd 17
    e fe men : artık (o) kimse mi
  1428. 11-Hûd 17
    ne : oldu
  1429. 11-Hûd 17
    alâ beyyinetin : kesin bir delil üzerinde
  1430. 11-Hûd 17
    ve yetlû-hu : ve onu okur / ona tâbî olur
  1431. 11-Hûd 17
    ve min kabli-hi : ve ondan önce
  1432. 11-Hûd 17
    imâmen : bir imam, bir rehbernder) olarak
  1433. 11-Hûd 17
    ve rahmeten : ve rahmet olarak
  1434. 11-Hûd 17
    ulâike : işte onlar
  1435. 11-Hûd 17
    yu'minûne : inanırlar (mü'mindirler)
  1436. 11-Hûd 17
    ve men : ve kimse
  1437. 11-Hûd 17
    yekfur : inkâr eder
  1438. 11-Hûd 17
    min el ahzâbi : hiziplerden, topluluklardan
  1439. 11-Hûd 17
    fe en nâru : böylece ateş
  1440. 11-Hûd 17
    mev'ıdu-hu : ona vaadedilen yer
  1441. 11-Hûd 17
    feteku : öyleyse olma
  1442. 11-Hûd 17
    miryetin : şüpheinde, şüphede
  1443. 11-Hûd 17
    innehu el hakku : (muhakkak ki o) çünkü o haktır
  1444. 11-Hûd 17
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  1445. 11-Hûd 17
    vekinne : ve lâkin, fakat
  1446. 11-Hûd 17
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  1447. 11-Hûd 17
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
  1448. 11-Hûd 18
    ve men : ve kim
  1449. 11-Hûd 18
    ezlemu : daha zalim
  1450. 11-Hûd 18
    mimmen (min men) ifterâ : iftira edenden
  1451. 11-Hûd 18
    keziben : yalan olarak, yalanla
  1452. 11-Hûd 18
    ulâike : işte onlar
  1453. 11-Hûd 18
    yu'radûne : sunulacaklar, arz edilecekler
  1454. 11-Hûd 18
    ve yekûlu el eşhâdu : ve şahitler derler
  1455. 11-Hûd 18
    ellezîne kezebû : yalan söyleyen kimseler
  1456. 11-Hûd 18
    e lâ : değil mi
  1457. 11-Hûd 18
    lâ'netu allâhi : Allah'ın lâneti
  1458. 11-Hûd 18
    alâ ez zâlimîne : zalimlerin üzerine
  1459. 11-Hûd 19
    ellezîne : o kimseler
  1460. 11-Hûd 19
    yasuddûne : saptırırlar, engel olurlar
  1461. 11-Hûd 19
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1462. 11-Hûd 19
    ve yebgûne-hâ : ve onda ararlar, isterler
  1463. 11-Hûd 19
    ivecen : çarpıklık, eğrilik
  1464. 11-Hûd 19
    ve hum : ve onlar
  1465. 11-Hûd 19
    bi el âhireti : ahireti
  1466. 11-Hûd 19
    kâfirûne : inkâr edenler
  1467. 11-Hûd 20
    ulâike : onlar
  1468. 11-Hûd 20
    lem yekûnû : değildir, olmazlar, olamazlar
  1469. 11-Hûd 20
    mu'cizîne : aciz bırakanlar
  1470. 11-Hûd 20
    el ardı : yeryüzünde
  1471. 11-Hûd 20
    ve mâ kâne : ve yoktur, olmaz
  1472. 11-Hûd 20
    lehum : onlara
  1473. 11-Hûd 20
    min evliyâe : velîlerden, dostlardan (bir dost)
  1474. 11-Hûd 20
    lehum : onlara
  1475. 11-Hûd 20
    el azâbu : azap
  1476. 11-Hûd 20
    yestetîûnes sem'a : işitmeye güç yetirirler (sem'î hassaları çalışır)
  1477. 11-Hûd 20
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  1478. 11-Hûd 20
    yubsirûne : görüyorlar (basar hassaları çalışıyor)
  1479. 11-Hûd 21
    ulâike : işte onlar
  1480. 11-Hûd 21
    ellezîne : o kimseler
  1481. 11-Hûd 21
    hasirû enfuse-hum : nefslerini hüsrana düşürdüler
  1482. 11-Hûd 21
    ve dalle an-hum : ve onlardan saptı, uzaklaştı (gitti)
  1483. 11-Hûd 21
    yefterûne : uyduruyorlar, iftira ediyorlar
  1484. 11-Hûd 22
    cereme : bedeli yok, kurtuluşu yok, mecburi, kesinlikle
  1485. 11-Hûd 22
    enne-hum : muhakkak onlar
  1486. 11-Hûd 22
    el âhıreti : ahirette
  1487. 11-Hûd 22
    hum el ahserûne : onlar en çok hüsrana uğrayanlar
  1488. 11-Hûd 23
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  1489. 11-Hûd 23
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  1490. 11-Hûd 23
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  1491. 11-Hûd 23
    ve ahbetû : ve huşû duydular, boyun eğdiler (razı ve itaatkâr oldular)
  1492. 11-Hûd 23
    ulâike : işte onlar
  1493. 11-Hûd 23
    ashâbu el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
  1494. 11-Hûd 23
    hâlidûne : ebedî kalanlar
  1495. 11-Hûd 24
    mesele : durum, hal, örnek
  1496. 11-Hûd 24
    el ferîkayni : iki grup, iki topluluk
  1497. 11-Hûd 24
    ke el a'mâ : âmâ, kör olan kimse (göremeyen) gibi
  1498. 11-Hûd 24
    ve el esammi : ve sağır olan kimse (işitmeyen)
  1499. 11-Hûd 24
    ve el basîri : veren (basar hassası çalışan)
  1500. 11-Hûd 24
    ve es semîı : veiten (sem'î hassası çalışan)
  1501. 11-Hûd 24
    hel yesteviyâni : ikisi eşit (müsavi) mi
  1502. 11-Hûd 24
    meselen : durum, hal, örnek
  1503. 11-Hûd 24
    e fetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  1504. 11-Hûd 25
    ve lekad : ve andolsun ki
  1505. 11-Hûd 25
    erselnâ : biz gönderdik
  1506. 11-Hûd 25
    lekum : sizin için, size
  1507. 11-Hûd 25
    nezîrun : bir uyarıcıyım
  1508. 11-Hûd 25
    mubînun \n(ebâne) : ifadesi açık ve kesin olan, fasih konuşan, açıklayan, açıkça ifade eden kişi \n: (açık konuştu, kesin ifade etti)
  1509. 11-Hûd 26
    en lâ ta'budû : kul olmayın
  1510. 11-Hûd 26
    illallâhe (illâ allâhe) : Allah'tan başkasına
  1511. 11-Hûd 26
    ehâfu : korkarım, korkuyorum
  1512. 11-Hûd 26
    aleykum : sizin için
  1513. 11-Hûd 26
    azâbe : azap
  1514. 11-Hûd 26
    yevmin : gün
  1515. 11-Hûd 26
    elîmin : acı
  1516. 11-Hûd 27
    fele el meleu : o zaman ileri gelenler dedi
  1517. 11-Hûd 27
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  1518. 11-Hûd 27
    nerâ-ke : biz, seni görmüyoruz
  1519. 11-Hûd 27
    illâ beşeren : beşerden başka
  1520. 11-Hûd 27
    misle-nâ : bizim gibi
  1521. 11-Hûd 27
    venerâ-ke : ve görmüyoruz seni
  1522. 11-Hûd 27
    ittebea-ke : sana tâbî oldu
  1523. 11-Hûd 27
    illellezîne (illâ ellezîne) : o kimselerden başka
  1524. 11-Hûd 27
    erâzilu-nâ : bizden aşağı (fakir, zayıf ve aciz)
  1525. 11-Hûd 27
    diye : basit olan, düşünmeden olan
  1526. 11-Hûd 27
    er re'yi : görüş, rey
  1527. 11-Hûd 27
    venerâ : ve biz görmüyoruz
  1528. 11-Hûd 27
    lekum : sizi (sizin için)
  1529. 11-Hûd 27
    aleynâ : bizim üzerimizde
  1530. 11-Hûd 27
    bel : bilâkis, aksine
  1531. 11-Hûd 27
    nezunnu-kum : sizi zannediyoruz
  1532. 11-Hûd 27
    kâzibîne : yalanlayanlar, yalancılar
  1533. 11-Hûd 28
    le : dedi
  1534. 11-Hûd 28
    e reeytum : sizin reyiniz, görüşünüz mü
  1535. 11-Hûd 28
    alâ beyyinetin : bir beyyine, kesin, delil üzerinde
  1536. 11-Hûd 28
    ve âtâ-nî : ve bana verdi
  1537. 11-Hûd 28
    rahmeten : bir rahmet
  1538. 11-Hûd 28
    fe ummiyet : gizli tutuldu (saklandı)
  1539. 11-Hûd 28
    aleykum : size
  1540. 11-Hûd 28
    e : mi
  1541. 11-Hûd 28
    ve entum : ve siz
  1542. 11-Hûd 28
    lehâ : onu
  1543. 11-Hûd 28
    kârihûne : kerihrenler, hoşlanmayanlar
  1544. 11-Hûd 29
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  1545. 11-Hûd 29
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  1546. 11-Hûd 29
    aleyhi : ona karşılık, ona (onun için)
  1547. 11-Hûd 29
    len : mal olarak
  1548. 11-Hûd 29
    in ecriye : eğer varsa ecrim, ücretim
  1549. 11-Hûd 29
    ve mâ : ve değil
  1550. 11-Hûd 29
    ene : ben
  1551. 11-Hûd 29
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenmenû olan) kimseler
  1552. 11-Hûd 29
    inne-hum : muhakkak onlar
  1553. 11-Hûd 29
    ve lâkin-nî : ve fakat ben
  1554. 11-Hûd 29
    erâ-kum : sizi görüyorum
  1555. 11-Hûd 29
    kavmen : bir kavim
  1556. 11-Hûd 29
    techelûne : siz cahillik ediyorsunuz
  1557. 11-Hûd 30
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  1558. 11-Hûd 30
    men : kim
  1559. 11-Hûd 30
    taredtu-hum : onları ben uzaklaştırdım (kovdum)
  1560. 11-Hûd 30
    e fetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  1561. 11-Hûd 31
    veekûlu : ve ben demiyorum
  1562. 11-Hûd 31
    lekum : size
  1563. 11-Hûd 31
    ve lâ a'lemu el gaybe : ve gaybı bilmiyorum
  1564. 11-Hûd 31
    veekûlu : ve ben demiyorum
  1565. 11-Hûd 31
    melekun : bir melek
  1566. 11-Hûd 31
    veekûlu : ve ben demiyorum
  1567. 11-Hûd 31
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  1568. 11-Hûd 31
    tezderî : hakir görürsünüz
  1569. 11-Hûd 31
    len yu'tiyehum allâhu : Allah onlara hiç vermeyecek
  1570. 11-Hûd 31
    hayren : bir hayır
  1571. 11-Hûd 31
    a'lemu : bilir
  1572. 11-Hûd 31
    enfusi-him : onların nefslerindekileri
  1573. 11-Hûd 31
    izen : o taktirde, öyleyse
  1574. 11-Hûd 31
    le : mutlaka, elbette
  1575. 11-Hûd 31
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  1576. 11-Hûd 32
    delte-nâ : sen bizimle çekiştin, mücâdele ettin
  1577. 11-Hûd 32
    fe : öyle ki, hatta
  1578. 11-Hûd 32
    ekserte : sen çok oldun, çok ileri gittin
  1579. 11-Hûd 32
    cidâle-nâ : bizimle çekişmede, mücâdelede
  1580. 11-Hûd 32
    fe'ti-nâ : artık bize getir
  1581. 11-Hûd 32
    teidu-nâ : bize vaadettiğin
  1582. 11-Hûd 32
    in kunte : eğer isen
  1583. 11-Hûd 32
    min es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
  1584. 11-Hûd 33
    le : dedi
  1585. 11-Hûd 33
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  1586. 11-Hûd 33
    ye'tî-kum : size getirir
  1587. 11-Hûd 33
    allâhu in şâe : Allah eğer dilerse
  1588. 11-Hûd 33
    veentum : ve siz değilsiniz
  1589. 11-Hûd 33
    bi mu'cizîne : aciz bırakan kimseler
  1590. 11-Hûd 34
    veyenfeu-kum : ve size fayda vermez
  1591. 11-Hûd 34
    eredtu : istedim
  1592. 11-Hûd 34
    en ensaha : nasihat etmek
  1593. 11-Hûd 34
    lekum : size
  1594. 11-Hûd 34
    ne allâhu : Allah oldu
  1595. 11-Hûd 34
    en yugviye-kum : sizi azdırmayı
  1596. 11-Hûd 34
    huve : o
  1597. 11-Hûd 34
    ve ileyhi : ve ona
  1598. 11-Hûd 34
    turceûne : döndürüleceksiniz
  1599. 11-Hûd 35
    em : veya, yoksa ..... mu
  1600. 11-Hûd 35
    yekûlûne : diyorlar
  1601. 11-Hûd 35
    ifterâhu : onu uydurdu
  1602. 11-Hûd 35
    in iftereytu-hu : eğer onu uydurduysam
  1603. 11-Hûd 35
    fe aleyye : o zaman benim üzerimdedir, bana aittir
  1604. 11-Hûd 35
    ve ene : ve ben
  1605. 11-Hûd 35
    berîun : uzağım
  1606. 11-Hûd 35
    tucrimûne : siz suç işliyorsunuz
  1607. 11-Hûd 36
    ve ûhiye : ve vahyedildi
  1608. 11-Hûd 36
    enne-hu : çünkü o, (onlar) olduğu
  1609. 11-Hûd 36
    len yu'mine : asla inanmayacaklar (mü'min olmayacaklar)
  1610. 11-Hûd 36
    min kavmi-ke : senin kavminden
  1611. 11-Hûd 36
    men : kimse
  1612. 11-Hûd 36
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  1613. 11-Hûd 36
    fetebteis : üzülme, sen yeise kapılma
  1614. 11-Hûd 36
    yef'alûne : yapıyorlar
  1615. 11-Hûd 37
    vasnaıl fulke : ve gemiyi inşa et (yap)
  1616. 11-Hûd 37
    ve vahyi-nâ : ve vahyimizle
  1617. 11-Hûd 37
    ve lâ tuhâtıb-nî : ve bana hitap etme, hitapta bulunma
  1618. 11-Hûd 37
    llezîne (fî ellezîne) : o kimseler hakkında
  1619. 11-Hûd 37
    zalemû : zulmederler
  1620. 11-Hûd 37
    inne-hum : muhakkak onlar
  1621. 11-Hûd 37
    mugrekûne : boğulacak olanlar
  1622. 11-Hûd 38
    ve yasneu el fulke : ve gemiyi yapıyor
  1623. 11-Hûd 38
    ve kullemâ : ve her defa
  1624. 11-Hûd 38
    merre : uğradı
  1625. 11-Hûd 38
    aleyhi : ona
  1626. 11-Hûd 38
    meleun : ileri gelenler
  1627. 11-Hûd 38
    sehırû : alay ettiler
  1628. 11-Hûd 38
    le : de
  1629. 11-Hûd 38
    tesharû : alay ediyorsunuz
  1630. 11-Hûd 38
    fe in-nâ : o zaman muhakkak biz
  1631. 11-Hûd 38
    nesharu : alay edeceğiz
  1632. 11-Hûd 38
    kemâ : gibi
  1633. 11-Hûd 38
    tesharûne : alay ediyorsunuz
  1634. 11-Hûd 39
    fe sevfe : artık yakında
  1635. 11-Hûd 39
    ta'lemûne : bileceksiniz
  1636. 11-Hûd 39
    men : kimse(leri)
  1637. 11-Hûd 39
    ye'tî-hi : ona gelecek
  1638. 11-Hûd 39
    ve yehıllu : ve hulul eder, girer, nüfuz eder, sirayet eder
  1639. 11-Hûd 39
    aleyhi : onun üzerine, ona
  1640. 11-Hûd 40
    izâ câe : geldiği zaman, gelince
  1641. 11-Hûd 40
    emru-nâ : emrimiz
  1642. 11-Hûd 40
    veret tennûru : ve tennur kaynadı (feveran etti)
  1643. 11-Hûd 40
    zevceynisneyni : iki unsurdan oluşan (bir dişi ve bir erkek) bir çift
  1644. 11-Hûd 40
    ve ehle-ke : ve aileni, senin ehlini
  1645. 11-Hûd 40
    men : kimse
  1646. 11-Hûd 40
    sebeka : geçti
  1647. 11-Hûd 40
    aleyhi el kavlu : onların üzerlerine söz, onlar hakkında söz
  1648. 11-Hûd 40
    ve men : ve kimse
  1649. 11-Hûd 40
    âmene : âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı, mülâki olmayı diledi)
  1650. 11-Hûd 40
    ve mâ âmene : ve âmenû olmadı
  1651. 11-Hûd 40
    mea-hu : onunla beraber
  1652. 11-Hûd 41
    vele irkebû : ve dedi binin
  1653. 11-Hûd 41
    mecrâ-hâ : onun gidişi, akışı, yüzmesi
  1654. 11-Hûd 41
    ve mursâ-hâ : ve onun demir atması (durması)
  1655. 11-Hûd 41
    inne : muhakkak ki, şüphesiz
  1656. 11-Hûd 41
    le gafûrun : mutlaka mağfiret edendir (günahları sevaba çeviren)
  1657. 11-Hûd 42
    ve hiye : ve o (gemi)
  1658. 11-Hûd 42
    tecrî : akar, yüzer
  1659. 11-Hûd 42
    mevcin : dalgalar içinde
  1660. 11-Hûd 42
    ke el cibâli : dağlar gibi
  1661. 11-Hûd 42
    ve nâdâ : ve seslendi
  1662. 11-Hûd 42
    ibne-hu : oğluna
  1663. 11-Hûd 42
    vene : oldu, idi
  1664. 11-Hûd 42
    buneyye irkeb : ey oğlum bin
  1665. 11-Hûd 42
    mea-nâ : bizimle beraber
  1666. 11-Hûd 42
    vetekun : ve olma
  1667. 11-Hûd 42
    mea : beraber
  1668. 11-Hûd 42
    el kâfirîne : kâfirler
  1669. 11-Hûd 43
    le : dedi
  1670. 11-Hûd 43
    se-âvî : ben sığınacağım
  1671. 11-Hûd 43
    ilâ cebelin : bir dağa
  1672. 11-Hûd 43
    min el mâi : sudan
  1673. 11-Hûd 43
    le : dedi
  1674. 11-Hûd 43
    lâ âsıme : engel olan (engel olucu), koruyan (koruyucu) yoktur
  1675. 11-Hûd 43
    el yevme : bugün
  1676. 11-Hûd 43
    min emri allâhi : Allah'ın emrinden
  1677. 11-Hûd 43
    men rahime : rahmet ettiği kimse(ler)
  1678. 11-Hûd 43
    vele beyne-humâ : ve ikisinin arasına girdi
  1679. 11-Hûd 43
    el mevcu : dalga(lar)
  1680. 11-Hûd 43
    fe : böylece, o zaman
  1681. 11-Hûd 43
    ne : oldu
  1682. 11-Hûd 43
    min el mugrakîne : boğulanlardan
  1683. 11-Hûd 44
    vele : ve denildi ki
  1684. 11-Hûd 44
    ıbleî : yut
  1685. 11-Hûd 44
    e-ki : (senin) suyunu
  1686. 11-Hûd 44
    ve : ve
  1687. 11-Hûd 44
    semâu : ey sema
  1688. 11-Hûd 44
    ve gîda : ve çekildi
  1689. 11-Hûd 44
    el mâu : su
  1690. 11-Hûd 44
    ve kudıye : ve yerine getirildi
  1691. 11-Hûd 44
    el emru : emir
  1692. 11-Hûd 44
    vestevet (ve istevet) : yerleşti, durdu
  1693. 11-Hûd 44
    alâ el cûdiyyi : Cudi dağı üstünde
  1694. 11-Hûd 44
    vele : ve denildi
  1695. 11-Hûd 44
    bu'den : uzak olsunlar
  1696. 11-Hûd 44
    lil kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
  1697. 11-Hûd 45
    ve nâdâ : ve seslendi
  1698. 11-Hûd 45
    rabbe-hu : Rabbine
  1699. 11-Hûd 45
    fele : o zaman dedi
  1700. 11-Hûd 45
    innebnî (inne ibnî) : muhakkak ki benim oğlum
  1701. 11-Hûd 45
    ehlî : benim ailem
  1702. 11-Hûd 45
    ve inne : ve şüphesiz ki
  1703. 11-Hûd 45
    va'de-ke : senin vaadin
  1704. 11-Hûd 45
    el hakku : haktır
  1705. 11-Hûd 45
    ve ente : ve sen
  1706. 11-Hûd 45
    ahkem : en iyi hüküm veren
  1707. 11-Hûd 45
    el hâkimîne : hüküm verenler
  1708. 11-Hûd 46
    le : dedi
  1709. 11-Hûd 46
    inne-hu : muhakkak ki o
  1710. 11-Hûd 46
    leyse : değildir
  1711. 11-Hûd 46
    ehli-ke : senin ailen
  1712. 11-Hûd 46
    inne-hu : muhakkak ki o
  1713. 11-Hûd 46
    amelun : amelleyendir
  1714. 11-Hûd 46
    fe : artık
  1715. 11-Hûd 46
    tes'el-ni : benden isteme
  1716. 11-Hûd 46
    leyse : değil, olmayan
  1717. 11-Hûd 46
    leke : senin
  1718. 11-Hûd 46
    eizu-ke : sana öğüt veriyorum
  1719. 11-Hûd 46
    en tekûne : olmaktan
  1720. 11-Hûd 46
    min el câhilîne : cahillerden
  1721. 11-Hûd 47
    le : dedi
  1722. 11-Hûd 47
    innî eûzu bi-ke : muhakkak ki ben sana sığınırım
  1723. 11-Hûd 47
    en es'ele-ke : senden istemekten
  1724. 11-Hûd 47
    leyse : olmayan şey
  1725. 11-Hûd 47
    ve illâ : ve olması hariç, olmazsa
  1726. 11-Hûd 47
    ve terham-nî : ve bana rahmet et
  1727. 11-Hûd 47
    ekun : ben olurum
  1728. 11-Hûd 47
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  1729. 11-Hûd 48
    le : denildi
  1730. 11-Hûd 48
    bi selâmin : selâmetle
  1731. 11-Hûd 48
    ve berekâtin : ve bereketlerle
  1732. 11-Hûd 48
    aleyke : senin üzerine, sana
  1733. 11-Hûd 48
    ve alâ umemin : ve ümmetler, toplumlar üzerine
  1734. 11-Hûd 48
    mimmen (min men) : olan kimselerden
  1735. 11-Hûd 48
    meâ-ke : seninle beraber
  1736. 11-Hûd 48
    ve umemun : ve ümmetler
  1737. 11-Hûd 48
    se numettiu-hum : onları metalandıracağız, faydalandıracağız
  1738. 11-Hûd 48
    summe : sonra
  1739. 11-Hûd 48
    yemessu-hum : onlara dokunacak
  1740. 11-Hûd 48
    azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
  1741. 11-Hûd 49
    tilke : bunlar
  1742. 11-Hûd 49
    min enbâi : haberlerden
  1743. 11-Hûd 49
    el gaybi : gayb (bilinmeyen)
  1744. 11-Hûd 49
    ileyke : sana
  1745. 11-Hûd 49
    kunte : sen değildin
  1746. 11-Hûd 49
    ta'lemu-hâ : onu biliyorsun
  1747. 11-Hûd 49
    ente : sen
  1748. 11-Hûd 49
    ve lâ : ve değil
  1749. 11-Hûd 49
    kavmu-ke : senin kavmin
  1750. 11-Hûd 49
    fasbır (fe isbır) : artık sabret
  1751. 11-Hûd 49
    inne : muhakkak ki
  1752. 11-Hûd 49
    el âkıbete : akıbet, sonuç,
  1753. 11-Hûd 49
    li el muttekîne : takva sahiplerinin
  1754. 11-Hûd 50
    ve ilâ : ve, ...e
  1755. 11-Hûd 50
    ehâ-hum : onların kardeşi
  1756. 11-Hûd 50
    den : Hud
  1757. 11-Hûd 50
    le : dedi
  1758. 11-Hûd 50
    i'budu allâhe : Allah'a kul olun
  1759. 11-Hûd 50
    lekum : sizin için yoktur
  1760. 11-Hûd 50
    in entum illâ : siz ancak ...sınız
  1761. 11-Hûd 50
    mufterûne : iftira edenler, uyduranlar
  1762. 11-Hûd 51
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  1763. 11-Hûd 51
    aleyhi : ona (onun karşılığında)
  1764. 11-Hûd 51
    ecren : bir ecir, ücret
  1765. 11-Hûd 51
    in ecriye : eğer benim ücretim varsa
  1766. 11-Hûd 51
    alellezî (alâ ellezî) : ona aittir
  1767. 11-Hûd 51
    fetara-nî : beni yarattı
  1768. 11-Hûd 51
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
  1769. 11-Hûd 52
    ve yâ kavmi istagfirû : ve, ey kavmim mağfiret isteyin (dileyin)
  1770. 11-Hûd 52
    rabbe-kum : Rabbinizin
  1771. 11-Hûd 52
    summe : sonra
  1772. 11-Hûd 52
    ileyhi : ona
  1773. 11-Hûd 52
    yursil es semâe : sema(dan) göndersin
  1774. 11-Hûd 52
    aleykum : sizin üzerinize
  1775. 11-Hûd 52
    ve yezid-kum : ve size arttırsın
  1776. 11-Hûd 52
    kuvveten : kuvvet, güç
  1777. 11-Hûd 52
    ilâ kuvveti-kum : sizin gücünüze, kuvvetinize
  1778. 11-Hûd 52
    vetetevellev : ve yüz çevirmeyin, dönmeyin
  1779. 11-Hûd 52
    mucrimîne : mücrimler, suçlular
  1780. 11-Hûd 53
    mâ ci'te-nâ bi : bize getirmedin
  1781. 11-Hûd 53
    beyyinetin : delil, apaçık bir belge, bir beyyine, bir mucize
  1782. 11-Hûd 53
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz, olmayız
  1783. 11-Hûd 53
    âliheti-nâ : ilâhlarımız
  1784. 11-Hûd 53
    an kavli-ke : senin sözünden (dolayı)
  1785. 11-Hûd 53
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz, olmayız
  1786. 11-Hûd 53
    leke : sana
  1787. 11-Hûd 53
    bi muminîne : inananlar
  1788. 11-Hûd 54
    in nekûlu illâ : biz ancak ..... deriz
  1789. 11-Hûd 54
    ı'terâ-ke : sana isabet etti, çarptı
  1790. 11-Hûd 54
    âliheti-nâ : ilâhlarımız
  1791. 11-Hûd 54
    le : dedi
  1792. 11-Hûd 54
    uşhidu allâhe : Allah'ı şahit tutuyorum
  1793. 11-Hûd 54
    veşhedû : ve şahit olun
  1794. 11-Hûd 54
    ennî : muhakkak ki ben, benim olduğuma
  1795. 11-Hûd 54
    berîun : berî, uzak
  1796. 11-Hûd 54
    mimmâ (min mâ) tuşrikûne : şirk koştuğunuz şeylerden
  1797. 11-Hûd 55
    fe kîdû-nî : haydi bana tuzak kurun
  1798. 11-Hûd 55
    cemîan : hepiniz, hepsi
  1799. 11-Hûd 55
    summe : sonra
  1800. 11-Hûd 56
    tevekkeltu : tevekkül ettim
  1801. 11-Hûd 56
    ve rabbi-kum, : ve sizin Rabbiniz
  1802. 11-Hûd 56
    mâ min dâbbetin : (hiç)bir dabbe (yürüyen canlı mahlûk) yoktur
  1803. 11-Hûd 56
    huve : o
  1804. 11-Hûd 56
    bi nâsıyeti-hâ : onun perçemini (saçların alındaki kısmını)
  1805. 11-Hûd 56
    inne : muhakkak
  1806. 11-Hûd 56
    alâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm üzeredir (Sıratı Mustakîm'in kontrolü Allah'tadır)
  1807. 11-Hûd 57
    fe in : eğer, buna rağmen, hâlâ
  1808. 11-Hûd 57
    tevellev : yüz çevirirsiniz, dönersiniz
  1809. 11-Hûd 57
    fe : artık
  1810. 11-Hûd 57
    eblagtu-kum : size tebliğ ettim
  1811. 11-Hûd 57
    ileykum : size
  1812. 11-Hûd 57
    ve yestahlifu : ve yerine getirir, halife kılar
  1813. 11-Hûd 57
    kavmen : bir kavim
  1814. 11-Hûd 57
    gayre-kum : sizden başka
  1815. 11-Hûd 57
    vetedurrûne-hu : ve ona zarar veremezsiniz
  1816. 11-Hûd 57
    şey'en : bir şey
  1817. 11-Hûd 57
    inne rabbî : muhakkak ki benim Rabbim
  1818. 11-Hûd 57
    alâ kulli şey'in : herşeyi, herşeye
  1819. 11-Hûd 58
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1820. 11-Hûd 58
    e emru-nâ : emrimiz geldi
  1821. 11-Hûd 58
    necceynâ : biz kurtardık
  1822. 11-Hûd 58
    den : Hud
  1823. 11-Hûd 58
    ve ellezîne : ve onlar
  1824. 11-Hûd 58
    âmenû : âmenû oldular (yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  1825. 11-Hûd 58
    mea-hu : onunla beraber
  1826. 11-Hûd 58
    bi rahmetin : bir rahmet ile
  1827. 11-Hûd 58
    ve necceynâ-hum : ve onları kurtardık
  1828. 11-Hûd 59
    ve tilke : vete bu
  1829. 11-Hûd 59
    cehadû : bilerek inkâr ettiler
  1830. 11-Hûd 59
    ve asav : ve asi oldular, isyan ettiler
  1831. 11-Hûd 59
    rusule-hu : onun resûllerine
  1832. 11-Hûd 59
    ve ittebeû : tâbî oldular
  1833. 11-Hûd 59
    emre : emir
  1834. 11-Hûd 59
    cebbârin : zorlayıcı, cebbar
  1835. 11-Hûd 60
    ve utbiû : ve tâbî tutulurlar
  1836. 11-Hûd 60
    hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
  1837. 11-Hûd 60
    la'neten : lânet
  1838. 11-Hûd 60
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  1839. 11-Hûd 60
    e lâ : öyle değil mi, olmadı mı
  1840. 11-Hûd 60
    inne : gerçekten, muhakkak
  1841. 11-Hûd 60
    âden : Ad kavmi
  1842. 11-Hûd 60
    keferû : inkâr ettiler
  1843. 11-Hûd 60
    rabbe-hum : Rab'lerini
  1844. 11-Hûd 60
    e lâ : öyle değil mi
  1845. 11-Hûd 60
    bu'den : uzak oldu, uzak kaldı
  1846. 11-Hûd 61
    ve ilâ semûde : ve Semud kavmine
  1847. 11-Hûd 61
    ehâ-hum : onların kardeşi
  1848. 11-Hûd 61
    le : dedi
  1849. 11-Hûd 61
    ı'budû allâhe : Allah'a kul olun
  1850. 11-Hûd 61
    lekum : sizin için yoktur
  1851. 11-Hûd 61
    huve : o
  1852. 11-Hûd 61
    enşee-kum : sizi yarattı
  1853. 11-Hûd 61
    min el ardı : topraktan, arzdan
  1854. 11-Hûd 61
    ve ista'mere-kum : ve size imar ettirdi, mamur hale getirtti (veya size ömür verdi)
  1855. 11-Hûd 61
    fe istâgfirû-hu : artık ondan mağfiret isteyin
  1856. 11-Hûd 61
    summe : sonra
  1857. 11-Hûd 61
    ileyhi : ona
  1858. 11-Hûd 61
    inne : muhakkak, şüphesiz
  1859. 11-Hûd 62
    kunte : sen oldun
  1860. 11-Hûd 62
    mercuvven : hakkında ümit beslenen kimse
  1861. 11-Hûd 62
    kable : önce
  1862. 11-Hûd 62
    e tenhâ-nâ : bizi nehy (men) mi ediyorsun
  1863. 11-Hûd 62
    en na'bude : tapmaktan (bizim tapmamız)
  1864. 11-Hûd 62
    ve inne-nâ : ve muhakkak ki biz
  1865. 11-Hûd 62
    le fî şekkin : kesinlikle (şüphe) tereddüt içinde
  1866. 11-Hûd 62
    mimmâ (min mâ) ted'û-nâ : bizi davet ettiğin (çağırdığın) şeyden
  1867. 11-Hûd 62
    ileyhi : ona
  1868. 11-Hûd 63
    le : dedi
  1869. 11-Hûd 63
    e reeytum : gördünüz mü, sizin görüşünüz (bu) mu
  1870. 11-Hûd 63
    beyyinetin : açık bir belge, beyyine, delil
  1871. 11-Hûd 63
    ve âtâ-nî : ve bana verdi
  1872. 11-Hûd 63
    rahmeten : bir rahmet
  1873. 11-Hûd 63
    fe men : o zaman kim
  1874. 11-Hûd 63
    fe : o halde, o zaman
  1875. 11-Hûd 63
    tezîdûne-nî : bana artırırsınız
  1876. 11-Hûd 63
    gayre : başka
  1877. 11-Hûd 64
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  1878. 11-Hûd 64
    lekum : size, sizin için
  1879. 11-Hûd 64
    âyeten : bir âyet, delil, mucize
  1880. 11-Hûd 64
    fe zerû-hâ : onu serbest bırakın
  1881. 11-Hûd 64
    te'kul : yesin
  1882. 11-Hûd 64
    vetemessû-hâ : ve ona dokunmayın
  1883. 11-Hûd 64
    fe ye'huze-kum : aksi halde, o taktirde sizi alır (olur)
  1884. 11-Hûd 65
    fe akarû-hâ : buna rağmen onu kestiler
  1885. 11-Hûd 65
    fele : bunun üzerine dedi
  1886. 11-Hûd 65
    temetteû : faydalanın, metalanın (yaşayın)
  1887. 11-Hûd 65
    selâsete : üç
  1888. 11-Hûd 65
    eyyâmin : günler
  1889. 11-Hûd 65
    like : bu
  1890. 11-Hûd 65
    gayru mekzûbin : yalanlanmayan, tekzip edilmesi olmayan
  1891. 11-Hûd 66
    fe lemmâ : bundan sonra böylece, olduğu zaman
  1892. 11-Hûd 66
    e : geldi
  1893. 11-Hûd 66
    emru-nâ : emrimiz
  1894. 11-Hûd 66
    necceynâ : kurtardık
  1895. 11-Hûd 66
    ve : ve
  1896. 11-Hûd 66
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  1897. 11-Hûd 66
    mea-hu : onunla beraber, onun yanında
  1898. 11-Hûd 66
    bi rahmetin : bir rahmetle
  1899. 11-Hûd 66
    ve min hizyi : ve alçaklıktan, aşağılatıcı azaptan, zilletten
  1900. 11-Hûd 66
    yevmi izin : izin günü
  1901. 11-Hûd 66
    inne rabbe-ke : muhakkak ki senin Rabbin
  1902. 11-Hûd 66
    huve : o
  1903. 11-Hûd 66
    el kaviyyu : güçlüdür, kuvvetlidir, kavidir
  1904. 11-Hûd 66
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  1905. 11-Hûd 67
    ve ehaze : ve aldı, helâk etti
  1906. 11-Hûd 67
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
  1907. 11-Hûd 67
    es sayhatu : bir çığlık, bir sayha, çok kuvvetli korkunç ses
  1908. 11-Hûd 67
    fe : böylece
  1909. 11-Hûd 67
    câsimîne : diz üstü çöküp kaldılar
  1910. 11-Hûd 68
    ke : gibi
  1911. 11-Hûd 68
    en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
  1912. 11-Hûd 68
    e lâ : (öyle) değil mi
  1913. 11-Hûd 68
    inne : gerçekten
  1914. 11-Hûd 68
    semûde : Semud kavmi
  1915. 11-Hûd 68
    keferû : inkâr ettiler
  1916. 11-Hûd 68
    rabbe-hum : Rab'lerini
  1917. 11-Hûd 68
    e lâ : (öyle) değil mi
  1918. 11-Hûd 68
    bu'den : uzaklık, uzak oldu, uzak kaldı
  1919. 11-Hûd 68
    li semûde : Semud kavmi
  1920. 11-Hûd 69
    ve lekad : ve andolsun
  1921. 11-Hûd 69
    et : geldi
  1922. 11-Hûd 69
    ibrâhîme : İbrâhîm
  1923. 11-Hûd 69
    bi el buşrâ : müjde ile
  1924. 11-Hûd 69
    selâmen : selâm
  1925. 11-Hûd 69
    le : dedi
  1926. 11-Hûd 69
    selâmun : selâm
  1927. 11-Hûd 69
    felebise : bunun üzerine, çok geçmedi (gecikmeden)
  1928. 11-Hûd 69
    ene bi : getirmesi
  1929. 11-Hûd 70
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  1930. 11-Hûd 70
    reâ : gördü
  1931. 11-Hûd 70
    eydiye-hum : onların elleri
  1932. 11-Hûd 70
    tesilu : uzanmadı (vasıl olmadı)
  1933. 11-Hûd 70
    ileyhi : ona
  1934. 11-Hûd 70
    nekire-hum : onları yadırgadı (ürktü)
  1935. 11-Hûd 70
    ve evcese : ve hissetti
  1936. 11-Hûd 70
    feten : bir korku
  1937. 11-Hûd 70
    tehaf : korkma
  1938. 11-Hûd 70
    in-nâ (inne-na) : muhakkak ki biz
  1939. 11-Hûd 71
    ve emre'etu-hu : ve onun eşi, hanımı (kadını)
  1940. 11-Hûd 71
    imetun : ayakta, ayakta duran
  1941. 11-Hûd 71
    fe dahıket : bunun üzerine güldü, gülümsedi
  1942. 11-Hûd 71
    fe beşşernâ-hâ : o zaman onu müjdeledik
  1943. 11-Hûd 71
    ve min verâi : ve arkasından
  1944. 11-Hûd 71
    ya'kûbe : Yâkub
  1945. 11-Hûd 72
    let : dedi
  1946. 11-Hûd 72
    veyletâ : vay, heyhat, hayret
  1947. 11-Hûd 72
    e elidu : ben mi doğuracağım
  1948. 11-Hûd 72
    ve ene : ve ben
  1949. 11-Hûd 72
    ecûzun : yaşlı, ihtiyarım
  1950. 11-Hûd 72
    ve hâzâ : ve bu
  1951. 11-Hûd 72
    şeyhan : ihtiyar, şeyh
  1952. 11-Hûd 72
    inne hâzâ : muhakkak ki bu
  1953. 11-Hûd 72
    le şey'un : elbette bir şeydir
  1954. 11-Hûd 73
    e : mı
  1955. 11-Hûd 73
    ta'cebîne : şaşırıyorsun
  1956. 11-Hûd 73
    min emri allâhi : Allah'ın emrinden (dolayı), Allah'ın emrine
  1957. 11-Hûd 73
    rahmetu allâhi : Allah'ın rahmeti
  1958. 11-Hûd 73
    ve berekâtu-hu : ve onun bereketi
  1959. 11-Hûd 73
    aleykum : sizin üzerinize
  1960. 11-Hûd 73
    ehle el beyti : ev halkı
  1961. 11-Hûd 73
    inne-hu : muhakkak o
  1962. 11-Hûd 73
    mecîdun : şanı yücedir, meciddir
  1963. 11-Hûd 74
    fe lemmâ : artık, olunca, olduğu zaman
  1964. 11-Hûd 74
    zehebe : gitti
  1965. 11-Hûd 74
    an ibrâhîme : İbrâhîm'den
  1966. 11-Hûd 74
    er rev'u : korku
  1967. 11-Hûd 74
    veet-hu : ve geldi ona
  1968. 11-Hûd 74
    el buşrâ : müjde
  1969. 11-Hûd 75
    inne : muhakkak ki
  1970. 11-Hûd 75
    ibrâhîme : İbrâhîm
  1971. 11-Hûd 75
    le : elbette, cidden
  1972. 11-Hûd 75
    evvâhun : çok içli, çok acıyan, (Allah'a) çok yalvarandır
  1973. 11-Hûd 76
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  1974. 11-Hûd 76
    kad câe : gelmiştir
  1975. 11-Hûd 76
    emru rabbi-ke : Rabbinin emri
  1976. 11-Hûd 76
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar, onlara
  1977. 11-Hûd 76
    gayru merdûdin : geri çevrilemez, reddedilemez
  1978. 11-Hûd 77
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1979. 11-Hûd 77
    et : geldi
  1980. 11-Hûd 77
    resulu-nâ : resûlümüz
  1981. 11-Hûd 77
    e bi-him : onlarla, onlardan dolayı fena oldu, üzüldü
  1982. 11-Hûd 77
    ve dâka bi-him zer'an : ve onlardan dolayı içi daralıp, telâşlandı
  1983. 11-Hûd 77
    vele : ve dedi
  1984. 11-Hûd 77
    yevmun : gün
  1985. 11-Hûd 78
    vee-hu : ve ona geldi
  1986. 11-Hûd 78
    yuhreûne : süratle koşarak
  1987. 11-Hûd 78
    ileyhi : ona, yanına
  1988. 11-Hûd 78
    ve min kablu : ve önceden
  1989. 11-Hûd 78
    ya'melûne es seyyiâti : kötülük yapıyorlar
  1990. 11-Hûd 78
    le : dedi
  1991. 11-Hûd 78
    benâtî : kızlarım
  1992. 11-Hûd 78
    hunne : onlar
  1993. 11-Hûd 78
    etharu : daha temiz
  1994. 11-Hûd 78
    lekum : sizin için
  1995. 11-Hûd 78
    fettekullâhe (fe itteku allâhe) : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
  1996. 11-Hûd 78
    ve lâ tuhzû-ni : ve beni utandırmayın, rezil, rüsva etmeyin
  1997. 11-Hûd 78
    e leyse : değil mi, yok mu
  1998. 11-Hûd 78
    reşîdun : reşid olan, irşad eden
  1999. 11-Hûd 79
    lekad : andolsun
  2000. 11-Hûd 79
    alimte : sen bildin, senin bildiğin (gibi)
  2001. 11-Hûd 79
    lenâ : bizim için
  2002. 11-Hûd 79
    benâti-ke : senin kızlarında, kızların hakkında, konusunda
  2003. 11-Hûd 79
    ve inne-ke : ve muhakkak sen
  2004. 11-Hûd 79
    le ta'lemu : elbette biliyorsun
  2005. 11-Hûd 80
    le : dedi
  2006. 11-Hûd 80
    lev enne : keşke olsaydı
  2007. 11-Hûd 80
    kuvveten : bir kuvvet, bir güç
  2008. 11-Hûd 80
    ev : veya
  2009. 11-Hûd 80
    şedîdin : şiddetli, kuvvetli, güçlü
  2010. 11-Hûd 81
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2011. 11-Hûd 81
    len yasilû : asla ulaşamazlar (vasıl olamazlar)
  2012. 11-Hûd 81
    ileyke : sana
  2013. 11-Hûd 81
    fe esri : hemen gece çık yürü
  2014. 11-Hûd 81
    bi ehli-ke : (senin) ailenle birlikte
  2015. 11-Hûd 81
    min el leyli : geceden, gecenin
  2016. 11-Hûd 81
    veyeltefit : ve (yüzünüzü) gerinmeyin
  2017. 11-Hûd 81
    ehadun : birisi, bir kimse
  2018. 11-Hûd 81
    illâ emreete-ke : senin hanımın (kadının) hariç
  2019. 11-Hûd 81
    inne-hu : muhakkak, çünkü o, çünkü
  2020. 11-Hûd 81
    esâbe-hum : onlara isabet etti
  2021. 11-Hûd 81
    inne : muhakkak ki
  2022. 11-Hûd 81
    mevde-hum : onlara vaadedilen
  2023. 11-Hûd 81
    es subhu : sabah (vakti)
  2024. 11-Hûd 81
    e leyse : değil mi
  2025. 11-Hûd 81
    es subhu : sabah (vakti)
  2026. 11-Hûd 82
    fe lemmâ : artık olduğu zaman
  2027. 11-Hûd 82
    e : geldi
  2028. 11-Hûd 82
    emru-nâ : emrimiz
  2029. 11-Hûd 82
    cealnâ : biz kıldık, yaptık
  2030. 11-Hûd 82
    âliye-hâ : onu enksek
  2031. 11-Hûd 82
    file-hâ \n(ceale âliye-hâ sâfile-hâ) : onu en alçak \n: (onun altını üstüne getirdi)
  2032. 11-Hûd 82
    ve emtar-nâ : ve yağdırdık
  2033. 11-Hûd 82
    aleyhâ : onun üzerine
  2034. 11-Hûd 82
    hicâreten : taşlar
  2035. 11-Hûd 82
    mendûdin : dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen)
  2036. 11-Hûd 83
    musevvemeten : damgalanmış, işaretlenmiş
  2037. 11-Hûd 83
    inde : katında, indinde, yanında
  2038. 11-Hûd 83
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2039. 11-Hûd 83
    ve mâ : ve değildir
  2040. 11-Hûd 83
    hiye : o
  2041. 11-Hûd 83
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  2042. 11-Hûd 84
    ve ilâ medyene : ve Medyen kavmine
  2043. 11-Hûd 84
    ehâ-hum : onların kardeşi
  2044. 11-Hûd 84
    şuayben : Şuayb
  2045. 11-Hûd 84
    le : dedi
  2046. 11-Hûd 84
    u'budû allâhe : Allah'a kul olun
  2047. 11-Hûd 84
    lekum : size, sizin için
  2048. 11-Hûd 84
    vetenkusû : ve eksiltmeyin
  2049. 11-Hûd 84
    el mikyâle : ölçek
  2050. 11-Hûd 84
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  2051. 11-Hûd 84
    erâ-kum : sizi görüyorum
  2052. 11-Hûd 84
    ve in-nî : ve gerçekten, muhakkak ben
  2053. 11-Hûd 84
    ehâfu : korkuyorum
  2054. 11-Hûd 84
    aleykum : sizin üzerinize
  2055. 11-Hûd 84
    azâbe : azap
  2056. 11-Hûd 84
    yevmin muhîtin : ihata eden (kuşatan) gün
  2057. 11-Hûd 85
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  2058. 11-Hûd 85
    evfû : ifa edin (yerine getirin)
  2059. 11-Hûd 85
    el mikyâle : ölçek
  2060. 11-Hûd 85
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  2061. 11-Hûd 85
    bi el kıstı : adalet ile
  2062. 11-Hûd 85
    vetebhasû ense : ve insanlara eksiltmeyin
  2063. 11-Hûd 85
    eşyâe-hum : onların eşyaları (şeyleri), hakları
  2064. 11-Hûd 85
    ve lâ ta'sev : ve karışıklık, bozgunculuk yapmayın, fesat çıkarmayın
  2065. 11-Hûd 85
    el ardı : yeryüzünde
  2066. 11-Hûd 85
    mufsidîne : fesat çıkaranlar
  2067. 11-Hûd 86
    bakıyyetu allâhi : Allah'ın bakiyesi (ticaretin bıraktığı kâr, helâl kazanç)
  2068. 11-Hûd 86
    lekum : sizin için
  2069. 11-Hûd 86
    mu'minîne : mü'minler
  2070. 11-Hûd 86
    veene : ve ben değilim
  2071. 11-Hûd 86
    aleykum : sizin üzerinize
  2072. 11-Hûd 87
    e salâtu-ke : senin namazın mı
  2073. 11-Hûd 87
    te'muru-ke : sana emrediyor
  2074. 11-Hûd 87
    en netruke : bırakmamız, terketmemiz, vazgeçmemiz
  2075. 11-Hûd 87
    ev : veya, ve de
  2076. 11-Hûd 87
    en nef'ale : yapmamız
  2077. 11-Hûd 87
    emvâli-nâ : mallarımız hakkında, konusunda, mallarımıza
  2078. 11-Hûd 87
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  2079. 11-Hûd 87
    inne-ke : muhakkak ki sen
  2080. 11-Hûd 87
    le ente : elbette sen
  2081. 11-Hûd 87
    el halîmu : yumuşak huylu, halim
  2082. 11-Hûd 87
    er reşîdu : irşad eden, rüşde ermiş
  2083. 11-Hûd 88
    le : dedi
  2084. 11-Hûd 88
    e reeytum : sizin görüşünüz (bu) mu
  2085. 11-Hûd 88
    alâ beyyinetin : bir belge, delil üzerinde
  2086. 11-Hûd 88
    ve rezeka-nî : ve beni rızıklandırdı
  2087. 11-Hûd 88
    hasenen : güzel
  2088. 11-Hûd 88
    ve mâ urîdu : ve ben istemiyorum
  2089. 11-Hûd 88
    en uhâlife-kum : size muhalefet etmek, karşı çıkmak
  2090. 11-Hûd 88
    enhâ-kum : size yasakladım
  2091. 11-Hûd 88
    illâ el ıslâha : sadece, ancak ıslâh etmek
  2092. 11-Hûd 88
    mesteta'tu (mâ isteta'tu) : gücümün yettiği (şey) kadar
  2093. 11-Hûd 88
    vetevfîkî : ve benim muvaffak olmam, benim başarım
  2094. 11-Hûd 88
    aleyhi : ona
  2095. 11-Hûd 88
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim
  2096. 11-Hûd 88
    ve ileyhi : ve ona
  2097. 11-Hûd 89
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  2098. 11-Hûd 89
    yecrimenne-kum : sakın olmasın, size isabet etmesin
  2099. 11-Hûd 89
    en yusîbe-kum : size isabet ettirmesi
  2100. 11-Hûd 89
    esâbe : isabet eden şey
  2101. 11-Hûd 89
    kavme nûhin : Nuh kavmi
  2102. 11-Hûd 89
    ev : veya
  2103. 11-Hûd 89
    kavme hûdin : Hud kavmi
  2104. 11-Hûd 89
    ev : veya
  2105. 11-Hûd 89
    kavme sâlihın : Salih kavmi
  2106. 11-Hûd 89
    ve mâ : ve değildir
  2107. 11-Hûd 90
    ve istagfirû : ve mağfiret dileyin, isteyin
  2108. 11-Hûd 90
    rabbe-kum : Rabbinizin
  2109. 11-Hûd 90
    summe : sonra
  2110. 11-Hûd 90
    ileyhi : ona
  2111. 11-Hûd 90
    inne : muhakkak ki
  2112. 11-Hûd 90
    vedûdun : sevendir
  2113. 11-Hûd 91
    nefkahu : fıkıh edemedik, anlayamadık, idrak edemedik
  2114. 11-Hûd 91
    kesîren : çok, çoğu
  2115. 11-Hûd 91
    mim mâ (min mâ) tekûlu : söylediğin şeyler
  2116. 11-Hûd 91
    ve in-nâ : ve muhakkak, biz
  2117. 11-Hûd 91
    le nerâ-ke : cidden seni görüyoruz
  2118. 11-Hûd 91
    daîfen : zayıf olan, zayıf
  2119. 11-Hûd 91
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  2120. 11-Hûd 91
    rehtu-ke : senin gurubun (on kişiden az olan erkek grubu)
  2121. 11-Hûd 91
    le recemnâ-ke : mutlaka seni taşlardık (taşlayarak öldürürdük)
  2122. 11-Hûd 91
    ve mâ : ve değil
  2123. 11-Hûd 91
    ente : sen
  2124. 11-Hûd 91
    aleynâ : bize karşı
  2125. 11-Hûd 92
    le : dedi
  2126. 11-Hûd 92
    e : mi
  2127. 11-Hûd 92
    eazzu : daha azîz
  2128. 11-Hûd 92
    aleykum : size, sizin yanınızda
  2129. 11-Hûd 92
    ve ittehaztumû-hu : ve onu edindiniz, kabul ettiniz, öyle yaptınız
  2130. 11-Hûd 92
    verâe-kum : arkanıza
  2131. 11-Hûd 92
    hriyyen : arkaya atarak (unutarak)
  2132. 11-Hûd 92
    inne : muhakkak, şüphesiz
  2133. 11-Hûd 92
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  2134. 11-Hûd 93
    ve yâ kavmi ı'melû : ve ey kavmim, yapın
  2135. 11-Hûd 93
    alâ mekânetikum) : siz yapacağınız şeyi
  2136. 11-Hûd 93
    sevfe ta'lemûne : yakında bileceksiniz
  2137. 11-Hûd 93
    men : kim, kime
  2138. 11-Hûd 93
    ye'tî-hi : ona gelir
  2139. 11-Hûd 93
    ve men : ve kim
  2140. 11-Hûd 93
    huve : o
  2141. 11-Hûd 93
    ve irtekibû : ve bekleyin, gözetin
  2142. 11-Hûd 93
    mea-kum : sizinle beraber
  2143. 11-Hûd 94
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  2144. 11-Hûd 94
    e : geldi
  2145. 11-Hûd 94
    emru-nâ : emrimiz
  2146. 11-Hûd 94
    necceynâ : kurtardık
  2147. 11-Hûd 94
    şuayben : Şuayb
  2148. 11-Hûd 94
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
  2149. 11-Hûd 94
    mea-hu : onunla beraber
  2150. 11-Hûd 94
    bi rahmetin : rahmetle
  2151. 11-Hûd 94
    ve ehazet : ve helâk etti, aldı
  2152. 11-Hûd 94
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
  2153. 11-Hûd 94
    es sayhatu : sayha, korkunç bir ses
  2154. 11-Hûd 94
    fe asbahû : böylece oldular
  2155. 11-Hûd 94
    câsimîne : diz üstü çökmüş olanlar (olarak)
  2156. 11-Hûd 95
    ke : gibi
  2157. 11-Hûd 95
    en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
  2158. 11-Hûd 95
    e lâ : (öyle) değil mi, olmadı mı
  2159. 11-Hûd 95
    bu'den : uzak oldu, uzaklaştırıldı
  2160. 11-Hûd 95
    li medyene : Medyen kavmi için
  2161. 11-Hûd 95
    kemâ : gibi
  2162. 11-Hûd 95
    baıdet : uzak oldu
  2163. 11-Hûd 95
    semûdu : Semud kavmi
  2164. 11-Hûd 96
    ve lekad : ve andolsun
  2165. 11-Hûd 96
    erselnâ : biz gönderdik
  2166. 11-Hûd 96
    ve sultânin : ve bir sultan
  2167. 11-Hûd 97
    ilâ fir'avne : firavuna
  2168. 11-Hûd 97
    ve melâi-hi : ve onun ileri gelenleri
  2169. 11-Hûd 97
    fe ittebeû : fakat, tâbî oldular
  2170. 11-Hûd 97
    emre fir'avne : firavunun emri
  2171. 11-Hûd 97
    ve mâ : ve değildi
  2172. 11-Hûd 97
    emru fir'avne : firavunun emri
  2173. 11-Hûd 97
    bi reşîdin : irşad edici
  2174. 11-Hûd 98
    kavme-hu : onun kavmi, kendi kavmi
  2175. 11-Hûd 98
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  2176. 11-Hûd 98
    fe : böylece
  2177. 11-Hûd 98
    evrede-hum : onları girdirdi (götürür, götürecek)
  2178. 11-Hûd 98
    enre : ateş
  2179. 11-Hûd 98
    ve bi'se : ve (ne) kötü
  2180. 11-Hûd 98
    el virdu : yer
  2181. 11-Hûd 98
    el mevrûdu : vardıkları yer, girdikleri yer
  2182. 11-Hûd 99
    ve utbiû : ve tâbî tutuldular
  2183. 11-Hûd 99
    la'neten : lânet
  2184. 11-Hûd 99
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  2185. 11-Hûd 99
    bi'se : (ne) kötü
  2186. 11-Hûd 99
    er rifdu : bağış, bahşiş
  2187. 11-Hûd 99
    el merfûdu : verilen bağış, bahşiş
  2188. 11-Hûd 100
    like : işte bu
  2189. 11-Hûd 100
    min enbâi : haberlerden
  2190. 11-Hûd 100
    el kurâ : beldeler, ülkeler
  2191. 11-Hûd 100
    nekussu-hu : onu anlatıyoruz, kıssa ediyoruz
  2192. 11-Hûd 100
    aleyke : sana
  2193. 11-Hûd 100
    ve hasîdun : ve hasat edilmiş olan (izleri silinmiş olup izi kalmayan)
  2194. 11-Hûd 101
    vezalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  2195. 11-Hûd 101
    ve lâkin : ve lâkin
  2196. 11-Hûd 101
    zalemû : zulmettiler
  2197. 11-Hûd 101
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  2198. 11-Hûd 101
    fe : artık
  2199. 11-Hûd 101
    agnet : gani olmadı, fayda vermedi
  2200. 11-Hûd 101
    âlihetu-hum : onların ilâhları
  2201. 11-Hûd 101
    elletî yedne : dua ettikleri (ki ona dua ederler)
  2202. 11-Hûd 101
    min şey'in : bir şey
  2203. 11-Hûd 101
    lemmâ câe emru : emir geldiği zaman
  2204. 11-Hûd 101
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2205. 11-Hûd 101
    ve mâ : ve olmadı
  2206. 11-Hûd 101
    gayre : başka
  2207. 11-Hûd 101
    tetbîbin : helâk olma, ziyana uğrama
  2208. 11-Hûd 102
    ve kezâlike : ve onun gibi, böyle, böylece
  2209. 11-Hûd 102
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2210. 11-Hûd 102
    ehaze : aldı, yakaladı
  2211. 11-Hûd 102
    el kurâ : belde, ülke, ülkeler, ülke halkı
  2212. 11-Hûd 102
    ve hiye : ve o
  2213. 11-Hûd 102
    limetun : zulmetmek, zulüm işlemek, zalimdir
  2214. 11-Hûd 102
    inne : muhakkak, gerçekten
  2215. 11-Hûd 102
    ahze-hu : onun yakalaması, cezası
  2216. 11-Hûd 102
    elîmun : elîm, acı
  2217. 11-Hûd 102
    şedîdun : şiddetli
  2218. 11-Hûd 103
    inne : muhakkak, gerçekten
  2219. 11-Hûd 103
    fî zâlike : bunda vardır
  2220. 11-Hûd 103
    le âyeten : elbette bir âyet (delil)
  2221. 11-Hûd 103
    li menfe : korkan kimse için
  2222. 11-Hûd 103
    azâbe el âhıreti : ahiret azabı
  2223. 11-Hûd 103
    like : işte bu
  2224. 11-Hûd 103
    yevmun mecmûun : toplanma günü
  2225. 11-Hûd 103
    lehu : ona
  2226. 11-Hûd 103
    en nâsu : insanlar
  2227. 11-Hûd 103
    velike : vete bu
  2228. 11-Hûd 103
    yevmun meşhûdun : şahadet günü
  2229. 11-Hûd 104
    ve mâ nuahhıru-hû : ve biz onu ertelemeyiz
  2230. 11-Hûd 104
    li ecelin : bir ecele, bir zamana
  2231. 11-Hûd 105
    yevme : gün
  2232. 11-Hûd 105
    ye'ti : gelir
  2233. 11-Hûd 105
    tekellemu : konuşmaz (konuşamaz)
  2234. 11-Hûd 105
    nefsun : bir kimse
  2235. 11-Hûd 105
    fe : artık, o zaman
  2236. 11-Hûd 105
    ve saîdun : ve saiddir (mutlu) (cennette kalacak lar)
  2237. 11-Hûd 106
    fe emmâ : ama, artık
  2238. 11-Hûd 106
    ellezîne şekû : şâkî olanlar, mutsuz olanlar, bed- baht olanlar
  2239. 11-Hûd 106
    fe : artık
  2240. 11-Hûd 106
    en nâri : ateş içinde, ateşte
  2241. 11-Hûd 106
    lehum : onlar
  2242. 11-Hûd 106
    zefîrun : sesli nefes verme, inilti, hızlı soluk soluğa nefes almak
  2243. 11-Hûd 106
    ve şehîkun : ve nefesineri çekilip, şiddetli ve kötü bir sesle çıkması
  2244. 11-Hûd 107
    hâlidîne : ebedî kalanlar
  2245. 11-Hûd 107
    mâ dâmeti : devam ettikçe, durduğu müddetçe
  2246. 11-Hûd 107
    es semâvâtu : gökler, semalar
  2247. 11-Hûd 107
    ve el ardu : ve yeryüzü, arz
  2248. 11-Hûd 107
    mâ şâe : dilediği şey
  2249. 11-Hûd 107
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2250. 11-Hûd 107
    inne : muhakkak
  2251. 11-Hûd 107
    rabbe-ke : senin Rabbin
  2252. 11-Hûd 107
    fe'âlun : yapandır
  2253. 11-Hûd 108
    ve emmâ : ve fakat
  2254. 11-Hûd 108
    ellezîne suidû : mutlu olanlar, said olanlar
  2255. 11-Hûd 108
    fe : artık, böylece
  2256. 11-Hûd 108
    el cenneti : cennette
  2257. 11-Hûd 108
    hâlidîne : ebedî kalanlar
  2258. 11-Hûd 108
    mâ dâmeti : devam ettikçe, durduğu müddetçe
  2259. 11-Hûd 108
    es semâvâtu : gökler, semalar
  2260. 11-Hûd 108
    ve el ardu : ve yeryüzü, arz
  2261. 11-Hûd 108
    mâ şâe : dilediği şey
  2262. 11-Hûd 108
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2263. 11-Hûd 108
    atâen : lütuf, bağış, ihsan olarak
  2264. 11-Hûd 108
    gayre : olmayan
  2265. 11-Hûd 108
    meczûzin \n(gayre meczûzin) : kesinti, kesilmiş \n: (kesintisiz, devamlı, kesilmeyen)
  2266. 11-Hûd 109
    fe : o zaman, böylece, artık
  2267. 11-Hûd 109
    teku : sen olma
  2268. 11-Hûd 109
    miryetin : şüpheinde, kuşku içinde
  2269. 11-Hûd 109
    mâ ya'budûne : onların taptıkları şey, ibadet ettikleri şey
  2270. 11-Hûd 109
    kemâ : gibi, nasıl ki
  2271. 11-Hûd 109
    ve in-nâ : ve muhakkak biz
  2272. 11-Hûd 109
    le muveffû-hum : elbette onlara ödeyen (vefa eden)
  2273. 11-Hûd 109
    nasîbe-hum : onların nasipleri
  2274. 11-Hûd 109
    gayre menkûsin : eksiltmeksizin (tenkis etmeksizin)
  2275. 11-Hûd 110
    ve lekad : ve andolsun ki
  2276. 11-Hûd 110
    âteynâ : biz verdik
  2277. 11-Hûd 110
    el kitâbe : kitap
  2278. 11-Hûd 110
    fahtulife (fe ıhtulife) : bundan sonra ihtilâfa (anlaşmazlığa) düştüler
  2279. 11-Hûd 110
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  2280. 11-Hûd 110
    kelimetun : bir söz, bir kelime
  2281. 11-Hûd 110
    sebekat : geçti (söylendi)
  2282. 11-Hûd 110
    min rabbi-ke : Rabbinden
  2283. 11-Hûd 110
    le kudiye : mutlaka hüküm verilmiş olurdu
  2284. 11-Hûd 110
    beyne-hum : onların arasında
  2285. 11-Hûd 110
    ve inne-hum : ve gerçekten, muhakkak onlar
  2286. 11-Hûd 110
    le fî şekkin : kesin, ciddî, bir tereddüt (şüphe) içinde
  2287. 11-Hûd 110
    murîbun \n(reyb) : tatmin etmeyen, kanaat hasıl etmeyen, şüphe veren \n: (şüphe)
  2288. 11-Hûd 111
    ve inne : ve muhakkak, şüphesiz
  2289. 11-Hûd 111
    kullen : tamamen, bütün, tüm, hepsi
  2290. 11-Hûd 111
    lemmâ : olduğu zaman
  2291. 11-Hûd 111
    le yuveffiyenne-hum : onlara mutlaka öder
  2292. 11-Hûd 111
    rabbuke : senin Rabbin
  2293. 11-Hûd 111
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2294. 11-Hûd 111
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  2295. 11-Hûd 111
    ya'melûne : yapıyorlar
  2296. 11-Hûd 112
    festekim (fe istekim) : istikamet üzere ol
  2297. 11-Hûd 112
    kemâ : gibi
  2298. 11-Hûd 112
    umirte : emrolundun
  2299. 11-Hûd 112
    ve men : ve o kimseler
  2300. 11-Hûd 112
    be : tövbe etti (tövbe ederek tâbî oldu)
  2301. 11-Hûd 112
    mea-ke : seninle beraber, birlikte
  2302. 11-Hûd 112
    ve lâ tatgav : ve azgınlık etmeyin
  2303. 11-Hûd 112
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  2304. 11-Hûd 112
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  2305. 11-Hûd 113
    veterkenû : ve meyletmeyin, eğilim göstermeyin, dayanmayın
  2306. 11-Hûd 113
    ilâ ellezîne zalemû : zulmeden (zalim olan) kimselere
  2307. 11-Hûd 113
    fe temesse-kum : o zaman size dokunur
  2308. 11-Hûd 113
    en nâru : ateş
  2309. 11-Hûd 113
    velekum : ve sizin için yoktur
  2310. 11-Hûd 113
    min evliyâe : evliyadan, velîlerden, dostlardan bir dost
  2311. 11-Hûd 113
    summe : sonra
  2312. 11-Hûd 113
    lâ tunsarûne : yardım olunmazsınız
  2313. 11-Hûd 114
    ve ekımı es salâte : ve namazı kıl, ikame et
  2314. 11-Hûd 114
    tarafeyin : iki tarafında
  2315. 11-Hûd 114
    nehâri : gündüz
  2316. 11-Hûd 114
    ve zulefen : ve gecenin ilk saatleri
  2317. 11-Hûd 114
    min el leyli : geceden
  2318. 11-Hûd 114
    inne el hasenâti : muhakkak hasenat (iyilikler, kazanılan dereceler)
  2319. 11-Hûd 114
    yuzhibne : giderir, yok eder
  2320. 11-Hûd 114
    es seyyiâti : seyyiat, kötülükler (kaybedilen dereceler)
  2321. 11-Hûd 114
    like : işte bu
  2322. 11-Hûd 114
    li ez zâkirîne : öğüt alanlar, zikredenler için
  2323. 11-Hûd 115
    vasbir (ve isbir) : ve sabret
  2324. 11-Hûd 115
    fe innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  2325. 11-Hûd 115
    ecre el muhsinîne : muhsinlerin ecrini
  2326. 11-Hûd 116
    fe : o zaman, bu durumda
  2327. 11-Hûd 116
    lev lâ kâne : olmaz mıydı, olmasaydı
  2328. 11-Hûd 116
    min el kurûni : nesillerden (asırlardan)
  2329. 11-Hûd 116
    ûlû bakıyyetin : bakiye sahipleri (asırlarca münkerden nehyedenler ve ma'rufla emredenler)
  2330. 11-Hûd 116
    yenhevne : nehyederler, men ederler
  2331. 11-Hûd 116
    an el fesâdi : fesat(lar)dan
  2332. 11-Hûd 116
    fi el ardı : yeryüzünde
  2333. 11-Hûd 116
    illâ kalîlen : pek azı hariç
  2334. 11-Hûd 116
    mimmen (min men) enceynâ : kurtardıklarımızdan
  2335. 11-Hûd 116
    vettebea (ve ittebea) : ve tâbî oldular
  2336. 11-Hûd 116
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
  2337. 11-Hûd 116
    mâ utrifû \n(teref) : şımartıldıkları şeyler (mal, mülk) \n: (şımarıklık, ni'met ve bolluk içinde olup şımarmak)
  2338. 11-Hûd 116
    ve kânû : ve oldular
  2339. 11-Hûd 116
    mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  2340. 11-Hûd 117
    ve mâ kâne : ve olmadı
  2341. 11-Hûd 117
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2342. 11-Hûd 117
    li yuhlike : helâk edici
  2343. 11-Hûd 117
    el kurâ : beldeler, ülkeler
  2344. 11-Hûd 117
    ve ehlu-hâ : ve halkı
  2345. 11-Hûd 117
    muslihûne : ıslâh eden kimseler
  2346. 11-Hûd 118
    ve lev : ve eğer, olsa bile
  2347. 11-Hûd 118
    şâe : diledi
  2348. 11-Hûd 118
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2349. 11-Hûd 118
    le ceale : elbette kıldı, yaptı
  2350. 11-Hûd 118
    ense : insanlar
  2351. 11-Hûd 118
    ummeten : bir ümmet
  2352. 11-Hûd 118
    hideten : tek, bir
  2353. 11-Hûd 118
    veyezâlûne : ve devam edecek (bitmeyecek, zail olmayacak)
  2354. 11-Hûd 118
    muhtelifîne : çeşitli anlaşmazlıklar, ihtilâflar
  2355. 11-Hûd 119
    men rahime : rahmet ettiği kimseler
  2356. 11-Hûd 119
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2357. 11-Hûd 119
    ve li zâlike : ve bunun için
  2358. 11-Hûd 119
    ve temmet : ve tamamlandı
  2359. 11-Hûd 119
    kelimetu : söz, kelime
  2360. 11-Hûd 119
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2361. 11-Hûd 119
    le emleenne : muhakkak dolduracağım
  2362. 11-Hûd 119
    cehenneme : cehennem
  2363. 11-Hûd 119
    min el cinneti : cinlerden (cinlerle)
  2364. 11-Hûd 119
    ve en nâsi : ve insanlar
  2365. 11-Hûd 119
    ecmaîne : toplu olarak, hepsi, tamamı, tümü
  2366. 11-Hûd 120
    ve kullen : ve hepsini, hepsi
  2367. 11-Hûd 120
    aleyke : sana
  2368. 11-Hûd 120
    min enbâi : haberlerden
  2369. 11-Hûd 120
    er rusuli : resûller
  2370. 11-Hûd 120
    nusebbitu : sabitleştiririz, sağlamlaştırırız
  2371. 11-Hûd 120
    fuâde-ke : senin kalbindeki idrak hassasını (fiziğin ötesine açık idrak)
  2372. 11-Hûd 120
    vee-ke : ve sana geldi
  2373. 11-Hûd 120
    el hakku : hak
  2374. 11-Hûd 120
    ve mev'ızatun : ve öğüt
  2375. 11-Hûd 120
    ve zikrâ : ve zikir
  2376. 11-Hûd 120
    li el muminîne : mü'minler için, mü'minlere
  2377. 11-Hûd 121
    ve kul : ve de (ki)
  2378. 11-Hûd 121
    ellezîne lâ yu'minû : mü'min olmayan kimseler
  2379. 11-Hûd 121
    a'melû : yapın
  2380. 11-Hûd 121
    alâ mekâneti-kum : yapmakta olduğunuz şeyler
  2381. 11-Hûd 121
    âmilûne : yapanlar, amel edenler
  2382. 11-Hûd 122
    ve intazırû : vezleyin, bekleyin
  2383. 11-Hûd 122
    muntazırûne : bekleyenler, gözleyenler
  2384. 11-Hûd 123
    ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah'a ait
  2385. 11-Hûd 123
    gaybu es semâvâti : semaların (göklerin) gaybı
  2386. 11-Hûd 123
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  2387. 11-Hûd 123
    ve ileyhi : ve ona
  2388. 11-Hûd 123
    yurceu : döndürülür
  2389. 11-Hûd 123
    el emru : emir, iş
  2390. 11-Hûd 123
    fa'bud-hu (fe u'bud-hu) : artık ona kul olun
  2391. 11-Hûd 123
    ve tevekkel : ve tevekkül edin
  2392. 11-Hûd 123
    aleyhi : ona
  2393. 11-Hûd 123
    ve mâ : ve değil
  2394. 11-Hûd 123
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2395. 11-Hûd 123
    ammâ (an mâ) ta'melûne : yaptıklarınızdan
  2396. 110-Nasr 1
    izâ câe : geldiği zaman
  2397. 110-Nasr 1
    ve el fethu : ve fetih
  2398. 110-Nasr 2
    ve raeyte : ve sen gördün
  2399. 110-Nasr 2
    ense : insanlar
  2400. 110-Nasr 2
    yedhulûne : girerler
  2401. 110-Nasr 2
    efvâcen : grup grup
  2402. 110-Nasr 3
    fe : o zaman, artık
  2403. 110-Nasr 3
    sebbih : tespih et
  2404. 110-Nasr 3
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbin
  2405. 110-Nasr 3
    ve istagfir-hu : ve ondan mağfiret dile
  2406. 110-Nasr 3
    inne-hu : muhakkak o
  2407. 110-Nasr 3
    ne : oldu, idi, dır
  2408. 110-Nasr 3
    tevvâben : tövbeleri kabul eden
  2409. 111-Tebbet 1
    tebbet : kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
  2410. 111-Tebbet 1
    yedâ : iki eli
  2411. 111-Tebbet 1
    ebî lehebin : Ebu Leheb
  2412. 111-Tebbet 1
    ve : ve
  2413. 111-Tebbet 1
    tebbe : kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
  2414. 111-Tebbet 2
    ve : ve
  2415. 111-Tebbet 2
    kesebe : kazandıkları
  2416. 111-Tebbet 3
    se-yaslâ : yaslanacak, atılacak
  2417. 111-Tebbet 3
    ren : ateş
  2418. 111-Tebbet 3
    te lehebin : alevli
  2419. 111-Tebbet 4
    ve imreetu-hu : ve onun kadını, eşi
  2420. 111-Tebbet 4
    hammâlete : taşıyan
  2421. 111-Tebbet 4
    el hatabi : odun
  2422. 111-Tebbet 5
    min mesedin : bükülmüş liften
  2423. 112-İhlâs 1
    huve allâhu : O Allah
  2424. 112-İhlâs 1
    ehadun : bir, tek
  2425. 112-İhlâs 2
    es samedu : samed, herşeyin ona muhtaç olması, onun hiçbir şeye muhtaç olmaması
  2426. 112-İhlâs 3
    lem yelid : o doğurmadı
  2427. 112-İhlâs 3
    ve lemled : ve doğurulmadı
  2428. 112-İhlâs 4
    ve lem yekun : ve olmadı
  2429. 112-İhlâs 4
    lehu : onun
  2430. 112-İhlâs 4
    kufuven : denk, eş
  2431. 112-İhlâs 4
    ehadun : tek, bir
  2432. 113-Felâk 1
    eûzu : ben sığınırım
  2433. 113-Felâk 1
    el felakı : felâk
  2434. 113-Felâk 2
    min şerri : kötülüklerinden, şerrinden
  2435. 113-Felâk 3
    ve min şerri : ve şerrinden
  2436. 113-Felâk 3
    izâ vakabe : çöktüğü zaman
  2437. 113-Felâk 4
    ve min şerri : ve şerrinden
  2438. 113-Felâk 4
    en neffâsâti : nefes edenler, üfleyenler
  2439. 113-Felâk 4
    el ukadi : düğümlere
  2440. 113-Felâk 5
    ve min şerri : ve şerrinden
  2441. 113-Felâk 5
    izâ hasede : haset ettiği zaman
  2442. 114-Nâs 1
    eûzu : ben sığınırım
  2443. 114-Nâs 1
    en nâsi : insanlar
  2444. 114-Nâs 2
    meliki : melik (sultan), mâlik (sahip)
  2445. 114-Nâs 2
    en nâsi : insanlar
  2446. 114-Nâs 3
    en nâsi : insanlar
  2447. 114-Nâs 4
    min şerri : şerrinden
  2448. 114-Nâs 4
    el vesvâsi : vesveseler
  2449. 114-Nâs 4
    el hannâsi : gizlice vesvese veren
  2450. 114-Nâs 5
    ellezî : ki o
  2451. 114-Nâs 5
    yuvesvisu : vesvese verir
  2452. 114-Nâs 5
    en nâsi : insanlar
  2453. 114-Nâs 6
    min(e) el cinneti : cinlerden
  2454. 114-Nâs 6
    ve en nâsi : ve insanlar
  2455. 12-Yusuf 1
    tilke : bunlar
  2456. 12-Yusuf 1
    el kitâbi el mubîni : açıklanmış, beyan edilmiş kitap
  2457. 12-Yusuf 2
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  2458. 12-Yusuf 2
    kur'ânen : Kur'ân
  2459. 12-Yusuf 2
    arabiyyen : Arapça olarak
  2460. 12-Yusuf 2
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  2461. 12-Yusuf 2
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  2462. 12-Yusuf 3
    aleyke : sana
  2463. 12-Yusuf 3
    ahsene el kasası : enzel kıssaları
  2464. 12-Yusuf 3
    evhaynâ : vahyettik
  2465. 12-Yusuf 3
    ileyke : sana
  2466. 12-Yusuf 3
    ze el kur'âne : bu Kur'ân'ı
  2467. 12-Yusuf 3
    ve in kunte : ve eğer, oysa sen ..... idin
  2468. 12-Yusuf 3
    le min el gâfilîne : gâfillerden
  2469. 12-Yusuf 4
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  2470. 12-Yusuf 4
    li ebî-hi : babasına
  2471. 12-Yusuf 4
    ebeti : ey baba, babacığım
  2472. 12-Yusuf 4
    reeytu : gördüm
  2473. 12-Yusuf 4
    ehadeere : on bir
  2474. 12-Yusuf 4
    kevkeben : gezegen
  2475. 12-Yusuf 4
    ve eş şemse : veneş
  2476. 12-Yusuf 4
    ve el kamere : ve ay
  2477. 12-Yusuf 4
    reeytu-hum : onları gördüm
  2478. 12-Yusuf 4
    sâcidîne : secde edenler
  2479. 12-Yusuf 5
    le : dedi
  2480. 12-Yusuf 5
    buneyye : ey oğul
  2481. 12-Yusuf 5
    ru'yâ-ke : senin rüyan
  2482. 12-Yusuf 5
    alâ ıhveti-ke : kardeşlerine
  2483. 12-Yusuf 5
    fe yekîdû : o zaman hile yaparlar (tuzak kurarlar)
  2484. 12-Yusuf 5
    leke : sana
  2485. 12-Yusuf 5
    keyden : hile, tuzak
  2486. 12-Yusuf 5
    inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
  2487. 12-Yusuf 5
    li el insâni : insan için
  2488. 12-Yusuf 6
    ve kezâlike : veylece, işteylece
  2489. 12-Yusuf 6
    yectebî-ke : seni seçecek
  2490. 12-Yusuf 6
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2491. 12-Yusuf 6
    ve yuallimu-ke : ve sana öğretecek
  2492. 12-Yusuf 6
    min te'vîli : tevîlinden, yorumundan
  2493. 12-Yusuf 6
    el ehâdîsi : sözler, olaylar
  2494. 12-Yusuf 6
    ve yutimmu : ve tamamlayacak
  2495. 12-Yusuf 6
    ni'mete-hu : ni'metini
  2496. 12-Yusuf 6
    aleyke : sana
  2497. 12-Yusuf 6
    ve alâ : ve üzerine, ...a
  2498. 12-Yusuf 6
    âli ya'kûbe : Yâkub ailesi
  2499. 12-Yusuf 6
    kemâ : gibi
  2500. 12-Yusuf 6
    etemme-hâ : onu tamamladı
  2501. 12-Yusuf 6
    alâ ebevey-ke : senin ebeveynine
  2502. 12-Yusuf 6
    ibrâhîme ve ishâka : İbrâhîm ve İshak
  2503. 12-Yusuf 6
    inne : muhakkak
  2504. 12-Yusuf 6
    rabbe-ke : senin Rabbin
  2505. 12-Yusuf 7
    lekad : andolsun
  2506. 12-Yusuf 7
    ne : oldu, idi
  2507. 12-Yusuf 7
    sufe : Yusuf
  2508. 12-Yusuf 7
    ve ihveti-hi : ve onun kardeşleri
  2509. 12-Yusuf 7
    li es sâilîne : soranlar için
  2510. 12-Yusuf 8
    le yûsufu : gerçekten, elbette Yusuf
  2511. 12-Yusuf 8
    ve ehû-hu : ve onun kardeşi
  2512. 12-Yusuf 8
    ehabbu : daha sevgili
  2513. 12-Yusuf 8
    ilâ ebî-nâ : babamıza
  2514. 12-Yusuf 8
    ve nahnu : ve biz
  2515. 12-Yusuf 8
    usbehtun : grup (on kişilik veya daha fazlası)
  2516. 12-Yusuf 8
    inne : muhakkak
  2517. 12-Yusuf 8
    ebâ-nâ : babamız
  2518. 12-Yusuf 8
    le fî : elbetteindedir
  2519. 12-Yusuf 9
    sufe : Yusuf'u
  2520. 12-Yusuf 9
    ev itrahû-hu : veya onu atın
  2521. 12-Yusuf 9
    lekum : size
  2522. 12-Yusuf 9
    vechu : yüz
  2523. 12-Yusuf 9
    ebî-kum : sizin babanız
  2524. 12-Yusuf 9
    ve tekûnû : ve olun
  2525. 12-Yusuf 9
    kavmen : bir kavim, toplum, topluluk
  2526. 12-Yusuf 9
    sâlihîne : salihler
  2527. 12-Yusuf 10
    le : dedi
  2528. 12-Yusuf 10
    sufe : Yusuf'u
  2529. 12-Yusuf 10
    ve elkû-hu : ve onu atın, bırakın
  2530. 12-Yusuf 10
    fî gayâbeti el cubbi : kuyunun dibine
  2531. 12-Yusuf 10
    yeltekit-hu : onu bulur
  2532. 12-Yusuf 10
    ba'du es seyyâreti : bir kısım yolcular, bir grup yolcu, yolcu kafilesi
  2533. 12-Yusuf 10
    fâılîne : yapanlar
  2534. 12-Yusuf 11
    ebâ-nâ : ey babamız
  2535. 12-Yusuf 11
    leke : sana ne oluyor, ne oldu
  2536. 12-Yusuf 11
    te'men-nâ alâ : bize emniyet etmiyorsun, bizevenmiyorsun (bizden emin değilsin)
  2537. 12-Yusuf 11
    sufe : Yusuf
  2538. 12-Yusuf 11
    ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
  2539. 12-Yusuf 11
    lehu : ona
  2540. 12-Yusuf 11
    le : elbette, gerçekten
  2541. 12-Yusuf 11
    nâsıhûne : nasihat edenler, öğüt verenler, iyiliğini isteyenler
  2542. 12-Yusuf 12
    ersil-hu : onu gönder
  2543. 12-Yusuf 12
    mea-nâ : bizimle birlikte
  2544. 12-Yusuf 12
    gaden : yarın
  2545. 12-Yusuf 12
    yerta' : bol bol yesin (beğendiği meyvelerden)
  2546. 12-Yusuf 12
    ve yel'ab : ve oynasın
  2547. 12-Yusuf 12
    ve in-nâ : ve muhakkak biz
  2548. 12-Yusuf 12
    lehu : ona, onu
  2549. 12-Yusuf 12
    le : elbette, gerçekten
  2550. 12-Yusuf 12
    hâfizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  2551. 12-Yusuf 13
    le : dedi
  2552. 12-Yusuf 13
    le yahzunu-nî : mutlaka, gerçekten beni üzer mahzun eder
  2553. 12-Yusuf 13
    en tezhebû : gitmeniz
  2554. 12-Yusuf 13
    ve ehâfu : ve korkuyorum, korkarım
  2555. 12-Yusuf 13
    en ye'kule-hu : onu yemesi
  2556. 12-Yusuf 13
    ez zi'bu : bir kurt
  2557. 12-Yusuf 13
    ve entum : ve siz
  2558. 12-Yusuf 13
    gâfilûne : gâfil olanlar (habersiz iken)
  2559. 12-Yusuf 14
    le in : gerçekten olursa
  2560. 12-Yusuf 14
    ekele-hu : onu yedi
  2561. 12-Yusuf 14
    ez zi'bu : bir kurt
  2562. 12-Yusuf 14
    ve nahnu : ve biz
  2563. 12-Yusuf 14
    usbetun : 10 kişilik grup, bir ekip, kuvvetli topluluk
  2564. 12-Yusuf 14
    izen : o taktirde, öyleyse
  2565. 12-Yusuf 14
    le hâsirûne : hüsrana düşenler
  2566. 12-Yusuf 15
    fe lemmâ : böylece, bundan sonra, olduğu zaman
  2567. 12-Yusuf 15
    zehebû bi-hî : onu götürdüler (onunla gittiler)
  2568. 12-Yusuf 15
    ve ecmeû : ve topluca, toplu olarak, hep beraber
  2569. 12-Yusuf 15
    en yec'alû-hu : onu kılmak için (bırakmak için)
  2570. 12-Yusuf 15
    gayâbet : dip, derinlik
  2571. 12-Yusuf 15
    el cubbi : kuyu
  2572. 12-Yusuf 15
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  2573. 12-Yusuf 15
    ileyhi : ona
  2574. 12-Yusuf 15
    le tunebbienne-hum : mutlaka onlara haber vereceksin
  2575. 12-Yusuf 15
    bi emri-him : onların yaptıklarını, onların işini
  2576. 12-Yusuf 15
    ve hum : ve onlar
  2577. 12-Yusuf 15
    yeş'urûne : farkında değiller
  2578. 12-Yusuf 16
    ve câû : ve geldiler
  2579. 12-Yusuf 16
    ebâ-hum : (onların) babaları
  2580. 12-Yusuf 16
    işâen : yatsı vakti
  2581. 12-Yusuf 16
    yebkûne : ağlıyorlar
  2582. 12-Yusuf 17
    ebâ-nâ : ey babamız
  2583. 12-Yusuf 17
    zehebnâ : biz gittik
  2584. 12-Yusuf 17
    nestebiku : biz yarış yapmak istiyoruz
  2585. 12-Yusuf 17
    ve terek-nâ : ve biz bıraktık, terkettik
  2586. 12-Yusuf 17
    sufe : Yusuf
  2587. 12-Yusuf 17
    inde : yanında
  2588. 12-Yusuf 17
    metâı-nâ : eşyamız (metalarımız)
  2589. 12-Yusuf 17
    fe ekele-hu : böylece, o zaman onu yedi
  2590. 12-Yusuf 17
    ez zi'bu : kurt
  2591. 12-Yusuf 17
    veente : ve sen değilsin
  2592. 12-Yusuf 17
    lenâ : bize
  2593. 12-Yusuf 17
    ve lev kunnâ : ve şâyet biz olsak bile
  2594. 12-Yusuf 17
    sâdikîne : doğru sözlü, sadık olanlar, doğru söyleyen kimseler
  2595. 12-Yusuf 18
    ve câû \n(câû bi) : ve geldiler \n: (getirdiler)
  2596. 12-Yusuf 18
    bi demin kezibin : yalancı kan ile
  2597. 12-Yusuf 18
    le : dedi
  2598. 12-Yusuf 18
    bel : hayır
  2599. 12-Yusuf 18
    sevvelet : sürükledi, teşvik etti
  2600. 12-Yusuf 18
    lekum : sizi
  2601. 12-Yusuf 18
    enfusu-kum : sizin nefsiniz
  2602. 12-Yusuf 18
    emren : bir iş
  2603. 12-Yusuf 18
    fe : artık bundan sonra
  2604. 12-Yusuf 18
    sabrun cemîlun : güzel (bir) sabırdır
  2605. 12-Yusuf 18
    ve allâhu : ve Allah
  2606. 12-Yusuf 18
    el musteânu : yardım (istiane) istenecek olan
  2607. 12-Yusuf 18
    tesıfûne : anlatıyorsunuz, vasıflandırıyorsunuz
  2608. 12-Yusuf 19
    veet : ve geldi
  2609. 12-Yusuf 19
    seyyâretun : yolcular, bir yolcu kafilesi, bir kervan
  2610. 12-Yusuf 19
    fe : böylece, sonra
  2611. 12-Yusuf 19
    erselû : gönderdiler
  2612. 12-Yusuf 19
    ride-hum : sucularını
  2613. 12-Yusuf 19
    fe adlâ : o zaman sarkıttı
  2614. 12-Yusuf 19
    delve-hu : kovasını
  2615. 12-Yusuf 19
    le : dedi
  2616. 12-Yusuf 19
    ve eserrû-hu : ve onu gizlediler
  2617. 12-Yusuf 19
    bidâaten : sermaye, ticaret malı olarak
  2618. 12-Yusuf 19
    ya'melûne : yapıyorlar
  2619. 12-Yusuf 20
    ve şerev-hu : ve onu sattılar
  2620. 12-Yusuf 20
    bi semenin : bir fiyat ile
  2621. 12-Yusuf 20
    derâhime : dirhemler
  2622. 12-Yusuf 20
    ma'dûdetin : sayılı, birkaç
  2623. 12-Yusuf 20
    ve kânû : ve oldular, idiler
  2624. 12-Yusuf 20
    ez zâhidîne : kıymet vermeyen, rağbet etmeyen, önemsemeyen kimseler
  2625. 12-Yusuf 21
    vele : ve dedi
  2626. 12-Yusuf 21
    ellezî işterâ-hu : onu satın alan kişi
  2627. 12-Yusuf 21
    li imre'eti-hi : eşine, hanımına (onun eşine)
  2628. 12-Yusuf 21
    ekrimî : ikram et, kerim ol, güzel yap, özenle hazırla
  2629. 12-Yusuf 21
    mesvâ-hu : onun mekânı, onun yerleşme yeri
  2630. 12-Yusuf 21
    en yenfea-nâ : bize fayda verir, bize faydası olur
  2631. 12-Yusuf 21
    ev nettehize-hu : veya onu ediniriz
  2632. 12-Yusuf 21
    veleden : evlât
  2633. 12-Yusuf 21
    ve kezâlike : veylece
  2634. 12-Yusuf 21
    mekken-nâ : biz yerleştirdik
  2635. 12-Yusuf 21
    li yûsufe : Yusuf'u
  2636. 12-Yusuf 21
    el ardı : yeryüzünde
  2637. 12-Yusuf 21
    ve li nuallime-hu : ve ona öğretelim diye (öğretmemiz için)
  2638. 12-Yusuf 21
    min te'vîli el ehâdîsi : olayların, sözlerin yorumundan (yorumunu)
  2639. 12-Yusuf 21
    ve allâhu : ve Allah
  2640. 12-Yusuf 21
    alâ emri-hî : emri üzerine, emrinde
  2641. 12-Yusuf 21
    vekinne : ve fakat, lâkin
  2642. 12-Yusuf 21
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  2643. 12-Yusuf 21
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  2644. 12-Yusuf 22
    ve lemma : ve olduğu zaman
  2645. 12-Yusuf 22
    belega : erişti, ulaştı
  2646. 12-Yusuf 22
    eşudde-hu : kemâl, olgun çağına, en kuvvetli çağına
  2647. 12-Yusuf 22
    âteynâ-hu : ona verdik
  2648. 12-Yusuf 22
    hukmen : hüküm (hakimiyet, hüküm sahibi olma yetkisi, hikmet)
  2649. 12-Yusuf 22
    ve ilmen : ve ilim
  2650. 12-Yusuf 22
    ve kezâlike : veteyle
  2651. 12-Yusuf 22
    neczî : ödüllendiririz, mükâfat veririz, ceza (karşılık) veririz
  2652. 12-Yusuf 22
    el muhsinîne : muhsinler
  2653. 12-Yusuf 23
    vevedet-hu \n(râvede) : ve ondan murat almak istedi, onunla olmak istedi \n: (beraber olmak istedi)
  2654. 12-Yusuf 23
    elletî : ki o (bayan için)
  2655. 12-Yusuf 23
    huve : o
  2656. 12-Yusuf 23
    beytihâ : onun evinde
  2657. 12-Yusuf 23
    an nefsi-hî : onun nefsinden
  2658. 12-Yusuf 23
    ve gallekat : ve sımsıkı kapadı
  2659. 12-Yusuf 23
    el ebvâbe : kapılar
  2660. 12-Yusuf 23
    velet : ve dedi
  2661. 12-Yusuf 23
    heyte : hadi gel
  2662. 12-Yusuf 23
    leke : senin için, sana, sen
  2663. 12-Yusuf 23
    le : dedi
  2664. 12-Yusuf 23
    inne-hu : muhakkak o
  2665. 12-Yusuf 23
    ahsene : enzel şekilde
  2666. 12-Yusuf 23
    mesvâye : benim yerleşme yerim
  2667. 12-Yusuf 23
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  2668. 12-Yusuf 23
    ez zâlimûne : zalimler
  2669. 12-Yusuf 24
    ve le kad : andolsun
  2670. 12-Yusuf 24
    hemmet : arzuladı
  2671. 12-Yusuf 24
    ve hemme : ve arzuladı
  2672. 12-Yusuf 24
    lev lâ : şâyet, eğer
  2673. 12-Yusuf 24
    en reâ : muhakkak gördü
  2674. 12-Yusuf 24
    burhâne : delilini
  2675. 12-Yusuf 24
    kezâlike : işteyle, böylece
  2676. 12-Yusuf 24
    li nasrife : çevirmemiz için
  2677. 12-Yusuf 24
    anhu ese : onu kötülükten
  2678. 12-Yusuf 24
    ve el fahşâe : ve fuhuş
  2679. 12-Yusuf 24
    inne-hu : muhakkak ki o (çünkü)
  2680. 12-Yusuf 24
    el muhlesîne : muhlis olanlar
  2681. 12-Yusuf 25
    ve istebekâ : ve koştular
  2682. 12-Yusuf 25
    elbe : kapı
  2683. 12-Yusuf 25
    ve kaddet \n(kadde) \n(kadde (kalın d ile yazılırsa)) \n(kudde) : ve yırttı \n: (boyuna yırttı) \n: (enine yırttı) \n: (yırtıldı)
  2684. 12-Yusuf 25
    ve elfeyâ : ve ikisi karşılaştılar, karşılarında (buldular)
  2685. 12-Yusuf 25
    seyyide-hâ : onun efendisi (kadının)
  2686. 12-Yusuf 25
    ledâ el bâbi : kapının yanı
  2687. 12-Yusuf 25
    let : dedi (kadın)
  2688. 12-Yusuf 25
    cezâu : cezası
  2689. 12-Yusuf 25
    men erâde : isteyen kimse
  2690. 12-Yusuf 25
    bi ehli-ke : senin ailene
  2691. 12-Yusuf 25
    en : bir kötülük
  2692. 12-Yusuf 25
    en yuscene : zindana atılmak
  2693. 12-Yusuf 25
    ev : veya
  2694. 12-Yusuf 25
    azâbun elîmun : acı (bir) azap
  2695. 12-Yusuf 26
    le : dedi
  2696. 12-Yusuf 26
    hiye : o (kadın)
  2697. 12-Yusuf 26
    vedet-nî : beni elde etmeye çalıştı, benimle beraber olmak istedi
  2698. 12-Yusuf 26
    an nefsî : nefsimden
  2699. 12-Yusuf 26
    ve şehide : ve şahitlik etti
  2700. 12-Yusuf 26
    min ehli-hâ : onun (kadının) ailesinden
  2701. 12-Yusuf 26
    in kâne : eğer olduysa, ise
  2702. 12-Yusuf 26
    kudde : yırtıldı
  2703. 12-Yusuf 26
    fe sadekat : o zaman, o taktirde doğru söyledi, haklı
  2704. 12-Yusuf 26
    ve huve : ve o (erkek)
  2705. 12-Yusuf 26
    min el kâzibîne : yalancılardan
  2706. 12-Yusuf 27
    ve in kâne : ve eğer olduysa, ise
  2707. 12-Yusuf 27
    kudde : yırtıldı
  2708. 12-Yusuf 27
    fe kezebet : bu durumda o (kadın) yalan söyledi
  2709. 12-Yusuf 27
    ve huve : ve o (erkek)
  2710. 12-Yusuf 27
    min es sâdikîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
  2711. 12-Yusuf 28
    fe lemmâ : olduğu zaman
  2712. 12-Yusuf 28
    reâ : gördü
  2713. 12-Yusuf 28
    kudde : yırtılmış
  2714. 12-Yusuf 28
    le : dedi
  2715. 12-Yusuf 28
    inne-hu : muhakkak o
  2716. 12-Yusuf 28
    min keydikunne : sizin tuzaklarınızdan (hilelerinizden)
  2717. 12-Yusuf 28
    inne : muhakkak
  2718. 12-Yusuf 28
    keydekunne : sizin tuzağınız (hileniz)
  2719. 12-Yusuf 29
    vestagfirî (ve istagfirî) : mağfiret iste
  2720. 12-Yusuf 29
    li zenbi-ki : senin suçun, günahın için (kadın için)
  2721. 12-Yusuf 29
    inne-ki : muhakkak sen (kadın)
  2722. 12-Yusuf 29
    min el hâtıîne : kasten günah işleyenlerden
  2723. 12-Yusuf 30
    vele : ve dedi
  2724. 12-Yusuf 30
    nisvetun : kadınlar
  2725. 12-Yusuf 30
    el medîneti : şehirde
  2726. 12-Yusuf 30
    emre'etu el azîzi : azîzin (vezirin) hanımı
  2727. 12-Yusuf 30
    fetâhâ : onun emrinde olan (kölesi) genç delikanlı
  2728. 12-Yusuf 30
    an nefsi-hî : onun nefsinden
  2729. 12-Yusuf 30
    şegafe-hâ : onun kalbinelemiş
  2730. 12-Yusuf 30
    hubben : sevgi, aşk
  2731. 12-Yusuf 30
    le nerâ-hâ : onu görüyoruz
  2732. 12-Yusuf 31
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  2733. 12-Yusuf 31
    semiat : işitti (kadın)
  2734. 12-Yusuf 31
    bi mekrihinne : çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
  2735. 12-Yusuf 31
    erselet : gönderdi
  2736. 12-Yusuf 31
    ileyhinne : onlara (kadınlara)
  2737. 12-Yusuf 31
    ve a'tedet : ve hazırladı
  2738. 12-Yusuf 31
    lehunne : onlar (kadınlar) için
  2739. 12-Yusuf 31
    mutteke'en : karşılıklı dayanıp oturacak yer
  2740. 12-Yusuf 31
    ve âtet : ve verdi
  2741. 12-Yusuf 31
    kulle : hepsi
  2742. 12-Yusuf 31
    hidetin : birine
  2743. 12-Yusuf 31
    min hunne : onlardan (kadınlardan)
  2744. 12-Yusuf 31
    sikkînen : bir bıçak
  2745. 12-Yusuf 31
    velet ihruc : ve 'çık' dedi
  2746. 12-Yusuf 31
    aleyhinne : onlara (kadınlara)
  2747. 12-Yusuf 31
    fe lemmâ : o zaman, ..... olunca
  2748. 12-Yusuf 31
    re'eyne-hu : onu gördüler (kadınlar)
  2749. 12-Yusuf 31
    ekberne-hu : onu büyüttüler (çok beğendiler, hayran kaldılar)
  2750. 12-Yusuf 31
    ve katta'ne : ve kestiler
  2751. 12-Yusuf 31
    eydiye-hunne : (onlar) ellerini
  2752. 12-Yusuf 31
    ve kulne : ve dediler
  2753. 12-Yusuf 31
    hâşe : hayır
  2754. 12-Yusuf 31
    beşeren : bir beşer
  2755. 12-Yusuf 31
    melekun : bir melek
  2756. 12-Yusuf 31
    kerîmun : üstün, kerim
  2757. 12-Yusuf 32
    let : dedi (kadın)
  2758. 12-Yusuf 32
    felikunne : işte bu
  2759. 12-Yusuf 32
    ellezî lumtunne-nî : beni kınadığınız kimse
  2760. 12-Yusuf 32
    ve lekad : ve andolsun ki
  2761. 12-Yusuf 32
    vedtu-hu : onu elde etmeye çalıştım, elde etmek istedim
  2762. 12-Yusuf 32
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  2763. 12-Yusuf 32
    fe ista'same : o zaman imtina etti, aşırı derecede, şiddetle sakındı
  2764. 12-Yusuf 32
    ve lein : ve eğer
  2765. 12-Yusuf 32
    lem yef'al : yapmazsa
  2766. 12-Yusuf 32
    le yuscenenne : mutlaka zindana atılacak
  2767. 12-Yusuf 32
    ve le yekûne : ve mutlaka olacak, olarak
  2768. 12-Yusuf 32
    min es sâgırîne : küçük düşenlerden
  2769. 12-Yusuf 33
    le : dedi
  2770. 12-Yusuf 33
    es sicnu : hapishane, zindan
  2771. 12-Yusuf 33
    ehabbu : daha sevimlidir
  2772. 12-Yusuf 33
    ileyye : bana
  2773. 12-Yusuf 33
    yedne-nî : beni çağırdıkları, davet ettikleri
  2774. 12-Yusuf 33
    ileyhi : ona
  2775. 12-Yusuf 33
    ve illâ : ve ancak, yalnız, başka
  2776. 12-Yusuf 33
    keydehunne : onların (kadınların) hilesi, tuzağı
  2777. 12-Yusuf 33
    ileyhinne : onlara
  2778. 12-Yusuf 33
    ve ekun : ve olurum
  2779. 12-Yusuf 33
    min el câhilîne : cahillerden
  2780. 12-Yusuf 34
    fe istecâbe : o zaman kabul etti, icabet etti
  2781. 12-Yusuf 34
    lehu : ona
  2782. 12-Yusuf 34
    fe sarefe : böylece uzaklaştırdı, çevirdi
  2783. 12-Yusuf 34
    keydehunne : onların hilesini, tuzağını
  2784. 12-Yusuf 34
    inne-hu : muhakkak o
  2785. 12-Yusuf 34
    huve es semîu : o en iyi işitendir
  2786. 12-Yusuf 34
    el alîmu : en iyi bilendir
  2787. 12-Yusuf 35
    summe : sonra, daha sonra
  2788. 12-Yusuf 35
    bedâle-hum : onlara zahir oldu, uygun göründü
  2789. 12-Yusuf 35
    raevu el âyâti : delilleri gördüler
  2790. 12-Yusuf 35
    le yescununne-hu : onu mutlaka zindana atacaklar
  2791. 12-Yusuf 36
    ve dehale : ve girdi
  2792. 12-Yusuf 36
    mea-hu : onunla beraber
  2793. 12-Yusuf 36
    es sicne : zindan
  2794. 12-Yusuf 36
    feteyâni : iki genç erkek
  2795. 12-Yusuf 36
    le : dedi
  2796. 12-Yusuf 36
    ehadu-humâ : onlardan biri
  2797. 12-Yusuf 36
    erâ-nî : beni, kendimi görüyorum
  2798. 12-Yusuf 36
    hamren : üzüm
  2799. 12-Yusuf 36
    vele el âharu : ve diğeri dedi
  2800. 12-Yusuf 36
    erâ-nî : görüyorum
  2801. 12-Yusuf 36
    fevka : üstünde
  2802. 12-Yusuf 36
    re'sî : başım
  2803. 12-Yusuf 36
    hubzen : ekmek
  2804. 12-Yusuf 36
    te'kulu : yiyor
  2805. 12-Yusuf 36
    et tayru : kuş(lar)
  2806. 12-Yusuf 36
    nebbi'nâ : bize haber ver, bize anlat
  2807. 12-Yusuf 36
    bi te'vîli-hi : onun yorumunu
  2808. 12-Yusuf 36
    nerâ-ke : seni görüyoruz
  2809. 12-Yusuf 36
    min el muhsinîne : muhsinlerden
  2810. 12-Yusuf 37
    le : dedi
  2811. 12-Yusuf 37
    ye'tikumâ : size (ikinize) gelmez
  2812. 12-Yusuf 37
    turzekâni-hi : onunla rızıklandırılacağınız
  2813. 12-Yusuf 37
    nebbe'tu-kumâ : size (ikinize) haber verdim
  2814. 12-Yusuf 37
    bi te'vîli-hi : onun yorumunu, açıklamasını
  2815. 12-Yusuf 37
    kable : önce
  2816. 12-Yusuf 37
    en ye'tiye-kumâ : size (ikinize) gelmesi
  2817. 12-Yusuf 37
    alleme-ni : bana öğretti
  2818. 12-Yusuf 37
    terektu : terkettim
  2819. 12-Yusuf 37
    millete kavmin : bir kavmin dîni
  2820. 12-Yusuf 37
    lâ yu'minûne : inanmayan
  2821. 12-Yusuf 37
    ve hum : ve onlar
  2822. 12-Yusuf 37
    bi el âhireti-hum : kendi ahiretlerini
  2823. 12-Yusuf 37
    kâfirûne : inkâr edenler
  2824. 12-Yusuf 38
    ve itteba'tu : ve ben tâbî oldum
  2825. 12-Yusuf 38
    millete : dîn
  2826. 12-Yusuf 38
    ibrâhîme : İbrâhîm
  2827. 12-Yusuf 38
    ve ishâka : ve İshak
  2828. 12-Yusuf 38
    ve ya'kûbe : ve Yâkub
  2829. 12-Yusuf 38
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  2830. 12-Yusuf 38
    lenâ : bizim için, bize
  2831. 12-Yusuf 38
    en nuşrike : şirk koşmamız
  2832. 12-Yusuf 38
    min şey'in : bir şeyden, bir şey ile
  2833. 12-Yusuf 38
    like : işte bu
  2834. 12-Yusuf 38
    aleynâ : bizim üzerimize, bize
  2835. 12-Yusuf 38
    ve alâ en nâsi : ve insanların üzerine, insanlara
  2836. 12-Yusuf 38
    vekinne : ve lâkin, fakat, ama
  2837. 12-Yusuf 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  2838. 12-Yusuf 38
    yeşkurûne : şükretmezler, şükretmiyorlar
  2839. 12-Yusuf 39
    yâ sâhibeyis sicni : ey zindan arkadaşlarım
  2840. 12-Yusuf 39
    e erbâbun : Rab'ler mi
  2841. 12-Yusuf 39
    muteferrikûne : ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)
  2842. 12-Yusuf 39
    emillâhu (emi allâhu) : yoksa, Allah mı
  2843. 12-Yusuf 39
    el vâhıdu : bir tek olan, tek
  2844. 12-Yusuf 39
    el kahhâru : kahhar olan (tutan, yakalayan, hakim ve gâlip olan)
  2845. 12-Yusuf 40
    ta'budûne : siz tapıyorsunuz
  2846. 12-Yusuf 40
    esmâen : isimler
  2847. 12-Yusuf 40
    semmeytumû-hâ : onu isimlendirdiniz
  2848. 12-Yusuf 40
    entum : siz
  2849. 12-Yusuf 40
    ve âbâu-kum : ve atalarınız, babalarınız
  2850. 12-Yusuf 40
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  2851. 12-Yusuf 40
    in el hukmu : hüküm ise
  2852. 12-Yusuf 40
    emere : emretti
  2853. 12-Yusuf 40
    ellâ (en lâ) ta'budû : kul olmamanız
  2854. 12-Yusuf 40
    like : işte bu
  2855. 12-Yusuf 40
    ed dînu el kayyimu : kayyum (Âdem (A.S)'dan kıyâmete kadar devam edecek olan) dîn
  2856. 12-Yusuf 40
    vekinne : ve lâkin, fakat, ama
  2857. 12-Yusuf 40
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  2858. 12-Yusuf 40
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  2859. 12-Yusuf 41
    yâ sâhıbeyi es sicni : ey zindan arkadaşlarım
  2860. 12-Yusuf 41
    emmâ ehadu-kumâ : ama, fakat, sizin ikinizden biri
  2861. 12-Yusuf 41
    fe yeskî : bundan sonra sakilik yapacak (içecek sunacak)
  2862. 12-Yusuf 41
    rabbe-hu : rabbine, efendisine
  2863. 12-Yusuf 41
    hamren : şarap, üzüm
  2864. 12-Yusuf 41
    ve emmâ el âharu : ve (ama) fakat diğeri, diğerine gelince
  2865. 12-Yusuf 41
    fe yuslebu : asılacak
  2866. 12-Yusuf 41
    fe te'kulu et tayru : sonra, böylece, kuş(lar) yiyecek
  2867. 12-Yusuf 41
    min re'si-hi : onun başından
  2868. 12-Yusuf 41
    kudiye : olmuştur, bitirilmiştir, kesinleşmiştir (kesinleştirilmiştir)
  2869. 12-Yusuf 41
    el emru : emir, iş, hüküm
  2870. 12-Yusuf 41
    ellezî : ki o
  2871. 12-Yusuf 41
    testeftiyâni : ikinizin tabirini, fetvasını, açıklamasını istediğiniz
  2872. 12-Yusuf 42
    vele : ve dedi
  2873. 12-Yusuf 42
    lillezî (li ellezî) : o kimseye
  2874. 12-Yusuf 42
    zanne : zannetti, bildi
  2875. 12-Yusuf 42
    enne-hu : onun olduğu
  2876. 12-Yusuf 42
    inde rabbi-ke : efendinin yanında
  2877. 12-Yusuf 42
    fe ensâhu : o zaman, fakat ona unutturdu
  2878. 12-Yusuf 42
    eş şeytânu : şeytan
  2879. 12-Yusuf 42
    zikre : hatırlama, anma
  2880. 12-Yusuf 42
    fe lebise : böylece kaldı
  2881. 12-Yusuf 42
    es sicni : zindanda
  2882. 12-Yusuf 42
    sinîne : seneler
  2883. 12-Yusuf 43
    vele : ve dedi
  2884. 12-Yusuf 43
    el meliku : hükümdar, melik
  2885. 12-Yusuf 43
    erâ : görüyorum
  2886. 12-Yusuf 43
    seb'a : yedi (adet)
  2887. 12-Yusuf 43
    ye'kuluhunne : onları yiyor
  2888. 12-Yusuf 43
    seb'un : yedi (adet)
  2889. 12-Yusuf 43
    ve seb'a : ve yedi (adet)
  2890. 12-Yusuf 43
    ve uhara : ve diğerleri, ötekileri
  2891. 12-Yusuf 43
    eyyuhâ el meleu : ey (kavmin) önde gelenleri, ileri gelenler
  2892. 12-Yusuf 43
    eftû-ni \n(eftâ) : bana açıklayın, tabir edin, fetva verin \n: (açıkladı, tabir etti, fetva verdi)
  2893. 12-Yusuf 43
    fî ru'yâye : rüyamı, rüyam hakkında
  2894. 12-Yusuf 43
    li er ru'yâ : rüya için
  2895. 12-Yusuf 43
    ta'burûne : tabir edenler, yorumlayanlar
  2896. 12-Yusuf 44
    ve mâ : ve değil
  2897. 12-Yusuf 44
    bi te'vîli el ahlâmi : rüyaların yorumunu
  2898. 12-Yusuf 44
    bi âlimîne : bilenler
  2899. 12-Yusuf 45
    vele : ve dedi
  2900. 12-Yusuf 45
    ellezî necâ : kurtulan kimse
  2901. 12-Yusuf 45
    ve eddekere : ve sonradan (unutmuşken) hatırladı
  2902. 12-Yusuf 45
    ba'de : sonra
  2903. 12-Yusuf 45
    ummetin : ümmet, zaman, vakit
  2904. 12-Yusuf 45
    ene : ben
  2905. 12-Yusuf 45
    unebbiu-kum : size haber veririm
  2906. 12-Yusuf 45
    bi te'vîli-hi : onun yorumunu
  2907. 12-Yusuf 45
    fe ersilû-ni : hemen beninderin
  2908. 12-Yusuf 46
    eyyuhâ es sıddîku : ey doğru sözlü, sıddîk
  2909. 12-Yusuf 46
    efti-nâ : bize açıkla, tabir et, yorumla
  2910. 12-Yusuf 46
    seb'ı : yedi (adet)
  2911. 12-Yusuf 46
    ye'kuluhunne : onları yiyorlar
  2912. 12-Yusuf 46
    seb'un : yedi (adet)
  2913. 12-Yusuf 46
    ve seb'ı : ve yedi (adet)
  2914. 12-Yusuf 46
    ve uhare : ve diğerleri
  2915. 12-Yusuf 46
    leal-lî : umarım ben
  2916. 12-Yusuf 46
    erciu : dönerim
  2917. 12-Yusuf 46
    ilâ en nâsi : insanlara
  2918. 12-Yusuf 46
    lealle-hum : umulur ki, belki onlar, böylece onlar
  2919. 12-Yusuf 46
    ya'lemûne : bilirler, öğrenirler
  2920. 12-Yusuf 47
    le : dedi
  2921. 12-Yusuf 47
    tezreûne : ekin ekersiniz
  2922. 12-Yusuf 47
    seb'a : yedi (7)
  2923. 12-Yusuf 47
    sinîne : seneler
  2924. 12-Yusuf 47
    de'eben : âdetiniz üzere, devam ederek, eskisi gibi
  2925. 12-Yusuf 47
    fe : böylece
  2926. 12-Yusuf 47
    fe zerû-hu : sonra onu (onları) bırakın
  2927. 12-Yusuf 47
    kalîlen : az
  2928. 12-Yusuf 47
    te'kulûne \n(min mâ te'kulûne) : yiyorsunuz \n: (yediğiniz şeylerden)
  2929. 12-Yusuf 48
    summe : bir süre sonra
  2930. 12-Yusuf 48
    ye'tî : gelecek, gelir
  2931. 12-Yusuf 48
    like : bu
  2932. 12-Yusuf 48
    seb'un : yedi (7)
  2933. 12-Yusuf 48
    ye'kulne : yiyecekler, yerler
  2934. 12-Yusuf 48
    kaddemtum : önceden sakladığınız, takdim ettiğiniz, hazırladığınız şeyler
  2935. 12-Yusuf 48
    lehunne : onlar için
  2936. 12-Yusuf 48
    kalîlen : azı
  2937. 12-Yusuf 48
    tuhsinûne : biriktiriyorsunuz, saklıyorsunuz
  2938. 12-Yusuf 49
    summe : sonra
  2939. 12-Yusuf 49
    ye'tî : gelecek
  2940. 12-Yusuf 49
    like : bu
  2941. 12-Yusuf 49
    yugâsu en nâsu : insanlara yardım edilecek, yardım görecekler, yağmur verilecek, verimli, bol mahsullü olacak
  2942. 12-Yusuf 49
    ve fî-hi : ve onda (o yılda)
  2943. 12-Yusuf 49
    ya'sırûne : meyvelerin suyunu sıkacaklar,
  2944. 12-Yusuf 50
    ve kale el meliku'tû-nî : ve hükümdar 'bana getirin' dedi
  2945. 12-Yusuf 50
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  2946. 12-Yusuf 50
    e-hu er resûlu : ona elçi geldi
  2947. 12-Yusuf 50
    kale irci' : dedi 'dön'
  2948. 12-Yusuf 50
    ilâ rabbi-ke : efendine
  2949. 12-Yusuf 50
    fe es'el-hu : böylece, o zaman ona sor
  2950. 12-Yusuf 50
    bâlu en nisveti : o kadınların durumu, hali
  2951. 12-Yusuf 50
    ellâtî kattane : kesenler (kadınlar)
  2952. 12-Yusuf 50
    eydiyehunne : ellerini
  2953. 12-Yusuf 50
    inne : muhakkak
  2954. 12-Yusuf 50
    bi keydihinne : onların (kadınların) hilelerini
  2955. 12-Yusuf 51
    le : dedi
  2956. 12-Yusuf 51
    hatbukunne : üzerinde konuşma yaptığınız konu, mesele
  2957. 12-Yusuf 51
    iz râvedtunnesufe : Yusuf'u elde etmeye çalıştığınız zaman
  2958. 12-Yusuf 51
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  2959. 12-Yusuf 51
    kulne : dediler
  2960. 12-Yusuf 51
    hâşe : hayır
  2961. 12-Yusuf 51
    aleyhi : onda
  2962. 12-Yusuf 51
    let imre'etu el azîzi : azîzin hanımı dedi
  2963. 12-Yusuf 51
    elne : şimdi
  2964. 12-Yusuf 51
    hashasa el hakku : hak (gizli iken sonradan) ortaya çıktı
  2965. 12-Yusuf 51
    ene : ben
  2966. 12-Yusuf 51
    vedtu-hu : onu elde etmeye çalıştım, murat almak istedim
  2967. 12-Yusuf 51
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  2968. 12-Yusuf 51
    ve inne-hu : ve muhakkak o
  2969. 12-Yusuf 51
    le min es sâdikîne : elbette doğru söyleyenlerden, sadıklardan
  2970. 12-Yusuf 52
    like : bu
  2971. 12-Yusuf 52
    li ya'leme : bilmesi içindir
  2972. 12-Yusuf 52
    ennî : muhakkak ben
  2973. 12-Yusuf 52
    lem ehun-hu : ona ihanet etmedim
  2974. 12-Yusuf 52
    bi el gaybi : yokluğunda, gıyabında
  2975. 12-Yusuf 52
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  2976. 12-Yusuf 52
    yehdî : hidayete erdirmez, başarıya ulaştırmaz
  2977. 12-Yusuf 52
    keyde el hâinîne : ihanet edenlerin tuzağı, hilesi
  2978. 12-Yusuf 53
    veuberriu : ve temize çıkaramam
  2979. 12-Yusuf 53
    nefsî : nefsimi
  2980. 12-Yusuf 53
    inne en nefse : muhakkak nefs
  2981. 12-Yusuf 53
    le emmâretun : mutlaka emreder
  2982. 12-Yusuf 53
    rahime : Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişi
  2983. 12-Yusuf 53
    inne : muhakkak
  2984. 12-Yusuf 54
    vele : ve dedi
  2985. 12-Yusuf 54
    el meliku'tûnî : melik (hükümdar) 'bana getirin'
  2986. 12-Yusuf 54
    estahlis-hu : onu seçtim, (bana) has kıldım
  2987. 12-Yusuf 54
    li nefsî : kendim için
  2988. 12-Yusuf 54
    fe lemmâ : olduğu zaman
  2989. 12-Yusuf 54
    kelleme-hu : onunla konuştu
  2990. 12-Yusuf 54
    le : dedi
  2991. 12-Yusuf 54
    inneke el yevme : muhakkak sen bugün
  2992. 12-Yusuf 54
    ledey-nâ : yanımızda
  2993. 12-Yusuf 54
    mekînun : yüksek mevki sahibi
  2994. 12-Yusuf 54
    emînun : güvenilir, emin
  2995. 12-Yusuf 55
    le ic'al-ni : beni (sorumlu) kıl dedi
  2996. 12-Yusuf 55
    hazâin el ardı : bu yerin hazineleri
  2997. 12-Yusuf 56
    ve kezâlike : veylece
  2998. 12-Yusuf 56
    mekkennâ : yerleştirdik, mevki sahibi yaptık
  2999. 12-Yusuf 56
    li yûsufe : Yusuf'u
  3000. 12-Yusuf 56
    el ardı : yeryüzünde
  3001. 12-Yusuf 56
    yetebevveu : konaklar, yerleşir
  3002. 12-Yusuf 56
    yeşâu : diler
  3003. 12-Yusuf 56
    bi rahmeti-nâ : rahmetimizi
  3004. 12-Yusuf 56
    men neşâu : dilediğimiz kimseye
  3005. 12-Yusuf 56
    ve lâ nudîu : ve zayi etmeyiz, kayba uğratmayız
  3006. 12-Yusuf 56
    ecre el muhsinîne : muhsinlerin ücretini, ecrini, karşılığını, mükâfatını
  3007. 12-Yusuf 57
    ve le ecrul âhıreti : ve mutlaka, ahiretin ecri (mükâfatı)
  3008. 12-Yusuf 57
    lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için
  3009. 12-Yusuf 57
    âmenû : âmenû olan, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  3010. 12-Yusuf 57
    ve kânû : ve oldular
  3011. 12-Yusuf 57
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  3012. 12-Yusuf 58
    vee : ve geldi(ler)
  3013. 12-Yusuf 58
    ihvetusufe : Yusuf'un kardeşleri
  3014. 12-Yusuf 58
    fe dehalû : böylece girdiler
  3015. 12-Yusuf 58
    aleyhi : ona, onun yanına
  3016. 12-Yusuf 58
    fe arefe-hum : hemen onları tanıdı
  3017. 12-Yusuf 58
    ve hum : ve onlar
  3018. 12-Yusuf 58
    lehu : onu
  3019. 12-Yusuf 58
    munkirûne : tanımayanlar (tanıyamayanlar)
  3020. 12-Yusuf 59
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  3021. 12-Yusuf 59
    cehheze-hum : onlara hazırladı
  3022. 12-Yusuf 59
    bi cehâzi-him : zahireklerini
  3023. 12-Yusuf 59
    le'tûnî : bana getirin dedi
  3024. 12-Yusuf 59
    lekum : sizin
  3025. 12-Yusuf 59
    min ebî-kum : sizin babanızdan
  3026. 12-Yusuf 59
    eterevne : görmüyor musunuz
  3027. 12-Yusuf 59
    ennî : muhakkak ben
  3028. 12-Yusuf 59
    ûfî el keyle : ölçmeyi tam yaparım
  3029. 12-Yusuf 59
    ve ene : ve ben
  3030. 12-Yusuf 59
    el munzilîne : ağırlayanlar, ikram edenler
  3031. 12-Yusuf 60
    fe : artık, o taktirde
  3032. 12-Yusuf 60
    in lem te'tû-nî : eğer bana getirmezseniz
  3033. 12-Yusuf 60
    fe lâ : o zaman yoktur
  3034. 12-Yusuf 60
    keyle : bir ölçek, ölçülen madde
  3035. 12-Yusuf 60
    lekum : size, sizin için
  3036. 12-Yusuf 60
    vetakrebû-ni : ve bana yaklaşmayın
  3037. 12-Yusuf 61
    se nurâvidu : isteyeceğiz, istemeye çalışacağız
  3038. 12-Yusuf 61
    an-hu ebâ-hu : onu babasından
  3039. 12-Yusuf 61
    ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
  3040. 12-Yusuf 61
    le : elbette, mutlaka
  3041. 12-Yusuf 61
    fâ'ilûne : yapanlar
  3042. 12-Yusuf 62
    vele : ve dedi
  3043. 12-Yusuf 62
    bidâate-hum : onların sermayeleri, erzak bedelleri
  3044. 12-Yusuf 62
    lealle-hum : umulur ki, belki onlar
  3045. 12-Yusuf 62
    ya'rifûne-hâ : onu tanırlar, onu farkederler
  3046. 12-Yusuf 62
    izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
  3047. 12-Yusuf 62
    ilâ ehli-him : ailelerine
  3048. 12-Yusuf 62
    lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
  3049. 12-Yusuf 62
    yercine : rücu ederler, dönerler
  3050. 12-Yusuf 63
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3051. 12-Yusuf 63
    receû : döndüler
  3052. 12-Yusuf 63
    ebî-him : (onların) babaları
  3053. 12-Yusuf 63
    ebâ-nâ : ey babamız
  3054. 12-Yusuf 63
    el keylu : ölçek
  3055. 12-Yusuf 63
    fe ersil : artık gönder
  3056. 12-Yusuf 63
    mea-nâ : bizimle beraber
  3057. 12-Yusuf 63
    ehâ-nâ : kardeşimiz
  3058. 12-Yusuf 63
    nektel : ölçekle (satın) alalım
  3059. 12-Yusuf 63
    ve innâ : ve muhakkak biz
  3060. 12-Yusuf 63
    lehu : onu, onun için
  3061. 12-Yusuf 63
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  3062. 12-Yusuf 63
    hâfizûne : koruyanlar, koruyan kimseler, koruyucular
  3063. 12-Yusuf 64
    le : dedi
  3064. 12-Yusuf 64
    hel âmenu-kum : sizevenir miyim, size inanır mıyım, sizden emin olur muyum
  3065. 12-Yusuf 64
    aleyhi : ona, onun için (hakkında)
  3066. 12-Yusuf 64
    kemâ : gibi
  3067. 12-Yusuf 64
    emintu-kum : sizden emin oldum
  3068. 12-Yusuf 64
    fallâhu (fe allâhu) : fakat Allah
  3069. 12-Yusuf 64
    fizen : koruyucu, koruyan
  3070. 12-Yusuf 64
    ve huve : ve o
  3071. 12-Yusuf 64
    erhamu er râhimîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenidir
  3072. 12-Yusuf 65
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  3073. 12-Yusuf 65
    fetehû : açtılar
  3074. 12-Yusuf 65
    metâa-hum : metalarını, eşyalarını
  3075. 12-Yusuf 65
    vecedû : buldular
  3076. 12-Yusuf 65
    bidâate-hum : onların sermayeleri, ana malları (erzak ile takas için götürdükleri mal)
  3077. 12-Yusuf 65
    ruddet : iade edildi, geri verildi
  3078. 12-Yusuf 65
    ileyhim : kendilerine, onlara
  3079. 12-Yusuf 65
    ebâ-nâ : ey babamız
  3080. 12-Yusuf 65
    nebgî : (daha) ne isteriz
  3081. 12-Yusuf 65
    ruddet : iade edildi
  3082. 12-Yusuf 65
    ileynâ, : bize
  3083. 12-Yusuf 65
    ve nemîru : ve erzak, yiyecek getiririz
  3084. 12-Yusuf 65
    ehle-nâ : ailemize
  3085. 12-Yusuf 65
    ve nahfazu : ve koruruz, muhafaza ederiz
  3086. 12-Yusuf 65
    ehâ-nâ : kardeşimiz
  3087. 12-Yusuf 65
    ve nezdâdu : ve arttırırız
  3088. 12-Yusuf 65
    keyle : bir ölçek (ölçmede kullanılan bir birim, miktar)
  3089. 12-Yusuf 65
    beîrin : (yük taşıyan) deve
  3090. 12-Yusuf 65
    keyle beîrin : bir deve yükü (ölçüsü kadar)
  3091. 12-Yusuf 65
    like : işte bu
  3092. 12-Yusuf 65
    keylun : ölçektir, miktardır
  3093. 12-Yusuf 65
    yesîrun : azdır (kolaydır)
  3094. 12-Yusuf 66
    le : dedi
  3095. 12-Yusuf 66
    len ursile-hu : onu göndermem
  3096. 12-Yusuf 66
    mea-kum : sizinle beraber
  3097. 12-Yusuf 66
    mevsikan : sağlam söz (misak)
  3098. 12-Yusuf 66
    le te'tunne-nî : mutlaka bana getireceksiniz
  3099. 12-Yusuf 66
    en yuhâta : kuşatılmak, ihata edilmek
  3100. 12-Yusuf 66
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3101. 12-Yusuf 66
    âtev-hu : ona verdiler
  3102. 12-Yusuf 66
    mevsika-hum : sağlam söz, kesinzlerini
  3103. 12-Yusuf 66
    le : dedi
  3104. 12-Yusuf 66
    alâ mâ nekûlu : söylediğimiz şeylere
  3105. 12-Yusuf 66
    vekîlun : vekildir
  3106. 12-Yusuf 67
    vele : ve dedi
  3107. 12-Yusuf 67
    beniyye : ey oğullarım
  3108. 12-Yusuf 67
    tedhulû : girmeyiniz
  3109. 12-Yusuf 67
    ve udhulû : ve giriniz
  3110. 12-Yusuf 67
    min ebvâbin : kapılardan
  3111. 12-Yusuf 67
    muteferrikatin : ayrı ayrı
  3112. 12-Yusuf 67
    ve mâ ugnî : ve ben kâfi gelemem, fayda veremem, gideremem
  3113. 12-Yusuf 67
    min şeyin : bir şeyi (bir şeyden)
  3114. 12-Yusuf 67
    inil hukmu (in el hukmu) : hüküm ise
  3115. 12-Yusuf 67
    aleyhi : ona
  3116. 12-Yusuf 67
    tevekkeltu : tevekkül ettim
  3117. 12-Yusuf 67
    ve aleyhi : ve ona
  3118. 12-Yusuf 67
    fe li yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
  3119. 12-Yusuf 67
    el mutevekkilûne : tevekkül edenler
  3120. 12-Yusuf 68
    ve lemmâ : ve olduğu zaman, böylece
  3121. 12-Yusuf 68
    dehalû : girdiler
  3122. 12-Yusuf 68
    emere-hum : onlara emretti
  3123. 12-Yusuf 68
    ebû-hum, : onların babaları
  3124. 12-Yusuf 68
    mâ kâne : olmadı, olmazdı
  3125. 12-Yusuf 68
    min şey'in : bir şeyi, bir şeyden
  3126. 12-Yusuf 68
    ceten : bir dilek, bir hacet
  3127. 12-Yusuf 68
    nefsi : nefsinde
  3128. 12-Yusuf 68
    ya'kûbe : Yâkub
  3129. 12-Yusuf 68
    ve inne-hu : ve muhakkak o, çünkü o
  3130. 12-Yusuf 68
    le : mutlaka, elbette
  3131. 12-Yusuf 68
    allemnâ-hu : ona öğrettik
  3132. 12-Yusuf 68
    vekinne : ve lâkin, fakat
  3133. 12-Yusuf 68
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  3134. 12-Yusuf 68
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  3135. 12-Yusuf 69
    ve lemmâ : olduğu zaman
  3136. 12-Yusuf 69
    dehalû : girdiler
  3137. 12-Yusuf 69
    sufe : Yusuf'un
  3138. 12-Yusuf 69
    ileyhi : ona
  3139. 12-Yusuf 69
    ehâ-hu : onun kardeşi
  3140. 12-Yusuf 69
    le : dedi
  3141. 12-Yusuf 69
    ene : ben
  3142. 12-Yusuf 69
    ehû-ke : senin kardeşin
  3143. 12-Yusuf 69
    fe : artık
  3144. 12-Yusuf 69
    tebteis : üzülme
  3145. 12-Yusuf 69
    ya'melûne : yapıyorlar
  3146. 12-Yusuf 70
    fe lemmâ : artık, böylece, olduğu zaman
  3147. 12-Yusuf 70
    cehheze-hum : onları hazırladı
  3148. 12-Yusuf 70
    bi cehâzi-him : onların yüklerini
  3149. 12-Yusuf 70
    ceale : kıldı, yaptı (koydu)
  3150. 12-Yusuf 70
    es sikâyete : su kabı
  3151. 12-Yusuf 70
    summe : sonra
  3152. 12-Yusuf 70
    ezzene : seslendi (ilân etti)
  3153. 12-Yusuf 70
    muezzinun : müezzin, seslenen kişi, seslenmeklerevli kişi
  3154. 12-Yusuf 70
    eyyetu-hâ : ey
  3155. 12-Yusuf 70
    el îru : kafile
  3156. 12-Yusuf 70
    inne-kum : muhakkak ki siz(ler)
  3157. 12-Yusuf 70
    le : gerçekten
  3158. 12-Yusuf 70
    sârikûne : hırsızlar
  3159. 12-Yusuf 71
    ve akbelû : ve döndüler
  3160. 12-Yusuf 71
    aleyhim : onlara
  3161. 12-Yusuf 71
    tefkidûne : kaybediyorsunuz (arıyorsunuz)
  3162. 12-Yusuf 72
    nefkıdu : kaybediyoruz (kaybettiğimizi arıyoruz)
  3163. 12-Yusuf 72
    suvâa el meliki : melikin (hükümdarın) su kabı
  3164. 12-Yusuf 72
    ve li mene bi-hi : ve kim onu getirirse
  3165. 12-Yusuf 72
    hımlu beîrin : bir deve yükü
  3166. 12-Yusuf 72
    ve ene : ve ben
  3167. 12-Yusuf 73
    lekad : andolsun ki
  3168. 12-Yusuf 73
    li nufside : bozgunculuk çıkarmak için
  3169. 12-Yusuf 73
    fi el ardı : bu yerde, yeryüzünde
  3170. 12-Yusuf 73
    ve mâ kunnâ : ve biz değiliz, biz olmadık
  3171. 12-Yusuf 73
    sârikîne : hırsızlar
  3172. 12-Yusuf 74
    fe : öyleyse, o taktirde
  3173. 12-Yusuf 74
    cezâu-hû : onun cezası nedir
  3174. 12-Yusuf 74
    in kuntum kâzibîne : eğer siz yalan söylüyorsanız
  3175. 12-Yusuf 75
    cezâu-hu : onun cezası
  3176. 12-Yusuf 75
    men vucide : kimde bulunursa
  3177. 12-Yusuf 75
    fe huve : o taktirde, artık odur (kendisidir)
  3178. 12-Yusuf 75
    cezâu-hu : onun cezası
  3179. 12-Yusuf 75
    kezâlike : işteyle
  3180. 12-Yusuf 75
    neczî ez zâlimîne : biz zalimleri cezalandırırız
  3181. 12-Yusuf 76
    fe : böylece, o zaman
  3182. 12-Yusuf 76
    bedee : başladı
  3183. 12-Yusuf 76
    bi evyeti-him : onların heybeleri
  3184. 12-Yusuf 76
    kable : önce
  3185. 12-Yusuf 76
    summestahrecehâ : sonra onu çıkardı
  3186. 12-Yusuf 76
    kezâlike : işteylece
  3187. 12-Yusuf 76
    kidnâ \n(keyd) : düzen hazırladık \n: (hile, düzen, tedbir)
  3188. 12-Yusuf 76
    li yûsufe : Yusuf için
  3189. 12-Yusuf 76
    mâ kâne : olmadı, olmazdı
  3190. 12-Yusuf 76
    li ye'huze : alıkoyması, tutması
  3191. 12-Yusuf 76
    ehâ-hu : kardeşini
  3192. 12-Yusuf 76
    fî dîni el meliki : melikinninde, milletinde, kurallarında
  3193. 12-Yusuf 76
    en yeşâallâhu(yeşâu allâhu) : Allah'ın dilemesi
  3194. 12-Yusuf 76
    nerfeu : yükseltiriz
  3195. 12-Yusuf 76
    derecâtin : dereceler
  3196. 12-Yusuf 76
    men neşâu : dilediğimiz kimseye
  3197. 12-Yusuf 76
    ve fevka : ve üstünde
  3198. 12-Yusuf 77
    in yesrık : eğer çalmışsa
  3199. 12-Yusuf 77
    fe kad : olmuştu
  3200. 12-Yusuf 77
    sereka : çaldı
  3201. 12-Yusuf 77
    ehun : kardeşi
  3202. 12-Yusuf 77
    lehu : onun
  3203. 12-Yusuf 77
    fe eserre-hâ : onu saklı tuttu, gizledi
  3204. 12-Yusuf 77
    nefsi-hî : nefsinde, kendiinde
  3205. 12-Yusuf 77
    ve lem yubdi-hâ : ve onu açıklamadı
  3206. 12-Yusuf 77
    lehum : onlara
  3207. 12-Yusuf 77
    le : dedi
  3208. 12-Yusuf 77
    entum : siz
  3209. 12-Yusuf 77
    şerrun : şerr, kötü
  3210. 12-Yusuf 77
    mekânen : konum, yer
  3211. 12-Yusuf 77
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  3212. 12-Yusuf 77
    a'lemu : daha iyi bilir
  3213. 12-Yusuf 77
    tesifûne : anlatıyorsunuz
  3214. 12-Yusuf 78
    eyyuhâ el azîzu : ey azîz
  3215. 12-Yusuf 78
    inne : muhakkak, gerçekten
  3216. 12-Yusuf 78
    lehû : onun var
  3217. 12-Yusuf 78
    eben : babası
  3218. 12-Yusuf 78
    şeyhan : ihtiyar
  3219. 12-Yusuf 78
    kebîren : büyük, yaşlı
  3220. 12-Yusuf 78
    fe : artık, o sebeple, bundan dolayı
  3221. 12-Yusuf 78
    ehade-nâ : bizden birisi
  3222. 12-Yusuf 78
    mekâne-hu : onun yerine
  3223. 12-Yusuf 78
    nerâ-ke : seni görüyoruz
  3224. 12-Yusuf 78
    min el muhsinîne : muhsinlerden
  3225. 12-Yusuf 79
    le : dediler
  3226. 12-Yusuf 79
    maâzâ allâhi \n(âze) : Allah'a sığınırım \n: (sığındı)
  3227. 12-Yusuf 79
    en ne'huze : alıkoymamız, onu almamız, tutmamız, alıkoymamız
  3228. 12-Yusuf 79
    men vecednâ : bulduğumuz kimse
  3229. 12-Yusuf 79
    metâa-nâ : bizim eşyamız
  3230. 12-Yusuf 79
    inde-hû : onun yanında
  3231. 12-Yusuf 79
    izen : o zaman
  3232. 12-Yusuf 79
    le zâlimûne : mutlaka zalimler
  3233. 12-Yusuf 80
    fe lemmestey'esû : artık umutlarını kestikleri zaman
  3234. 12-Yusuf 80
    halesû : ayrıldılar, bir kenara çekildiler
  3235. 12-Yusuf 80
    neciyyan : fısıldaşarak, gizli konuşarak
  3236. 12-Yusuf 80
    le : dedi
  3237. 12-Yusuf 80
    kebîru-hum : onların büyüğü
  3238. 12-Yusuf 80
    e lem ta'lemû : bilmiyor musunuz
  3239. 12-Yusuf 80
    enne : olduğunu
  3240. 12-Yusuf 80
    ebâ-kum : sizin babanız
  3241. 12-Yusuf 80
    ehaze : aldı
  3242. 12-Yusuf 80
    aleykum : sizden
  3243. 12-Yusuf 80
    mevsikan : misak
  3244. 12-Yusuf 80
    ve min kablu : ve önceden, daha önceden
  3245. 12-Yusuf 80
    ferrattum : yaptığınız kusur
  3246. 12-Yusuf 80
    fî yûsufe : Yusuf için, Yusuf hakkında, Yusuf'a
  3247. 12-Yusuf 80
    fe len ebraha \n(bereha) : artık asla ayrılmam \n: (ayrıldı)
  3248. 12-Yusuf 80
    el arda : yer (burası)
  3249. 12-Yusuf 80
    ye'zene : izin verir
  3250. 12-Yusuf 80
    ebî : bana babam
  3251. 12-Yusuf 80
    ev : veya
  3252. 12-Yusuf 80
    ve huve : ve o
  3253. 12-Yusuf 80
    hayru el hâkimîne : hüküm verenlerin en hayırlısı
  3254. 12-Yusuf 81
    ilâ ebî-kum : babanıza
  3255. 12-Yusuf 81
    fe kûlû : böylece deyin, söyleyin
  3256. 12-Yusuf 81
    ebâ-nâ : ey babamız
  3257. 12-Yusuf 81
    innebneke (inne ibne-ke) : muhakkak senin oğlun
  3258. 12-Yusuf 81
    seraka : hırsızlık yaptı
  3259. 12-Yusuf 81
    ve mâ şehid-nâ : ve biz şahit olmadık (görmedik)
  3260. 12-Yusuf 81
    ve mâ kunnâ : ve biz değildik, olmadık
  3261. 12-Yusuf 81
    lilgaybi (li el gaybi) : gaybı, gizli olanı
  3262. 12-Yusuf 81
    hâfizîne : koruyanlar, bilenler (bilgiyi muhafaza edenler, bilgi sahibi olanlar)
  3263. 12-Yusuf 82
    ves'elil karyete : ve o karyeye, şehir halkına sor
  3264. 12-Yusuf 82
    elletî : ki o
  3265. 12-Yusuf 82
    vel îrelletî (ve el îre elletî) \n(îre) : ve kafile, ki o \n: (üzerinde yük bulunan develer, yüklü develer topluluğu, kafile)
  3266. 12-Yusuf 82
    akbelnâ : döndük
  3267. 12-Yusuf 82
    ve innâ : muhakkak biz
  3268. 12-Yusuf 82
    le sâdikûne : gerçekten sadıklar, doğruyu söyleyenler
  3269. 12-Yusuf 83
    le : dedi
  3270. 12-Yusuf 83
    bel : hayır
  3271. 12-Yusuf 83
    sevvelet : teşvik etti, güzelsterdi
  3272. 12-Yusuf 83
    lekum : size
  3273. 12-Yusuf 83
    enfusu-kum : sizin nefsiniz
  3274. 12-Yusuf 83
    emren : bir iş, bir durum
  3275. 12-Yusuf 83
    fe : artık
  3276. 12-Yusuf 83
    cemîlun : güzel
  3277. 12-Yusuf 83
    en ye'tiye-nî : bana getirir (bana getirmesi)
  3278. 12-Yusuf 83
    cemî'an : hepsini
  3279. 12-Yusuf 83
    innehu : muhakkak, çünkü o
  3280. 12-Yusuf 83
    huve : o
  3281. 12-Yusuf 83
    el alîmu el hakîmu : en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır
  3282. 12-Yusuf 84
    ve tevellâ : ve yüz çevirdi
  3283. 12-Yusuf 84
    vele : ve dedi
  3284. 12-Yusuf 84
    esefâ alâ yûsufe : ey Yusuf'a olan esefim (üzüntü)
  3285. 12-Yusuf 84
    ve ebyaddat : beyaz oldu, ağardı
  3286. 12-Yusuf 84
    min el huzni : hüzünden
  3287. 12-Yusuf 84
    fe huve : böylece o, artık o
  3288. 12-Yusuf 84
    kezîmun : üzüntüsünü saklayan
  3289. 12-Yusuf 85
    tefteu : hâlâ devam ediyorsun
  3290. 12-Yusuf 85
    tezkuru : zikrediyorsun, anıyorsun
  3291. 12-Yusuf 85
    sufe : Yusuf'u
  3292. 12-Yusuf 85
    tekûne : olursun, olacaksın
  3293. 12-Yusuf 85
    ev : ya da, veya
  3294. 12-Yusuf 85
    tekûne : olursun, olacaksın
  3295. 12-Yusuf 85
    min el hâlikîne : helâk olanlardan
  3296. 12-Yusuf 86
    le : dedi
  3297. 12-Yusuf 86
    innemâ : sadece
  3298. 12-Yusuf 86
    eşkû : şikâyet ederim (arz ederim)
  3299. 12-Yusuf 86
    bessî : derin üzüntüm, kederim
  3300. 12-Yusuf 86
    ve huznî : ve hüznüm
  3301. 12-Yusuf 86
    ve a'lemu : ve biliyorum
  3302. 12-Yusuf 86
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şey(ler)i
  3303. 12-Yusuf 87
    beniyye izhebû : ey oğullarım, gidiniz
  3304. 12-Yusuf 87
    fe : artık
  3305. 12-Yusuf 87
    tehassesû : iyice araştırın
  3306. 12-Yusuf 87
    min yûsufe : Yusuf'tan, Yusuf'u
  3307. 12-Yusuf 87
    ve ehî-hi : ve onun kardeşi
  3308. 12-Yusuf 87
    vete'yesû : ve umut kesmeyin
  3309. 12-Yusuf 87
    min revhi allâhi \n(er revhu) : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten \n: (sevinç, ferahlık, rahmet)
  3310. 12-Yusuf 87
    inne-hu : çünkü o
  3311. 12-Yusuf 87
    ye'yesu : umut kesmezler
  3312. 12-Yusuf 87
    min revhi allâhi : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten
  3313. 12-Yusuf 87
    el kavmu el kâfirûne : kâfirler kavmi (onu inkâr edenler topluluğu)
  3314. 12-Yusuf 88
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3315. 12-Yusuf 88
    dehalû : girdiler
  3316. 12-Yusuf 88
    aleyhi : ona (onun yanına, huzuruna)
  3317. 12-Yusuf 88
    eyyuhâ el azîzu : ey vezir, ey azîz
  3318. 12-Yusuf 88
    messenâ : bize dokundu
  3319. 12-Yusuf 88
    ve ehlenâ : ve ailemize
  3320. 12-Yusuf 88
    ed durru : şiddetli darlık
  3321. 12-Yusuf 88
    ve ci'nâ : ve geldik
  3322. 12-Yusuf 88
    fe evfi : tam ver
  3323. 12-Yusuf 88
    lenâ : bize
  3324. 12-Yusuf 88
    el keyle : ölçek
  3325. 12-Yusuf 88
    ve tesaddak : sadaka ver, bağışta bulun
  3326. 12-Yusuf 88
    aleynâ : bize
  3327. 12-Yusuf 88
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  3328. 12-Yusuf 88
    yeczî : karşılığını öder, mükâfatını verir
  3329. 12-Yusuf 88
    el mutesaddikîne : sadaka verenler, tasaddukta bulunanlar
  3330. 12-Yusuf 89
    le : dedi
  3331. 12-Yusuf 89
    hel : mi
  3332. 12-Yusuf 89
    fealtum : siz yaptınız
  3333. 12-Yusuf 89
    bi yûsufe : Yusuf'a
  3334. 12-Yusuf 89
    ve ahî-hi : ve onun kardeşi
  3335. 12-Yusuf 89
    entum : siz
  3336. 12-Yusuf 89
    câhilûne : cahiller
  3337. 12-Yusuf 90
    e inne-ke : gerçekten sen misin
  3338. 12-Yusuf 90
    le ente yûsufu : mutlaka sen Yusuf'sun
  3339. 12-Yusuf 90
    le : dedi
  3340. 12-Yusuf 90
    ene yûsufu : ben Yusuf'um
  3341. 12-Yusuf 90
    ve hâzâ : ve bu
  3342. 12-Yusuf 90
    menne allâhu : Allah ni'metlendirdi (ni'met verdi)
  3343. 12-Yusuf 90
    aleynâ, : bize
  3344. 12-Yusuf 90
    inne-hu : muhakkak, çünkü
  3345. 12-Yusuf 90
    men yettekı : kim takva sahibi olursa
  3346. 12-Yusuf 90
    ve yasbir : ve sabreder
  3347. 12-Yusuf 90
    fe innallâhe : o taktirde, muhakkak ki Allah
  3348. 12-Yusuf 90
    lâ yudî'u ecre : karşılığını zayi etmez (boşa çıkarmaz)
  3349. 12-Yusuf 90
    el muhsinîne \n(ecre el muhsinîne) : muhsinler \n: (muhsinlerin ecrini)
  3350. 12-Yusuf 91
    lekad : andolsun ki
  3351. 12-Yusuf 91
    âserekellâhu : Allah seni tercih etmiştir
  3352. 12-Yusuf 91
    aleynâ : bize
  3353. 12-Yusuf 91
    ve in kunnâ : ve biz olduk
  3354. 12-Yusuf 91
    le hâtıîne : kasten günah işleyen günahkârlar
  3355. 12-Yusuf 92
    le : dedi
  3356. 12-Yusuf 92
    tesrîbe : kınama (suçlama) yoktur
  3357. 12-Yusuf 92
    aleykum el yevme : bugün size
  3358. 12-Yusuf 92
    lekum : siz, sizin için
  3359. 12-Yusuf 92
    ve huve : ve o
  3360. 12-Yusuf 92
    erhamu er râhimîne : rahîm olanların en çok rahmet edenidir
  3361. 12-Yusuf 93
    yezhebû \n(izhebû) : götürün \n: (gidin)
  3362. 12-Yusuf 93
    fe : o zaman
  3363. 12-Yusuf 93
    elkû-hu : onu atın, ilka edin, sürün
  3364. 12-Yusuf 93
    vechi ebî : babamın yüzüne (vechine)
  3365. 12-Yusuf 93
    ye'ti : gelir
  3366. 12-Yusuf 93
    ve'tûnî : ve bana getirin
  3367. 12-Yusuf 93
    bi ehli-kum : ailenizi
  3368. 12-Yusuf 93
    ecmane : hepsi, tümü
  3369. 12-Yusuf 94
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  3370. 12-Yusuf 94
    fasalatil'îru (fasalati el îru) : kafile ayrıldı
  3371. 12-Yusuf 94
    le : dedi
  3372. 12-Yusuf 94
    ebû-hum : onların babası
  3373. 12-Yusuf 94
    le ecidu : buluyorum (duyuyorum)
  3374. 12-Yusuf 94
    rîha yûsufe : Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası)
  3375. 12-Yusuf 94
    lev lâ : eğer olmasa, olmazsa
  3376. 12-Yusuf 94
    en tufennidû-ni \n(fened) : bana bunuyor demeniz \n: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması)
  3377. 12-Yusuf 95
    inne-ke : muhakkak, gerçekten sen
  3378. 12-Yusuf 95
    le fî : içindesin
  3379. 12-Yusuf 95
    dalâlike : senin dalâletin (doğru olan şeyden uzaklığın, sapman)
  3380. 12-Yusuf 95
    el kadîmi : eski
  3381. 12-Yusuf 96
    fe : böylece
  3382. 12-Yusuf 96
    lemmâ : olduğu zaman
  3383. 12-Yusuf 96
    ene : gelmek
  3384. 12-Yusuf 96
    el beşîru : müjdeci
  3385. 12-Yusuf 96
    elkâ-hu : attı, koydu, sürdü
  3386. 12-Yusuf 96
    alâ vechi-hî : onun yüzüne
  3387. 12-Yusuf 96
    fertedde : hemen geri döndü
  3388. 12-Yusuf 96
    le : dedi
  3389. 12-Yusuf 96
    e lem : olmadı mı
  3390. 12-Yusuf 96
    ekul : ben dedim, söyledim
  3391. 12-Yusuf 96
    lekum : size
  3392. 12-Yusuf 96
    a'lemu : biliyorum, bilirim
  3393. 12-Yusuf 96
    mâ lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  3394. 12-Yusuf 97
    ebânestagfir : ey babamız mağfiret dile
  3395. 12-Yusuf 97
    lenâ : bize, bizim için
  3396. 12-Yusuf 97
    zunûbe-nâ : bizim günahlarımız
  3397. 12-Yusuf 97
    hâtıîne : bilerek günah işleyenler
  3398. 12-Yusuf 98
    le : dedi
  3399. 12-Yusuf 98
    sevfe estagfiru \n(sevfe) : yakında mağfiret isteyeceğim \n: (yakın gelecek, yakında olacak)
  3400. 12-Yusuf 98
    lekum : sizin için
  3401. 12-Yusuf 98
    inne-hu : muhakkak o
  3402. 12-Yusuf 98
    huve : o
  3403. 12-Yusuf 98
    el gafûru : gafûrdur (mağfiret edendir)
  3404. 12-Yusuf 98
    er rahîmu : rahîmdir (rahmet nuru gönderendir)
  3405. 12-Yusuf 99
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3406. 12-Yusuf 99
    dehalû : girdiler
  3407. 12-Yusuf 99
    alâ yûsufe : Yusuf'a (yanına, huzuruna)
  3408. 12-Yusuf 99
    âvâ ileyhi : kendi yanına aldı (barındırdı)
  3409. 12-Yusuf 99
    ebeveyhi : onun annesi, babası
  3410. 12-Yusuf 99
    veledhulû (kâle udhulû) : ve 'giriniz' dedi
  3411. 12-Yusuf 99
    in şâallâhu (in şâe allâhu) : eğer Allah dilerse
  3412. 12-Yusuf 99
    âminîne : emin olanlar, güvende olanlar
  3413. 12-Yusuf 100
    ve refea : vekseltti, çıkardı
  3414. 12-Yusuf 100
    ebeveyhi : onun annesi ve babası
  3415. 12-Yusuf 100
    alel arşı (alâ el arşı) : tahtın üzerine
  3416. 12-Yusuf 100
    ve harrû : ve (yere) eğildiler (çömeldiler)
  3417. 12-Yusuf 100
    lehu : ona
  3418. 12-Yusuf 100
    succeden : secde ederek
  3419. 12-Yusuf 100
    vele : ve dedi
  3420. 12-Yusuf 100
    ebeti : ey babacığım
  3421. 12-Yusuf 100
    te'vîlu : tabiri, yorumu
  3422. 12-Yusuf 100
    ru'yâye : benim rüyam
  3423. 12-Yusuf 100
    ceale-hâ : onu kıldı, yaptı
  3424. 12-Yusuf 100
    ve kad : ve olmuştu
  3425. 12-Yusuf 100
    ahsene : ahsen, enzeli, en iyisi
  3426. 12-Yusuf 100
    ahrece-nî : beni çıkardı
  3427. 12-Yusuf 100
    min es sicni : zindandan
  3428. 12-Yusuf 100
    vee bi-kum : ve sizi getirdi
  3429. 12-Yusuf 100
    min el bedvi : çölden
  3430. 12-Yusuf 100
    en nezega : arasını açmak
  3431. 12-Yusuf 100
    eş şeytânu : şeytan
  3432. 12-Yusuf 100
    beynî : benim aram
  3433. 12-Yusuf 100
    ve beyne : ve arasında
  3434. 12-Yusuf 100
    ıhvetî : benim kardeşlerim
  3435. 12-Yusuf 100
    inne : muhakkak
  3436. 12-Yusuf 100
    li mâ yeşâu : dilediğine
  3437. 12-Yusuf 100
    inne-hu : muhakkak ki o
  3438. 12-Yusuf 100
    huve : o
  3439. 12-Yusuf 100
    el alîmu : en iyi bilen
  3440. 12-Yusuf 100
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi olan
  3441. 12-Yusuf 101
    âteyte-nî : bana verdin
  3442. 12-Yusuf 101
    min el mulki : mülkten
  3443. 12-Yusuf 101
    ve allemte-nî : ve bana öğrettin
  3444. 12-Yusuf 101
    min te'vîli : yorumundan
  3445. 12-Yusuf 101
    el ehâdîsi : sözler, olaylar
  3446. 12-Yusuf 101
    fâtıra es semâvâti : semaları yaratan
  3447. 12-Yusuf 101
    vel ardı (ve el ardı) : ve yeryüzü
  3448. 12-Yusuf 101
    ente : sen
  3449. 12-Yusuf 101
    veliyyî : benim velîm, dostum
  3450. 12-Yusuf 101
    fîd dunyâ (fî ed dunyâ) : dünyada
  3451. 12-Yusuf 101
    vel âhıreti (ve el âhıreti) : ve ahiret
  3452. 12-Yusuf 101
    teveffe-nî : beni vefat ettir
  3453. 12-Yusuf 101
    muslimen : müslüman olarak (teslim olan)
  3454. 12-Yusuf 101
    ve elhık-nî : ve beni dahil et, arasına kat, ilhak et
  3455. 12-Yusuf 101
    bi es sâlihîne : salihlerle
  3456. 12-Yusuf 102
    like : işte bu
  3457. 12-Yusuf 102
    min enbâi : haberlerinden
  3458. 12-Yusuf 102
    el gaybi : gayb
  3459. 12-Yusuf 102
    ileyke : sana
  3460. 12-Yusuf 102
    vekunte : ve sen olmadın
  3461. 12-Yusuf 102
    ledey-him : onların yanında
  3462. 12-Yusuf 102
    ecmaû : toplandılar, karar verdiler
  3463. 12-Yusuf 102
    emre-hum : onların işleri
  3464. 12-Yusuf 102
    ve hum : ve onlar
  3465. 12-Yusuf 102
    yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak hazırlıyorlar
  3466. 12-Yusuf 103
    ve mâ : ve değil
  3467. 12-Yusuf 103
    ekseru en nâsi : insanların çoğu
  3468. 12-Yusuf 103
    ve lev : ve olsa bile
  3469. 12-Yusuf 103
    haraste : şiddetli istedin, çok istedin
  3470. 12-Yusuf 103
    bi mu'minîne : mü'min olanlar
  3471. 12-Yusuf 104
    vetes'elu-hum : ve onlardan istemiyorsun
  3472. 12-Yusuf 104
    aleyhi : ona
  3473. 12-Yusuf 104
    min ecrin : (ücretten) bir ücret
  3474. 12-Yusuf 104
    in huve : o olursa
  3475. 12-Yusuf 104
    li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
  3476. 12-Yusuf 105
    ve keeyyin : ve (ne kadar) pek çok, nice
  3477. 12-Yusuf 105
    min âyetin : (âyetlerden) âyet, delil
  3478. 12-Yusuf 105
    es semâvâti : göklerde
  3479. 12-Yusuf 105
    ve el ardı : ve yeryüzü
  3480. 12-Yusuf 105
    yemurrûne : yanından geçerler
  3481. 12-Yusuf 105
    aleyhâ : onun üzerinden
  3482. 12-Yusuf 105
    ve hum an-hâ : ve onlar, ondan
  3483. 12-Yusuf 105
    mu'ridûne : yüz çeviren kimseler
  3484. 12-Yusuf 106
    ve mâ yu'minu : inanmazlar, mü'min olmazlar
  3485. 12-Yusuf 106
    ekseru-hum : onların çoğu
  3486. 12-Yusuf 106
    ve hum muşrikûne : ve onlar şirk koşanlardır (müşriklerdir)
  3487. 12-Yusuf 107
    e : mi, mı
  3488. 12-Yusuf 107
    fe : artık, bundan sonra
  3489. 12-Yusuf 107
    eminû : emin oldular
  3490. 12-Yusuf 107
    en te'tiye-hum : onların gelmesi
  3491. 12-Yusuf 107
    gâşiyetun : perdeleyen, örten, herşeyi kaplayan
  3492. 12-Yusuf 107
    ev : veya
  3493. 12-Yusuf 107
    te'tiyehumu es sâatu : o saatin (vaktin) onlara gelmesi
  3494. 12-Yusuf 107
    bagteten : ansızın, aniden
  3495. 12-Yusuf 107
    ve hum : ve onlar
  3496. 12-Yusuf 107
    yeş'urûne : farkına varmazlar
  3497. 12-Yusuf 108
    sebîlî : sebîl, yol
  3498. 12-Yusuf 108
    ed'û : davet ediyor
  3499. 12-Yusuf 108
    alâ basîretin : basiret üzerine, Allah'ı kalp gözüylererek
  3500. 12-Yusuf 108
    ene : ben
  3501. 12-Yusuf 108
    ve men ittebea-nî : ve bana tâbî olan kimseler
  3502. 12-Yusuf 108
    ve subhânallâhi : ve Allah'ı tenzih ederim
  3503. 12-Yusuf 108
    veene : ve ben değilim
  3504. 12-Yusuf 108
    min el muşrikîne : müşriklerden
  3505. 12-Yusuf 109
    veerselnâ : ve biz göndermedik
  3506. 12-Yusuf 109
    min kabli-ke : senden önce
  3507. 12-Yusuf 109
    ricâlen : erkekler, adamlar
  3508. 12-Yusuf 109
    ileyhim : onlara
  3509. 12-Yusuf 109
    min ehli el kurâ : şehirler halkından, beldeler halkından
  3510. 12-Yusuf 109
    e fe lem yesîrû : dolaşmıyorlar mı, dolaşmazlar mı (dolaşmadılar mı)
  3511. 12-Yusuf 109
    el ardı : yeryüzünde
  3512. 12-Yusuf 109
    fe yanzurû : artık baksınlar
  3513. 12-Yusuf 109
    keyfe : nasıl
  3514. 12-Yusuf 109
    ne : oldu
  3515. 12-Yusuf 109
    âkıbetu : akıbet, sonuç
  3516. 12-Yusuf 109
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  3517. 12-Yusuf 109
    ve le dâru el âhıreti : ve mutlaka ahiret yurdu
  3518. 12-Yusuf 109
    lillezînettekav : takva sahibi olan kimseler için
  3519. 12-Yusuf 109
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
  3520. 12-Yusuf 110
    izestey'eser rusulu : resûller umutlarını kestikleri zaman
  3521. 12-Yusuf 110
    ve zannû : ve zannettiler
  3522. 12-Yusuf 110
    enne-hum : kendilerinin olduğunu
  3523. 12-Yusuf 110
    e-hum : onlara geldi
  3524. 12-Yusuf 110
    fe : o zaman
  3525. 12-Yusuf 110
    nucciye : kurtarıldı
  3526. 12-Yusuf 110
    men : kimse(ler)
  3527. 12-Yusuf 110
    neşâu : dileriz, isteriz
  3528. 12-Yusuf 110
    veyureddu : ve geri döndürülmez
  3529. 12-Yusuf 110
    be'su-nâ : azabımız
  3530. 12-Yusuf 110
    el kavm el mucrimîne : mücrimler kavmi, günahkârlar topluluğu
  3531. 12-Yusuf 111
    lekad : andolsun ki
  3532. 12-Yusuf 111
    ne : oldu
  3533. 12-Yusuf 111
    ibretun : bir ibret
  3534. 12-Yusuf 111
    li ûlîl elbâbi (lî ûlî elbâbi) : ulûl'elbab için, sır (lübb) sahipleri için
  3535. 12-Yusuf 111
    mâ kâne : değildir, olmadı
  3536. 12-Yusuf 111
    hadîsen : bir söz
  3537. 12-Yusuf 111
    yufterâ : uydurulur
  3538. 12-Yusuf 111
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  3539. 12-Yusuf 111
    ellezî beyne : arasında olan
  3540. 12-Yusuf 111
    yedey-hi : onun elleri
  3541. 12-Yusuf 111
    ve tafsîle : ayrı ayrı açıklar
  3542. 12-Yusuf 111
    kulli şey'in : herşey
  3543. 12-Yusuf 111
    ve huden : ve hidayet, hidayet edici olarak
  3544. 12-Yusuf 111
    ve rahmeten : ve rahmet, rahmet olarak
  3545. 12-Yusuf 111
    yu'minûne \n(kavmin yu'minûne) : mü'min olan \n: (mü'min kavim)
  3546. 13-Ra'd 1
    elif, lâm, mim, râ : hurûfu mukattaa; mukattaa harfleridir. Kur'ân-ı Kerim'de bazı surelerin başında zikredilen özel (anlamlı) harflerdir.
  3547. 13-Ra'd 1
    tilke : bunlar
  3548. 13-Ra'd 1
    âyâtu el kitâbi : kitabın âyetleridir
  3549. 13-Ra'd 1
    ve ellezî : ve ki o
  3550. 13-Ra'd 1
    unzile : indirildi
  3551. 13-Ra'd 1
    ileyke : sana
  3552. 13-Ra'd 1
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  3553. 13-Ra'd 1
    el hakku : haktır
  3554. 13-Ra'd 1
    vekinne : ve
  3555. 13-Ra'd 1
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  3556. 13-Ra'd 1
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
  3557. 13-Ra'd 2
    allâhu ellezî : Allah o ki
  3558. 13-Ra'd 2
    refea es semavâti : göklerikseltti
  3559. 13-Ra'd 2
    amedin : direkler
  3560. 13-Ra'd 2
    terevne-hâ : onu görüyorsunuz
  3561. 13-Ra'd 2
    summe istevâ : sonra istiva etti
  3562. 13-Ra'd 2
    alel arşı (alâ el arşı) : arşın üzerine, arşa
  3563. 13-Ra'd 2
    ve sehhare : ve emri altına aldı
  3564. 13-Ra'd 2
    eş şemse : güneş
  3565. 13-Ra'd 2
    ve el kamere : ve ay
  3566. 13-Ra'd 2
    yecrî : akar gider (hareket eder)
  3567. 13-Ra'd 2
    li ecelin : bir süreye (zamana) kadar
  3568. 13-Ra'd 2
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  3569. 13-Ra'd 2
    yudebbiru el emre : işlerizenleyip dizayn eder, idare eder
  3570. 13-Ra'd 2
    yufassılu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklar
  3571. 13-Ra'd 2
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  3572. 13-Ra'd 2
    tûkınûne : kesin inanırsınız, yakîn hasıl edersiniz
  3573. 13-Ra'd 3
    ve huve : ve o
  3574. 13-Ra'd 3
    ellezî : ki o
  3575. 13-Ra'd 3
    medde : uzattı, yaydı
  3576. 13-Ra'd 3
    el arda : yeryüzü
  3577. 13-Ra'd 3
    ve ceale : ve kıldı, yaptı (yarattı)
  3578. 13-Ra'd 3
    revâsiye : dağlar
  3579. 13-Ra'd 3
    ve enhâren : ve nehirler
  3580. 13-Ra'd 3
    ve min kulli : ve hepsinden
  3581. 13-Ra'd 3
    es semerâti : ürünler, meyveler
  3582. 13-Ra'd 3
    ceale : kıldı (yarattı)
  3583. 13-Ra'd 3
    zevceynisneyni \n(zevceyni) \n(isneyni) : ikili (zıt cinsten eşler) bir çift \n: (zıt cinsli bir çift (dişi+erkek)) \n: (iki, ikili)
  3584. 13-Ra'd 3
    el leyl : gece
  3585. 13-Ra'd 3
    en nehâre : gündüz
  3586. 13-Ra'd 3
    inne : muhakkak
  3587. 13-Ra'd 3
    fî zâlike : bunda vardır
  3588. 13-Ra'd 3
    le âyâtin : elbette âyetler
  3589. 13-Ra'd 3
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  3590. 13-Ra'd 4
    veel ardı : ve yeryüzünde
  3591. 13-Ra'd 4
    mutecâvirâtun : birbirine komşu
  3592. 13-Ra'd 4
    ve cennâtun : ve bahçeler
  3593. 13-Ra'd 4
    ve zer'un : ve ekin
  3594. 13-Ra'd 4
    ve nahîlun : ve hurma ağaçları
  3595. 13-Ra'd 4
    ve gayru sınvânin : ve budaklı olmayan
  3596. 13-Ra'd 4
    ve nufaddılu : ve üstün kılarız
  3597. 13-Ra'd 4
    ba'de-hâ : onun bazısını
  3598. 13-Ra'd 4
    el ukuli : yenmesinde (tadında, lezzetinde ve kokusunda v.s)
  3599. 13-Ra'd 4
    inne : muhakkak
  3600. 13-Ra'd 4
    fî zâlike : bunda vardır
  3601. 13-Ra'd 4
    le âyâtin : elbette âyetler
  3602. 13-Ra'd 4
    ya'kılûne : akıl ederler
  3603. 13-Ra'd 5
    ve in ta'ceb : ve eğer acayip buluyorsan (şaşıyorsan)
  3604. 13-Ra'd 5
    fe : artık, doğrusu
  3605. 13-Ra'd 5
    acebun : acayiptir
  3606. 13-Ra'd 5
    e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
  3607. 13-Ra'd 5
    turâben : toprak
  3608. 13-Ra'd 5
    e innâ : gerçekten biz mi
  3609. 13-Ra'd 5
    le fî halkın : mutlaka yaratılışta (yaratılış hakkında, konusunda)
  3610. 13-Ra'd 5
    cedîdin : yeni, yeniden
  3611. 13-Ra'd 5
    ulâike : işte onlar
  3612. 13-Ra'd 5
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3613. 13-Ra'd 5
    ve ulâike el aglâlu : vete bu halkalar
  3614. 13-Ra'd 5
    ve ulâike : vete bunlar
  3615. 13-Ra'd 5
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir, halkıdır
  3616. 13-Ra'd 5
    hâlidûne : ebedîdirler, ebedî kalanlardır
  3617. 13-Ra'd 6
    ve yesta'cilûne-ke : ve senden acele (acil) istiyorlar
  3618. 13-Ra'd 6
    bi es seyyieti : kötülüğü
  3619. 13-Ra'd 6
    kable el haseneti : iyilikten önce
  3620. 13-Ra'd 6
    ve kad : ve oldu
  3621. 13-Ra'd 6
    halet : gelip geçti
  3622. 13-Ra'd 6
    el mesulâtu \n(mesuletun) : cezalar \n: (ceza)
  3623. 13-Ra'd 6
    ve inne : ve muhakkak
  3624. 13-Ra'd 6
    rabbe-ke : senin Rabbin
  3625. 13-Ra'd 6
    le zû : mutlaka sahiptir
  3626. 13-Ra'd 6
    magfiretin : mağfiret
  3627. 13-Ra'd 6
    li en nâsi : insanlar için
  3628. 13-Ra'd 6
    ve inne : ve muhakkak
  3629. 13-Ra'd 6
    rabbe-ke : senin Rabbin
  3630. 13-Ra'd 6
    le şedîdu el ıkâbi : mutlaka ikabı (azabı, cezası) çok şiddetli
  3631. 13-Ra'd 7
    ve yekûlu : ve derler, söylerler
  3632. 13-Ra'd 7
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3633. 13-Ra'd 7
    lev lâ : olmaz mıydı
  3634. 13-Ra'd 7
    unzile : indirildi
  3635. 13-Ra'd 7
    aleyhi : ona
  3636. 13-Ra'd 7
    âyetun : bir âyet, bir mucize
  3637. 13-Ra'd 7
    innemâ : sadece, yalnız
  3638. 13-Ra'd 7
    ente : sen
  3639. 13-Ra'd 7
    ve li kulli kavmin : ve bütün kavim(ler) için (vardır)
  3640. 13-Ra'd 8
    ya'lemu : bilir
  3641. 13-Ra'd 8
    ve mâ : ve ne, neyi
  3642. 13-Ra'd 8
    tegîdu : azalır
  3643. 13-Ra'd 8
    el erhâmu : rahimler
  3644. 13-Ra'd 8
    ve mâ : ve ne, neyi
  3645. 13-Ra'd 8
    tezdâdu : artırır
  3646. 13-Ra'd 8
    ve kullu şey'in : ve herşey
  3647. 13-Ra'd 8
    inde-hu : onun katında, yanında
  3648. 13-Ra'd 9
    el gaybi : gaybı
  3649. 13-Ra'd 9
    ve eş şehâdetil : ve şehadet edileni, görüleni
  3650. 13-Ra'd 9
    kebîru : büyük olan
  3651. 13-Ra'd 9
    el muteâli : herşeyden üstün, yüce, âlî olan
  3652. 13-Ra'd 10
    sevâun : birdir, eşittir, musavidir
  3653. 13-Ra'd 10
    men eserre : gizleyen kimse
  3654. 13-Ra'd 10
    el kavle : söz
  3655. 13-Ra'd 10
    ve men cehere : ve alenen, açıkça (cehren) söyleyen kimse
  3656. 13-Ra'd 10
    ve men : ve kimse, kim
  3657. 13-Ra'd 10
    huve : o
  3658. 13-Ra'd 10
    bi el leyli : geceleyin
  3659. 13-Ra'd 10
    ve sâribun : ve dolaşan
  3660. 13-Ra'd 10
    bi en nehâri : gündüzleyin
  3661. 13-Ra'd 11
    lehu : onun vardır
  3662. 13-Ra'd 11
    min beyni yedey-hi : onun önünden (onun elleri arasından)
  3663. 13-Ra'd 11
    ve min halfi-hi : ve onun arkasından
  3664. 13-Ra'd 11
    yahfezûne-hu : onu korurlar, muhafaza ederler
  3665. 13-Ra'd 11
    min emri allâhi : Allah'ın emrinden
  3666. 13-Ra'd 11
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  3667. 13-Ra'd 11
    mâ bi enfusi-him : nefslerinde olan şeyi
  3668. 13-Ra'd 11
    ve izâ : ve, olduğu zaman
  3669. 13-Ra'd 11
    erâde allâhu : Allah diler
  3670. 13-Ra'd 11
    en : bir kötülük, bir ceza
  3671. 13-Ra'd 11
    femeredde : artık reddedecek (mani olacak kimse) yoktur
  3672. 13-Ra'd 11
    lehu : onu
  3673. 13-Ra'd 11
    velehum : ve onlar için yoktur
  3674. 13-Ra'd 12
    huve : o
  3675. 13-Ra'd 12
    ellezî : ki o
  3676. 13-Ra'd 12
    el berka : şimşek
  3677. 13-Ra'd 12
    havfen : korku
  3678. 13-Ra'd 12
    ve tamaan : ve ümit, umut
  3679. 13-Ra'd 12
    ve yunşiu : ve inşa eder, yapar, dizayn eder
  3680. 13-Ra'd 12
    es sehâbe : bulutlar
  3681. 13-Ra'd 12
    es sikâle : ağır, yüklü
  3682. 13-Ra'd 13
    ve yusebbihu : ve tesbih ederler
  3683. 13-Ra'd 13
    er ra'du : gök gürültüsü
  3684. 13-Ra'd 13
    ve el melâiketu : ve melekler
  3685. 13-Ra'd 13
    min hîfeti-hi : onun korkusundan
  3686. 13-Ra'd 13
    ve yursilu : venderir
  3687. 13-Ra'd 13
    es savâıka : yıldırımlar
  3688. 13-Ra'd 13
    fe yusîbu : böylece isabet ettirir
  3689. 13-Ra'd 13
    men yeşâu : dilediği kimse
  3690. 13-Ra'd 13
    ve hum : ve onlar
  3691. 13-Ra'd 13
    yucâdilûne : mücâdele ediyorlar
  3692. 13-Ra'd 13
    ve huve : ve o
  3693. 13-Ra'd 13
    şedîdu : şiddetli, çok kuvvetli
  3694. 13-Ra'd 13
    el mihâli : mukavemet edilemeyen, dayanılmaz, karşı koyulmaz
  3695. 13-Ra'd 14
    lehu : ona (kendisinedir)
  3696. 13-Ra'd 14
    da'vetu el hakkı : hakkın daveti
  3697. 13-Ra'd 14
    ve ellezîne : ve o kimseler
  3698. 13-Ra'd 14
    yedne : dua ederler
  3699. 13-Ra'd 14
    yestecîbûne : icabet edilmez
  3700. 13-Ra'd 14
    lehum : onlara
  3701. 13-Ra'd 14
    bi şey'in : bir şey ile
  3702. 13-Ra'd 14
    ke bâsitı : açan gibidir
  3703. 13-Ra'd 14
    keffey-hi : avucunu
  3704. 13-Ra'd 14
    ilel mâi (ilâ el mâi) : suya
  3705. 13-Ra'd 14
    li yebluga : erişmesi için
  3706. 13-Ra'd 14
    vehuve : ve o değildir
  3707. 13-Ra'd 14
    ve mâ : ve değildir
  3708. 13-Ra'd 14
    duâu el kâfirîne : kâfirlerin duası
  3709. 13-Ra'd 15
    ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a
  3710. 13-Ra'd 15
    yescudu : secde eder
  3711. 13-Ra'd 15
    menes semâvâti : semalarda olanlar
  3712. 13-Ra'd 15
    ve el ardı : ve yeryüzü
  3713. 13-Ra'd 15
    ve kerhen : ve istemeyerek
  3714. 13-Ra'd 15
    ve zilâlu-hum : ve onların gölgeleri
  3715. 13-Ra'd 15
    bi el guduvvi : sabahleyin, sabah
  3716. 13-Ra'd 15
    ve el âsâli : ve akşamleyin, akşam
  3717. 13-Ra'd 16
    men : kim
  3718. 13-Ra'd 16
    rabbu es semâvâti : semaların (göklerin) Rabbi
  3719. 13-Ra'd 16
    ve el ardı : ve yer
  3720. 13-Ra'd 16
    e fettehaztum : artık siz, ...mı edindiniz
  3721. 13-Ra'd 16
    evliyâe : evliya, velîler, dostlar
  3722. 13-Ra'd 16
    yemlikûne : yapamaz, gücü yetmez, malik değil
  3723. 13-Ra'd 16
    li enfusi-him : kendileri için
  3724. 13-Ra'd 16
    nef'an : bir yarar, fayda, menfaat
  3725. 13-Ra'd 16
    vedarren : ve zarar vermez
  3726. 13-Ra'd 16
    hel yestevi : bir mi, bir olur mu
  3727. 13-Ra'd 16
    el a'mâ : âmâ olan, görmeyen
  3728. 13-Ra'd 16
    ve el basîru : veren
  3729. 13-Ra'd 16
    em : yoksa, veya
  3730. 13-Ra'd 16
    hel testevî : bir mi, bir olur mu
  3731. 13-Ra'd 16
    ez zulumâtu : karanlıklar
  3732. 13-Ra'd 16
    ve en nûru : ve nur
  3733. 13-Ra'd 16
    em : yoksa, veya
  3734. 13-Ra'd 16
    cealû : kıldılar, yaptılar
  3735. 13-Ra'd 16
    şurekâe : ortaklar
  3736. 13-Ra'd 16
    ke : gibi
  3737. 13-Ra'd 16
    fe : böylece
  3738. 13-Ra'd 16
    teşâbehe : birbirine benzedi, benzer göründü
  3739. 13-Ra'd 16
    el halku : yaratma
  3740. 13-Ra'd 16
    aleyhim : onlara
  3741. 13-Ra'd 16
    kulli şey'in : herşey
  3742. 13-Ra'd 16
    ve huve : ve o
  3743. 13-Ra'd 16
    el vâhidu : ek (bir tane)
  3744. 13-Ra'd 16
    el kahhâru : kahhar olan, en kuvvetli olan, herşeye gücü yeten
  3745. 13-Ra'd 17
    enzele : indirdi
  3746. 13-Ra'd 17
    min es semâi : gökten
  3747. 13-Ra'd 17
    en : su
  3748. 13-Ra'd 17
    felet : böylece akar
  3749. 13-Ra'd 17
    evdiyetun : vadiler
  3750. 13-Ra'd 17
    bi kaderi-hâ : miktarınca, ona takdir edilen miktar kadar
  3751. 13-Ra'd 17
    fahtemele (fe ihtemele) : böyleceklendi, götürdü, taşıdı
  3752. 13-Ra'd 17
    es seylu : sel
  3753. 13-Ra'd 17
    zebeden : köpük
  3754. 13-Ra'd 17
    biyen : üste çıkan, kabaran
  3755. 13-Ra'd 17
    ve mim-mâ : ve şeyden
  3756. 13-Ra'd 17
    yûkıdûne : ateşe tutulurlar, yakılırlar
  3757. 13-Ra'd 17
    aleyhi : ona, üzerinde
  3758. 13-Ra'd 17
    en nâri : ateş içinde, ateşte
  3759. 13-Ra'd 17
    ibtigâe : istedi
  3760. 13-Ra'd 17
    lyetin : süs eşyası
  3761. 13-Ra'd 17
    ev : veya
  3762. 13-Ra'd 17
    metâın : meta, eşya
  3763. 13-Ra'd 17
    zebedun : köpük
  3764. 13-Ra'd 17
    kezâlike : işteyle
  3765. 13-Ra'd 17
    el hakka : hak
  3766. 13-Ra'd 17
    ve el bâtıle : ve bâtıl
  3767. 13-Ra'd 17
    fe emme : ama, fakat
  3768. 13-Ra'd 17
    ez zebedu : köpük
  3769. 13-Ra'd 17
    fe yezhebu : fakat, sonra gider
  3770. 13-Ra'd 17
    cufâen : çözülüp dağılarak
  3771. 13-Ra'd 17
    ve emmâ : ve ama, fakat
  3772. 13-Ra'd 17
    yenfau ense : insanlara yarar sağlar, faydası olur
  3773. 13-Ra'd 17
    fe yemkusu : böylece durur, kalır
  3774. 13-Ra'd 17
    el ardı : yeryüzünde
  3775. 13-Ra'd 17
    kezâlike : böylece
  3776. 13-Ra'd 17
    el emsâle : örnekler, misaller
  3777. 13-Ra'd 18
    lillezînestecâbû : icabet edenler için vardır
  3778. 13-Ra'd 18
    el husnâ : enzeli
  3779. 13-Ra'd 18
    ve ellezîne : ve o kimseler ki
  3780. 13-Ra'd 18
    lem yestecibû : icabet etmezler
  3781. 13-Ra'd 18
    lehu : ona
  3782. 13-Ra'd 18
    lev enne : (eğer, şâyet) gerçekten olsaydı
  3783. 13-Ra'd 18
    lehum : onlara ait, onların
  3784. 13-Ra'd 18
    mâ fî el ardı : yeryüzünde olan şeyler
  3785. 13-Ra'd 18
    cemîan : tümü, hepsi
  3786. 13-Ra'd 18
    ve misle-hu : ve onun bir misli daha, onun kadar daha
  3787. 13-Ra'd 18
    mea-hu : onunla beraber
  3788. 13-Ra'd 18
    leftedev (le iftedev) : fidye verirlerdi
  3789. 13-Ra'd 18
    ulâike : işte onlar
  3790. 13-Ra'd 18
    lehum : onlar için vardır
  3791. 13-Ra'd 18
    sûu el hısâbi : sorgulamanın, hesabın en kötüsü
  3792. 13-Ra'd 18
    ve me'vâ-hum : ve onların barınacağı yer
  3793. 13-Ra'd 18
    cehennemu : cehennemdir
  3794. 13-Ra'd 18
    ve bi'se el mihâdu : ve ne kötü yatak, döşek
  3795. 13-Ra'd 19
    e : mi
  3796. 13-Ra'd 19
    fe men : artık kim
  3797. 13-Ra'd 19
    ya'lemu : bilir
  3798. 13-Ra'd 19
    ennemâ : olduğunu
  3799. 13-Ra'd 19
    unzile : indirildi
  3800. 13-Ra'd 19
    ileyke : sana
  3801. 13-Ra'd 19
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  3802. 13-Ra'd 19
    el hakku : hak
  3803. 13-Ra'd 19
    ke : gibi
  3804. 13-Ra'd 19
    men huve : o kimse
  3805. 13-Ra'd 19
    innemâ : sadece, ancak, fakat
  3806. 13-Ra'd 19
    yetezekkeru : tezekkür eder
  3807. 13-Ra'd 19
    ûlu el elbâbi : sır sahipleri
  3808. 13-Ra'd 20
    ellezîne : o kimseler
  3809. 13-Ra'd 20
    yûfûne : yerine getirirler, ifa ederler
  3810. 13-Ra'd 20
    veyenkudûne : ve bozmazlar
  3811. 13-Ra'd 20
    el misâka : misaki
  3812. 13-Ra'd 21
    ve ellezîne : ve o kimseler
  3813. 13-Ra'd 21
    yasılûne : ulaştırırlar, vasıl ederler
  3814. 13-Ra'd 21
    emerallâhu (emre allâhu) : Allah'ın emrettiği şeyi
  3815. 13-Ra'd 21
    ensale : ulaştırmak
  3816. 13-Ra'd 21
    ve yahşevne : ve korkarlar, huşû duyarlar
  3817. 13-Ra'd 21
    rabbe-hum : onların Rab'leri
  3818. 13-Ra'd 21
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  3819. 13-Ra'd 21
    e el hisâbi : kötü hesap
  3820. 13-Ra'd 22
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
  3821. 13-Ra'd 22
    saberû : sabrettiler
  3822. 13-Ra'd 22
    ibtigâe : istedi
  3823. 13-Ra'd 22
    vechi rabbi-him : Rab'lerinin yüzünü, Zat'ını
  3824. 13-Ra'd 22
    ve ekâmû es salâte : ve namazı ikame ettiler
  3825. 13-Ra'd 22
    ve enfekû : ve infâk ettiler
  3826. 13-Ra'd 22
    rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
  3827. 13-Ra'd 22
    sirren : gizli olarak
  3828. 13-Ra'd 22
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  3829. 13-Ra'd 22
    ve yedreûne : ve giderirler, savarlar
  3830. 13-Ra'd 22
    bi el haseneti es seyyiete : kötülüğü iyilik ile
  3831. 13-Ra'd 22
    ulâike : işte onlar
  3832. 13-Ra'd 22
    lehum : onlar için vardır
  3833. 13-Ra'd 22
    ukbe ed dâri : (bu) diyarın (bu dünyanın) sonucu
  3834. 13-Ra'd 23
    cennâtu : cennetler
  3835. 13-Ra'd 23
    yedhulûne-hâ : ona girerler
  3836. 13-Ra'd 23
    ve men : ve kim
  3837. 13-Ra'd 23
    ve ezvâci-him : ve onların eşlerinden
  3838. 13-Ra'd 23
    ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden
  3839. 13-Ra'd 23
    ve el melâiketu : ve melekler
  3840. 13-Ra'd 23
    yedhulûne : girerler
  3841. 13-Ra'd 23
    aleyhim : onlara, onların yanına
  3842. 13-Ra'd 24
    selâmun : selâm olsun
  3843. 13-Ra'd 24
    aleykum : sizin üzerinize, size
  3844. 13-Ra'd 24
    sabertum : sabrettiniz
  3845. 13-Ra'd 24
    fe : artık, işte, böyle, bundan sonra
  3846. 13-Ra'd 24
    ni'me : nezel
  3847. 13-Ra'd 24
    ukbe ed dâri : yurdun sonu
  3848. 13-Ra'd 25
    ve ellezîne : ve o kimseler ki
  3849. 13-Ra'd 25
    yankudûne : bozarlar
  3850. 13-Ra'd 25
    ahdallâhi (ahde allâhi) : Allah'ın ahdini
  3851. 13-Ra'd 25
    ve yaktaûne : ve keserler
  3852. 13-Ra'd 25
    emere allâhu : Allah'ın emrettiği şeyi
  3853. 13-Ra'd 25
    ensale : ulaştırılmak
  3854. 13-Ra'd 25
    ve yufsidûne : ve fesat çıkarırlar
  3855. 13-Ra'd 25
    el ardı : yeryüzünde
  3856. 13-Ra'd 25
    ulâike : işte onlar
  3857. 13-Ra'd 25
    lehum el la'netu : lânet onlaradır
  3858. 13-Ra'd 25
    ve lehum : ve onlarındır, onlar için vardır
  3859. 13-Ra'd 25
    sûu ed dâri : yurdun kötüsü
  3860. 13-Ra'd 26
    yebsutu er rızka : rızkı genişletir
  3861. 13-Ra'd 26
    li men yeşâu : dilediği kimseye
  3862. 13-Ra'd 26
    ve yakdiru : ve daraltır (az bir ölçü takdir eder)
  3863. 13-Ra'd 26
    ve ferihû : ve sevinirler (ferahlanırlar)
  3864. 13-Ra'd 26
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı ile
  3865. 13-Ra'd 26
    veel hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
  3866. 13-Ra'd 26
    el âhıreti : ahirette, ahiret hayatı yanında
  3867. 13-Ra'd 26
    metâun : bir meta (geçici faydalanılan şey)
  3868. 13-Ra'd 27
    ve yekûlu : ve der(ler)
  3869. 13-Ra'd 27
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3870. 13-Ra'd 27
    lev lâ : olmasaydı, olsa olmaz mıydı, değil miydi
  3871. 13-Ra'd 27
    unzile : indirildi
  3872. 13-Ra'd 27
    aleyhi : ona
  3873. 13-Ra'd 27
    âyetun : bir âyet, mucize
  3874. 13-Ra'd 27
    inne allâhe : muhakkak Allah
  3875. 13-Ra'd 27
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  3876. 13-Ra'd 27
    ve yehdî : ve hidayete erdirir (ulaştırır)
  3877. 13-Ra'd 27
    ileyhi : ona
  3878. 13-Ra'd 27
    men enâbe : dönen, yönelen kimse
  3879. 13-Ra'd 28
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, âmenû olan kimseler
  3880. 13-Ra'd 28
    ve tatmainnu : ve mutmain olur, tatmin olur
  3881. 13-Ra'd 28
    e lâ : öyle değil mi
  3882. 13-Ra'd 28
    tatmainnu el kulûbu : kalpler tatmin (mutmain) olur
  3883. 13-Ra'd 29
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  3884. 13-Ra'd 29
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amelleyenler
  3885. 13-Ra'd 29
    lehum : onlar için, onlara
  3886. 13-Ra'd 29
    ve husnu : ve enzeli
  3887. 13-Ra'd 29
    meâbin : dönüş, dönme yeri, sığınak
  3888. 13-Ra'd 30
    kezâlike : böyle, böylece, öyle
  3889. 13-Ra'd 30
    erselnâ-ke : seninderdik
  3890. 13-Ra'd 30
    ummetin : bir ümmetinine
  3891. 13-Ra'd 30
    halet : gelip geçti
  3892. 13-Ra'd 30
    umemun : ümmetler
  3893. 13-Ra'd 30
    li tetluve : okuman için
  3894. 13-Ra'd 30
    aleyhim : onlara
  3895. 13-Ra'd 30
    ellezî : ki onu
  3896. 13-Ra'd 30
    evhaynâ : biz vahyettik
  3897. 13-Ra'd 30
    ileyke : sana
  3898. 13-Ra'd 30
    ve hum yekfurûne : ve onlar inkâr ederler
  3899. 13-Ra'd 30
    huve : o
  3900. 13-Ra'd 30
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  3901. 13-Ra'd 30
    illâ hûve : ondan başka
  3902. 13-Ra'd 30
    aleyhi : ona
  3903. 13-Ra'd 30
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim
  3904. 13-Ra'd 30
    ve ileyhi : ve ona
  3905. 13-Ra'd 30
    metâbi : benimvbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm)
  3906. 13-Ra'd 31
    ve lev enne : ve eğer gerçekten olsaydı
  3907. 13-Ra'd 31
    kur'ânen : Kur'ân
  3908. 13-Ra'd 31
    suyyiret : yürüttü
  3909. 13-Ra'd 31
    el cibâlu : dağlar
  3910. 13-Ra'd 31
    ev : veya, yahut
  3911. 13-Ra'd 31
    el ardu : yer
  3912. 13-Ra'd 31
    ev : veya, yahut
  3913. 13-Ra'd 31
    kullime : konuşturuldu
  3914. 13-Ra'd 31
    el mevtâ : ölüler
  3915. 13-Ra'd 31
    bel : fakat, ama
  3916. 13-Ra'd 31
    el emru : emir, işler
  3917. 13-Ra'd 31
    cemîan : bütün, hepsi
  3918. 13-Ra'd 31
    e fe lem : hâlâ olmadı mı
  3919. 13-Ra'd 31
    ye'yesi : ümidini kesiyor
  3920. 13-Ra'd 31
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  3921. 13-Ra'd 31
    en : olması
  3922. 13-Ra'd 31
    lev : eğer, ise
  3923. 13-Ra'd 31
    yeşâu allâhu : Allah diler
  3924. 13-Ra'd 31
    le hede ense : elbette insanları hidayete erdirir
  3925. 13-Ra'd 31
    cemîan : tümünü, hepsini
  3926. 13-Ra'd 31
    veyezâlu : ve zail olmaz, devam eder
  3927. 13-Ra'd 31
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3928. 13-Ra'd 31
    ev : veya
  3929. 13-Ra'd 31
    tehullu : gelir, iner, girer, hulul eder
  3930. 13-Ra'd 31
    karîben : yakın
  3931. 13-Ra'd 31
    ye'tiye : gelir
  3932. 13-Ra'd 31
    inne allâhe : muhakkak Allah
  3933. 13-Ra'd 31
    lâ yuhlifu el mîâde : vaadindennmez
  3934. 13-Ra'd 32
    ve lekad : ve andolsun ki
  3935. 13-Ra'd 32
    istuhzie : alay edildi
  3936. 13-Ra'd 32
    min kabli-ke : senden önce
  3937. 13-Ra'd 32
    fe : o zaman, fakat
  3938. 13-Ra'd 32
    emleytu : benhlet (süre) verdim
  3939. 13-Ra'd 32
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  3940. 13-Ra'd 32
    keferû : inkâr ettiler
  3941. 13-Ra'd 32
    summe : sonra
  3942. 13-Ra'd 32
    ehaztu-hum : onları helâk ettim, aldım, yakaladım
  3943. 13-Ra'd 32
    fe : artık, bundan sonra, o zaman, böylece
  3944. 13-Ra'd 32
    keyfe : nasıl
  3945. 13-Ra'd 32
    ne : oldu
  3946. 13-Ra'd 33
    e fe men : artık kim, ...mi
  3947. 13-Ra'd 33
    huve : o
  3948. 13-Ra'd 33
    nefsin : nefs
  3949. 13-Ra'd 33
    bi mâ kesebet : kazandığı şeylere
  3950. 13-Ra'd 33
    ve cealû : ve kıldılar
  3951. 13-Ra'd 33
    şurekâe : ortaklar
  3952. 13-Ra'd 33
    semmû-hum : onları isimlendirin (onları isimleri ile davet edin)
  3953. 13-Ra'd 33
    em tunebbiûne-hu : yoksa ona haber mi veriyorsunuz
  3954. 13-Ra'd 33
    lâ ya'lemu : bilmiyor
  3955. 13-Ra'd 33
    el ardı : yeryüzünde
  3956. 13-Ra'd 33
    em : yoksa, veya
  3957. 13-Ra'd 33
    min el kavli : sözden, sözün
  3958. 13-Ra'd 33
    bel : hayır, fakat
  3959. 13-Ra'd 33
    zuyyine : süslü gösterildi
  3960. 13-Ra'd 33
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  3961. 13-Ra'd 33
    keferû : inkâr ettiler
  3962. 13-Ra'd 33
    mekru-hum : onların hileleri, tuzakları
  3963. 13-Ra'd 33
    ve suddû : ve men edilirler, saptırılırlar
  3964. 13-Ra'd 33
    an es sebîli : yoldan
  3965. 13-Ra'd 33
    ve men yudlili allâhu : ve Allah kimi saptırırsa
  3966. 13-Ra'd 33
    felehu : artık onun için yoktur
  3967. 13-Ra'd 34
    lehum : onlar için vardır
  3968. 13-Ra'd 34
    fîl hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  3969. 13-Ra'd 34
    ve le azâbu el âhıreti : ve elbette ahiret azabı
  3970. 13-Ra'd 34
    eşakku : daha güç, daha meşakkatli
  3971. 13-Ra'd 34
    velehum : ve onlar için yoktur
  3972. 13-Ra'd 35
    meselu el cenneti elletî : o cennetin örneği, durumu, gibi
  3973. 13-Ra'd 35
    vuide el muttekûne : takva sahiplerine vaadedilen
  3974. 13-Ra'd 35
    tecrî : akar
  3975. 13-Ra'd 35
    el enhâru : nehirler
  3976. 13-Ra'd 35
    ve zillu-hâ : ve onun gölgesi
  3977. 13-Ra'd 35
    tilke : işte bu
  3978. 13-Ra'd 35
    ukbâ ellezîne ittekav : takva sahiplerinin sonu
  3979. 13-Ra'd 35
    ve ukbâ el kâfirîne : ve inkâr edenlerin sonu
  3980. 13-Ra'd 35
    en nâru : ateş
  3981. 13-Ra'd 36
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
  3982. 13-Ra'd 36
    âteynâ-hum : onlara verdik
  3983. 13-Ra'd 36
    el kitâbe : kitap
  3984. 13-Ra'd 36
    yefrehûne : sevinirler
  3985. 13-Ra'd 36
    bimâ unzile : indirilen şeye
  3986. 13-Ra'd 36
    ileyke : sana
  3987. 13-Ra'd 36
    ve min el ahzâbi : ve taraftarlardan, gruplardan, hiziplerden
  3988. 13-Ra'd 36
    men yunkiru : inkâr eden kimseler
  3989. 13-Ra'd 36
    innemâ : sadece, yalnız
  3990. 13-Ra'd 36
    en a'bude allâhe : benim Allah'a kul olmam
  3991. 13-Ra'd 36
    ve lâ uşrike : ve ben şirk koşmam
  3992. 13-Ra'd 36
    ileyhi : ona
  3993. 13-Ra'd 36
    ed'û : ben davet ederim
  3994. 13-Ra'd 36
    ve ileyhi : ve ona, o
  3995. 13-Ra'd 36
    meâbi : meabım, dönüş yerim, dönüşüm, sığınağım
  3996. 13-Ra'd 37
    ve kezâlike : veteyle, böylece
  3997. 13-Ra'd 37
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  3998. 13-Ra'd 37
    hukmen : bir hüküm olarak
  3999. 13-Ra'd 37
    arabiyyen : Arapça
  4000. 13-Ra'd 37
    ve le initteba'te (in itteba'te) : ve elbette tâbî olursan
  4001. 13-Ra'd 37
    ehvâe-hum : onların hevalarına (heveslerine)
  4002. 13-Ra'd 37
    ba'de : sonra
  4003. 13-Ra'd 37
    mâ câe-ke : sana gelen şey
  4004. 13-Ra'd 37
    min el ilmi : ilimden
  4005. 13-Ra'd 37
    leke : senin yoktur
  4006. 13-Ra'd 37
    min veliyyin : bir velî, dost
  4007. 13-Ra'd 37
    ve lâ vâkın : ve bir koruyucu yoktur
  4008. 13-Ra'd 38
    ve lekad : ve andolsun
  4009. 13-Ra'd 38
    erselnâ : biz gönderdik
  4010. 13-Ra'd 38
    rusulen : resûller
  4011. 13-Ra'd 38
    min kabli-ke : senden önce
  4012. 13-Ra'd 38
    ve cealnâ : ve kıldık
  4013. 13-Ra'd 38
    lehum ezvâcen : onlara eşler
  4014. 13-Ra'd 38
    ve zurriyyeten : verriyet, nesil, çocuklar
  4015. 13-Ra'd 38
    ve mâ kâne : ve değildir, olmaz
  4016. 13-Ra'd 38
    li resûlin : bir resûl için
  4017. 13-Ra'd 38
    en ye'tiye bi : getirmesi
  4018. 13-Ra'd 38
    âyetin : bir âyet
  4019. 13-Ra'd 38
    li kulli ecelin : her zaman için vardır
  4020. 13-Ra'd 39
    yemhû : siler (mahveder, yok eder), imha eder
  4021. 13-Ra'd 39
    yeşâu : dilediği şeyi
  4022. 13-Ra'd 39
    ve yusbitu : ve sabit kılar, bırakır, tespit eder
  4023. 13-Ra'd 39
    ve inde-hu : ve onun katında, yanında, indinde, nezdinde
  4024. 13-Ra'd 39
    ummu el kitâbi : ana kitap
  4025. 13-Ra'd 40
    ve in mâ : ve eğer, şâyet, ya (veya)
  4026. 13-Ra'd 40
    nuriyenne-ke : sana gösteririz
  4027. 13-Ra'd 40
    ellezî neidu-hum : onlara vaadettiğimizi
  4028. 13-Ra'd 40
    ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
  4029. 13-Ra'd 40
    fe innemâ : sadece
  4030. 13-Ra'd 40
    aleyke el belâgu : tebliğ senin üzerine
  4031. 13-Ra'd 40
    ve aleynâ el hisâbu : ve hesap bizim üzerimize, bize ait
  4032. 13-Ra'd 41
    e ve lem yerev : görmüyorlar mı
  4033. 13-Ra'd 41
    ennâ : nasıl
  4034. 13-Ra'd 41
    ne'ti : geliyoruz
  4035. 13-Ra'd 41
    el arda : arz, yeryüzü
  4036. 13-Ra'd 41
    nenkusu-hâ : onu eksiltiyoruz
  4037. 13-Ra'd 41
    min etrâfi-hâ : onun çevresinden, etrafından
  4038. 13-Ra'd 41
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  4039. 13-Ra'd 41
    lâ muakkıbe : takip eden, kontrol eden, bozacak yoktur
  4040. 13-Ra'd 41
    ve huve : ve o
  4041. 13-Ra'd 41
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  4042. 13-Ra'd 42
    ve kad : ve olmuştur
  4043. 13-Ra'd 42
    mekere : hile, tuzak kurdu
  4044. 13-Ra'd 42
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  4045. 13-Ra'd 42
    fe lillâhi (li allâhi) : oysa Allah'a aittir
  4046. 13-Ra'd 42
    el mekru : hile
  4047. 13-Ra'd 42
    cemîan : tümü, hepsi
  4048. 13-Ra'd 42
    ya'lemu : bilir
  4049. 13-Ra'd 42
    teksibu : kazandığı şey
  4050. 13-Ra'd 42
    nefsin : nefs
  4051. 13-Ra'd 42
    ve se ya'lemu : ve yakında bilecek
  4052. 13-Ra'd 42
    el kuffâru : kâfirler
  4053. 13-Ra'd 42
    li men : kimin
  4054. 13-Ra'd 42
    ukbe ed dâri : yurdun sonu
  4055. 13-Ra'd 43
    ve yekûlu : ve derler, diyorlar
  4056. 13-Ra'd 43
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfir olanlar
  4057. 13-Ra'd 43
    leste : sen değilsin
  4058. 13-Ra'd 43
    murselen : resûl olarak gönderilmiş
  4059. 13-Ra'd 43
    kefâ : kâfi
  4060. 13-Ra'd 43
    şehîden : şahit olarak
  4061. 13-Ra'd 43
    beynî : benimle
  4062. 13-Ra'd 43
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  4063. 13-Ra'd 43
    ve men : ve kim, kimse
  4064. 13-Ra'd 43
    inde-hu : onun yanında, indinde
  4065. 13-Ra'd 43
    ilmu el kitâbi : kitabın ilmi
  4066. 14-İbrahim 1
    elif lâm râ : elif lâm râ
  4067. 14-İbrahim 1
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  4068. 14-İbrahim 1
    ileyke : sana
  4069. 14-İbrahim 1
    li tuhrice ense : insanları çıkarman için
  4070. 14-İbrahim 1
    min ez zulûmâti : zulmetten, karanlıklardan
  4071. 14-İbrahim 1
    ilâ en nûri : nura
  4072. 14-İbrahim 1
    el azîzi : azîz olan, izzet sahibi olan
  4073. 14-İbrahim 1
    el hamîdi : kendisine hamdedilen
  4074. 14-İbrahim 2
    ellezî : o ki
  4075. 14-İbrahim 2
    lehu : onundur
  4076. 14-İbrahim 2
    es semâvâti : göklerde, semalarda
  4077. 14-İbrahim 2
    ve mâ : ve şeyler
  4078. 14-İbrahim 2
    el ardı : yerde
  4079. 14-İbrahim 2
    ve veylun : ve vay haline, yazıklar olsun
  4080. 14-İbrahim 2
    li el kâfirîne : inkâr edenler, kâfirler için, kâfirlere
  4081. 14-İbrahim 2
    şedîdin : şiddetli
  4082. 14-İbrahim 3
    ellezîne : o kimseler, onlar
  4083. 14-İbrahim 3
    yestehıbbûne : tercih ederler, severler
  4084. 14-İbrahim 3
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatını
  4085. 14-İbrahim 3
    alâ el âhıreti : ahirete
  4086. 14-İbrahim 3
    ve yasuddûne : ve alıkoyarlar
  4087. 14-İbrahim 3
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  4088. 14-İbrahim 3
    ve yebgûne-hâ : ve onu isterler
  4089. 14-İbrahim 3
    ivecen : eğrilik
  4090. 14-İbrahim 3
    ulâike : işte onlar
  4091. 14-İbrahim 4
    veerselnâ : ve biz göndermedik
  4092. 14-İbrahim 4
    min resûlin : resûlden (resûl olarak)
  4093. 14-İbrahim 4
    li yubeyyine : anlatması için, beyan etsin diye
  4094. 14-İbrahim 4
    lehum : onlara
  4095. 14-İbrahim 4
    fe : artık, bundan sonra
  4096. 14-İbrahim 4
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  4097. 14-İbrahim 4
    ve yehdî : ve hidayete erdirir, ulaştırır
  4098. 14-İbrahim 4
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  4099. 14-İbrahim 4
    ve huve : ve o
  4100. 14-İbrahim 4
    el azîzu : izzet sahibi, azîz olandır
  4101. 14-İbrahim 4
    el hakîmu : hikmet sahibidir, hüküm sahibidir
  4102. 14-İbrahim 5
    ve lekad : ve andolsun ki
  4103. 14-İbrahim 5
    erselnâ : biz gönderdik
  4104. 14-İbrahim 5
    en ahric : çıkarmak
  4105. 14-İbrahim 5
    kavme-ke : senin kavmin
  4106. 14-İbrahim 5
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  4107. 14-İbrahim 5
    ilâ en nûri : nura
  4108. 14-İbrahim 5
    ve zekkir-hum : ve onlara hatırlat, onları zikrettir
  4109. 14-İbrahim 5
    bi eyyâmi allâhi : Allah'ın günlerini
  4110. 14-İbrahim 5
    inne : muhakkak
  4111. 14-İbrahim 5
    fî zâlike : bunda
  4112. 14-İbrahim 5
    le âyâtin : elbette âyetler vardır
  4113. 14-İbrahim 5
    şekûrin : şükredenler
  4114. 14-İbrahim 6
    ve iz kâle : ve demişti
  4115. 14-İbrahim 6
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metlerini
  4116. 14-İbrahim 6
    aleykum : size
  4117. 14-İbrahim 6
    iz encâ-kum : sizi kurtardığı zaman
  4118. 14-İbrahim 6
    min âli fir'avne : firavunun ailesinden
  4119. 14-İbrahim 6
    yesûmûne-kum : sizi zorluyorlar, maruz bırakıyorlar
  4120. 14-İbrahim 6
    e el azâbi : kötü azaba
  4121. 14-İbrahim 6
    ve yuzebbihûne : ve boğazlıyorlar (öldürüyorlar)
  4122. 14-İbrahim 6
    ebnâe-kum : sizin oğullarınız
  4123. 14-İbrahim 6
    ve yestahyûne : ve canlı bırakıyorlar (sağ)
  4124. 14-İbrahim 6
    nisâe-kum : hanımlarınızı, kadınlarınızı
  4125. 14-İbrahim 6
    ve fî zâlikum : ve bunlarda vardır
  4126. 14-İbrahim 6
    belâun : bir imtihan
  4127. 14-İbrahim 7
    ve iz te'ezzene : ve bildirmişti, duyurmuştu
  4128. 14-İbrahim 7
    le in : eğer gerçekten
  4129. 14-İbrahim 7
    şekertum : şükrettiniz
  4130. 14-İbrahim 7
    le ezîdenne-kum : mutlaka, elbette size artırırım
  4131. 14-İbrahim 7
    ve le in : ve eğer
  4132. 14-İbrahim 7
    kefertum : inkâr ettiniz
  4133. 14-İbrahim 7
    inne : muhakkak
  4134. 14-İbrahim 7
    le şedîdun : mutlaka çok şiddetli
  4135. 14-İbrahim 8
    vele : ve dedi
  4136. 14-İbrahim 8
    in tekfurû : eğer inkâr ederseniz
  4137. 14-İbrahim 8
    entum : siz
  4138. 14-İbrahim 8
    ve men : ve kimse
  4139. 14-İbrahim 8
    el ardı : yeryüzünde
  4140. 14-İbrahim 8
    cemî'an : tümü, hepsi
  4141. 14-İbrahim 8
    fe : o zaman
  4142. 14-İbrahim 8
    inne allâhe : muhakkak Allah
  4143. 14-İbrahim 8
    le ganiyyun : ganidir, ihtiyacı yoktur, muhtaç değildir
  4144. 14-İbrahim 9
    e lem ye'ti-kum : size gelmedi mi
  4145. 14-İbrahim 9
    nebeu ellezîne : o kimselerin haberi
  4146. 14-İbrahim 9
    ve âdin : ve
  4147. 14-İbrahim 9
    ve semûde : ve
  4148. 14-İbrahim 9
    ve ellezîne : ve o kimseler
  4149. 14-İbrahim 9
    lâ ya'lemu-hum : onları bilmez
  4150. 14-İbrahim 9
    et-hum : onlara geldi
  4151. 14-İbrahim 9
    bi el beyyinâti : beyyinelerle (delillerle)
  4152. 14-İbrahim 9
    fe reddû : döndürdüler, götürdüler
  4153. 14-İbrahim 9
    eydiye-hum : ellerini
  4154. 14-İbrahim 9
    efvâhi-him : ağızlarına
  4155. 14-İbrahim 9
    ve kâlû : ve dediler
  4156. 14-İbrahim 9
    kefernâ : inkâr ettik
  4157. 14-İbrahim 9
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4158. 14-İbrahim 9
    le fî şekkin : mutlaka şüpheinde
  4159. 14-İbrahim 9
    tedne-nâ : bizi davet ediyorsun
  4160. 14-İbrahim 9
    ileyhi : ona
  4161. 14-İbrahim 10
    let : dedi
  4162. 14-İbrahim 10
    e fî allâhi : Allah hakkında mı
  4163. 14-İbrahim 10
    şekkun : bir şüphe
  4164. 14-İbrahim 10
    fâtırı es semâvâti : semaları yaratan
  4165. 14-İbrahim 10
    ve el ardı : ve arzı (yeryüzünü)
  4166. 14-İbrahim 10
    yed'û-kum : sizi davet ediyor
  4167. 14-İbrahim 10
    li yagfire : mağfiret etmek için
  4168. 14-İbrahim 10
    lekum : sizi
  4169. 14-İbrahim 10
    ve yuahhıre-kum : ve sizi tehir ediyor, erteliyor, mühlet veriyor
  4170. 14-İbrahim 10
    ilâ ecelin : bir zamana kadar
  4171. 14-İbrahim 10
    musemmen : belirli
  4172. 14-İbrahim 10
    in entum : siz, eğer iseniz
  4173. 14-İbrahim 10
    beşerun : bir beşer
  4174. 14-İbrahim 10
    turîdûne : istiyorsunuz
  4175. 14-İbrahim 10
    en tesuddû-nâ : bizi men etmek, alıkoymak
  4176. 14-İbrahim 10
    ne : oldu, idi
  4177. 14-İbrahim 10
    fe'tû-nâ : öyleyse bize getirin
  4178. 14-İbrahim 11
    let : dedi
  4179. 14-İbrahim 11
    lehum : onlara
  4180. 14-İbrahim 11
    beşerun : beşer, insan
  4181. 14-İbrahim 11
    vekinne allâhe : ve fakat Allah
  4182. 14-İbrahim 11
    yemunnu : lütufta bulunur, ni'metlendirir
  4183. 14-İbrahim 11
    men yeşâu : dilediği kimse
  4184. 14-İbrahim 11
    ve mâ kâne : ve olmaz
  4185. 14-İbrahim 11
    lenâ : bizim
  4186. 14-İbrahim 11
    en ne'tiye-kum : size bizim getirmemiz
  4187. 14-İbrahim 11
    ve alâ allâhi : ve Allah'a
  4188. 14-İbrahim 11
    fel yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
  4189. 14-İbrahim 11
    el mu'minûne : mü'minler
  4190. 14-İbrahim 12
    velenâ : ve niçin (neden) biz
  4191. 14-İbrahim 12
    ellâ netevekkele : tevekkül etmeyelim
  4192. 14-İbrahim 12
    ve kad hedâ-nâ : ve bizi hidayet etmiştir, ulaştırmıştır
  4193. 14-İbrahim 12
    subule-nâ : yollarımıza
  4194. 14-İbrahim 12
    ve le nasbirenne : ve elbette sabredeceğiz
  4195. 14-İbrahim 12
    âzeytumû-nâ : bize sizin yaptığınız eziyetler
  4196. 14-İbrahim 12
    ve alâllâhi (ve alâ allahi) : ve Allah'a
  4197. 14-İbrahim 12
    fel yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
  4198. 14-İbrahim 12
    el mutevekkilûne : tevekkül edenler
  4199. 14-İbrahim 13
    vele : ve dedi
  4200. 14-İbrahim 13
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  4201. 14-İbrahim 13
    le nuhricenne-kum : muhakkak sizi çıkaracağız
  4202. 14-İbrahim 13
    ev : veya
  4203. 14-İbrahim 13
    le teûdunne : mutlaka döneceksiniz, dönersiniz
  4204. 14-İbrahim 13
    milleti-nâ : bizim dînimize
  4205. 14-İbrahim 13
    fe evhâ : bunun üzerine vahyetti
  4206. 14-İbrahim 13
    ileyhim : onlara
  4207. 14-İbrahim 13
    le nuhlikenne : mutlaka helâk edeceğiz
  4208. 14-İbrahim 13
    ez zâlimîne : zalimler
  4209. 14-İbrahim 14
    ve le nuskinenne-kum : ve sizi yerleştireceğiz
  4210. 14-İbrahim 14
    el arda : arz, yer
  4211. 14-İbrahim 14
    like : işte bu
  4212. 14-İbrahim 14
    li men : kimse için
  4213. 14-İbrahim 14
    fe makâmî : makamımdan korkan
  4214. 14-İbrahim 14
    vefe : ve korkan
  4215. 14-İbrahim 15
    vesteftehû (ve isteftehû) : ve fetih (zafer) istediler
  4216. 14-İbrahim 15
    vebe : ve kaybettiler
  4217. 14-İbrahim 15
    cebbârin : zorba, zorlayıcı
  4218. 14-İbrahim 16
    min verâi-hi : onun arkasında, ardında
  4219. 14-İbrahim 16
    cehennemu : cehennem
  4220. 14-İbrahim 16
    ve yuskâ : veirirler
  4221. 14-İbrahim 17
    yetecerreu-hu : onu yutmaya çalışır (çalışacak)
  4222. 14-İbrahim 17
    veyekâdu : ve olmayacak, olamayacak
  4223. 14-İbrahim 17
    ve ye'tî-hi el mevtu : ve ona ölüm gelecek
  4224. 14-İbrahim 17
    min kulli mekânin : heryerden, her mekândan
  4225. 14-İbrahim 17
    ve mâ : ve olmaz, olamaz
  4226. 14-İbrahim 17
    huve : o
  4227. 14-İbrahim 17
    bi meyyitin : ölü
  4228. 14-İbrahim 17
    ve min verâi-hi : ve onun arkasından
  4229. 14-İbrahim 18
    meselu : mesele, durum
  4230. 14-İbrahim 18
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  4231. 14-İbrahim 18
    ke remâdin : kül gibi
  4232. 14-İbrahim 18
    teddet : savurdu
  4233. 14-İbrahim 18
    er rîhu : şiddetli rüzgâr
  4234. 14-İbrahim 18
    yevmin : gün içinde, günde
  4235. 14-İbrahim 18
    lâ yakdirûne : güç yetiremezler
  4236. 14-İbrahim 18
    kesebû : kazandılar
  4237. 14-İbrahim 18
    şey'in : şey(ler)
  4238. 14-İbrahim 18
    like : işte bu, bu
  4239. 14-İbrahim 18
    huve : o
  4240. 14-İbrahim 18
    ed dalâlu : dalâlet
  4241. 14-İbrahim 18
    el baîdu : uzak
  4242. 14-İbrahim 19
    e lem tere : görmüyor musun
  4243. 14-İbrahim 19
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  4244. 14-İbrahim 19
    es semâvâti : gökleri, semaları
  4245. 14-İbrahim 19
    ve el arda : ve yeryüzü, arz
  4246. 14-İbrahim 19
    bi el hakkı : hak ile
  4247. 14-İbrahim 19
    in yeşa' : eğer o dilerse
  4248. 14-İbrahim 19
    ve ye'ti : ve getirir
  4249. 14-İbrahim 19
    cedîdin : yeni
  4250. 14-İbrahim 20
    ve mâ : ve değildir
  4251. 14-İbrahim 20
    like : işte bu, bu
  4252. 14-İbrahim 21
    ve berezû : ve çıktılar
  4253. 14-İbrahim 21
    cemîan : hepsi
  4254. 14-İbrahim 21
    fele : o zaman, dediler
  4255. 14-İbrahim 21
    ed duafâu : zayıflar, güçsüzler
  4256. 14-İbrahim 21
    li ellezîne istekberû : kibirlenen kimselere
  4257. 14-İbrahim 21
    lekum : size
  4258. 14-İbrahim 21
    tebean : tâbî
  4259. 14-İbrahim 21
    fe hel : artık, şu an, şimdi, mi
  4260. 14-İbrahim 21
    entum : siz
  4261. 14-İbrahim 21
    mugnûne : giderenler, uzaklaştıranlar
  4262. 14-İbrahim 21
    min şey'in : bir şeyden, bir şeyi
  4263. 14-İbrahim 21
    lev : eğer, şâyet
  4264. 14-İbrahim 21
    hedâ-na allâhu : Allah bizi hidayete erdirdi
  4265. 14-İbrahim 21
    le hedeynâ-kum : elbette biz sizi hidayete erdirdik
  4266. 14-İbrahim 21
    sevâun : eşittir, birdir
  4267. 14-İbrahim 21
    aleynâ : bizere, bizim için
  4268. 14-İbrahim 21
    e cezi'nâ : feryatettik
  4269. 14-İbrahim 21
    em sabernâ : yoksa sabır mı ettik
  4270. 14-İbrahim 21
    lenâ : bize yoktur
  4271. 14-İbrahim 22
    vele eş şeytânu : ve şeytan dedi
  4272. 14-İbrahim 22
    lemmâ : olduğu zaman
  4273. 14-İbrahim 22
    kudıye el emru : emir yerine getirildi, tamamlandı
  4274. 14-İbrahim 22
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  4275. 14-İbrahim 22
    veade-kum : size vaadetti
  4276. 14-İbrahim 22
    va'de el hakkı : hakkın vaadi
  4277. 14-İbrahim 22
    ve veadtu-kum : ve size vaadettim
  4278. 14-İbrahim 22
    fe ahleftu-kum : size verdiğim sözden hilâf ettim (vaadimden döndüm)
  4279. 14-İbrahim 22
    ve mâ kâne : ve olmadı, yoktu
  4280. 14-İbrahim 22
    liye : benim
  4281. 14-İbrahim 22
    aleykum : sizin üzerinizde
  4282. 14-İbrahim 22
    illâ en : ancak, sadece
  4283. 14-İbrahim 22
    deavtu-kum : sizi davet ettim
  4284. 14-İbrahim 22
    fe istecebtum : böylece siz icabet ettiniz
  4285. 14-İbrahim 22
    fetelûmû-nî : artık beni kınamayın, levmetmeyin
  4286. 14-İbrahim 22
    ve lûmû : ve kınayın, levmedin
  4287. 14-İbrahim 22
    enfuse-kum : sizin nesflerinizi (kendinizi)
  4288. 14-İbrahim 22
    ene : ben
  4289. 14-İbrahim 22
    veentum : ve siz değilsiniz
  4290. 14-İbrahim 22
    bi musrıhıyye : benim yardımcım (bana yardım eden)
  4291. 14-İbrahim 22
    kefertu : inkâr ettim
  4292. 14-İbrahim 22
    eşrektumû-ni : beni ortak koşmanız
  4293. 14-İbrahim 22
    inne ez zâlimîne : muhakkak zalimler
  4294. 14-İbrahim 22
    lehum : onlara vardır, onlar için vardır
  4295. 14-İbrahim 22
    azâbun elîmun : acı azap
  4296. 14-İbrahim 23
    ve udhile : ve dahil edilirler, konulurlar
  4297. 14-İbrahim 23
    ellezîne : o kimseler
  4298. 14-İbrahim 23
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  4299. 14-İbrahim 23
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici amelleyenler
  4300. 14-İbrahim 23
    cennâtin : cennetler
  4301. 14-İbrahim 23
    tecrî : akar
  4302. 14-İbrahim 23
    el enhâru : nehirler
  4303. 14-İbrahim 23
    hâlidîne : ebedî kalırlar
  4304. 14-İbrahim 23
    tehıyyetu-hum : onların tahiyyeleri (temennileri, iltifatları, duaları, esenlik dilekleri)
  4305. 14-İbrahim 23
    selâmun : selâmdır
  4306. 14-İbrahim 24
    e lem tere : görmedin mi
  4307. 14-İbrahim 24
    keyfe : nasıl
  4308. 14-İbrahim 24
    darabe allâhu meselen : Allah örnek (misal) verdi
  4309. 14-İbrahim 24
    kelimeten : bir söz, bir kelime
  4310. 14-İbrahim 24
    tayyibeten : güzel
  4311. 14-İbrahim 24
    ke şeceretin : bir ağaç gibi
  4312. 14-İbrahim 24
    tayyibetin : güzel
  4313. 14-İbrahim 24
    ve fer'u-hâ : ve onun dalı
  4314. 14-İbrahim 24
    es semâi : semada
  4315. 14-İbrahim 25
    ukule-hâ : (onun) kendi meyvesi
  4316. 14-İbrahim 25
    kulle : her
  4317. 14-İbrahim 25
    ve yadrıbu allâhu el emsâle : ve Allah misal verir
  4318. 14-İbrahim 25
    li en nâsi : insanlara
  4319. 14-İbrahim 25
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  4320. 14-İbrahim 25
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  4321. 14-İbrahim 26
    ve meselu : ve örnek, misal, durum
  4322. 14-İbrahim 26
    kelimetin : bir söz, bir kelime
  4323. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  4324. 14-İbrahim 26
    ke şeceretin : bir ağaç gibi
  4325. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  4326. 14-İbrahim 26
    ictusset : kökünden koparıldı
  4327. 14-İbrahim 26
    min fevkı el ardı : yerin üstünden
  4328. 14-İbrahim 26
    lehâ : onun (için) yoktur
  4329. 14-İbrahim 27
    yusebbitu allâhu : Allah sebat ettirir
  4330. 14-İbrahim 27
    ellezîne âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler, âmenû olanlar
  4331. 14-İbrahim 27
    bi el kavli es sâbiti : sabit söz ile
  4332. 14-İbrahim 27
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  4333. 14-İbrahim 27
    veel âhıreti : ve ahirette
  4334. 14-İbrahim 27
    ve yudıllu allâhu : ve Allah dalâlette bırakır
  4335. 14-İbrahim 27
    ez zâlimîne : zalimler
  4336. 14-İbrahim 27
    ve yef'alu allâhu : ve Allah yapar
  4337. 14-İbrahim 27
    yeşâu : dilediği şeyi
  4338. 14-İbrahim 28
    e lem tere : görmedin mi
  4339. 14-İbrahim 28
    ilellezîne (ilâ ellezîne) : o kimseleri
  4340. 14-İbrahim 28
    beddelû : bedel, karşılık
  4341. 14-İbrahim 28
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  4342. 14-İbrahim 28
    kufren : küfür, inkâr
  4343. 14-İbrahim 28
    ve ehallû : ve ikamet etmek üzere götürdüler, ikamet ettirdiler
  4344. 14-İbrahim 28
    kavme-hum : onların kavimleri
  4345. 14-İbrahim 28
    re : yurt
  4346. 14-İbrahim 28
    el bevâri : yok olma, helâk olma
  4347. 14-İbrahim 29
    cehenneme : cehennem
  4348. 14-İbrahim 29
    yaslevne-hâ : ona (ateşe) yaslanırlar, maruz kalırlar
  4349. 14-İbrahim 29
    ve bi'se : ve ne kötü
  4350. 14-İbrahim 29
    el karâru : karar yeri, yerleşme mekânı, karar kılınan yer
  4351. 14-İbrahim 30
    ve cealû : ve kıldılar
  4352. 14-İbrahim 30
    endâden : eşler, denkler
  4353. 14-İbrahim 30
    an sebîli-hi : onun yolundan
  4354. 14-İbrahim 30
    temetteû : metalanın, faydalanın, refahinde olun
  4355. 14-İbrahim 30
    fe inne : artık mutlaka
  4356. 14-İbrahim 30
    masîre-kum : sizin dönüşünüz
  4357. 14-İbrahim 30
    ilâ en nâri : ateşe
  4358. 14-İbrahim 31
    li ibâdiye : kullarıma
  4359. 14-İbrahim 31
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  4360. 14-İbrahim 31
    yukîmu es salâte : namazı ikame ederler
  4361. 14-İbrahim 31
    ve yunfikû : ve infâk ederler
  4362. 14-İbrahim 31
    sirren : gizli
  4363. 14-İbrahim 31
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  4364. 14-İbrahim 31
    en ye'tiye : gelmesi
  4365. 14-İbrahim 31
    yevmun : o gün
  4366. 14-İbrahim 31
    bey'un : alışveriş olmayan
  4367. 14-İbrahim 31
    ve lâ : ve yoktur
  4368. 14-İbrahim 32
    allâhu ellezî : Allah, ki o
  4369. 14-İbrahim 32
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  4370. 14-İbrahim 32
    ve el arda : ve yeryüzü, arz
  4371. 14-İbrahim 32
    ve enzele : ve indirdi
  4372. 14-İbrahim 32
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  4373. 14-İbrahim 32
    en : su
  4374. 14-İbrahim 32
    fe ahrece : böylece çıkardı
  4375. 14-İbrahim 32
    min es semerâti : ürünlerden
  4376. 14-İbrahim 32
    lekum : size, sizin için
  4377. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  4378. 14-İbrahim 32
    el fulke : gemiler
  4379. 14-İbrahim 32
    li tecriye : akıp gitmesi için
  4380. 14-İbrahim 32
    el bahri : denizde
  4381. 14-İbrahim 32
    bi emri-hi : onun emri ile
  4382. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  4383. 14-İbrahim 32
    el enhâra : nehirler
  4384. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve boyun eğdirdi, emre amade kıldı, musahhar kıldı
  4385. 14-İbrahim 33
    lekum : sizin için
  4386. 14-İbrahim 33
    eş şemse : güneş
  4387. 14-İbrahim 33
    ve el kamere : ve ay
  4388. 14-İbrahim 33
    ibeyni : ikisi de adet üzere (sünnetullah ile) devamlı hareket halinde
  4389. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve emre amade kıldı, musahhar kıldı
  4390. 14-İbrahim 33
    lekum : sizin için
  4391. 14-İbrahim 33
    el leyle : gece
  4392. 14-İbrahim 33
    ve en nehâra : ve gündüz
  4393. 14-İbrahim 34
    ve âtâ-kum : ve size verdi
  4394. 14-İbrahim 34
    se'eltumû-hu : sizin ondan istediğiniz şey
  4395. 14-İbrahim 34
    ve in teuddû : ve eğer sayarsanız
  4396. 14-İbrahim 34
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  4397. 14-İbrahim 34
    inne el insâne : muhakkak insan
  4398. 14-İbrahim 34
    le zalûmûn : gerçekten çok zalim
  4399. 14-İbrahim 34
    keffârun : çok nankör, kuvvetle inkâr eden
  4400. 14-İbrahim 35
    ve iz kâle : ve demişti
  4401. 14-İbrahim 35
    ze el belede : bu şehir, bu belde
  4402. 14-İbrahim 35
    âminen : emniyetli, emin
  4403. 14-İbrahim 35
    vecnubnî (ve ucnub-nî) : ve beni uzaklaştır, içtinab ettir
  4404. 14-İbrahim 35
    ve beniyye : ve oğullarımı
  4405. 14-İbrahim 35
    en na'bude : bizim tapmamız
  4406. 14-İbrahim 35
    el asnâme : putlara
  4407. 14-İbrahim 36
    innehunne : muhakkak onlar, gerçekten onlar
  4408. 14-İbrahim 36
    adlelne : saptırdılar, dalâlete düşürdüler
  4409. 14-İbrahim 36
    kesîren : çoğunu
  4410. 14-İbrahim 36
    min en nâsi : insanlardan
  4411. 14-İbrahim 36
    fe men : artık kim
  4412. 14-İbrahim 36
    tebia-nî : bana tâbî olur
  4413. 14-İbrahim 36
    fe inne-hu : o zaman muhakkak o
  4414. 14-İbrahim 36
    ve men : ve kim
  4415. 14-İbrahim 36
    fe inne-ke : o zaman muhakkak sen
  4416. 14-İbrahim 37
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4417. 14-İbrahim 37
    eskentu : yerleştirdim, iskân ettim
  4418. 14-İbrahim 37
    min zurriyyetî : zürriyetimden
  4419. 14-İbrahim 37
    zer'ın : ekine sahip
  4420. 14-İbrahim 37
    inde : yanında
  4421. 14-İbrahim 37
    beyti-ke el muharremi : senin Beyt-i Haram'ın
  4422. 14-İbrahim 37
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4423. 14-İbrahim 37
    li yukîmu es salâte : (namazı ikame etmek için) namazı ikame etsinler
  4424. 14-İbrahim 37
    fec'al (fe ic'al) : böylece kıl
  4425. 14-İbrahim 37
    ef'ideten : gönüller
  4426. 14-İbrahim 37
    min en nâsi : insanlardan
  4427. 14-İbrahim 37
    tehvî : sen meylettir
  4428. 14-İbrahim 37
    ileyhim : onlara
  4429. 14-İbrahim 37
    verzuk-hum : ve onları rızıklandır
  4430. 14-İbrahim 37
    min es semerâti : ürünlerden
  4431. 14-İbrahim 37
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  4432. 14-İbrahim 37
    yeşkurûne : şükrederler
  4433. 14-İbrahim 38
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4434. 14-İbrahim 38
    inne-ke : muhakkak sen
  4435. 14-İbrahim 38
    ta'lemu : bilirsin
  4436. 14-İbrahim 38
    ve mâ nu'linu : ve açıkladığımız (aleni olan) şeyler
  4437. 14-İbrahim 38
    ve mâ yahfâ : ve gizli değildir (olmaz)
  4438. 14-İbrahim 38
    min şey'in : bir şey
  4439. 14-İbrahim 38
    el ardı : yeryüzünde
  4440. 14-İbrahim 38
    ve lâ : ve değildir
  4441. 14-İbrahim 38
    es semâi : semada
  4442. 14-İbrahim 39
    el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir, hamd Allah'adır, Allah'a mahsustur
  4443. 14-İbrahim 39
    ellezî : ki o
  4444. 14-İbrahim 39
    vehebe : bağışladı, hibe etti
  4445. 14-İbrahim 39
    el kiberi : ihtiyarlık
  4446. 14-İbrahim 39
    ismâîle : İsmail
  4447. 14-İbrahim 39
    ve ishâka : ve İshak
  4448. 14-İbrahim 39
    inne : muhakkak
  4449. 14-İbrahim 39
    le semîu ed duâi : duayı mutlaka işitendir
  4450. 14-İbrahim 40
    mukîme : ikame eden
  4451. 14-İbrahim 40
    es salâti : namaz
  4452. 14-İbrahim 40
    ve min zurriyyetî : verriyetimden, zürriyetimi
  4453. 14-İbrahim 40
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  4454. 14-İbrahim 40
    ve tekabbel : ve kabul et
  4455. 14-İbrahim 41
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4456. 14-İbrahim 41
    ve li vâlideyye : ve, annemi ve babamı
  4457. 14-İbrahim 41
    ve li el mu'minîne : ve mü'minleri
  4458. 14-İbrahim 41
    yevme : gün
  4459. 14-İbrahim 41
    yekûmu : yapılır (ikame edilir)
  4460. 14-İbrahim 41
    el hisâbu : hesap
  4461. 14-İbrahim 42
    vetahsebenne allâhe : ve Allah'ı sanma, zannetme
  4462. 14-İbrahim 42
    filen : gâfil, bilmeyen
  4463. 14-İbrahim 42
    ya'melu : yapıyorlar
  4464. 14-İbrahim 42
    ez zâlimûne : zalimler
  4465. 14-İbrahim 42
    innemâ : sadece, yalnız
  4466. 14-İbrahim 42
    li yevmin : o güne
  4467. 14-İbrahim 42
    teşhasu : (gördüğü şeyin dehşetinden) açık kalır
  4468. 14-İbrahim 42
    el ebsâru : gözler
  4469. 14-İbrahim 43
    muhtiîne : hızla gidenler, koşanlar
  4470. 14-İbrahim 43
    yerteddu : dönmez, dönemez, çevrilmez
  4471. 14-İbrahim 43
    ileyhim : onlara, kendilerine
  4472. 14-İbrahim 43
    ve ef'idetu-hum : ve onların kalpleri
  4473. 14-İbrahim 43
    hevâun : heva (hevesler), nefsin afetleri (vardır)
  4474. 14-İbrahim 44
    ve enzir : ve uyar
  4475. 14-İbrahim 44
    ense : insanlar
  4476. 14-İbrahim 44
    yevme : gün
  4477. 14-İbrahim 44
    ye'tî-him : onlara gelecek
  4478. 14-İbrahim 44
    el azâbu : azap
  4479. 14-İbrahim 44
    fe yekûlu : o zaman der, söyler
  4480. 14-İbrahim 44
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
  4481. 14-İbrahim 44
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4482. 14-İbrahim 44
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  4483. 14-İbrahim 44
    da'vete-ke : senin davetine
  4484. 14-İbrahim 44
    ve nettebii : ve biz tâbî olalım
  4485. 14-İbrahim 44
    er rusule : resûllere
  4486. 14-İbrahim 44
    e ve lem tekûnû : ve, siz olmadınız mı, siz değil misiniz
  4487. 14-İbrahim 44
    aksemtum : yemin ettiniz (kasem ettiniz)
  4488. 14-İbrahim 44
    lekum : sizin için yoktur
  4489. 14-İbrahim 44
    min zevâlin : bir zeval, zail olma, gitme (yer değiştirme: bir yerden bir yere gitme, dünya yurdundan ahiret yurduna intikal etme)
  4490. 14-İbrahim 45
    ve sekentum : ve siz yerleştiniz
  4491. 14-İbrahim 45
    mesâkini : meskenlere
  4492. 14-İbrahim 45
    ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
  4493. 14-İbrahim 45
    ve tebeyyene : ve beyan edildi (açıklandı)
  4494. 14-İbrahim 45
    lekum : size
  4495. 14-İbrahim 45
    keyfe : nasıl (neler)
  4496. 14-İbrahim 45
    fealnâ : yaptık
  4497. 14-İbrahim 45
    ve darabnâ : ve (misal) verdik
  4498. 14-İbrahim 45
    lekum : size
  4499. 14-İbrahim 45
    el emsâle : misaller, örnekler
  4500. 14-İbrahim 46
    ve kad : ve olmuştu
  4501. 14-İbrahim 46
    mekerû : (hile) tuzak kurdular
  4502. 14-İbrahim 46
    mekre-hum : onların hileleri, tuzakları
  4503. 14-İbrahim 46
    ve inde allâhi : ve Allah'ın indindedir (katında, bilgisi vardır)
  4504. 14-İbrahim 46
    mekru-hum, : onların tuzakları, hileleri
  4505. 14-İbrahim 46
    ve in kâne : ve olsa bile
  4506. 14-İbrahim 46
    mekru-hum : onların tuzakları, hileleri
  4507. 14-İbrahim 46
    li tezûle : zail olması, yok edecek olması
  4508. 14-İbrahim 46
    el cibâlu : dağlar
  4509. 14-İbrahim 47
    fe : öyleyse
  4510. 14-İbrahim 47
    tahsebenne allâhe : Allah'ı sakın sanma, zannetme
  4511. 14-İbrahim 47
    muhlife : sözünde hilâf bulunan, vaadini yerine getirmeyen
  4512. 14-İbrahim 47
    rusule-hu : onun resûlleri
  4513. 14-İbrahim 47
    inne allâhe : muhakkak Allah
  4514. 14-İbrahim 48
    yevme : o gün
  4515. 14-İbrahim 48
    tubeddelu : değiştirilir, bir haldenekilden) bir başka haleekle) döndürülür
  4516. 14-İbrahim 48
    el ardu : yeryüzü
  4517. 14-İbrahim 48
    gayre : başka
  4518. 14-İbrahim 48
    el ardı : yeryüzü
  4519. 14-İbrahim 48
    ve es semâvâtu : ve semalar
  4520. 14-İbrahim 48
    ve berezû : ve ortaya çıktılar
  4521. 14-İbrahim 48
    el vâhıdi : bir (tek) olan, vahid olan
  4522. 14-İbrahim 48
    el kahhâri : kahhar olan, kahretmeye gücü yeten
  4523. 14-İbrahim 49
    ve tere : ve sen görürsün
  4524. 14-İbrahim 49
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular
  4525. 14-İbrahim 49
    yevme izin : izin günü
  4526. 14-İbrahim 49
    mukarrenîne : birbirine bağlanmış olanlar
  4527. 14-İbrahim 49
    el asfâdi \n(el safedu) : bukağı, kelepçeler, zincir \n: (kelepçe)
  4528. 14-İbrahim 50
    serâbîlu-hum : onların gömlekleri
  4529. 14-İbrahim 50
    ve tagşâ : ve kaplamıştır, sarmıştır
  4530. 14-İbrahim 50
    vucûhe-hum : onların yüzleri
  4531. 14-İbrahim 50
    en nâru : ateş
  4532. 14-İbrahim 51
    li yecziye allâhu : Allah'ın karşılığını (ceza veya mükâfat) vermesi içindir
  4533. 14-İbrahim 51
    kulle : hepsi, bütünü, tamamı
  4534. 14-İbrahim 51
    nefsin : nefs
  4535. 14-İbrahim 51
    kesebet, : kazandığı şeyler
  4536. 14-İbrahim 51
    inne allâhe : muhakkak Allah
  4537. 14-İbrahim 51
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  4538. 14-İbrahim 52
    belâgun : bir bildiridir, duyurudur, tebliğdir
  4539. 14-İbrahim 52
    li en nâsi : insanlar için
  4540. 14-İbrahim 52
    ve li yunzerû : ve uyarılsınlar diye
  4541. 14-İbrahim 52
    ve li ya'lemû : ve bilsinler diye
  4542. 14-İbrahim 52
    ennemâ : sadece, yalnız, ancak
  4543. 14-İbrahim 52
    huve : o
  4544. 14-İbrahim 52
    ve li yezzekkere : ve tezekkür etsinler diye
  4545. 14-İbrahim 52
    ûlu el elbâbi : sırların sahipleri
  4546. 15-Hicr 1
    elif lâm râ : elif, lâm, râ
  4547. 15-Hicr 1
    tilke : işte bu, bunlar
  4548. 15-Hicr 1
    âyâtu el kitâbi : kitabın âyetleridir
  4549. 15-Hicr 1
    ve kur'ânin : ve Kur'ân
  4550. 15-Hicr 2
    rubemâ : ihtimal ki
  4551. 15-Hicr 2
    yeveddu : isterler, temenni (ederler) edecekler
  4552. 15-Hicr 2
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  4553. 15-Hicr 2
    lev : ise, olsa, keşke
  4554. 15-Hicr 2
    muslimîne : müslüman, teslim olanlar
  4555. 15-Hicr 3
    zer-hum : onları bırak, terket
  4556. 15-Hicr 3
    ye'kulû : yesinler
  4557. 15-Hicr 3
    ve yetemetteû : ve metalansınlar, refaherisinde yaşasınlar, faydalansınlar
  4558. 15-Hicr 3
    ve yulhi-him : ve onları meşgul etsin, oyalasın
  4559. 15-Hicr 3
    el emelu : emel, ümit
  4560. 15-Hicr 3
    fe : artık, fakat
  4561. 15-Hicr 3
    sevfe : yakında olacak
  4562. 15-Hicr 3
    ya'lemûne : bilirler, bilecekler
  4563. 15-Hicr 4
    veehleknâ : ve biz helâk etmedik
  4564. 15-Hicr 4
    min karyetin : bir yeri, bir ülkeyi
  4565. 15-Hicr 4
    ve lehâ : ve onun vardır
  4566. 15-Hicr 5
    tesbiku : öne geçer, öne alır
  4567. 15-Hicr 5
    min ummetin : bir ümmet(ten)
  4568. 15-Hicr 5
    ecele-hâ : onun eceli, onun için tayin edilen zaman dilimi
  4569. 15-Hicr 5
    ve mâ : ve olmaz
  4570. 15-Hicr 5
    yeste'hırûne : tehir eder (erteler, geciktirir)
  4571. 15-Hicr 6
    ve kâlû : ve dediler
  4572. 15-Hicr 6
    eyyuhâ ellezî : ey o kimse
  4573. 15-Hicr 6
    nuzzile : indirildi
  4574. 15-Hicr 6
    aleyhi ez zikru : ona zikir
  4575. 15-Hicr 6
    inne-ke : muhakkak sen
  4576. 15-Hicr 6
    le mecnûnun : mutlaka mecnun (deli)
  4577. 15-Hicr 7
    lev mâ : olsa olmaz mı
  4578. 15-Hicr 7
    te'tî-nâ bi : sen bize getirirsin
  4579. 15-Hicr 7
    el melâiketi : melekler
  4580. 15-Hicr 7
    in kunte : eğer sen isen
  4581. 15-Hicr 7
    min es sâdıkîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
  4582. 15-Hicr 8
    nunezzilu : indirmeyiz
  4583. 15-Hicr 8
    el melâikete : melekler
  4584. 15-Hicr 8
    bi el hakkı : hak ile
  4585. 15-Hicr 8
    ve mâ kânû : ve olmadılar (olmazlar)
  4586. 15-Hicr 8
    izen : o taktirde, o zaman
  4587. 15-Hicr 8
    munzarîne : bekletilenler (mühlet, zaman verilenler)
  4588. 15-Hicr 9
    nezzelnâ : indirdik
  4589. 15-Hicr 9
    ez zikre : zikir
  4590. 15-Hicr 9
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4591. 15-Hicr 9
    lehu : onu
  4592. 15-Hicr 9
    le : elbette, mutlaka
  4593. 15-Hicr 9
    hâfizûne : koruyanlar, koruyucular
  4594. 15-Hicr 10
    ve lekad : ve andolsun ki
  4595. 15-Hicr 10
    erselnâ : biz gönderdik
  4596. 15-Hicr 10
    min kabli-ke : senden önce
  4597. 15-Hicr 10
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  4598. 15-Hicr 11
    veye'tî-him : ve onlara gelmedi
  4599. 15-Hicr 11
    min resûlin : bir resûl(den)
  4600. 15-Hicr 11
    yestehziûne : alay ederler
  4601. 15-Hicr 12
    kezâlike : işteyle, böylece, onun gibi
  4602. 15-Hicr 12
    nesluku-hu : onu sokarız
  4603. 15-Hicr 12
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  4604. 15-Hicr 13
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  4605. 15-Hicr 13
    ve kad : ve olmuştur
  4606. 15-Hicr 13
    halet : geçti
  4607. 15-Hicr 13
    sunnetu : sünnetdet)
  4608. 15-Hicr 13
    el evvelîne : evvelkiler
  4609. 15-Hicr 14
    ve lev : ve olsa, olsa bile
  4610. 15-Hicr 14
    fetahnâ : biz açtık
  4611. 15-Hicr 14
    aleyhim : onlara
  4612. 15-Hicr 14
    ben : bir kapı
  4613. 15-Hicr 14
    min es semâi : semadan
  4614. 15-Hicr 14
    fe : o zaman
  4615. 15-Hicr 14
    ya'rucûne : yükselirler
  4616. 15-Hicr 15
    le : elbette, mutlaka
  4617. 15-Hicr 15
    innemâ : sadece, ancak, fakat
  4618. 15-Hicr 15
    sukkiret : döndürüldü, engellendi, bağlandı
  4619. 15-Hicr 15
    ebsâru-nâ : gözlerimiz
  4620. 15-Hicr 15
    bel : hayır, aksine
  4621. 15-Hicr 15
    meshûrûne : büyülenmiş, sihir yapılmış
  4622. 15-Hicr 16
    ve lekad : ve andolsun
  4623. 15-Hicr 16
    cealnâ : biz kıldık, yaptık
  4624. 15-Hicr 16
    es semâi : semada
  4625. 15-Hicr 16
    burûcen : burçlar, takım yıldızlar, yıldız kümeleri
  4626. 15-Hicr 16
    ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
  4627. 15-Hicr 16
    li en nâzırîne : bakanlar için
  4628. 15-Hicr 17
    ve hafıznâ-hâ : ve onu muhafaza ettik, koruduk
  4629. 15-Hicr 17
    şeytânin : şeytan
  4630. 15-Hicr 17
    recîmin : taşlanmış
  4631. 15-Hicr 18
    men : kim
  4632. 15-Hicr 18
    isteraka : hırsızlık yaptı (gaybî bilgileri çalmak istedi)
  4633. 15-Hicr 18
    es sem'a : duyma, işitme
  4634. 15-Hicr 18
    fe : o zaman
  4635. 15-Hicr 18
    etbea-hu : onu takip etti
  4636. 15-Hicr 19
    ve el arda : ve yeryüzü
  4637. 15-Hicr 19
    medednâ-hâ : biz onu uzattık (yaydık)
  4638. 15-Hicr 19
    ve elkaynâ : ve biz koyduk, bıraktık
  4639. 15-Hicr 19
    revâsiye : büyük dağlar
  4640. 15-Hicr 19
    ve enbetnâ : ve biz nebat (bitkiler) yetiştirdik
  4641. 15-Hicr 19
    min kulli şey'in : herşeyden
  4642. 15-Hicr 19
    mevzûnin : mevzun, birbiriyle orantılı, ölçülü
  4643. 15-Hicr 20
    ve cealnâ : ve biz kıldık, yaptık
  4644. 15-Hicr 20
    lekum : sizin için
  4645. 15-Hicr 20
    meâyişe : geçim kaynakları
  4646. 15-Hicr 20
    ve men : ve kimse, kimseler
  4647. 15-Hicr 20
    lestum : siz değilsiniz
  4648. 15-Hicr 20
    lehu : ona, onun için
  4649. 15-Hicr 20
    bi râzıkîne : rızık vericiler, rızıklandıranlar
  4650. 15-Hicr 21
    ve in : ve yoktur (eğer var ise, ancak ...dır)
  4651. 15-Hicr 21
    min şey'in : bir şeyden, bir şey
  4652. 15-Hicr 21
    inde-nâ : bizim katımızda, yanımızda
  4653. 15-Hicr 21
    venunezzilu-hû : ve onu indirmeyiz
  4654. 15-Hicr 21
    bi kaderin : bir kader ile, takdir edilmiş miktarda
  4655. 15-Hicr 22
    ve erselna : ve biz gönderdik
  4656. 15-Hicr 22
    er riyâha : rüzgârlar
  4657. 15-Hicr 22
    levâkıha : aşılayıcı
  4658. 15-Hicr 22
    fe enzelnâ : böylece indirdik
  4659. 15-Hicr 22
    min es semâi : semadan
  4660. 15-Hicr 22
    en : su
  4661. 15-Hicr 22
    fe eskaynâ-kumû-hu : böylece onunla sizi suladık
  4662. 15-Hicr 22
    ve mâ : ve değilsiniz
  4663. 15-Hicr 22
    entum : siz
  4664. 15-Hicr 22
    lehu : onun
  4665. 15-Hicr 22
    bi hâzinîne : hazineler oluşturan
  4666. 15-Hicr 23
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4667. 15-Hicr 23
    le nahnu : mutlaka biz, sadece (kesinlikle) biz
  4668. 15-Hicr 23
    ve numîtu : ve öldürürüz
  4669. 15-Hicr 23
    ve nahnu : ve biziz
  4670. 15-Hicr 23
    el vârisûne : varisler
  4671. 15-Hicr 24
    ve lekad : ve andolsun
  4672. 15-Hicr 24
    el mustakdimîne : evvelkiler (kadim olanlar, öncekiler)
  4673. 15-Hicr 24
    ve lekad : ve andolsun
  4674. 15-Hicr 24
    el muste'hırîne : sonrakiler (tehir olanlar)
  4675. 15-Hicr 25
    ve inne : ve muhakkak
  4676. 15-Hicr 25
    rabbe-ke : senin Rabbin
  4677. 15-Hicr 25
    huve : o
  4678. 15-Hicr 25
    inne-hu : muhakkak o
  4679. 15-Hicr 26
    ve lekad : ve andolsun
  4680. 15-Hicr 26
    el insâne : insan
  4681. 15-Hicr 26
    hamein : (organik) dönüşüme uğramış
  4682. 15-Hicr 26
    mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
  4683. 15-Hicr 27
    ve elnne : cânn (cinlerin babası)
  4684. 15-Hicr 27
    min nâri es semûmi \n(semûm) : semûmun ateşinden \n: (çölde esen, hücrelerinine nüfuz eden yakıcı kavuran (sıcak) rüzgâr)
  4685. 15-Hicr 28
    ve iz kâle : ve demişti
  4686. 15-Hicr 28
    rabbu-ke : senin Rabbin
  4687. 15-Hicr 28
    li el melâiketi : meleklere
  4688. 15-Hicr 28
    beşeren : bir beşer (insan)
  4689. 15-Hicr 28
    hamein : (organik) dönüşüme uğramış
  4690. 15-Hicr 28
    mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
  4691. 15-Hicr 29
    fe : artık
  4692. 15-Hicr 29
    sevveytu-hu : onu sevva ettim, dizayn ettim
  4693. 15-Hicr 29
    ve nefah-tu : ve üfledim
  4694. 15-Hicr 29
    fe : hemen
  4695. 15-Hicr 29
    lehu : ona, onun için
  4696. 15-Hicr 29
    sâcidîne : secde edenler
  4697. 15-Hicr 30
    fe secede : böylece secde ettiler
  4698. 15-Hicr 30
    el melâiketu : melekler
  4699. 15-Hicr 30
    ecmaûne : toplu olarak
  4700. 15-Hicr 31
    iblîse : iblis (şeytan)
  4701. 15-Hicr 31
    ebâ : kaçındı (direnerek)
  4702. 15-Hicr 31
    en yekûne : olmak
  4703. 15-Hicr 31
    mea : beraber
  4704. 15-Hicr 31
    es sâcidîne : secde edenler
  4705. 15-Hicr 32
    le : dedi
  4706. 15-Hicr 32
    leke : sen (sana)
  4707. 15-Hicr 32
    ellâ tekûne (entekûne) : senin olmaman
  4708. 15-Hicr 32
    mea : beraber
  4709. 15-Hicr 32
    es sâcidîne : secde edenler
  4710. 15-Hicr 33
    le : dedi
  4711. 15-Hicr 33
    lem ekun : ben olmam
  4712. 15-Hicr 33
    li escude : secde eden
  4713. 15-Hicr 33
    li beşerin : bir beşere
  4714. 15-Hicr 33
    halakte-hu : sen onu halkettin, yarattın
  4715. 15-Hicr 33
    min hamein : hameinden (organik dönüşüme uğramış olan)
  4716. 15-Hicr 33
    mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
  4717. 15-Hicr 34
    le : dedi
  4718. 15-Hicr 34
    fahruc (fe uhruc) : öyleyse hemen çık
  4719. 15-Hicr 34
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  4720. 15-Hicr 34
    inne-ke : muhakkak sen
  4721. 15-Hicr 34
    recîmun : kovulmuş (lânetlenmiş)
  4722. 15-Hicr 35
    ve inne : ve muhakkak
  4723. 15-Hicr 35
    aleyke el lâ'nete : lânet senin üzerinedir
  4724. 15-Hicr 35
    ilâ yevmi ed dîni : dîn gününe (karşılıkların, ceza veya mükâfatın verildiği güne) kadar
  4725. 15-Hicr 36
    le : dedi
  4726. 15-Hicr 36
    fe enzır-nî : öyleyse beni beklet, bana mühlet (zaman, süre) ver
  4727. 15-Hicr 36
    ilâ yevmi : güne kadar
  4728. 15-Hicr 36
    yub'asûne : beas olunurlar (yeniden diriltilirler)
  4729. 15-Hicr 37
    le : dedi
  4730. 15-Hicr 37
    fe inne-ke : öyleyse gerçekten sen
  4731. 15-Hicr 37
    min el munzarîne : bekletilenlerden, mühlet (süre, zaman) verilenlerdensin
  4732. 15-Hicr 38
    ilâ yevmi : güne kadar
  4733. 15-Hicr 38
    el vakti el ma'lûmi : malûm olan (bilinen) vakit
  4734. 15-Hicr 39
    le : dedi
  4735. 15-Hicr 39
    agveyte-nî : beni sen azdırdın
  4736. 15-Hicr 39
    le uzeyyinenne : mutlaka güzelleştireceğim, süsleyeceğim (ziynetlendireceğim)
  4737. 15-Hicr 39
    lehum : onlara
  4738. 15-Hicr 39
    el ardı : yeryüzünde
  4739. 15-Hicr 39
    ve le ugviyenne-hum : ve mutlaka onları azdıracağım
  4740. 15-Hicr 39
    ecmeîne : tümünü, hepsini
  4741. 15-Hicr 40
    ıbâde-ke : senin kulların
  4742. 15-Hicr 40
    el muhlasîne : muhlis olanlar, ihlâs makamının sahibi olanlar
  4743. 15-Hicr 41
    le : dedi
  4744. 15-Hicr 41
    aleyye : bana
  4745. 15-Hicr 41
    mustekîmun : istikamet verilmiş, yönlendirilmiş
  4746. 15-Hicr 42
    inne : muhakkak, gerçekten
  4747. 15-Hicr 42
    leyse : değildir, yoktur
  4748. 15-Hicr 42
    leke aleyhim : senin onların üzerinde
  4749. 15-Hicr 42
    men ittebea-ke : sana uyan, sana tâbî olan kimse
  4750. 15-Hicr 42
    min el gâvîne : azgın olanlardan (iğvaya düşenlerden)
  4751. 15-Hicr 43
    ve inne : ve muhakkak
  4752. 15-Hicr 43
    cehenneme : cehennem
  4753. 15-Hicr 43
    le : mutlaka, elbette
  4754. 15-Hicr 43
    mev'ıdu-hum : onlara vaadedilen yer
  4755. 15-Hicr 43
    ecmaîne : hepsi
  4756. 15-Hicr 44
    lehâ : ona ait, onun vardır
  4757. 15-Hicr 44
    seb'atu : yedi (7) adet
  4758. 15-Hicr 44
    ebvâbin : kapılar
  4759. 15-Hicr 45
    inne : muhakkak
  4760. 15-Hicr 45
    el muttekîne : takva sahipleri
  4761. 15-Hicr 45
    cennâtin : cennetlerinde
  4762. 15-Hicr 45
    ve uyûnin : ve pınarlar
  4763. 15-Hicr 46
    bi selâmin : selâm ile, selâmetle
  4764. 15-Hicr 46
    âminîne : emin (korkusuz) olarak
  4765. 15-Hicr 47
    ve neza'nâ : ve biz çekip çıkarttık
  4766. 15-Hicr 47
    ıhvânen : kardeşler olarak
  4767. 15-Hicr 47
    mutekâbilîne : karşılıklı, karşı karşıya
  4768. 15-Hicr 48
    yemessu-hum : onlara dokunmaz
  4769. 15-Hicr 48
    ve mâ : ve değildir
  4770. 15-Hicr 48
    bi muhrecîne : çıkarılacak
  4771. 15-Hicr 49
    nebbî : haber ver
  4772. 15-Hicr 49
    ennî : muhakkak ben
  4773. 15-Hicr 49
    ene : ben
  4774. 15-Hicr 49
    el gafûru : mağfiret eden
  4775. 15-Hicr 49
    er rahîmu : rahmet eden, rahmet nuru gönderen
  4776. 15-Hicr 50
    ve enne : ve muhakkak
  4777. 15-Hicr 50
    huve : o
  4778. 15-Hicr 50
    el azâbu el elîmu : elîm (acı) azap
  4779. 15-Hicr 51
    ve nebbi'hum : ve onlara haber ver
  4780. 15-Hicr 51
    ibrâhîme : İbrâhîm
  4781. 15-Hicr 52
    iz dehalû : girdikleri zaman
  4782. 15-Hicr 52
    aleyhi : onun yanına
  4783. 15-Hicr 52
    fe kâlû : o zaman dediler
  4784. 15-Hicr 52
    selâmen : selâm (olsun)
  4785. 15-Hicr 52
    le : dedi
  4786. 15-Hicr 52
    vecilûne : korkanlar, ürperenler
  4787. 15-Hicr 53
    tevcel : siz korkmayın
  4788. 15-Hicr 53
    nubeşşiru-ke : sana müjdeliyoruz
  4789. 15-Hicr 54
    le : dedi
  4790. 15-Hicr 54
    e beşşertumû-nî : beni mi müjdeliyorsunuz
  4791. 15-Hicr 54
    en messeniye : bana dokunması (gelmesi)
  4792. 15-Hicr 54
    el kiberu : ihtiyarlık
  4793. 15-Hicr 54
    fe : artık, böyleyken, o halde
  4794. 15-Hicr 54
    bime : ne ile, nasıl
  4795. 15-Hicr 54
    tubeşşirûne : müjdeliyorsunuz
  4796. 15-Hicr 55
    beşşernâ-ke : biz senijdeledik
  4797. 15-Hicr 55
    bi el hakkı : hak ile
  4798. 15-Hicr 55
    fetekun : artık sen olma
  4799. 15-Hicr 55
    min el kânıtîne : ümidi kesenlerden
  4800. 15-Hicr 56
    le : dedi
  4801. 15-Hicr 56
    ve men : ve kim
  4802. 15-Hicr 56
    yaknetu : ümidi keser, ümitsiz olur
  4803. 15-Hicr 56
    min rahmeti : rahmetten
  4804. 15-Hicr 56
    ed dâllûne : dalâlette olanlar
  4805. 15-Hicr 57
    le : dedi
  4806. 15-Hicr 57
    fe mâ : bundan sonra nedir
  4807. 15-Hicr 57
    eyyuhâ : ey
  4808. 15-Hicr 57
    el murselûne : gönderilmiş olan resûller, mürseller, elçiler
  4809. 15-Hicr 58
    mucrimîne : mücrimler, günahkârlar, suçlular
  4810. 15-Hicr 59
    âle lûtın : Lut'un ailesi
  4811. 15-Hicr 59
    le muneccû-hum : mutlaka onları kurtaracağız
  4812. 15-Hicr 59
    ecmane : hepsini
  4813. 15-Hicr 60
    illemre'ete-hu : onun hanımı (kadını) hariç
  4814. 15-Hicr 60
    kaddernâ : hükmettik (kaderini tayin ettik), takdir ettik
  4815. 15-Hicr 60
    inne-hâ : muhakkak o
  4816. 15-Hicr 60
    le min el gâbirîne : mutlaka geride kalanlardan, helâk olanlardan
  4817. 15-Hicr 61
    fe : o zaman, böylece
  4818. 15-Hicr 61
    lemmâ : olduğu zaman
  4819. 15-Hicr 61
    e : geldi
  4820. 15-Hicr 61
    âle lûtın : Lut'un ailesi
  4821. 15-Hicr 61
    el murselûne : elçiler, gönderilmiş olan resûller
  4822. 15-Hicr 62
    le : dedi
  4823. 15-Hicr 62
    inne-kum : muhakkak siz
  4824. 15-Hicr 62
    munkerûne : tanınmayan (yabancı)
  4825. 15-Hicr 63
    bel : hayır, bilâkis
  4826. 15-Hicr 63
    ci'nâ-ke : sana getirdik, geldik
  4827. 15-Hicr 63
    yemterûne : şüphe ediyorlar
  4828. 15-Hicr 64
    ve eteynâ-ke : ve biz sana getirdik
  4829. 15-Hicr 64
    bi el hakkı : hak ile, hakkı
  4830. 15-Hicr 64
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4831. 15-Hicr 64
    le : elbette, gerçekten
  4832. 15-Hicr 64
    sâdikûne : sadıklar, doğruyu söyleyenler
  4833. 15-Hicr 65
    fe esri : hemen gece yürüyüşe çık
  4834. 15-Hicr 65
    bi ehli-ke : ailen ile
  4835. 15-Hicr 65
    min el leyli : geceden, gecenin
  4836. 15-Hicr 65
    vettebı' (ve ittebi') : ve tâbî ol, takip et
  4837. 15-Hicr 65
    edbâre-hum : onların arkasından
  4838. 15-Hicr 65
    veyeltefit : ve yüzünü (arkaya) çevirmesin, arkasına dönüp bakmasın
  4839. 15-Hicr 65
    ehadun : biri, birisi
  4840. 15-Hicr 65
    tu'merûne : emrolunacaksınız, emrolunuyorsunuz
  4841. 15-Hicr 66
    ve kadaynâ : ve biz hükmettik
  4842. 15-Hicr 66
    ileyhi : ona
  4843. 15-Hicr 66
    like el emre : işte bu emir
  4844. 15-Hicr 66
    enne : muhakkak, olduğuna
  4845. 15-Hicr 66
    bire : arkası
  4846. 15-Hicr 66
    musbihîne : sabahlayanlar
  4847. 15-Hicr 67
    vee : ve geldi
  4848. 15-Hicr 67
    ehlu el medîneti : şehir halkı
  4849. 15-Hicr 67
    yestebşirûne : birbirini müjdeliyorlar
  4850. 15-Hicr 68
    le : dedi
  4851. 15-Hicr 68
    inne : muhakkak
  4852. 15-Hicr 68
    fetefdahû-ni : artık beni mahçup etmeyin
  4853. 15-Hicr 69
    vettekullâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun, (ve ittekû allâhe) sakının
  4854. 15-Hicr 69
    ve lâ tuhzû-ni : ve beni alçaltmayın (rezil etmeyin)
  4855. 15-Hicr 70
    e : mı
  4856. 15-Hicr 70
    ve lem : ve olmadı
  4857. 15-Hicr 70
    nenhe-ke : seni men ediyoruz, seni nehyediyoruz, seni yasaklıyoruz
  4858. 15-Hicr 70
    an el âlemîne : el âlemden, başkalarından
  4859. 15-Hicr 71
    le : dedi
  4860. 15-Hicr 71
    benâtî : benim kızlarım
  4861. 15-Hicr 71
    fâilîne : yapacak olanlar, yapanlar
  4862. 15-Hicr 72
    le amru-ke : senin ömrüne andolsun (yemin olsun)
  4863. 15-Hicr 72
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  4864. 15-Hicr 72
    lesekreti-him : elbette sarhoşlukları içinde
  4865. 15-Hicr 72
    ya'mehûne : bocalıyorlar
  4866. 15-Hicr 73
    fe : böylece
  4867. 15-Hicr 73
    ehazethum : onları aldı, yakaladı
  4868. 15-Hicr 73
    es sayhatu : bir sayha (korkunç ses dalgası)
  4869. 15-Hicr 73
    muşrikîne : güneş doğduğu vakit orada bulunanları (şark zamanı orada olanlar)
  4870. 15-Hicr 74
    fe cealnâ : böylece kıldık, yaptık
  4871. 15-Hicr 74
    âliye-hâ : onu, enksek (yaptık)
  4872. 15-Hicr 74
    file-hâ : onu en alçak (yaptı)
  4873. 15-Hicr 74
    âliye-hâ sâfile-hâ : onun üstünün altına gelmesi, onun yükselip alçalması
  4874. 15-Hicr 74
    ve emternâ : ve yağmur yağdırdık
  4875. 15-Hicr 74
    aleyhim : onların üzerine
  4876. 15-Hicr 74
    hıcâreten min siccîlin : siccîlden (öldürücü) taşlar
  4877. 15-Hicr 75
    inne : muhakkak ki
  4878. 15-Hicr 75
    like : işte bu
  4879. 15-Hicr 75
    le : elbette, mutlaka
  4880. 15-Hicr 75
    li el mutevessimîne : ibretle izleyenler için
  4881. 15-Hicr 76
    ve inne-hâ : ve çünkü o, muhakkak ki o
  4882. 15-Hicr 76
    le : gerçekten
  4883. 15-Hicr 76
    bi sebîlin : yol üzerinde
  4884. 15-Hicr 77
    inne : muhakkak ki
  4885. 15-Hicr 77
    like : işte bunda
  4886. 15-Hicr 77
    le : elbette
  4887. 15-Hicr 77
    âyeten : bir delil (ibret)
  4888. 15-Hicr 77
    li el mu'minîne : mü'minler için, nefslerinin kalbine îmân yazılmış olanlar için
  4889. 15-Hicr 78
    ve in kâne : ve oldu
  4890. 15-Hicr 78
    ashâbu el eyketi : Eyke halkı
  4891. 15-Hicr 78
    le zâlimîne : elbette zalim kimseler
  4892. 15-Hicr 79
    fentekamnâ (fe intikamnâ) : böylece intikam aldık
  4893. 15-Hicr 79
    ve inne-humâ : ve muhakkak her ikisi
  4894. 15-Hicr 79
    le : elbette, gerçekten
  4895. 15-Hicr 80
    ve lekad : ve andolsun ki
  4896. 15-Hicr 80
    kezzebe : yalanladı
  4897. 15-Hicr 80
    ashâbu el hıcr : Hicr halkı
  4898. 15-Hicr 80
    el murselîne : gönderilen resûller, mürseller
  4899. 15-Hicr 81
    ve âteynâ-hum : ve onlara verdik
  4900. 15-Hicr 81
    fe : o zaman, böylece, olduğu halde, fakat
  4901. 15-Hicr 81
    mu'rıdîne : yüz çeviren kimseler
  4902. 15-Hicr 82
    ve kânû : ve oldular
  4903. 15-Hicr 82
    yanhıtûne : oyuyorlar, yontuyorlar
  4904. 15-Hicr 82
    min el cibâli : dağlardan
  4905. 15-Hicr 82
    buyûten : evler
  4906. 15-Hicr 82
    âminîne : emin olanlar, güvenilir olanlar
  4907. 15-Hicr 83
    fe : böylece
  4908. 15-Hicr 83
    ehazet-hum : onları aldı (yakaladı)
  4909. 15-Hicr 83
    es sayhatu : korkunç bir ses, bir sayha
  4910. 15-Hicr 83
    musbıhîne : sabahlayanlar, sabah vaktine erenler (sabaha çıkanlar)
  4911. 15-Hicr 84
    fe : böylece, buna rağmen
  4912. 15-Hicr 84
    yeksibûne : kazanıyorlar, iktisap ediyorlar
  4913. 15-Hicr 85
    ve mâ halaknâ : ve biz yaratmadık
  4914. 15-Hicr 85
    es semâvâti : semalar (gökler)
  4915. 15-Hicr 85
    ve el arda : ve yer, yeryüzü, arz
  4916. 15-Hicr 85
    vebeyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
  4917. 15-Hicr 85
    bi el hakkı : hak ile
  4918. 15-Hicr 85
    ve inne esate : ve muhakkak ki o saat (kıyâmet)
  4919. 15-Hicr 85
    le âtiyetun : mutlaka, elbette gelecek
  4920. 15-Hicr 85
    fasfah (fe ısfah) : artık, müsamaha göster, iyi muamele et
  4921. 15-Hicr 85
    es safha el cemîle : güzel (bir) şekilde yüz çevirmek
  4922. 15-Hicr 86
    inne : muhakkak
  4923. 15-Hicr 86
    rabbe-ke : senin Rabbin
  4924. 15-Hicr 86
    huve : o
  4925. 15-Hicr 86
    el hallâku : en iyi yaratan
  4926. 15-Hicr 86
    el alîmu : en iyi bilen
  4927. 15-Hicr 87
    ve lekad : ve andolsun ki
  4928. 15-Hicr 87
    âteynâ-ke : sana verdik
  4929. 15-Hicr 87
    seb'an : yedi, yedili
  4930. 15-Hicr 87
    min el mesânî : mesâniden (ikinciden)
  4931. 15-Hicr 87
    ve el kur'âne : ve Kur'ân'ı
  4932. 15-Hicr 87
    el azîme : büyük, azîm
  4933. 15-Hicr 88
    temuddenne : uzatma (dikme, uzun uzun bakma)
  4934. 15-Hicr 88
    ayneyke : iki gözünü
  4935. 15-Hicr 88
    metta'nâ : yararlandırdığımız şeyler
  4936. 15-Hicr 88
    ezvâcen : çift çift, kat kat, fazla olarak
  4937. 15-Hicr 88
    vetahzen : ve üzülme, hüzünlenme, mahzun olma
  4938. 15-Hicr 88
    aleyhim : onlara, onlar için
  4939. 15-Hicr 88
    vahfıd (ve ıhvıd) : ve indir, alçalt
  4940. 15-Hicr 88
    cenâha-ke : (senin) kanatların
  4941. 15-Hicr 88
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  4942. 15-Hicr 89
    ve : ve
  4943. 15-Hicr 89
    ene : ben
  4944. 15-Hicr 89
    el nezîru : nezir, uyarıcı
  4945. 15-Hicr 89
    el mubînu : apaçık, açıkça açıklayan, beyan eden
  4946. 15-Hicr 90
    ke : gibi
  4947. 15-Hicr 90
    enzel-nâ : indirdiğimiz şey
  4948. 15-Hicr 90
    alâ el muktesimîne : muktesim olanlara, kısım kısım ayıranlara
  4949. 15-Hicr 91
    ellezîne : o kimseler ki
  4950. 15-Hicr 91
    cealû : kıldılar, yaptılar
  4951. 15-Hicr 91
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  4952. 15-Hicr 91
    ıdîne : kısım kısım, parça parça
  4953. 15-Hicr 92
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  4954. 15-Hicr 92
    ve rabbi-ke : ve senin Rabbine andolsun
  4955. 15-Hicr 92
    le nes'elenne-hum : elbette, onlara mutlaka soracağız
  4956. 15-Hicr 92
    ecmaîne : hepsi, hepsine, bütününe
  4957. 15-Hicr 93
    ya'melûne : yapıyorlar
  4958. 15-Hicr 94
    fasda' (fe ısda') : açıkça bildir,
  4959. 15-Hicr 94
    bi mâ tu'meru : emrolunduğun şeyi
  4960. 15-Hicr 94
    ve a'rıd : ve yüz çevir
  4961. 15-Hicr 94
    an el muşrikîne : müşriklerden
  4962. 15-Hicr 95
    kefeynâ-ke : biz sana kâfiyiz
  4963. 15-Hicr 95
    el mustehziîne : alay edenler
  4964. 15-Hicr 96
    ellezîne : o kimseler
  4965. 15-Hicr 96
    yec'alûne : kılarlar, yaparlar
  4966. 15-Hicr 96
    mea allâhi : Allah ile beraber
  4967. 15-Hicr 96
    ilâhen : ilâh
  4968. 15-Hicr 96
    âhare : başka, diğer(leri)
  4969. 15-Hicr 96
    fe sevfe : ileride, yakında, olacak
  4970. 15-Hicr 96
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  4971. 15-Hicr 97
    ve lekad : ve andolsun ki
  4972. 15-Hicr 97
    na'lemu : biz biliyoruz
  4973. 15-Hicr 97
    enne-ke : senin olduğunu
  4974. 15-Hicr 97
    sadru-ke : senin göğsün
  4975. 15-Hicr 97
    yekûlûne : söylüyorlar
  4976. 15-Hicr 98
    fe : böylece
  4977. 15-Hicr 98
    sebbih : tesbih et
  4978. 15-Hicr 98
    rabbi-ke : senin Rabbin
  4979. 15-Hicr 98
    ve kun : ve ol
  4980. 15-Hicr 98
    min es sâcidîne : secde edenlerden
  4981. 15-Hicr 99
    rabbe-ke : senin Rabbin
  4982. 15-Hicr 99
    ye'tiye-ke : sana gelir
  4983. 15-Hicr 99
    el yakînu : yakîn
  4984. 16-Nahl 1
    etâ : geldi
  4985. 16-Nahl 1
    emru allâhi : Allah'ın emri
  4986. 16-Nahl 1
    fe : o halde, artık
  4987. 16-Nahl 1
    testa'cilû-hu : onu acele istemeyin
  4988. 16-Nahl 1
    subhâne-hu \n(sebbehu subhane-hu) : onu tenzih edin \n: (onu şanına yakışır şekilde tesbih edin)
  4989. 16-Nahl 1
    ve teâlâ : vecedir, alâdır
  4990. 16-Nahl 1
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  4991. 16-Nahl 2
    yunezzilu : indirir
  4992. 16-Nahl 2
    el melâikete : melekler
  4993. 16-Nahl 2
    bi er rûhi : ruh ile
  4994. 16-Nahl 2
    min emri-hi : onun emrinden
  4995. 16-Nahl 2
    men yeşâu : dilediği kimse(ler)
  4996. 16-Nahl 2
    en enzirû : uyarmaları (için), uyarsınlar diye
  4997. 16-Nahl 2
    enne-hu : onun olduğu
  4998. 16-Nahl 2
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  4999. 16-Nahl 2
    ene : ben
  5000. 16-Nahl 2
    fettekû-ni (fe ittekû-ni) : öyleyse, bana karşı takva sahibi olun (ruhunuzu ölmeden evvel bana ulaştırın)
  5001. 16-Nahl 3
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  5002. 16-Nahl 3
    ve el arda : ve yer, arz, yeryüzü
  5003. 16-Nahl 3
    bi el hakkı : hak ile
  5004. 16-Nahl 3
    teâlâ : o yücedir, alâdır
  5005. 16-Nahl 3
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  5006. 16-Nahl 4
    halaka el insâne : insanı yarattı
  5007. 16-Nahl 4
    min nutfetin : bir damla sudan, nutfeden
  5008. 16-Nahl 4
    fe : böylece, buna rağmen
  5009. 16-Nahl 4
    huve : o
  5010. 16-Nahl 5
    ve : ve
  5011. 16-Nahl 5
    el enme : hayvanlar
  5012. 16-Nahl 5
    lekum : sizin için
  5013. 16-Nahl 5
    ve menâfiu : ve menfaatler, faydalar
  5014. 16-Nahl 5
    ve min-hâ : ve ondan
  5015. 16-Nahl 5
    te'kulûne : yersiniz
  5016. 16-Nahl 6
    ve lekum : ve sizin için
  5017. 16-Nahl 6
    cemâlun : güzellik
  5018. 16-Nahl 6
    ne : o zaman, olduğu zaman
  5019. 16-Nahl 6
    turîhûne : (hayvanları) akşamleyin otlaktan döndürüyorsunuz
  5020. 16-Nahl 6
    vene : ve o zaman, olduğu zaman
  5021. 16-Nahl 6
    tesrehûne : (hayvanları) otlatmaya çıkarıyorsunuz
  5022. 16-Nahl 7
    ve tahmilu : ve taşırsınız
  5023. 16-Nahl 7
    eskâle-kum : ağırlıklarınız, ağır eşyalarınız
  5024. 16-Nahl 7
    ilâ beledin : bir beldeyeehire)
  5025. 16-Nahl 7
    lem tekûnû : siz olmazsınız
  5026. 16-Nahl 7
    el enfusi : nefsler, kendileri
  5027. 16-Nahl 7
    inne : muhakkak
  5028. 16-Nahl 7
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  5029. 16-Nahl 7
    le raûfun : elbette, mutlaka rauftur (şefkatli, çok merhametli)
  5030. 16-Nahl 8
    ve el hayle : ve atlar
  5031. 16-Nahl 8
    ve el bigâle : ve katırlar
  5032. 16-Nahl 8
    ve el hamîre : ve merkepler
  5033. 16-Nahl 8
    li terkebû-hâ : onlara binmeniz için
  5034. 16-Nahl 8
    veneten : ve süs olarak
  5035. 16-Nahl 8
    ve yahluku : ve yaratır
  5036. 16-Nahl 8
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şeyler
  5037. 16-Nahl 9
    ve alâ allâhi : ve Allah'a aittir, Allah'ın üzerinedir 2 - kasdu es sebîli
  5038. 16-Nahl 9
    kasdu es sebîli : sebîlin (yolun) tayini
  5039. 16-Nahl 9
    ve min-hâ : ve ondan
  5040. 16-Nahl 9
    ve lev : ve eğer
  5041. 16-Nahl 9
    şâe : diledi
  5042. 16-Nahl 9
    le hedâ-kum : elbette hidayete erdirirdi
  5043. 16-Nahl 9
    ecmaîne : hepsini, tümünü, topluca
  5044. 16-Nahl 10
    huve : o
  5045. 16-Nahl 10
    ellezî : ki o
  5046. 16-Nahl 10
    enzele : indirdi
  5047. 16-Nahl 10
    min es semâi : semadan
  5048. 16-Nahl 10
    en : su
  5049. 16-Nahl 10
    lekum : sizin için
  5050. 16-Nahl 10
    ve min-hu : ve ondan
  5051. 16-Nahl 10
    şecerun : ağaç, yeşillik, otlar
  5052. 16-Nahl 10
    tusîmûne \n(esâme) : hayvanları otlatırsınız (otlatmak için salarsınız) \n: (hayvanları otlatmak için saldı)
  5053. 16-Nahl 11
    lekum : sizin için
  5054. 16-Nahl 11
    bihi ez zer'a : onunla ekin
  5055. 16-Nahl 11
    ve ez zeytûne : ve zeytinler
  5056. 16-Nahl 11
    ve en nahîle : ve hurmalıklar
  5057. 16-Nahl 11
    ve el a'nâbe : ve üzümler, bağlar
  5058. 16-Nahl 11
    ve min kulli es semerâti : ve meyvelerin (ürünlerin) her türlüsünden
  5059. 16-Nahl 11
    inne : muhakkak, şüphesiz
  5060. 16-Nahl 11
    fî zâlike : bunda vardır
  5061. 16-Nahl 11
    le âyeten : mutlaka, elbette âyet (delil)
  5062. 16-Nahl 11
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  5063. 16-Nahl 12
    ve sehhara lekum : ve sizin emrinize verdi
  5064. 16-Nahl 12
    el leyle : gece
  5065. 16-Nahl 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  5066. 16-Nahl 12
    ve eş şemse : veneş
  5067. 16-Nahl 12
    ve el kamere : ve kamer (ay)
  5068. 16-Nahl 12
    ve en nucûmu : ve yıldızlar
  5069. 16-Nahl 12
    bi emri-hi : onun emriyle
  5070. 16-Nahl 12
    inne : muhakkak
  5071. 16-Nahl 12
    fî zâlike : bunda vardır
  5072. 16-Nahl 12
    le âyâtin : âyetler
  5073. 16-Nahl 12
    ya'kılûne : akıl ediyorlar, akıl ederler
  5074. 16-Nahl 13
    ve mâ : ve şey(ler)
  5075. 16-Nahl 13
    zerae : yoktan varedip, çoğalttı
  5076. 16-Nahl 13
    lekum : siz, sizin için
  5077. 16-Nahl 13
    el ardı : yerde
  5078. 16-Nahl 13
    muhtelifen : muhtelif, çeşitli, çeşit çeşit
  5079. 16-Nahl 13
    elvânu-hu : onun renkleri
  5080. 16-Nahl 13
    inne : muhakkak
  5081. 16-Nahl 13
    fî zâlike : bunda vardır
  5082. 16-Nahl 13
    le âyeten : elbette âyet (delil)
  5083. 16-Nahl 13
    yezzekkerûne : zikrederler
  5084. 16-Nahl 14
    ve huve : ve o
  5085. 16-Nahl 14
    ellezî : ki o
  5086. 16-Nahl 14
    sahhare : emrinize verdi
  5087. 16-Nahl 14
    el bahre : deniz
  5088. 16-Nahl 14
    li te'kulû : yemeniz için
  5089. 16-Nahl 14
    lahmen : et
  5090. 16-Nahl 14
    tariyyen : taze
  5091. 16-Nahl 14
    ve testahricû : ve çıkarırsınız
  5092. 16-Nahl 14
    hilyeten : süs eşyası (inci)
  5093. 16-Nahl 14
    telbesûne-hâ : onu takarsınız, giyersiniz
  5094. 16-Nahl 14
    ve tere el fulke : ve gemileri görürsün
  5095. 16-Nahl 14
    mevâhira : denizi yararak giden
  5096. 16-Nahl 14
    ve li tebtegû : ve ibtiga etmeniz (istemeniz) için
  5097. 16-Nahl 14
    ve lealle-kum : ve umulur ki siz, böylece siz
  5098. 16-Nahl 14
    teşkurûne : şükredersiniz
  5099. 16-Nahl 15
    ve elkâ : ve bıraktı, koydu, attı
  5100. 16-Nahl 15
    el ardı : yeryüzünde
  5101. 16-Nahl 15
    revâsiye : dağlar
  5102. 16-Nahl 15
    en temîde : sarsılması
  5103. 16-Nahl 15
    ve enhâren : ve nehirler
  5104. 16-Nahl 15
    ve subulen : ve yollar
  5105. 16-Nahl 15
    lealle-kum : umulur ki, böylece
  5106. 16-Nahl 15
    tehtedûne : yol bulursunuz (menzillerinize ulaşırsınız)
  5107. 16-Nahl 16
    ve alâmatin : ve alâmetler, işaretler
  5108. 16-Nahl 16
    ve bi en necmi : ve yıldız ile
  5109. 16-Nahl 16
    yehtedûne : yol bulurlar, hidayete ererler
  5110. 16-Nahl 17
    e : mi
  5111. 16-Nahl 17
    fe : artık
  5112. 16-Nahl 17
    men : kimse
  5113. 16-Nahl 17
    ke : gibi
  5114. 16-Nahl 17
    men : kimse
  5115. 16-Nahl 17
    e fetezekkerûne : tezekkür etmez misiniz
  5116. 16-Nahl 18
    ve in : ve eğer, şâyet
  5117. 16-Nahl 18
    teuddû : adeten (tane tane) sayarsanız
  5118. 16-Nahl 18
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metleri
  5119. 16-Nahl 18
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5120. 16-Nahl 18
    le gafûrun : bağışlayan
  5121. 16-Nahl 19
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5122. 16-Nahl 19
    ya'lemu : bilir
  5123. 16-Nahl 19
    mâ tusirrûne : gizledikleriniz, sırlarınız, sakladığınız şeyler
  5124. 16-Nahl 19
    ve mâ tu'linûne : ve alenî olan, açıkladığınız şeyler
  5125. 16-Nahl 20
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler ki
  5126. 16-Nahl 20
    yedne : dua ederler
  5127. 16-Nahl 20
    lâ yahlukûne : yaratamazlar
  5128. 16-Nahl 20
    şey'en : bir şey
  5129. 16-Nahl 20
    ve hum : ve onlar
  5130. 16-Nahl 20
    yuhlekûne : yaratılırlar
  5131. 16-Nahl 21
    emvâtun : cansızdır, ölüdürler
  5132. 16-Nahl 21
    veyeş'urûne : ve şuurunda, bilincinde değillerdir
  5133. 16-Nahl 21
    eyyâne : ne zaman
  5134. 16-Nahl 21
    yub'asûne : diriltilecekler
  5135. 16-Nahl 22
    fellezîne (fe ellezîne) : böylece, artık, hâlâ o kimseler
  5136. 16-Nahl 22
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
  5137. 16-Nahl 22
    bi el âhirati : ahirete (ruhu ölmeden evvel Allah'a ulaştırmaya)
  5138. 16-Nahl 22
    munkiretun : inkârcıdır, inkâr edicidir
  5139. 16-Nahl 22
    ve hum : ve onlar
  5140. 16-Nahl 22
    mustekbirûne : büyüklenenler, kibirlenen kimseler
  5141. 16-Nahl 23
    cereme : şüphe yok, şüphesiz
  5142. 16-Nahl 23
    enne allâhe : (muhakkak ki Allah), Allah'ın olduğu
  5143. 16-Nahl 23
    ya'lemu : bilir
  5144. 16-Nahl 23
    mâ yusirrûne : gizledikleri, sırları, sakladıkları şeyler
  5145. 16-Nahl 23
    ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları (alenî olan) şeyler
  5146. 16-Nahl 23
    inne-hu : muhakkak o
  5147. 16-Nahl 23
    el mustekbirîne : büyüklenen, kibirlenen kimseler
  5148. 16-Nahl 24
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman
  5149. 16-Nahl 24
    lehum : onlara
  5150. 16-Nahl 24
    enzele : indirdi
  5151. 16-Nahl 24
    esâtîru : (satırlar) masallar, asılsız sözler
  5152. 16-Nahl 24
    el evvelîne : evvelkiler, daha önce geçmiş olanlar
  5153. 16-Nahl 25
    evzâre-hum : onların kendikleri, kendi günahları
  5154. 16-Nahl 25
    mileten : tam, tamamı
  5155. 16-Nahl 25
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  5156. 16-Nahl 25
    ve min evzâri : veklerden, ağırlıklardan, günahlardan
  5157. 16-Nahl 25
    ellezîne : o kimseler
  5158. 16-Nahl 25
    yudıllûne-hum : onları saptırırlar (dalâlette bırakırlar)
  5159. 16-Nahl 25
    e lâ : (öyle) değil mi
  5160. 16-Nahl 25
    e : kötü (ne kadar kötü)
  5161. 16-Nahl 25
    yezirûne : yüklendikleri şey
  5162. 16-Nahl 26
    kad mekere : hile yapmışlardı
  5163. 16-Nahl 26
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  5164. 16-Nahl 26
    fe etallâhu : böylece Allah, getirdi, yıktı, harap etti
  5165. 16-Nahl 26
    bunyâne-hum : onların binaları
  5166. 16-Nahl 26
    min el kavâıdi : temellerinden
  5167. 16-Nahl 26
    fe harre : böylece çöktü
  5168. 16-Nahl 26
    aleyhim : onların üzerlerine
  5169. 16-Nahl 26
    es sakfu : tavan
  5170. 16-Nahl 26
    min fevkı-him : üstlerinden
  5171. 16-Nahl 26
    ve etâ-hum : ve onlara geldi
  5172. 16-Nahl 26
    el azâbu : azap
  5173. 16-Nahl 26
    yeş'urûne : farkında olmazlar
  5174. 16-Nahl 27
    summe : sonra
  5175. 16-Nahl 27
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  5176. 16-Nahl 27
    ve yekûlu : ve diyecek
  5177. 16-Nahl 27
    eyne : nerede
  5178. 16-Nahl 27
    şurekâiye : ortaklarım
  5179. 16-Nahl 27
    ellezîne : ki onlar
  5180. 16-Nahl 27
    tuşâkkûne : ayrılıyorsunuz, muhalefet ediyorsunuz
  5181. 16-Nahl 27
    le : dedi
  5182. 16-Nahl 27
    ellezîne : onlar, o kimseler
  5183. 16-Nahl 27
    ûtu el ilme : ilim verilen
  5184. 16-Nahl 27
    inne : muhakkak
  5185. 16-Nahl 27
    elzye : alçaklık, rezillik
  5186. 16-Nahl 27
    el yevme : bugün, o gün
  5187. 16-Nahl 27
    ve ese : ve kötülük
  5188. 16-Nahl 27
    alâ el kâfirîne : kâfirlerin üzerine
  5189. 16-Nahl 28
    ellezîne : o kimseler
  5190. 16-Nahl 28
    teteveffâ-hum : onları vefat ettirir
  5191. 16-Nahl 28
    el melâiketu : melekler
  5192. 16-Nahl 28
    enfusi-him : onların nefsleri
  5193. 16-Nahl 28
    fe : o zaman
  5194. 16-Nahl 28
    elkavû : (attılar) cevap verdiler
  5195. 16-Nahl 28
    es seleme : teslim olmak
  5196. 16-Nahl 28
    na'melu : yapıyoruz (yaparız), amel ederiz
  5197. 16-Nahl 28
    belâ : hayır
  5198. 16-Nahl 28
    innâllahe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  5199. 16-Nahl 28
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  5200. 16-Nahl 29
    fedhulû (fe udhulû) : haydi, artık girin
  5201. 16-Nahl 29
    ebvâbe : kapılar
  5202. 16-Nahl 29
    cehenneme : cehennem
  5203. 16-Nahl 29
    hâlidîne : ebedî olanlar, ebediyyen kalanlar
  5204. 16-Nahl 29
    fe le bi'se : artık ne kötü
  5205. 16-Nahl 29
    mesvâ : yerleşme (ikamet) yeri, kalınan yer
  5206. 16-Nahl 29
    el mutekebbirîne : kibirlenenler, büyüklük taslayanlar
  5207. 16-Nahl 30
    vele : ve denir
  5208. 16-Nahl 30
    enzele : indirdi
  5209. 16-Nahl 30
    hayren : hayır, güzellikler
  5210. 16-Nahl 30
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  5211. 16-Nahl 30
    ahsenû : ahsen olanlar, nefslerini Allah'a teslim edenler, daimî zikrin sahipleri
  5212. 16-Nahl 30
    fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada vardır
  5213. 16-Nahl 30
    haseneten : iyilikler, güzellikler, Allah'ın ikramları, pozitif dereceler
  5214. 16-Nahl 30
    ve le dâru el âhıreti : ve elbette ahiret yurdu
  5215. 16-Nahl 30
    ve le ni'me : ve elbette nezeldir
  5216. 16-Nahl 30
    dâru el muttekîne : takva sahiplerinin yurdu
  5217. 16-Nahl 31
    cennâtu : cennetler
  5218. 16-Nahl 31
    yedhulûne-hâ : ona girerler, dahil olurlar
  5219. 16-Nahl 31
    tecrî : akar
  5220. 16-Nahl 31
    el enhâru : nehirler
  5221. 16-Nahl 31
    lehum : onlar için vardır
  5222. 16-Nahl 31
    yeşâûne : onların diledikleri şeyler
  5223. 16-Nahl 31
    kezâlike : işteyle, böylece
  5224. 16-Nahl 31
    yeczîllâhu (yeczî allâhu) : Allah mükâfatlandırır (cezalandırır, karşılığını verir)
  5225. 16-Nahl 31
    el muttekîne : takva sahipleri
  5226. 16-Nahl 32
    ellezîne : o kimseler, onlar
  5227. 16-Nahl 32
    teteveffâ-hum : onları vefat ettirir
  5228. 16-Nahl 32
    el melâiketu : melekler
  5229. 16-Nahl 32
    tayyibîne : hoş, güzel, kolay, en iyi şekilde
  5230. 16-Nahl 32
    yekûlûne : derler
  5231. 16-Nahl 32
    selâmun : selâm olsun
  5232. 16-Nahl 32
    aleykum : size
  5233. 16-Nahl 32
    el cennete : cennete
  5234. 16-Nahl 32
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  5235. 16-Nahl 33
    hel : mı
  5236. 16-Nahl 33
    yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
  5237. 16-Nahl 33
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  5238. 16-Nahl 33
    el melâiketu : melekler
  5239. 16-Nahl 33
    ev : veya
  5240. 16-Nahl 33
    ye'tiye : gelir, gelecek
  5241. 16-Nahl 33
    emru : emir
  5242. 16-Nahl 33
    rabbi-ke : senin Rabbin
  5243. 16-Nahl 33
    kezâlike : işteyle, böyle
  5244. 16-Nahl 33
    feale : yaptı
  5245. 16-Nahl 33
    ellezîne : o kimseler, onlar
  5246. 16-Nahl 33
    vezaleme-hum allâhu : ve Allah onlara zulmetmedi
  5247. 16-Nahl 33
    ve lâkin : ve fakat, ama
  5248. 16-Nahl 33
    enfuse-hum : onların (kendi) nefsleri
  5249. 16-Nahl 33
    yazlimûne : zulmediyorlar
  5250. 16-Nahl 34
    fe esâbe-hum : artık, böylece onlara isabet etti (ulaştı)
  5251. 16-Nahl 34
    seyyiâtu : kötülükler
  5252. 16-Nahl 34
    ve hâka : ve kuşattı
  5253. 16-Nahl 34
    yestehziûne : alay ediyorlar
  5254. 16-Nahl 35
    vele : ve dedi
  5255. 16-Nahl 35
    ellezîne eşrekû : şirk koşan kimseler
  5256. 16-Nahl 35
    lev şâallâhu (lev şâe allâhu) : eğer Allah dileseydi
  5257. 16-Nahl 35
    abed-nâ : biz kul olmazdık
  5258. 16-Nahl 35
    min şey'in : bir şey(den)
  5259. 16-Nahl 35
    ve lâ : ve olmaz, yapmaz
  5260. 16-Nahl 35
    veharremnâ : ve biz haram kılmayız
  5261. 16-Nahl 35
    min şey'in : bir şey(den)
  5262. 16-Nahl 35
    kezâlike : işteyle, bunun gibi
  5263. 16-Nahl 35
    feale : yaptı
  5264. 16-Nahl 35
    ellezîne : o kimseler
  5265. 16-Nahl 35
    fe : artık
  5266. 16-Nahl 35
    hel : (var) mı
  5267. 16-Nahl 35
    aler rusuli (alâ er rusuli) : resûllerin üzerinde (sorumluluğunda)
  5268. 16-Nahl 35
    illel belâgul mubînu : apaçık tebliğden başka
  5269. 16-Nahl 36
    ve lekad : ve andolsun
  5270. 16-Nahl 36
    beasnâ : biz gönderdik, beas ettik
  5271. 16-Nahl 36
    fî kulli ummetin : bütün ümmetlerininde
  5272. 16-Nahl 36
    resûlen : bir resûl
  5273. 16-Nahl 36
    eni'budûllâhe (en i'budû allâhe) : Allah'a kul olmak
  5274. 16-Nahl 36
    vectenibû (ve ictenibû) : ve içtinap edin, sakının
  5275. 16-Nahl 36
    et tâgûte : tagut, şeytan (insan ve cin şeytanlar)
  5276. 16-Nahl 36
    fe min-hum : artık onlardan
  5277. 16-Nahl 36
    men : kim, kimi
  5278. 16-Nahl 36
    hedallâhu (hedâ allâhu) : Allah hidayete erdirdi
  5279. 16-Nahl 36
    ve min-hum : ve onlardan
  5280. 16-Nahl 36
    men : kim, kimi
  5281. 16-Nahl 36
    aleyhi : onların üzerine
  5282. 16-Nahl 36
    ed dalâletu : dalâlet
  5283. 16-Nahl 36
    fe sîrû : bundan sonra dolaşın, gezin
  5284. 16-Nahl 36
    el ardı : yeryüzünde
  5285. 16-Nahl 36
    fanzurû (fe unzurû) : böylece bakın
  5286. 16-Nahl 36
    keyfe : nasıl
  5287. 16-Nahl 36
    ne : oldu
  5288. 16-Nahl 36
    âkıbetu : akibet, son
  5289. 16-Nahl 36
    el mukezzibîne : yalanlayanlar, tekzib edenler
  5290. 16-Nahl 37
    fe : artık, bundan sonra, buna rağmen
  5291. 16-Nahl 37
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  5292. 16-Nahl 37
    yehdî : hidayete erdirmez
  5293. 16-Nahl 37
    men : kimse
  5294. 16-Nahl 37
    ve mâ : ve yoktur
  5295. 16-Nahl 37
    lehum : onlara, onlar için
  5296. 16-Nahl 37
    min nâsırîne : bir yardımcı
  5297. 16-Nahl 38
    ve aksemû : ve yemin ettiler, kasem ettiler
  5298. 16-Nahl 38
    cehde : en kuvvetli şekilde
  5299. 16-Nahl 38
    eymâni-him : yeminleri
  5300. 16-Nahl 38
    yeb'asullâhu : Allah yeniden diriltmez (beas etmez)
  5301. 16-Nahl 38
    men yemûtu : ölen kimseyi
  5302. 16-Nahl 38
    belâ : hayır (bilâkis), öyle değil
  5303. 16-Nahl 38
    va'den : bir vaad
  5304. 16-Nahl 38
    aleyhi : onun üzerinde
  5305. 16-Nahl 38
    vekinne : ve lâkin, fakat, ama
  5306. 16-Nahl 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  5307. 16-Nahl 38
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  5308. 16-Nahl 39
    li yubeyyine : açıklaması, bildirmesi için
  5309. 16-Nahl 39
    lehum : onlara
  5310. 16-Nahl 39
    ellezî yahtelifûne : onlar ihtilâfa düşerler
  5311. 16-Nahl 39
    ve li ya'leme : ve bilmesi için
  5312. 16-Nahl 39
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
  5313. 16-Nahl 39
    enne-hum : muhakkak onların olduğunu
  5314. 16-Nahl 39
    kâzibîne : yalancılar
  5315. 16-Nahl 40
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  5316. 16-Nahl 40
    li şey'in : bir şey için
  5317. 16-Nahl 40
    erednâ-hu : biz onu istedik
  5318. 16-Nahl 40
    en nekûle : bizim dememiz
  5319. 16-Nahl 40
    lehu : ona
  5320. 16-Nahl 40
    fe yekûnu : böylece, o hemen olur
  5321. 16-Nahl 41
    ve ellezînecerû : ve hicret edenler
  5322. 16-Nahl 41
    li nubevvienne-hum : onlara mutlaka hazırlamamız, ağırlamamız, yerleştirmemiz için
  5323. 16-Nahl 41
    ed dunyâ : dünya hayatında vardır
  5324. 16-Nahl 41
    haseneten : hasene, güzellik, iyilik, pozitif dereceler
  5325. 16-Nahl 41
    ve le ecru el âhıreti : ve elbette ahiret mükâfatı
  5326. 16-Nahl 41
    ekberu : daha büyüktür
  5327. 16-Nahl 41
    lev : eğer, şâyet
  5328. 16-Nahl 41
    ya'lemûne : biliyorlar
  5329. 16-Nahl 42
    ellezîne : onlar
  5330. 16-Nahl 42
    saberû : sabrettiler
  5331. 16-Nahl 42
    ve alâ rabbi-him : ve Rab'lerine
  5332. 16-Nahl 42
    yetevekkelûne : tevekkül ederler
  5333. 16-Nahl 43
    veerselnâ : ve biz göndermedik
  5334. 16-Nahl 43
    min kabli-ke : senden önce
  5335. 16-Nahl 43
    ricâlen : erkekler, adamlar, rical
  5336. 16-Nahl 43
    ileyhim : onlara
  5337. 16-Nahl 43
    fes'elû (fe es'elû) : o zaman, o taktirde sorun
  5338. 16-Nahl 43
    ehle ez zikri : zikir ehli (daimî zikrin sahibi)
  5339. 16-Nahl 43
    lâ ta'lemûne : bilmiyorsunuz
  5340. 16-Nahl 44
    bi el beyyinâti : delillerle, beyyinelerle, ispat vasıtaları ile
  5341. 16-Nahl 44
    ve ez zuburi (zebur) : ve semavî kitaplarla (Davut'a ait semavî kitap)
  5342. 16-Nahl 44
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  5343. 16-Nahl 44
    ileyke : sana
  5344. 16-Nahl 44
    ez zikre : zikir (Kur'ân-ı Kerim)
  5345. 16-Nahl 44
    li tubeyyine : açıklaman için, beyan etmen için
  5346. 16-Nahl 44
    li en nâsi : insanlara
  5347. 16-Nahl 44
    nuzzile : indirilen şey(ler)
  5348. 16-Nahl 44
    ileyhim : onlara
  5349. 16-Nahl 44
    ve lealle-hum : ve umulur ki böylece onlar
  5350. 16-Nahl 44
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  5351. 16-Nahl 45
    e fe emin : artık emin mi oldular
  5352. 16-Nahl 45
    ellezîne mekerû : tuzak kuranlar, hilelerzenleyenler
  5353. 16-Nahl 45
    seyyiâti : kötülükler
  5354. 16-Nahl 45
    en yahsife : bir yerin çöküp kaybolması
  5355. 16-Nahl 45
    el arda : yeryüzü, yer, arz
  5356. 16-Nahl 45
    ev : veya
  5357. 16-Nahl 45
    ye'tiye-hum : onlara gelir
  5358. 16-Nahl 45
    el azâbu : azap
  5359. 16-Nahl 45
    yeş'urûne : farkında olmazlar, şuurunda (bilincinde) olmazlar
  5360. 16-Nahl 46
    ev : veya, yoksa
  5361. 16-Nahl 46
    ye'huze-hum : onları alır, yakalar
  5362. 16-Nahl 46
    tekallubi-him : onları dönüp dolaşmaları esnasında
  5363. 16-Nahl 46
    fe : o zaman, böylece (ve)
  5364. 16-Nahl 46
    mu'cizîne : aciz bırakanlar
  5365. 16-Nahl 47
    ev : veya
  5366. 16-Nahl 47
    ye'huze-hum : onları alır, yakalar
  5367. 16-Nahl 47
    alâ tehavvufin : korkuyorken, korkarken, korkar halde
  5368. 16-Nahl 47
    fe : artık, buna rağmen
  5369. 16-Nahl 47
    inne : muhakkak
  5370. 16-Nahl 47
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  5371. 16-Nahl 47
    le raûfun : rauf, çok şefkatli
  5372. 16-Nahl 48
    e ve lem yerev : ve onlar görmüyorlar mı (görmediler mi)
  5373. 16-Nahl 48
    min şey'in : şeylerden
  5374. 16-Nahl 48
    mâ ... min şey'in : herhangibir şey
  5375. 16-Nahl 48
    yetefeyyeu \n(fâe) \n(tefeyyee) : bir taraftan bir tarafa meyleder (döner) \n: (döndü) \n: (döndü, meyletti)
  5376. 16-Nahl 48
    an el yemîni : sağdan
  5377. 16-Nahl 48
    ve eş şemâili : ve sol
  5378. 16-Nahl 48
    succeden li allâhi : Allah'a secde ederek
  5379. 16-Nahl 48
    ve hum : ve onlar (olarak)
  5380. 16-Nahl 48
    dâhırûne : zelil ve aşağılık olanlar (küçülenler, tâbî olanlar)
  5381. 16-Nahl 49
    ve li allâhi : ve Allah'a
  5382. 16-Nahl 49
    yescudu : secde ederler
  5383. 16-Nahl 49
    mâ fî es semâvâti : semalarda olanlar
  5384. 16-Nahl 49
    ve mâ fî el ardı : ve yeryüzünde olanlar
  5385. 16-Nahl 49
    min dâbbetin : dabbelerden (yürüyen canlılardan)
  5386. 16-Nahl 49
    ve el melâiketu : ve melekler
  5387. 16-Nahl 49
    ve hum : ve onlar
  5388. 16-Nahl 49
    yestekbirûne : büyüklenmezler, kibirlenmezler
  5389. 16-Nahl 50
    yehâfûne : (onlar) korkarlar
  5390. 16-Nahl 50
    rabbe-hum : Rab'lerinden
  5391. 16-Nahl 50
    min fevkı-him : onların (kendi) üstlerinden
  5392. 16-Nahl 50
    ve yef'alûne : ve yaparlar
  5393. 16-Nahl 50
    mâ yu'merûne : emrolundukları şey(ler)i
  5394. 16-Nahl 51
    ve kâlallâhu (vele allâhu) : ve Allah dedi
  5395. 16-Nahl 51
    tettehızû : edinmeyin
  5396. 16-Nahl 51
    ilâheyni isneyni : iki ilâh
  5397. 16-Nahl 51
    innemâ : sadece, yalnız
  5398. 16-Nahl 51
    huve : o
  5399. 16-Nahl 51
    fe : o zaman, öyleyse
  5400. 16-Nahl 51
    iyyâ-ye : yalnız ben
  5401. 16-Nahl 51
    ferhabûne (fe ırhabûne) : artık korkun
  5402. 16-Nahl 52
    ve lehu : ve onun
  5403. 16-Nahl 52
    mâ fî es semâvâti : semalarda olan şeyler
  5404. 16-Nahl 52
    ve el ardı : ve yeryüzünde
  5405. 16-Nahl 52
    ve lehu ed dînu : ve dîn onundur
  5406. 16-Nahl 52
    vâsıben : devamlı, sürekli, her zaman
  5407. 16-Nahl 52
    e fe gayrallâhi (gayre allâhi) : öyleyse Allah'tan başkası mı
  5408. 16-Nahl 52
    tettekûne : korkuyorsunuz
  5409. 16-Nahl 53
    ve mâ : ve ne (varsa)
  5410. 16-Nahl 53
    min ni'metin : ni'metten
  5411. 16-Nahl 53
    fe : böylece, tamamen, hepsi
  5412. 16-Nahl 53
    summe : sonra
  5413. 16-Nahl 53
    messe-kum : size dokundu
  5414. 16-Nahl 53
    ed durru : zarar, sıkıntı
  5415. 16-Nahl 53
    fe : o zaman
  5416. 16-Nahl 53
    ileyhi : ona
  5417. 16-Nahl 53
    tec'erûne : yalvarırsınız
  5418. 16-Nahl 54
    summe : sonra
  5419. 16-Nahl 54
    keşefe ed durra : zararı (sıkıntıları) giderdi
  5420. 16-Nahl 54
    ferîkun : bir grup
  5421. 16-Nahl 54
    yuşrikûne : şirk (ortak) koşarlar
  5422. 16-Nahl 55
    li yekfurû : nankörlük etsinler
  5423. 16-Nahl 55
    âteynâ-hum : onlara verdik
  5424. 16-Nahl 55
    fe : haydi
  5425. 16-Nahl 55
    temetteû : faydalanın (metalanın)
  5426. 16-Nahl 55
    fe sevfe : artık yakında olacak
  5427. 16-Nahl 55
    ta'lemûne : bilecekler
  5428. 16-Nahl 56
    ve yec'alûne : ve yapıyorlar (ayırıyorlar)
  5429. 16-Nahl 56
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  5430. 16-Nahl 56
    nasîben : bir nasip, bir pay
  5431. 16-Nahl 56
    le tus'elunne : mutlaka sorgulanacaksınız
  5432. 16-Nahl 56
    tefterûne : iftira ediyorsunuz
  5433. 16-Nahl 57
    ve yec'alûne : ve kılıyorlar, yapıyorlar, isnad ediyorlar
  5434. 16-Nahl 57
    el benâti : kızlar
  5435. 16-Nahl 57
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  5436. 16-Nahl 57
    ve lehum : ve onlarındır (kendilerinindir)
  5437. 16-Nahl 57
    yeştehûne : beğendikleri (tercih ettikleri)
  5438. 16-Nahl 58
    ve izâ : ve olduğu zaman
  5439. 16-Nahl 58
    buşşire : müjdelendi
  5440. 16-Nahl 58
    ehadu-hum : onlardan birisi
  5441. 16-Nahl 58
    bi el unsâ : kız çocuk ile
  5442. 16-Nahl 58
    zalle : gölgelendi
  5443. 16-Nahl 58
    vechu-hu : onun yüzü
  5444. 16-Nahl 58
    musvedden \n(esved) : kararmış, siyahlaşmış \n: (siyah)
  5445. 16-Nahl 58
    ve huve : ve o
  5446. 16-Nahl 58
    kezîmun : kızgın, öfkeli
  5447. 16-Nahl 59
    yetevârâ (vârâ) (te-vârâ) : gizlenir (gizledi, örttü) (gizlendi)
  5448. 16-Nahl 59
    min el kavmi : kavimden
  5449. 16-Nahl 59
    mâ buşşire : müjdelenen şey
  5450. 16-Nahl 59
    e yumsiku-hu (emseke) : onu tutsun mu (tuttu)
  5451. 16-Nahl 59
    em yedussu-hu (desse) : yoksa onu gömsün mü (gömdü)
  5452. 16-Nahl 59
    et turâbi : toprağın içine, toprağa
  5453. 16-Nahl 59
    e lâ sâe : kötü değil mi
  5454. 16-Nahl 59
    mâ yahkumûne : hükmettikleri (karar verdikleri) şey
  5455. 16-Nahl 60
    lillezîne (li ellezîne) : onlara aittir
  5456. 16-Nahl 60
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
  5457. 16-Nahl 60
    bi el âhıreti : ahirete (hayattayken Allah'a ulaşma gününe)
  5458. 16-Nahl 60
    meselu es sev'i : 'kötü' meselesi, durumu, telâkki edilmesi
  5459. 16-Nahl 60
    ve li allâhi : ve Allah'ındır, Allah'a aittir
  5460. 16-Nahl 60
    el meselu el â'lâ : âlâ, yüce olma durumu
  5461. 16-Nahl 60
    ve huve : ve o
  5462. 16-Nahl 60
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  5463. 16-Nahl 60
    el hakîmu : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  5464. 16-Nahl 61
    ve lev : ve eğer, şâyet
  5465. 16-Nahl 61
    ense : insanlar
  5466. 16-Nahl 61
    tereke : bırakmadı (bırakmazdı)
  5467. 16-Nahl 61
    aleyhâ : onun üzerinde
  5468. 16-Nahl 61
    min dâbbetin : yürüyen canlılardan bir canlı
  5469. 16-Nahl 61
    ve lâkin : ve fakat, ama
  5470. 16-Nahl 61
    ilâ ecelin : bir süreye (ecele) kadar
  5471. 16-Nahl 61
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  5472. 16-Nahl 61
    fe izâ câe : artık geldiği zaman
  5473. 16-Nahl 61
    ecelu-hum : onların ecelleri (onlar için tayin edilmiş olan zaman)
  5474. 16-Nahl 61
    yeste'hırûne : ertelenmez (tehir edilmez)
  5475. 16-Nahl 61
    aten : bir saat
  5476. 16-Nahl 61
    veyestakdimûne : ve evvelene) alınmaz
  5477. 16-Nahl 62
    ve yec'alûne : ve kılarlar (kılıyorlar), isnad ederler (ediyorlar)
  5478. 16-Nahl 62
    yekrehûne : beğenmedikleri, hoşlanmadıkları, kerih gördükleri şey(ler)
  5479. 16-Nahl 62
    ve tesıfu \n(vasafe) : ve söylüyor, vasıflandırıyor \n: (vasıflandırdı, niteledi)
  5480. 16-Nahl 62
    elsinetu-hum : onların dilleri
  5481. 16-Nahl 62
    el kezibe : yalan
  5482. 16-Nahl 62
    enne : olduğu
  5483. 16-Nahl 62
    lehum el husnâ : enzeli onların, onlara ait
  5484. 16-Nahl 62
    cereme : şüphesiz, şüphe yok
  5485. 16-Nahl 62
    enne : olduğu
  5486. 16-Nahl 62
    lehum enre : ateş onlar içindir, onlarındır
  5487. 16-Nahl 62
    ve enne-hum : ve muhakkak onlar
  5488. 16-Nahl 62
    mufretûne : ifratta olanlar, aşırı davrananlar
  5489. 16-Nahl 63
    lekad : andolsun
  5490. 16-Nahl 63
    erselnâ : biz gönderdik
  5491. 16-Nahl 63
    ilâ umemin : ümmetlere
  5492. 16-Nahl 63
    min kabli-ke : senden önce
  5493. 16-Nahl 63
    fe zeyyene : fakat süslü gösterdi, süsledi
  5494. 16-Nahl 63
    lehum : onlara
  5495. 16-Nahl 63
    eş şeytânu : şeytan
  5496. 16-Nahl 63
    a'mâle-hum : amellerini, yaptıklarını
  5497. 16-Nahl 63
    fe huve : artık o (dur)
  5498. 16-Nahl 63
    veliyyu-hum : onların velîsi, dostu
  5499. 16-Nahl 63
    el yevme : o gün (bugün)
  5500. 16-Nahl 63
    ve lehum : ve onlar için vardır, onlarındır
  5501. 16-Nahl 63
    azâbun elîmun : elîm (acı) azap
  5502. 16-Nahl 64
    veenzelnâ : ve biz indirmedik
  5503. 16-Nahl 64
    aleyke el kitâbe : sana kitabı
  5504. 16-Nahl 64
    li tubeyyine : açıklaman için, beyan etmen için
  5505. 16-Nahl 64
    lehum : onlar, onlara
  5506. 16-Nahl 64
    ellezî ihtelefû : ihtilâfa düştükleri şey
  5507. 16-Nahl 64
    ve huden : ve hidayet edici
  5508. 16-Nahl 64
    ve rahmeten : ve bir rahmet
  5509. 16-Nahl 64
    yu'minûne : inanırlar, mü'min olurlar
  5510. 16-Nahl 65
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5511. 16-Nahl 65
    enzele : indirdi
  5512. 16-Nahl 65
    min es semâi : semadan
  5513. 16-Nahl 65
    en : su
  5514. 16-Nahl 65
    fe ahyâ : böylece diriltti, hayat verdi
  5515. 16-Nahl 65
    bi-hi el arda : onunla arza, yeryüzüne
  5516. 16-Nahl 65
    ba'de : sonra
  5517. 16-Nahl 65
    mevti-hâ : onun ölümü
  5518. 16-Nahl 65
    inne : muhakkak
  5519. 16-Nahl 65
    fî zâlike : bunda vardır
  5520. 16-Nahl 65
    le âyeten : elbette bir âyet (bir delil)
  5521. 16-Nahl 65
    yesmeûne : işitiyorlar, işitirler
  5522. 16-Nahl 66
    ve inne : ve muhakkak
  5523. 16-Nahl 66
    lekum : sizin için vardır
  5524. 16-Nahl 66
    el en'âmi : hayvanlarda
  5525. 16-Nahl 66
    le ibreten : mutlaka, elbette bir ibret vardır
  5526. 16-Nahl 66
    min beyni : arasından
  5527. 16-Nahl 66
    fersin : fers, sindirilmiş gıda, posa
  5528. 16-Nahl 66
    ve demin : ve kan
  5529. 16-Nahl 66
    lebenenlisen : halis süt, saf süt
  5530. 16-Nahl 66
    li eş şâribîne : içenler için, tadanlar için
  5531. 16-Nahl 67
    ve min semerâtin : ve meyvelerden
  5532. 16-Nahl 67
    en nahîli : hurma ağaçları
  5533. 16-Nahl 67
    ve el a'nâbi : ve üzüm, bağlar
  5534. 16-Nahl 67
    tettehîzûne : edinirsiniz, yaparsınız
  5535. 16-Nahl 67
    sekeren : seker, hurma şerbeti, üzüm suyu, şıra
  5536. 16-Nahl 67
    ve rızkan : ve bir rızık
  5537. 16-Nahl 67
    hasenen : güzel
  5538. 16-Nahl 67
    inne : muhakkak
  5539. 16-Nahl 67
    fî zâlike : bunda vardır
  5540. 16-Nahl 67
    le âyeten : bir âyet
  5541. 16-Nahl 67
    ya'kılûne : akıl edenler
  5542. 16-Nahl 68
    ve evhâ : ve vahyetti
  5543. 16-Nahl 68
    rabbu-ke : senin Rabbin
  5544. 16-Nahl 68
    ilâ en nahli : balarısına
  5545. 16-Nahl 68
    en ittehızî : (edinmek) edinmesini
  5546. 16-Nahl 68
    min el cibâli : dağlardan
  5547. 16-Nahl 68
    buyûten : evler
  5548. 16-Nahl 68
    ve min eş şeceri : ve ağaçlardan
  5549. 16-Nahl 68
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeyden
  5550. 16-Nahl 68
    ya'rişûne : (çardak) kuruyorlar, yapıyorlar
  5551. 16-Nahl 69
    summe : sonra
  5552. 16-Nahl 69
    min kulli es semerâti : meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
  5553. 16-Nahl 69
    feslukî (fe uslukî) : böylece sülûk edin, yolculuk edin, uçun
  5554. 16-Nahl 69
    subule \n(sebil) : yollar \n: (yol)
  5555. 16-Nahl 69
    zululen : zelil edilmiş, boyun eğdirilmiş, emrine verilmiş
  5556. 16-Nahl 69
    muhtelifun : muhtelif, çeşitli
  5557. 16-Nahl 69
    elvânu-hu \n(levn) : onun renkleri \n: (renk)
  5558. 16-Nahl 69
    li en nâsi : insanlar için
  5559. 16-Nahl 69
    inne : muhakkak
  5560. 16-Nahl 69
    fî zâlike : bunda vardır
  5561. 16-Nahl 69
    le âyeten : elbette bir âyet, bir delil
  5562. 16-Nahl 69
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  5563. 16-Nahl 70
    summe : sonra
  5564. 16-Nahl 70
    yeteveffâ-kum : vefat ettirecek (ettirir)
  5565. 16-Nahl 70
    ve min-kum : ve sizden
  5566. 16-Nahl 70
    men yureddu : geri döndürülen kimse (kim geri döndürülürse)
  5567. 16-Nahl 70
    ilâ erzeli : en rezil hale, en aşağı hale
  5568. 16-Nahl 70
    el umuri : ömür
  5569. 16-Nahl 70
    li keylâ : olmaması için, olmadığı için
  5570. 16-Nahl 70
    ya'leme : bilir
  5571. 16-Nahl 70
    ba'de : sonra
  5572. 16-Nahl 70
    şey'en : bir şey
  5573. 16-Nahl 70
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5574. 16-Nahl 71
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5575. 16-Nahl 71
    faddale : üstün kıldı
  5576. 16-Nahl 71
    er rızkı : rızıkta, rızık konusunda
  5577. 16-Nahl 71
    femellezîne (feellezîne) : o kimseler değiller
  5578. 16-Nahl 71
    alâ mâ meleket eymâne-hum \n(meleke) : onların ellerinin altında olanlara \n: (sahip oldu)
  5579. 16-Nahl 71
    eymâne-hum : onların elleri
  5580. 16-Nahl 71
    fe hum : oysa, halbuki onlar
  5581. 16-Nahl 71
    sevâun : eşittir, birdir
  5582. 16-Nahl 71
    e fe bi ni'meti allâhi : artık, Allah'ın ni'metini mi
  5583. 16-Nahl 71
    yechadûne : bilerek inkâr ediyorlar
  5584. 16-Nahl 72
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5585. 16-Nahl 72
    ceale : kıldı, halketti
  5586. 16-Nahl 72
    lekum : size, sizin için
  5587. 16-Nahl 72
    min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
  5588. 16-Nahl 72
    ezvâcen : eşler, zevceler
  5589. 16-Nahl 72
    ve ceale : ve kıldı, halketti
  5590. 16-Nahl 72
    lekum : size, sizin için
  5591. 16-Nahl 72
    min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden, zevcelerinizden
  5592. 16-Nahl 72
    benîne : oğullar
  5593. 16-Nahl 72
    ve hafedeten : ve torunlar
  5594. 16-Nahl 72
    ve rezaka-kum : ve sizi rızıklandırdı
  5595. 16-Nahl 72
    min et tayyibâti : temiz, helâl olanlardan
  5596. 16-Nahl 72
    e fe bi el bâtıli : hâlâ bâtıla mı
  5597. 16-Nahl 72
    yu'minûne : inanıyorlar
  5598. 16-Nahl 72
    ve bi ni'meti allâhi : ve Allah'ın ni'metini
  5599. 16-Nahl 72
    yekfurûne : inkâr ediyor
  5600. 16-Nahl 73
    ve ya'budûne : ve kulluk ediyorlar, tapıyorlar
  5601. 16-Nahl 73
    yemliku : malik değil, gücü yetmez
  5602. 16-Nahl 73
    lehum : onlara, onlar için
  5603. 16-Nahl 73
    min es semâvâti : semalardan
  5604. 16-Nahl 73
    ve el ardı : ve yer(den), yeryüzünden
  5605. 16-Nahl 73
    şey'en : bir şey
  5606. 16-Nahl 73
    veyestetîûne : ve güçleri yetmez, yapamazlar, muktedir değildirler
  5607. 16-Nahl 74
    fe lâ tadribû : artık (misal) getirmeyin, yapmayın, vurgulamayın
  5608. 16-Nahl 74
    el emsâle \n(darabe meselen) : benzer, misal, emsal \n: (örnek vermek, eş, benzer kılmak)
  5609. 16-Nahl 74
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5610. 16-Nahl 74
    ya'lemu : bilir
  5611. 16-Nahl 74
    ve entum : ve siz
  5612. 16-Nahl 74
    lâ ta'lemûne : bilmezsiniz
  5613. 16-Nahl 75
    darabe allâhu : Allah (misal) verdi
  5614. 16-Nahl 75
    meselen : bir misal, bir örnek
  5615. 16-Nahl 75
    abden : bir kul
  5616. 16-Nahl 75
    memlûken : sahip olunan, köle olan, memluk
  5617. 16-Nahl 75
    alâ şey'in : bir şeye
  5618. 16-Nahl 75
    ve men : ve kimse, kim
  5619. 16-Nahl 75
    hasenen : güzel, temiz, helâl
  5620. 16-Nahl 75
    fe huve : böylece o
  5621. 16-Nahl 75
    rren : gizli (sır) olarak
  5622. 16-Nahl 75
    ve cehren : ve açık olarak
  5623. 16-Nahl 75
    hel yestevûne : eşit (musavi) midir
  5624. 16-Nahl 75
    el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir (Allah içindir)
  5625. 16-Nahl 75
    bel : hayır
  5626. 16-Nahl 75
    ekseru-hum : onların çoğu
  5627. 16-Nahl 75
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  5628. 16-Nahl 76
    ve darabe allâhu : ve Allah (misal) verdi
  5629. 16-Nahl 76
    meselen : bir misal, bir örnek
  5630. 16-Nahl 76
    raculeyni : iki kişi, iki adam
  5631. 16-Nahl 76
    ehadu-humâ : ikisinden biri
  5632. 16-Nahl 76
    ebkemu : dilsiz
  5633. 16-Nahl 76
    alâ şey'in : bir şeye
  5634. 16-Nahl 76
    ve huve : ve o
  5635. 16-Nahl 76
    kellun : başkasına yük olan, geçimi başkasına ait olan
  5636. 16-Nahl 76
    alâ mevlâ-hu : mevlâsına (efendisine)
  5637. 16-Nahl 76
    eynemâ : her nereye
  5638. 16-Nahl 76
    yuveccih-hu : onu yönlendirir, gönderir
  5639. 16-Nahl 76
    ye'ti : getiremez
  5640. 16-Nahl 76
    hel yestevî : eşit (musavi) midir
  5641. 16-Nahl 76
    huve : o
  5642. 16-Nahl 76
    ve men : ve kimse, kişi
  5643. 16-Nahl 76
    ye'muru : emreder
  5644. 16-Nahl 76
    bil adli (bi el adli) : adalet ile
  5645. 16-Nahl 76
    ve huve : ve o
  5646. 16-Nahl 77
    ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a aittir
  5647. 16-Nahl 77
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı (görünmeyen, bilinmeyen ilim)
  5648. 16-Nahl 77
    ve el ardı : ve yeryüzü
  5649. 16-Nahl 77
    ve mâ : ve değildir
  5650. 16-Nahl 77
    emru es sâati : o saatin emri
  5651. 16-Nahl 77
    ke : gibi, kadar
  5652. 16-Nahl 77
    lemhi : bir an, en kısa zaman aralığı
  5653. 16-Nahl 77
    el basari (lemhi el basri) : göz, bakış (göz kırpması, bir anlık bakış)
  5654. 16-Nahl 77
    ev : veya
  5655. 16-Nahl 77
    huve : o
  5656. 16-Nahl 77
    akrebu : daha yakın, daha çabuk, daha hızlı
  5657. 16-Nahl 77
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5658. 16-Nahl 77
    alâ kulli şey'in : herşeye
  5659. 16-Nahl 78
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5660. 16-Nahl 78
    ahrece-kum : sizi çıkardı
  5661. 16-Nahl 78
    ummehâti-kum : sizin annelerinizin
  5662. 16-Nahl 78
    lâ ta'lemune : bilmiyorsunuz
  5663. 16-Nahl 78
    şey'en : bir şey
  5664. 16-Nahl 78
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  5665. 16-Nahl 78
    lekum : size, sizin için
  5666. 16-Nahl 78
    es sem'a : işitme hassası
  5667. 16-Nahl 78
    ve el ebsâre : verme hassası
  5668. 16-Nahl 78
    ve el ef'idete : ve gönül, kalp, fuad, anlama, idrak etme hassası
  5669. 16-Nahl 78
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  5670. 16-Nahl 78
    teşkurûne : şükredersiniz
  5671. 16-Nahl 79
    e lem yerev : görmüyorlar mı, görmediler mi
  5672. 16-Nahl 79
    ilet tayri (ilâ et tayri) : kuşları
  5673. 16-Nahl 79
    cevvi es semâi : semanın hava boşluğunda, havada
  5674. 16-Nahl 79
    yumsikuhunne : onları tutmaz (havada durduramaz)
  5675. 16-Nahl 79
    inne : muhakkak
  5676. 16-Nahl 79
    fî zâlike : bunda vardır
  5677. 16-Nahl 79
    le âyâtin : elbette âyetler
  5678. 16-Nahl 79
    yu'minûne : (mü'min olanlar) mü'min oluyorlar
  5679. 16-Nahl 80
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5680. 16-Nahl 80
    ceale : kıldı, yaptı
  5681. 16-Nahl 80
    lekum : size, sizin için
  5682. 16-Nahl 80
    sekenen : (mesken) huzur, sekînet, dinlenme yeri
  5683. 16-Nahl 80
    ve ceale : ve kıldı
  5684. 16-Nahl 80
    lekum : size, sizin için
  5685. 16-Nahl 80
    el en'âmi : hayvanlar
  5686. 16-Nahl 80
    buyûten : evler
  5687. 16-Nahl 80
    testehıffûne-hâ : onu hafifçe taşırsınız
  5688. 16-Nahl 80
    yevme : gün
  5689. 16-Nahl 80
    ve yevme : ve gün
  5690. 16-Nahl 80
    ikâmeti-kum : sizin yerleşmeniz, ikâmet etmeniz, konaklamanız
  5691. 16-Nahl 80
    ve min asvâfi-hâ (sûfu) : ve onun yünlerinden (koyun yünü)
  5692. 16-Nahl 80
    ve evbâri-hâ (vebare) : ve onun tüyleri (deve tüyü)
  5693. 16-Nahl 80
    ve eş'âri-hâ (şearu) : ve onun kılları (kıl)
  5694. 16-Nahl 80
    esâsen : çeşitli mal, ev eşyası (giyecek, kullanılacak şeyler)
  5695. 16-Nahl 80
    ve metâan : ve meta, geçim vasıtası
  5696. 16-Nahl 81
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5697. 16-Nahl 81
    ceale : kıldı, halketti
  5698. 16-Nahl 81
    lekum : sizin için
  5699. 16-Nahl 81
    zılâlen : gölgeler, gölgelikler
  5700. 16-Nahl 81
    ve ceale : ve kıldı
  5701. 16-Nahl 81
    lekum : sizin için
  5702. 16-Nahl 81
    min el cibâli : dağlardan
  5703. 16-Nahl 81
    eknânen \n\n(kenn) : barınılacak yerler \n(yağmur, rüzgâr, vs.'den koruyan şeyler, sığınaklar, siperler) \n: (barınılan yer, sığınak)
  5704. 16-Nahl 81
    ve ceale : ve kıldı
  5705. 16-Nahl 81
    lekum : sizin için
  5706. 16-Nahl 81
    serâbîle \n(sirbâl) : gömlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir giysiler) \n: (gömlek)
  5707. 16-Nahl 81
    tekî-kum : sizi korur
  5708. 16-Nahl 81
    el harra : sıcak
  5709. 16-Nahl 81
    ve serâbîle : vemlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir) giysiler)
  5710. 16-Nahl 81
    tekî-kum : sizi korur
  5711. 16-Nahl 81
    be'se-kum : sizi şiddetten, kuvvetli darbeden
  5712. 16-Nahl 81
    kezâlike : işteyle
  5713. 16-Nahl 81
    ni'mete-hu : (onun) kendi ni'metini
  5714. 16-Nahl 81
    aleykum : sizin üzerinize, size
  5715. 16-Nahl 81
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  5716. 16-Nahl 81
    tuslimûne : teslim olursunuz
  5717. 16-Nahl 82
    fe : artık
  5718. 16-Nahl 82
    in tevellev : eğer yüz çevirirlerse
  5719. 16-Nahl 82
    fe : bundan sonra
  5720. 16-Nahl 82
    innemâ : yalnızca, sadece
  5721. 16-Nahl 82
    aleyke : senin üzerinde
  5722. 16-Nahl 82
    el belâgu : tebliğ, beyan
  5723. 16-Nahl 82
    el mubînu : apaçık
  5724. 16-Nahl 83
    ya'rifûne : tanıyorlar, biliyorlar
  5725. 16-Nahl 83
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  5726. 16-Nahl 83
    summe : sonra
  5727. 16-Nahl 83
    yunkirûne-hâ : onu inkâr ediyorlar
  5728. 16-Nahl 83
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  5729. 16-Nahl 83
    el kâfirûne : inkâr edenler, kâfirler
  5730. 16-Nahl 84
    ve yevme : ve o gün
  5731. 16-Nahl 84
    neb'asu : beas ederiz (göndeririz)
  5732. 16-Nahl 84
    min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
  5733. 16-Nahl 84
    şehîden : bir şahit
  5734. 16-Nahl 84
    summe : sonra
  5735. 16-Nahl 84
    lâ yu'zenu \n(ezine) : izin verilmez \n: (izin verdi)
  5736. 16-Nahl 84
    li ellezîne : o kimselere
  5737. 16-Nahl 84
    keferû : inkâr ettiler
  5738. 16-Nahl 84
    ve lâ hum yusta'tebûne \n(a'tebe) : ve rızanın oluşması için, onlardan özür (mazeret) beyan etmeleri istenmez \n: (gönlünü aldı, razı etti)
  5739. 16-Nahl 85
    ve izâ : ve olduğu zaman
  5740. 16-Nahl 85
    rae : gördü
  5741. 16-Nahl 85
    ellezîne : kimseler
  5742. 16-Nahl 85
    zalemû : zulmettiler
  5743. 16-Nahl 85
    el azâbe : azap
  5744. 16-Nahl 85
    fe : o zaman, artık
  5745. 16-Nahl 85
    yuhaffefu : hafifletilmez
  5746. 16-Nahl 85
    ve lâ hum yunzarûne : ve onlara nazar edilmez (yüzüne bakılmaz)
  5747. 16-Nahl 86
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  5748. 16-Nahl 86
    rae : gördü
  5749. 16-Nahl 86
    ellezîne : onlar
  5750. 16-Nahl 86
    eşrekû : (Allah'a) ortak (şirk) koştular
  5751. 16-Nahl 86
    şurekâe-hum : onların ortakları (şerikleri)
  5752. 16-Nahl 86
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  5753. 16-Nahl 86
    şurekâu-nâ : bizim ortak koştuklarımız
  5754. 16-Nahl 86
    ellezîne : onlar
  5755. 16-Nahl 86
    ned'û : dua ettik, (yardıma) çağırdık
  5756. 16-Nahl 86
    min dûni-ke : senden başka
  5757. 16-Nahl 86
    fe elkav : böylece attılar
  5758. 16-Nahl 86
    ileyhim : onlara
  5759. 16-Nahl 86
    el kavle : söz
  5760. 16-Nahl 86
    inne-kum : muhakkak siz
  5761. 16-Nahl 86
    le kâzibûne : elbette yalan söyleyenler
  5762. 16-Nahl 87
    ve elkav : ve arz ettiler (attılar)
  5763. 16-Nahl 87
    yevme izin : izin günü
  5764. 16-Nahl 87
    es seleme : teslimiyet
  5765. 16-Nahl 87
    ve dalle : ve saptı, gitti
  5766. 16-Nahl 87
    yefterûne : iftira ediyorlar, uyduruyorlar
  5767. 16-Nahl 88
    ellezîne : o kimseler, onlar
  5768. 16-Nahl 88
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  5769. 16-Nahl 88
    ve saddû : ve men ettiler, engellediler
  5770. 16-Nahl 88
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  5771. 16-Nahl 88
    azâben : azap
  5772. 16-Nahl 88
    fevka el azâbi : azap üstüne
  5773. 16-Nahl 88
    yufsidûne : fesat çıkarırlar
  5774. 16-Nahl 89
    ve yevme : ve o gün
  5775. 16-Nahl 89
    neb'asu : göndeririz, beas ederiz, vazifeli kılarız
  5776. 16-Nahl 89
    ummetin : ümmet
  5777. 16-Nahl 89
    şehîden : bir şahit
  5778. 16-Nahl 89
    aleyhim : onların üzerine
  5779. 16-Nahl 89
    min enfusi-him : onların kendilerinden
  5780. 16-Nahl 89
    ve ci'nâ : ve getirdik
  5781. 16-Nahl 89
    bi-ke şehîden : seni şahit olarak
  5782. 16-Nahl 89
    ve nezzel-nâ : ve biz indirdik
  5783. 16-Nahl 89
    aleyke : sana
  5784. 16-Nahl 89
    el kitâbe : kitap
  5785. 16-Nahl 89
    tibyânen : beyan eden (açıklayan)
  5786. 16-Nahl 89
    li kulli şey'in : herşeyi
  5787. 16-Nahl 89
    ve huden : ve hidayete erdiren
  5788. 16-Nahl 89
    ve rahmeten : ve rahmet olan (rahmet nuru gönderen), rahmet olarak
  5789. 16-Nahl 89
    ve buşrâ : vejde olarak
  5790. 16-Nahl 89
    li el muslimîne : müslümanlara, müslümanlar (teslim olanlar) için
  5791. 16-Nahl 90
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5792. 16-Nahl 90
    ye'muru : emreder
  5793. 16-Nahl 90
    bi el adli : adaletle
  5794. 16-Nahl 90
    ve el ihsâni : ve ihsan
  5795. 16-Nahl 90
    ve îtâi : ve verme(k)
  5796. 16-Nahl 90
    el kurbâ : yakınlara, akrabalara
  5797. 16-Nahl 90
    ve yenhâ : ve yasaklar, nehyeder
  5798. 16-Nahl 90
    an el fahşâi : fuhuş (yalan, iftira, zina)dan, kötülüklerden
  5799. 16-Nahl 90
    ve el munkeri : ve fenalık, kötülük, çirkin şeyler, Allah'ın yasakladığı şeyler
  5800. 16-Nahl 90
    ve el bagyi : ve zulüm, azgınlık, taşkınlık, hakka tecavüz
  5801. 16-Nahl 90
    yeizu-kum : size öğüt veriyor
  5802. 16-Nahl 90
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  5803. 16-Nahl 90
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  5804. 16-Nahl 91
    ve evfû : ve yerine getirin, ifa edin, vefa edin
  5805. 16-Nahl 91
    ahedtum : siz ahid yaptınız
  5806. 16-Nahl 91
    vetenkudû : ve siz bozmayın
  5807. 16-Nahl 91
    eymâne : yeminler
  5808. 16-Nahl 91
    ba'de : sonra
  5809. 16-Nahl 91
    tevkîdi-hâ : onu pekiştiriyorsunuz, onu sağlamlaştırıyorsunuz
  5810. 16-Nahl 91
    ve kad : ve olmuştu
  5811. 16-Nahl 91
    cealtum : siz kıldınız (yaptınız)
  5812. 16-Nahl 91
    allâhe : Allah
  5813. 16-Nahl 91
    aleykum : sizin üzerinize
  5814. 16-Nahl 91
    kefîlen : kefil
  5815. 16-Nahl 91
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5816. 16-Nahl 91
    ya'lemu : bilir
  5817. 16-Nahl 91
    tef'alûne : yaptığınız şeyleri, ne yaptığınızı
  5818. 16-Nahl 92
    vetekûnû : ve siz olmayın
  5819. 16-Nahl 92
    kelletî (ke elletî) : o kimse (kadın) gibi
  5820. 16-Nahl 92
    nekadat : çözdü, açtı
  5821. 16-Nahl 92
    gazle-hâ : eğrilmiş ipini
  5822. 16-Nahl 92
    kuvvetin : kuvvetli, kuvvetle
  5823. 16-Nahl 92
    enkâsen : bükülmüş ipin tekrar çözülüp açılması
  5824. 16-Nahl 92
    tettehızûne : ediniyorsunuz
  5825. 16-Nahl 92
    eymâne-kum : sizin yeminleriniz
  5826. 16-Nahl 92
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  5827. 16-Nahl 92
    beyne-kum : aranızda
  5828. 16-Nahl 92
    en tekûne : olması
  5829. 16-Nahl 92
    ummetun : bir ümmet
  5830. 16-Nahl 92
    hiye : o
  5831. 16-Nahl 92
    erbâ \n(rabâ) : daha çok artması, daha çok olması \n: (arttı, ziyade oldu)
  5832. 16-Nahl 92
    min ummetin : bir ümmetten
  5833. 16-Nahl 92
    innemâ : ancak, oysa
  5834. 16-Nahl 92
    yeblû-kum allâhu : Allah sizi imtihan eder
  5835. 16-Nahl 92
    ve le yubeyyinenne : ve muhakkak açıklayacak
  5836. 16-Nahl 92
    lekum : size
  5837. 16-Nahl 92
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  5838. 16-Nahl 92
    tahtelifûne : siz ihtilâfa düşüyorsunuz
  5839. 16-Nahl 93
    ve lev şâe allâhu : ve eğer Allah dileseydi
  5840. 16-Nahl 93
    le ceale-kum : elbette sizi kıldı
  5841. 16-Nahl 93
    ummeten : bir ümmet
  5842. 16-Nahl 93
    hideten : bir tek
  5843. 16-Nahl 93
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  5844. 16-Nahl 93
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  5845. 16-Nahl 93
    ve yehdî : ve hidayete erdirir
  5846. 16-Nahl 93
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  5847. 16-Nahl 93
    ve le tus'elunne : ve elbette sorulacaksınız, sorgulanacaksınız
  5848. 16-Nahl 93
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  5849. 16-Nahl 94
    vetettehızû : ve edinmeyin
  5850. 16-Nahl 94
    eymâne-kum : yeminlerinizi
  5851. 16-Nahl 94
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  5852. 16-Nahl 94
    beyne-kum : siz kendi aranızda
  5853. 16-Nahl 94
    fe tezille : o taktirde, o zaman kayar
  5854. 16-Nahl 94
    kademun : ayak
  5855. 16-Nahl 94
    ba'de : sonra
  5856. 16-Nahl 94
    ve tezûku : ve tadarsınız
  5857. 16-Nahl 94
    ese : şerr, kötülük, fenalık
  5858. 16-Nahl 94
    saded-tum : men ettiniz, saptınız, yüz çevirdiniz
  5859. 16-Nahl 94
    an sebîlillâhi : Allah'ın yolundan
  5860. 16-Nahl 94
    ve lekum : ve sizin için, size vardır
  5861. 16-Nahl 95
    veteşterû : ve satmayın
  5862. 16-Nahl 95
    semenen : bir bedel, değer
  5863. 16-Nahl 95
    kalîlen : az
  5864. 16-Nahl 95
    innemâ : ancak, fakat, oysa
  5865. 16-Nahl 95
    inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
  5866. 16-Nahl 95
    huve : o
  5867. 16-Nahl 95
    lekum : sizin için
  5868. 16-Nahl 95
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  5869. 16-Nahl 96
    mâ ınde-kum : sizin yanınızda olan şey(ler)
  5870. 16-Nahl 96
    yenfedu : tükenir, biter
  5871. 16-Nahl 96
    ve mâ ındallâhi (inde allâhi) : ve Allah'ın indinde, katında olan şey(ler)
  5872. 16-Nahl 96
    ve le necziyenne : ve mutlaka karşılığını vereceğiz, mükafatlandıracağız
  5873. 16-Nahl 96
    ellezîne saberû : sabredenler, sabrın sahipleri
  5874. 16-Nahl 96
    ecre-hum : onların ecirleri (bedelleri), ücretleri
  5875. 16-Nahl 96
    bi ahseni : en ahseni (güzeli) ile, daha ahseni (güzeli) ile
  5876. 16-Nahl 96
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları amellereyler)
  5877. 16-Nahl 97
    men : kim
  5878. 16-Nahl 97
    amile sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel)
  5879. 16-Nahl 97
    min zekerin : erkek(ler)den
  5880. 16-Nahl 97
    ev unsâ : veya kadın(lar)
  5881. 16-Nahl 97
    ve huve : ve o
  5882. 16-Nahl 97
    fe le : o taktirde mutlaka
  5883. 16-Nahl 97
    nuhyiyenne-hu : ona hayat veririz, yaşatırız
  5884. 16-Nahl 97
    hayâten : hayat
  5885. 16-Nahl 97
    tayyibeten : tayyib, temiz, güzel, helâl
  5886. 16-Nahl 97
    ve le necziyenne-hum : ve mutlaka, ellbette onlara karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
  5887. 16-Nahl 97
    ecre-hum : onların ecrini, bedelini
  5888. 16-Nahl 97
    bi ahseni : en ahseni ile, daha ahseni (güzeli) ile
  5889. 16-Nahl 97
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları amellereyler)
  5890. 16-Nahl 98
    fe : o zaman, artık
  5891. 16-Nahl 98
    izâ kare'te : okuduğun zaman
  5892. 16-Nahl 98
    el kur'âne : Kur'ân
  5893. 16-Nahl 98
    fe isteız : hemen, önce sığın
  5894. 16-Nahl 98
    min eş şeytâni er racîmi : taşlanmış, kovulmuş şeytandan
  5895. 16-Nahl 99
    inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
  5896. 16-Nahl 99
    leyse : değil, yoktur
  5897. 16-Nahl 99
    lehu : onun
  5898. 16-Nahl 99
    alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
  5899. 16-Nahl 99
    âmenû : âmenû olanlar (âmenû oldular)
  5900. 16-Nahl 99
    ve alâ : ve üzerine, ...e
  5901. 16-Nahl 99
    yetevekkelûne : tevekkül ederler
  5902. 16-Nahl 100
    innemâ : fakat, sadece
  5903. 16-Nahl 100
    alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
  5904. 16-Nahl 100
    yetevellevne-hu : ona yönelenler
  5905. 16-Nahl 100
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
  5906. 16-Nahl 100
    müşrikûne : Allah'a ortak (şirk) koşanlar, müşrikler
  5907. 16-Nahl 101
    ve izâ : ve olduğu zaman
  5908. 16-Nahl 101
    beddelnâ : biz değiştirdik
  5909. 16-Nahl 101
    âyeten : bir âyet
  5910. 16-Nahl 101
    mekâne : yer, mekân
  5911. 16-Nahl 101
    âyetin : bir âyet
  5912. 16-Nahl 101
    vallâhu a'lemu : ve Allah bilir
  5913. 16-Nahl 101
    a'lemu : bilir
  5914. 16-Nahl 101
    yunezzilu : indirir
  5915. 16-Nahl 101
    innemâ : sadece, ancak
  5916. 16-Nahl 101
    ente : sen
  5917. 16-Nahl 101
    mufterin : iftira eden, kendisi uyduran
  5918. 16-Nahl 101
    bel : hayır, tam aksi, bilâkis
  5919. 16-Nahl 101
    ekseru-hum : onların çoğu
  5920. 16-Nahl 101
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  5921. 16-Nahl 102
    nezzele-hu : onu indirdi
  5922. 16-Nahl 102
    rûhu el kudusi : Ruh'ûl Kudüs
  5923. 16-Nahl 102
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  5924. 16-Nahl 102
    bi el hakkı : hak ile
  5925. 16-Nahl 102
    li yusebbite : sağlamlaştırmak, sebat ettirmek için
  5926. 16-Nahl 102
    ellezîne : kimseler
  5927. 16-Nahl 102
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  5928. 16-Nahl 102
    ve huden : ve hidayete erdiren
  5929. 16-Nahl 102
    ve buşrâ : vejde olarak
  5930. 16-Nahl 102
    li el muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar için
  5931. 16-Nahl 103
    ve lekad : ve andolsun ki
  5932. 16-Nahl 103
    na'lemu : biz biliyoruz, biliriz
  5933. 16-Nahl 103
    enne-hum : onların olduğunu
  5934. 16-Nahl 103
    yekûlûne : diyorlar
  5935. 16-Nahl 103
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  5936. 16-Nahl 103
    beşerun : bir beşer, bir insan
  5937. 16-Nahl 103
    ellezî : ki o
  5938. 16-Nahl 103
    yulhıdûne \n(elhade) : yöneliyorlar, isnad ediyorlar, dil uzatıyorlar \n: (yöneldi, dil uzattı)
  5939. 16-Nahl 103
    ileyhi : ona
  5940. 16-Nahl 103
    a'cemiyyun : yabancı, acemi, Arapça olmayan
  5941. 16-Nahl 103
    ve hâzâ : ve bu
  5942. 16-Nahl 104
    inne : muhakkak
  5943. 16-Nahl 104
    ellezîne : onlar
  5944. 16-Nahl 104
    lâ yu'minûne : inanmazlar (îmân etmezler)
  5945. 16-Nahl 104
    yehdî-him : onları hidayete erdirmez
  5946. 16-Nahl 104
    ve lehum : ve onlar için vardır
  5947. 16-Nahl 104
    azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
  5948. 16-Nahl 105
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  5949. 16-Nahl 105
    yefterî : iftira ederler, uydururlar
  5950. 16-Nahl 105
    el kezibe : yalan
  5951. 16-Nahl 105
    ellezîne : onlar
  5952. 16-Nahl 105
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  5953. 16-Nahl 105
    ve ulâike : vete onlar
  5954. 16-Nahl 105
    hum el kâzibûne : onlar yalancılardır
  5955. 16-Nahl 106
    men kefere : kim inkâr ederse
  5956. 16-Nahl 106
    men ukrihe : kim zorlanırsa, mecbur edilirse
  5957. 16-Nahl 106
    ve kalbu-hu : ve onun kalbi
  5958. 16-Nahl 106
    bi el îmâni : îmân ile
  5959. 16-Nahl 106
    ve lâkin : fakat, ama, ve de
  5960. 16-Nahl 106
    men şereha : kim açarsa, şerhederse
  5961. 16-Nahl 106
    bi el kufri : küfre
  5962. 16-Nahl 106
    fe aleyhim : o zaman onlara, onların üstüne
  5963. 16-Nahl 106
    ve lehum : ve onların vardır, onlar için vardır
  5964. 16-Nahl 107
    like : işte bu
  5965. 16-Nahl 107
    bi enne-hum : onların olmalarından dolayı, sebebiyle
  5966. 16-Nahl 107
    istehebbû : sevgiyle istediler (çok sevdiler)
  5967. 16-Nahl 107
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  5968. 16-Nahl 107
    alâ el âhıreti : ahirete
  5969. 16-Nahl 107
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  5970. 16-Nahl 107
    yehdî : hidayete erdirmez
  5971. 16-Nahl 107
    el kavme el kâfirîne : kâfir kavim
  5972. 16-Nahl 108
    ulâike : işte onlar
  5973. 16-Nahl 108
    ellezîne : onlar, o kimseler ki
  5974. 16-Nahl 108
    tabe allâhu : Allah mühürledi, tabetti
  5975. 16-Nahl 108
    ve sem'ı-him : ve onların işitme hassaları
  5976. 16-Nahl 108
    ve ebsâri-him : ve onların görme hassaları
  5977. 16-Nahl 108
    ve ulâike : vete onlar
  5978. 16-Nahl 108
    hum el gâfilûne : onlar gâfil olanlardır
  5979. 16-Nahl 109
    cereme : şüphesiz, şüphe yok
  5980. 16-Nahl 109
    enne-hum : onların olduğuna
  5981. 16-Nahl 109
    el âhıreti : ahirette
  5982. 16-Nahl 109
    hum el hâsirûne : onlar hüsranda olanlardır
  5983. 16-Nahl 110
    summe : sonra
  5984. 16-Nahl 110
    inne : muhakkak
  5985. 16-Nahl 110
    rabbe-ke : senin Rabbin
  5986. 16-Nahl 110
    li ellezîne : o kimseler için
  5987. 16-Nahl 110
    cerû : hicret (göç) ettiler
  5988. 16-Nahl 110
    futinû \n(fetene) : işkenceye uğratıldılar \n: (işkence etti)
  5989. 16-Nahl 110
    summe : sonra
  5990. 16-Nahl 110
    hedû : cihad ettiler
  5991. 16-Nahl 110
    ve saberû : ve sabrettiler
  5992. 16-Nahl 110
    inne : muhakkak
  5993. 16-Nahl 110
    rabbeke : senin Rabbin
  5994. 16-Nahl 110
    le gafûrun : elbette mağfiret edendir
  5995. 16-Nahl 111
    yevme : gün, o gün
  5996. 16-Nahl 111
    te'tî : gelir
  5997. 16-Nahl 111
    kullu nefsin : bütün nefsler
  5998. 16-Nahl 111
    an nefsi-hâ : kendi nefsinden
  5999. 16-Nahl 111
    ve tuveffâ : ve tam ödenir, vefa edilir
  6000. 16-Nahl 111
    kullu nefsin : bütün nefslere
  6001. 16-Nahl 111
    amilet : yaptıkları şeyler
  6002. 16-Nahl 111
    ve hum : ve onlar
  6003. 16-Nahl 111
    yuzlemûne : zulmedilmezler, haksızlığa uğratılmazlar
  6004. 16-Nahl 112
    ve darabe allâhu : ve Allah misal verdi
  6005. 16-Nahl 112
    meselen : bir misal, örnek
  6006. 16-Nahl 112
    karyeten : bir şehir (halkı)
  6007. 16-Nahl 112
    net : oldu
  6008. 16-Nahl 112
    âmineten : güvenlikinde, emin
  6009. 16-Nahl 112
    mutmainneten : tatmin olmuş
  6010. 16-Nahl 112
    ye'tî-hâ : ona gelir
  6011. 16-Nahl 112
    ragaden : bol bol, rahat
  6012. 16-Nahl 112
    min kulli mekânin : her yerden
  6013. 16-Nahl 112
    fe keferet : fakat inkâr ettiler
  6014. 16-Nahl 112
    bi en'umi allâhi : Allah'ın ni'metleri (ni'metlendirmesi)
  6015. 16-Nahl 112
    fe ezâka-hâ allâhu : bundan sonra Allah ona tattırdı
  6016. 16-Nahl 112
    libâse el cûi : açlık elbisesi, açlığı
  6017. 16-Nahl 112
    ve el havfi : ve korku
  6018. 16-Nahl 112
    yasnaûne \n(sanaa) : yapıyorlar \n: (yaptı, meydana getirdi)
  6019. 16-Nahl 113
    ve lekad : ve andolsun
  6020. 16-Nahl 113
    e-hum : onlara geldi
  6021. 16-Nahl 113
    resûlun : bir resûl
  6022. 16-Nahl 113
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  6023. 16-Nahl 113
    fe ehaze-hum : bundan sonra, böylece onları yakaladı, aldı
  6024. 16-Nahl 113
    el azâbu : azap
  6025. 16-Nahl 113
    ve hum zâlimûne : ve onlar zalimler dir
  6026. 16-Nahl 114
    fe kulû : öyleyse yeyin
  6027. 16-Nahl 114
    halâlen : helâl olarak
  6028. 16-Nahl 114
    tayyiben : güzel, helâl, temiz olarak
  6029. 16-Nahl 114
    veşkurû : ve şükredin
  6030. 16-Nahl 114
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metleri
  6031. 16-Nahl 114
    ta'budûne : kul oluyorsunuz
  6032. 16-Nahl 115
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  6033. 16-Nahl 115
    harreme : haram kıldı
  6034. 16-Nahl 115
    aleykum : sizin üzerinize, size
  6035. 16-Nahl 115
    el meytete : ölü
  6036. 16-Nahl 115
    veddeme (ve ed deme) : ve kan
  6037. 16-Nahl 115
    ve lahme el hınzîri : ve domuz eti
  6038. 16-Nahl 115
    ve mâ : ve şeyi
  6039. 16-Nahl 115
    uhılle : kesilen
  6040. 16-Nahl 115
    fe men idturra : artık kim mecbur kalırsa, darda kalırsa
  6041. 16-Nahl 115
    gayre bâgın : haddi aşmadan
  6042. 16-Nahl 115
    ve lâ âdin : ve hakka tecavüz etmeden
  6043. 16-Nahl 115
    fe inne allâhe : o taktirde, bu halde, muhakkak Allah
  6044. 16-Nahl 116
    vetekûlû : veylemeyin
  6045. 16-Nahl 116
    tesıfu \n(vasefe) : vasıflandırır \n: (vasıflandırdı, nitelendirdi)
  6046. 16-Nahl 116
    elsinetu-kum : sizin diliniz
  6047. 16-Nahl 116
    el kezibe : yalan
  6048. 16-Nahl 116
    ve hâzâ : ve bu
  6049. 16-Nahl 116
    li tefterû : iftira etmeniz için
  6050. 16-Nahl 116
    el kezibe : yalan
  6051. 16-Nahl 116
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler
  6052. 16-Nahl 116
    yefterûne : iftira ediyorlar
  6053. 16-Nahl 116
    el kezibe : yalan
  6054. 16-Nahl 116
    lâ yuflihûne : felâha, kurtuluşa ermezler (eremezler)
  6055. 16-Nahl 117
    metâun : bir metadır
  6056. 16-Nahl 117
    ve lehum : ve onlar içindir
  6057. 16-Nahl 117
    azâbun elîmun : elîm (acı) bir azap
  6058. 16-Nahl 118
    ve alellezîne (alâ ellezîne) : ve o kimseler üzerine
  6059. 16-Nahl 118
    harremnâ : biz haram kıldık
  6060. 16-Nahl 118
    aleyke : sana
  6061. 16-Nahl 118
    vezalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  6062. 16-Nahl 118
    ve lâkin : ve fakat, ama, lâkin
  6063. 16-Nahl 118
    enfuse-hum : onların nefsleri (kendi nefsleri)
  6064. 16-Nahl 118
    yazlimûne : zulmediyorlar
  6065. 16-Nahl 119
    summe : sonra
  6066. 16-Nahl 119
    inne : muhakkak
  6067. 16-Nahl 119
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6068. 16-Nahl 119
    lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, o kimselere
  6069. 16-Nahl 119
    amilû ese : kötü amel yaptılar
  6070. 16-Nahl 119
    bi cehâletin : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek
  6071. 16-Nahl 119
    summe : sonra
  6072. 16-Nahl 119
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  6073. 16-Nahl 119
    ve aslahû : ve ıslâh oldular (nefsi ıslâh edici amel yaptılar)
  6074. 16-Nahl 119
    inne : muhakkak
  6075. 16-Nahl 119
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6076. 16-Nahl 119
    le gafûrun : elbette gafurdur, mağfiret edendir
  6077. 16-Nahl 120
    inne : muhakkak
  6078. 16-Nahl 120
    ibrâhîme : İbrâhîm
  6079. 16-Nahl 120
    ne : oldu, idi
  6080. 16-Nahl 120
    ummeten : bir ümmet
  6081. 16-Nahl 120
    niten : kanitin olan, yönelen
  6082. 16-Nahl 120
    hanîfen : hanif olarak (bir tek Allah'a inanan)
  6083. 16-Nahl 120
    ve lem yeku : ve olmadı
  6084. 16-Nahl 120
    min el muşrikîne : müşriklerden
  6085. 16-Nahl 121
    şâkiren : şükreden
  6086. 16-Nahl 121
    li en'umi-hî : onun ni'metlerine
  6087. 16-Nahl 121
    ictebâ-hu : onu seçti
  6088. 16-Nahl 121
    ve hudâ-hu : ve onu ulaştırdı, hidayete erdirdi
  6089. 16-Nahl 121
    ilâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm'e (Allah'a yönlendirilmiş, Allah'a ulaştıran yola)
  6090. 16-Nahl 122
    ve âteynâ-hu : ve biz ona verdik
  6091. 16-Nahl 122
    ed dunyâ : dünyada
  6092. 16-Nahl 122
    haseneten : haseneler, güzellikler, iyilikler, (pozitif) dereceler
  6093. 16-Nahl 122
    ve inne-hu : ve çünkü o, muhakkak ki o
  6094. 16-Nahl 122
    el âhıreti : ahirette
  6095. 16-Nahl 122
    le : elbette, mutlaka
  6096. 16-Nahl 122
    es sâlihîne : salihler
  6097. 16-Nahl 123
    summe : sonra
  6098. 16-Nahl 123
    evhaynâ : biz vahyettik
  6099. 16-Nahl 123
    ileyke : sana
  6100. 16-Nahl 123
    en ittebi' : tâbî olmayı
  6101. 16-Nahl 123
    millete : dîn
  6102. 16-Nahl 123
    ibrâhîme : İbrâhîm
  6103. 16-Nahl 123
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan, yönelen)
  6104. 16-Nahl 123
    ve mâ kâne : ve o olmadı
  6105. 16-Nahl 123
    min el muşrikîne : müşriklerden, şirk koşanlardan
  6106. 16-Nahl 124
    innemâ : sadece, fakat, oysa
  6107. 16-Nahl 124
    cuile : kılındı
  6108. 16-Nahl 124
    es sebtu : cumartesi
  6109. 16-Nahl 124
    alellezînahtelefû : ihtilâfa düşenler üzerine
  6110. 16-Nahl 124
    ve inne rabbe-ke : ve muhakkak senin Rabbin
  6111. 16-Nahl 124
    le yahkumu : elbette hüküm verecek
  6112. 16-Nahl 124
    beyne-hum : onların arasında
  6113. 16-Nahl 124
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  6114. 16-Nahl 124
    yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
  6115. 16-Nahl 125
    ilâ sebîli : yola
  6116. 16-Nahl 125
    rabbi-ke : senin Rabbinin
  6117. 16-Nahl 125
    bi el hikmeti : hikmet ile
  6118. 16-Nahl 125
    ve el mev'ızati : ve öğüt, vaaz, nasihat
  6119. 16-Nahl 125
    el haseneti : güzel (pozitif dereceler kazandıran)
  6120. 16-Nahl 125
    ve câdil-hum : ve onlarla mücâdele et
  6121. 16-Nahl 125
    billetî (bi elletî) : onunla ki o
  6122. 16-Nahl 125
    hiye : o
  6123. 16-Nahl 125
    ahsenu : enzel
  6124. 16-Nahl 125
    inne : muhakkak
  6125. 16-Nahl 125
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6126. 16-Nahl 125
    huve : o
  6127. 16-Nahl 125
    a'lemu : bilir
  6128. 16-Nahl 125
    bi men : kimseyi, kişiyi
  6129. 16-Nahl 125
    dalle : dalâlette oldu, saptı
  6130. 16-Nahl 125
    an sebîli-hî : onun yolundan
  6131. 16-Nahl 125
    ve huve : ve o
  6132. 16-Nahl 125
    a'lemu : bilir
  6133. 16-Nahl 125
    bi el muhtedîne : hidayete eren kimseler
  6134. 16-Nahl 126
    ve in : ve eğer
  6135. 16-Nahl 126
    fe âkıbû : o taktirde ceza verin, cezalandırın
  6136. 16-Nahl 126
    ve le in : ve eğer gerçekten
  6137. 16-Nahl 126
    sabertum : siz sabrettiniz
  6138. 16-Nahl 126
    le huve : elbette o
  6139. 16-Nahl 126
    li es sâbirîne : sabredenler için
  6140. 16-Nahl 127
    vasbır (ve ısbır) : ve sabret
  6141. 16-Nahl 127
    ve mâ : ve değildir
  6142. 16-Nahl 127
    sabru-ke : senin sabrın
  6143. 16-Nahl 127
    vetahzen : ve üzülme, mahzun olma
  6144. 16-Nahl 127
    aleyhim : onlara, onların yüzünden
  6145. 16-Nahl 127
    veteku : ve olma
  6146. 16-Nahl 127
    yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak kuruyorlar
  6147. 16-Nahl 128
    inne allâhe : muhakkak Allah
  6148. 16-Nahl 128
    meallezînettekav : takva sahibi kimselerle beraberdir
  6149. 16-Nahl 128
    ve ellezîne : ve o kimseler
  6150. 16-Nahl 128
    muhsinûne : muhsinler
  6151. 17-İsrâ 1
    subhâne : o sübhandır, bütün noksanlıklardan münezzehtir
  6152. 17-İsrâ 1
    ellezî : ki o
  6153. 17-İsrâ 1
    esrâ bi : gece yürüttü
  6154. 17-İsrâ 1
    leylen : geceleyin
  6155. 17-İsrâ 1
    min el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'dan
  6156. 17-İsrâ 1
    ilâ el mescidi el aksa : Mescid-i Aksa'ya
  6157. 17-İsrâ 1
    ellezî : ki o, ki onu
  6158. 17-İsrâ 1
    reknâ : hayırlı, mübarek ve bereketli kıldık
  6159. 17-İsrâ 1
    havle-hu : onun etrafını, çevresini
  6160. 17-İsrâ 1
    li nuriye-hu : ona göstermemiz için
  6161. 17-İsrâ 1
    inne-hu : muhakkak o
  6162. 17-İsrâ 1
    huve es semîu el basîru : o en iyi işitendir, en iyi görendir
  6163. 17-İsrâ 2
    ve âteynâ : ve verdik
  6164. 17-İsrâ 2
    el kitâbe : kitap
  6165. 17-İsrâ 2
    ve cealnâ-hu : ve onu kıldık
  6166. 17-İsrâ 2
    huden : hidayete erdiren, hidayetçi
  6167. 17-İsrâ 2
    li benî isrâîle : İsrailoğulları için
  6168. 17-İsrâ 2
    ellâ tettehızû : edinmeyin (diye)
  6169. 17-İsrâ 2
    vekîlen : bir vekil
  6170. 17-İsrâ 3
    zurriyyete : zürriyet, nesil
  6171. 17-İsrâ 3
    men hamelnâ : taşıdığımız kimse
  6172. 17-İsrâ 3
    mea : beraberinde, birlikte
  6173. 17-İsrâ 3
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6174. 17-İsrâ 3
    ne : oldu, idi
  6175. 17-İsrâ 3
    abden : bir kul
  6176. 17-İsrâ 3
    şekûren : çok şükreden
  6177. 17-İsrâ 4
    ve kadaynâ : ve bildirdik
  6178. 17-İsrâ 4
    ilâ benî İsrâîle : İsrailoğullarına
  6179. 17-İsrâ 4
    el kitâbi : kitapta
  6180. 17-İsrâ 4
    le tufsidunne : mutlaka fesat çıkaracaksınız
  6181. 17-İsrâ 4
    el ardı : yeryüzünde
  6182. 17-İsrâ 4
    merreteyni : iki defa, iki kere
  6183. 17-İsrâ 4
    ve le ta'lunne \n(alâ) : ve gerçekten üstün geleceksiniz, gâlip geleceksiniz \n: (üstün, geldi)
  6184. 17-İsrâ 4
    uluvven : üstünlük
  6185. 17-İsrâ 4
    kebîren : büyük
  6186. 17-İsrâ 5
    fe : artık böylece
  6187. 17-İsrâ 5
    izâ câe : geldiği zaman
  6188. 17-İsrâ 5
    beasnâ : gönderdik
  6189. 17-İsrâ 5
    aleykum : sizin üzerinize
  6190. 17-İsrâ 5
    ibâden : kullar
  6191. 17-İsrâ 5
    lenâ : bizim
  6192. 17-İsrâ 5
    be'sin : kuvvet
  6193. 17-İsrâ 5
    şedîdin : şiddetli, çok çetin
  6194. 17-İsrâ 5
    fe : böylece
  6195. 17-İsrâ 5
    hılâle ed diyâri : evlerin arası
  6196. 17-İsrâ 5
    vene : ve oldu
  6197. 17-İsrâ 5
    va'den meflen : yapılması vaadedilen
  6198. 17-İsrâ 6
    summe : sonra
  6199. 17-İsrâ 6
    redednâ : döndürdük, iade ettik
  6200. 17-İsrâ 6
    lekum : size, sizi
  6201. 17-İsrâ 6
    el kerrete : tekrar
  6202. 17-İsrâ 6
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  6203. 17-İsrâ 6
    ve emdednâ-kum : ve destekledik, yardım (medet) ettik
  6204. 17-İsrâ 6
    bi emvâlin : mal ile
  6205. 17-İsrâ 6
    ve benîne : ve oğullar (erkek çocuklar)
  6206. 17-İsrâ 6
    ve cealnâ-kum : ve sizi kıldık, yaptık
  6207. 17-İsrâ 6
    eksere : ekser, daha çok
  6208. 17-İsrâ 6
    nefîren : nefer olarak, cemiyet, birlik, topluluk olarak
  6209. 17-İsrâ 7
    in ahsentum : eğer ahsen olursanız, ahsen davranırsanız
  6210. 17-İsrâ 7
    ahsen-tum : ahsen oldunuz
  6211. 17-İsrâ 7
    li enfusi-kum : kendi nefsiniz için
  6212. 17-İsrâ 7
    ve in ese'tum : ve eğer kötülük ederseniz, kötü davranırsanız
  6213. 17-İsrâ 7
    fe lehâ, : artık onun(dur)
  6214. 17-İsrâ 7
    fe izâ câe : geldiği zaman
  6215. 17-İsrâ 7
    el âhıreti : diğeri, sonraki
  6216. 17-İsrâ 7
    li yesûu : fena olması için
  6217. 17-İsrâ 7
    vucûhe-kum : sizin yüzleriniz
  6218. 17-İsrâ 7
    ve li yedhulû : ve girsinler, dahil olsunlar
  6219. 17-İsrâ 7
    el mescide : mescid
  6220. 17-İsrâ 7
    kemâ : gibi
  6221. 17-İsrâ 7
    dehalû-hu : ona girdiler
  6222. 17-İsrâ 7
    evvele : evvel, ilk
  6223. 17-İsrâ 7
    merretin : defa, kere
  6224. 17-İsrâ 7
    ve li yutebbirû : ve helâk etmeleri için
  6225. 17-İsrâ 7
    alev : ele geçirdikleri, üstün oldukları şeyler, üstünlükleri
  6226. 17-İsrâ 7
    tetbîren : helâk ederek, mahvederek
  6227. 17-İsrâ 8
    en yerhame-kum : size merhamet etmesi
  6228. 17-İsrâ 8
    ve in udtum \n(âde) : ve eğernerseniz, döndüyseniz \n: (döndü)
  6229. 17-İsrâ 8
    ve cealnâ : ve kıldık
  6230. 17-İsrâ 8
    cehenneme : cehennemi
  6231. 17-İsrâ 8
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  6232. 17-İsrâ 8
    hasîren : kuşatıcı
  6233. 17-İsrâ 9
    inne : muhakkak
  6234. 17-İsrâ 9
    hâzâ el kur'âne : bu Kur'ân
  6235. 17-İsrâ 9
    yehdî : hidayete erdirir
  6236. 17-İsrâ 9
    li elletî : ki onu
  6237. 17-İsrâ 9
    hiye : o
  6238. 17-İsrâ 9
    akvemu : en kuvvetli, en kavi, en sağlam
  6239. 17-İsrâ 9
    ve yubeşşiru : vejdeler
  6240. 17-İsrâ 9
    el mu'minîne ellezîne : mü'min kimseler ki, onlar
  6241. 17-İsrâ 9
    ya'melûne : yaparlar, amel ederler
  6242. 17-İsrâ 9
    es sâlihâti : salih ameller
  6243. 17-İsrâ 9
    enne : muhakkak, vardır, olduğunu
  6244. 17-İsrâ 9
    lehum : onlar için
  6245. 17-İsrâ 9
    ecren kebîren : büyük bir ecir, mükâfat
  6246. 17-İsrâ 10
    ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve muhakkak o kimseler ki
  6247. 17-İsrâ 10
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar (kalplerine îmân yazılmaz)
  6248. 17-İsrâ 10
    bi el âhıreti : ahirete
  6249. 17-İsrâ 10
    a'tednâ : hazırladık
  6250. 17-İsrâ 10
    lehum : onlar için, onlara
  6251. 17-İsrâ 10
    azâben : bir azap
  6252. 17-İsrâ 10
    elîmen : elîm, acı
  6253. 17-İsrâ 11
    ve yed'u : ve dua eder
  6254. 17-İsrâ 11
    el insânu : insan
  6255. 17-İsrâ 11
    bi eş şerri : şerre
  6256. 17-İsrâ 11
    duâe-hu : onun duası
  6257. 17-İsrâ 11
    bi el hayri : hayır için, hayra
  6258. 17-İsrâ 11
    vene : ve oldu
  6259. 17-İsrâ 11
    el insânu : insan
  6260. 17-İsrâ 11
    acûlen : aceleci
  6261. 17-İsrâ 12
    ve cealnâ : ve kıldık
  6262. 17-İsrâ 12
    el leyle : gece
  6263. 17-İsrâ 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  6264. 17-İsrâ 12
    âyeteyni : iki âyet
  6265. 17-İsrâ 12
    fe : böylece
  6266. 17-İsrâ 12
    mehavnâ : mahvettik, sildik, giderdik
  6267. 17-İsrâ 12
    âyete : âyet, delil, alâmet, belirti
  6268. 17-İsrâ 12
    el leyli : gece
  6269. 17-İsrâ 12
    ve cealnâ : ve biz kıldık
  6270. 17-İsrâ 12
    âyete : âyet
  6271. 17-İsrâ 12
    en nehâri : gündüz
  6272. 17-İsrâ 12
    mubsıraten : gösteren, gösterici olan
  6273. 17-İsrâ 12
    li tebtegû : istemeniz için
  6274. 17-İsrâ 12
    fadlen : bir fazl
  6275. 17-İsrâ 12
    ve li ta'lemû : ve bilmeniz (öğrenmeniz) için
  6276. 17-İsrâ 12
    adede : adet, sayı
  6277. 17-İsrâ 12
    es sinîne : yıllar, seneler
  6278. 17-İsrâ 12
    ve el hisâbe : ve hesap
  6279. 17-İsrâ 12
    ve kulle şey'in : ve herşeyi, hepsini
  6280. 17-İsrâ 12
    tafsîlen : tefsilatlı, ayrıntıları ile
  6281. 17-İsrâ 13
    ve kulle : ve hepsi, bütün
  6282. 17-İsrâ 13
    elzemnâ-hu : onu bağladık, astık
  6283. 17-İsrâ 13
    ire-hu : onun kuşu, onun amellerinin neticesi
  6284. 17-İsrâ 13
    ve nuhricu : ve çıkarırız
  6285. 17-İsrâ 13
    lehu : ona
  6286. 17-İsrâ 13
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  6287. 17-İsrâ 13
    kitâben : bir kitap
  6288. 17-İsrâ 13
    yelkâhu : onu ilka eder, arz eder
  6289. 17-İsrâ 13
    menşûren : neşredilmiş olarak
  6290. 17-İsrâ 14
    kitâbe-ke : senin kitabın
  6291. 17-İsrâ 14
    kefâ : kâfi oldu
  6292. 17-İsrâ 14
    bi nefsike : senin nefsine
  6293. 17-İsrâ 14
    el yevme : (bu) gün
  6294. 17-İsrâ 14
    aleyke : sana
  6295. 17-İsrâ 14
    hasîben : hesap görücü olarak
  6296. 17-İsrâ 15
    men ihtedâ : kim hidayete erdiyse (ererse)
  6297. 17-İsrâ 15
    fe : o taktirde, öyle olunca
  6298. 17-İsrâ 15
    innemâ : sadece
  6299. 17-İsrâ 15
    yehtedî : hidayete erer
  6300. 17-İsrâ 15
    li nefsi-hi : kendi nefsi için
  6301. 17-İsrâ 15
    ve men dalle : ve kim dalâlette ise
  6302. 17-İsrâ 15
    fe : o taktirde, öyle olunca
  6303. 17-İsrâ 15
    innemâ : sadece
  6304. 17-İsrâ 15
    aleyhâ : (sorumluluğu) kendi üzerinedir
  6305. 17-İsrâ 15
    veteziru : ve yük (ağırlık) taşımaz
  6306. 17-İsrâ 15
    ziretun : yük taşıyan (günah yüklenen) kimse
  6307. 17-İsrâ 15
    vizre : ağırlık, yük, günah
  6308. 17-İsrâ 15
    ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
  6309. 17-İsrâ 15
    muazzibîne : azap edenler, azap ediciler
  6310. 17-İsrâ 15
    neb'ase : göndeririz, beas ederiz, vazifelendiririz
  6311. 17-İsrâ 15
    resûlen : bir resûl
  6312. 17-İsrâ 16
    ve izâ : ve olduğu zaman
  6313. 17-İsrâ 16
    erednâ : istedik
  6314. 17-İsrâ 16
    en nuhlike : helâk etmeyi
  6315. 17-İsrâ 16
    karyeten : bir ülke, bir karye, bir kasaba
  6316. 17-İsrâ 16
    emernâ : emrettik
  6317. 17-İsrâ 16
    mutrafî-hâ \n(etrefe) : onun refahinde olan ileri gelenleri, zenginleri \n: (her istediği verildi)
  6318. 17-İsrâ 16
    fe : böylece, buna rağmen
  6319. 17-İsrâ 16
    fesekû : fesat çıkardılar
  6320. 17-İsrâ 16
    fe : böylece, artık
  6321. 17-İsrâ 16
    aleyhâ : onun üzerine
  6322. 17-İsrâ 16
    el kavlu : söz
  6323. 17-İsrâ 16
    fe : artık, bundan sonra, böylece
  6324. 17-İsrâ 16
    demmernâ-hâ : onu dumura uğrattık, helâk ettik
  6325. 17-İsrâ 16
    tedmîren : dumura uğratarak (malını, canını, evlâdını yok ederek)
  6326. 17-İsrâ 17
    ve kem : ve kaç, kaç tane, nice
  6327. 17-İsrâ 17
    ehleknâ : biz helâk ettik
  6328. 17-İsrâ 17
    min el kurûni : asırlar boyunca yaşayan insanlardan, nesillerden
  6329. 17-İsrâ 17
    ve kefâ bi : ve ...'e kâfidir, kâfi oldu
  6330. 17-İsrâ 17
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6331. 17-İsrâ 17
    habîren : haberdar olarak, haberdar olan
  6332. 17-İsrâ 17
    basîren : görerek, gören
  6333. 17-İsrâ 18
    men : kim
  6334. 17-İsrâ 18
    ne : oldu
  6335. 17-İsrâ 18
    yurîdu el âcilete : acil, acele olarak (bu dünyada) isterse
  6336. 17-İsrâ 18
    accelnâ : acele verdik
  6337. 17-İsrâ 18
    lehu : ona
  6338. 17-İsrâ 18
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  6339. 17-İsrâ 18
    li men nurîdu : istediğimiz kimseye
  6340. 17-İsrâ 18
    summe : sonra
  6341. 17-İsrâ 18
    cealnâ : kıldık
  6342. 17-İsrâ 18
    lehu : ona, onu
  6343. 17-İsrâ 18
    cehenneme : cehennem
  6344. 17-İsrâ 18
    mezmûmen : ayıplanmış, kınanmış, zemmedilmiş
  6345. 17-İsrâ 18
    medhûren : kovulmuş, uzaklaştırılmış olarak
  6346. 17-İsrâ 19
    ve men : ve kim
  6347. 17-İsrâ 19
    erâde el âhırete : ahireti istedi
  6348. 17-İsrâ 19
    ve saâ : ve çalıştı
  6349. 17-İsrâ 19
    lehâ : ona, onun için
  6350. 17-İsrâ 19
    sa'ye-hâ : onun çalışması
  6351. 17-İsrâ 19
    ve huve : ve o
  6352. 17-İsrâ 19
    fe : o zaman, böylece
  6353. 17-İsrâ 19
    ulâike : işte onlar
  6354. 17-İsrâ 19
    ne : oldu
  6355. 17-İsrâ 19
    meşkûren : şükre değer olan, şükredilen, karşılığını hakeden
  6356. 17-İsrâ 20
    kullen : herkes, hepsi
  6357. 17-İsrâ 20
    ve hâulâi : ve bunlar
  6358. 17-İsrâ 20
    rabbi-ke : senin Rabbinin
  6359. 17-İsrâ 20
    ve mâ kâne : ve değildir, olmadı
  6360. 17-İsrâ 20
    rabbi-ke : senin Rabbinin
  6361. 17-İsrâ 20
    mahzûren : mahzur, hazer edilmiş, men edilmiş, sınırlı, kısıtlı
  6362. 17-İsrâ 21
    keyfe : nasıl
  6363. 17-İsrâ 21
    ve le el âhıretu : ve muhakkak ahiret
  6364. 17-İsrâ 21
    ekberu : en büyük, daha büyük
  6365. 17-İsrâ 21
    derecâtin : dereceler
  6366. 17-İsrâ 21
    ve ekberu : ve en büyük
  6367. 17-İsrâ 21
    tafdîlen : üstünlük bakımından, fazl bakımından
  6368. 17-İsrâ 22
    tec'al : kılma, yapma, edinme
  6369. 17-İsrâ 22
    meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
  6370. 17-İsrâ 22
    ilâhen : bir ilâh
  6371. 17-İsrâ 22
    âhare : başka, diğer
  6372. 17-İsrâ 22
    fe : o zaman, o taktirde
  6373. 17-İsrâ 22
    tak'ude : oturursun, kalırsın
  6374. 17-İsrâ 22
    mezmûmen : kınanmış, zemmedilmiş olarak
  6375. 17-İsrâ 22
    mahzûlen : hor görülmüş olarak
  6376. 17-İsrâ 23
    ve kadâ : ve yerine getirdi, takdir etti, hükmetti, bildirdi
  6377. 17-İsrâ 23
    rabbu-ke : Rabbin
  6378. 17-İsrâ 23
    ellâ : olmamak
  6379. 17-İsrâ 23
    ve bil vâlideyni : ve anne babaya
  6380. 17-İsrâ 23
    ihsânen : ihsanla davranma
  6381. 17-İsrâ 23
    yebluganne : ulaşır, erişir
  6382. 17-İsrâ 23
    inde-ke : senin yanında
  6383. 17-İsrâ 23
    el kibere : yaşlılık
  6384. 17-İsrâ 23
    ehadu-humâ : ikisinden birisi
  6385. 17-İsrâ 23
    ev kilâ-humâ : veya her ikisi
  6386. 17-İsrâ 23
    fe : o zaman
  6387. 17-İsrâ 23
    tekul : söyleme
  6388. 17-İsrâ 23
    lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
  6389. 17-İsrâ 23
    vetenher-humâ : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma
  6390. 17-İsrâ 23
    ve kul : ve de
  6391. 17-İsrâ 23
    lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
  6392. 17-İsrâ 23
    kavlen : söz
  6393. 17-İsrâ 23
    kerîmen : güzel, hoş, kerim
  6394. 17-İsrâ 24
    vahfıd (ve ihfıd) : ve (yere) indir, ger
  6395. 17-İsrâ 24
    lehumâ : onlara, o ikisine
  6396. 17-İsrâ 24
    cenâha : kanat
  6397. 17-İsrâ 24
    ez zulli : yumuşak olarak, alçaltarak (zelil olarak), tevazu ile
  6398. 17-İsrâ 24
    min er rahmeti : rahmetten, merhametten, merhamet ederek
  6399. 17-İsrâ 24
    ve kul : ve de, söyle
  6400. 17-İsrâ 24
    kemâ : gibi, nasıl
  6401. 17-İsrâ 24
    rabbeyânî : (ikisi) beni yetiştirdi, terbiye etti
  6402. 17-İsrâ 24
    sagîren : küçük iken
  6403. 17-İsrâ 25
    a'lemu : en iyi bilir, daha iyi bilir
  6404. 17-İsrâ 25
    in tekûnû : eğer olursanız
  6405. 17-İsrâ 25
    sâlihîne : salihler
  6406. 17-İsrâ 25
    fe : o zaman, böylece
  6407. 17-İsrâ 25
    inne-hu : muhakkak o
  6408. 17-İsrâ 25
    ne : oldu
  6409. 17-İsrâ 25
    li el evvâbîne \n\n(evvâb) \n(evvâbin) : evvab olanlar için, (ona) yönelipvbe ederek ulaşanlar için, \nçok tövbe edenler için \n: (çok tövbe eden) \n: (çok tövbe edenler)
  6410. 17-İsrâ 25
    gafûren : mağfiret edici, bağışlayıcı
  6411. 17-İsrâ 26
    ve âti : ve ver
  6412. 17-İsrâ 26
    ze el kurbâ : karib olan, yakınlık sahibi, akraba
  6413. 17-İsrâ 26
    ve el miskîne : ve miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara)
  6414. 17-İsrâ 26
    vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolda olan
  6415. 17-İsrâ 26
    vetubezzir : ve savurma, israf etme
  6416. 17-İsrâ 26
    tebzîren : israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak
  6417. 17-İsrâ 27
    inne : muhakkak
  6418. 17-İsrâ 27
    el mubezzirîne : savuranlar, israf edenler
  6419. 17-İsrâ 27
    ihvâne eş şeyâtîni : şeytanların kardeşleri
  6420. 17-İsrâ 27
    vene eş şeytânu : ve şeytan oldu
  6421. 17-İsrâ 27
    kefûren : küfür içinde, çok nankör
  6422. 17-İsrâ 28
    ve immâ : ve eğer, şâyet, fakat, ama
  6423. 17-İsrâ 28
    tu'ridanne : sen yüz çevirirsin
  6424. 17-İsrâ 28
    ibtigâe : istedi
  6425. 17-İsrâ 28
    rahmetin : rahmet
  6426. 17-İsrâ 28
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  6427. 17-İsrâ 28
    tercû-hâ : onu ümit edersin
  6428. 17-İsrâ 28
    fe : böylece, o zaman
  6429. 17-İsrâ 28
    lehum : onlara
  6430. 17-İsrâ 28
    kavlen : söz
  6431. 17-İsrâ 28
    meysûren : yumuşak, güzel
  6432. 17-İsrâ 29
    vetec'al : ve kılma, yapma
  6433. 17-İsrâ 29
    yedeke maglûleten : elini bağlamış
  6434. 17-İsrâ 29
    ilâ unukı-ke : boynuna
  6435. 17-İsrâ 29
    vetebsut-hâ : ve tutma, onu fazla harcama
  6436. 17-İsrâ 29
    kulle el bastı : büsbütün açma, hepsini açma, açıp savurma
  6437. 17-İsrâ 29
    fe : böylece, sonra, o zaman
  6438. 17-İsrâ 29
    tak'ude : kalırsın
  6439. 17-İsrâ 29
    melûmen : kınanmış
  6440. 17-İsrâ 29
    mahsûren : malı tükenmiş
  6441. 17-İsrâ 30
    inne : muhakkak
  6442. 17-İsrâ 30
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6443. 17-İsrâ 30
    yebsutu : genişletir
  6444. 17-İsrâ 30
    er rızka : rızık
  6445. 17-İsrâ 30
    li men yeşâu : dilediği kimse için, dilediğine
  6446. 17-İsrâ 30
    ve yakdiru : ve daraltır, ölçüsünü takdir eder
  6447. 17-İsrâ 30
    inne-hu : muhakkak o, mutlaka o
  6448. 17-İsrâ 30
    ne : oldu
  6449. 17-İsrâ 31
    ve lâ taktulû : ve öldürmeyin
  6450. 17-İsrâ 31
    evlâde-kum : evlâtlarınız
  6451. 17-İsrâ 31
    haşyete : korku
  6452. 17-İsrâ 31
    nerzuku-hum : onları rızıklandırırız
  6453. 17-İsrâ 31
    ve iyyâ : ve sadece, yalnız
  6454. 17-İsrâ 31
    inne : muhakkak
  6455. 17-İsrâ 31
    katle-hum : onların öldürülmesi
  6456. 17-İsrâ 31
    ne : oldu
  6457. 17-İsrâ 31
    hıt'en : bilerek yapılan (kasdî işlenen) suç
  6458. 17-İsrâ 31
    kebîren : büyük
  6459. 17-İsrâ 32
    vetakrebû : ve yaklaşmayın
  6460. 17-İsrâ 32
    ez zinâ : zina
  6461. 17-İsrâ 32
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6462. 17-İsrâ 32
    ne : oldu
  6463. 17-İsrâ 32
    fâhışeten : fuhuş, hayasızlık
  6464. 17-İsrâ 32
    vee : ve kötü
  6465. 17-İsrâ 32
    sebîlen : bir yol
  6466. 17-İsrâ 33
    ve lâ taktulû : ve öldürmeyin
  6467. 17-İsrâ 33
    en nefselletî (en nefse elletî) : bir kişi, ki o(nu)
  6468. 17-İsrâ 33
    harremallâhu : Allah haram kıldı
  6469. 17-İsrâ 33
    bi el hakkı : hak ile, hak olarak
  6470. 17-İsrâ 33
    ve men : ve kim
  6471. 17-İsrâ 33
    kutile : öldürülürdü
  6472. 17-İsrâ 33
    mazlûmen : mazlum, zulmedilen (haksızlığa uğrayan)
  6473. 17-İsrâ 33
    fe : o zaman
  6474. 17-İsrâ 33
    kad cealnâ : kıldık, yaptık
  6475. 17-İsrâ 33
    li veliyyi-hi : onun velîsine
  6476. 17-İsrâ 33
    sultânen : sultan (hak sahibi)
  6477. 17-İsrâ 33
    fe : artık, o taktirde, o zaman
  6478. 17-İsrâ 33
    el katli : öldürmede
  6479. 17-İsrâ 33
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6480. 17-İsrâ 33
    ne : oldu
  6481. 17-İsrâ 33
    mensûren : yardım gören
  6482. 17-İsrâ 34
    vetakrebû : ve yaklaşmayın
  6483. 17-İsrâ 34
    le el yetîmi : yetimin malına
  6484. 17-İsrâ 34
    bi elletî : o şey ile, ki o
  6485. 17-İsrâ 34
    hiye : o
  6486. 17-İsrâ 34
    ahsenu : enzel
  6487. 17-İsrâ 34
    hattâ yebluga : erişinceye kadar
  6488. 17-İsrâ 34
    eşudde-hu : onun en kuvvetli (bulûğ) çağı
  6489. 17-İsrâ 34
    ve evfû : ve vefasterin, yerine getirin, ifa edin
  6490. 17-İsrâ 34
    bi el ahdi : ahde
  6491. 17-İsrâ 34
    inne el ahde : muhakkak ki ahd
  6492. 17-İsrâ 34
    ne : oldu
  6493. 17-İsrâ 34
    meslen : mes'ul, sorumlu
  6494. 17-İsrâ 35
    ve evfû el keyle : ve ölçüyü tam ifa edin (yerine getirin)
  6495. 17-İsrâ 35
    vezinû : tartın
  6496. 17-İsrâ 35
    bi el kıstâsi : kıstas ile, ölçü ile, adaletle
  6497. 17-İsrâ 35
    el mustekîmi : doğru olarak
  6498. 17-İsrâ 35
    like : işte bu
  6499. 17-İsrâ 35
    ve ahsenu : ve ahsen, enzel, daha güzel
  6500. 17-İsrâ 35
    te'vîlen : te'vîl (yorum) bakımından
  6501. 17-İsrâ 36
    ve lâ takfu \n(kafâ) : ve ardına düşme \n: (ardından yürüdü)
  6502. 17-İsrâ 36
    leyse : değil, yok, olmaz
  6503. 17-İsrâ 36
    leke : senin
  6504. 17-İsrâ 36
    inne : muhakkak
  6505. 17-İsrâ 36
    es sem'a : işitme
  6506. 17-İsrâ 36
    ve el basara : verme
  6507. 17-İsrâ 36
    ve el fuâde : ve idrak
  6508. 17-İsrâ 36
    ulâike : işte onlar, onlar
  6509. 17-İsrâ 36
    ne : oldu
  6510. 17-İsrâ 36
    meslen : mesul, sorumlu
  6511. 17-İsrâ 37
    vetemşi : ve yürüme
  6512. 17-İsrâ 37
    merehan (merah) : gururlanarak, azametle (aşırı sevinç, gurur)
  6513. 17-İsrâ 37
    inne-ke : muhakkak sen
  6514. 17-İsrâ 37
    len tahrika el arda \n(hareka) : yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin) \n: (deldi, tahrik etti, yardı)
  6515. 17-İsrâ 37
    ve len tebluga (belega) : ve asla erişemezsin (erişti, ulaştı)
  6516. 17-İsrâ 37
    el cibâle : dağlar
  6517. 17-İsrâ 37
    len : boy bakımından, uzayarak, uzanarak
  6518. 17-İsrâ 38
    like : işte bunlar
  6519. 17-İsrâ 38
    ne : oldu
  6520. 17-İsrâ 38
    seyyiu-hu : onun seyyiatleri (derecat kaybettiren şeyler), onun kötülüğü
  6521. 17-İsrâ 38
    inde : yanında
  6522. 17-İsrâ 38
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6523. 17-İsrâ 38
    mekrûhen : kerih olan (hoş olmayan)
  6524. 17-İsrâ 39
    like : işte bunlar
  6525. 17-İsrâ 39
    evhâ : vahyetti
  6526. 17-İsrâ 39
    ileyke : sana
  6527. 17-İsrâ 39
    rabbu-ke : senin Rabbin
  6528. 17-İsrâ 39
    min el hikmeti : hikmetten
  6529. 17-İsrâ 39
    vetec'al : ve kılma, edinme
  6530. 17-İsrâ 39
    meallâhi (mea allahi) : Allah'la beraber
  6531. 17-İsrâ 39
    ilâhen : bir ilâh
  6532. 17-İsrâ 39
    âhare : diğer, başka
  6533. 17-İsrâ 39
    fe tulkâ : o zaman yoksa, atılırsın
  6534. 17-İsrâ 39
    cehenneme : cehenneme
  6535. 17-İsrâ 39
    melûmen : kınanmış olarak
  6536. 17-İsrâ 39
    medhûren : kovulmuş olarak
  6537. 17-İsrâ 40
    e fe asfâ-kum : size mi seçti
  6538. 17-İsrâ 40
    bi el benîne : oğulları
  6539. 17-İsrâ 40
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi
  6540. 17-İsrâ 40
    min el melâiketi : meleklerden
  6541. 17-İsrâ 40
    inâsen : kadınlar (kızlar)
  6542. 17-İsrâ 40
    inne-kum : muhakkak siz
  6543. 17-İsrâ 40
    le tekûlûne : gerçekten söylüyorsunuz
  6544. 17-İsrâ 40
    kavlen : bir söz
  6545. 17-İsrâ 40
    azîmen : (çok) büyük
  6546. 17-İsrâ 41
    ve lekad : ve andolsun
  6547. 17-İsrâ 41
    el kur'âni : Kur'ân
  6548. 17-İsrâ 41
    li yezzekkerû : tezekkür etsinler diye
  6549. 17-İsrâ 41
    veyezîdu-hum : ve onlara artırmadı
  6550. 17-İsrâ 41
    nufûren : nefret
  6551. 17-İsrâ 42
    lev : eğer
  6552. 17-İsrâ 42
    ne : oldu
  6553. 17-İsrâ 42
    mea-hu : onunla beraber
  6554. 17-İsrâ 42
    âlihetun : ilâhlar
  6555. 17-İsrâ 42
    kemâ : gibi
  6556. 17-İsrâ 42
    yekûlûne : söylüyorlar
  6557. 17-İsrâ 42
    izen : bu durumda, öyle olursa
  6558. 17-İsrâ 42
    lebtegav (le ibtega) : elbette, mutlaka ararlardı
  6559. 17-İsrâ 42
    ilâ zîl arşı (zî el arşı) : arşın sahibine
  6560. 17-İsrâ 42
    sebîlen : sebîl, yol
  6561. 17-İsrâ 43
    subhânehu : Allah münezzehtir
  6562. 17-İsrâ 43
    ve teâlâ : ve âlâ, üstün
  6563. 17-İsrâ 43
    yekûlûne : söyledikleri
  6564. 17-İsrâ 43
    uluvven : ulu, çok yüce
  6565. 17-İsrâ 43
    kebîren : büyük
  6566. 17-İsrâ 44
    tusebbihu lehu : onu tesbih eder
  6567. 17-İsrâ 44
    es semâvâtu : semalar
  6568. 17-İsrâ 44
    es seb'u : 7
  6569. 17-İsrâ 44
    ve el ardu : ve yeryüzü
  6570. 17-İsrâ 44
    ve menhinne : veindekiler, onlarda bulunan kimseler
  6571. 17-İsrâ 44
    ve in : ve eğer olsa, olursa
  6572. 17-İsrâ 44
    min şey'in : bir şeyden, bir şey
  6573. 17-İsrâ 44
    yusebbihu : tesbih eder
  6574. 17-İsrâ 44
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  6575. 17-İsrâ 44
    tefkahûne : fıkıh edemezsiniz, idrak edemezsiniz, anlayamazsınız
  6576. 17-İsrâ 44
    tesbîha-hum : onların tesbihlerini
  6577. 17-İsrâ 44
    inne-hu : muhakak ki o
  6578. 17-İsrâ 44
    ne : oldu
  6579. 17-İsrâ 44
    halîmen : halim
  6580. 17-İsrâ 44
    gafûren : gafûr (mağfiret eden)
  6581. 17-İsrâ 45
    ve izâ kara'te : ve kıraat ettiğin (okuduğun) zaman
  6582. 17-İsrâ 45
    el kur'âne : Kur'ân
  6583. 17-İsrâ 45
    ceal-nâ : kıldık
  6584. 17-İsrâ 45
    beyne-ke : seninle arasına
  6585. 17-İsrâ 45
    ve beynellezîne : ve onların arasına
  6586. 17-İsrâ 45
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  6587. 17-İsrâ 45
    bi el âhıreti : ahiretelmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe)
  6588. 17-İsrâ 45
    hicâben mestûren : hicab-ı mesture, gizli perde
  6589. 17-İsrâ 46
    ve cealnâ : ve kıldık
  6590. 17-İsrâ 46
    ekinneten : ekinnet, idrak etme engeli
  6591. 17-İsrâ 46
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri, anlamaları
  6592. 17-İsrâ 46
    ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
  6593. 17-İsrâ 46
    ve izâ zekerte : ve sen zikrettiğin zaman
  6594. 17-İsrâ 46
    rabbe-ke : Rabbini
  6595. 17-İsrâ 46
    el kur'âni : Kur'ân'da
  6596. 17-İsrâ 46
    vahde-hu : onun tekliğini, tek oluşunu
  6597. 17-İsrâ 46
    vellev : döndüler
  6598. 17-İsrâ 46
    edbâri-him : arkalarına
  6599. 17-İsrâ 46
    nufûren : nefretle
  6600. 17-İsrâ 47
    a'lemu : çok iyi biliriz
  6601. 17-İsrâ 47
    yestemiûne : seni dinlerler
  6602. 17-İsrâ 47
    iz yestemiûne : dinliyorlarken
  6603. 17-İsrâ 47
    ileyke : sana, seni
  6604. 17-İsrâ 47
    ve iz hum necvâ : ve onlar fısıldaştılar, gizli gizli konuştular
  6605. 17-İsrâ 47
    iz yekûlu : dedikleri zaman, diyerek
  6606. 17-İsrâ 47
    ez zâlimûne : zalimler
  6607. 17-İsrâ 47
    in tettebiûne : eğer siz tâbî oluyorsanız
  6608. 17-İsrâ 47
    raculen : bir adam
  6609. 17-İsrâ 47
    meshûran : büyülenmiş
  6610. 17-İsrâ 48
    keyfe : nasıl
  6611. 17-İsrâ 48
    leke : sana, senin için
  6612. 17-İsrâ 48
    el emsâle : örnekler, misaller, benzetmeler
  6613. 17-İsrâ 48
    fe : böylece
  6614. 17-İsrâ 48
    feyestetîûne : artık güç yetiremezler, güçleri yetmez
  6615. 17-İsrâ 48
    sebîlen : bir yol
  6616. 17-İsrâ 49
    ve kâlû : ve dediler
  6617. 17-İsrâ 49
    e : mı
  6618. 17-İsrâ 49
    izâmen : kemik
  6619. 17-İsrâ 49
    ve rufâten : ve kırıntı, ufalanmış toprak
  6620. 17-İsrâ 49
    e : mı
  6621. 17-İsrâ 49
    le meb'ûsûne : mutlaka beas edilenler (yeniden diriltilenler)
  6622. 17-İsrâ 49
    cedîden : yeni, yeniden
  6623. 17-İsrâ 50
    hicâreten : taş
  6624. 17-İsrâ 50
    ev : veya
  6625. 17-İsrâ 50
    hadîden : demir
  6626. 17-İsrâ 51
    ev : veya
  6627. 17-İsrâ 51
    yekburu : büyür, büyük olur, büyüyen (bir şey)
  6628. 17-İsrâ 51
    fe se yekûlûne : o zaman derler
  6629. 17-İsrâ 51
    men : kim
  6630. 17-İsrâ 51
    kulillezî (kul ellezî) : de, ki o
  6631. 17-İsrâ 51
    fetara-kum : sizi yarattı
  6632. 17-İsrâ 51
    evvele : ilk, evvelce
  6633. 17-İsrâ 51
    merretin : kere, defa
  6634. 17-İsrâ 51
    fe se yungıdûne \n(angada) : o zaman sallayacaklar \n: (salladı)
  6635. 17-İsrâ 51
    ileyke : sana
  6636. 17-İsrâ 51
    ruûse-hum : onların başları, başlarını
  6637. 17-İsrâ 51
    ve yekûlûne : ve derler
  6638. 17-İsrâ 51
    metâ : ne zaman
  6639. 17-İsrâ 51
    huve : o
  6640. 17-İsrâ 51
    en yekûne : olmak, olması
  6641. 17-İsrâ 51
    karîben : pek yakın, yakın
  6642. 17-İsrâ 52
    yevme : o gün
  6643. 17-İsrâ 52
    yed'û-kum : sizi çağırır, çağıracak
  6644. 17-İsrâ 52
    fe testecîbûne : o zaman, hemen icabet edeceksiniz
  6645. 17-İsrâ 52
    ve tezunnûne : ve zannedeceksiniz
  6646. 17-İsrâ 52
    lebistum : kaldınız, orada bulundunuz
  6647. 17-İsrâ 52
    kalîlen : az, pek az
  6648. 17-İsrâ 53
    ve kul : ve de
  6649. 17-İsrâ 53
    yekûlû : söylesinler
  6650. 17-İsrâ 53
    elletî : ki onu
  6651. 17-İsrâ 53
    hiye : o
  6652. 17-İsrâ 53
    ahsenu : enzel, en ahsen
  6653. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  6654. 17-İsrâ 53
    yenzegu : arasını bozar, fesat çıkarır
  6655. 17-İsrâ 53
    beyne-hum : onların araları, aralarında
  6656. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  6657. 17-İsrâ 53
    ne : oldu
  6658. 17-İsrâ 53
    li el insâni : insan için, insana
  6659. 17-İsrâ 53
    aduvven : düşman
  6660. 17-İsrâ 53
    mubînen : apaçık, açıkça, beyan olunan, açıklanan
  6661. 17-İsrâ 54
    a'lemu : iyi bilir
  6662. 17-İsrâ 54
    yeşa' : diler
  6663. 17-İsrâ 54
    yerham-kum : size merhamet eder, rahmet nuru gönderir
  6664. 17-İsrâ 54
    ev : veya
  6665. 17-İsrâ 54
    yeşa' : diler
  6666. 17-İsrâ 54
    veerselnâ-ke : ve biz senindermedik
  6667. 17-İsrâ 54
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  6668. 17-İsrâ 54
    vekîlen : vekil olarak
  6669. 17-İsrâ 55
    ve rabbu-ke : ve Rabbin
  6670. 17-İsrâ 55
    a'lemu : iyi bilir
  6671. 17-İsrâ 55
    bi men : kimseyi
  6672. 17-İsrâ 55
    es semâvâti : semalarda (7 kat göklerde)
  6673. 17-İsrâ 55
    ve el ardı : ve yeryüzü
  6674. 17-İsrâ 55
    ve lekad : ve andolsun ki
  6675. 17-İsrâ 55
    nebiyyîne : peygamberler
  6676. 17-İsrâ 55
    ve âteynâ : ve biz verdik
  6677. 17-İsrâ 55
    dâvûde : Davut'a
  6678. 17-İsrâ 55
    zebûren : Zebur'u
  6679. 17-İsrâ 56
    kulid'ûllezîne (kul udû ellezîne) : 'o kimseleri davet edin' de
  6680. 17-İsrâ 56
    zeamtum : zanda bulundunuz
  6681. 17-İsrâ 56
    fe : o zaman, oysa, halbuki
  6682. 17-İsrâ 56
    yemlikûne : güçleri yetmez, güce malik (sahip) değiller
  6683. 17-İsrâ 56
    keşfe : giderdi, kaldırdı
  6684. 17-İsrâ 56
    ed durri : darlık, sıkıntı
  6685. 17-İsrâ 56
    ve lâ tahvîlen : ve değiştirme olmaz
  6686. 17-İsrâ 57
    ulâikellezîne (ulâike ellezîne) : işte onlar
  6687. 17-İsrâ 57
    yedne : davet ediyorlar, çağırıyorlar
  6688. 17-İsrâ 57
    yebtegûne : talep ediyorlar, arıyorlar
  6689. 17-İsrâ 57
    el vesîlete : bir vesile
  6690. 17-İsrâ 57
    eyyu-hum : onların hangisi
  6691. 17-İsrâ 57
    akrebu : en yakın
  6692. 17-İsrâ 57
    ve yercûne : ve ümit ederler
  6693. 17-İsrâ 57
    rahmete-hu : onun rahmeti
  6694. 17-İsrâ 57
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  6695. 17-İsrâ 57
    azâbe-hu : onun azabı
  6696. 17-İsrâ 57
    inne : muhakkak
  6697. 17-İsrâ 57
    azâbe : azap
  6698. 17-İsrâ 57
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6699. 17-İsrâ 57
    ne : oldu
  6700. 17-İsrâ 57
    mahzûren : hazer edilenekinilen, korkulan)
  6701. 17-İsrâ 58
    ve in : ve ise, olursa
  6702. 17-İsrâ 58
    min karyetin : bir ülke, bir şehir
  6703. 17-İsrâ 58
    kable : önce
  6704. 17-İsrâ 58
    yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü
  6705. 17-İsrâ 58
    ev : veya
  6706. 17-İsrâ 58
    azâben şedîden : şiddetli azap
  6707. 17-İsrâ 58
    ne : oldu
  6708. 17-İsrâ 58
    like : işte bu
  6709. 17-İsrâ 58
    el kitâbi : kitapta (vardır)
  6710. 17-İsrâ 58
    mestûren : yazılmış, yazılı (satırlandırılmış) olarak
  6711. 17-İsrâ 59
    vemenea-nâ : ve bizi engellemedi, bize mani olmadı
  6712. 17-İsrâ 59
    en nursile : bizim göndermemiz
  6713. 17-İsrâ 59
    bi el âyâti : âyetleri, delilleri, mucizeleri
  6714. 17-İsrâ 59
    en kezzebe : yalanlamak
  6715. 17-İsrâ 59
    el evvelûne : öncekiler, evvelkiler
  6716. 17-İsrâ 59
    ve âteynâ : ve biz verdik
  6717. 17-İsrâ 59
    semûden : Semud kavmine
  6718. 17-İsrâ 59
    enkate : dişi deve
  6719. 17-İsrâ 59
    mubsıraten : görünür olarak, görünen
  6720. 17-İsrâ 59
    fe zalemû : sonra zulmettiler
  6721. 17-İsrâ 59
    ve mâ nursilu : ve biz göndermedik
  6722. 17-İsrâ 59
    bi el âyâti : âyetleri, delilleri, mucizeleri
  6723. 17-İsrâ 59
    tahvîfen : korkutucu olarak
  6724. 17-İsrâ 60
    ve iz kulnâ : ve biz dediğimiz zaman
  6725. 17-İsrâ 60
    leke : sana
  6726. 17-İsrâ 60
    inne : muhakkak
  6727. 17-İsrâ 60
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6728. 17-İsrâ 60
    ehâta : kuşattı, kapsadı
  6729. 17-İsrâ 60
    bi en nâsi : insanları
  6730. 17-İsrâ 60
    vecealnâ : ve biz kılmadık, yapmadık
  6731. 17-İsrâ 60
    er ru'yâlletî (er ru'yâ elletî) : rüya ki o
  6732. 17-İsrâ 60
    ereynâ-ke : sana gösterdik
  6733. 17-İsrâ 60
    fitneten : bir imtihan, fitne
  6734. 17-İsrâ 60
    li en nâsi : insanlar için
  6735. 17-İsrâ 60
    ve eş şecerete : ve ağaç
  6736. 17-İsrâ 60
    el melnete : lânetlenmiş
  6737. 17-İsrâ 60
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim'de
  6738. 17-İsrâ 60
    ve nuhavvifu-hum : ve onları korkutuyoruz
  6739. 17-İsrâ 60
    feyezîdu-hum : artık onların arttırmıyor
  6740. 17-İsrâ 60
    tugyânen : azgınlık, şaşkınlık
  6741. 17-İsrâ 60
    kebîren : büyük
  6742. 17-İsrâ 61
    ve iz kulnâ : ve biz demiştik
  6743. 17-İsrâ 61
    lil melâiketiscudû : meleklere secde edin
  6744. 17-İsrâ 61
    li âdeme : Âdem'e
  6745. 17-İsrâ 61
    fe : o zaman
  6746. 17-İsrâ 61
    secedû : secde ettiler
  6747. 17-İsrâ 61
    iblîse : iblis
  6748. 17-İsrâ 61
    le : dedi
  6749. 17-İsrâ 61
    e escudu : ben secde mi edeyim
  6750. 17-İsrâ 61
    li men halakte : halkettiğin, yarattığın kimseye
  6751. 17-İsrâ 61
    nen : tînden, çamurdan
  6752. 17-İsrâ 62
    le : dedi
  6753. 17-İsrâ 62
    e : mi
  6754. 17-İsrâ 62
    raeyte-ke : senin görüşün
  6755. 17-İsrâ 62
    ellezî : ki o
  6756. 17-İsrâ 62
    kerremte : sencelttin, kerim kıldın, üstün kıldın, şerefli kıldın
  6757. 17-İsrâ 62
    aleyye : bana, benim üzerime
  6758. 17-İsrâ 62
    le in ahharte-ni : gerçekten eğer beni ertelersen
  6759. 17-İsrâ 62
    ilâ yevmil kıyâmeti : kıyâmet gününe
  6760. 17-İsrâ 62
    le ahtenikenne : muhakkak ele geçireceğim, kumanda edeceğim, bana tâbî kılacağım
  6761. 17-İsrâ 62
    zurriyyete-hu : onun soyunu, zürriyetini
  6762. 17-İsrâ 62
    kalîlen : az
  6763. 17-İsrâ 63
    lezheb (kâle izheb) : 'git' dedi
  6764. 17-İsrâ 63
    fe men : artık kim
  6765. 17-İsrâ 63
    tebia-ke : sana tâbî oldu
  6766. 17-İsrâ 63
    fe : o zaman, artık
  6767. 17-İsrâ 63
    inne : muhakkak
  6768. 17-İsrâ 63
    cehenneme : cehennem
  6769. 17-İsrâ 63
    cezâu-kum : sizin cezanız
  6770. 17-İsrâ 63
    cezâen : ceza olarak
  6771. 17-İsrâ 63
    mevfûren : eksiksiz, tam
  6772. 17-İsrâ 64
    vestefziz (ve istefsiz) : ve aldat, rahatsız et
  6773. 17-İsrâ 64
    men isteta'te : kime güç yetirirsen
  6774. 17-İsrâ 64
    bi savti-ke : sesinle
  6775. 17-İsrâ 64
    ve eclib : ve bağırarak sevket (yönlendir)
  6776. 17-İsrâ 64
    aleyhim : onların üzerine
  6777. 17-İsrâ 64
    bi hayli-ke : senin atlılarınla
  6778. 17-İsrâ 64
    ve recili-ke : ve senin yayaların
  6779. 17-İsrâ 64
    ve şârik-hum : ve onlara ortak ol
  6780. 17-İsrâ 64
    el emvâli : mallarda
  6781. 17-İsrâ 64
    ve el evlâdi : ve evlâtlarda, çocuklarda
  6782. 17-İsrâ 64
    ve mâ yaidu-hum : ve onlara vaadettiği şeyler
  6783. 17-İsrâ 64
    eş şeytânu : şeytan
  6784. 17-İsrâ 64
    gurûren : aldanma, aldatma
  6785. 17-İsrâ 65
    inne : muhakkak
  6786. 17-İsrâ 65
    leyse : değil, yoktur
  6787. 17-İsrâ 65
    leke : senin
  6788. 17-İsrâ 65
    aleyhim : onların üzerine
  6789. 17-İsrâ 65
    ve kefâ bi : ve yeterli, kâfi
  6790. 17-İsrâ 65
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6791. 17-İsrâ 65
    vekîlen : vekil olarak
  6792. 17-İsrâ 66
    ellezî : ki o
  6793. 17-İsrâ 66
    lekum : sizi, sizin için
  6794. 17-İsrâ 66
    el fulke : gemiler
  6795. 17-İsrâ 66
    el bahri : denizde
  6796. 17-İsrâ 66
    li tebtegû : aramanız için
  6797. 17-İsrâ 66
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6798. 17-İsrâ 66
    ne : oldu
  6799. 17-İsrâ 66
    rahîmen : merhametli, rahmet eden, rahmet nuru gönderen
  6800. 17-İsrâ 67
    ve izâ messe-kum : ve size dokunduğu zaman
  6801. 17-İsrâ 67
    ed durru : bir zarar, bir sıkıntı, bir tehlike
  6802. 17-İsrâ 67
    el bahri : denizde
  6803. 17-İsrâ 67
    dalle : saptı, gitti
  6804. 17-İsrâ 67
    men tedne : çağırdığınız, davet ettiğiniz, dua ettikleriniz
  6805. 17-İsrâ 67
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman, olunca
  6806. 17-İsrâ 67
    neccâ-kum : sizi kurtardık
  6807. 17-İsrâ 67
    ilâ el berri : karaya
  6808. 17-İsrâ 67
    vene : ve oldu
  6809. 17-İsrâ 67
    el insânu : insan
  6810. 17-İsrâ 67
    kefûren : çok nankör
  6811. 17-İsrâ 68
    e fe emintum : bundan sonra emin mi oldunuz
  6812. 17-İsrâ 68
    en yahsife : yere geçirmesi
  6813. 17-İsrâ 68
    nibe : taraf
  6814. 17-İsrâ 68
    el berri : kara
  6815. 17-İsrâ 68
    ev : veya
  6816. 17-İsrâ 68
    yursile : gönderir
  6817. 17-İsrâ 68
    aleykum : sizin üzerinize
  6818. 17-İsrâ 68
    siben : taş yağdıran fırtına
  6819. 17-İsrâ 68
    summe : sonra
  6820. 17-İsrâ 68
    tecidû : bulamazsınız
  6821. 17-İsrâ 68
    lekum vekîlen : sizin için bir vekil
  6822. 17-İsrâ 69
    em emintum : emin mi oldunuz
  6823. 17-İsrâ 69
    en yuîde-kum : sizi döndürmesi
  6824. 17-İsrâ 69
    reten : bir defa daha
  6825. 17-İsrâ 69
    fe : o zaman, artık
  6826. 17-İsrâ 69
    yursile : gönderir
  6827. 17-İsrâ 69
    aleykum : sizin üzerinize
  6828. 17-İsrâ 69
    kâsıfen : kasıp kavuran, şiddetle deviren (kasırga)
  6829. 17-İsrâ 69
    min er rîhi : fırtınadan, bir fırtına (rüzgâr)
  6830. 17-İsrâ 69
    fe : o zaman, artık
  6831. 17-İsrâ 69
    bi-mâ kefertum : inkâr etmenizden dolayı
  6832. 17-İsrâ 69
    summe : sonra
  6833. 17-İsrâ 69
    tecidû : bulamazsınız
  6834. 17-İsrâ 69
    lekum : sizin için
  6835. 17-İsrâ 69
    aleynâ : bize, bize karşı
  6836. 17-İsrâ 69
    tebîan : yardımcı olan, destek olan
  6837. 17-İsrâ 70
    ve lekad : ve andolsun
  6838. 17-İsrâ 70
    kerremnâ : biz yücelttik, şereflendirdik, kerim kıldık
  6839. 17-İsrâ 70
    benî âdeme : Âdemoğlu
  6840. 17-İsrâ 70
    ve hamelnâ-hum : ve onları taşıdık
  6841. 17-İsrâ 70
    el berri : karada
  6842. 17-İsrâ 70
    ve el bahri : ve denizde
  6843. 17-İsrâ 70
    ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
  6844. 17-İsrâ 70
    min et tayyibâti : temiz, helâl şeylerden
  6845. 17-İsrâ 70
    ve faddalnâ-hum : ve onları üstün kıldık
  6846. 17-İsrâ 70
    kesîrin : çok, hepsi
  6847. 17-İsrâ 70
    mimmen(min men) halaknâ : yarattıklarımızdan
  6848. 17-İsrâ 70
    tafdîlen : üstünlük (fazilet)
  6849. 17-İsrâ 71
    yevme : o gün
  6850. 17-İsrâ 71
    ned'û : davet edeceğiz (ederiz), çağıracağız (çağırırız)
  6851. 17-İsrâ 71
    kulle : herkes, hepsi, bütün
  6852. 17-İsrâ 71
    fe : o zaman
  6853. 17-İsrâ 71
    men : kim, kimse
  6854. 17-İsrâ 71
    ûtiye : verilir
  6855. 17-İsrâ 71
    kitâbe-hu : onun kitabı (kendi kitabı)
  6856. 17-İsrâ 71
    bi yemîni-hi : onun sağında
  6857. 17-İsrâ 71
    fe ulâike : o zaman işte onlar
  6858. 17-İsrâ 71
    yakreûne : okurlar
  6859. 17-İsrâ 71
    kitâbe-hum : onların kitapları
  6860. 17-İsrâ 71
    veyuzlemûne : ve zulmedilmezler
  6861. 17-İsrâ 71
    fetîlen : hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar)
  6862. 17-İsrâ 72
    ve men : ve kim
  6863. 17-İsrâ 72
    ne : oldu
  6864. 17-İsrâ 72
    fe huve : artık o
  6865. 17-İsrâ 72
    el âhıreti : ahirette
  6866. 17-İsrâ 72
    ve edallu : ve daha çok dalâlette, daha çok saptı
  6867. 17-İsrâ 72
    sebîlen : yol
  6868. 17-İsrâ 73
    ve in : ve eğer
  6869. 17-İsrâ 73
    le yeftinûne-ke : gerçekten seni fitneye düşürüyorlar
  6870. 17-İsrâ 73
    anillezî (an ellezî) : ondan
  6871. 17-İsrâ 73
    evhaynâ : sana vahyettik
  6872. 17-İsrâ 73
    ileyke : sana
  6873. 17-İsrâ 73
    li tefteriye : iftira etmen, uydurman için
  6874. 17-İsrâ 73
    aleynâ : bize
  6875. 17-İsrâ 73
    gayre-hu : ondan başka
  6876. 17-İsrâ 73
    ve izen : ve o taktirde, o zaman
  6877. 17-İsrâ 73
    lettehazû-ke (le ittehazû-ke) : seni mutlaka edinirler
  6878. 17-İsrâ 73
    halîlen : bir dost
  6879. 17-İsrâ 74
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  6880. 17-İsrâ 74
    en sebbetnâ-ke : biz seni sağlamlaştırmamız
  6881. 17-İsrâ 74
    lekad : andolsun ki
  6882. 17-İsrâ 74
    kidte : az kalsın, neredeyse
  6883. 17-İsrâ 74
    terkenu : meyledersin
  6884. 17-İsrâ 74
    ileyhim : onlara
  6885. 17-İsrâ 74
    şey'en : bir şey
  6886. 17-İsrâ 74
    kalîlen : az, biraz
  6887. 17-İsrâ 75
    izen : o taktirde, o zaman
  6888. 17-İsrâ 75
    le ezaknâ-ke : elbette sana tattırdık (tattırırdık)
  6889. 17-İsrâ 75
    di'fa el hayâti : hayatın zayıflığı (sıkıntısı)
  6890. 17-İsrâ 75
    ve di'fa el memâti \n(di'fa) : ve ölümün zayıflığı (sıkıntısı) \n: (kat kat, iki kat), (zayıflık, güçsüzlük, sıkıntı)
  6891. 17-İsrâ 75
    summe : sonra
  6892. 17-İsrâ 75
    tecidu : bulamazsın
  6893. 17-İsrâ 75
    leke : senin için
  6894. 17-İsrâ 75
    aleynâ : bize karşı
  6895. 17-İsrâ 76
    ve in : ve eğer
  6896. 17-İsrâ 76
    le yestefizzûne-ke : seni tedirgin ediyorlar
  6897. 17-İsrâ 76
    min el ardı : arzdan, yurttan, dünyadan
  6898. 17-İsrâ 76
    li yuhricû-ke : seni çıkarmak için
  6899. 17-İsrâ 76
    ve izen : ve o taktirde, artık, bundan sonra
  6900. 17-İsrâ 76
    yelbesûne : (orada) kalmazlar, kalamazlar
  6901. 17-İsrâ 76
    hilâfe-ke : senden sonra, senin arkandan
  6902. 17-İsrâ 76
    kalîlen : az
  6903. 17-İsrâ 77
    sunnete : sünnet (Allah'ın kanunu)
  6904. 17-İsrâ 77
    men : kimse, kim
  6905. 17-İsrâ 77
    erselnâ : biz gönderdik
  6906. 17-İsrâ 77
    kable-ke : senden önce
  6907. 17-İsrâ 77
    vetecidu : ve bulamazsın
  6908. 17-İsrâ 77
    li sunneti-nâ : sünnetimizde
  6909. 17-İsrâ 77
    tahvîlen : bir değişiklik
  6910. 17-İsrâ 78
    ekımı es salâte : namazı kıl, ikame et
  6911. 17-İsrâ 78
    eş şemsi : güneş
  6912. 17-İsrâ 78
    ilâ gasakı el leyli (gasaka) : gecenin kararmasına kadar (karardı)
  6913. 17-İsrâ 78
    ve kur'âne : ve Kur'ân-ı Kerim
  6914. 17-İsrâ 78
    el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit
  6915. 17-İsrâ 78
    inne : muhakkak
  6916. 17-İsrâ 78
    kur'âne : Kur'ân-ı Kerim
  6917. 17-İsrâ 78
    el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit
  6918. 17-İsrâ 78
    ne : dir, idi, oldu
  6919. 17-İsrâ 78
    meşhûden : şahitli olan, şahit olunan, müşahede edilen
  6920. 17-İsrâ 79
    ve min el leyli : ve geceden, gecenin bir kısmında
  6921. 17-İsrâ 79
    fe tehecced : ve teheccüde kalk, teheccüd namazı kıl
  6922. 17-İsrâ 79
    fileten : ilâve olarak
  6923. 17-İsrâ 79
    leke : sana özel, senin için
  6924. 17-İsrâ 79
    en yeb'ase-ke : seninderir
  6925. 17-İsrâ 79
    rabbu-ke : senin Rabbin
  6926. 17-İsrâ 79
    makâmen : makam
  6927. 17-İsrâ 79
    mahmûden : mahmut, hamdedilen, övülen
  6928. 17-İsrâ 80
    ve kul : ve de ki
  6929. 17-İsrâ 80
    edhıl-ni : beni dahil et
  6930. 17-İsrâ 80
    mudhale : giriş ile
  6931. 17-İsrâ 80
    ve ahric-ni : ve beni çıkar
  6932. 17-İsrâ 80
    muhrece : çıkış ile
  6933. 17-İsrâ 80
    vec'al (ve ic'al) : ve kıl, yap
  6934. 17-İsrâ 80
    min ledun-ke : senin katından (gizli ilminden)
  6935. 17-İsrâ 80
    sultânen : bir sultan, bir güç
  6936. 17-İsrâ 80
    nasîren : yardım
  6937. 17-İsrâ 81
    ve kul : ve de, söyle
  6938. 17-İsrâ 81
    e : geldi
  6939. 17-İsrâ 81
    el hakku : hak
  6940. 17-İsrâ 81
    ve zeheka : ve yok oldu, zail oldu, ortadan kalktı
  6941. 17-İsrâ 81
    el bâtılu : bâtıl, boş olan, yanlış olan
  6942. 17-İsrâ 81
    inne : muhakkak
  6943. 17-İsrâ 81
    el bâtıle : bâtıl
  6944. 17-İsrâ 81
    ne : oldu
  6945. 17-İsrâ 81
    zehûkan : yok olan, ortadan kalkan
  6946. 17-İsrâ 82
    ve nunezzilu : ve indiriyoruz
  6947. 17-İsrâ 82
    min el kur'ani : Kur'ân'dan
  6948. 17-İsrâ 82
    huve : o
  6949. 17-İsrâ 82
    ve rahmetun : ve rahmet
  6950. 17-İsrâ 82
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  6951. 17-İsrâ 82
    veyezîdu : ve artırmaz
  6952. 17-İsrâ 82
    ez zâlimîne : zalimler
  6953. 17-İsrâ 83
    ve izâ en'amnâ : ve ni'met verdiğimiz (ni'metlendirdiğimiz) zaman
  6954. 17-İsrâ 83
    alâ el insâni : insana
  6955. 17-İsrâ 83
    ve neâ : ve uzaklaştı
  6956. 17-İsrâ 83
    ve izâ : ve olduğu zaman
  6957. 17-İsrâ 83
    messehu eş şerru : ona bir şerr dokundu
  6958. 17-İsrâ 83
    ne : oldu
  6959. 17-İsrâ 83
    yeûsen : umutsuz, ümitsiz, yeis, üzüntü
  6960. 17-İsrâ 84
    ya'melu : amel eder
  6961. 17-İsrâ 84
    şâkileti-hi : onun (kendi) şekli, durumu, hüviyeti, karakteri
  6962. 17-İsrâ 84
    fe : o zaman, böylece
  6963. 17-İsrâ 84
    a'lemu : en iyi bilir
  6964. 17-İsrâ 84
    bi men : kim, kimin
  6965. 17-İsrâ 84
    huve : o
  6966. 17-İsrâ 84
    ehdâ : daha çok hidayete erdi
  6967. 17-İsrâ 84
    sebîlen : sebîl, yol
  6968. 17-İsrâ 85
    ve yes'elûne-ke : ve sana sorarlar
  6969. 17-İsrâ 85
    anir rûhı (an er rûhi) : ruhtan
  6970. 17-İsrâ 85
    kulir rûhu (kul er rûhu) : de ki ruh
  6971. 17-İsrâ 85
    min emri rabbî : Rabbimin emrinden
  6972. 17-İsrâ 85
    ve mâ ûtîtum : ve size verilmedi
  6973. 17-İsrâ 85
    min el ilmi : ilimden (onun ilminden)
  6974. 17-İsrâ 85
    kalîlen : az, pek az
  6975. 17-İsrâ 86
    ve le in : ve eğer
  6976. 17-İsrâ 86
    le nezhebenne : mutlaka gideririz
  6977. 17-İsrâ 86
    bi ellezî : onu
  6978. 17-İsrâ 86
    evhaynâ : vahyettik
  6979. 17-İsrâ 86
    ileyke : sana
  6980. 17-İsrâ 86
    summe : sonra
  6981. 17-İsrâ 86
    tecidu : bulamazsın
  6982. 17-İsrâ 86
    leke : senin, sana
  6983. 17-İsrâ 86
    aleynâ : bize karşı
  6984. 17-İsrâ 86
    vekîlen : bir vekil
  6985. 17-İsrâ 87
    rahmeten : bir rahmet
  6986. 17-İsrâ 87
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  6987. 17-İsrâ 87
    inne : muhakkak
  6988. 17-İsrâ 87
    fadle-hu : onun fazlı
  6989. 17-İsrâ 87
    ne : oldu
  6990. 17-İsrâ 87
    aleyke : senin üzerinde
  6991. 17-İsrâ 87
    kebîren : büyük
  6992. 17-İsrâ 88
    le in ictemeâti (le in ictemeâti) : eğer toplansalar
  6993. 17-İsrâ 88
    el insu : insan
  6994. 17-İsrâ 88
    ve el cinnu : ve cin
  6995. 17-İsrâ 88
    en ye'tû : getirmek
  6996. 17-İsrâ 88
    hâzâ el kur'âni : bu Kur'ân
  6997. 17-İsrâ 88
    ye'tûne : getiremezler
  6998. 17-İsrâ 88
    ve levne : ve eğer olsa, olsaydı, olsa bile
  6999. 17-İsrâ 88
    zahîren : zahir, yardımcı, destek veren
  7000. 17-İsrâ 89
    ve lekad : ve andolsun
  7001. 17-İsrâ 89
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  7002. 17-İsrâ 89
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  7003. 17-İsrâ 89
    meselin : misâl, mesele, durum
  7004. 17-İsrâ 89
    fe : o zaman, öyleyse, buna rağmen
  7005. 17-İsrâ 89
    ebâ : çekindi, direndi
  7006. 17-İsrâ 89
    ekseru : daha çok, çoğu
  7007. 17-İsrâ 89
    en nâsi : insanlar
  7008. 17-İsrâ 90
    ve kâlû : ve dediler
  7009. 17-İsrâ 90
    len nu'mine : biz asla inanmayız
  7010. 17-İsrâ 90
    leke : sana
  7011. 17-İsrâ 90
    tefcure : fışkırtırsın (yerden çıkarırsın)
  7012. 17-İsrâ 90
    lenâ : bizim için, bize
  7013. 17-İsrâ 90
    min el ardı : yerden, yeryüzünden, arzdan
  7014. 17-İsrâ 90
    yenbûan : pınar, menba, su kaynağı
  7015. 17-İsrâ 91
    ev : veya
  7016. 17-İsrâ 91
    tekûne : (senin) olsun
  7017. 17-İsrâ 91
    leke : sana ait, senin
  7018. 17-İsrâ 91
    cennetun : bir cennet, bir bahçe
  7019. 17-İsrâ 91
    ve inebin : ve üzüm bağ(lar)ı
  7020. 17-İsrâ 91
    fe tufeccire : böylece akıtırsın, fışkırtırsın
  7021. 17-İsrâ 91
    el enhâre : nehirler
  7022. 17-İsrâ 91
    hılâle-hâ : onun arasından
  7023. 17-İsrâ 91
    tefcîren : akan, fışkırarak akan
  7024. 17-İsrâ 92
    ev : veya
  7025. 17-İsrâ 92
    tuskıta es semâe \n(sakata) : semayı düşürürsün \n: (düştü)
  7026. 17-İsrâ 92
    kemâ : gibi
  7027. 17-İsrâ 92
    zeamte : söylediğin, zanda bulunduğun
  7028. 17-İsrâ 92
    aleynâ : üzerimize
  7029. 17-İsrâ 92
    kisefen : parça parça
  7030. 17-İsrâ 92
    ev : veya
  7031. 17-İsrâ 92
    te'tiye : getirirsin
  7032. 17-İsrâ 92
    vel melâiketi : ve melekleri
  7033. 17-İsrâ 92
    kabîlen : açıkça, karşımıza (mukabil)
  7034. 17-İsrâ 93
    ev : veya
  7035. 17-İsrâ 93
    yekûne : olur, olsun
  7036. 17-İsrâ 93
    leke : sana ait, senin
  7037. 17-İsrâ 93
    beytun : bir ev
  7038. 17-İsrâ 93
    ev : veya
  7039. 17-İsrâ 93
    terkâ : çıkarsın, yükselirsin
  7040. 17-İsrâ 93
    es semâi : gökyüzünde, semada
  7041. 17-İsrâ 93
    ve len nu'mine : ve asla inanmayız
  7042. 17-İsrâ 93
    li rukıyyi-ke : seninkselişine, çıkışına
  7043. 17-İsrâ 93
    hattâ tunezzile : sen indirinceye kadar (indirmedikçe)
  7044. 17-İsrâ 93
    aleynâ : bize
  7045. 17-İsrâ 93
    kitâben : bir kitap
  7046. 17-İsrâ 93
    nakreu-hu : onu okuruz
  7047. 17-İsrâ 93
    subhâne : o sübhandır, o noksan sıfatlardan münezzehtir
  7048. 17-İsrâ 93
    hel : mı
  7049. 17-İsrâ 93
    beşeren : beşer, insan
  7050. 17-İsrâ 93
    resûlen : resûl, elçi
  7051. 17-İsrâ 94
    ve mâ : ve değildir, olmadı
  7052. 17-İsrâ 94
    menea : men etti, engelledi
  7053. 17-İsrâ 94
    ense : insan
  7054. 17-İsrâ 94
    en yu'minû : inanmak
  7055. 17-İsrâ 94
    iz câe : geldiği zaman
  7056. 17-İsrâ 94
    el hudâ : hidayet
  7057. 17-İsrâ 94
    en kâlû : onların demeleri
  7058. 17-İsrâ 94
    e : mi
  7059. 17-İsrâ 94
    bease : gönderdi, hayata getirdi, vazifeli kıldı
  7060. 17-İsrâ 94
    beşeren : beşer, insan
  7061. 17-İsrâ 94
    resûlen : resûl, elçi
  7062. 17-İsrâ 95
    lev : eğer, şâyet
  7063. 17-İsrâ 95
    ne : oldu
  7064. 17-İsrâ 95
    el ardı : yeryüzünde
  7065. 17-İsrâ 95
    melâiketun : melekler
  7066. 17-İsrâ 95
    yemşûne : yürürler
  7067. 17-İsrâ 95
    mutmainnîne : mutmain olanlar (olarak), yerleşip yaşayanlar
  7068. 17-İsrâ 95
    le nezzelnâ : elbette indirirdik
  7069. 17-İsrâ 95
    aleyhim : onlara
  7070. 17-İsrâ 95
    min es semâi : semadan
  7071. 17-İsrâ 95
    meleken : melek
  7072. 17-İsrâ 95
    resûlen : resûl
  7073. 17-İsrâ 96
    kefâ : yeter, kâfi oldu
  7074. 17-İsrâ 96
    şehîden : şahit olarak
  7075. 17-İsrâ 96
    beynî : benim
  7076. 17-İsrâ 96
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  7077. 17-İsrâ 96
    inne-hu : muhakkak o
  7078. 17-İsrâ 96
    ne : olandır
  7079. 17-İsrâ 96
    habîren : haberdar olan
  7080. 17-İsrâ 96
    basîren : gören
  7081. 17-İsrâ 97
    ve men : ve kim, kimi
  7082. 17-İsrâ 97
    yehdi allâhu : Allah (Kendisine) ulaştırır
  7083. 17-İsrâ 97
    fe huve : artık, o zaman, o taktirde o
  7084. 17-İsrâ 97
    el muhtedi : hidayete ermiştir
  7085. 17-İsrâ 97
    ve men : ve kim, kimi
  7086. 17-İsrâ 97
    fe len tecide : o zaman bulamazsın
  7087. 17-İsrâ 97
    lehum : onlar, onlar için
  7088. 17-İsrâ 97
    evliyâe : velîler, dostlar
  7089. 17-İsrâ 97
    ve nahşuru-hum : ve onları haşrederiz, toplarız
  7090. 17-İsrâ 97
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  7091. 17-İsrâ 97
    umyen : kör olarak
  7092. 17-İsrâ 97
    ve bukmen : ve dilsiz olarak
  7093. 17-İsrâ 97
    ve summen : ve sağır olarak
  7094. 17-İsrâ 97
    me'vâ-hum : onların barınağı, kalacağı yeri
  7095. 17-İsrâ 97
    cehennemu : cehennem
  7096. 17-İsrâ 97
    kullemâ : her seferinde, her defasında
  7097. 17-İsrâ 97
    habet : sönmeye yüz tuttu
  7098. 17-İsrâ 97
    saîren : alevli ateş
  7099. 17-İsrâ 98
    like : işte bu
  7100. 17-İsrâ 98
    cezâu-hum : onların cezası
  7101. 17-İsrâ 98
    bi enne-hum : onların olması dolayısıyla, sebebiyle
  7102. 17-İsrâ 98
    keferû : inkâr ettiler
  7103. 17-İsrâ 98
    ve kâlû : ve dediler
  7104. 17-İsrâ 98
    e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
  7105. 17-İsrâ 98
    izâmen : kemik
  7106. 17-İsrâ 98
    ve rufâten : ve toz haline gelmiş (toprak)
  7107. 17-İsrâ 98
    e innâ : gerçekten biz mi
  7108. 17-İsrâ 98
    le meb'ûsûne : mutlaka beas edileceğiz, diriltileceğiz
  7109. 17-İsrâ 98
    cedîden : yeni olarak
  7110. 17-İsrâ 99
    e ve lem yerev : ve onlar görmüyorlar mı
  7111. 17-İsrâ 99
    ennallâhellezî : o Allah ki, onun olduğunu
  7112. 17-İsrâ 99
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  7113. 17-İsrâ 99
    ve el arda : ve yeryüzü, arz
  7114. 17-İsrâ 99
    en yahluka : yaratmak
  7115. 17-İsrâ 99
    misle-hum : onların benzerini, bir mislini daha
  7116. 17-İsrâ 99
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  7117. 17-İsrâ 99
    lehum : onlara, onlar için
  7118. 17-İsrâ 99
    ecelen : bir süre, bir ecel, belli bir zaman dilimi
  7119. 17-İsrâ 99
    reybe : şüphe yoktur
  7120. 17-İsrâ 99
    fe ebâ : buna rağmen direttiler, dayattılar
  7121. 17-İsrâ 99
    ez zalimûne : zulmedenler
  7122. 17-İsrâ 99
    kufûren : inkâr ederek
  7123. 17-İsrâ 100
    lev : eğer, şâyet
  7124. 17-İsrâ 100
    entum : siz
  7125. 17-İsrâ 100
    temlikûne : siz maliksiniz, sahipsiniz
  7126. 17-İsrâ 100
    hazâine : hazineler
  7127. 17-İsrâ 100
    rahmeti : rahmet
  7128. 17-İsrâ 100
    izen : olduğu zaman, öyle olursa
  7129. 17-İsrâ 100
    le emsektum : mutlaka siz tuttunuz (tutardınız)
  7130. 17-İsrâ 100
    haşyete el infâkı : infâk (harcama, tükenme) korkusu
  7131. 17-İsrâ 100
    vene : ve oldu, ...dir
  7132. 17-İsrâ 100
    el insânu : insan
  7133. 17-İsrâ 100
    katûren \n(katere) : çok cimri \n: (fazla sıktı, daralttı)
  7134. 17-İsrâ 101
    ve lekad : ve andolsun
  7135. 17-İsrâ 101
    âteynâ : biz verdik
  7136. 17-İsrâ 101
    beyyinâtin : beyyine, açıkça, beyan olunanlar, ispat vasıtaları
  7137. 17-İsrâ 101
    fes'el (fe es'el) : o zaman artık sor
  7138. 17-İsrâ 101
    benî isrâîle : İsrailoğullarına
  7139. 17-İsrâ 101
    iz câe-hum : onlara gelmişti
  7140. 17-İsrâ 101
    fe : o zaman
  7141. 17-İsrâ 101
    le : dedi
  7142. 17-İsrâ 101
    lehu : ona
  7143. 17-İsrâ 101
    le ezunnu-ke : kesin bir şekilde senin olduğunu zannediyorum (kesinlikle inanıyorum)
  7144. 17-İsrâ 101
    meshûren : büyülenmiş, sihir yapılmış
  7145. 17-İsrâ 102
    le : dedi
  7146. 17-İsrâ 102
    lekad : andolsun
  7147. 17-İsrâ 102
    alimte : sen bildin, biliyordun
  7148. 17-İsrâ 102
    enzele : indirmedi
  7149. 17-İsrâ 102
    es semâvâti : semalar
  7150. 17-İsrâ 102
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  7151. 17-İsrâ 102
    basâire : basiretle (ibretle) görülen, görünür bir şekilde, görülmek üzere
  7152. 17-İsrâ 102
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  7153. 17-İsrâ 102
    le ezunnu-ke : mutlaka seni sanıyorum, kesin şekilde inanıyorum
  7154. 17-İsrâ 102
    mesbûren : yıkılmış, helâk olmuş
  7155. 17-İsrâ 103
    fe : o zaman, böylece, bundan sonra
  7156. 17-İsrâ 103
    erâde : istedi, diledi
  7157. 17-İsrâ 103
    en yestefizze-hum : onları tedirgin etmek (yerinden oynatmak, çıkarmak)
  7158. 17-İsrâ 103
    min el ardı : yeryüzünden (yurttan)
  7159. 17-İsrâ 103
    fe : böylece, bunun üzerine
  7160. 17-İsrâ 103
    ve men mea-hu : ve beraberindekiler
  7161. 17-İsrâ 103
    cemîan : topluca, hepsi
  7162. 17-İsrâ 104
    ve kulnâ : ve dedik, söyledik
  7163. 17-İsrâ 104
    li benî isrâîle : İsrailoğullarına
  7164. 17-İsrâ 104
    uskunû el arda : yeryüzünde (orada) yerleşin, iskân olun
  7165. 17-İsrâ 104
    fe : o zaman, böylece
  7166. 17-İsrâ 104
    izâ câe : geldiğinde, geldiği zaman, hasıl olduğu zaman
  7167. 17-İsrâ 104
    va'dul âhıreti : ahiret vaadi, ahiret zamanı
  7168. 17-İsrâ 104
    lefîfen : beraber, birarada (biraraya)
  7169. 17-İsrâ 105
    ve bi el hakkı : ve hakkı
  7170. 17-İsrâ 105
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  7171. 17-İsrâ 105
    ve bi el hakkı : ve hak ile
  7172. 17-İsrâ 105
    nezele : indi
  7173. 17-İsrâ 105
    veerselnâ-ke : ve senindermedik
  7174. 17-İsrâ 105
    mubeşşiren : müjdeleyici
  7175. 17-İsrâ 105
    ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
  7176. 17-İsrâ 106
    ve kur'ânen : ve Kur'ân-ı Kerim
  7177. 17-İsrâ 106
    li takree-hu : onu okuman için
  7178. 17-İsrâ 106
    alen nâsi (alâ en nâsi) : insanlara
  7179. 17-İsrâ 106
    ve nezzelnâ-hu : ve onu indirdik
  7180. 17-İsrâ 106
    tenzîlen : bir indirme ile, indiriş ile, tenzil ederek
  7181. 17-İsrâ 107
    ev : veya
  7182. 17-İsrâ 107
    inne ellezîne : muhakkak onlar, o kimseler
  7183. 17-İsrâ 107
    el ilme : ilim
  7184. 17-İsrâ 107
    aleyhim : onlara
  7185. 17-İsrâ 107
    yahırrûne : kapanırlar
  7186. 17-İsrâ 107
    li el ezkâni : çenelerineeneleri üstüne)
  7187. 17-İsrâ 107
    succeden : secde ederek
  7188. 17-İsrâ 108
    ve yekûlûne : ve derler
  7189. 17-İsrâ 108
    subhâne : yücedir, sübhandır, herşeydennezzehtir
  7190. 17-İsrâ 108
    in kâne : olursa
  7191. 17-İsrâ 108
    le meflen : mutlaka, elbette yapılmıştır, ifa edilmiştir
  7192. 17-İsrâ 109
    ve yahırrûne : ve kapanıyorlar, kapanırlar
  7193. 17-İsrâ 109
    li el ezkâni : çenelerineeneleri üstüne)
  7194. 17-İsrâ 109
    yebkûne : ağlıyorlar, ağlarlar
  7195. 17-İsrâ 109
    ve yezîdu-hum : ve onların artıyor
  7196. 17-İsrâ 110
    kulid'ullâhe (kul ud'u allâhe) : de ki Allah (diye) çağır
  7197. 17-İsrâ 110
    evid'u (ev ud'û) : veya çağır
  7198. 17-İsrâ 110
    er rahmâne : rahmân
  7199. 17-İsrâ 110
    eyye : hangisi
  7200. 17-İsrâ 110
    ted'û : çağırdığınız şey (isim)
  7201. 17-İsrâ 110
    fe : böylece, hepsi
  7202. 17-İsrâ 110
    lehu : onun
  7203. 17-İsrâ 110
    el esmâu el husnâ : esmaül hüsna, enzel isimler
  7204. 17-İsrâ 110
    vetecher : ve çok yükseltme, çok belli etme
  7205. 17-İsrâ 110
    bi salâtike : namazında
  7206. 17-İsrâ 110
    ve lâ tuhâfit : ve gizleme
  7207. 17-İsrâ 110
    vebtegı (ve ibtegi) : ve ibtiga et, iste
  7208. 17-İsrâ 110
    beyne : arasında
  7209. 17-İsrâ 110
    like : bu
  7210. 17-İsrâ 110
    sebîlen : bir sebîl, bir yol
  7211. 17-İsrâ 111
    ve kulil hamdu : ve hamd ile de
  7212. 17-İsrâ 111
    lillâhillezî (li allâhi ellezî) : Allah'a ki o
  7213. 17-İsrâ 111
    lem yettehız : edinmedi, edinmez
  7214. 17-İsrâ 111
    veleden : bir çocuk
  7215. 17-İsrâ 111
    ve lem yekun : ve olmamıştır, olmaz
  7216. 17-İsrâ 111
    lehu : onun
  7217. 17-İsrâ 111
    şerîkun : bir ortak
  7218. 17-İsrâ 111
    el mulki : mülkte
  7219. 17-İsrâ 111
    ve lem yekun : ve olmamıştır, olmaz
  7220. 17-İsrâ 111
    lehu : onun
  7221. 17-İsrâ 111
    veliyyun : dost, yardımcı
  7222. 17-İsrâ 111
    min ez zulli : zilletten
  7223. 17-İsrâ 111
    ve kebbir-hu : ve onu tekbir et, onu büyült, yücelt
  7224. 17-İsrâ 111
    tekbîren : tekbir ile, (onun) büyüklüğünü ifade ederek, üstün kılarak
  7225. 18-Kehf 1
    el hamdulillâhillezî : hamd Allah'adır, o ki
  7226. 18-Kehf 1
    enzele : indirdi
  7227. 18-Kehf 1
    el kitâbe : kitabı
  7228. 18-Kehf 1
    ve lem yec'al : ve kılmadı, olmadı
  7229. 18-Kehf 1
    lehu : onda
  7230. 18-Kehf 1
    ivecen : bir çarpıklık, eğrilik
  7231. 18-Kehf 2
    kayyimen : kayyum olarak, kıyâmete kadar devam ederek
  7232. 18-Kehf 2
    li yunzire : uyarması için
  7233. 18-Kehf 2
    be'sen : bir azapla
  7234. 18-Kehf 2
    şedîden : şiddetli
  7235. 18-Kehf 2
    min ledun-hu : (onun) katından, kendi katından
  7236. 18-Kehf 2
    ve yubeşşire : vejdeler
  7237. 18-Kehf 2
    el mu'minîne ellezîne : mü'minleri, o kimseler ki
  7238. 18-Kehf 2
    ya'melûn es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) ameller yaparlar
  7239. 18-Kehf 2
    enne : muhakkak, olduğunu
  7240. 18-Kehf 2
    lehum : onlar için
  7241. 18-Kehf 2
    ecren : bir ecir, mükâfat
  7242. 18-Kehf 2
    hasenen : (en) güzel
  7243. 18-Kehf 3
    mâkisîne : kalıcıdırlar
  7244. 18-Kehf 3
    ebeden : ebediyyen
  7245. 18-Kehf 4
    ve yunzire : ve uyarır, korkutur
  7246. 18-Kehf 4
    ellezîne : o kimseleri
  7247. 18-Kehf 4
    ittehaze allâhu : Allah edindi
  7248. 18-Kehf 4
    veleden : bir çocuk
  7249. 18-Kehf 5
    lehum : onların
  7250. 18-Kehf 5
    ve lâ : ve yoktur
  7251. 18-Kehf 5
    keburet : çok büyük, büyük oldu
  7252. 18-Kehf 5
    kelimeten : bir kelime
  7253. 18-Kehf 5
    min efvâhi-him : ağızlarından
  7254. 18-Kehf 5
    in yekûlûne : söylerlerse
  7255. 18-Kehf 5
    keziben : yalan (olarak)
  7256. 18-Kehf 6
    fe lealle-ke : bundan sonra, o zaman belki sen, neredeyse sen
  7257. 18-Kehf 6
    nefse-ke : sen kendini
  7258. 18-Kehf 6
    lem yu'minû : inanmazlar
  7259. 18-Kehf 6
    bi hâzâ el hadîsi : bu söze
  7260. 18-Kehf 6
    esefen : üzüntü (ile), esefle, esef ederek
  7261. 18-Kehf 7
    cealnâ : kıldık
  7262. 18-Kehf 7
    alel ardı (alâ el ardı) : yeryüzünde
  7263. 18-Kehf 7
    neten : süs, ziynet
  7264. 18-Kehf 7
    lehâ : ona
  7265. 18-Kehf 7
    li nebluve-hum : onları imtihan etmemiz için
  7266. 18-Kehf 7
    eyyu-hum : onların hangisi
  7267. 18-Kehf 7
    ahsenu : daha güzel, enzel
  7268. 18-Kehf 7
    amelen : amel
  7269. 18-Kehf 8
    ve innâ : ve muhakkak biz
  7270. 18-Kehf 8
    le câilûne : elbette kılıcılarız, yapanlarız
  7271. 18-Kehf 8
    aleyhâ : onun üzerinde olan şeyler
  7272. 18-Kehf 8
    saîden : toprak
  7273. 18-Kehf 8
    curuzen : üzerinde nebat bulunmayan çorak, kuru toprak
  7274. 18-Kehf 9
    em : yoksa, veya
  7275. 18-Kehf 9
    hasibte : sen sandın
  7276. 18-Kehf 9
    enne : olduğunu
  7277. 18-Kehf 9
    ashâbe el kehfi : kehf (mağara) ehli (mağarada bulunanlar)
  7278. 18-Kehf 9
    ve er rakîmi : ve Rakîm
  7279. 18-Kehf 9
    acaben : acayip olan, garip olan
  7280. 18-Kehf 10
    iz evâ : sığındıkları zaman
  7281. 18-Kehf 10
    el fityetu : gençler
  7282. 18-Kehf 10
    ilel kehfi (ilâ el kehfi) : mağaraya
  7283. 18-Kehf 10
    fe kâlû : o zaman dediler
  7284. 18-Kehf 10
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  7285. 18-Kehf 10
    min ledun-ke : senin katından
  7286. 18-Kehf 10
    rahmeten : bir rahmet
  7287. 18-Kehf 10
    ve heyyi' : ve bağışla, lütfet
  7288. 18-Kehf 10
    lenâ : bize
  7289. 18-Kehf 10
    min emri-nâ : emrimizden, içimizden
  7290. 18-Kehf 10
    reşeden : irşad edecek
  7291. 18-Kehf 11
    fe : o zaman, böylece, böylelikle
  7292. 18-Kehf 11
    el kehfi : mağarada, mağara içinde
  7293. 18-Kehf 11
    sinîne : seneler, yıllar
  7294. 18-Kehf 11
    adeden : adet, sayı
  7295. 18-Kehf 12
    summe : sonra
  7296. 18-Kehf 12
    beasnâ-hum : onları uyandırdık, dirilttik
  7297. 18-Kehf 12
    li na'leme : bilmemiz için, belirtmemiz için
  7298. 18-Kehf 12
    eyyu : hangisi
  7299. 18-Kehf 12
    elzbeyni : iki topluluk
  7300. 18-Kehf 12
    lebisû : kaldılar
  7301. 18-Kehf 12
    emeden : uzun zaman, uzun süre, müddet
  7302. 18-Kehf 13
    aleyke : sana
  7303. 18-Kehf 13
    nebe'e-hum : onların haberlerini
  7304. 18-Kehf 13
    bi el hakkı : hak ile, gerçek olarak
  7305. 18-Kehf 13
    inne-hum : muhakkak onlar
  7306. 18-Kehf 13
    fityetun : gençler
  7307. 18-Kehf 13
    âmenû : âmenû oldular, inandılar
  7308. 18-Kehf 13
    ve zidnâ-hum : ve onlara artırdık
  7309. 18-Kehf 13
    huden : hidayet
  7310. 18-Kehf 14
    ve rabatnâ : ve bağladık, kuvvetlendirdik, takviye ettik, rabıta kurduk
  7311. 18-Kehf 14
    fe : böylece, o zaman
  7312. 18-Kehf 14
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbi
  7313. 18-Kehf 14
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  7314. 18-Kehf 14
    len ned'uve : asla dua etmeyiz
  7315. 18-Kehf 14
    ilâhen : ilâh
  7316. 18-Kehf 14
    lekad : andolsun
  7317. 18-Kehf 14
    izen : öyleyse, öyle olursa, bu taktirde
  7318. 18-Kehf 14
    şetaten : haddi aşma, taşkınlık, yanlış
  7319. 18-Kehf 15
    ittehazû : edindiler
  7320. 18-Kehf 15
    âliheten : ilâhlar
  7321. 18-Kehf 15
    lev : olsa, olmasına rağmen
  7322. 18-Kehf 15
    ye'tûne : gelmez
  7323. 18-Kehf 15
    aleyhim : onlara
  7324. 18-Kehf 15
    beyyinin : açıkça
  7325. 18-Kehf 15
    fe men : o zaman kim
  7326. 18-Kehf 15
    azlemu : daha zalim
  7327. 18-Kehf 15
    mimmenifterâ : iftira eden kimseden
  7328. 18-Kehf 15
    keziben : yalanla
  7329. 18-Kehf 16
    ve izi'tezeltumû-hum \n(i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman \n: (ayrıldı)
  7330. 18-Kehf 16
    ve mâ ya'budûne : ve kul olduğunuz şeyler
  7331. 18-Kehf 16
    illâllâhe (illâ allâhe) : Allah'tan başka
  7332. 18-Kehf 16
    fe'vû (fe evû) : artık, o halde, sığının
  7333. 18-Kehf 16
    ilel kehfi (illâ el kehfi) : mağaraya
  7334. 18-Kehf 16
    yenşur : neşretsin, göndersin, ulaştırsın
  7335. 18-Kehf 16
    lekum : sizin için, size
  7336. 18-Kehf 16
    min rahmeti-hi : rahmetinden
  7337. 18-Kehf 16
    ve yuheyyi' : ve kolaylaştırsın, düzenlesin, lütfetsin
  7338. 18-Kehf 16
    lekum : sizin için, size
  7339. 18-Kehf 16
    min emri-kum : sizin emrinizden, sizin işinizden (işinizi)
  7340. 18-Kehf 16
    mirfekan : yardımcı olarak, arkadaş, destek olarak
  7341. 18-Kehf 17
    ve tere : ve görürsün
  7342. 18-Kehf 17
    eş şemse : güneş
  7343. 18-Kehf 17
    izâ taleat : doğduğu zaman
  7344. 18-Kehf 17
    tezâveru : (ziyaret eder) uğrar, meyleder, gelir
  7345. 18-Kehf 17
    an kehfi-him : onların mağarasından (mağarasına)
  7346. 18-Kehf 17
    te el yemîni : sağ taraf
  7347. 18-Kehf 17
    ve izâ garabet : ve battığı zaman
  7348. 18-Kehf 17
    te eş şimâli : sol taraf
  7349. 18-Kehf 17
    ve hum : ve onlar
  7350. 18-Kehf 17
    fecvetin : geniş yer, mağaranın içindeki geniş boşluk
  7351. 18-Kehf 17
    like : işte bu
  7352. 18-Kehf 17
    men : kim
  7353. 18-Kehf 17
    yehdi allâhu : Allah hidayete erdirir (kendisine ulaştırır)
  7354. 18-Kehf 17
    fe : böylece
  7355. 18-Kehf 17
    huve : o
  7356. 18-Kehf 17
    el muhtedi : hidayete eren kişi (hidayete ermiştir)
  7357. 18-Kehf 17
    ve men : ve kim, kimi
  7358. 18-Kehf 17
    fe len tecide : artık bulamazsın
  7359. 18-Kehf 17
    lehu : onun için
  7360. 18-Kehf 17
    veliyyen : velî, dost
  7361. 18-Kehf 17
    murşiden : bir mürşid, irşad eden
  7362. 18-Kehf 18
    ve tahsebu-hum : ve onları sanırsın
  7363. 18-Kehf 18
    eykâzan : uyanık
  7364. 18-Kehf 18
    ve hum rukûdun : ve onlar uykudadır
  7365. 18-Kehf 18
    ve nukallibu-hum : ve onları çeviririz, döndürürüz
  7366. 18-Kehf 18
    te el yemîni : sağ taraf
  7367. 18-Kehf 18
    vete eş şimâli : ve sol taraf
  7368. 18-Kehf 18
    ve kelbu-hum : ve onların köpeği (Ashabı Kehf'in köpeği)
  7369. 18-Kehf 18
    el vasîdi : mağaranın dış kısmı, giriş, avlu
  7370. 18-Kehf 18
    levittala'te (lev ittala'te) : muttali olsaydın, yakından görseydin
  7371. 18-Kehf 18
    aleyhim : onlara, onları
  7372. 18-Kehf 18
    le velleyte : mutlaka (geri) dönerdin
  7373. 18-Kehf 18
    firâren : kaçarak
  7374. 18-Kehf 18
    ve le muli'te : ve sen mutlaka dolardın
  7375. 18-Kehf 18
    ru'ben : korku ile (korkarak)
  7376. 18-Kehf 19
    ve kezâlike : veylece
  7377. 18-Kehf 19
    beasnâ-hum : onları dirilttik, uyandırdık
  7378. 18-Kehf 19
    li yetesâelû : karşılıklı birbirlerine sorsunlar diye
  7379. 18-Kehf 19
    beyne-hum, : aralarında
  7380. 18-Kehf 19
    le : dedi
  7381. 18-Kehf 19
    kem lebistum : ne kadar kaldınız
  7382. 18-Kehf 19
    lebisnâ : biz kaldık
  7383. 18-Kehf 19
    yevmen : bir gün
  7384. 18-Kehf 19
    ev : veya
  7385. 18-Kehf 19
    ba'da yevmin : günün bir kısmı
  7386. 18-Kehf 19
    a'lemu : en iyi bilir
  7387. 18-Kehf 19
    bi mâ lebistum : siz ne kadar kaldınız
  7388. 18-Kehf 19
    feb'asû : bundan sonra gönderin
  7389. 18-Kehf 19
    ehade-kum : sizden birisi
  7390. 18-Kehf 19
    bi verıkı-kum : sizin (gümüş) paranız ile
  7391. 18-Kehf 19
    ilel medîneti : şehre
  7392. 18-Kehf 19
    fe li yanzur : böylece baksın
  7393. 18-Kehf 19
    eyyu-hâ : hangisi
  7394. 18-Kehf 19
    ezkâ \n(zekâ) : daha temiz \n: (temiz)
  7395. 18-Kehf 19
    taâmen : yiyecek
  7396. 18-Kehf 19
    fel ye'tikum (fe li ye'tikum) : böylece getirsin
  7397. 18-Kehf 19
    ve li yetelattaf : ve dikkat etsin (en ince hususa kadar ifa etsin) tedbirli olsun
  7398. 18-Kehf 19
    ve lâ yuş'ırenne : ve sakın sezdirmesin, hissettirmesin, farkına vardırmasın
  7399. 18-Kehf 19
    ehaden : birisi
  7400. 18-Kehf 20
    inne-hum : muhakkak onlar
  7401. 18-Kehf 20
    in yazherû : gâlip gelirse
  7402. 18-Kehf 20
    aleykum : sizin üzerinize, size
  7403. 18-Kehf 20
    yercumû-kum : sizi taşlarlar
  7404. 18-Kehf 20
    ev : veya
  7405. 18-Kehf 20
    milleti-him : kendinlerine
  7406. 18-Kehf 20
    ve len tuflihû : ve asla felâha eremezsiniz, kurtulamazsınız
  7407. 18-Kehf 20
    izen ebeden : o zaman ebediyyen
  7408. 18-Kehf 21
    ve kezâlike : veylece, işteyle
  7409. 18-Kehf 21
    a'sernâ : bildirdik
  7410. 18-Kehf 21
    aleyhim : onlara, onları
  7411. 18-Kehf 21
    li ya'lemû : bilmeleri için, bilsinler diye
  7412. 18-Kehf 21
    enne : muhakkak, olduğunu
  7413. 18-Kehf 21
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  7414. 18-Kehf 21
    ve enne esate : ve muhakkak o saat, o vakit
  7415. 18-Kehf 21
    reybe : şüphe yok
  7416. 18-Kehf 21
    yetenâzeûne : çekişiyorlar, niza ediyorlar
  7417. 18-Kehf 21
    beyne-hum : onlar aralarında
  7418. 18-Kehf 21
    emre-hum : onların işleri, durumu
  7419. 18-Kehf 21
    fe kâlûbnû (fe kâlû ubnû) : öyleyse 'inşa edin' dediler
  7420. 18-Kehf 21
    aleyhim : onların üzerine
  7421. 18-Kehf 21
    bunyânen : binalar
  7422. 18-Kehf 21
    a'lemu : en iyi bilir
  7423. 18-Kehf 21
    lellezîne (kâle ellezîne) : dediler o kimseler
  7424. 18-Kehf 21
    galebû : gâlip oldular, üstün oldular (sözü geçenler)
  7425. 18-Kehf 21
    alâ emri-him : onların işleri üzerine, onların işlerine
  7426. 18-Kehf 21
    le nettehızenne : mutlaka edinelim, yapalım
  7427. 18-Kehf 21
    aleyhim : onların üzerine
  7428. 18-Kehf 21
    mesciden : bir mescid
  7429. 18-Kehf 22
    se yekûlûne : diyecekler
  7430. 18-Kehf 22
    selâsetun : üç
  7431. 18-Kehf 22
    kelbu-hum : onların köpeği
  7432. 18-Kehf 22
    ve yekûlûne : ve diyecekler
  7433. 18-Kehf 22
    hamsetun : beş
  7434. 18-Kehf 22
    kelbu-hum : onların köpeği
  7435. 18-Kehf 22
    recmen : taşlayarak
  7436. 18-Kehf 22
    bi el gaybi : gaybı, bilinmeyeni
  7437. 18-Kehf 22
    ve yekûlûne : ve diyecekler
  7438. 18-Kehf 22
    seb'atun : yedi
  7439. 18-Kehf 22
    ve sâminu-hum : ve onların sekizincisi
  7440. 18-Kehf 22
    kelbu-hum : onların köpeği
  7441. 18-Kehf 22
    a'lemu : en iyi bilir
  7442. 18-Kehf 22
    bi ıddeti-him : onların sayısını
  7443. 18-Kehf 22
    mâ ya'lemu-hum : onları bilmezler
  7444. 18-Kehf 22
    fe lâ tumâri : artık tartışma
  7445. 18-Kehf 22
    mirâen : bir tartışma, bir mücâdele
  7446. 18-Kehf 22
    hiren : açık, görünen, bilinen
  7447. 18-Kehf 22
    vetestefti \n(fetva) : ve soru sorma (açıklama isteme) \n: (açıklama, hüküm verme, fetva verme)
  7448. 18-Kehf 22
    ehâden : birine
  7449. 18-Kehf 23
    vetekûlenne : ve deme muhakkak
  7450. 18-Kehf 23
    li şey'in : bir şey için
  7451. 18-Kehf 23
    like : bunu
  7452. 18-Kehf 23
    gaden : yarın
  7453. 18-Kehf 24
    en yeşâallâhu : Allah dilerse
  7454. 18-Kehf 24
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  7455. 18-Kehf 24
    rabbe-ke : senin Rabbin
  7456. 18-Kehf 24
    nesîte : sen unuttun
  7457. 18-Kehf 24
    ve kul : ve de
  7458. 18-Kehf 24
    en yehdiye-ni : beni ulaştırması
  7459. 18-Kehf 24
    li akrabe : daha yakın, daha üstün
  7460. 18-Kehf 24
    reşeden : irşad
  7461. 18-Kehf 25
    ve lebisû : ve kaldılar
  7462. 18-Kehf 25
    kehfi-him : mağaralarının içinde (mağarada)
  7463. 18-Kehf 25
    selâse : üç
  7464. 18-Kehf 25
    mietin : yüz
  7465. 18-Kehf 25
    sinîne : seneler, yıllar
  7466. 18-Kehf 25
    vezdâdû (ve ezdâdû) : ve arttı, fazlalaştı
  7467. 18-Kehf 26
    a'lemu : en iyi bilir
  7468. 18-Kehf 26
    lebisû : kaldılar
  7469. 18-Kehf 26
    lehu : onundur
  7470. 18-Kehf 26
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı
  7471. 18-Kehf 26
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  7472. 18-Kehf 26
    ebsır : en iyi görür
  7473. 18-Kehf 26
    ve esmı' : ve en iyi işitir
  7474. 18-Kehf 26
    lehum : onların
  7475. 18-Kehf 26
    min veliyyin : bir velî, bir dost
  7476. 18-Kehf 26
    ve lâ yuşriku : ve ortak etmez
  7477. 18-Kehf 26
    ehaden : birisi, bir kimse
  7478. 18-Kehf 27
    vetlu (ve utlu) : ve oku
  7479. 18-Kehf 27
    ûhıye : vahyedildi
  7480. 18-Kehf 27
    ileyke : sana
  7481. 18-Kehf 27
    rabbi-ke : senin Rabbin
  7482. 18-Kehf 27
    mubeddile : değiştirecek yoktur
  7483. 18-Kehf 27
    li kelimâti-hi : onun kelimesini
  7484. 18-Kehf 27
    ve len tecide : ve bulamazsın
  7485. 18-Kehf 27
    multehaden \n(elhade) : yönelinen \n: (yöneldi, meyletti)
  7486. 18-Kehf 28
    nefse-ke : senin nefsin, kendi nefsin
  7487. 18-Kehf 28
    mea ellezîne : o kimselerle birlikte
  7488. 18-Kehf 28
    yedne : dua ederler, ediyorlar
  7489. 18-Kehf 28
    rabbe-hum : onların Rabbi
  7490. 18-Kehf 28
    bi el gadâti : sabah
  7491. 18-Kehf 28
    ve el aşiyyi : ve akşam
  7492. 18-Kehf 28
    yurîdûne : isterler, istiyorlar
  7493. 18-Kehf 28
    veche-hu : onun vechini, zatını
  7494. 18-Kehf 28
    ve lâ ta'du \n(âde) : ve döndürme, çevirme \n: (döndü)
  7495. 18-Kehf 28
    aynâ-ke : seninzlerin
  7496. 18-Kehf 28
    nete el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsünü, ziynetini
  7497. 18-Kehf 28
    ve lâ tutı' : ve itaat etme
  7498. 18-Kehf 28
    men : kimse
  7499. 18-Kehf 28
    agfelnâ : gâfil bıraktık
  7500. 18-Kehf 28
    kalbe-hu : onun kalbi
  7501. 18-Kehf 28
    vettebea (ve ittebea) : ve tâbî oldu
  7502. 18-Kehf 28
    hevâ-hu \n(hevâ) : hevesleri \n: (hevesler: nefsin afetleri ile şeytanın talepleri)
  7503. 18-Kehf 28
    vene : ve oldu
  7504. 18-Kehf 28
    emru-hu : onun işi, kendi işi
  7505. 18-Kehf 29
    ve kulil hakku (ve kul el hakku) : ve de ki hak
  7506. 18-Kehf 29
    fe men şâe : bundan sonra dileyen kimse
  7507. 18-Kehf 29
    fe li yu'min : artık inansın
  7508. 18-Kehf 29
    ve men şâe : ve dileyen kimse
  7509. 18-Kehf 29
    fe li yekfur : artık inkâr etsin
  7510. 18-Kehf 29
    a'tednâ : hazırladık
  7511. 18-Kehf 29
    li ez zâlimîne : zalimler için, zalimlere
  7512. 18-Kehf 29
    ren : bir ateş
  7513. 18-Kehf 29
    ehâta : ihata etti, sardı, kapladı
  7514. 18-Kehf 29
    ve in : ve eğer
  7515. 18-Kehf 29
    yestegîsû : yağmur isterler
  7516. 18-Kehf 29
    ke : gibi
  7517. 18-Kehf 29
    el muhli : erimiş maden (demir, bakır vs.)
  7518. 18-Kehf 29
    yeşvî el vucûhe : yüzü kavurur
  7519. 18-Kehf 29
    bi'se eş şarâbu : ne kötü içecek
  7520. 18-Kehf 29
    veet : ve ne kötü
  7521. 18-Kehf 29
    murtefekan : arkadaş, dost, destek, yardım
  7522. 18-Kehf 30
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
  7523. 18-Kehf 30
    âmenû : âmenû oldular, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  7524. 18-Kehf 30
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  7525. 18-Kehf 30
    ecre : ecir, ücret, karşılık, bedel
  7526. 18-Kehf 30
    men : kimse
  7527. 18-Kehf 30
    ahsene : enzel
  7528. 18-Kehf 30
    amelen : amel
  7529. 18-Kehf 31
    ulâike : işte onlar
  7530. 18-Kehf 31
    lehum : onlara, onlar için vardır
  7531. 18-Kehf 31
    cennâtu adnin : adn cennetleri
  7532. 18-Kehf 31
    tecrî : akar
  7533. 18-Kehf 31
    el enharu : nehirler
  7534. 18-Kehf 31
    yuhallevne : süslenirler
  7535. 18-Kehf 31
    min esâvire (el esveretu) : bileziklerden, bileziklerle (bilezik)
  7536. 18-Kehf 31
    zehebin : altın
  7537. 18-Kehf 31
    ve yelbesûne : ve giyerler
  7538. 18-Kehf 31
    siyâben : elbise
  7539. 18-Kehf 31
    hudren : yeşil
  7540. 18-Kehf 31
    ve istebrekın : ve kalın ipek (diba), atlas
  7541. 18-Kehf 31
    muttekiîne : yaslanırlar
  7542. 18-Kehf 31
    alel erâiki (alâ el erâiki) : tahtlar üzerinde, üzerine
  7543. 18-Kehf 31
    ni'me es sevâbu : nezel sevap (kazanılan pozitif dereceler)
  7544. 18-Kehf 31
    ve hasunet : vezel oldu
  7545. 18-Kehf 31
    murtefekan : arkadaş, dost, yardımcı, destek
  7546. 18-Kehf 32
    lehum : onlara, onlar için vardır
  7547. 18-Kehf 32
    meselen : misal, örnek
  7548. 18-Kehf 32
    raculeyni : iki adam
  7549. 18-Kehf 32
    cealnâ : kıldık, verdik
  7550. 18-Kehf 32
    li ehadi-himâ : ikisinden birine
  7551. 18-Kehf 32
    cenneteyni : iki bahçe
  7552. 18-Kehf 32
    ve hafefnâ-humâ : ve ikisini kuşattık
  7553. 18-Kehf 32
    ve cealnâ : ve kıldık
  7554. 18-Kehf 32
    beyne-humâ : ikisinin arasında
  7555. 18-Kehf 32
    zer'an : ekinler
  7556. 18-Kehf 33
    kilte : her iki, her ikisi
  7557. 18-Kehf 33
    el cenneteyni : iki bahçe
  7558. 18-Kehf 33
    âtet : verdi
  7559. 18-Kehf 33
    ukule-hâ : meyvelerini
  7560. 18-Kehf 33
    ve lem tazlim : ve eksik bırakmadı
  7561. 18-Kehf 33
    şey'en : bir şeyi
  7562. 18-Kehf 33
    ve feccernâ : ve fışkırttık, çıkardık, akıttık
  7563. 18-Kehf 33
    hılâle-humâ : ikisinin arasından
  7564. 18-Kehf 33
    neheren : bir nehir
  7565. 18-Kehf 34
    vene : ve oldu
  7566. 18-Kehf 34
    lehu : onun, onun vardır
  7567. 18-Kehf 34
    semerun : ürün, servet
  7568. 18-Kehf 34
    fe : böylece, artık
  7569. 18-Kehf 34
    le : dedi
  7570. 18-Kehf 34
    ve huve : ve o
  7571. 18-Kehf 34
    ene : ben
  7572. 18-Kehf 34
    ekseru : daha çok
  7573. 18-Kehf 34
    min-ke : senden
  7574. 18-Kehf 34
    len : mal bakımından
  7575. 18-Kehf 34
    ve eazzu : ve daha azîz, daha üstün
  7576. 18-Kehf 34
    neferen : fertler bakımından
  7577. 18-Kehf 35
    ve dehale : ve girdi
  7578. 18-Kehf 35
    cennete-hu : onun bahçesi
  7579. 18-Kehf 35
    ve huve : ve o
  7580. 18-Kehf 35
    li nefsi-hi : (onun nefsine) kendi nefsine
  7581. 18-Kehf 35
    le : dedi
  7582. 18-Kehf 35
    ezunnu : ben sanmıyorum
  7583. 18-Kehf 35
    en tebîde : kuruyup yok olmak, helâk olmak
  7584. 18-Kehf 35
    ebeden : ebediyyen
  7585. 18-Kehf 36
    veezunnu : ve zannetmiyorum
  7586. 18-Kehf 36
    esate : o saat, kıyâmet saati
  7587. 18-Kehf 36
    imeten : kaim olan
  7588. 18-Kehf 36
    ve le in rudidtu : ve eğer ben geri döndürülürsem (döndürülsem bile)
  7589. 18-Kehf 36
    le ecidenne : mutlaka bulacağım
  7590. 18-Kehf 36
    hayren : daha hayırlı
  7591. 18-Kehf 36
    munkaleben : dönüşmüş olan
  7592. 18-Kehf 37
    le : dedi
  7593. 18-Kehf 37
    lehu : ona
  7594. 18-Kehf 37
    ve huve : ve o
  7595. 18-Kehf 37
    e keferte : sen inkâr mı ettin
  7596. 18-Kehf 37
    bi ellezî : ki onu
  7597. 18-Kehf 37
    halaka-ke : seni yarattı
  7598. 18-Kehf 37
    summe min nutfetin : sonra bir nutfeden (bir damla sudan)
  7599. 18-Kehf 37
    summe : sonra
  7600. 18-Kehf 37
    sevvâ-ke : seni sevva etti (dizayn etti) düzenledi
  7601. 18-Kehf 37
    raculen : bir adam (insan) hüviyetine
  7602. 18-Kehf 38
    kinne : fakat
  7603. 18-Kehf 38
    huvallâhu (huve allâhu) : o Allah
  7604. 18-Kehf 38
    ve lâ uşriku : ve ben şirk koşmam, ortak koşmam
  7605. 18-Kehf 38
    ehaden : bir kimse, bir şey
  7606. 18-Kehf 39
    ve lev lâ : ve olmasaydı, olmaz mıydı
  7607. 18-Kehf 39
    iz dehalte : sen girdiğin zaman
  7608. 18-Kehf 39
    cennete-ke : senin bahçen
  7609. 18-Kehf 39
    kulte : dedin, söyledin
  7610. 18-Kehf 39
    mâ şâe allâhu : maşaallah, Allah'ın dilediği şey
  7611. 18-Kehf 39
    kuvvete : kuvvet yoktur
  7612. 18-Kehf 39
    in tere-ni : eğer sen beni görüyorsan
  7613. 18-Kehf 39
    ene : ben
  7614. 18-Kehf 39
    ekalle : daha az
  7615. 18-Kehf 39
    min-ke : senden
  7616. 18-Kehf 39
    len : mal (miktar) bakımından
  7617. 18-Kehf 39
    ve veleden : ve çocuk (sayısı) bakımından
  7618. 18-Kehf 40
    fe : böylece, artık
  7619. 18-Kehf 40
    en yu'tiye-ni : bana vermesi
  7620. 18-Kehf 40
    min cenneti-ke : senin bahçenden
  7621. 18-Kehf 40
    ve yursile : venderir
  7622. 18-Kehf 40
    aleyhâ : onun üzerinde
  7623. 18-Kehf 40
    husbânen : yıldırımlar, semadan inen felâketler
  7624. 18-Kehf 40
    min es semâi : semadan
  7625. 18-Kehf 40
    fe : böylece
  7626. 18-Kehf 40
    saîden : toprak
  7627. 18-Kehf 40
    zelekan : kaygan olan
  7628. 18-Kehf 41
    ev : veya
  7629. 18-Kehf 41
    gavren : çekilir, yerinine çekilir
  7630. 18-Kehf 41
    fe len testetîa : artık asla senin gücün yetmez, sen muktedir olamazsın
  7631. 18-Kehf 41
    lehu : onu
  7632. 18-Kehf 41
    taleben : talep ederek, elde ederek (elde etmek)
  7633. 18-Kehf 42
    ve uhîta : ve ihata edildi (kuşatılıp, mahvedildi)
  7634. 18-Kehf 42
    bi semeri-hi : onun ürünleri
  7635. 18-Kehf 42
    fe asbeha : böylece oldu
  7636. 18-Kehf 42
    keffey-hi : avuçlarını (ellerini)
  7637. 18-Kehf 42
    enfeka : harcadığı, sarfettiği şeyler (emek, para)
  7638. 18-Kehf 42
    ve hiye : ve o
  7639. 18-Kehf 42
    viyetun alâ : üzerine yıkılmış, çökmüş halde
  7640. 18-Kehf 42
    ve yekûlu : ve diyor
  7641. 18-Kehf 42
    leyte-ni : keşke ben
  7642. 18-Kehf 42
    lem uşrik : şirk koşmam
  7643. 18-Kehf 42
    ehaden : bir kimse, bir şey
  7644. 18-Kehf 43
    ve lem tekun : ve olmadı, olmaz
  7645. 18-Kehf 43
    lehu : ona
  7646. 18-Kehf 43
    fietun : grup, topluluk, kimseler
  7647. 18-Kehf 43
    yansurûne-hu : ona yardım ederler
  7648. 18-Kehf 43
    ve mâ kâne : ve olmadı
  7649. 18-Kehf 43
    muntesiren : yardım edilen, yardım alan
  7650. 18-Kehf 44
    hunâlike : işte burada (orada)
  7651. 18-Kehf 44
    el velâyetu : velâyet, yardım, dostluk
  7652. 18-Kehf 44
    lillâhil hakkı (li allâhi el hakkı) : hak olan Allah'a aittir
  7653. 18-Kehf 44
    huve : o
  7654. 18-Kehf 44
    sevâben : sevap olarak, sevap açısından
  7655. 18-Kehf 44
    ve hayrun : ve hayırlıdır
  7656. 18-Kehf 44
    ukben : akıbet (sonuç) olarak, sonuç açısından
  7657. 18-Kehf 45
    lehum : onlara
  7658. 18-Kehf 45
    meselel hayâtid dunyâ : dünya hayatı misalini, durumunu
  7659. 18-Kehf 45
    ke mâin : su gibi
  7660. 18-Kehf 45
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  7661. 18-Kehf 45
    min es semâi : semadan
  7662. 18-Kehf 45
    fahteleta : böylece karıştı, yeşerdi (büyüdü)
  7663. 18-Kehf 45
    nebâtu el ardı : yeryüzünün nebatları, bitkileri
  7664. 18-Kehf 45
    fe asbeha : böylece, sonra da oldu
  7665. 18-Kehf 45
    heşîmen : kuruyup, ufalanır
  7666. 18-Kehf 45
    tezrû-hu : onu uçurur, dağıtır, savurur
  7667. 18-Kehf 45
    er riyâhu : rüzgâr
  7668. 18-Kehf 45
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve (Allah ..... oldu) Allah ...'tır
  7669. 18-Kehf 45
    alâ kulli şey'in : herşeye
  7670. 18-Kehf 45
    muktediren : muktedir olan, gücü yeten, kaadir olan
  7671. 18-Kehf 46
    el mâlu : mal
  7672. 18-Kehf 46
    ve el benûne : ve çocuklar, oğullar
  7673. 18-Kehf 46
    netu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsüdür, ziynetidir
  7674. 18-Kehf 46
    ve el bâkıyâtu : ve bâki olan, kalıcı olan
  7675. 18-Kehf 46
    es sâlihâtu : salih ameller (nefs tezkiyesi)
  7676. 18-Kehf 46
    inde : katında
  7677. 18-Kehf 46
    rabbi-ke : senin Rabbin
  7678. 18-Kehf 46
    sevâben : sevap bakımından
  7679. 18-Kehf 46
    ve hayrun : ve hayırlıdır
  7680. 18-Kehf 46
    emelen : ümit olarak, emel olarak
  7681. 18-Kehf 47
    ve yevme : ve o gün
  7682. 18-Kehf 47
    nuseyyiru : yürüteceğiz
  7683. 18-Kehf 47
    el cibâle : dağlar
  7684. 18-Kehf 47
    ve tere : ve görürsün
  7685. 18-Kehf 47
    el arda : yeryüzü, arz
  7686. 18-Kehf 47
    rizeten : bariz olarak, açık ve net olarak
  7687. 18-Kehf 47
    ve haşernâ-hum : ve onları haşrettik (topladık)
  7688. 18-Kehf 47
    fe lem nugâdir : böylece bırakmayız
  7689. 18-Kehf 47
    ehaden : birisi
  7690. 18-Kehf 48
    ve uridû : ve sunuldular, arz edildiler
  7691. 18-Kehf 48
    alâ rabbi-ke : senin Rabbine
  7692. 18-Kehf 48
    saffen : saf saf, sıra halinde
  7693. 18-Kehf 48
    lekad : andolsun
  7694. 18-Kehf 48
    kemâ : gibi
  7695. 18-Kehf 48
    evvele : ilk, evvel
  7696. 18-Kehf 48
    merretin : kez, defa
  7697. 18-Kehf 48
    bel : hayır
  7698. 18-Kehf 48
    zeamtum \n(zeame) : zanda bulundunuz \n: (zanda bulunup bir şeyyledi)
  7699. 18-Kehf 48
    ellen nec'ale : bizim asla yapmayacağımızı, yapamayacağımızı
  7700. 18-Kehf 48
    lekum : size
  7701. 18-Kehf 48
    mevden : vaadedilen
  7702. 18-Kehf 49
    ve vudıa : ve kondu
  7703. 18-Kehf 49
    el kitâbu : kitap
  7704. 18-Kehf 49
    fe tere : o zaman görürsün
  7705. 18-Kehf 49
    el mucrimîne : mücrimler
  7706. 18-Kehf 49
    muşfikîne : korkanlar
  7707. 18-Kehf 49
    ve yekûlûne : ve derler
  7708. 18-Kehf 49
    veylete-nâ : yazıklar olsun bize
  7709. 18-Kehf 49
    hâzâ el kitâbi : bu kitap
  7710. 18-Kehf 49
    sagîreten : küçük
  7711. 18-Kehf 49
    ve lâ : ve olmadı, olmaz
  7712. 18-Kehf 49
    kebîreten : büyük
  7713. 18-Kehf 49
    ve vecedû : ve buldular
  7714. 18-Kehf 49
    hâdıren : hazır olarak
  7715. 18-Kehf 49
    ve lâ yazlimu : ve zulmetmez
  7716. 18-Kehf 49
    rabbu-ke : senin Rabbin
  7717. 18-Kehf 49
    ehaden : bir kimse
  7718. 18-Kehf 50
    ve iz : ve olmuştu
  7719. 18-Kehf 50
    li el melâiketi : meleklere
  7720. 18-Kehf 50
    li âdeme : Âdem'e
  7721. 18-Kehf 50
    fe secedû : hemen secde ettiler
  7722. 18-Kehf 50
    illâ iblîse : iblis dışında, iblis hariç
  7723. 18-Kehf 50
    ne : oldu, idi
  7724. 18-Kehf 50
    min el cinni : cinlerden
  7725. 18-Kehf 50
    fe feseka : böylece fıska düştü, itaat etmedi, isyan etti
  7726. 18-Kehf 50
    an emri : emrinden
  7727. 18-Kehf 50
    e fe tettehızûne-hu : hâlâ onu ediniyor musunuz
  7728. 18-Kehf 50
    ve zurriyyete-hû : ve onun zürriyetini, neslini
  7729. 18-Kehf 50
    evliyâe : dostlar
  7730. 18-Kehf 50
    ve hum : ve onlar
  7731. 18-Kehf 50
    lekum : size, sizin için
  7732. 18-Kehf 50
    bi'se : ne kötü
  7733. 18-Kehf 50
    liz zâlimîne (li ez zâlimîne) : zalimler için
  7734. 18-Kehf 50
    bedelen : bedel, karşılık
  7735. 18-Kehf 51
    eşhedtu-hum : onları şahit tutmadım
  7736. 18-Kehf 51
    halka es semâvâti : semaların yaratılışı
  7737. 18-Kehf 51
    ve el ardı : ve yerin
  7738. 18-Kehf 51
    ve lâ : ve olmadı
  7739. 18-Kehf 51
    enfusi-him : onlar, kendileri
  7740. 18-Kehf 51
    ve mâ kuntu : ve ben olmadım
  7741. 18-Kehf 51
    muttehıze : edinen
  7742. 18-Kehf 51
    el mudıllîne : dalâlette bırakanlar
  7743. 18-Kehf 51
    aduden (el adudu) : yardımcı (pazu, kol kuvveti)
  7744. 18-Kehf 52
    ve yevme : ve o gün (kıyâmet günü)
  7745. 18-Kehf 52
    yekûlu : söyler
  7746. 18-Kehf 52
    şurekâiyellezîne : ortak koştuğunuz o şeyler
  7747. 18-Kehf 52
    zeamtum : zanda bulundunuz
  7748. 18-Kehf 52
    fe : o zaman, böylece
  7749. 18-Kehf 52
    deav-hum : onları davet ettiler
  7750. 18-Kehf 52
    fe : o zaman, fakat
  7751. 18-Kehf 52
    lem yestecibû : icabet etmezler, etmediler
  7752. 18-Kehf 52
    lehum : onlara
  7753. 18-Kehf 52
    ve cealnâ : ve biz kıldık,
  7754. 18-Kehf 52
    beyne-hum : onların aralarını
  7755. 18-Kehf 52
    mevbikan \n(evbeka) : helâk olma yeri, helâk edici (engel) \n: (helâk etti)
  7756. 18-Kehf 53
    ve ree : ve gördü
  7757. 18-Kehf 53
    el mucrimûne : suçlular, günahkârlar
  7758. 18-Kehf 53
    enre : ateş
  7759. 18-Kehf 53
    fe : o zaman, artık, böylece
  7760. 18-Kehf 53
    enne-hum : kendilerinin olduğunu
  7761. 18-Kehf 53
    ve lem yecidû : ve bulamazlar, bulamadılar
  7762. 18-Kehf 53
    masrifen \n(serefa) : uzaklaşacak yer, kaçış yolu \n: (çevirdi, uzaklaştı)
  7763. 18-Kehf 54
    ve lekad : ve andolsun
  7764. 18-Kehf 54
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  7765. 18-Kehf 54
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  7766. 18-Kehf 54
    meselin : misal, mesele
  7767. 18-Kehf 54
    vene : ve oldu
  7768. 18-Kehf 54
    el insânu : insan
  7769. 18-Kehf 54
    eksere : daha çok
  7770. 18-Kehf 54
    şey'in : şey
  7771. 18-Kehf 54
    cedelen : cedelleşen, münakaşa edici, kavga edici
  7772. 18-Kehf 55
    vemenea : ve men eden şey
  7773. 18-Kehf 55
    ense : insanlar
  7774. 18-Kehf 55
    en yu'minû : mü'min olmak
  7775. 18-Kehf 55
    iz câe-hum : onlara geldiği zaman
  7776. 18-Kehf 55
    el hudâ : hidayet
  7777. 18-Kehf 55
    ve yestagfirû : ve mağfiret isterler, dilerler
  7778. 18-Kehf 55
    rabbe-hum : onların Rab'leri
  7779. 18-Kehf 55
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  7780. 18-Kehf 55
    sunnetu el evvelîne : evvelkilerinnneti
  7781. 18-Kehf 55
    ev : veya
  7782. 18-Kehf 55
    ye'tiye-hum : onlara gelir
  7783. 18-Kehf 55
    el azâbu : azap
  7784. 18-Kehf 55
    kubulen : karşı karşıya kalarak
  7785. 18-Kehf 56
    ve mâ nursilu : vendermeyiz
  7786. 18-Kehf 56
    el murselîne : resûl olanlar, elçi olanlar
  7787. 18-Kehf 56
    mubeşşirîne : müjdeleyiciler
  7788. 18-Kehf 56
    ve munzirîne : ve uyarıcılar
  7789. 18-Kehf 56
    ve yucâdilu : ve mücâdele ederler
  7790. 18-Kehf 56
    ellezîne keferû : kâfir olanlar
  7791. 18-Kehf 56
    bi el bâtılı : bâtıl ile
  7792. 18-Kehf 56
    li yudhıdû \n(edhada) : boşa çıkarmaları için, iptal etmeleri için \n: (iptal etti, boşa çıkardı)
  7793. 18-Kehf 56
    el hakka : hak
  7794. 18-Kehf 56
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  7795. 18-Kehf 56
    ve mâ unzirû : ve uyarıldıkları şeyler
  7796. 18-Kehf 56
    huzuven : alay ederek
  7797. 18-Kehf 57
    ve men azlemu : ve daha zalim kimdir
  7798. 18-Kehf 57
    mimmen (min men) : o kimseden
  7799. 18-Kehf 57
    zukkire : zikredildi
  7800. 18-Kehf 57
    fe : o zaman, öyleyse
  7801. 18-Kehf 57
    ve nesiye : ve unuttu
  7802. 18-Kehf 57
    kaddemet : takdim ettiği şey(ler)
  7803. 18-Kehf 57
    yedâ-hu : onun elleri
  7804. 18-Kehf 57
    cealnâ : kıldık
  7805. 18-Kehf 57
    ekinneten : ekinnet, fıkıh etmeye mani olan engel
  7806. 18-Kehf 57
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri
  7807. 18-Kehf 57
    ve fî : ve vardır
  7808. 18-Kehf 57
    vakren : vakra (işitme engeli)
  7809. 18-Kehf 57
    ve in : ve şâyet, eğer
  7810. 18-Kehf 57
    ted'u-hum : onları davet edersin
  7811. 18-Kehf 57
    ilel hudâ (ilâ el hudâ) : hidayete
  7812. 18-Kehf 57
    fe len yehtedû : bundan sonra asla hidayete eremezler
  7813. 18-Kehf 57
    izen : öyleyse, o zaman
  7814. 18-Kehf 57
    ebeden : ebediyyen, sonsuza kadar
  7815. 18-Kehf 58
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  7816. 18-Kehf 58
    el gafûru : gafur, bağışlayıcı, mağfiret eden
  7817. 18-Kehf 58
    er rahmeti : rahmet
  7818. 18-Kehf 58
    lev : eğer
  7819. 18-Kehf 58
    kesebû : kazandıkları şeyler
  7820. 18-Kehf 58
    le accele : mutlaka acele eder
  7821. 18-Kehf 58
    lehum : onlar için, onlara
  7822. 18-Kehf 58
    el azâbe : azap
  7823. 18-Kehf 58
    bel : bilâkis, aksine, hayır
  7824. 18-Kehf 58
    lehum : onlar için, onlara (vardır)
  7825. 18-Kehf 58
    mev'ıdun : vaadedilen zaman
  7826. 18-Kehf 58
    len yecidû : asla bulamazlar
  7827. 18-Kehf 58
    mev'ilen : sığınılacak yer, sığınacak yer
  7828. 18-Kehf 59
    ve tilke : vete bu, işte o
  7829. 18-Kehf 59
    el kurâ : ülkeler
  7830. 18-Kehf 59
    ehleknâ-hum : onları helâk ettik
  7831. 18-Kehf 59
    lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
  7832. 18-Kehf 59
    ve cealnâ : ve kıldık (yaptık)
  7833. 18-Kehf 59
    li mehliki-him : onların helâk edilmesi için
  7834. 18-Kehf 59
    mevden : vaadedilen zaman
  7835. 18-Kehf 60
    ve iz kâle : ve demişti
  7836. 18-Kehf 60
    li fetâ-hu : gence, genç arkadaşına
  7837. 18-Kehf 60
    ebrehu : ayrılmayacağım, devam edeceğim
  7838. 18-Kehf 60
    ebluga : erişeceğim, ulaşacağım
  7839. 18-Kehf 60
    mecmea : cem olduğu yer, birleştiği yer
  7840. 18-Kehf 60
    el bahreyni : iki deniz
  7841. 18-Kehf 60
    ev : veya
  7842. 18-Kehf 60
    emdıye : geçip gideceğim
  7843. 18-Kehf 60
    hukuben : seneler, senelerce, uzun zaman
  7844. 18-Kehf 61
    fe lemmâ : böylece olduğu zaman
  7845. 18-Kehf 61
    belega : erişti, ulaştı
  7846. 18-Kehf 61
    mecmea : birleştiği yere, cem olduğu yere
  7847. 18-Kehf 61
    beyni-himâ : ikisinin arasında
  7848. 18-Kehf 61
    nesiyâ : ikisi unuttular
  7849. 18-Kehf 61
    te-humâ : ikisinin balığı
  7850. 18-Kehf 61
    fettehaze (fe ittehaze) : o zaman edindi
  7851. 18-Kehf 61
    sebîle-hu : kendi yolunu
  7852. 18-Kehf 61
    el bahri : denizininde, denizde, denize doğru
  7853. 18-Kehf 61
    sereben : içine girilip, gidilen yer
  7854. 18-Kehf 62
    fe : böylece, bundan sonra
  7855. 18-Kehf 62
    lemmâ : olduğu zaman
  7856. 18-Kehf 62
    vezâ : ikisi mesafe katettiler (bir yerden bir yere geçtiler, gittiler)
  7857. 18-Kehf 62
    le : dedi
  7858. 18-Kehf 62
    li fetâ-hu : genç arkadaşına
  7859. 18-Kehf 62
    gadâe-nâ : sabah kahvaltımız
  7860. 18-Kehf 62
    lekad : andolsun ki
  7861. 18-Kehf 62
    lekînâ : biz karşılaştık, maruz kaldık (hissettik)
  7862. 18-Kehf 62
    min seferi-nâ : seferimizden, yolculuğumuzdan (dolayı, sebebiyle)
  7863. 18-Kehf 62
    nasaben : yorgunluk, bitkinlik, meşakkat
  7864. 18-Kehf 63
    le : dedi
  7865. 18-Kehf 63
    e raeyte : gördün mü
  7866. 18-Kehf 63
    iz eveynâ : sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman
  7867. 18-Kehf 63
    ilas sahrati (ilâ es sahrati) : kayaya
  7868. 18-Kehf 63
    fe in-nî : o zaman gerçekten ben
  7869. 18-Kehf 63
    nesîtu : unuttum
  7870. 18-Kehf 63
    elte : balığı
  7871. 18-Kehf 63
    veensâ-nî-hu : ve onu bana unutturmadı
  7872. 18-Kehf 63
    illeş şeytânu (illâ eş şeytânu) : şeytandan başkası
  7873. 18-Kehf 63
    en ezkure-hu : onu hatırlamayı
  7874. 18-Kehf 63
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi (tuttu)
  7875. 18-Kehf 63
    sebîle-hu : kendi yolunu
  7876. 18-Kehf 63
    el bahri : denizde (denizininde)
  7877. 18-Kehf 63
    aceben : acayip, şaşılacak şekilde
  7878. 18-Kehf 64
    le : dedi
  7879. 18-Kehf 64
    like : bu
  7880. 18-Kehf 64
    nebgı : talep ediyoruz, arıyoruz, ibtiga ediyoruz
  7881. 18-Kehf 64
    ferteddâ : o zaman döndüler
  7882. 18-Kehf 65
    fe vecedâ : böylece (ikisi) buldular
  7883. 18-Kehf 65
    abden : bir kul
  7884. 18-Kehf 65
    âteynâ-hu : biz ona verdik
  7885. 18-Kehf 65
    rahmeten : bir rahmet
  7886. 18-Kehf 65
    ve allemnâ-hu : ve biz ona öğrettik
  7887. 18-Kehf 65
    min ledun-nâ : ledun (gizli) ilmimizden
  7888. 18-Kehf 65
    ilmen : bir ilim
  7889. 18-Kehf 66
    le : dedi
  7890. 18-Kehf 66
    lehu : ona
  7891. 18-Kehf 66
    hel ettebiu-ke : sana tâbî olabilir miyim
  7892. 18-Kehf 66
    en tuallime-ni : senin bana öğretmen
  7893. 18-Kehf 66
    ullimte : sana öğretildi
  7894. 18-Kehf 66
    ruşden : rüşde ulaşma
  7895. 18-Kehf 67
    le : dedi
  7896. 18-Kehf 67
    inne-ke : muhakkak sen
  7897. 18-Kehf 67
    len testetîa : asla güç yetiremezsin, yapamazsın
  7898. 18-Kehf 67
    maiye : benimle beraber, benim maiyetimde
  7899. 18-Kehf 67
    sabren : sabırla, sabırlı olma
  7900. 18-Kehf 68
    ve keyfe : ve nasıl
  7901. 18-Kehf 68
    tesbiru alâ : sabredersin
  7902. 18-Kehf 68
    lem tuhıt : ihata edemedin, kavrayamadın
  7903. 18-Kehf 68
    hubren : haberdar edilerek
  7904. 18-Kehf 69
    le : dedi
  7905. 18-Kehf 69
    se tecidu-ni : beni bulacaksın
  7906. 18-Kehf 69
    inşâallahu (inşâe allâhu) : Allah dilerse
  7907. 18-Kehf 69
    biren : sabreden (sabırlı olan)
  7908. 18-Kehf 69
    ve lâ a'sî : ve asi olmayacağım
  7909. 18-Kehf 69
    leke : sana
  7910. 18-Kehf 69
    emren : emir
  7911. 18-Kehf 70
    le : dedi
  7912. 18-Kehf 70
    fe : o taktirde
  7913. 18-Kehf 70
    in itteba'te-nî : eğer bana tâbî olursan
  7914. 18-Kehf 70
    fetes'el-nî : bana soru sorma
  7915. 18-Kehf 70
    an şey'in : bir şeyden
  7916. 18-Kehf 70
    uhdise \n(hadese) : ben bahsederim \n: (bahsetti, anlattı)
  7917. 18-Kehf 70
    leke : sana
  7918. 18-Kehf 70
    zikren : zikir, öğüt, kıssa, haber
  7919. 18-Kehf 71
    fentalakâ (fe intalakâ) : böylece (ikisi) gittiler
  7920. 18-Kehf 71
    es sefîneti : bir gemiye
  7921. 18-Kehf 71
    le : dedi
  7922. 18-Kehf 71
    e harakte-hâ : onu deldin mi
  7923. 18-Kehf 71
    ehle-hâ : onun ehlini (ahalisini, içinde bulunanları)
  7924. 18-Kehf 71
    lekad : andolsun
  7925. 18-Kehf 71
    ci'te : sen (geldin) yaptın, tahakkuk ettirdin
  7926. 18-Kehf 71
    şey'en : bir şey
  7927. 18-Kehf 71
    imren : büyük iş
  7928. 18-Kehf 72
    le : dedi
  7929. 18-Kehf 72
    e lem ekul : benylemedim mi, ben demedim mi
  7930. 18-Kehf 72
    inne-ke : muhakkak sen,
  7931. 18-Kehf 72
    len testetîa : asla güç yetiremezsin
  7932. 18-Kehf 72
    maiye : benimle beraber
  7933. 18-Kehf 72
    sabren : sabırlı olarak, sabırlı olma
  7934. 18-Kehf 73
    le : dedi
  7935. 18-Kehf 73
    nesîtu : unuttum
  7936. 18-Kehf 73
    ve lâ turhık-nî : ve bana yükleme,
  7937. 18-Kehf 73
    min emrî : benim emirlerimden (bana verilen emirlerde)
  7938. 18-Kehf 73
    usren : zorluk, güçlük
  7939. 18-Kehf 74
    fe : böylece
  7940. 18-Kehf 74
    intalekâ : ikisi gitti (oradan ayrıldı)
  7941. 18-Kehf 74
    lekıyâ : ikisi karşılaştılar, rastladılar
  7942. 18-Kehf 74
    gulâmen : (erkek) çocuk
  7943. 18-Kehf 74
    fe : o zaman
  7944. 18-Kehf 74
    katele-hu : onu öldürdü
  7945. 18-Kehf 74
    le : dedi
  7946. 18-Kehf 74
    e katelte : sen öldürdün mü
  7947. 18-Kehf 74
    nefsen : bir nefs
  7948. 18-Kehf 74
    zekiyyeten : temiz, masum
  7949. 18-Kehf 74
    nefsin : bir nefs
  7950. 18-Kehf 74
    lekad : andolsun
  7951. 18-Kehf 74
    ci'te : sen (geldin) yaptın, tahakkuk ettirdin
  7952. 18-Kehf 74
    şey'en : bir şey
  7953. 18-Kehf 74
    nukren : kötü, şeriate uymayan
  7954. 18-Kehf 75
    le : dedi
  7955. 18-Kehf 75
    e lem ekul : ben demedim mi
  7956. 18-Kehf 75
    leke : sana
  7957. 18-Kehf 75
    inne-ke : muhakkak sen
  7958. 18-Kehf 75
    len testetîa : güç yetiremezsin
  7959. 18-Kehf 75
    maiye : benimle beraber
  7960. 18-Kehf 75
    sabren : sabırlı olma
  7961. 18-Kehf 76
    le : dedi
  7962. 18-Kehf 76
    in seeltu-ke : eğer sana sorarsam
  7963. 18-Kehf 76
    an şey'in : bir şey
  7964. 18-Kehf 76
    ba'de-hâ : ondan sonra
  7965. 18-Kehf 76
    fe : öyleyse, o zaman, artık
  7966. 18-Kehf 76
    belagte : sen ulaştın
  7967. 18-Kehf 76
    min ledun-nî : benim yanımdan, benim tarafımdan
  7968. 18-Kehf 76
    uzren : özür, kabul edilebilir sebep
  7969. 18-Kehf 77
    fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
  7970. 18-Kehf 77
    eteyâ : ikisi geldiler
  7971. 18-Kehf 77
    ehle : şehir halkı
  7972. 18-Kehf 77
    karyetin : bir karye, bir kasaba, bir ülke
  7973. 18-Kehf 77
    ehle hâ : şehir halkı
  7974. 18-Kehf 77
    fe ebev : fakat çekindiler
  7975. 18-Kehf 77
    en yudayyifû humâ : ikisini misafir etmek
  7976. 18-Kehf 77
    fe : fakat, böylece
  7977. 18-Kehf 77
    vecedâ : (ikisi) buldular
  7978. 18-Kehf 77
    cidâren : bir duvar
  7979. 18-Kehf 77
    en yenkadda : yıkılmak üzere
  7980. 18-Kehf 77
    fe ekâme-hu : o zaman onu ikâme etti, düzeltti
  7981. 18-Kehf 77
    le : dedi
  7982. 18-Kehf 77
    lev : eğer
  7983. 18-Kehf 77
    şi'te : sen diledin
  7984. 18-Kehf 77
    lettehazte (le ittehaze) : elbette buna karşılık
  7985. 18-Kehf 77
    aleyhi : ona
  7986. 18-Kehf 77
    ecren : ecir, ücret, bedel
  7987. 18-Kehf 78
    le : dedi
  7988. 18-Kehf 78
    bey-nî ve beyni ke : benimle senin aranda, aramızda
  7989. 18-Kehf 78
    se unebbiu ke : sana haber vereceğim
  7990. 18-Kehf 78
    bi te'vîli : te'vîl, yorum, izah
  7991. 18-Kehf 78
    lem testetı' : güç yetiremediğin şey
  7992. 18-Kehf 78
    aleyhi : ona
  7993. 18-Kehf 78
    sabren : sabırlı olarak, sabırlı olma
  7994. 18-Kehf 79
    emme : fakat, lâkin, amma
  7995. 18-Kehf 79
    es sefînetu : gemi
  7996. 18-Kehf 79
    fenet : o zaman oldu, idi
  7997. 18-Kehf 79
    li mesâkîne : fakirlere ait, fakirlerin
  7998. 18-Kehf 79
    ya'melûne : çalışıyorlar
  7999. 18-Kehf 79
    el bahri : denizde
  8000. 18-Kehf 79
    fe : böylece, bu sebeple
  8001. 18-Kehf 79
    eradtu : ben istedim
  8002. 18-Kehf 79
    en eîbe-hâ : onu kusurlu yapmak
  8003. 18-Kehf 79
    vene : ve oldu, idi, vardı
  8004. 18-Kehf 79
    verâe-hum : onların arkasında
  8005. 18-Kehf 79
    melikun : bir kral
  8006. 18-Kehf 79
    ye'huzu : alıyor (ele geçiriyor)
  8007. 18-Kehf 79
    kulle sefînetin : bütün gemi(ler)
  8008. 18-Kehf 79
    gasben : gasbederek, zorla
  8009. 18-Kehf 80
    ve emmâ el gulâmu : ve fakat çocuğa (gelince)
  8010. 18-Kehf 80
    fe : o zaman, böylece
  8011. 18-Kehf 80
    ne : oldu, idi
  8012. 18-Kehf 80
    ebevâ-hu : onun anne ve babası
  8013. 18-Kehf 80
    mu'mineyni : iki mü'min (mü'minler)
  8014. 18-Kehf 80
    fe : bundan dolayı, böylece
  8015. 18-Kehf 80
    en yurhika-humâ : onları (o ikisini küfre ve tuğyana) sürüklemek
  8016. 18-Kehf 80
    tugyânen : azgınlık
  8017. 18-Kehf 80
    ve kufren : ve küfür (inkâr)
  8018. 18-Kehf 81
    fe erednâ : böylece diledik, istedik
  8019. 18-Kehf 81
    en yubdile-humâ : onlara (o ikisi için) değiştirmesi
  8020. 18-Kehf 81
    hayren : (daha) hayırlısı
  8021. 18-Kehf 81
    zekâten : temiz
  8022. 18-Kehf 81
    ve akrebe : ve daha yakın
  8023. 18-Kehf 81
    ruhmen : merhamet (açısından)
  8024. 18-Kehf 82
    ve emmâ el cidâru : ve duvar meselesine gelince, duvar ise
  8025. 18-Kehf 82
    fene : böylece idi
  8026. 18-Kehf 82
    li gulâmeyni : iki (erkek) çocuğa ait, iki (erkek) çocuğun
  8027. 18-Kehf 82
    yetîmeyni : iki yetim
  8028. 18-Kehf 82
    el medîneti : şehirde
  8029. 18-Kehf 82
    vene : ve idi, vardı
  8030. 18-Kehf 82
    tahte-hu : onun altında
  8031. 18-Kehf 82
    kenzun : hazine, define
  8032. 18-Kehf 82
    lehumâ : ikisinin, ikisine ait
  8033. 18-Kehf 82
    vene : ve idi
  8034. 18-Kehf 82
    ebû-humâ : ikisinin babası
  8035. 18-Kehf 82
    fe erâde : bu sebeple diledi, istedi
  8036. 18-Kehf 82
    rabbu-ke : senin Rabbin
  8037. 18-Kehf 82
    en yeblugâ : ikisinin erişmesini, ulaşmasını
  8038. 18-Kehf 82
    eşudde-humâ : onların en kuvvetli çağı, gençlik çağı
  8039. 18-Kehf 82
    ve yestahricâ : ve ikisinin çıkarması
  8040. 18-Kehf 82
    kenze-humâ : ikisinin definesi
  8041. 18-Kehf 82
    rahmeten : bir rahmet olarak
  8042. 18-Kehf 82
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  8043. 18-Kehf 82
    vefealtu-hu : ve onu ben yapmadım
  8044. 18-Kehf 82
    an emrî : kendi emrimden, kendi isteğimle
  8045. 18-Kehf 82
    like : işte bu
  8046. 18-Kehf 82
    te'vîlu : te'vîl, yorum, izah
  8047. 18-Kehf 82
    lem testı' : sen güç yetiremedin
  8048. 18-Kehf 82
    aleyhi : ona
  8049. 18-Kehf 82
    sabren : sabırlı olma
  8050. 18-Kehf 83
    ve yes'elûne-ke : ve sana sorarlar
  8051. 18-Kehf 83
    an zi el karneyni : Zülkarneyn'den (iki karn sahibi)
  8052. 18-Kehf 83
    se etlû : tilâvet edeceğim, okuyacağım
  8053. 18-Kehf 83
    aleykum : size
  8054. 18-Kehf 83
    zikren : zikir, hatırlatma, kıssa, konu, bahis
  8055. 18-Kehf 84
    mekkennâ : sağlam yerleştirdik, kuvvetlendirdik, destekledik
  8056. 18-Kehf 84
    lehu : ona, onu
  8057. 18-Kehf 84
    el ardı : yeryüzünde
  8058. 18-Kehf 84
    ve âteynâ-hu : ve ona verdik
  8059. 18-Kehf 84
    min kulli şey'in : herşeyden
  8060. 18-Kehf 84
    sebeben : sebep, vesile
  8061. 18-Kehf 85
    fe etbea : böylece tâbî oldu
  8062. 18-Kehf 85
    sebeben : sebep, vesile
  8063. 18-Kehf 86
    belega : erişti, ulaştı
  8064. 18-Kehf 86
    magribe eş şemsi : güneşin battığı yer
  8065. 18-Kehf 86
    vecede-hâ : onu buldu
  8066. 18-Kehf 86
    hamietin : bulanık, çamurlu
  8067. 18-Kehf 86
    ve vecede : ve buldu
  8068. 18-Kehf 86
    inde-hâ : onun yanında
  8069. 18-Kehf 86
    kavmen : bir kavim, topluluk
  8070. 18-Kehf 86
    ze el karneyni : eylkarneyn
  8071. 18-Kehf 86
    en tuazzibe : senin azaba uğratman
  8072. 18-Kehf 86
    ve immâ : ve ya, veya
  8073. 18-Kehf 86
    en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
  8074. 18-Kehf 86
    husnen : güzellikle, iyilikle, güzel davranışla
  8075. 18-Kehf 87
    le : dedi
  8076. 18-Kehf 87
    emmâ : amma, lâkin, fakat
  8077. 18-Kehf 87
    men zaleme : kim zulmederse
  8078. 18-Kehf 87
    fe sevfe nuazzibu-hu : o taktirde ona azap edeceğiz
  8079. 18-Kehf 87
    summe : sonra
  8080. 18-Kehf 87
    yureddu : reddedilir, gerinderilir
  8081. 18-Kehf 87
    fe yuazzibu-hu : o zaman onu azaplandırır
  8082. 18-Kehf 87
    azâben : bir azap (ile)
  8083. 18-Kehf 87
    nukren : dehşetli, çok şiddetli
  8084. 18-Kehf 88
    ve emmâ : ve amma, fakat
  8085. 18-Kehf 88
    men âmene : kim âmenû olursa (kim ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dilerse)
  8086. 18-Kehf 88
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı, amel etti
  8087. 18-Kehf 88
    fe lehu : o zaman onun için, onun
  8088. 18-Kehf 88
    cezâen : karşılık, mükâfat
  8089. 18-Kehf 88
    el husnâ : güzel
  8090. 18-Kehf 88
    ve se nekûlu : veyleyeceğiz
  8091. 18-Kehf 88
    lehu : ona
  8092. 18-Kehf 88
    min emri-nâ : emrimizden
  8093. 18-Kehf 88
    yusren : kolay olan
  8094. 18-Kehf 89
    summe : sonra
  8095. 18-Kehf 89
    etbea : tâbî oldu
  8096. 18-Kehf 89
    sebeben : vesile, sebep
  8097. 18-Kehf 90
    belega : ulaştı
  8098. 18-Kehf 90
    matlıa eş şemsi \n(talaa) : güneşin (tulû ettiği) doğduğu yer \n: (doğdu)
  8099. 18-Kehf 90
    vecede-hâ : onu buldu
  8100. 18-Kehf 90
    lem nec'al : kılmadık, yapmadık
  8101. 18-Kehf 90
    lehum : onlar için, onlara
  8102. 18-Kehf 90
    sitren : bir örtü, perde
  8103. 18-Kehf 91
    kezâlike : işteyle
  8104. 18-Kehf 91
    ve kad : ve oldu, olmuştu
  8105. 18-Kehf 91
    ehatnâ : biz ihata ettik
  8106. 18-Kehf 91
    ledey-hi : onun yanında, huzurunda
  8107. 18-Kehf 91
    hubren : olayın sebebinden, gerçek durumdan haberdar olan
  8108. 18-Kehf 92
    summe : sonra
  8109. 18-Kehf 92
    etbea : tuttu
  8110. 18-Kehf 92
    sebeben : bir sebep
  8111. 18-Kehf 93
    belega : ulaştı
  8112. 18-Kehf 93
    beyne es seddeyni : iki seddin arası
  8113. 18-Kehf 93
    vecede : buldu
  8114. 18-Kehf 93
    kavmen : bir kavim
  8115. 18-Kehf 93
    yekâdûne yefkahûne : (neredeyse hiç) anlamayan
  8116. 18-Kehf 93
    kavlen : söz
  8117. 18-Kehf 94
    ze el karneyni : eylkarneyn
  8118. 18-Kehf 94
    inne : muhakkak
  8119. 18-Kehf 94
    ye'cûce : yecüc
  8120. 18-Kehf 94
    ve me'cûce : ve mecüc
  8121. 18-Kehf 94
    mufsidûne : fesat çıkaranlar
  8122. 18-Kehf 94
    el ardı : yeryüzünde
  8123. 18-Kehf 94
    fe : bu yüzden, bu sebeple
  8124. 18-Kehf 94
    hel : mı
  8125. 18-Kehf 94
    nec'alu : biz kılalım, biz yapalım
  8126. 18-Kehf 94
    leke : sana
  8127. 18-Kehf 94
    harcen : harç, ücret
  8128. 18-Kehf 94
    en tec'ale : senin yapman
  8129. 18-Kehf 94
    beyne-nâ ve beyne-hum : onlarla bizim aramız
  8130. 18-Kehf 94
    sedden : bir set
  8131. 18-Kehf 95
    le : dedi
  8132. 18-Kehf 95
    mekken-nî : beni kuvvetlendirdiği (desteklediği) şeyler
  8133. 18-Kehf 95
    fe : öyleyse, şimdi
  8134. 18-Kehf 95
    eînû-nî : bana yardım edin
  8135. 18-Kehf 95
    bi kuvvetin : güçle, kuvvetle
  8136. 18-Kehf 95
    ec'al : yapayım
  8137. 18-Kehf 95
    beyne-kum ve beyne-hum : onlarla sizin aranıza
  8138. 18-Kehf 95
    redmen : çok sağlam engel
  8139. 18-Kehf 96
    zubere el hadîdi : demir parçaları
  8140. 18-Kehf 96
    beyne es sadafeyni : iki dağın arası
  8141. 18-Kehf 96
    le infuhû : körükleyin dedi
  8142. 18-Kehf 96
    izâ ceale-hu : onu yaptığı zaman
  8143. 18-Kehf 96
    ren : ateş (hali)
  8144. 18-Kehf 96
    le : dedi
  8145. 18-Kehf 96
    aleyhi : onun üzerine
  8146. 18-Kehf 96
    tren : erimiş bakır
  8147. 18-Kehf 97
    femestâû (fe ma istetaû) : böylece, artık güçleri yetmez
  8148. 18-Kehf 97
    en yazherû-hu : ona zahir olmaya (üstün gelmeye), onu aşmaya
  8149. 18-Kehf 97
    ve mestetâû (ma istetaû) : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  8150. 18-Kehf 97
    lehu : onu
  8151. 18-Kehf 97
    nakben : delerek
  8152. 18-Kehf 98
    le : dedi
  8153. 18-Kehf 98
    rahmetun : rahmet
  8154. 18-Kehf 98
    fe : öyleyse, o zaman, ama
  8155. 18-Kehf 98
    izâ câe : geldiği zaman
  8156. 18-Kehf 98
    ceale-hu : onu kılar, yapar
  8157. 18-Kehf 98
    dekkâe : kırıp ufaladı, yerle bir etti
  8158. 18-Kehf 98
    vene : ve oldu
  8159. 18-Kehf 99
    ve teraknâ : ve biz terkettik, bıraktık
  8160. 18-Kehf 99
    yevmeizin : izin günü
  8161. 18-Kehf 99
    yemûcu : (birbirlerine) karışır
  8162. 18-Kehf 99
    ve nufiha : ve üfürüldü
  8163. 18-Kehf 99
    es sûri : sur'a
  8164. 18-Kehf 99
    fe : artık, o zaman
  8165. 18-Kehf 99
    cema'nâ-hum : onları topladık
  8166. 18-Kehf 99
    cem'an : hepsini
  8167. 18-Kehf 100
    ve aradnâ : ve arz ettik, gösterdik
  8168. 18-Kehf 100
    cehenneme : cehennemi
  8169. 18-Kehf 100
    yevmeizin : izin günü, o gün
  8170. 18-Kehf 100
    li el kâfirîne : inkâr edenlere, kâfirlere
  8171. 18-Kehf 101
    ellezîne : onlar
  8172. 18-Kehf 101
    net : idi, oldu
  8173. 18-Kehf 101
    ve kânû : ve oldular
  8174. 18-Kehf 101
    yestetîûne : güçleri yetmez, muktedir olamazlar
  8175. 18-Kehf 101
    sem'an : işitmeye
  8176. 18-Kehf 102
    e : mı
  8177. 18-Kehf 102
    fe hasibe : yoksa zannettiler
  8178. 18-Kehf 102
    ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
  8179. 18-Kehf 102
    en yettehızû : edindiklerini
  8180. 18-Kehf 102
    evliyâe : evliya, dostlar, veliler
  8181. 18-Kehf 102
    a'tednâ : hazırladık
  8182. 18-Kehf 102
    cehenneme : cehennemi
  8183. 18-Kehf 102
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  8184. 18-Kehf 102
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  8185. 18-Kehf 103
    hel : mi
  8186. 18-Kehf 103
    nunebbiu-kum : size haber vereyim
  8187. 18-Kehf 103
    bi el ahserîne : en çok hüsrana uğrayanları
  8188. 18-Kehf 103
    a'mâlen : ameller açısından
  8189. 18-Kehf 104
    ellezîne : onlar
  8190. 18-Kehf 104
    dalle : saptı (kaybettikleri dereceler, kazandıkları derecelerden daha fazla oldu)
  8191. 18-Kehf 104
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  8192. 18-Kehf 104
    ve hum : ve onlar
  8193. 18-Kehf 104
    yahsebûne : zannediyorlar
  8194. 18-Kehf 104
    enne-hum : olduğunu
  8195. 18-Kehf 104
    yuhsinûne : güzel davranıyorlar, güzel ameller yapıyorlar
  8196. 18-Kehf 105
    ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
  8197. 18-Kehf 105
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  8198. 18-Kehf 105
    ve likâi-hî : ve ona ulaşmak, ona mülâki olmak (ölmeden önce ruhun Allah'a ulaşması)
  8199. 18-Kehf 105
    fe habitat : o zaman, böylece boşa gitti, heba oldu
  8200. 18-Kehf 105
    fe lâ nukîmu : bu sebeple ikame etmeyeceğiz, yapmayacağız
  8201. 18-Kehf 105
    lehum : onlar için, onlara
  8202. 18-Kehf 105
    yevme elyameti : kıyâmet günü
  8203. 18-Kehf 105
    veznen : vezin, ölçü, mizan
  8204. 18-Kehf 106
    like : işte bu
  8205. 18-Kehf 106
    cezâu-hum : onların cezası
  8206. 18-Kehf 106
    cehennemu : cehennem
  8207. 18-Kehf 106
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  8208. 18-Kehf 106
    ve ittehazû : ve edindiler
  8209. 18-Kehf 106
    ve rusulî : ve resûllerim
  8210. 18-Kehf 106
    huzuven : alay konusu
  8211. 18-Kehf 107
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
  8212. 18-Kehf 107
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  8213. 18-Kehf 107
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, işleyenler
  8214. 18-Kehf 107
    net : idi, oldu
  8215. 18-Kehf 107
    lehum : onlar için, onlara
  8216. 18-Kehf 107
    cennâtu el firdevsi : firdevs cennetleri
  8217. 18-Kehf 107
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  8218. 18-Kehf 108
    hâlidîne : ebediyyen, kalıcı olanlar
  8219. 18-Kehf 108
    yebgûne : ibtiga etmezler, istemezler
  8220. 18-Kehf 108
    velen : ayrılmak
  8221. 18-Kehf 109
    lev : eğer, ise, olsa
  8222. 18-Kehf 109
    ne el bahru : deniz(ler) oldu
  8223. 18-Kehf 109
    midâden : mürekkep
  8224. 18-Kehf 109
    li kelimâti : kelimeler, sözler için
  8225. 18-Kehf 109
    le nefide el bahru : deniz(ler) biter, tükenir
  8226. 18-Kehf 109
    kable en tenfede : bitmesinden (tükenmesinden) önce, bitmeden
  8227. 18-Kehf 109
    kelimâtu : sözler, kelimeler
  8228. 18-Kehf 109
    ve lev : ve eğer, ise, olsa
  8229. 18-Kehf 109
    mededen : imdat (yardım) olarak
  8230. 18-Kehf 110
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  8231. 18-Kehf 110
    ene : ben
  8232. 18-Kehf 110
    beşerun : bir beşer
  8233. 18-Kehf 110
    ileyye : bana
  8234. 18-Kehf 110
    ennemâ : olduğu
  8235. 18-Kehf 110
    fe men : artık kim
  8236. 18-Kehf 110
    ne yercû : dilerse
  8237. 18-Kehf 110
    likâe : ulaşmayı, mülâki olmayı
  8238. 18-Kehf 110
    fe li ya'mel : o zaman amel etsin, yapsın
  8239. 18-Kehf 110
    amelen sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi)
  8240. 18-Kehf 110
    ve lâ yuşrik : ve şirk koşmasın
  8241. 18-Kehf 110
    bi ıbâdeti : ibadetine
  8242. 18-Kehf 110
    ehaden : (başka) birisi (başka birşeyi)
  8243. 19-Meryem 2
    zikru rahmeti : rahmetin zikri
  8244. 19-Meryem 2
    rabbi-ke : senin Rabbin
  8245. 19-Meryem 2
    abde-hu : onun kulu
  8246. 19-Meryem 2
    zekeriyyâ : Zekeriya
  8247. 19-Meryem 3
    rabbe-hu : onun Rabbi, kendi Rabbi
  8248. 19-Meryem 3
    nidâen : seslenerek
  8249. 19-Meryem 3
    hafiyyen : gizlice, sessizce
  8250. 19-Meryem 4
    le : dedi
  8251. 19-Meryem 4
    vehene : zayıfladı, güçsüzleşti
  8252. 19-Meryem 4
    el azmu : kemik
  8253. 19-Meryem 4
    veteale : ve tutuştu, yayıldı
  8254. 19-Meryem 4
    er re'su : baş
  8255. 19-Meryem 4
    şeyben : ağararak (saçın ağarması)
  8256. 19-Meryem 4
    ve lem ekun : ve ben olmadım
  8257. 19-Meryem 4
    bi duâi-ke : sana dua etmek ile
  8258. 19-Meryem 4
    şakıyyen : şâkî
  8259. 19-Meryem 5
    ve in-nî : ve muhakkak ki ben
  8260. 19-Meryem 5
    el mevâliye : yakınlar (velâyet sahibi olanlar, benim soyumdan gelenler)
  8261. 19-Meryem 5
    min verâî : benim arkamdan, benden sonra
  8262. 19-Meryem 5
    venet : ve oldu
  8263. 19-Meryem 5
    imreetî : benim kadınım
  8264. 19-Meryem 5
    âkıran \n(akere) : akir oldu, yaşlandı (yaşlılık sebebiyle çocuğu olma özelliği kesildi) \n: (kesti, sonuna geldi)
  8265. 19-Meryem 5
    fe : artık, bundan sonra, bu sebeple
  8266. 19-Meryem 5
    heb lî : bana bağışla
  8267. 19-Meryem 5
    min ledun-ke : senin katından
  8268. 19-Meryem 5
    veliyyen : bir dost, yardımcı
  8269. 19-Meryem 6
    yerisu-nî : bana varis olsun
  8270. 19-Meryem 6
    ve yerisu : ve varis olsun
  8271. 19-Meryem 6
    min âli ya'kûbe : Yâkub'un ailesinden (ailesine)
  8272. 19-Meryem 6
    vec'al-hu : ve onu kıl
  8273. 19-Meryem 6
    radıyyen : razı olarak, razı olan
  8274. 19-Meryem 7
    zekeriyyâ : ey Zekeriya
  8275. 19-Meryem 7
    nubeşşiru-ke : biz senijdeliyoruz
  8276. 19-Meryem 7
    lem nec'al : kılmadık, yapmadık
  8277. 19-Meryem 7
    lehu : onu
  8278. 19-Meryem 7
    semiyyen : isimlendirerek (isimlendirme)
  8279. 19-Meryem 8
    le : dedi
  8280. 19-Meryem 8
    ennâ : nasıl
  8281. 19-Meryem 8
    yekûnu lî : benim olur (olabilir)
  8282. 19-Meryem 8
    venet : ve oldu
  8283. 19-Meryem 8
    imreetî : benim kadınım
  8284. 19-Meryem 8
    ve kad : ve olmuştu, oldu
  8285. 19-Meryem 8
    belagtu : ulaştım
  8286. 19-Meryem 8
    min el kiberi \n(el kebîru) : ihtiyarlıktan, ihtiyarlığa \n: (büyük, yaşlı, ihtiyar)
  8287. 19-Meryem 8
    ıtiyyen \n(atâ) : yaşlanarak \n: (haddi aştı, hududu geçti)
  8288. 19-Meryem 9
    le : dedi
  8289. 19-Meryem 9
    kezâlike : işteyle
  8290. 19-Meryem 9
    le : dedi
  8291. 19-Meryem 9
    rabbu-ke : senin Rabbin
  8292. 19-Meryem 9
    huve : o
  8293. 19-Meryem 9
    aleyye : bana
  8294. 19-Meryem 9
    heyyinun : kolaydır
  8295. 19-Meryem 9
    ve kad : ve olmuştu
  8296. 19-Meryem 9
    halaktu-ke : seni yarattım
  8297. 19-Meryem 9
    ve lem teku : ve sen değildin
  8298. 19-Meryem 9
    şey'en : bir şey
  8299. 19-Meryem 10
    le : dedi
  8300. 19-Meryem 10
    lî âyeten : bir âyet, bir delil, bir işaret
  8301. 19-Meryem 10
    le : dedi
  8302. 19-Meryem 10
    âyetu-ke : senin âyetin, senin delilin, seninaretin
  8303. 19-Meryem 10
    ellâ tukellime : konuşmaman, konuşamaman
  8304. 19-Meryem 10
    ense : insanlar
  8305. 19-Meryem 10
    selâse : üç
  8306. 19-Meryem 10
    leyâlin (leyl) : geceler (gece)
  8307. 19-Meryem 10
    seviyyen : seviyeli, düzgün, normal, sağlıklı
  8308. 19-Meryem 11
    fe : böylece, bundan sonra
  8309. 19-Meryem 11
    harece : çıktı
  8310. 19-Meryem 11
    min el mihrâbi : mihraptan
  8311. 19-Meryem 11
    fe : böylece
  8312. 19-Meryem 11
    evhâ : vahyetti (konuşmadan, iç sesiyle duyurdu)
  8313. 19-Meryem 11
    ileyhim : onlara
  8314. 19-Meryem 11
    en sebbihû : tesbih etmeleri
  8315. 19-Meryem 11
    bukreten : (erken) sabahleyin
  8316. 19-Meryem 11
    veiyyen : ve (günün sonu) akşamleyin
  8317. 19-Meryem 12
    huzil kitâbe (huz el kitabe) : kitabı al
  8318. 19-Meryem 12
    bi kuvvetin : kuvvetle (dikkatle)
  8319. 19-Meryem 12
    ve âteynâ-hu : ve ona verdik
  8320. 19-Meryem 12
    el hukme : hüküm, hikmet
  8321. 19-Meryem 12
    sabiyyen : sabi (sübyan) iken, çocuk iken (küçük yaşta)
  8322. 19-Meryem 13
    ve hanânen : ve sevgi
  8323. 19-Meryem 13
    min ledun-nâ : katımızdan
  8324. 19-Meryem 13
    ve zekâten : ve zekât, temizlik, nefs tezkiyesi
  8325. 19-Meryem 13
    vene : ve oldu, idi
  8326. 19-Meryem 13
    takıyyen : takva sahibi
  8327. 19-Meryem 14
    ve berren : ve itaatkâr, iyi vezel davranış
  8328. 19-Meryem 14
    bi vâlideyhi : ana babasına
  8329. 19-Meryem 14
    ve lem yekun : ve olmadı, değildi
  8330. 19-Meryem 14
    cebbâren : cebbar, zorba
  8331. 19-Meryem 14
    asıyyen : asi olan, isyan eden
  8332. 19-Meryem 15
    ve selâmun : ve selâm olsun
  8333. 19-Meryem 15
    aleyhi : onun üzerine, ona
  8334. 19-Meryem 15
    yevme vulide : doğduğu gün
  8335. 19-Meryem 15
    ve yevme yemûtu : ve öleceği gün
  8336. 19-Meryem 15
    ve yevme yub'asu : ve beas edileceği (yeniden diriltileceği) gün
  8337. 19-Meryem 15
    hayyen : diri, canlı olarak
  8338. 19-Meryem 16
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8339. 19-Meryem 16
    fîl kitâbı (fî el kitabı) : kitapta
  8340. 19-Meryem 16
    meryeme : Meryem'i
  8341. 19-Meryem 16
    izintebezet (iz intebezet) : çekilmişti, uzaklaşmıştı
  8342. 19-Meryem 16
    min ehli-hâ : ailesinden
  8343. 19-Meryem 16
    mekânen : bir yer, bir mekân
  8344. 19-Meryem 16
    şarkıyyen : şark (doğu) tarafı
  8345. 19-Meryem 17
    fettehazet (fe ittehazet) : sonra da edindi, yaptı
  8346. 19-Meryem 17
    hicâben : bir perde
  8347. 19-Meryem 17
    fe : o zaman
  8348. 19-Meryem 17
    erselnâ : gönderdik
  8349. 19-Meryem 17
    ileyhâ : ona
  8350. 19-Meryem 17
    fe : böylece, artık
  8351. 19-Meryem 17
    temessele : temessül etti, suretinde göründü
  8352. 19-Meryem 17
    lehâ : ona
  8353. 19-Meryem 17
    beşeren : beşer, insan
  8354. 19-Meryem 17
    seviyyen : düzgün, normal
  8355. 19-Meryem 18
    let : dedi
  8356. 19-Meryem 18
    eûzu : ben sığınırım
  8357. 19-Meryem 18
    bir rahmâni (bi er rahmâni) : Rahmân'a
  8358. 19-Meryem 18
    min-ke : senden
  8359. 19-Meryem 18
    in kunte : eğer sen isen
  8360. 19-Meryem 18
    tekıyyen : takva sahibi
  8361. 19-Meryem 19
    le : dedi
  8362. 19-Meryem 19
    innemâ : sadece, yalnız
  8363. 19-Meryem 19
    ene : ben
  8364. 19-Meryem 19
    resûlu : resûl (elçi)
  8365. 19-Meryem 19
    li ehebe leki : sana armağan etmem, bağışlamam için
  8366. 19-Meryem 19
    gulâmen : bir erkek çocuk
  8367. 19-Meryem 19
    zekiyyen : temiz, temiz olan
  8368. 19-Meryem 20
    let : dedi
  8369. 19-Meryem 20
    ennâ : nasıl
  8370. 19-Meryem 20
    yekûnu : olur
  8371. 19-Meryem 20
    ve lem yemses-nî : ve bana dokunmadı
  8372. 19-Meryem 20
    beşerun : bir beşer, bir insan
  8373. 19-Meryem 20
    ve lem eku : ve ben olmadım
  8374. 19-Meryem 20
    bagıyyen : azgınlık, iffetsizlik
  8375. 19-Meryem 21
    le : dedi
  8376. 19-Meryem 21
    kezâliki : işteyle
  8377. 19-Meryem 21
    le : dedi
  8378. 19-Meryem 21
    huve : o
  8379. 19-Meryem 21
    aleyye : benim için, bana
  8380. 19-Meryem 21
    heyyinun : kolay
  8381. 19-Meryem 21
    ve li nec'ale-hû : ve onu kılmamız için
  8382. 19-Meryem 21
    âyeten : bir âyet
  8383. 19-Meryem 21
    li en nâsi : insanlara
  8384. 19-Meryem 21
    ve rahmeten : ve bir rahmet
  8385. 19-Meryem 21
    vene : ve oldu
  8386. 19-Meryem 21
    emren : emir
  8387. 19-Meryem 21
    makdıyyen : kaza edilmiş, yerine getirilmiş
  8388. 19-Meryem 22
    fe : böylece
  8389. 19-Meryem 22
    hamelet-hu : ona hamile kaldı
  8390. 19-Meryem 22
    fentebezet (fe intebezet) : sonra çekildi
  8391. 19-Meryem 22
    mekânen : mekân, yer
  8392. 19-Meryem 22
    kasıyyen : uzak
  8393. 19-Meryem 23
    fe : böylece, sonra
  8394. 19-Meryem 23
    ecâe-ha : onu mecbur etti
  8395. 19-Meryem 23
    el mehâdû : doğum sancısı
  8396. 19-Meryem 23
    ilâ ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesine
  8397. 19-Meryem 23
    let : dedi
  8398. 19-Meryem 23
    leyte-nî : keşke ben olsaydım
  8399. 19-Meryem 23
    kable : önce
  8400. 19-Meryem 23
    ve kuntu : ve ben oldum
  8401. 19-Meryem 23
    nesyen : unutularak
  8402. 19-Meryem 23
    mensiyyen : unutulan
  8403. 19-Meryem 24
    fe : böylece, o zaman
  8404. 19-Meryem 24
    ellâ : olma
  8405. 19-Meryem 24
    tahzenî : üzülme, mahzun
  8406. 19-Meryem 24
    kad ceale : kılmıştı
  8407. 19-Meryem 24
    tahte-ki : senin altından (alt yanından)
  8408. 19-Meryem 24
    seriyyen : bir ark, su yolu
  8409. 19-Meryem 25
    ve huzzî : ve hızlıca salla, silkele
  8410. 19-Meryem 25
    ileyki : senin üzerine, sana
  8411. 19-Meryem 25
    bi ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesini
  8412. 19-Meryem 25
    aleyki : senin üzerine
  8413. 19-Meryem 25
    rutaben : taze
  8414. 19-Meryem 25
    ceniyyen : toplanarak, devşirilerek
  8415. 19-Meryem 26
    fe : böylece, artık
  8416. 19-Meryem 26
    veşrebî \n(şeribe) : ve iç \n: (içti)
  8417. 19-Meryem 26
    ve karrî aynen : ve gözün aydın olsun
  8418. 19-Meryem 26
    fe immâ : fakat, eğer, ama
  8419. 19-Meryem 26
    terayinne : görürsün
  8420. 19-Meryem 26
    min el beşeri : beşerden
  8421. 19-Meryem 26
    ehaden : bir kimse
  8422. 19-Meryem 26
    fe : o zaman
  8423. 19-Meryem 26
    nezertu : adadım, nezrettim
  8424. 19-Meryem 26
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8425. 19-Meryem 26
    savmen : oruç (konuşmama orucu)
  8426. 19-Meryem 26
    fe len ukellime : bu sebeple asla konuşmayacağım
  8427. 19-Meryem 26
    el yevme : bugün
  8428. 19-Meryem 26
    insiyyen : ins, insan
  8429. 19-Meryem 27
    fe : böylece
  8430. 19-Meryem 27
    etet bi \n(etet) : getirdi \n: (geldi)
  8431. 19-Meryem 27
    kavme-hâ : kendi kavmine (onun kavmine)
  8432. 19-Meryem 27
    meryemu : ey Meryem
  8433. 19-Meryem 27
    lekad : andolsun ki
  8434. 19-Meryem 27
    şey'en : bir şey
  8435. 19-Meryem 27
    feriyyen : acayip, çirkin, kötü
  8436. 19-Meryem 28
    uhte hârûne : Harun'un kızkardeşi
  8437. 19-Meryem 28
    mâ kâne : olmadı, değildi
  8438. 19-Meryem 28
    ebû-ki : senin baban
  8439. 19-Meryem 28
    imrae : bir adam
  8440. 19-Meryem 28
    sev'in : kötü
  8441. 19-Meryem 28
    ve mâ kânet : ve değildi
  8442. 19-Meryem 28
    begıyyen : azgın, iffetsiz
  8443. 19-Meryem 29
    fe : böylece, bunun üzerine
  8444. 19-Meryem 29
    eşâret : işaret etti
  8445. 19-Meryem 29
    ileyhi : ona, onu
  8446. 19-Meryem 29
    keyfe : nasıl
  8447. 19-Meryem 29
    nukellimu : biz konuşuruz
  8448. 19-Meryem 29
    menne : olan kimse
  8449. 19-Meryem 29
    el mehdi : beşikte
  8450. 19-Meryem 29
    sabiyyen : sabi, bebek
  8451. 19-Meryem 30
    le : dedi
  8452. 19-Meryem 30
    âtâniye : bana verdi
  8453. 19-Meryem 30
    el kitâbe : kitap
  8454. 19-Meryem 30
    ve ceale-nî : ve beni kıldı
  8455. 19-Meryem 30
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8456. 19-Meryem 31
    ve ceale-nî : ve beni kıldı
  8457. 19-Meryem 31
    mubâreken : mübarek
  8458. 19-Meryem 31
    eyne mâ kuntu : ben nerede bulunsam, bulunduğum heryerde
  8459. 19-Meryem 31
    ve evsâ-nî : bana vasiyet etti, emretti
  8460. 19-Meryem 31
    bi es salâti : namazı
  8461. 19-Meryem 31
    ve ez zekâti : ve zekât
  8462. 19-Meryem 31
    mâ dumtu hayyen : hayatta kaldığım sürece
  8463. 19-Meryem 32
    ve berren : ve birr sahibi
  8464. 19-Meryem 32
    bi vâlidetî : anneme (karşı)
  8465. 19-Meryem 32
    ve lem yec'al-nî : ve beni kılmadı
  8466. 19-Meryem 32
    cebbâren : bir cebbar (zorba)
  8467. 19-Meryem 32
    şakıyyen : şâkî
  8468. 19-Meryem 33
    ve es selâmu : ve selâm, selâmet
  8469. 19-Meryem 33
    aleyye : benim üzerimedir, banadır
  8470. 19-Meryem 33
    yevme vulidtu : benim doğduğum gün
  8471. 19-Meryem 33
    ve yevme emûtu : ve benim öleceğim gün
  8472. 19-Meryem 33
    ve yevme ub'asu : ve beas edileceğim (diriltileceğim) gün
  8473. 19-Meryem 33
    hayyen : diri, canlı
  8474. 19-Meryem 34
    like : işte bu
  8475. 19-Meryem 34
    isebnu meryeme : Meryemoğlu İsa
  8476. 19-Meryem 34
    kavle el hakkı : Hakk'ın
  8477. 19-Meryem 34
    ellezî : ki o
  8478. 19-Meryem 34
    yemterûne : şüphe ediyorlar
  8479. 19-Meryem 35
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  8480. 19-Meryem 35
    en yettehıze : (onun) edinmesi
  8481. 19-Meryem 35
    min veledin : veled, bir erkek çocuk
  8482. 19-Meryem 35
    subhâne-hu : o sübhandır, herşeydennezzehtir
  8483. 19-Meryem 35
    emren : bir emir, bir iş
  8484. 19-Meryem 35
    fe innemâ : o taktirde sadece
  8485. 19-Meryem 35
    yekûlu : der, söyler
  8486. 19-Meryem 35
    lehu : ona
  8487. 19-Meryem 35
    fe : böylece, o zaman, hemen
  8488. 19-Meryem 35
    yekûnu : o olur
  8489. 19-Meryem 36
    ve innallâhe : ve muhakkak ki Allah
  8490. 19-Meryem 36
    ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
  8491. 19-Meryem 36
    fa'budûhu (fe u'budû-hu) : ona kul olun
  8492. 19-Meryem 36
    sırâtun mustekîmun : Sıratı Mustakîm
  8493. 19-Meryem 37
    fahtelefe (fe ihtelefe) : ayrılığa düştüler, ihtilâf ettiler
  8494. 19-Meryem 37
    el ahzâbu : gruplar, hizipler
  8495. 19-Meryem 37
    min beyni-him : onların arasından, kendi aralarında
  8496. 19-Meryem 37
    fe : o zaman
  8497. 19-Meryem 37
    veylun : vay haline
  8498. 19-Meryem 37
    li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfir olanlara
  8499. 19-Meryem 37
    min meşhedi : müşahede edilmesinden dolayı, müşahede edildiği (şahit olunduğu) zaman
  8500. 19-Meryem 37
    yevmin azîmin : büyük gün
  8501. 19-Meryem 38
    esmi' bi-him : onlara işittir (neler neler, hayret edilecek şeyler işittirilir)
  8502. 19-Meryem 38
    ve ebsır : vester (neler neler, hayret edilecek şeylersterilir)
  8503. 19-Meryem 38
    yevme ye'tûne-nâ : bize gelecekleri gün
  8504. 19-Meryem 38
    ez zâlimûne : zalimler
  8505. 19-Meryem 38
    el yevme : bugün
  8506. 19-Meryem 39
    ve enzir-hum : ve onları uyar
  8507. 19-Meryem 39
    yevme el hasreti : hasret günü
  8508. 19-Meryem 39
    iz kudıye el emru : emir yerine getirildiği zaman
  8509. 19-Meryem 39
    ve hum : ve onlar
  8510. 19-Meryem 39
    gafletin : gaflet
  8511. 19-Meryem 39
    ve hum : ve onlar
  8512. 19-Meryem 39
    lâ yu'minûne : mü'min olmuyorlar, mü'min değiller
  8513. 19-Meryem 40
    nerisu : biz varisiz, biz varis olacağız
  8514. 19-Meryem 40
    el arda : yeryüzü
  8515. 19-Meryem 40
    ve men aleyhâ : ve onun üzerinde olan kimseler (kişiler)
  8516. 19-Meryem 40
    ve ileynâ : ve bize
  8517. 19-Meryem 40
    yurceûne : döndürülecekler
  8518. 19-Meryem 41
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8519. 19-Meryem 41
    el kitâbi : kitapta
  8520. 19-Meryem 41
    ibrâhîme : İbrâhîm
  8521. 19-Meryem 41
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8522. 19-Meryem 41
    ne : oldu, idi
  8523. 19-Meryem 41
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8524. 19-Meryem 42
    iz kâle : demişti
  8525. 19-Meryem 42
    li ebî-hi : babasına
  8526. 19-Meryem 42
    ebeti : babacığım
  8527. 19-Meryem 42
    lime : niçin
  8528. 19-Meryem 42
    mâ lâ yesmau : işitmeyen şey
  8529. 19-Meryem 42
    ve lâ yubsıru : vermeyen
  8530. 19-Meryem 42
    ve lâ yugnî an-ke : ve sana faydası olmayan
  8531. 19-Meryem 42
    şey'en : şey, bir şey
  8532. 19-Meryem 43
    ebeti : ey babacığım
  8533. 19-Meryem 43
    e-nî : bana geldi
  8534. 19-Meryem 43
    min el ilmi : (ilimden) bir ilim
  8535. 19-Meryem 43
    lem ye'ti-ke : sana gelmeyen
  8536. 19-Meryem 43
    fettebi'nî (fe ittebi'-nî) : bundan sonra, öyleyse bana tâbî ol
  8537. 19-Meryem 43
    ehdi-ke : seni hidayet edeyim (ulaştırayım)
  8538. 19-Meryem 43
    seviyyen : seviyeli, düzgün, doğru (Allah'a ulaştıran)
  8539. 19-Meryem 44
    ebeti : ey babacığım
  8540. 19-Meryem 44
    lâ ta'budi eş şeytâne : şeytana kul olma
  8541. 19-Meryem 44
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  8542. 19-Meryem 44
    ne : oldu
  8543. 19-Meryem 44
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8544. 19-Meryem 44
    asıyyen : asi, isyankâr
  8545. 19-Meryem 45
    ebeti : ey babacığım
  8546. 19-Meryem 45
    ehâfu : korkuyorum
  8547. 19-Meryem 45
    en yemesse-ke : sana dokunması
  8548. 19-Meryem 45
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  8549. 19-Meryem 45
    fe : böylece, o zaman, o durumda
  8550. 19-Meryem 45
    tekûne : sen olursun
  8551. 19-Meryem 45
    li eş şeytâni : şeytan için
  8552. 19-Meryem 45
    veliyyen : velî, dost
  8553. 19-Meryem 46
    le : dedi
  8554. 19-Meryem 46
    e râgıbun ... (... an) : rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)
  8555. 19-Meryem 46
    ente : sen
  8556. 19-Meryem 46
    an âlihetî : ilâhlarımdan
  8557. 19-Meryem 46
    lein : eğer
  8558. 19-Meryem 46
    lem tentehi : sen vazgeçmezsin
  8559. 19-Meryem 46
    le ercumenne-ke : mutlaka seni taşlarım
  8560. 19-Meryem 46
    ve uhcur-nî : ve benden uzaklaş, benden ayrıl
  8561. 19-Meryem 46
    meliyyen : uzun müddet
  8562. 19-Meryem 47
    le : dedi
  8563. 19-Meryem 47
    selâmun : selâm olsun
  8564. 19-Meryem 47
    aleyke : sana, senin üzerine
  8565. 19-Meryem 47
    se estagfiru : mağfiret dileyeceğim
  8566. 19-Meryem 47
    leke : senin için
  8567. 19-Meryem 47
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8568. 19-Meryem 47
    ne : oldu, dır
  8569. 19-Meryem 47
    hafiyyen : (çok) lütufkâr
  8570. 19-Meryem 48
    ve a'tezilu-kum : ve sizden ayrılıyorum
  8571. 19-Meryem 48
    vetedne : ve sizin dua ettiğiniz şeyler
  8572. 19-Meryem 48
    ve ed'û : ve dua ediyorum
  8573. 19-Meryem 48
    ellâ ekûne : ben olmam
  8574. 19-Meryem 48
    şakıyyen : şâkî
  8575. 19-Meryem 49
    fe : böylece
  8576. 19-Meryem 49
    lemmâ'tezelehum : onlardan ayrıldığı zaman
  8577. 19-Meryem 49
    ve mâ ya'budûne : ve onların kul olduğu şeyler
  8578. 19-Meryem 49
    vehebnâ : ve hibe ettik (o istemeden) bahşettik
  8579. 19-Meryem 49
    lehû : ona
  8580. 19-Meryem 49
    ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
  8581. 19-Meryem 49
    ve kullen : ve hepsini
  8582. 19-Meryem 49
    cealnâ : kıldık
  8583. 19-Meryem 49
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8584. 19-Meryem 50
    ve vehebnâ : ve hibe ettik, karşılıksız verdik, bahşettik
  8585. 19-Meryem 50
    lehum : onlara
  8586. 19-Meryem 50
    min rahmeti-nâ : rahmetimizden
  8587. 19-Meryem 50
    ve cealnâ : ve kıldık
  8588. 19-Meryem 50
    lehum : onlara
  8589. 19-Meryem 50
    lisâne : lisan, dil
  8590. 19-Meryem 50
    aliyyen : âlî, yüce, üstün
  8591. 19-Meryem 51
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8592. 19-Meryem 51
    el kitâbi : kitapta
  8593. 19-Meryem 51
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8594. 19-Meryem 51
    ne : oldu, idi
  8595. 19-Meryem 51
    muhlesan : muhlis (nefsini Allah'a teslim etmiş)
  8596. 19-Meryem 51
    vene : ve oldu
  8597. 19-Meryem 51
    resûlen : resûl
  8598. 19-Meryem 51
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8599. 19-Meryem 52
    vedeynâ-hu : ve ona seslendik
  8600. 19-Meryem 52
    min cânibi et tûri : Tur'un yanından
  8601. 19-Meryem 52
    el eymeni : sağ taraf
  8602. 19-Meryem 52
    ve karrebnâ-hu : ve onu yaklaştırdık
  8603. 19-Meryem 52
    neciyyen : fısıltıyla konuşmak, söyleşmek
  8604. 19-Meryem 53
    ve vehebnâ : ve bahşettik
  8605. 19-Meryem 53
    lehu : ona
  8606. 19-Meryem 53
    min rahmeti-nâ : rahmetimizden
  8607. 19-Meryem 53
    ehâ-hu : onun kardeşi
  8608. 19-Meryem 53
    hârûne : Harun
  8609. 19-Meryem 53
    nebiyyen : nebî (peygamber) olarak
  8610. 19-Meryem 54
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8611. 19-Meryem 54
    el kitâbi : kitapta
  8612. 19-Meryem 54
    ismâîle : İsmail
  8613. 19-Meryem 54
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8614. 19-Meryem 54
    ne : oldu, idi
  8615. 19-Meryem 54
    el va'di : vaad, söz
  8616. 19-Meryem 54
    vene : ve oldu, idi
  8617. 19-Meryem 54
    resûlen : bir resûl
  8618. 19-Meryem 54
    nebiyyen : nebî (peygamber)
  8619. 19-Meryem 55
    vene : ve oldu, idi
  8620. 19-Meryem 55
    ye'muru : emrediyor
  8621. 19-Meryem 55
    ehle-hu : onun ailesi, onun halkı
  8622. 19-Meryem 55
    bi es salâti : namazı
  8623. 19-Meryem 55
    ve ez zekâti : ve zekât
  8624. 19-Meryem 55
    vene : ve oldu, idi
  8625. 19-Meryem 55
    inde rabbi-hî : Rabbinin katında
  8626. 19-Meryem 55
    mardıyyen : kendisinden razı olunan
  8627. 19-Meryem 56
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8628. 19-Meryem 56
    el kitâbi : kitapta
  8629. 19-Meryem 56
    idrîse : İdris
  8630. 19-Meryem 56
    inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
  8631. 19-Meryem 56
    ne : oldu, idi
  8632. 19-Meryem 56
    nebiyyen : nebî (peygamber)
  8633. 19-Meryem 57
    ve refa'nâ-hu : ve biz onu yükselttik
  8634. 19-Meryem 57
    mekânen : mekân, makam
  8635. 19-Meryem 57
    aliyyen : (çok) yüce
  8636. 19-Meryem 58
    ulâike : İşte onlar
  8637. 19-Meryem 58
    ellezîne : onlar ki
  8638. 19-Meryem 58
    en'ame allâhu : Allah ni'metlendirdi
  8639. 19-Meryem 58
    aleyhim : onları
  8640. 19-Meryem 58
    min en nebiyyîne : nebî (peygamber)lerden
  8641. 19-Meryem 58
    min zurriyyeti : zürriyyetinden, neslinden
  8642. 19-Meryem 58
    âdeme : Âdem
  8643. 19-Meryem 58
    ve mimmen (min men) : ve kimselerden, kişilerden
  8644. 19-Meryem 58
    hamelnâ : taşıdık
  8645. 19-Meryem 58
    mea : beraber
  8646. 19-Meryem 58
    ve min zurriyyeti : verriyyetinden, neslinden
  8647. 19-Meryem 58
    ibrâhîme : İbrâhîm
  8648. 19-Meryem 58
    ve isrâîle : ve İsrail
  8649. 19-Meryem 58
    ve mimmen : ve kimselerden, kişilerden
  8650. 19-Meryem 58
    hedeynâ : hidayete erdirdik
  8651. 19-Meryem 58
    vectebeynâ : ve seçtik
  8652. 19-Meryem 58
    aleyhim : onlara
  8653. 19-Meryem 58
    âyâtu er rahmâni : Rahmân'ın âyetleri
  8654. 19-Meryem 58
    succeden : secde ederek
  8655. 19-Meryem 58
    ve bukiyyen : ve ağlayarak
  8656. 19-Meryem 59
    fe : böylece, bundan sonra
  8657. 19-Meryem 59
    halefe : arkasından geldi
  8658. 19-Meryem 59
    edâu es salâte : namazı ihmal (zayi) ettiler
  8659. 19-Meryem 59
    vettebeû (ve ittebeû) : ve tâbî oldular
  8660. 19-Meryem 59
    eş şehevâti : şehvetler, nefsin arzuları
  8661. 19-Meryem 59
    fe sevfe : artık yakında
  8662. 19-Meryem 59
    yelkavne : karşılaşacaklar
  8663. 19-Meryem 59
    gayyen : gayy (cehennemde bir bölüm)
  8664. 19-Meryem 60
    menbe : tövbe eden kimse
  8665. 19-Meryem 60
    ve âmene : ve âmenû oldu
  8666. 19-Meryem 60
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  8667. 19-Meryem 60
    fe : o zaman, böylece
  8668. 19-Meryem 60
    ulâike : işte onlar
  8669. 19-Meryem 60
    yedhulûne : girecekler
  8670. 19-Meryem 60
    el cennete : cennet
  8671. 19-Meryem 60
    veyuzlemûne : ve zulmedilmezler
  8672. 19-Meryem 60
    şey'en : bir şey
  8673. 19-Meryem 61
    cennâti : cennetler
  8674. 19-Meryem 61
    adninilletî (adnin elletî) : adn (cenneti) ki onu
  8675. 19-Meryem 61
    vaade : vaadetti
  8676. 19-Meryem 61
    er rahmânu : Rahmân
  8677. 19-Meryem 61
    ibâde-hu : onun kulları, kullarına
  8678. 19-Meryem 61
    bi el gaybi : gaybta, gıyaben
  8679. 19-Meryem 61
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  8680. 19-Meryem 61
    ne : oldu, idi
  8681. 19-Meryem 61
    me'tiyyen : yerine gelecektir
  8682. 19-Meryem 62
    yesmeûne : işitmezler
  8683. 19-Meryem 62
    lagven : boş söz
  8684. 19-Meryem 62
    selâmen : selâm
  8685. 19-Meryem 62
    ve lehum : ve onlar için, onlara, onların vardır
  8686. 19-Meryem 62
    bukreten : sabah, sabahleyin
  8687. 19-Meryem 62
    veiyyen : ve akşam, akşamleyin
  8688. 19-Meryem 63
    tilke : işte bu
  8689. 19-Meryem 63
    el cennetu elletî : cennet ki o
  8690. 19-Meryem 63
    menne : olan kimse
  8691. 19-Meryem 63
    takıyyen : takva sahibi
  8692. 19-Meryem 64
    venetenezzelu : ve biz inmeyiz
  8693. 19-Meryem 64
    bi emri : emriyle
  8694. 19-Meryem 64
    rabbi-ke : senin Rabbin
  8695. 19-Meryem 64
    lehu : onun için, ona, onun
  8696. 19-Meryem 64
    beyne eydî-nâ : önümüzdekiler (ellerimizin arasındakiler)
  8697. 19-Meryem 64
    vehalfe-nâ : ve arkamızdakiler
  8698. 19-Meryem 64
    vebeynelike : ve bunların arasındakiler
  8699. 19-Meryem 64
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  8700. 19-Meryem 64
    rabbu-ke : senin Rabbin
  8701. 19-Meryem 64
    nesiyyen : unutan
  8702. 19-Meryem 65
    es semâvâti : semalar
  8703. 19-Meryem 65
    ve el ardı : ve yeryüzü
  8704. 19-Meryem 65
    vebeyne-humâ : ve ikisinin arasındakiler
  8705. 19-Meryem 65
    li ibâdeti-hi : onun kulluğunda, onun ibadetlerinde
  8706. 19-Meryem 65
    hel ta'lemu : sen biliyor musun
  8707. 19-Meryem 65
    lehu : ona, onun
  8708. 19-Meryem 65
    semiyyen : bir isimle isimlendirme
  8709. 19-Meryem 66
    ve yekûlu : veyler
  8710. 19-Meryem 66
    el insânu : insan
  8711. 19-Meryem 66
    e izâ mâ mittu : öldüğüm zaman mı
  8712. 19-Meryem 66
    le sevfe : mutlaka olacak
  8713. 19-Meryem 66
    hayyen : diri, canlı olarak
  8714. 19-Meryem 67
    e veyezkuru : ve düşünmüyor mu
  8715. 19-Meryem 67
    el insânu : insan
  8716. 19-Meryem 67
    ennâ : nasıl
  8717. 19-Meryem 67
    ve lem yeku : ve değildi, değil
  8718. 19-Meryem 67
    şey'en : bir şey
  8719. 19-Meryem 68
    fe : böylece, o zaman
  8720. 19-Meryem 68
    ve rabbi-ke : ve senin Rabbin
  8721. 19-Meryem 68
    le nahşurenne-hum : biz onları mutlaka haşredeceğiz
  8722. 19-Meryem 68
    ve eş şeyâtîne : ve şeytanları
  8723. 19-Meryem 68
    summe : sonra
  8724. 19-Meryem 68
    le nuhdıranne-hum : onları hazır bulunduracağız, hazır kılacağız
  8725. 19-Meryem 68
    havle : etrafı
  8726. 19-Meryem 68
    cehenneme : cehennem
  8727. 19-Meryem 68
    cisiyyen : diz üstü çökmüş olarak
  8728. 19-Meryem 69
    summe : sonra
  8729. 19-Meryem 69
    le nenzianne : elbette, mutlaka alacağız, ayıracağız
  8730. 19-Meryem 69
    eyyu-hum : onların hangisi
  8731. 19-Meryem 69
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok
  8732. 19-Meryem 69
    alâ er rahmâni : Rahmân'a karşı
  8733. 19-Meryem 69
    ıtiyyen : azgınlık eden, isyan eden, asi olan
  8734. 19-Meryem 70
    summe : sonra
  8735. 19-Meryem 70
    le : mutlaka, elbette
  8736. 19-Meryem 70
    a'lemu : en iyi bilir
  8737. 19-Meryem 70
    bi ellezîne : ki onları
  8738. 19-Meryem 70
    evlâ : daha yakın, en çok hakeden
  8739. 19-Meryem 70
    liyyen : ateşe göğüs germek, maruz kalmak
  8740. 19-Meryem 71
    ve in : ve eğer
  8741. 19-Meryem 71
    vâridu-hâ \n(verede) : ona varanlar \n: (vardı)
  8742. 19-Meryem 71
    ne : oldu
  8743. 19-Meryem 71
    rabbi-ke : senin Rabbin
  8744. 19-Meryem 71
    hatmen : hüküm, yapılmasına karar verme
  8745. 19-Meryem 71
    makdıyyen : olmasına karar verilmiş, kesinleşmiş olan
  8746. 19-Meryem 72
    summe : sonra
  8747. 19-Meryem 72
    nuneccîllezînettekav : takva sahiplerini kurtaracağız
  8748. 19-Meryem 72
    ve nezeru : ve bırakacağız
  8749. 19-Meryem 72
    ez zâlimîne : zulmedenler, zalimler
  8750. 19-Meryem 72
    cisiyyen : diz üstü çökmüş olarak
  8751. 19-Meryem 73
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  8752. 19-Meryem 73
    aleyhim : onlara
  8753. 19-Meryem 73
    beyyinâtin : beyan edilerek, ispat vasıtaları olarak
  8754. 19-Meryem 73
    le : dedi
  8755. 19-Meryem 73
    ellezîne : onlar, olan kimseler
  8756. 19-Meryem 73
    keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  8757. 19-Meryem 73
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara
  8758. 19-Meryem 73
    eyyu : hangisi
  8759. 19-Meryem 73
    el ferîkayni : iki fırka, iki grup
  8760. 19-Meryem 73
    makâmen : makam
  8761. 19-Meryem 73
    ve ahsenu : ve daha güzel
  8762. 19-Meryem 73
    nediyyen : meclis, toplantı yeri
  8763. 19-Meryem 74
    ve kem : ve nice, ne kadar, ne çok
  8764. 19-Meryem 74
    ehleknâ : helâk ettik
  8765. 19-Meryem 74
    kable-hum : onlardan önce
  8766. 19-Meryem 74
    ahsenu : enzel, daha güzel
  8767. 19-Meryem 74
    esâsen : çok mal
  8768. 19-Meryem 74
    ve ri'yen : vesteriş, görünüş
  8769. 19-Meryem 75
    men : kim
  8770. 19-Meryem 75
    ne : oldu
  8771. 19-Meryem 75
    ed dalâleti : dalâlette
  8772. 19-Meryem 75
    fe el yemdud : böylecehlet verir, (zamanı) uzatır
  8773. 19-Meryem 75
    lehu : ona
  8774. 19-Meryem 75
    er rahmânu : Rahmân
  8775. 19-Meryem 75
    medden : (zamanı) uzatarak
  8776. 19-Meryem 75
    izâ raev : gördükleri zaman
  8777. 19-Meryem 75
    mâ yûadûne : vaadedilen şeyi, vaadolundukları şey
  8778. 19-Meryem 75
    immâ el azâbe : ya azabı
  8779. 19-Meryem 75
    ve immâ esate : veya (kıyâmet) saati
  8780. 19-Meryem 75
    fe : böylece
  8781. 19-Meryem 75
    se ya'lemûne : yakında bilecekler
  8782. 19-Meryem 75
    men : kim
  8783. 19-Meryem 75
    huve : o
  8784. 19-Meryem 75
    şerrun : (daha) şerrli
  8785. 19-Meryem 75
    mekânen : mekân olarak
  8786. 19-Meryem 75
    ve ad'afu : ve daha zayıf
  8787. 19-Meryem 75
    cunden : ordu, yardımcılar
  8788. 19-Meryem 76
    ve : ve
  8789. 19-Meryem 76
    yezîdu allâhu : Allah artırır
  8790. 19-Meryem 76
    ellezîne : onlar
  8791. 19-Meryem 76
    ihtedev : hidayete erdi, hidayet üzere oldu, hidayette oldu
  8792. 19-Meryem 76
    huden : hidayet
  8793. 19-Meryem 76
    ve el bâkıyâtu es sâlihâtu : ve bâki olan salih ameller
  8794. 19-Meryem 76
    inde rabbi-ke : Rabbinin katında, indinde
  8795. 19-Meryem 76
    sevâben : sevap olarak
  8796. 19-Meryem 76
    ve hayrun : ve daha hayırlı
  8797. 19-Meryem 76
    meredden : dönen, karşılığı olan
  8798. 19-Meryem 77
    e fe raeyte : sen gördün mü
  8799. 19-Meryem 77
    ellezî kefere : inkâr eden kimseleri
  8800. 19-Meryem 77
    vele : ve dedi
  8801. 19-Meryem 77
    le ûteyenne : elbette verilecektir
  8802. 19-Meryem 77
    len : mal
  8803. 19-Meryem 77
    ve veleden : ve çocuk
  8804. 19-Meryem 78
    ettalaa (e ıttalaa) : muttali mi oldu, görüp bildi mi
  8805. 19-Meryem 78
    el gaybe : gayba, bilinmeyene
  8806. 19-Meryem 78
    emittehaze (em ittehaze) : veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
  8807. 19-Meryem 78
    inde er rahmâni : Rahmân'ın katında
  8808. 19-Meryem 78
    ahden : ahd
  8809. 19-Meryem 79
    kellâ : hayır, asla, öyle değil
  8810. 19-Meryem 79
    se nektubu : biz yazacağız (yazıyoruz)
  8811. 19-Meryem 79
    yekûlu : söylediği şeyleri
  8812. 19-Meryem 79
    ve nemuddu : ve biz uzatacağız
  8813. 19-Meryem 79
    lehu : onun için, ona
  8814. 19-Meryem 79
    min el azâbi : (azaptan) azabı
  8815. 19-Meryem 79
    medden : uzatarak
  8816. 19-Meryem 80
    ve nerisu-hu : ve ona varis olacağız
  8817. 19-Meryem 80
    yekûlu : söyledikleri şey(ler)
  8818. 19-Meryem 80
    ve ye'tî-nâ : ve bize gelir
  8819. 19-Meryem 80
    ferden : fert olarak (tek başına, hiçbir şeysiz)
  8820. 19-Meryem 81
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  8821. 19-Meryem 81
    âliheten : ilâhlar
  8822. 19-Meryem 81
    li yekûnû : olması için, olsun diye
  8823. 19-Meryem 81
    lehum : onlar için, onlara
  8824. 19-Meryem 81
    ızzen : üstünlük, şeref, izzet
  8825. 19-Meryem 82
    kellâ : hayır, asla, öyle değil
  8826. 19-Meryem 82
    se yekfurûne : inkâr edecekler
  8827. 19-Meryem 82
    bi ibâdeti-him : onların ibadetlerini
  8828. 19-Meryem 82
    ve yekûnûne : ve olacaklar
  8829. 19-Meryem 82
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  8830. 19-Meryem 82
    dden : mukabil (onların karşısında) olan, hasım
  8831. 19-Meryem 83
    e lem tere : görmedin mi
  8832. 19-Meryem 83
    ennâ : nasıl
  8833. 19-Meryem 83
    erselna : biz gönderdik
  8834. 19-Meryem 83
    eş şeyâtîne : şeytanlar
  8835. 19-Meryem 83
    alâ el kâfirîne : kâfirlerin üzerine
  8836. 19-Meryem 83
    teuzzu-hum : onları kışkırtıyorlar
  8837. 19-Meryem 83
    ezzen : tahrik ederek
  8838. 19-Meryem 84
    fe : böylece, o zaman, artık
  8839. 19-Meryem 84
    lâ ta'cel : acele etme
  8840. 19-Meryem 84
    aleyhim : onlara, onlar için
  8841. 19-Meryem 84
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  8842. 19-Meryem 84
    neuddu : sayıyoruz
  8843. 19-Meryem 84
    lehum : onlar için
  8844. 19-Meryem 84
    adden : sayarak
  8845. 19-Meryem 85
    yevme : gün, o gün
  8846. 19-Meryem 85
    el muttekîne : muttakiler, takva sahipleri
  8847. 19-Meryem 85
    ilâ er rahmâni : Rahmân'a
  8848. 19-Meryem 85
    vefden : saygı gösterilerek, izzet ve ikramla
  8849. 19-Meryem 86
    ve nesûku : ve sevkedeceğiz
  8850. 19-Meryem 86
    el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
  8851. 19-Meryem 86
    ilâ cehenneme : cehenneme
  8852. 19-Meryem 86
    virden : susamış olarak
  8853. 19-Meryem 87
    yemlikûne : malik olmayacaklar, güçleri yetmeyecek
  8854. 19-Meryem 87
    eş şefâate : şefaat
  8855. 19-Meryem 87
    illâ men : ancak kim, kişi, kimse
  8856. 19-Meryem 87
    ittehaze : edindi, yaptı
  8857. 19-Meryem 87
    inde er rahmâni : Rahmân'ın indinde (katında)
  8858. 19-Meryem 87
    ahden : ahd yaptı, ahd aldı
  8859. 19-Meryem 88
    ve : ve
  8860. 19-Meryem 88
    kâlu ittehaze : 'edindi' dediler
  8861. 19-Meryem 88
    er rahmânu : Rahmân
  8862. 19-Meryem 88
    veleden : çocuk
  8863. 19-Meryem 89
    lekad : andolsun
  8864. 19-Meryem 89
    şey'en : bir şey
  8865. 19-Meryem 89
    idden : çok kötü, korkunç
  8866. 19-Meryem 90
    tekâdu : neredeyse, az kalsın oluyordu
  8867. 19-Meryem 90
    es semâvâtu : semalar
  8868. 19-Meryem 90
    yetefattarne : paramparça olacak, parçalanacak
  8869. 19-Meryem 90
    ve tenşakku : ve yarılacak
  8870. 19-Meryem 90
    el ardu : yeryüzü
  8871. 19-Meryem 90
    ve tehırru : ve yıkılacak
  8872. 19-Meryem 90
    el cibâlu : dağlar
  8873. 19-Meryem 90
    hedden : çökerek
  8874. 19-Meryem 91
    en deav : isnat etmek, istemek
  8875. 19-Meryem 91
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8876. 19-Meryem 91
    veleden : bir çocuk
  8877. 19-Meryem 92
    veyenbagî : ve caiz olmaz, yakışmaz, olamaz
  8878. 19-Meryem 92
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8879. 19-Meryem 92
    en yettehıze : edinmek, yapmak
  8880. 19-Meryem 92
    veleden : çocuk
  8881. 19-Meryem 93
    men : kim, kimse
  8882. 19-Meryem 93
    es semâvâti : semalarda
  8883. 19-Meryem 93
    ve el ardı : ve arzda, yeryüzünde
  8884. 19-Meryem 93
    âti er rahmâni : Rahmân'a gelecek
  8885. 19-Meryem 93
    abden : kul olarak
  8886. 19-Meryem 94
    lekad : andolsun
  8887. 19-Meryem 94
    ve adde-hum : ve onları saydı
  8888. 19-Meryem 94
    adden : adet adet, tek tek adetlendirerek (sayarak)
  8889. 19-Meryem 95
    ve kullu-hum : ve onların hepsi, tümü
  8890. 19-Meryem 95
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  8891. 19-Meryem 95
    ferden : fert fert, tek başına, ferdî olarak
  8892. 19-Meryem 96
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  8893. 19-Meryem 96
    âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  8894. 19-Meryem 96
    ve amilu es sâlihâti : ve salih ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  8895. 19-Meryem 96
    se yec'alu : kılacak, yapacak
  8896. 19-Meryem 96
    lehum er rahmânu : Rahmân onlar için
  8897. 19-Meryem 96
    vudden : muhabbet, sevgi
  8898. 19-Meryem 97
    fe : öyleyse, o zaman
  8899. 19-Meryem 97
    innemâ : ancak, sadece,
  8900. 19-Meryem 97
    yessernâ-hu : onu kolaylaştırdık
  8901. 19-Meryem 97
    bi lisâni-ke : senin lisanınla
  8902. 19-Meryem 97
    li tubeşşire : seninjdelemen için
  8903. 19-Meryem 97
    el muttekîne : takva sahipleri
  8904. 19-Meryem 97
    ve tunzire : ve sen uyarırsın
  8905. 19-Meryem 97
    bi-hî kavmen : onunla bir kavmi
  8906. 19-Meryem 97
    ludden : çok inatçı, direnen
  8907. 19-Meryem 98
    ve kem : ve kaç, nice
  8908. 19-Meryem 98
    ehleknâ : helâk ettik
  8909. 19-Meryem 98
    kable-hum : onlardan önce
  8910. 19-Meryem 98
    hel : mı, var mı
  8911. 19-Meryem 98
    min ehadin : birisini
  8912. 19-Meryem 98
    ev : veya
  8913. 19-Meryem 98
    tesmeu : sen duyuyorsun
  8914. 19-Meryem 98
    lehum : onları, onların
  8915. 19-Meryem 98
    rikzen : gizli ses, fısıltı, ufacık ses
  8916. 2-Bakara 255
    ve huve : ve O
  8917. 2-Bakara 243
    inne : muhakkak ki
  8918. 2-Bakara 243
    allâhe : Allah
  8919. 2-Bakara 243
    le : mutlaka, elbette
  8920. 2-Bakara 243
    alâ en nâsi : insanlar üzerine
  8921. 2-Bakara 243
    vekinne : ve lâkin, fakat
  8922. 2-Bakara 243
    eksere : daha çok, çoğu
  8923. 2-Bakara 243
    en nâsi : insanlar
  8924. 2-Bakara 243
    yeşkurûne : şükretmiyorlar
  8925. 2-Bakara 244
    ve kâtilû : ve savaşın
  8926. 2-Bakara 244
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  8927. 2-Bakara 244
    ve a'lemû : ve bilin
  8928. 2-Bakara 244
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  8929. 2-Bakara 244
    semîun : en iyiişiten
  8930. 2-Bakara 245
    men : kim
  8931. 2-Bakara 245
    zellezî (zâ ellezî) : o kimse ki sahip, o ki sahip, yapan
  8932. 2-Bakara 245
    allâhe : Allah
  8933. 2-Bakara 245
    hasenen : güzel
  8934. 2-Bakara 245
    fe : artık, o taktirde
  8935. 2-Bakara 245
    yudâife-hu : o artırılır, o ödenir, verilir
  8936. 2-Bakara 245
    lehu : ona
  8937. 2-Bakara 245
    edfen : kat kat
  8938. 2-Bakara 245
    kesîraten : çok olarak, çoğaltılarak
  8939. 2-Bakara 245
    ve allâhu : ve Allah
  8940. 2-Bakara 245
    ve yebsutu : ve genişletir
  8941. 2-Bakara 245
    ve ileyhi : ve ona
  8942. 2-Bakara 245
    turceûne : döndürüleceksiniz
  8943. 2-Bakara 246
    e lem tera ilâ : görmedin mi
  8944. 2-Bakara 246
    el melei : ileri gelenleri, eşrafı
  8945. 2-Bakara 246
    min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
  8946. 2-Bakara 246
    li nebiyyin : peygambere
  8947. 2-Bakara 246
    lehum(u) : onların
  8948. 2-Bakara 246
    lenâ : bizim için, bize
  8949. 2-Bakara 246
    meliken : melik, hükümdar
  8950. 2-Bakara 246
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  8951. 2-Bakara 246
    le : dedi
  8952. 2-Bakara 246
    hel aseytum : sizden umulur mu, sizin
  8953. 2-Bakara 246
    in kutibe : yazılırsa, farz kılınırsa
  8954. 2-Bakara 246
    aleykum : sizin üzerinize, size
  8955. 2-Bakara 246
    el kıtâlu : savaş
  8956. 2-Bakara 246
    ellâ tukâtilû : savaşmazsınız
  8957. 2-Bakara 246
    ve mâ : ve yoktur, olmaz
  8958. 2-Bakara 246
    lenâ : bizim için
  8959. 2-Bakara 246
    ellâ nukâtile : savaşmamamız
  8960. 2-Bakara 246
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  8961. 2-Bakara 246
    ve kad : ve olmuştu
  8962. 2-Bakara 246
    ve ebnâi-nâ : ve oğullarımız
  8963. 2-Bakara 246
    fe lemmâ : artık, fakat ..... olduğu zaman
  8964. 2-Bakara 246
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  8965. 2-Bakara 246
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  8966. 2-Bakara 246
    el kıtâlu : savaş
  8967. 2-Bakara 246
    tevellev : yüz çevirdiler
  8968. 2-Bakara 246
    kalîlen : az, pek az
  8969. 2-Bakara 246
    ve allâhu : ve Allah
  8970. 2-Bakara 246
    bi ez zâlimîne : zalimleri, haksızlık edenleri
  8971. 2-Bakara 247
    vele : ve dedi
  8972. 2-Bakara 247
    lehum : onlara
  8973. 2-Bakara 247
    nebiyyu-hum : onların peygamberi
  8974. 2-Bakara 247
    inne : muhakkak ki
  8975. 2-Bakara 247
    allâhe : Allah
  8976. 2-Bakara 247
    bease : görevli kıldı
  8977. 2-Bakara 247
    lekum : sizin için, size
  8978. 2-Bakara 247
    tâlûte : Talut
  8979. 2-Bakara 247
    meliken : melik olarak
  8980. 2-Bakara 247
    ennâ : nasıl (olur)
  8981. 2-Bakara 247
    yekûnu : olur
  8982. 2-Bakara 247
    lehu : onun
  8983. 2-Bakara 247
    el mulku : melik, hükümdar
  8984. 2-Bakara 247
    aleynâ : bizim üzerimize, bize
  8985. 2-Bakara 247
    ve nahnu : ve biz
  8986. 2-Bakara 247
    ehakku : daha çok hak sahibi
  8987. 2-Bakara 247
    el mulki : melik, hükümdar
  8988. 2-Bakara 247
    ve lem yu'te : ve verilmedi
  8989. 2-Bakara 247
    seaten : genişlik, bolluk
  8990. 2-Bakara 247
    min el mâli : maldan, varlıktan
  8991. 2-Bakara 247
    le : dedi
  8992. 2-Bakara 247
    inne : muhakkak ki
  8993. 2-Bakara 247
    allâhe : Allah
  8994. 2-Bakara 247
    estafâ-hu : onu seçti
  8995. 2-Bakara 247
    aleykum : sizin üzerinize
  8996. 2-Bakara 247
    vede-hu : ve ona artırdı
  8997. 2-Bakara 247
    bestaten : genişlik, kuvvet, üstünlük
  8998. 2-Bakara 247
    el ilmi : ilimde, bilgide
  8999. 2-Bakara 247
    ve el cismi : ve cisim (vücut)
  9000. 2-Bakara 247
    ve allâhu : ve Allah
  9001. 2-Bakara 247
    mulke-hu : mülkünü
  9002. 2-Bakara 247
    men yeşâu : dilediği kimse
  9003. 2-Bakara 247
    ve allâhu : ve Allah
  9004. 2-Bakara 248
    vele : ve dedi
  9005. 2-Bakara 248
    lehum : onlara
  9006. 2-Bakara 248
    nebiyyu-hum : onların peygamberi
  9007. 2-Bakara 248
    inne : muhakkak ki, şüphesiz
  9008. 2-Bakara 248
    âyete : âyet, mucize, belge, delil
  9009. 2-Bakara 248
    en ye'tiye-kum : size gelmesi
  9010. 2-Bakara 248
    et tâbûtu : tabut, sandık
  9011. 2-Bakara 248
    sekînetun : sekînet, huzur, ferahlık
  9012. 2-Bakara 248
    ve bakiyyetun : ve bakiye, kalanlar
  9013. 2-Bakara 248
    terake : terketti, bıraktı
  9014. 2-Bakara 248
    ve âlu hârûne : ve Harun ailesi
  9015. 2-Bakara 248
    el melâiketu : melekler
  9016. 2-Bakara 248
    inne : muhakkak ki, şüphesiz
  9017. 2-Bakara 248
    like : bu
  9018. 2-Bakara 248
    le : mutlaka
  9019. 2-Bakara 248
    âyeten : âyet, delil, kanıt
  9020. 2-Bakara 248
    lekum : sizin için
  9021. 2-Bakara 248
    mu'minîne : mü'minler
  9022. 2-Bakara 249
    fe lemmâ : böylece olduğu zaman
  9023. 2-Bakara 249
    fesale : ayrıldı
  9024. 2-Bakara 249
    el cunûdi : askerler, ordu
  9025. 2-Bakara 249
    le : dedi
  9026. 2-Bakara 249
    inne : muhakkak
  9027. 2-Bakara 249
    allâhe : Allah
  9028. 2-Bakara 249
    mubtelî-kum : sizi imtihan edecek
  9029. 2-Bakara 249
    bi en neherin : bir nehir ile
  9030. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra , o taktirde
  9031. 2-Bakara 249
    men : kim
  9032. 2-Bakara 249
    şeribe : içti
  9033. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  9034. 2-Bakara 249
    leyse : değil
  9035. 2-Bakara 249
    ve men : ve kim
  9036. 2-Bakara 249
    lem yat'am-hu : ona doymaz
  9037. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  9038. 2-Bakara 249
    inne-hu : muhakkak ki o
  9039. 2-Bakara 249
    men igterafe : avuçlayan kimse
  9040. 2-Bakara 249
    gurfeten : bir avuç
  9041. 2-Bakara 249
    bi yedi-hi : kendi eliyle
  9042. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde, fakat
  9043. 2-Bakara 249
    şeribû : içtiler
  9044. 2-Bakara 249
    kalîlen : az, pek az
  9045. 2-Bakara 249
    fe : bundan sonra, fakat, nitekim
  9046. 2-Bakara 249
    lemmâ : olunca
  9047. 2-Bakara 249
    veze-hu : onu(karşıdan karşıya) geçtiler
  9048. 2-Bakara 249
    huve : o
  9049. 2-Bakara 249
    ve ellezîne : ve onlar
  9050. 2-Bakara 249
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  9051. 2-Bakara 249
    mea-hu : onunla beraber
  9052. 2-Bakara 249
    lâ tâkate : takat, güç yok
  9053. 2-Bakara 249
    lenâ : bizim
  9054. 2-Bakara 249
    el yevme : bugün
  9055. 2-Bakara 249
    bi câlûte : Calut ile, Calut'a karşı
  9056. 2-Bakara 249
    ve cunûdi-hi : ve onun askerleri (ordusu ile)
  9057. 2-Bakara 249
    le : dedi
  9058. 2-Bakara 249
    ellezîne : onlar
  9059. 2-Bakara 249
    yezunnûne : yakîn hasıl edenler, kesin olarak bilenler
  9060. 2-Bakara 249
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  9061. 2-Bakara 249
    kem : kaç tane, nice
  9062. 2-Bakara 249
    min fietin : topluluk(lar)dan
  9063. 2-Bakara 249
    kalîletin : az, pek az
  9064. 2-Bakara 249
    galebet : gâlip oldu, üstün geldi
  9065. 2-Bakara 249
    fieten : topluluk, grup
  9066. 2-Bakara 249
    kesiraten : çok
  9067. 2-Bakara 249
    ve allâhu : ve Allah
  9068. 2-Bakara 249
    mea : beraber
  9069. 2-Bakara 249
    es sâbirîne : sabredenler
  9070. 2-Bakara 250
    ve lemmâ berazû : ve karşısına çıktıkları zaman
  9071. 2-Bakara 250
    li câlûte : Calut'a (Calut'un karşısına)
  9072. 2-Bakara 250
    ve cunûdi-hi : ve onun askerleri
  9073. 2-Bakara 250
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9074. 2-Bakara 250
    efrig : boşalt, yağdır, indir (ver)
  9075. 2-Bakara 250
    aleynâ : üzerimize, bize
  9076. 2-Bakara 250
    sabren : sabır
  9077. 2-Bakara 250
    ve sebbit : ve sabit kıl
  9078. 2-Bakara 250
    ekdâme-nâ : ayaklarımızı
  9079. 2-Bakara 250
    ve unsur-nâ : ve bize yardım et
  9080. 2-Bakara 250
    alâ el kavmi : kavmine karşı
  9081. 2-Bakara 250
    el kâfirîne : kâfirler
  9082. 2-Bakara 251
    fe : böylece, sonra, nihayet
  9083. 2-Bakara 251
    hezemû-hum : onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
  9084. 2-Bakara 251
    ve katele : ve öldürdü
  9085. 2-Bakara 251
    câlûte : Calut
  9086. 2-Bakara 251
    ve âtâ-hu allâhu : ve Allah ona verdi
  9087. 2-Bakara 251
    el mulke : mülk, meliklik, hükümdarlık
  9088. 2-Bakara 251
    ve el hikmete : ve hikmet
  9089. 2-Bakara 251
    ve alleme-hu : ve ona öğretti
  9090. 2-Bakara 251
    yeşâu : diledi
  9091. 2-Bakara 251
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  9092. 2-Bakara 251
    def'u allâhi : Allah'ın defetmesi, yok etmesi
  9093. 2-Bakara 251
    ense : insanlar
  9094. 2-Bakara 251
    le : mutlaka, elbette
  9095. 2-Bakara 251
    fesedeti : fesat çıktı
  9096. 2-Bakara 251
    el ardu : arz, yeryüzü
  9097. 2-Bakara 251
    vekinne allâhe : ve lâkin, fakat Allah
  9098. 2-Bakara 251
    alâ el âlemîne : âlemlerin üzerine
  9099. 2-Bakara 252
    tilke : o (bu, bunlar)
  9100. 2-Bakara 252
    netlû-hâ : onu tilâvet ediyoruz, okuyup açıklıyoruz
  9101. 2-Bakara 252
    aleyke : sana
  9102. 2-Bakara 252
    bi el hakk : hak ile
  9103. 2-Bakara 252
    ve inne-ke : ve muhakkak ki sen
  9104. 2-Bakara 252
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  9105. 2-Bakara 252
    min el murselîne : gönderilen resûllerden
  9106. 2-Bakara 253
    tilke : o
  9107. 2-Bakara 253
    er rusulu : resûller
  9108. 2-Bakara 253
    men : kim, kimi
  9109. 2-Bakara 253
    kelleme allâhu : Allah konuştu
  9110. 2-Bakara 253
    ve rafea : vekseltti
  9111. 2-Bakara 253
    derecâtin : dereceler
  9112. 2-Bakara 253
    ve âteynâ : ve biz verdik
  9113. 2-Bakara 253
    îsâ ibne meryeme : Meryem(in) oğlu İsa
  9114. 2-Bakara 253
    el beyyinâti : beyyineler, açıklamalar, ispat vasıtaları
  9115. 2-Bakara 253
    ve eyyednâ-hu : ve onu destekledik
  9116. 2-Bakara 253
    bi rûhi el kudusi : (takdis edilmiş) kutsal ruh ile (Cebrail A.S ile)
  9117. 2-Bakara 253
    ve lev şâe allâhu : ve eğer Allah dileseydi
  9118. 2-Bakara 253
    iktetele : öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)
  9119. 2-Bakara 253
    ellezîne min ba'di-him : onlardan sonrakiler
  9120. 2-Bakara 253
    mâ câet-hum : onlara gelen şey
  9121. 2-Bakara 253
    el beyyinâtu : beyyineler, deliller, ispat vasıtaları
  9122. 2-Bakara 253
    ve lâkini : ve lâkin, fakat
  9123. 2-Bakara 253
    ihtelefû : ayrılığa, ihtilâfa düştüler
  9124. 2-Bakara 253
    fe min-hum : artık onlardan, o zaman onlardan
  9125. 2-Bakara 253
    men âmene : kimi îmân etti, Allah'a ulaşmayı diledi
  9126. 2-Bakara 253
    ve min-hum : ve onlardan
  9127. 2-Bakara 253
    men kefere : kimi inkâr etti
  9128. 2-Bakara 253
    ve lev şâe allâhu : ve eğer Allah dileseydi
  9129. 2-Bakara 253
    iktetelû : öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)
  9130. 2-Bakara 253
    vekinne allâhe : ve lâkin Allah
  9131. 2-Bakara 253
    yef'alu : yapar
  9132. 2-Bakara 254
    eyyuhâ : ey
  9133. 2-Bakara 254
    ellezîne : onlar
  9134. 2-Bakara 254
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  9135. 2-Bakara 254
    enfikû : infâk edin, Allah için harcayın
  9136. 2-Bakara 254
    en ye'tiye : gelmesi
  9137. 2-Bakara 254
    yevmun : gün
  9138. 2-Bakara 254
    bey'un : alışveriş yoktur
  9139. 2-Bakara 254
    vehulletun : ve dostluk yoktur
  9140. 2-Bakara 254
    ve lâ şefâatun : ve şefaat yoktur
  9141. 2-Bakara 254
    ve el kâfirûne : vefirler
  9142. 2-Bakara 254
    hum ez zâlimûne : onlar zalimlerdir
  9143. 2-Bakara 255
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  9144. 2-Bakara 255
    huve : o
  9145. 2-Bakara 255
    el hayyu : hayy olan, diri olan, canlı olan
  9146. 2-Bakara 255
    el kayyûmu : kayyum olan, zatı ile daimî, bâki olan, herşeyi (kâinatı) idare eden
  9147. 2-Bakara 255
    te'huzu-hu : onu almaz (ona olmaz)
  9148. 2-Bakara 255
    sinetun : uyuklama hali
  9149. 2-Bakara 255
    venevmun : ve uyku yoktur, olmaz
  9150. 2-Bakara 255
    lehu : onun
  9151. 2-Bakara 255
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyler
  9152. 2-Bakara 255
    ve mâ fi el ardı : ve yeryüzünde olan şeyler
  9153. 2-Bakara 255
    men zâ : kim sahiptir (yetkiye sahiptir)
  9154. 2-Bakara 255
    ellezî : o kimse ki, o ki
  9155. 2-Bakara 255
    yeşfeu : şefaat eder
  9156. 2-Bakara 255
    inde-hu : onun katında, yanında
  9157. 2-Bakara 255
    ya'lemu : bilir
  9158. 2-Bakara 255
    beyne eydî-him : onların elleri arasında olan şeyler, onların önlerindeki
  9159. 2-Bakara 255
    vehalfe-hum : ve onların arkalarında olan şeyler
  9160. 2-Bakara 255
    ve lâ yuhîtûne : ve ihata edemez, kavrayamaz,
  9161. 2-Bakara 255
    bi şey : bir şey
  9162. 2-Bakara 255
    bi mâ şâe : dilediği şey, dilediği
  9163. 2-Bakara 255
    vesia : (geniştir) kapladı, kuşattı, kapsadı
  9164. 2-Bakara 255
    es semâvâti : semalar, gökler
  9165. 2-Bakara 255
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  9166. 2-Bakara 255
    veyeûdu-hu : ve ona ağır, zor gelmez
  9167. 2-Bakara 255
    el aliyyu : âlâ, çok ulu, çok yüce
  9168. 2-Bakara 255
    el azîmu : azîm, büyük
  9169. 2-Bakara 256
    lâ ikrâhe : icbar, zorlama yoktur
  9170. 2-Bakara 256
    ed dîni : dînde
  9171. 2-Bakara 256
    tebeyyene : beyan oldu, açığa çıktı, açıklandı
  9172. 2-Bakara 256
    er ruşdu : rüşd, irşad olma yolu, hidayet yolu, Allah'a ulaştıran yol
  9173. 2-Bakara 256
    min el gayyi : gayy yolundan, dalâlet yolundan,
  9174. 2-Bakara 256
    fe : o zaman, böylece, artık
  9175. 2-Bakara 256
    men : kim
  9176. 2-Bakara 256
    yekfur : inkâr eder
  9177. 2-Bakara 256
    bi et tâgûti : tagutu, insan ve cin şeytanları
  9178. 2-Bakara 256
    ve yu'min : ve îmân eder
  9179. 2-Bakara 256
    fe : o zaman, böylece, artık
  9180. 2-Bakara 256
    kad istemseke : tutunmuştur
  9181. 2-Bakara 256
    bi el urveti : bir kulpa
  9182. 2-Bakara 256
    el vuskâ : sağlam
  9183. 2-Bakara 256
    lâ infisâme : kopma yoktur, olmaz (kopmaz)
  9184. 2-Bakara 256
    lehâ : onda, onun
  9185. 2-Bakara 256
    ve allâhu : ve Allah
  9186. 2-Bakara 256
    semîun : en iyi işiten
  9187. 2-Bakara 257
    velîyyu : dost
  9188. 2-Bakara 257
    ellezîne : onlar
  9189. 2-Bakara 257
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  9190. 2-Bakara 257
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  9191. 2-Bakara 257
    ilâ en nûri : nura, aydınlığa
  9192. 2-Bakara 257
    ve ellezîne : ve onlar
  9193. 2-Bakara 257
    keferû : inkâr ettiler
  9194. 2-Bakara 257
    evliyâu-hum : onların dostları
  9195. 2-Bakara 257
    et tagûtu : tagut, şeytan ve avanesi, insan ve cin şeytanlar
  9196. 2-Bakara 257
    yuhricûne-hum : onları çıkarırlar
  9197. 2-Bakara 257
    min en nûri : nurdan, aydınlıktan
  9198. 2-Bakara 257
    ilâ ez zulumâti : zulmete, karanlıklara
  9199. 2-Bakara 257
    ulâike : işte onlar
  9200. 2-Bakara 257
    en nâri : ateş
  9201. 2-Bakara 257
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  9202. 2-Bakara 258
    e lem tera ilâ : ... a bakmadın mı, görmedin mi
  9203. 2-Bakara 258
    ellezî : o kimse, o
  9204. 2-Bakara 258
    cce : tartıştı
  9205. 2-Bakara 258
    ibrâhîme : İbrâhîm
  9206. 2-Bakara 258
    en âtâ-hu : ona vermesi
  9207. 2-Bakara 258
    el mulke : mülk, meliklik, hükümdarlık
  9208. 2-Bakara 258
    iz kâle : demişti
  9209. 2-Bakara 258
    rabbiye : benim Rabbim
  9210. 2-Bakara 258
    ellezî : ki o, o ki
  9211. 2-Bakara 258
    ve yumîtu : ve öldürür
  9212. 2-Bakara 258
    le : dedi
  9213. 2-Bakara 258
    ene : ben
  9214. 2-Bakara 258
    ve umîtu : ve öldürürüm
  9215. 2-Bakara 258
    le : dedi
  9216. 2-Bakara 258
    fe : öyleyse, işte
  9217. 2-Bakara 258
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  9218. 2-Bakara 258
    ye'tî : getirir
  9219. 2-Bakara 258
    bi eş şemsi : güneşi
  9220. 2-Bakara 258
    min el maşrıkı : şarktan, doğudan
  9221. 2-Bakara 258
    fe'ti bi-hâ : o zaman, öyleyse, haydi onu getir
  9222. 2-Bakara 258
    min el magribi : garbtan, batıdan
  9223. 2-Bakara 258
    fe : o zaman
  9224. 2-Bakara 258
    buhite : şaşırdı kaldı, afalladı
  9225. 2-Bakara 258
    ellezî : o kimse, o
  9226. 2-Bakara 258
    kefere : inkâr etti
  9227. 2-Bakara 258
    yehdi : hidayete erdirmez
  9228. 2-Bakara 258
    el kavme : kavim, topluluk
  9229. 2-Bakara 258
    ez zâlimîne : zalimler
  9230. 2-Bakara 259
    ev : veya
  9231. 2-Bakara 259
    ke ellezî : o kimse gibi
  9232. 2-Bakara 259
    merra : uğradı
  9233. 2-Bakara 259
    alâ karyetin : bir karyeye, beldeye, kasaba
  9234. 2-Bakara 259
    ve hiye : ve o
  9235. 2-Bakara 259
    viyetun : yıkık, çökmüş, harabe halinde
  9236. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9237. 2-Bakara 259
    ennâ : nasıl
  9238. 2-Bakara 259
    ba'de : sonra
  9239. 2-Bakara 259
    mevti-hâ : onun ölümü
  9240. 2-Bakara 259
    fe emâte-hu allâhu : bunun üzerine Allah onu öldürdü
  9241. 2-Bakara 259
    miete âmin : yüz yıl, yüz sene
  9242. 2-Bakara 259
    summe : sonra
  9243. 2-Bakara 259
    bease-hu : onu diriltti
  9244. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9245. 2-Bakara 259
    kem : kaç, nice, ne kadar
  9246. 2-Bakara 259
    lebiste : kaldın
  9247. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9248. 2-Bakara 259
    lebistu : kaldım
  9249. 2-Bakara 259
    yevmen : bir gün
  9250. 2-Bakara 259
    ev : veya
  9251. 2-Bakara 259
    ba'da yevmin : günün bir kısmı
  9252. 2-Bakara 259
    le bel : hayır dedi
  9253. 2-Bakara 259
    lebiste : kaldın
  9254. 2-Bakara 259
    miete âmin : yüz yıl, yüz sene
  9255. 2-Bakara 259
    fenzur (fe unzur) : o zaman, hemen, haydi bak
  9256. 2-Bakara 259
    ilâ taâmi-ke : yemeğine
  9257. 2-Bakara 259
    ve şerâbi-ke : veeceğin
  9258. 2-Bakara 259
    lem yetesenneh : bozulmadı, kokuşmadı
  9259. 2-Bakara 259
    venzur (ve unzur) : ve bak
  9260. 2-Bakara 259
    ilâ hımâri-ke : merkebine
  9261. 2-Bakara 259
    ve li nec'ale-ke : ve seni kılmamız için
  9262. 2-Bakara 259
    âyeten : bir âyet, bir mucize, ibret, belge
  9263. 2-Bakara 259
    li en nâsi : insanlara
  9264. 2-Bakara 259
    ve unzur : ve bak
  9265. 2-Bakara 259
    ilâ el izâmi : kemiklere
  9266. 2-Bakara 259
    keyfe : nasıl
  9267. 2-Bakara 259
    summe neksû-hâ : sonra onu giydiriyoruz
  9268. 2-Bakara 259
    lahmen : et
  9269. 2-Bakara 259
    fe lemmâ : artık, böylece, olunca
  9270. 2-Bakara 259
    tebeyyene lehu : ona
  9271. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9272. 2-Bakara 259
    a'lemu : ben biliyorum
  9273. 2-Bakara 259
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  9274. 2-Bakara 259
    alâ kulli şey'in : herşeye
  9275. 2-Bakara 260
    ve iz kâle : ve demişti
  9276. 2-Bakara 260
    eri-nî : bana göster
  9277. 2-Bakara 260
    keyfe : nasıl
  9278. 2-Bakara 260
    el mevtâ : ölüler
  9279. 2-Bakara 260
    le : dedi
  9280. 2-Bakara 260
    e ve lem tu'min : ve inanmıyor musun
  9281. 2-Bakara 260
    le : dedi
  9282. 2-Bakara 260
    belâ : hayır, bilâkis, tam aksi (evet)
  9283. 2-Bakara 260
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  9284. 2-Bakara 260
    li yatmainne : tatmin olması için
  9285. 2-Bakara 260
    le : dedi
  9286. 2-Bakara 260
    fe : o zaman, öyleyse
  9287. 2-Bakara 260
    erbeaten : dört
  9288. 2-Bakara 260
    min et tayri : kuşlardan
  9289. 2-Bakara 260
    fe : böylece, sonra
  9290. 2-Bakara 260
    surhunne ileyke : (sana) yanına al, parçala
  9291. 2-Bakara 260
    summe : sonra
  9292. 2-Bakara 260
    cebelin : dağ
  9293. 2-Bakara 260
    min-hunne : onlardan
  9294. 2-Bakara 260
    cuz'en : bir parça
  9295. 2-Bakara 260
    summe : sonra
  9296. 2-Bakara 260
    id'u-hunne : onları çağır
  9297. 2-Bakara 260
    ye'tîne-ke : sana gelirler, gelecekler
  9298. 2-Bakara 260
    sa'yen : koşarak
  9299. 2-Bakara 260
    va'lem : ve bil
  9300. 2-Bakara 260
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  9301. 2-Bakara 261
    meselu : durum, hal
  9302. 2-Bakara 261
    ellezîne : onlar 3 - yunfikûne
  9303. 2-Bakara 261
    emvâle-hum : kendi mallarını
  9304. 2-Bakara 261
    sebîlillâhi (sebîlii allâhi) : Allah'ın yolunda
  9305. 2-Bakara 261
    ke : gibi
  9306. 2-Bakara 261
    meseli : durum, hal
  9307. 2-Bakara 261
    habbetin : tane, tohum
  9308. 2-Bakara 261
    enbetet : yetiştirdi (verdi)
  9309. 2-Bakara 261
    seb'a : yedi
  9310. 2-Bakara 261
    senâbile : sünbüller, başaklar
  9311. 2-Bakara 261
    sunbuletin : sünbül, başak
  9312. 2-Bakara 261
    mietu : yüz
  9313. 2-Bakara 261
    habbetin : tane, tohum
  9314. 2-Bakara 261
    ve allâhu : ve Allah
  9315. 2-Bakara 261
    li men : kişi için, o kimseye
  9316. 2-Bakara 261
    yeşâu : diler
  9317. 2-Bakara 261
    ve allâhu : ve Allah
  9318. 2-Bakara 262
    ellezîne : onlar
  9319. 2-Bakara 262
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  9320. 2-Bakara 262
    emvâle-hum : kendi mallarını
  9321. 2-Bakara 262
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  9322. 2-Bakara 262
    summe : sonra
  9323. 2-Bakara 262
    lâ yutbiûne : tâbî kılmazlar, arkasından (minnet, başa
  9324. 2-Bakara 262
    enfekû : infâk ettikleri şey, verdikleri şey
  9325. 2-Bakara 262
    mennen : minnet etirerek
  9326. 2-Bakara 262
    veezen : ve eza etmeyerek
  9327. 2-Bakara 262
    lehum : onlara
  9328. 2-Bakara 262
    ecru-hum : onların mükâfatları
  9329. 2-Bakara 262
    inde : yanında, katında
  9330. 2-Bakara 262
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  9331. 2-Bakara 262
    aleyhim : onlara
  9332. 2-Bakara 262
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  9333. 2-Bakara 263
    ve magfiretun : ve mağfret, bağışlayıp iyi davranma
  9334. 2-Bakara 263
    yetbeu-hâ : onu takip eder, arkasından gelir onu başa kakar
  9335. 2-Bakara 263
    ezen : eza ederek, eziyet vererek
  9336. 2-Bakara 263
    ve allâhu : ve Allah
  9337. 2-Bakara 264
    eyyuhâ : ey
  9338. 2-Bakara 264
    ellezîne : onlar
  9339. 2-Bakara 264
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  9340. 2-Bakara 264
    bi el menni : minnet ile (başa kakarak)
  9341. 2-Bakara 264
    ve el ezâ : ve eza (eziyet)
  9342. 2-Bakara 264
    kellezî (ke ellezî) : onlar gibi
  9343. 2-Bakara 264
    le-hu : malını
  9344. 2-Bakara 264
    riâe : riya, gösteriş
  9345. 2-Bakara 264
    en nâsi : insanlar
  9346. 2-Bakara 264
    ve lâ yu'minu : ve inanmaz
  9347. 2-Bakara 264
    ve el yevmi el âhıri : ve ahiret günü, son gün, sonraki gün
  9348. 2-Bakara 264
    fe meselu-hu : o zaman, işte onun durumu 17 - ke meseli
  9349. 2-Bakara 264
    aleyhi : onun üzerinde
  9350. 2-Bakara 264
    fe : sonra, öyle ki
  9351. 2-Bakara 264
    esâbe-hu : ona isabet etti
  9352. 2-Bakara 264
    fe : o zaman, böylece
  9353. 2-Bakara 264
    terake-hu : onu terketti, onu bıraktı
  9354. 2-Bakara 264
    salden : sert, çorak, verimsiz kaya halinde
  9355. 2-Bakara 264
    lâ yakdirûne : muktedir olamazlar, elde edemezler
  9356. 2-Bakara 264
    alâ şey'in : bir şeye
  9357. 2-Bakara 264
    kesebû : kazandılar
  9358. 2-Bakara 264
    ve allâhu : ve Allah
  9359. 2-Bakara 264
    yehdi : hidayete erdirmez
  9360. 2-Bakara 264
    el kavme : kavim, topluluk
  9361. 2-Bakara 264
    el kâfirîne : kâfirler
  9362. 2-Bakara 265
    ve meselu : ve durum, mesele, hal
  9363. 2-Bakara 265
    ellezîne : onlar
  9364. 2-Bakara 265
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  9365. 2-Bakara 265
    emvâle-hum : kendi malları
  9366. 2-Bakara 265
    ibtigâe : istediler, talep ettiler
  9367. 2-Bakara 265
    ve tesbîten : ve tespit ederek, sabit kılarak
  9368. 2-Bakara 265
    min enfusi-him : kendi nefslerinden, nefslerini
  9369. 2-Bakara 265
    ke : gibi, benzer
  9370. 2-Bakara 265
    meseli : mesele, durum, hal
  9371. 2-Bakara 265
    cennetin : cennet, bahçe
  9372. 2-Bakara 265
    bi rabvetin : münbit yüksek tepede
  9373. 2-Bakara 265
    esâbe-hâ : ona isabet etti
  9374. 2-Bakara 265
    fe âtet : o zaman verdi
  9375. 2-Bakara 265
    ukule-hâ : ürününü, meyvesini
  9376. 2-Bakara 265
    dı'feyni : iki kat
  9377. 2-Bakara 265
    fe : o zaman, fakat, hatta
  9378. 2-Bakara 265
    in lem yusıb-hâ : eğer ona isabet etmezse
  9379. 2-Bakara 265
    fe tallun : hatta çiselese bile
  9380. 2-Bakara 265
    ve allâhu : ve Allah
  9381. 2-Bakara 265
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  9382. 2-Bakara 266
    e yeveddu : ister mi, temenni eder mi
  9383. 2-Bakara 266
    ehadu-kum : sizden biriniz
  9384. 2-Bakara 266
    en tekûne : olmasını
  9385. 2-Bakara 266
    lehu : onun
  9386. 2-Bakara 266
    cennetun : bir bahçe
  9387. 2-Bakara 266
    ve a'nâbin : ve üzümler, bağlar
  9388. 2-Bakara 266
    tecrî : akar
  9389. 2-Bakara 266
    el enhâru : nehirler
  9390. 2-Bakara 266
    lehu fî-hâ : orada onun vardır (bulunur)
  9391. 2-Bakara 266
    es-semarâti : ürünler, meyveler
  9392. 2-Bakara 266
    ve esâbe-hu : ve ona isabet etti
  9393. 2-Bakara 266
    el kiberu : yaşlılık, ihtiyarlık
  9394. 2-Bakara 266
    ve lehu : ve onun vardır
  9395. 2-Bakara 266
    zurriyyetun : zürriyet, çocuklar
  9396. 2-Bakara 266
    fe esâbe-hâ : sonra da ona isabet etti
  9397. 2-Bakara 266
    fe ıhterakat : böylece yaktı
  9398. 2-Bakara 266
    kezâlike : işteyle
  9399. 2-Bakara 266
    yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
  9400. 2-Bakara 266
    lekum el âyâti : size âyetleri
  9401. 2-Bakara 266
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  9402. 2-Bakara 266
    tetefekkerûne : düşünürsünüz, tefekkür edersiniz
  9403. 2-Bakara 267
    eyyuhâ : ey
  9404. 2-Bakara 267
    ellezine : o kimseler, onlar
  9405. 2-Bakara 267
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  9406. 2-Bakara 267
    enfikû : infâk edin, verin
  9407. 2-Bakara 267
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  9408. 2-Bakara 267
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
  9409. 2-Bakara 267
    lekum : sizin için
  9410. 2-Bakara 267
    min el ardı : arzdan, yerden
  9411. 2-Bakara 267
    veteyemmemû : venelmeyin, kalkışmayın
  9412. 2-Bakara 267
    el habîse : kötü, fena, kalitesiz
  9413. 2-Bakara 267
    tunfikûne : infâk ediyorsunuz, veriyorsunuz
  9414. 2-Bakara 267
    ve lestum : ve siz değilsiniz
  9415. 2-Bakara 267
    illâ en tugmidû : ancak göz yummadan, güzü kapalı
  9416. 2-Bakara 267
    ve a'lemû : ve bilin
  9417. 2-Bakara 267
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  9418. 2-Bakara 268
    eş şeytânu : şeytan
  9419. 2-Bakara 268
    yeidu-kum : size vaadediyor
  9420. 2-Bakara 268
    el fakra : fakirlik
  9421. 2-Bakara 268
    ve ye'muru-kum : ve size emrediyor
  9422. 2-Bakara 268
    bi el fahşâi : kötülüğü, çirkin şeyleri, fuhşu
  9423. 2-Bakara 268
    ve allâhu : ve Allah
  9424. 2-Bakara 268
    yeidu-kum : size vaadediyor
  9425. 2-Bakara 268
    magfireten : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi, bağışlanma
  9426. 2-Bakara 268
    ve fadlan : ve fazl
  9427. 2-Bakara 268
    ve allâhu : ve Allah
  9428. 2-Bakara 269
    el hikmete : hikmet
  9429. 2-Bakara 269
    men : kişi, kimse
  9430. 2-Bakara 269
    yeşâu : diler
  9431. 2-Bakara 269
    ve men yu'te : ve kime verilir(se)
  9432. 2-Bakara 269
    el hikmete : hikmet
  9433. 2-Bakara 269
    fe : o zaman, o taktirde, böylece
  9434. 2-Bakara 269
    ûtiye : verildi
  9435. 2-Bakara 269
    kesîren : çok
  9436. 2-Bakara 269
    veyezzekkeru : ve tezekkür edemez, düşünemez
  9437. 2-Bakara 269
    ulû el elbâbi : ulûl'elbab, sırların sahipleri
  9438. 2-Bakara 270
    veenfaktum : ve infâk ettiniz, infâk ettiğiniz şey
  9439. 2-Bakara 270
    ev : veya
  9440. 2-Bakara 270
    nezertum : nezrettiniz, adadınız
  9441. 2-Bakara 270
    min nezrin : nezirden, nezir olarak, bir nezir, bir adak
  9442. 2-Bakara 270
    fe : o zaman, o taktirde
  9443. 2-Bakara 270
    inne : muhakkak, mutlaka
  9444. 2-Bakara 270
    allâhe : Allah
  9445. 2-Bakara 270
    ya'lemu-hu : onu bilir
  9446. 2-Bakara 270
    ve mâ : ve yoktur
  9447. 2-Bakara 270
    li ez zâlimîne : zalimler için
  9448. 2-Bakara 270
    min ensârın : (yardımcılardan) bir yardımcı
  9449. 2-Bakara 271
    es sadakâti : sadakalar
  9450. 2-Bakara 271
    fe : o zaman, o taktirde, işte
  9451. 2-Bakara 271
    hiye : o
  9452. 2-Bakara 271
    ve in tuhfû-hâ : ve onu gizlerseniz
  9453. 2-Bakara 271
    ve tu'tû-ha : ve onu verirsiniz
  9454. 2-Bakara 271
    el fukarâe : fakirler
  9455. 2-Bakara 271
    fe : artık
  9456. 2-Bakara 271
    huve : o
  9457. 2-Bakara 271
    lekum : sizin için
  9458. 2-Bakara 271
    ve yukeffiru : ve örter
  9459. 2-Bakara 271
    min seyyiâti-kum : günahlarınızdan
  9460. 2-Bakara 271
    ve allâhu : ve Allah
  9461. 2-Bakara 271
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  9462. 2-Bakara 272
    leyse : değil
  9463. 2-Bakara 272
    aleyke : senin üzerine
  9464. 2-Bakara 272
    vekinne : ve lâkin, fakat
  9465. 2-Bakara 272
    allâhe : Allah
  9466. 2-Bakara 272
    yehdî : hidayete erdirir
  9467. 2-Bakara 272
    men : kimse
  9468. 2-Bakara 272
    yeşâu : diledi
  9469. 2-Bakara 272
    ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  9470. 2-Bakara 272
    fe : o zaman, işte o
  9471. 2-Bakara 272
    li enfusi-kum : kendi nefsiniz, kendiniz için
  9472. 2-Bakara 272
    ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  9473. 2-Bakara 272
    illebtigâe (illâ ibtigâe) : sadece istedi, diledi
  9474. 2-Bakara 272
    vechi allâhi : Allah'ın
  9475. 2-Bakara 272
    ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  9476. 2-Bakara 272
    yuveffe : vefa edilir, ödenir, karşılığı tam verilir
  9477. 2-Bakara 272
    ileykum : size
  9478. 2-Bakara 272
    ve entum : ve siz
  9479. 2-Bakara 272
    tuzlemûne : zulmedilmezsiniz, size haksızlık yapılmaz
  9480. 2-Bakara 273
    li el fukarâi : fakirler için, fakirlere ait, fakirlerin
  9481. 2-Bakara 273
    ellezîne : onlar
  9482. 2-Bakara 273
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  9483. 2-Bakara 273
    yestatîûne : istidatları olmaz, güçleri yetmez
  9484. 2-Bakara 273
    darben : dolaşarak
  9485. 2-Bakara 273
    el ardı : yeryüzünde
  9486. 2-Bakara 273
    yahsebu-hum(u) : onları sanır, onları zanneder 9 - el câhilu
  9487. 2-Bakara 273
    agniyâe : zengin
  9488. 2-Bakara 273
    min et teaffufi : iffetlerinden
  9489. 2-Bakara 273
    yes'elûne : istemezler
  9490. 2-Bakara 273
    ense : insanlar
  9491. 2-Bakara 273
    ilhâfen : rahatsız ederek, zorla, ısrarla
  9492. 2-Bakara 273
    ve mâ tunfikû : ve ne infâk ederseniz, ne verirseniz
  9493. 2-Bakara 273
    fe : o taktirde
  9494. 2-Bakara 273
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  9495. 2-Bakara 274
    ellezîne : onlar
  9496. 2-Bakara 274
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  9497. 2-Bakara 274
    emvâle-hum : kendi mallarını
  9498. 2-Bakara 274
    bi el leyli : geceleyin, gece
  9499. 2-Bakara 274
    ve en nehâri : ve gündüz
  9500. 2-Bakara 274
    ve alâniyeten : ve alenî olarak, açıkça
  9501. 2-Bakara 274
    fe : o zaman, o taktirde, işte
  9502. 2-Bakara 274
    lehum : onlar için vardır
  9503. 2-Bakara 274
    ecru-hum : onların ecirleri, mükâfatları
  9504. 2-Bakara 274
    inde : yanında, katında
  9505. 2-Bakara 274
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  9506. 2-Bakara 274
    aleyhim : onlara
  9507. 2-Bakara 274
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  9508. 2-Bakara 275
    ellezîne : onlar
  9509. 2-Bakara 275
    ye'kulûne : yerler
  9510. 2-Bakara 275
    er ribâ : riba, faiz
  9511. 2-Bakara 275
    yekûmûne : kalkmazlar
  9512. 2-Bakara 275
    kemâ : gibi
  9513. 2-Bakara 275
    yekûmu : kalkarlar
  9514. 2-Bakara 275
    ellezî : ki o, o
  9515. 2-Bakara 275
    yetehabbetu-hu : ona çarpar, onu hırpalar
  9516. 2-Bakara 275
    eş şeytânu : şeytan
  9517. 2-Bakara 275
    min el messi : dokunmasından, çarpmasından (çarpılması)
  9518. 2-Bakara 275
    like : işte bu
  9519. 2-Bakara 275
    bi enne-hum : onların ..... olması sebebi ile
  9520. 2-Bakara 275
    innemâ : ama, fakat, ancak
  9521. 2-Bakara 275
    el bey'u : alışveriş
  9522. 2-Bakara 275
    er ribâ : riba, faiz
  9523. 2-Bakara 275
    ve ehalle : ve helâl kıldı
  9524. 2-Bakara 275
    el bey'a : alışveriş
  9525. 2-Bakara 275
    ve harrame : ve haram kıldı
  9526. 2-Bakara 275
    er ribâ : riba, faiz
  9527. 2-Bakara 275
    fe : o zaman, artık, bundan sonra
  9528. 2-Bakara 275
    men : kim
  9529. 2-Bakara 275
    e-hu : ona, kendisine geldi
  9530. 2-Bakara 275
    mev'izatun : bir öğüt
  9531. 2-Bakara 275
    fe : o zaman, böylece, artık
  9532. 2-Bakara 275
    entehâ : vazgeçti, bıraktı
  9533. 2-Bakara 275
    fe : o taktirde
  9534. 2-Bakara 275
    lehu : onun
  9535. 2-Bakara 275
    selefe : geçen şey, geçmişte olan
  9536. 2-Bakara 275
    ve emru-hu : ve onun emri, onun işi, onun hakkındaki hüküm
  9537. 2-Bakara 275
    ve men : ve kim
  9538. 2-Bakara 275
    âde : döndü
  9539. 2-Bakara 275
    fe ulâike : işte onlar
  9540. 2-Bakara 275
    ashâbu en nâri : ateş ehli, ateş halkı
  9541. 2-Bakara 275
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  9542. 2-Bakara 276
    yemhaku : azaltır, eksiltir
  9543. 2-Bakara 276
    er ribâ : riba, faiz
  9544. 2-Bakara 276
    ve : ve
  9545. 2-Bakara 276
    es sadakâti : sadakalar
  9546. 2-Bakara 276
    ve allâhu : ve Allah
  9547. 2-Bakara 276
    kulle keffârin : kâfirlerin hepsini (hiçbirini)
  9548. 2-Bakara 276
    esîmin : günahkâr
  9549. 2-Bakara 277
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar,
  9550. 2-Bakara 277
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  9551. 2-Bakara 277
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez-
  9552. 2-Bakara 277
    ve : ve
  9553. 2-Bakara 277
    ekâmû : ikame ettiler, hakkıyla yerine getirdiler
  9554. 2-Bakara 277
    es salâte : namazı
  9555. 2-Bakara 277
    ve âtevû : ve verdiler
  9556. 2-Bakara 277
    ez zekâte : zekât
  9557. 2-Bakara 277
    lehum : onlar için, onların vardır
  9558. 2-Bakara 277
    ecru-hum : onların ecirleri, mükâfatları
  9559. 2-Bakara 277
    inde : yanında, katında
  9560. 2-Bakara 277
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  9561. 2-Bakara 277
    aleyhim : onlara
  9562. 2-Bakara 277
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  9563. 2-Bakara 278
    eyyuhâ : ey
  9564. 2-Bakara 278
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9565. 2-Bakara 278
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  9566. 2-Bakara 278
    ittekû : takva sahibi olun
  9567. 2-Bakara 278
    allâhe : Allah'a karşı
  9568. 2-Bakara 278
    ve : ve
  9569. 2-Bakara 278
    zerû : bırakın, terkedin
  9570. 2-Bakara 278
    bakiye : bakiye, arta kalan, sona kalan, geriye kalan
  9571. 2-Bakara 278
    min er ribâ : ribadan, faizden
  9572. 2-Bakara 278
    mu'minîne : mü'minler
  9573. 2-Bakara 279
    fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
  9574. 2-Bakara 279
    in lem tef'alû : eğer yapmazsanız
  9575. 2-Bakara 279
    fe'zenû (fe izenû) : o taktirde bilin
  9576. 2-Bakara 279
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  9577. 2-Bakara 279
    ve in : ve eğer
  9578. 2-Bakara 279
    fe : o zaman, artık, o taktirde
  9579. 2-Bakara 279
    lekum : sizin
  9580. 2-Bakara 279
    emvâli-kum : sizin mallarınız
  9581. 2-Bakara 279
    lâ tazlimûne : zulmetmezsiniz, haksızlık etmezsiniz
  9582. 2-Bakara 279
    vetuzlemûne : ve zulmedilmezsiniz, haksızlığa uğramazsınız
  9583. 2-Bakara 280
    ve : ve
  9584. 2-Bakara 280
    ne : oldu
  9585. 2-Bakara 280
    fe : o taktirde, o halde
  9586. 2-Bakara 280
    meyseretin : kolaylık, bolluk
  9587. 2-Bakara 280
    ve : ve
  9588. 2-Bakara 280
    en tesaddekû : sadaka etmeniz
  9589. 2-Bakara 280
    lekum : sizin için
  9590. 2-Bakara 280
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  9591. 2-Bakara 281
    ve ittekû : ve sakının
  9592. 2-Bakara 281
    yevmen : bir gün
  9593. 2-Bakara 281
    turceûne : döndürüleceksiniz
  9594. 2-Bakara 281
    summe : sonra
  9595. 2-Bakara 281
    tuveffâ : vefa edilir, tam olarak (tamamen) ödenir
  9596. 2-Bakara 281
    nefsin : nefs, kişi
  9597. 2-Bakara 281
    kesebet : kazandı
  9598. 2-Bakara 281
    ve hum : ve onlar
  9599. 2-Bakara 281
    yuzlemûne : zulmedilmezler, haksızlığa uğramazlar
  9600. 2-Bakara 282
    eyyuhe : ey
  9601. 2-Bakara 282
    ellezîne : onlar
  9602. 2-Bakara 282
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
  9603. 2-Bakara 282
    tedâyentum : birbirinize borçlandınız
  9604. 2-Bakara 282
    bi deynin : bir borç ile
  9605. 2-Bakara 282
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  9606. 2-Bakara 282
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  9607. 2-Bakara 282
    fektubûhu (fe uktubû-hu) : o zaman, olunca onu yazın
  9608. 2-Bakara 282
    vel yektub (ve li yektub) : ve yazsın
  9609. 2-Bakara 282
    beyne-kum : sizin aranızda
  9610. 2-Bakara 282
    bi el adli : adalet ile
  9611. 2-Bakara 282
    veye'be : ve çekinmesin
  9612. 2-Bakara 282
    en yektube : yazmanız
  9613. 2-Bakara 282
    kemâ : gibi
  9614. 2-Bakara 282
    alleme-hu : ona öğretti
  9615. 2-Bakara 282
    felyektub (fe li yektub) : böylece, aynı şekilde yazsın
  9616. 2-Bakara 282
    velyumlilillezî : ve imlâ ettirsin, yazdırsın ki o
  9617. 2-Bakara 282
    aleyhi : onun üzerinde, üzerine
  9618. 2-Bakara 282
    el hakku : hak
  9619. 2-Bakara 282
    velyettekıllâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olsun, (ve li yetteki allahe) (ve Allah'tan çekinsin)
  9620. 2-Bakara 282
    rabbe-hu : (onun) Rabbi
  9621. 2-Bakara 282
    veyebhas : ve eksiltmesin
  9622. 2-Bakara 282
    min-hu şey'en : ondan birşey
  9623. 2-Bakara 282
    fe : artık, fakat
  9624. 2-Bakara 282
    in kâne : eğer, olursa
  9625. 2-Bakara 282
    ellezî : ki o, o
  9626. 2-Bakara 282
    aleyhi : onun üzerinde
  9627. 2-Bakara 282
    el hakku : hak
  9628. 2-Bakara 282
    sefîhan : sefil, akılsız, akıl edemeyen
  9629. 2-Bakara 282
    ev : veya
  9630. 2-Bakara 282
    daîfen : küçük, güçsüz
  9631. 2-Bakara 282
    ev : veya
  9632. 2-Bakara 282
    yestatîu : muktedir değil
  9633. 2-Bakara 282
    en yumille : yazdırmaya
  9634. 2-Bakara 282
    huve : o
  9635. 2-Bakara 282
    felyumlil (fe li yumlil) : o zaman, o taktirde yazdırsın
  9636. 2-Bakara 282
    veliyyu-hu : onun velisi
  9637. 2-Bakara 282
    bi el adli : adalet ile
  9638. 2-Bakara 282
    ve isteşhidû : ve şahitler tutun
  9639. 2-Bakara 282
    şehîdeyni : iki şahit
  9640. 2-Bakara 282
    fe in lem yekûnâ : fakat bulunmuyorsa, bulunamıyorsa
  9641. 2-Bakara 282
    raculeyni : iki erkek
  9642. 2-Bakara 282
    fe : o zaman, o taktirde
  9643. 2-Bakara 282
    ve imraetâni : ve iki kadın
  9644. 2-Bakara 282
    mimmen (min men) : o kimselerden, onlardan
  9645. 2-Bakara 282
    terdavne : razı olacağınız
  9646. 2-Bakara 282
    min eş şuhedâi : şahitlerden
  9647. 2-Bakara 282
    en tedılle : dalâlette olması, unutması
  9648. 2-Bakara 282
    fe : o taktirde, o zaman
  9649. 2-Bakara 282
    tuzekkire : hatırlatır
  9650. 2-Bakara 282
    el uhrâ : diğeri
  9651. 2-Bakara 282
    veye'be : ve kaçınmasın
  9652. 2-Bakara 282
    eş şuhedâu : şahitler
  9653. 2-Bakara 282
    vetes'emû : ve usanmayın, üşenmeyin
  9654. 2-Bakara 282
    en tektubû-hu : onu yazmanız
  9655. 2-Bakara 282
    ev : veya
  9656. 2-Bakara 282
    kebîran : büyük
  9657. 2-Bakara 282
    ilâ eceli-hi : (onun) onu vadesine kadar
  9658. 2-Bakara 282
    inde allâhi : Allah'ın katında
  9659. 2-Bakara 282
    ve akvemu : ve en sağlam
  9660. 2-Bakara 282
    li eş şehâdeti : şahitlik için, şahitliğe
  9661. 2-Bakara 282
    ve ednâ : ve daha yakın
  9662. 2-Bakara 282
    ellâ tertâbû : şüphe etmemeniz
  9663. 2-Bakara 282
    en tekûne : olmanız
  9664. 2-Bakara 282
    ticâreten : ticaret
  9665. 2-Bakara 282
    hâdıraten : hazır olan
  9666. 2-Bakara 282
    tudîrûne-hâ : onu tedvir ediyorsunuz, onu devre-
  9667. 2-Bakara 282
    beyne-kum : kendi aranızda
  9668. 2-Bakara 282
    fe : o taktirde, o zaman
  9669. 2-Bakara 282
    leyse : değil, yoktur
  9670. 2-Bakara 282
    aleykum : sizin üzerinize
  9671. 2-Bakara 282
    ellâ tektubû-hâ : onu yazmamanız
  9672. 2-Bakara 282
    ve eşhidû : ve şahit tutun
  9673. 2-Bakara 282
    izâ tebâya'tum : alışveriş, anlaşma yaptığınız zaman
  9674. 2-Bakara 282
    ve lâ yudârra : ve zarar verilmesin
  9675. 2-Bakara 282
    ve lâ şehîdun : ve şahitler olmasın
  9676. 2-Bakara 282
    ve in tef'alû : ve eğer yaparsanız
  9677. 2-Bakara 282
    fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
  9678. 2-Bakara 282
    inne-hu : muhakkak ki o, mutlaka o
  9679. 2-Bakara 282
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  9680. 2-Bakara 282
    allâhe : Allah
  9681. 2-Bakara 282
    ve yuallimu-kum : ve size öğretiyor
  9682. 2-Bakara 282
    ve allâhu : ve Allah
  9683. 2-Bakara 282
    bi kulli şey'in : herşeyi
  9684. 2-Bakara 283
    ve in kuntum : ve eğer siz, iseniz, olduysanız
  9685. 2-Bakara 283
    alâ seferin : seferde, yolculukta
  9686. 2-Bakara 283
    ve lem tecidû : ve bulamadınız
  9687. 2-Bakara 283
    tiben : bir kâtip, bir yazıcı
  9688. 2-Bakara 283
    fe rihânun : o zaman, o taktirde rehinler
  9689. 2-Bakara 283
    fe in emine : emin olduğunuz taktirde
  9690. 2-Bakara 283
    felyueddi (fe li yueddi) : böylece, o halde ödesin
  9691. 2-Bakara 283
    ellezî : ki o
  9692. 2-Bakara 283
    u'tumine : itimat edildi, güven duyuldu
  9693. 2-Bakara 283
    emânete-hu : onun emanetini
  9694. 2-Bakara 283
    ve li yettekı allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olsun ve Allah'tan sakınsın
  9695. 2-Bakara 283
    rabbe-hu : onun Rabbi
  9696. 2-Bakara 283
    vetektumû : ve gizlemeyin
  9697. 2-Bakara 283
    eş şehâdete : şahitlik
  9698. 2-Bakara 283
    ve men : ve kim
  9699. 2-Bakara 283
    yektum-hâ : onu ketmeder, saklar, gizler
  9700. 2-Bakara 283
    fe : o zaman, o taktirde
  9701. 2-Bakara 283
    innehû : muhakkak ki o
  9702. 2-Bakara 283
    ve allâhu : ve Allah
  9703. 2-Bakara 283
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  9704. 2-Bakara 284
    mâ fî es semâvâti : göklerde bulunan şeyler
  9705. 2-Bakara 284
    ve mâ fî el ardı : ve yeryüzünde bulunan şeyler
  9706. 2-Bakara 284
    ve in tubdû : ve eğer siz açıklarsanız, açıklasanız
  9707. 2-Bakara 284
    mâ fî enfusi-kum : nefslerinizde, içinizde olan
  9708. 2-Bakara 284
    ev : veya
  9709. 2-Bakara 284
    fe : o zaman, o taktirde, artık
  9710. 2-Bakara 284
    li-men : kimseyi
  9711. 2-Bakara 284
    yeşâu : diler
  9712. 2-Bakara 284
    ve yuazzibu : ve azap eder
  9713. 2-Bakara 284
    men : kim, kimse
  9714. 2-Bakara 284
    yeşâu : diler
  9715. 2-Bakara 284
    ve allâhu : ve Allah
  9716. 2-Bakara 284
    alâ kulli şey'in : herşeye
  9717. 2-Bakara 285
    âmene : îmân etti, inandı
  9718. 2-Bakara 285
    er resûlu : resûl
  9719. 2-Bakara 285
    unzile : indirildi
  9720. 2-Bakara 285
    ileyhi : ona
  9721. 2-Bakara 285
    ve el mu'minûne : ve mü'minler
  9722. 2-Bakara 285
    âmene : îmân etti, inandı
  9723. 2-Bakara 285
    ve melâiketi-hi : ve onun meleklerine
  9724. 2-Bakara 285
    ve kutubi-hi : ve onun kitaplarına
  9725. 2-Bakara 285
    ve rusuli-hi : ve onun resûllerine
  9726. 2-Bakara 285
    nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırmayız
  9727. 2-Bakara 285
    beyne : arasında
  9728. 2-Bakara 285
    ehadin : biri
  9729. 2-Bakara 285
    ve kâlû : ve dediler
  9730. 2-Bakara 285
    semi'nâ : biz işittik
  9731. 2-Bakara 285
    ve ata'nâ : ve biz itaat ettik
  9732. 2-Bakara 285
    gufrâne-ke : senin mağfiret etmen
  9733. 2-Bakara 285
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9734. 2-Bakara 285
    ve ileyke : ve sana
  9735. 2-Bakara 285
    el masîru : masîr, varış, ulaşma, seyr-i sülûk
  9736. 2-Bakara 286
    yukellifu : mükellef kılmaz, sorumlu tutmaz
  9737. 2-Bakara 286
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  9738. 2-Bakara 286
    lehâ : onun
  9739. 2-Bakara 286
    kesebet : kazandığı şeyler
  9740. 2-Bakara 286
    ve aleyhâ : ve (sorumluluğu) onun üzerinde
  9741. 2-Bakara 286
    mektesebet (mâ iktesebet) : kazandığı neğatif şeyler
  9742. 2-Bakara 286
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9743. 2-Bakara 286
    in nesînâ : eğer, şâyet unuttuysak
  9744. 2-Bakara 286
    ev : veya
  9745. 2-Bakara 286
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9746. 2-Bakara 286
    ve lâ tahmil : vekleme
  9747. 2-Bakara 286
    aleynâ : bizim üzerimize, bize
  9748. 2-Bakara 286
    kemâ : gibi
  9749. 2-Bakara 286
    hamelte-hu : onu yükledin
  9750. 2-Bakara 286
    alâ ellezîne : o kimselere, onlara
  9751. 2-Bakara 286
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9752. 2-Bakara 286
    ve lâ tuhammil-nâ : ve bizekleme
  9753. 2-Bakara 286
    mâ lâ tâkate lenâ : bizim takat, güç yetiremeyeceğimiz şeyi
  9754. 2-Bakara 286
    ve a'fu an-nâ : ve (bizden günahlarımızı) affet
  9755. 2-Bakara 286
    ve igfir : ve mağfiret et, günahlarımızı sevaba
  9756. 2-Bakara 286
    lenâ : bizi, bize, bizim için
  9757. 2-Bakara 286
    ve irham-nâ : ve bize rahmet et, Rahîm esması ile
  9758. 2-Bakara 286
    ente : sen
  9759. 2-Bakara 286
    mevlâ-nâ : bizim mevlâmızsın
  9760. 2-Bakara 286
    fe : artık
  9761. 2-Bakara 286
    ensur-nâ : bize yardım et
  9762. 2-Bakara 286
    alâ el kavmi el kâfirîne : kâfirler kavmine karşı
  9763. 2-Bakara 1
    elif, lâm, mim : elif, lâm, mim
  9764. 2-Bakara 2
    like : işte bu, bu
  9765. 2-Bakara 2
    el kitâbu : kitap
  9766. 2-Bakara 2
    reybe : şüphe
  9767. 2-Bakara 2
    huden : hidayet, hidayete erdiren
  9768. 2-Bakara 2
    li el muttekîne : takva sahipleri için
  9769. 2-Bakara 3
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9770. 2-Bakara 3
    yu'minûne : îmân ederler
  9771. 2-Bakara 3
    el gaybi : gayb, bilinmeyen
  9772. 2-Bakara 3
    ve yukîmûne : ve ikame ederler, hakkıyla yerine
  9773. 2-Bakara 3
    es salâte : salat, namaz
  9774. 2-Bakara 3
    ve mimmâ (min mâ) : ve o şeyden, ondan
  9775. 2-Bakara 3
    yunfikûne : infâk ederler, (Allah yolunda)
  9776. 2-Bakara 4
    ve : ve
  9777. 2-Bakara 4
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9778. 2-Bakara 4
    yu'minûne : îmân ederler
  9779. 2-Bakara 4
    unzile : indirildi
  9780. 2-Bakara 4
    ileyke : sana
  9781. 2-Bakara 4
    ve mâ : ve şey
  9782. 2-Bakara 4
    unzile : indirildi
  9783. 2-Bakara 4
    kabli-ke : senden önce
  9784. 2-Bakara 4
    ve : ve
  9785. 2-Bakara 4
    bi el âhireti : ahirete (ruhun ölümden evvel Allah'a ulaşmasına)
  9786. 2-Bakara 4
    yûkınûne : yakîn hasıl ederler (kesin olarak inanırlar)
  9787. 2-Bakara 5
    ulâike : işte onlar
  9788. 2-Bakara 5
    huden : hidayet
  9789. 2-Bakara 5
    ve : ve
  9790. 2-Bakara 5
    ulâike : işte onlar
  9791. 2-Bakara 5
    el muflihûne : felâha erenler, kurtuluşa erenler
  9792. 2-Bakara 6
    inne : muhakkak
  9793. 2-Bakara 6
    ellezîne : o kimseler ki, onlar
  9794. 2-Bakara 6
    keferû : inkâr ettiler
  9795. 2-Bakara 6
    sevâun : eşittir, birdir
  9796. 2-Bakara 6
    aleyhim : onlara, onlar için
  9797. 2-Bakara 6
    e : mı
  9798. 2-Bakara 6
    enzerte-hum : onları uyardın
  9799. 2-Bakara 6
    em : yoksa, veya
  9800. 2-Bakara 6
    lem tunzir-hum : onları uyarmadın
  9801. 2-Bakara 6
    lâ yu'minûne : âmenû olmazlar (Allah'a ulaşmayı dilemezler)
  9802. 2-Bakara 7
    hateme : mühürledi
  9803. 2-Bakara 7
    ve : ve
  9804. 2-Bakara 7
    sem'ı-him : onların işitme hassası
  9805. 2-Bakara 7
    ve : ve
  9806. 2-Bakara 7
    ebsâri-him : onların görme hassası
  9807. 2-Bakara 7
    gışâvetun : perde
  9808. 2-Bakara 7
    ve : ve
  9809. 2-Bakara 7
    lehum : onlarındır, onlar için vardır
  9810. 2-Bakara 8
    ve min en nâsi : ve insanlardan bir kısmı
  9811. 2-Bakara 8
    men : kimse, kişi
  9812. 2-Bakara 8
    yekûlu : der, söyler
  9813. 2-Bakara 8
    âmennâ : biz îmân ettik
  9814. 2-Bakara 8
    ve : ve
  9815. 2-Bakara 8
    bi el yevmi el âhıri : sonraki güne, ölümden evvel ruhun Allah'a ulaşacağı güne
  9816. 2-Bakara 8
    ve mâ : ve değil
  9817. 2-Bakara 8
    bi mu'minîne : mü'minler, mü'min olanlar
  9818. 2-Bakara 9
    allâhe : Allah
  9819. 2-Bakara 9
    yuhâdiûne : aldatırlar
  9820. 2-Bakara 9
    ve : ve
  9821. 2-Bakara 9
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9822. 2-Bakara 9
    âmenû : îmân ettiler
  9823. 2-Bakara 9
    ve : ve
  9824. 2-Bakara 9
    yahdeûne : aldatmıyorlar
  9825. 2-Bakara 9
    enfuse-hum : kendileri
  9826. 2-Bakara 9
    ve : ve
  9827. 2-Bakara 9
    yeş'urûne : farkında olmazlar, farkına varmazlar
  9828. 2-Bakara 10
    fe : o zaman, böylece
  9829. 2-Bakara 10
    de : artırdı
  9830. 2-Bakara 10
    ve : ve
  9831. 2-Bakara 10
    lehum : onlar için vardır, onlara vardır
  9832. 2-Bakara 10
    elîmun : elîm, acıklı
  9833. 2-Bakara 10
    yekzibûne : yalanlıyorlar
  9834. 2-Bakara 11
    ve izâ : ve o zaman, olunca
  9835. 2-Bakara 11
    le lehum : onlara ..... denildi
  9836. 2-Bakara 11
    el ardı : yeryüzünde
  9837. 2-Bakara 11
    innemâ : ancak, sadece
  9838. 2-Bakara 11
    muslihûne : ıslâh ediciler, ıslâh edenler
  9839. 2-Bakara 12
    e lâ : değil mi, (öyle) değil mi
  9840. 2-Bakara 12
    inne-hum : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
  9841. 2-Bakara 12
    el mufsidûne : fesat çıkaranlar
  9842. 2-Bakara 12
    ve : ve
  9843. 2-Bakara 12
    yeş'urûne : (şuurunda) bilincinde olmazlar,
  9844. 2-Bakara 13
    ve : ve
  9845. 2-Bakara 13
    le : denildi
  9846. 2-Bakara 13
    lehum : onlara
  9847. 2-Bakara 13
    kemâ : gibi
  9848. 2-Bakara 13
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  9849. 2-Bakara 13
    en nâsu : insanlar
  9850. 2-Bakara 13
    e nu'minu : biz îmân mı edelim, âmenû mu olalım
  9851. 2-Bakara 13
    kemâ : gibi
  9852. 2-Bakara 13
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  9853. 2-Bakara 13
    es sufehâu : sefihler, akılsızlar
  9854. 2-Bakara 13
    e lâ : (öyle) değil mi
  9855. 2-Bakara 13
    inne-hum : hiç şüphesiz onlar, muhakkak ki onlar
  9856. 2-Bakara 13
    es sufehâu : sefihler, akılsızlar
  9857. 2-Bakara 13
    ve : ve
  9858. 2-Bakara 13
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  9859. 2-Bakara 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  9860. 2-Bakara 14
    lekû : karşılaştılar, buluştular
  9861. 2-Bakara 14
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9862. 2-Bakara 14
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  9863. 2-Bakara 14
    âmennâ : biz inandık, îmân ettik, âmenû olduk
  9864. 2-Bakara 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  9865. 2-Bakara 14
    halev : yalnız kaldılar, başbaşa kaldılar
  9866. 2-Bakara 14
    ilâ şeyâtîni-him : kendi şeytanlarıyla
  9867. 2-Bakara 14
    mea-kum : sizinle beraber
  9868. 2-Bakara 14
    innemâ : sadece, ancak
  9869. 2-Bakara 14
    mustehziûne : alay edenler, alay eden kimseler
  9870. 2-Bakara 15
    yestehziu : alay eder
  9871. 2-Bakara 15
    ve : ve
  9872. 2-Bakara 15
    yemuddu-hum : onlara mühlet verir
  9873. 2-Bakara 15
    ya'mehûne : bocalarlar, şaşkın kalırlar
  9874. 2-Bakara 16
    ulâike : işte onlar
  9875. 2-Bakara 16
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9876. 2-Bakara 16
    terevû : satın aldılar
  9877. 2-Bakara 16
    ed dalâlete : dalâlet
  9878. 2-Bakara 16
    el hudâ : hidayet
  9879. 2-Bakara 16
    fe : fakat, o taktirde, o zaman
  9880. 2-Bakara 16
    ticâretu-hum : onların ticareti
  9881. 2-Bakara 16
    ve : ve
  9882. 2-Bakara 16
    muhtedîne : hidayette olanlar, hidayete erenler
  9883. 2-Bakara 17
    meselu-hum : onların misali, onların durumu
  9884. 2-Bakara 17
    ke : gibi
  9885. 2-Bakara 17
    meseli : misal, durum
  9886. 2-Bakara 17
    ellezi : ki o
  9887. 2-Bakara 17
    istevkade : ateş yaktı, tutuşturdu
  9888. 2-Bakara 17
    ren : ateş
  9889. 2-Bakara 17
    fe : böylece
  9890. 2-Bakara 17
    lemmâ : olduğu zaman
  9891. 2-Bakara 17
    edâet : aydınlattı
  9892. 2-Bakara 17
    havle-hu : onun etrafı, çevresi
  9893. 2-Bakara 17
    zehebe : giderdi
  9894. 2-Bakara 17
    ve : ve
  9895. 2-Bakara 17
    tereke-hum : ve onları terketti, bıraktı
  9896. 2-Bakara 17
    lâ yubsirûne : onlar görmüyorlar, görmezler,
  9897. 2-Bakara 18
    fe hum : artık onlar
  9898. 2-Bakara 18
    yerciûne : (onlar) dönmezler, dönemezler
  9899. 2-Bakara 19
    ev : veya
  9900. 2-Bakara 19
    ke sayyibin : yağmur gibi
  9901. 2-Bakara 19
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  9902. 2-Bakara 19
    ve ra'dun : ve gök gürlemesi, gök gürültüsü
  9903. 2-Bakara 19
    ve berkun : ve şimşek
  9904. 2-Bakara 19
    yec'alûne : kılarlar, yaparlar
  9905. 2-Bakara 19
    esâbia-hum : onların parmakları, parmakları
  9906. 2-Bakara 19
    min es savâiki : yıldırımlardan
  9907. 2-Bakara 19
    el mevt (mevti) : ölüm
  9908. 2-Bakara 19
    ve allâhu : ve Allah
  9909. 2-Bakara 19
    bi el kâfirîne : kâfirleri
  9910. 2-Bakara 20
    yekâdu : neredeyse (olacak)
  9911. 2-Bakara 20
    el berku : şimşek
  9912. 2-Bakara 20
    ebsâre-hum : onların gözleri
  9913. 2-Bakara 20
    kullemâ : her zaman, her defa
  9914. 2-Bakara 20
    edâe : aydınlattı
  9915. 2-Bakara 20
    lehum : onlar, onları
  9916. 2-Bakara 20
    meşev : yürüdüler
  9917. 2-Bakara 20
    ve izâ : ve olduğu zaman
  9918. 2-Bakara 20
    azleme : karanlık çöktü
  9919. 2-Bakara 20
    aleyhim : onların üzerine
  9920. 2-Bakara 20
    ve : ve
  9921. 2-Bakara 20
    lev : eğer, ise
  9922. 2-Bakara 20
    şâe : diledi
  9923. 2-Bakara 20
    le zehebe : elbette giderdi
  9924. 2-Bakara 20
    bi sem'i-him : onların işitmesi
  9925. 2-Bakara 20
    ve ebsâri-him : ve onların görmesi
  9926. 2-Bakara 20
    inne : hiç şüphesiz, muhakkak
  9927. 2-Bakara 20
    allâhe : Allah
  9928. 2-Bakara 20
    kulli şey'in : herşey
  9929. 2-Bakara 21
    eyyuhâ : ey
  9930. 2-Bakara 21
    en nâsu : insanlar
  9931. 2-Bakara 21
    rabbe-kum : (sizin) Rabbiniz
  9932. 2-Bakara 21
    ellezî : o ki, ki o
  9933. 2-Bakara 21
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  9934. 2-Bakara 21
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  9935. 2-Bakara 21
    tettekûne : takva sahibi olursunuz
  9936. 2-Bakara 22
    ellezî : o ki, ki o
  9937. 2-Bakara 22
    ceale : kıldı, yaptı
  9938. 2-Bakara 22
    lekum : sizin için, size
  9939. 2-Bakara 22
    el arda : arz, yeryüzü
  9940. 2-Bakara 22
    firâşen : döşek, yatak
  9941. 2-Bakara 22
    ves semâe (ve es semâe) : ve sema, gökyüzü
  9942. 2-Bakara 22
    binâen : bina olarak (kubbe şeklinde)
  9943. 2-Bakara 22
    ve enzele : ve indirdi
  9944. 2-Bakara 22
    es semâi : sema, gökyüzü
  9945. 2-Bakara 22
    en : su
  9946. 2-Bakara 22
    fe : o zaman, böylece
  9947. 2-Bakara 22
    ahrece : çıkardı
  9948. 2-Bakara 22
    es semarâti : ürünler, meyveler, mahsuller
  9949. 2-Bakara 22
    lekum : sizin için
  9950. 2-Bakara 22
    fe : o zaman, artık
  9951. 2-Bakara 22
    tec'alû : kılmayın, yapmayın
  9952. 2-Bakara 22
    endâden : eşler, benzerler
  9953. 2-Bakara 22
    ve entum : ve siz
  9954. 2-Bakara 22
    tâ'lemune : (siz) biliyorsunuz
  9955. 2-Bakara 23
    ve in kuntum : ve eğer siz iseniz
  9956. 2-Bakara 23
    reybin : şüpheinde
  9957. 2-Bakara 23
    nezzelnâ : biz indirdik
  9958. 2-Bakara 23
    fe'tû (fe u'tû) : o zaman, öyleyse getirin
  9959. 2-Bakara 23
    bi sûretin : bir sureyi
  9960. 2-Bakara 23
    ved'û (ve ud'û) : ve davet edin, çağırın
  9961. 2-Bakara 23
    şuhedâe-kum : sizin şahitleriniz
  9962. 2-Bakara 23
    sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  9963. 2-Bakara 24
    fe : o zaman, öyleyse, fakat
  9964. 2-Bakara 24
    in lem tef'alû : eğer yapamazsanız
  9965. 2-Bakara 24
    ve len tef'alû : ve asla yapamayacaksınız, yapamazsınız
  9966. 2-Bakara 24
    fettekû (fe ittekû) : o zaman, öyleyse sakının
  9967. 2-Bakara 24
    enre : ateş
  9968. 2-Bakara 24
    elletî : ki o
  9969. 2-Bakara 24
    en nâsu : insanlar
  9970. 2-Bakara 24
    vel hicâratu (ve el hicâratu) : ve taşlar
  9971. 2-Bakara 24
    uiddet : hazırlandı
  9972. 2-Bakara 24
    lil kâfirîne (li el kâfirîne) : kâfirler için, kâfirlere
  9973. 2-Bakara 25
    ve beşşir : vejdele
  9974. 2-Bakara 25
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
  9975. 2-Bakara 25
    ve amilû : ve yaptılar
  9976. 2-Bakara 25
    es sâlihâti : salih ameller, nefsi tezkiye edici
  9977. 2-Bakara 25
    enne : olduğunu
  9978. 2-Bakara 25
    lehum cennâtin : onlar için cennetler vardır
  9979. 2-Bakara 25
    tecrî : akar
  9980. 2-Bakara 25
    enhâru : nehirler
  9981. 2-Bakara 25
    kullemâ : her seferinde, her defasında
  9982. 2-Bakara 25
    min semeretin : ürünlerden, mahsullerden, meyvelerden
  9983. 2-Bakara 25
    zellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
  9984. 2-Bakara 25
    ve utû : ve verildi
  9985. 2-Bakara 25
    bi-hi muteşâbihan : ona benziyen, ona benzer
  9986. 2-Bakara 25
    ve lehum : ve onlar için (vardır)
  9987. 2-Bakara 25
    fî-hâ ezvâcun : orada eşler
  9988. 2-Bakara 25
    ve hum : ve onlar
  9989. 2-Bakara 25
    fî-hâ hâlidûne : orada devamlı kalacak olanlar
  9990. 2-Bakara 26
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  9991. 2-Bakara 26
    allâhe : Allah
  9992. 2-Bakara 26
    yestahyî : çekinmez
  9993. 2-Bakara 26
    en yadribe meselen : darbı mesel, misal, örnek vermek
  9994. 2-Bakara 26
    beûdaten : sivrisinek
  9995. 2-Bakara 26
    fe : fakat, hatta
  9996. 2-Bakara 26
    fevka-hâ : onun üstünde
  9997. 2-Bakara 26
    fe emmâ : fakat, ama, ise
  9998. 2-Bakara 26
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  9999. 2-Bakara 26
    fe : artık, bundan sonra, böylece
  10000. 2-Bakara 26
    ya'lemûne : bilirler
  10001. 2-Bakara 26
    enne-hû : onun olduğu
  10002. 2-Bakara 26
    el hakk : hak
  10003. 2-Bakara 26
    ve emmâ : ve fakat, ama
  10004. 2-Bakara 26
    ellezîne : onlar
  10005. 2-Bakara 26
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  10006. 2-Bakara 26
    fe : o zaman, böylece
  10007. 2-Bakara 26
    yekûlûne : derler
  10008. 2-Bakara 26
    erâde : diledi
  10009. 2-Bakara 26
    meselen : misal, örnek
  10010. 2-Bakara 26
    bi-hi kesîran : onunla çoğunu
  10011. 2-Bakara 26
    ve yehdî : ve hidayete erdirir
  10012. 2-Bakara 26
    bi-hi kesîran : onunla çoğunu
  10013. 2-Bakara 26
    ve mâ yudıllu : ve dalâlette bırakmaz
  10014. 2-Bakara 26
    el fâsıkîne : fasıklar, fıska düşenler
  10015. 2-Bakara 27
    ellezîne : onlar
  10016. 2-Bakara 27
    yenkudûne : nakzederler, bozarlar
  10017. 2-Bakara 27
    ve yaktaûne : ve keserler
  10018. 2-Bakara 27
    emera : emretti
  10019. 2-Bakara 27
    ensale : ulaştırmak
  10020. 2-Bakara 27
    ve yufsidûne : ve fesat çıkarırlar
  10021. 2-Bakara 27
    el ardı : yeryüzünde
  10022. 2-Bakara 27
    ulâike : işte onlar
  10023. 2-Bakara 27
    el hâsirûne : kendilerine yazık edenler, hüsranda olanlar (kazandıkları pozitif dereceler,
  10024. 2-Bakara 28
    keyfe : nasıl
  10025. 2-Bakara 28
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  10026. 2-Bakara 28
    ve kuntum : ve siz idiniz, oldunuz
  10027. 2-Bakara 28
    emvâten : ölüler
  10028. 2-Bakara 28
    fe : sonra
  10029. 2-Bakara 28
    summe : sonra
  10030. 2-Bakara 28
    summe : sonra
  10031. 2-Bakara 28
    summe : sonra
  10032. 2-Bakara 28
    ileyhi : ona
  10033. 2-Bakara 28
    turceûne : döndürüleceksiniz
  10034. 2-Bakara 29
    huvellezî (huve ellezî) : o ki
  10035. 2-Bakara 29
    lekum : sizin için
  10036. 2-Bakara 29
    el ardı : yeryüzünde
  10037. 2-Bakara 29
    cemîan : hepsi
  10038. 2-Bakara 29
    summe : sonra
  10039. 2-Bakara 29
    estevâ : yöneldi, istiva etti
  10040. 2-Bakara 29
    es semâi : sema, gökyüzü
  10041. 2-Bakara 29
    fe : böylece, sonra
  10042. 2-Bakara 29
    sevvâhunne : onları dizayn etti, düzenledi
  10043. 2-Bakara 29
    seb'a : yedi
  10044. 2-Bakara 29
    semâvâtin : semalar, gökler (gök katları)
  10045. 2-Bakara 29
    ve huve : ve o
  10046. 2-Bakara 29
    bi kulli şey'in : herşeyi
  10047. 2-Bakara 30
    ve iz kâle : ve demişti
  10048. 2-Bakara 30
    rabbu-ke : senin Rabbin
  10049. 2-Bakara 30
    li el melâiketi : meleklere
  10050. 2-Bakara 30
    el ardı : yeryüzünde
  10051. 2-Bakara 30
    halîfeten : halife
  10052. 2-Bakara 30
    e tec'alu : kılacak mısın, yapacak mısın
  10053. 2-Bakara 30
    men : kimse, kişi (birisi)
  10054. 2-Bakara 30
    ve yesfiku : ve (kan) akıtır, (kan) döker
  10055. 2-Bakara 30
    ed dimâe : kan
  10056. 2-Bakara 30
    ve nahnu : ve biz
  10057. 2-Bakara 30
    nusebbihu : tesbih ediyoruz, yüceltiyoruz,
  10058. 2-Bakara 30
    bi hamdi-ke : seni hamd ile, hamdinle
  10059. 2-Bakara 30
    ve nukaddisu : ve takdis ediyoruz, mukaddes
  10060. 2-Bakara 30
    leke : seni
  10061. 2-Bakara 30
    le : dedi
  10062. 2-Bakara 30
    innî a'lemu : muhakkak ki ben bilirim
  10063. 2-Bakara 30
    mâ lâ tâ'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  10064. 2-Bakara 31
    ve : ve
  10065. 2-Bakara 31
    alleme : öğretti
  10066. 2-Bakara 31
    âdeme : Âdem
  10067. 2-Bakara 31
    el esmâe : isimler
  10068. 2-Bakara 31
    kulle-hâ : onun hepsi
  10069. 2-Bakara 31
    summe : sonra
  10070. 2-Bakara 31
    el melâiketi : melekler
  10071. 2-Bakara 31
    fe : o zaman, öyleyse, haydi
  10072. 2-Bakara 31
    le : dedi
  10073. 2-Bakara 31
    enbiû-nî : bana haber verin
  10074. 2-Bakara 31
    bi esmâe : isimleri ile, isimleri
  10075. 2-Bakara 31
    sadikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  10076. 2-Bakara 32
    subhâne-ke : sen sübhansın, seni tenzih ederiz
  10077. 2-Bakara 32
    ilme : ilim, bilgi
  10078. 2-Bakara 32
    lenâ : bizim
  10079. 2-Bakara 32
    allemte-nâ : sen bize öğrettin
  10080. 2-Bakara 32
    inne-ke : muhakkak ki sen
  10081. 2-Bakara 32
    ente : sen
  10082. 2-Bakara 32
    el alîmu : en iyi bilen
  10083. 2-Bakara 32
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  10084. 2-Bakara 33
    le : dedi
  10085. 2-Bakara 33
    yâ âdemu : ey Âdem
  10086. 2-Bakara 33
    enbi'-hum : onlara haber ver, bildir
  10087. 2-Bakara 33
    bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
  10088. 2-Bakara 33
    fe lemmâ : olunca, olduğu zaman
  10089. 2-Bakara 33
    enbee-hum : onlara haber verdi, bildirdi
  10090. 2-Bakara 33
    bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
  10091. 2-Bakara 33
    le : dedi
  10092. 2-Bakara 33
    e lem : olmaz mı, olmadı mı
  10093. 2-Bakara 33
    ekul : ben derim, söylerim
  10094. 2-Bakara 33
    lekum : sizin, size
  10095. 2-Bakara 33
    in-nî a'lemu : muhakkak ki ben bilirim
  10096. 2-Bakara 33
    gaybe : gayb, bilinmeyen
  10097. 2-Bakara 33
    es semâvâti : semalar, gökler
  10098. 2-Bakara 33
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  10099. 2-Bakara 33
    ve a'lemu : ve ben bilirim
  10100. 2-Bakara 33
    tubdûne : açıklıyorsunuz
  10101. 2-Bakara 33
    ve mâ : ve şeyi, şeyleri
  10102. 2-Bakara 33
    tektumûne : gizliyorsunuz
  10103. 2-Bakara 34
    ve iz : ve o zaman, olduğu zaman
  10104. 2-Bakara 34
    li el melâiketi : meleklere
  10105. 2-Bakara 34
    li âdeme : Âdem'e
  10106. 2-Bakara 34
    fe : o zaman, hemen
  10107. 2-Bakara 34
    secedû : secde ettiler
  10108. 2-Bakara 34
    iblîse : iblis (ümitsizliğe düşen, Allah'ın rah-
  10109. 2-Bakara 34
    ebâ : çekindi, kaçındı, direndi
  10110. 2-Bakara 34
    ve istekbere : ve kibirlendi, büyüklendi
  10111. 2-Bakara 34
    vene : ve oldu
  10112. 2-Bakara 34
    min el kâfirîne : kâfirlerden
  10113. 2-Bakara 35
    ve kulnâ : ve biz dedik
  10114. 2-Bakara 35
    âdemu : Âdem
  10115. 2-Bakara 35
    ente : sen
  10116. 2-Bakara 35
    ve zevcu-ke : ve senin eşin
  10117. 2-Bakara 35
    el cennete : cennet
  10118. 2-Bakara 35
    ve kulâ : ve ikiniz yeyin
  10119. 2-Bakara 35
    ragaden : bol bol
  10120. 2-Bakara 35
    ve lâ takrabâ : ve yaklaşmayın (ikiniz)
  10121. 2-Bakara 35
    eş şecerete : ağaç
  10122. 2-Bakara 35
    fe : o zaman, o taktirde, aksi halde, yoksa
  10123. 2-Bakara 35
    tekûnâ : siz (ikiniz) olursunuz
  10124. 2-Bakara 35
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  10125. 2-Bakara 36
    fe : o zaman, fakat
  10126. 2-Bakara 36
    ezelle-humâ : onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
  10127. 2-Bakara 36
    eş şeytânu : şeytan
  10128. 2-Bakara 36
    fe : artık, böylece
  10129. 2-Bakara 36
    ahrece-humâ : onları (ikisini) çıkardı
  10130. 2-Bakara 36
    ve : ve
  10131. 2-Bakara 36
    ve lekum : ve sizin için
  10132. 2-Bakara 36
    el ardı : arz, yeryüzü
  10133. 2-Bakara 36
    mustekarrun : kararlaştırılmışolan, karar kılma,
  10134. 2-Bakara 36
    ve metâun : ve meta, geçinme, maişetini temin etme,
  10135. 2-Bakara 37
    fe : o zaman, sonra
  10136. 2-Bakara 37
    telekkâ : telâkki etti, aldı, öğrendi
  10137. 2-Bakara 37
    âdemu : Âdem
  10138. 2-Bakara 37
    kelimâtin : kelimeler
  10139. 2-Bakara 37
    febe aleyhi : böylece onun tövbesini kabul etti
  10140. 2-Bakara 37
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  10141. 2-Bakara 37
    huve : o
  10142. 2-Bakara 37
    et tevvâbu : tövbeleri kabul eden
  10143. 2-Bakara 37
    er rahîmu : Rahim esmasıyla tecelli eden
  10144. 2-Bakara 38
    cemîan : topluca, hepiniz
  10145. 2-Bakara 38
    fe : o zaman
  10146. 2-Bakara 38
    ye'tiye-enne-kum : size mutlaka gelecek
  10147. 2-Bakara 38
    huden : hidayet (Allah'a ulaşma)
  10148. 2-Bakara 38
    fe men : o zaman kim
  10149. 2-Bakara 38
    tebia : tâbî oldu
  10150. 2-Bakara 38
    hudâye : hidayetim
  10151. 2-Bakara 38
    fe lâ havfun : artık korku yoktur
  10152. 2-Bakara 38
    aleyhim : onlara
  10153. 2-Bakara 38
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  10154. 2-Bakara 39
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  10155. 2-Bakara 39
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  10156. 2-Bakara 39
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  10157. 2-Bakara 39
    ulâike : işte onlar
  10158. 2-Bakara 39
    en nârı : ateş
  10159. 2-Bakara 39
    hâlidûne : ebedî, sonsuz, devamlı kalacak olanlar
  10160. 2-Bakara 40
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  10161. 2-Bakara 40
    ni'metiye : ni'metimi
  10162. 2-Bakara 40
    elletî : ki o
  10163. 2-Bakara 40
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  10164. 2-Bakara 40
    aleykum : size, sizi
  10165. 2-Bakara 40
    ve evfû : ve vefa edin, ifa edin, hakkıyla yerine getirin
  10166. 2-Bakara 40
    ve : ve
  10167. 2-Bakara 40
    iyyâ-ye : yalnız benden, sadece benden
  10168. 2-Bakara 40
    fe : o zaman, böylece, artık
  10169. 2-Bakara 40
    erhebûne : korkun
  10170. 2-Bakara 41
    ve âminû : ve Allah'a ulaşmayı dileyin, îmân edin
  10171. 2-Bakara 41
    enzeltu : ben indirdim
  10172. 2-Bakara 41
    mea-kum : sizinle beraber, sizin yanınızda olan
  10173. 2-Bakara 41
    vetekûnû : ve olmayın
  10174. 2-Bakara 41
    evvele : evvel, ilk
  10175. 2-Bakara 41
    veteşterû : ve satmayın
  10176. 2-Bakara 41
    semenen : bedel, ücret
  10177. 2-Bakara 41
    kalîlen : az
  10178. 2-Bakara 41
    ve iyyâ-ye : ve yalnız ben
  10179. 2-Bakara 41
    fe : artık, o halde
  10180. 2-Bakara 41
    ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
  10181. 2-Bakara 42
    vetelbisû : ve karıştırmayın, gizleyip örtmeyin
  10182. 2-Bakara 42
    el hakka : hakk, gerçek
  10183. 2-Bakara 42
    bi el bâtılı : bâtıl ile 4 - ve tektumû
  10184. 2-Bakara 42
    ve entum : ve siz
  10185. 2-Bakara 42
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  10186. 2-Bakara 43
    ve ekîmû : ve ikame edin, gereği üzere yerine getirin
  10187. 2-Bakara 43
    es salâte : namaz
  10188. 2-Bakara 43
    ve âtû : ve verin
  10189. 2-Bakara 43
    ez zekâte : zekât
  10190. 2-Bakara 43
    ve erkeû : ve rükû edin
  10191. 2-Bakara 43
    mea : beraber
  10192. 2-Bakara 43
    er râkiîne : rukû edenler
  10193. 2-Bakara 44
    e : mi
  10194. 2-Bakara 44
    te'murûne : emrediyorsunuz
  10195. 2-Bakara 44
    ense : insanlar
  10196. 2-Bakara 44
    bi el birri : birr'i, ebrar olmayı, maddî-manevî
  10197. 2-Bakara 44
    ve tensevne : ve unutuyorsunuz
  10198. 2-Bakara 44
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
  10199. 2-Bakara 44
    ve entum : ve siz
  10200. 2-Bakara 44
    tetlûne : okuyorsunuz
  10201. 2-Bakara 44
    el kitâbe : kitap
  10202. 2-Bakara 44
    e fe lâ ta'kılûne : o halde, hâlâ akıl etmiyor musunuz
  10203. 2-Bakara 45
    ve isteînû : ve istiane (Allah'tan özel yardım,
  10204. 2-Bakara 45
    bi es sabri : sabırla
  10205. 2-Bakara 45
    ve es sâlâti : ve namaz
  10206. 2-Bakara 45
    ve inne-hâ : hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
  10207. 2-Bakara 45
    le : mutlaka, elbette, muhakkak
  10208. 2-Bakara 45
    kebîretun : büyük, zor, ağır
  10209. 2-Bakara 45
    alâ el hâşiîne : huşû sahiplerine
  10210. 2-Bakara 46
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10211. 2-Bakara 46
    yezunnûne : bilirler, yakîn derecesinde inanırlar
  10212. 2-Bakara 46
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  10213. 2-Bakara 46
    ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu
  10214. 2-Bakara 46
    ileyhi râciûne : ona dönecek olanlar
  10215. 2-Bakara 47
    benî isrâîle : ey İsrailoğulları
  10216. 2-Bakara 47
    ni'metiye : ni'metimi
  10217. 2-Bakara 47
    elletî : ki o (nu)
  10218. 2-Bakara 47
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  10219. 2-Bakara 47
    aleykum : sizi, size
  10220. 2-Bakara 47
    ve en-nî : ve benim olduğum(u)
  10221. 2-Bakara 47
    alâ el âlemîne : âlemlere
  10222. 2-Bakara 48
    ve ittekû : ve sakının, çekinin
  10223. 2-Bakara 48
    yevmen : gün
  10224. 2-Bakara 48
    teczî : karşılığı ödenmez
  10225. 2-Bakara 48
    nefsun : bir nefs, bir kimse
  10226. 2-Bakara 48
    an nefsin : nefsten, bir kimseden
  10227. 2-Bakara 48
    şey'en : bir şey
  10228. 2-Bakara 48
    veyukbelu : ve kabul olunmaz
  10229. 2-Bakara 48
    şefâatun : şefaat, yardım
  10230. 2-Bakara 48
    ve lâ yu'hazu : ve alınmaz
  10231. 2-Bakara 48
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlara yardım olunmaz
  10232. 2-Bakara 49
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  10233. 2-Bakara 49
    necceynâ-kum : sizi biz kurtardık
  10234. 2-Bakara 49
    min âli fir'avne : firavun ailesinden
  10235. 2-Bakara 49
    yesûmûne-kum : size tattırıyorlar, yapıyorlar
  10236. 2-Bakara 49
    e : kötü
  10237. 2-Bakara 49
    el azâbi : azap
  10238. 2-Bakara 49
    yuzebbihûne : boğazlıyorlar, öldürüyorlar
  10239. 2-Bakara 49
    ebnâe-kum : sizin oğullarınız
  10240. 2-Bakara 49
    ve yestahyûne : ve sağ bırakıyorlar
  10241. 2-Bakara 49
    nisâe-kum : sizin kadınlarınız
  10242. 2-Bakara 49
    ve fî zâlikum : ve bunda vardır
  10243. 2-Bakara 49
    belâun : belâ, imtihan
  10244. 2-Bakara 50
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  10245. 2-Bakara 50
    el bahre : deniz
  10246. 2-Bakara 50
    fe : o zaman, böylece
  10247. 2-Bakara 50
    enceynâ-kum : biz sizi kurtardık
  10248. 2-Bakara 50
    ve agraknâ : ve biz boğduk
  10249. 2-Bakara 50
    âle fir'avne : firavun ailesi
  10250. 2-Bakara 50
    ve entum : ve siz
  10251. 2-Bakara 50
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  10252. 2-Bakara 51
    ve iz : ve o zaman
  10253. 2-Bakara 51
    erbaîne : kırk
  10254. 2-Bakara 51
    leyleten : gece
  10255. 2-Bakara 51
    summe : sonra
  10256. 2-Bakara 51
    ittehaztum(u) : siz edindiniz
  10257. 2-Bakara 51
    el icle : buzağı
  10258. 2-Bakara 51
    ve entum : ve siz
  10259. 2-Bakara 51
    zâlimûne : zalimler, haksızlık edenler
  10260. 2-Bakara 52
    summe : sonra
  10261. 2-Bakara 52
    afevnâ : biz affettik
  10262. 2-Bakara 52
    like : bu
  10263. 2-Bakara 52
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  10264. 2-Bakara 52
    teşkurûne : şükredersiniz
  10265. 2-Bakara 53
    ve iz âteynâ : ve biz vermiştik
  10266. 2-Bakara 53
    el kitâbe : kitap
  10267. 2-Bakara 53
    ve : ve
  10268. 2-Bakara 53
    el furkâne : furkan, hakkı bâtıldan ayırma, idrak
  10269. 2-Bakara 53
    lealle-kum : umulur ki siz böylece diye
  10270. 2-Bakara 53
    tehtedûne : hidayete erersiniz
  10271. 2-Bakara 54
    ve iz kâle : ve demişti
  10272. 2-Bakara 54
    inne-kum : hiç şüphesiz siz, muhakkak ki siz
  10273. 2-Bakara 54
    zalemtum : zulmettiniz
  10274. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : nefsleriniz, kendiniz
  10275. 2-Bakara 54
    el icle : buzağı
  10276. 2-Bakara 54
    fe tûbû : artık, hemenvbe edin
  10277. 2-Bakara 54
    fe uktulû : o zaman, o halde, artık öldürün
  10278. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendi kendiniz, birbiriniz
  10279. 2-Bakara 54
    lekum : sizin için,
  10280. 2-Bakara 54
    inde : yanında, katında
  10281. 2-Bakara 54
    fe : böylece
  10282. 2-Bakara 54
    be aleykum : sizin tövbenizi kabul etti
  10283. 2-Bakara 54
    inne-hu : muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
  10284. 2-Bakara 54
    huve : o
  10285. 2-Bakara 54
    et tevvâbu : tövbeleri kabul eden
  10286. 2-Bakara 54
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
  10287. 2-Bakara 55
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10288. 2-Bakara 55
    len nu'mine : biz asla inanmayız
  10289. 2-Bakara 55
    leke : sana
  10290. 2-Bakara 55
    nerâ : biz görürüz
  10291. 2-Bakara 55
    allâhe : Allah
  10292. 2-Bakara 55
    cehreten : açıkça
  10293. 2-Bakara 55
    fe : o zaman, bunun üzerine
  10294. 2-Bakara 55
    ehazet-kum(u) : sizi aldı, yakaladı
  10295. 2-Bakara 55
    es sâikatu : yıldırım
  10296. 2-Bakara 55
    ve entum : ve siz
  10297. 2-Bakara 55
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  10298. 2-Bakara 56
    summe : sonra
  10299. 2-Bakara 56
    beasnâ-kum : sizi dirilttik
  10300. 2-Bakara 56
    mevti-kum : sizin ölümünüz
  10301. 2-Bakara 56
    lealle-kum : umulur ki böylece siz, belki siz
  10302. 2-Bakara 56
    teşkurûne : şükredersiniz
  10303. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10304. 2-Bakara 57
    zallelnâ : gölgeledik, gölge yaptık
  10305. 2-Bakara 57
    aleykum : sizin üzerinize
  10306. 2-Bakara 57
    el gamâme : bulut
  10307. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10308. 2-Bakara 57
    enzel-nâ : biz indirdik
  10309. 2-Bakara 57
    aleykum : sizin üzerinize
  10310. 2-Bakara 57
    el menne : kudret helvası
  10311. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10312. 2-Bakara 57
    es selvâ : bıldırcın
  10313. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10314. 2-Bakara 57
    zalemû-nâ : bize zulmetmediler
  10315. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10316. 2-Bakara 57
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  10317. 2-Bakara 57
    yazlimûne : zulmediyorlar
  10318. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10319. 2-Bakara 58
    el karyete : karye (kasabadan küçük yerleşim birimi)
  10320. 2-Bakara 58
    fe : artık, böylece
  10321. 2-Bakara 58
    ragaden : bol bol
  10322. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10323. 2-Bakara 58
    elbe : kapı
  10324. 2-Bakara 58
    succeden : secde ederek
  10325. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10326. 2-Bakara 58
    lekum : sizin için, size
  10327. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10328. 2-Bakara 58
    se-nezîdu : artıracağız
  10329. 2-Bakara 58
    el muhsinîne : muhsinler, ahsen olanlar (fizik vücudunu teslim edenler)
  10330. 2-Bakara 59
    fe : o zaman, fakat, sonra
  10331. 2-Bakara 59
    beddele : değiştirdi
  10332. 2-Bakara 59
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10333. 2-Bakara 59
    zalemû : zulmettiler
  10334. 2-Bakara 59
    kavlen : söz
  10335. 2-Bakara 59
    gayre : başka
  10336. 2-Bakara 59
    ellezî : ki o
  10337. 2-Bakara 59
    le : söylendi
  10338. 2-Bakara 59
    lehum : onlara
  10339. 2-Bakara 59
    fe : o zaman, bunun üzerine
  10340. 2-Bakara 59
    enzelnâ : biz indirdik
  10341. 2-Bakara 59
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10342. 2-Bakara 59
    zalemû : zulmettiler
  10343. 2-Bakara 59
    riczen : korkunç azap, habis azap (taun
  10344. 2-Bakara 59
    es semâi : sema, gök
  10345. 2-Bakara 59
    yefsukûne : fıska düşüyorlar, îmândan sonra küfre düşüyorlar
  10346. 2-Bakara 60
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10347. 2-Bakara 60
    isteskâ : suya kavuşmayı istedi
  10348. 2-Bakara 60
    fe : o zaman, böylece
  10349. 2-Bakara 60
    bi asâ-ke : senin asan ile
  10350. 2-Bakara 60
    el hacere : taş, kaya
  10351. 2-Bakara 60
    fe : o zaman, böylece
  10352. 2-Bakara 60
    infeceret : fışkırdı
  10353. 2-Bakara 60
    isnetâ aşrete : 12
  10354. 2-Bakara 60
    aynen : göz, pınar, kaynak
  10355. 2-Bakara 60
    alîme : bildi
  10356. 2-Bakara 60
    meşrebe-hum : onların içeceği yer, kendiecekleri yer
  10357. 2-Bakara 60
    verebû : ve için, içiniz
  10358. 2-Bakara 60
    ve lâ ta'sev : ve haddi aşmayın, azmayın, asi
  10359. 2-Bakara 60
    el ardı : yeryüzünde
  10360. 2-Bakara 60
    mufsidîne : fesat çıkaranlar (fesat çıkarıcı kimseler)
  10361. 2-Bakara 61
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10362. 2-Bakara 61
    len nasbirâ : sabredemeyiz
  10363. 2-Bakara 61
    fe ud'u : öyleyse, artık dua et
  10364. 2-Bakara 61
    lenâ : bizim için, bize
  10365. 2-Bakara 61
    rabbe-ke : senin Rabbin
  10366. 2-Bakara 61
    lenâ : bizim için, bize
  10367. 2-Bakara 61
    el ardu : arz, yeryüzü, toprak
  10368. 2-Bakara 61
    ve kıssâi-hâ : ve onun salataları
  10369. 2-Bakara 61
    ve fûmi-hâ : ve onun sarımsağı
  10370. 2-Bakara 61
    ve adesi-hâ : ve onun mercimeği
  10371. 2-Bakara 61
    ve basali-hâ : ve onun soğanı
  10372. 2-Bakara 61
    le : dedi
  10373. 2-Bakara 61
    e testebdilûne : değiştiriyor musunuz
  10374. 2-Bakara 61
    ellezî : o ki, ki o
  10375. 2-Bakara 61
    huve : o
  10376. 2-Bakara 61
    ednâ : daha düşük, daha değersiz
  10377. 2-Bakara 61
    billezî (bi ellezî) : onunla ki
  10378. 2-Bakara 61
    huve hayrun : o hayırlı, o daha hayırlı
  10379. 2-Bakara 61
    fe : o zaman, böylece, öyle ise
  10380. 2-Bakara 61
    inne lekum : muhakkak ki sizin için, size
  10381. 2-Bakara 61
    seeltum : siz istediniz
  10382. 2-Bakara 61
    ve duribet : ve vuruldu (damga)
  10383. 2-Bakara 61
    aleyhim : onların üzerine
  10384. 2-Bakara 61
    ez zilletu : zillet, hakirlik, alçaklık ve aşağılık
  10385. 2-Bakara 61
    ve el meskenetu : ve düşkünlük, fakirlik, sefalet
  10386. 2-Bakara 61
    ve bâu : ve uğradılar
  10387. 2-Bakara 61
    like : işte bu
  10388. 2-Bakara 61
    enne-hum : onların olduğu
  10389. 2-Bakara 61
    yekfurûne : inkâr ediyorlar
  10390. 2-Bakara 61
    ve yaktulûne : ve öldürüyorlar
  10391. 2-Bakara 61
    en nebiyyîne : peygamberler
  10392. 2-Bakara 61
    el hakkı : hak
  10393. 2-Bakara 61
    like bi mâ : işte bu şey sebebiyle, dolayısıyla
  10394. 2-Bakara 61
    ve kânû : ve oldular
  10395. 2-Bakara 61
    ya'tedûne : haddi aşıyorlar
  10396. 2-Bakara 62
    inne ellezîne : muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
  10397. 2-Bakara 62
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  10398. 2-Bakara 62
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  10399. 2-Bakara 62
    ve en nasârâ : ve hristiyanlar
  10400. 2-Bakara 62
    ve es sâbiîne : ve meleklere veya yıldızlara tapanlar
  10401. 2-Bakara 62
    men : kim, kimse(ler)
  10402. 2-Bakara 62
    âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı
  10403. 2-Bakara 62
    ve el yevmi el âhiri : ve son gün, ve sonraki gün, ruhun Allah'a ulaşma günü
  10404. 2-Bakara 62
    ve amile sâlihan : ve salih amel, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel yaptı
  10405. 2-Bakara 62
    fe : artık, böylece
  10406. 2-Bakara 62
    lehum : onlar için, onların
  10407. 2-Bakara 62
    ecru-hum : ecirleri, mükâfatları
  10408. 2-Bakara 62
    inde : yanında, katında
  10409. 2-Bakara 62
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  10410. 2-Bakara 62
    aleyhim : onlara
  10411. 2-Bakara 62
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  10412. 2-Bakara 63
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10413. 2-Bakara 63
    ehaznâ : almıştık
  10414. 2-Bakara 63
    ve refa'-nâ : ve biz yükselttik, kaldırdık
  10415. 2-Bakara 63
    fevka-kum : sizin üstünüze
  10416. 2-Bakara 63
    et tûra : Tur
  10417. 2-Bakara 63
    ateynâ-kum : size verdiğimiz şeyler
  10418. 2-Bakara 63
    bi kuvvetin : kuvvetle
  10419. 2-Bakara 63
    ve uzkurû : ve hatırlayın
  10420. 2-Bakara 63
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  10421. 2-Bakara 63
    tettekûne : takva sahibi olursunuz
  10422. 2-Bakara 64
    summe : sonra
  10423. 2-Bakara 64
    tevelleytum : siz döndünüz
  10424. 2-Bakara 64
    ba'di zâlike : bundan sonra
  10425. 2-Bakara 64
    fe : işte, artık, böylece
  10426. 2-Bakara 64
    lev lâ : eğer olmasaydı
  10427. 2-Bakara 64
    aleykum : size, sizin üzerinize
  10428. 2-Bakara 64
    ve : ve
  10429. 2-Bakara 64
    rahmetu-hu : onun rahmeti
  10430. 2-Bakara 64
    le : elbette
  10431. 2-Bakara 64
    el hâsirîne : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar
  10432. 2-Bakara 65
    ve lekad : ve andolsun
  10433. 2-Bakara 65
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10434. 2-Bakara 65
    i'tedev : hakka tecavüz ettiler, haddi aştılar
  10435. 2-Bakara 65
    es sebti : cumartesi gününde
  10436. 2-Bakara 65
    fe : artık, böylece, bunun üzerine
  10437. 2-Bakara 65
    lehum : onlara
  10438. 2-Bakara 65
    radeten : maymun
  10439. 2-Bakara 65
    hasiîne : zelil, hakir, kovulmuş olanlar
  10440. 2-Bakara 66
    fe : artık, böylece
  10441. 2-Bakara 66
    cealnâ-hâ : biz onu kıldık
  10442. 2-Bakara 66
    nekâlen : nakledilecek olay, ibret
  10443. 2-Bakara 66
    beyne : arasında
  10444. 2-Bakara 66
    yedey-hâ (beyne yedeyha) : onun elleri (onun önündeki)
  10445. 2-Bakara 66
    ve mâ : ve şey(ler), kimseler
  10446. 2-Bakara 66
    halfe-hâ : onun arkasında
  10447. 2-Bakara 66
    ve mevzaten : ve vaaz, öğüt, nasihat
  10448. 2-Bakara 66
    li el muttakîne : takva sahipleri için
  10449. 2-Bakara 67
    ve : ve
  10450. 2-Bakara 67
    le : dedi
  10451. 2-Bakara 67
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  10452. 2-Bakara 67
    allâhe : Allah
  10453. 2-Bakara 67
    ye'muru-kum : size emrediyor
  10454. 2-Bakara 67
    en tezbehû : kesmenizi
  10455. 2-Bakara 67
    bakaraten : bir inek
  10456. 2-Bakara 67
    e : mi
  10457. 2-Bakara 67
    tettehızu-nâ : bizi ediniyorsun
  10458. 2-Bakara 67
    huzuven : alay konusu
  10459. 2-Bakara 67
    le : dedi
  10460. 2-Bakara 67
    eûzu : ben sığınırım
  10461. 2-Bakara 67
    en ekûne : olmak (benim olmam)
  10462. 2-Bakara 67
    el câhilîne : cahiller
  10463. 2-Bakara 68
    lenâ : bize, bizim için
  10464. 2-Bakara 68
    rabbe-ke : senin Rabbin
  10465. 2-Bakara 68
    yubeyyin : açıklasın
  10466. 2-Bakara 68
    lenâ : bize
  10467. 2-Bakara 68
    hiye : o
  10468. 2-Bakara 68
    le : dedi
  10469. 2-Bakara 68
    inne-hu : muhakkak ki o, şüphesiz o
  10470. 2-Bakara 68
    yekûlu : diyor, söylüyor
  10471. 2-Bakara 68
    inne-hâ : muhakkak ki o
  10472. 2-Bakara 68
    ve : ve
  10473. 2-Bakara 68
    beynelike : bu (ikisi) arasında
  10474. 2-Bakara 68
    fe : artık, böylece
  10475. 2-Bakara 68
    tu'merûne : emrolundunuz
  10476. 2-Bakara 69
    lenâ rabbe-ke : bizim için Rabbine
  10477. 2-Bakara 69
    yubeyyin : açıklasın
  10478. 2-Bakara 69
    lenâ : bize
  10479. 2-Bakara 69
    levnu-hâ : onun rengi
  10480. 2-Bakara 69
    le : dedi
  10481. 2-Bakara 69
    inne-hu : muhakkak ki o, şüphesiz o
  10482. 2-Bakara 69
    yekûlu : diyor, söylüyor
  10483. 2-Bakara 69
    inne-hâ : muhakkak ki o, şüphesiz o
  10484. 2-Bakara 69
    levnu-hâ : onun rengi
  10485. 2-Bakara 69
    tesurru : sürur, ferahlık, huzur verir (hoşa gider)
  10486. 2-Bakara 69
    en nâzirîne : nazar edenler, görenler, bakanlar
  10487. 2-Bakara 70
    lenâ rabbe-ke : bizim için Rabbine
  10488. 2-Bakara 70
    yubeyyin : açıklasın
  10489. 2-Bakara 70
    lenâ : bize
  10490. 2-Bakara 70
    hiye inne : muhakkak ki bu
  10491. 2-Bakara 70
    el bakara : inek
  10492. 2-Bakara 70
    teşâbehe : teşbih edildi, benzetmesi yapıldı (belli oldu)
  10493. 2-Bakara 70
    aleynâ : bize
  10494. 2-Bakara 70
    ve in-nâ : ve muhakkak biz, hiç şüphesiz biz
  10495. 2-Bakara 70
    in şâe allâhu : Allah dilerse
  10496. 2-Bakara 70
    le muhtedûne : elbette hidayete erenler, ulaşanlar
  10497. 2-Bakara 71
    le : dedi
  10498. 2-Bakara 71
    inne-hu : muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
  10499. 2-Bakara 71
    yekûlu innehâ : diyor
  10500. 2-Bakara 71
    zelûlun : zelil değil, boyunduruk altına
  10501. 2-Bakara 71
    el arda : arazi, yer, toprak
  10502. 2-Bakara 71
    veteskî : ve sulamaz
  10503. 2-Bakara 71
    el harse : ekin (tarla)
  10504. 2-Bakara 71
    musellemetun : salınmış, serbest bırakılmış
  10505. 2-Bakara 71
    lâ şiyete : leke yoktur
  10506. 2-Bakara 71
    elne : şimdi
  10507. 2-Bakara 71
    ci'te : geldin
  10508. 2-Bakara 71
    bi el hakkı : hak ile, gerçekle
  10509. 2-Bakara 71
    fe : böylece, bunun üzerine
  10510. 2-Bakara 71
    zebehû-hâ : onu boğazladılar, kestiler
  10511. 2-Bakara 71
    ve mâ kâdû yef'alûne : ve neredeyse yapmayacaklardı
  10512. 2-Bakara 72
    ve iz kateltum : ve öldürmüştünüz
  10513. 2-Bakara 72
    nefsen : bir nefs, bir kişi
  10514. 2-Bakara 72
    feddâre'tum (fe eddâre'tum) : sonra da başınızdan savdınız,
  10515. 2-Bakara 72
    ve allâhu : ve Allah
  10516. 2-Bakara 72
    mâ kuntum tektumûne : sizin gizlemiş olduğunuz şeyi
  10517. 2-Bakara 73
    fe kulnâ : o zaman biz dedik
  10518. 2-Bakara 73
    kezâlike : işteylece, bunun gibi
  10519. 2-Bakara 73
    el mevtâ : ölü
  10520. 2-Bakara 73
    ve yurî-kum : ve sizesterir
  10521. 2-Bakara 73
    leallekum : umulur ki böylece siz
  10522. 2-Bakara 73
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  10523. 2-Bakara 74
    summe : sonra
  10524. 2-Bakara 74
    kaset : kasiyet bağladı, katılaştı
  10525. 2-Bakara 74
    like : işte bu
  10526. 2-Bakara 74
    fe : artık, öyle ki
  10527. 2-Bakara 74
    hiye : o
  10528. 2-Bakara 74
    ke : gibi
  10529. 2-Bakara 74
    el hıcâreti : taşlar
  10530. 2-Bakara 74
    ev : veya
  10531. 2-Bakara 74
    eşeddu : daha şiddetli
  10532. 2-Bakara 74
    kasveten : kasvetli, katılaşmış
  10533. 2-Bakara 74
    ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak
  10534. 2-Bakara 74
    min el hıcâreti : taşlardan
  10535. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  10536. 2-Bakara 74
    yetefecceru : çıkar, fışkırır (kaynar)
  10537. 2-Bakara 74
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  10538. 2-Bakara 74
    ve inne min-hâ : ve muhakkak ondan
  10539. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  10540. 2-Bakara 74
    yeşşakkaku : yarılır
  10541. 2-Bakara 74
    fe : o zaman, böylece
  10542. 2-Bakara 74
    el mâu : su
  10543. 2-Bakara 74
    ve inne min-hâ : ve muhakkak ondan
  10544. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  10545. 2-Bakara 74
    yehbitu : düşer (aşağı yuvarlanır)
  10546. 2-Bakara 74
    min haşyete : haşyet duygusundan, korkusundan
  10547. 2-Bakara 74
    ve mâ allâhu : ve Allah değildir
  10548. 2-Bakara 74
    ta'melûne : yaptıklarınız şeylerden
  10549. 2-Bakara 75
    e fe tatmeûne : umuyor musunuz
  10550. 2-Bakara 75
    en yu'minû : inanmaları
  10551. 2-Bakara 75
    lekum : size
  10552. 2-Bakara 75
    ve kad kâne : ve olmuştu
  10553. 2-Bakara 75
    ferîkun : bir fırka, bir grup
  10554. 2-Bakara 75
    yesmeûne : işitirler
  10555. 2-Bakara 75
    kelâm : kelâm, söz
  10556. 2-Bakara 75
    summe : sonra
  10557. 2-Bakara 75
    yuharrifûne-hu : onu tahrif ederler, değiştirirler
  10558. 2-Bakara 75
    ve hum : ve onlar
  10559. 2-Bakara 75
    ya'lemûne : biliyorlar
  10560. 2-Bakara 76
    ve izâ : ve olduğu zaman
  10561. 2-Bakara 76
    lekû : mülâki oldular, karşılaştılar
  10562. 2-Bakara 76
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10563. 2-Bakara 76
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10564. 2-Bakara 76
    âmennâ : biz âmenû olduk, îmân ettik
  10565. 2-Bakara 76
    ve izâ halâ : ve yalnız kaldıkları zaman
  10566. 2-Bakara 76
    e tuhaddisûne-hum : onlara anlatıyor musunuz, haber mi
  10567. 2-Bakara 76
    feteha : açtı
  10568. 2-Bakara 76
    aleykum : size
  10569. 2-Bakara 76
    inde rabbi-kum : Rabbinizin katında
  10570. 2-Bakara 76
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
  10571. 2-Bakara 77
    e ve lâ ya'lemûne : ve bilmiyorlar mı
  10572. 2-Bakara 77
    enne : olduğunu
  10573. 2-Bakara 77
    allâhe : Allah
  10574. 2-Bakara 77
    ya'lemu : bilir
  10575. 2-Bakara 77
    mâ yusirrûne : sır olan, saklanan şeyler
  10576. 2-Bakara 77
    ve mâ yu'linûne : ve alenî olan, açıklanan şeyler
  10577. 2-Bakara 78
    ve min-hum : ve onlardan (onların bir kısmı)
  10578. 2-Bakara 78
    ummiyyûne : ümmîler, okuma yazma bilmeyenler
  10579. 2-Bakara 78
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  10580. 2-Bakara 78
    el kitâbe : kitabı
  10581. 2-Bakara 78
    emâniyye : emaniyye, kişilerin kendilerinin yazdığı kitaplar, zan, temenni
  10582. 2-Bakara 78
    ve in hum illâ : ve onlar sadece
  10583. 2-Bakara 78
    yezunnûne : zannederler
  10584. 2-Bakara 79
    fe : artık
  10585. 2-Bakara 79
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  10586. 2-Bakara 79
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
  10587. 2-Bakara 79
    yektubûne : yazarlar
  10588. 2-Bakara 79
    el kitâbe : kitap
  10589. 2-Bakara 79
    bi eydî-him : elleriyle
  10590. 2-Bakara 79
    summe : sonra
  10591. 2-Bakara 79
    yekûlûne : derler
  10592. 2-Bakara 79
    min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
  10593. 2-Bakara 79
    li yeşterû : satmak için
  10594. 2-Bakara 79
    semenen : bedel, ücret
  10595. 2-Bakara 79
    kalîlen : az
  10596. 2-Bakara 79
    fe : artık
  10597. 2-Bakara 79
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  10598. 2-Bakara 79
    lehum : onlara
  10599. 2-Bakara 79
    ketebet : yazdı
  10600. 2-Bakara 79
    eydî-him : onların elleri, kendi elleri
  10601. 2-Bakara 79
    ve veylun : ve yazıklar olsun, vay haline
  10602. 2-Bakara 79
    lehum : onlara
  10603. 2-Bakara 79
    yeksibûne : iktisap ediyorlar, kazanıyorlar
  10604. 2-Bakara 80
    ve kâlû : ve dediler
  10605. 2-Bakara 80
    len temesse-nâ : bize dokunmaz
  10606. 2-Bakara 80
    en nâru : ateş
  10607. 2-Bakara 80
    eyyâmen : günler
  10608. 2-Bakara 80
    ma'dûdete : ma'dûd, adetli, sayılı
  10609. 2-Bakara 80
    ettehaztum (e ittehaztum) : siz edindiniz mi
  10610. 2-Bakara 80
    inde allâhi : Allah'ın katı
  10611. 2-Bakara 80
    ahden : bir ahd, kesin söz
  10612. 2-Bakara 80
    fe : o zaman
  10613. 2-Bakara 80
    len yuhlife : asla değiştirilmez
  10614. 2-Bakara 80
    ahde-hû : onun ahdi, ahdini
  10615. 2-Bakara 80
    em : veya, yoksa
  10616. 2-Bakara 80
    tekûlûne : söylüyorsunuz
  10617. 2-Bakara 80
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz bir şey
  10618. 2-Bakara 81
    belâ : bilâkis, hayır, öyle değil
  10619. 2-Bakara 81
    men : kimse
  10620. 2-Bakara 81
    kesebe : kazandı
  10621. 2-Bakara 81
    seyyieten : günah
  10622. 2-Bakara 81
    ve ehâtat : ve kuşattı
  10623. 2-Bakara 81
    hatîetu-hu : onun hataları
  10624. 2-Bakara 81
    fe : artık
  10625. 2-Bakara 81
    ulâike : işte onlar
  10626. 2-Bakara 81
    ashâbu en nâri : ateş halkı
  10627. 2-Bakara 81
    fî-hâ hâlidûne : orada devamlı kalacak olanlardır
  10628. 2-Bakara 82
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  10629. 2-Bakara 82
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10630. 2-Bakara 82
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  10631. 2-Bakara 82
    ulâike : işte onlar
  10632. 2-Bakara 82
    ashâbu el cenneti : cennet halkı
  10633. 2-Bakara 82
    hâlidûne : devamlı kalacak olanlardır
  10634. 2-Bakara 83
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  10635. 2-Bakara 83
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  10636. 2-Bakara 83
    lâ ta'budûne : kul olmayın
  10637. 2-Bakara 83
    illâ allâhe : Allah'tan başka
  10638. 2-Bakara 83
    ve bi ellideyni : ve ana-babaya
  10639. 2-Bakara 83
    ihsânen : ihsanda bulunmak, iyi davranmak
  10640. 2-Bakara 83
    ve zî : ve sahip
  10641. 2-Bakara 83
    el kurbâ : yakınlar, akrabalar, hısımlar
  10642. 2-Bakara 83
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  10643. 2-Bakara 83
    ve el mesâkîni : ve miskinler, çalışamaz durumdaki ihtiyarlar
  10644. 2-Bakara 83
    ve kûlû : veyleyin, deyin
  10645. 2-Bakara 83
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  10646. 2-Bakara 83
    husnen : güzel, iyi
  10647. 2-Bakara 83
    ve ekîmû es salâte : ve namazı ikame edin, gereği üzere kılın
  10648. 2-Bakara 83
    ve âtû ez zekâte : ve zekât verin
  10649. 2-Bakara 83
    summe : sonra
  10650. 2-Bakara 83
    tevelleytum : siz yüz çevirdiniz
  10651. 2-Bakara 83
    kalîlen : az
  10652. 2-Bakara 83
    ve entum : ve siz
  10653. 2-Bakara 83
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  10654. 2-Bakara 84
    ve iz : ve olmuştu
  10655. 2-Bakara 84
    ehaznâ : aldık
  10656. 2-Bakara 84
    tesfikûne : dökmeyin
  10657. 2-Bakara 84
    dimâe-kum : kanlarınız
  10658. 2-Bakara 84
    ve lâ tuhricûne : ve çıkarmayın
  10659. 2-Bakara 84
    enfuse-kum : birbirinizi
  10660. 2-Bakara 84
    summe : sonra
  10661. 2-Bakara 84
    ekrartum : siz kabul ettiniz
  10662. 2-Bakara 84
    ve entum : ve siz
  10663. 2-Bakara 84
    teşhedûne : şahit olursunuz, şahadet edersiniz
  10664. 2-Bakara 85
    summe entum : sonra siz
  10665. 2-Bakara 85
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  10666. 2-Bakara 85
    enfuse-kum : kendileriniz, sizin nefsleriniz, birbiriniz
  10667. 2-Bakara 85
    ve tuhricûne : ve çıkarıyorsunuz
  10668. 2-Bakara 85
    ferîkan min-kum : sizden bir grup
  10669. 2-Bakara 85
    tezâharûne : yardımlaşıyorsunuz
  10670. 2-Bakara 85
    aleyhim : onlara karşı
  10671. 2-Bakara 85
    bi el ismi : günah ile, günahta
  10672. 2-Bakara 85
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  10673. 2-Bakara 85
    ve in ye'tû-kum : ve eğer size gelirse
  10674. 2-Bakara 85
    ve huve : ve o
  10675. 2-Bakara 85
    muharremun : haram kılınan, haram olan
  10676. 2-Bakara 85
    aleykum : size
  10677. 2-Bakara 85
    e fe tu'minûne : o halde îmân mı ediyorsunuz
  10678. 2-Bakara 85
    el kitâbi : kitap
  10679. 2-Bakara 85
    ve tekfurûne : ve inkâr ediyorsunuz
  10680. 2-Bakara 85
    fecezâu : artık cezası değil
  10681. 2-Bakara 85
    men : kişi, kimse
  10682. 2-Bakara 85
    yef'alu : yapar
  10683. 2-Bakara 85
    like min-kum : işte sizden
  10684. 2-Bakara 85
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  10685. 2-Bakara 85
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  10686. 2-Bakara 85
    yureddûne : reddedilirler, iade edilirler, döndürülürler
  10687. 2-Bakara 85
    ilâ eşeddi : en şiddetlisine
  10688. 2-Bakara 85
    el azâbi : azap
  10689. 2-Bakara 85
    ve mâ : ve değildir
  10690. 2-Bakara 85
    ta'melûne : siz yaparsınız, yapıyorsunuz
  10691. 2-Bakara 86
    ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
  10692. 2-Bakara 86
    eşteravu : satın aldılar
  10693. 2-Bakara 86
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  10694. 2-Bakara 86
    bi el âhireti : ahiret ile
  10695. 2-Bakara 86
    fe : o zaman
  10696. 2-Bakara 86
    yuhaffefu : hafifletilmez
  10697. 2-Bakara 86
    el azâbu : azap
  10698. 2-Bakara 86
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
  10699. 2-Bakara 87
    ve lekad : ve andolsun
  10700. 2-Bakara 87
    âteynâ : biz verdik
  10701. 2-Bakara 87
    el kitâbe : kitap
  10702. 2-Bakara 87
    ve kaffeynâ : ve arkasından gönderdik, ardarda, ara vermeden
  10703. 2-Bakara 87
    bi er rusuli : resûlleri
  10704. 2-Bakara 87
    ve âteynâ : ve biz verdik
  10705. 2-Bakara 87
    îsâ ibne meryeme : Meryem oğlu İsa
  10706. 2-Bakara 87
    el beyyinâti : beyyineler, açık kanıtlar
  10707. 2-Bakara 87
    ve eyyednâ-hu : ve biz onu destekledik
  10708. 2-Bakara 87
    bi rûhi el kudusi : Ruh'ûl Kudüs ile
  10709. 2-Bakara 87
    e fe : öyle mi, öyle ki
  10710. 2-Bakara 87
    kullemâ : her sefer, her defa
  10711. 2-Bakara 87
    e-kum : size geldi
  10712. 2-Bakara 87
    resûlun : resûl, elçi
  10713. 2-Bakara 87
    tehvâ : hoşlanmadınız
  10714. 2-Bakara 87
    enfusu-kum : nefsleriniz
  10715. 2-Bakara 87
    istekbertum : kibirlendiniz
  10716. 2-Bakara 87
    fe ferîkan : böylece bir grup, bir kısmı
  10717. 2-Bakara 87
    kezzebtum : yalanladınız
  10718. 2-Bakara 87
    ve ferikan : ve bir grup, bazıları
  10719. 2-Bakara 87
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  10720. 2-Bakara 88
    ve kâlû : ve dediler
  10721. 2-Bakara 88
    bel : hayır, bilâkis
  10722. 2-Bakara 88
    leane-hum allâhu : Allah onları lânetledi
  10723. 2-Bakara 88
    fe : o zaman, bu yüzden
  10724. 2-Bakara 88
    kalîlen mâ : ne kadar az, pek az
  10725. 2-Bakara 88
    yu'minûne : îmân ediyorlar
  10726. 2-Bakara 89
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  10727. 2-Bakara 89
    e-hum : onlara geldi
  10728. 2-Bakara 89
    min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
  10729. 2-Bakara 89
    mea-hum : onların yanında
  10730. 2-Bakara 89
    ve kânû : ve oldular, idiler
  10731. 2-Bakara 89
    yesteftihûne : fetih ve zafer isterler
  10732. 2-Bakara 89
    alellezîne (alâ ellezîne) : onlara karşı
  10733. 2-Bakara 89
    keferû : kâfirler
  10734. 2-Bakara 89
    fe : sonra da, buna rağmen
  10735. 2-Bakara 89
    lemmâ : olduğu zaman
  10736. 2-Bakara 89
    e-hum : onlara geldi
  10737. 2-Bakara 89
    keferû : inkâr ettiler
  10738. 2-Bakara 89
    fe : böylece, bu sebeple, bu yüzden
  10739. 2-Bakara 89
    la'netullâhi (la'netu allâhi) : Allah'ın lâneti
  10740. 2-Bakara 89
    el kâfirîne : kâfirler
  10741. 2-Bakara 90
    bi'se mâ : ne kötü şey
  10742. 2-Bakara 90
    terav : sattılar, satın aldılar
  10743. 2-Bakara 90
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  10744. 2-Bakara 90
    en yekfurû : inkâr etmeleri
  10745. 2-Bakara 90
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şeyle
  10746. 2-Bakara 90
    bagyen : haset ederek, azgınlık ederek
  10747. 2-Bakara 90
    en yunezzile : indirilmesi
  10748. 2-Bakara 90
    alâ men yeşâu : dilediği kimseye
  10749. 2-Bakara 90
    fe bâû : böylece uğradılar
  10750. 2-Bakara 90
    ve li el kâfirîne : vefirlere
  10751. 2-Bakara 91
    ve izâ : ve olduğu zaman
  10752. 2-Bakara 91
    le lehum : onlara denildi
  10753. 2-Bakara 91
    enzele allâhu : Allah indirdi
  10754. 2-Bakara 91
    unzile aleynâ : bize indirildi
  10755. 2-Bakara 91
    ve yekfurûne : ve inkâr ediyorlar
  10756. 2-Bakara 91
    bi mâ verâe-hu : onun arkasındaki şeyi
  10757. 2-Bakara 91
    ve huve el hakku : ve o hak, gerçek
  10758. 2-Bakara 91
    mea-hum : onların yanında
  10759. 2-Bakara 91
    fe lime : o zaman niçin
  10760. 2-Bakara 91
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  10761. 2-Bakara 91
    enbiyâe : nebîler, peygamberler
  10762. 2-Bakara 91
    in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
  10763. 2-Bakara 92
    ve lekad : ve andolsun
  10764. 2-Bakara 92
    e-kum : size geldi
  10765. 2-Bakara 92
    bi el beyyinâti : beyyinelerle, açık delillerle
  10766. 2-Bakara 92
    summe ittehaztum : sonra siz edindiniz
  10767. 2-Bakara 92
    el icle : buzağı
  10768. 2-Bakara 92
    ve entum zâlimûne : ve siz zalimlersiniz
  10769. 2-Bakara 93
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  10770. 2-Bakara 93
    ve refa'nâ : vekselttik, kaldırdık
  10771. 2-Bakara 93
    fevka-kum : sizin üstünüz
  10772. 2-Bakara 93
    et tûra : Tur Dağı
  10773. 2-Bakara 93
    mâ âteynâ-kum : size verdiğimiz şey
  10774. 2-Bakara 93
    bi kuvvetin : kuvvetle
  10775. 2-Bakara 93
    ve ismeû : ve işitin, dinleyin
  10776. 2-Bakara 93
    semi'nâ : işittik
  10777. 2-Bakara 93
    ve aseynâ : ve biz asi olduk, isyan ettik
  10778. 2-Bakara 93
    ve uşribû : veirildiler, içlerine sindirildi, yerleştirildi
  10779. 2-Bakara 93
    el icle : buzağı
  10780. 2-Bakara 93
    bi'se mâ : ne kötü şey
  10781. 2-Bakara 93
    ye'muru-kum : size emrediyor
  10782. 2-Bakara 93
    in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
  10783. 2-Bakara 94
    in kânet : eğer ise
  10784. 2-Bakara 94
    lekum : sizin için, sizin
  10785. 2-Bakara 94
    ed dâru el âhiretu : ahiret yurdu
  10786. 2-Bakara 94
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katı
  10787. 2-Bakara 94
    lisaten : halis, özel
  10788. 2-Bakara 94
    min dûni en nâsi : diğer insanlardan başka
  10789. 2-Bakara 94
    fe temennevû : o zaman temenni edin
  10790. 2-Bakara 94
    el mevte : ölüm
  10791. 2-Bakara 94
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  10792. 2-Bakara 95
    ve len : ve asla
  10793. 2-Bakara 95
    yetemennev-hu : onu temenni etmezler
  10794. 2-Bakara 95
    ebeden : sonsuza kadar, ebediyyen
  10795. 2-Bakara 95
    kaddemet : takdim etti
  10796. 2-Bakara 95
    eydî-him : onların elleri, elleri
  10797. 2-Bakara 95
    ve allâhu : ve Allah
  10798. 2-Bakara 95
    bi ez zâlimîne : zalimleri
  10799. 2-Bakara 96
    ve le tecidenne-hum : ve mutlaka onları bulursun
  10800. 2-Bakara 96
    en nâsi : insanlar
  10801. 2-Bakara 96
    ve min ellezîne : ve o kimselerden, onlardan
  10802. 2-Bakara 96
    eşrakû : Allah'a ortak koştular, şirk koştular 7 - yeveddu
  10803. 2-Bakara 96
    ehadu-hum : onların herbiri
  10804. 2-Bakara 96
    lev yuammeru : şâyet ömürlendirilse
  10805. 2-Bakara 96
    elfe senetin : bin sene
  10806. 2-Bakara 96
    vehuve : ve o değildir
  10807. 2-Bakara 96
    min el azâbi : azaptan
  10808. 2-Bakara 96
    en yuammere : ömürlendirilmek, ömürlendirilmesi
  10809. 2-Bakara 96
    ve allâhu : ve Allah
  10810. 2-Bakara 96
    ya'melûne : yapıyorlar
  10811. 2-Bakara 97
    men : kim
  10812. 2-Bakara 97
    ne : oldu
  10813. 2-Bakara 97
    aduvven : düşman
  10814. 2-Bakara 97
    li cibrîle : Cebrail'e
  10815. 2-Bakara 97
    fe : artık
  10816. 2-Bakara 97
    inne-hu : muhakkak ki o
  10817. 2-Bakara 97
    nezzele-hu : onu indirdi
  10818. 2-Bakara 97
    kalbi-ke : senin kalbin
  10819. 2-Bakara 97
    beyne yedey-hi : onun elleri arasında, onun önünde
  10820. 2-Bakara 97
    ve huden : ve hidayet edici, hidayet eden
  10821. 2-Bakara 97
    ve buşrâ : vejde
  10822. 2-Bakara 97
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  10823. 2-Bakara 98
    men : kimse, kim
  10824. 2-Bakara 98
    ne : oldu, idi
  10825. 2-Bakara 98
    aduvven : düşman
  10826. 2-Bakara 98
    ve melâiketi-hi : ve onun melekleri
  10827. 2-Bakara 98
    ve rusuli-hi : ve onun resûlleri
  10828. 2-Bakara 98
    ve cibrîle : ve Cebrail
  10829. 2-Bakara 98
    ve mîkâle : ve Mikail
  10830. 2-Bakara 98
    fe innallâhe (inne allâhe) : o zaman hiç şüphesiz Allah
  10831. 2-Bakara 98
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  10832. 2-Bakara 99
    ve lekad : ve andolsun
  10833. 2-Bakara 99
    enzelnâ : biz indirdik
  10834. 2-Bakara 99
    ileyke : sana
  10835. 2-Bakara 99
    beyyinâtin : beyan edilenler, beyyineler, deliller
  10836. 2-Bakara 99
    veyekfuru : ve inkâr etmezler
  10837. 2-Bakara 99
    el fâsikûne : fasıklar, îmân ettikten sonra küfre (fıska) düşenler
  10838. 2-Bakara 100
    e : mı
  10839. 2-Bakara 100
    ve kullemâ : ve her defa, her sefer, her zaman
  10840. 2-Bakara 100
    âhedû : ahid yaptılar, anlaştılar
  10841. 2-Bakara 100
    ahden : ahd, antlaşma
  10842. 2-Bakara 100
    nebeze-hu : onu attı, bozdu
  10843. 2-Bakara 100
    ferîkun : fırka, kısım, zümre 7 - min-hum
  10844. 2-Bakara 100
    bel : hayır aksine, evet aksine, öyle değil
  10845. 2-Bakara 100
    ekseru-hum : onların çoğu
  10846. 2-Bakara 100
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, îmân etmezler
  10847. 2-Bakara 101
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  10848. 2-Bakara 101
    e-hum : onlara geldi
  10849. 2-Bakara 101
    resûlun : bir resûl
  10850. 2-Bakara 101
    mea-hum : onlarla beraber, onların yanında
  10851. 2-Bakara 101
    nebeze : attı
  10852. 2-Bakara 101
    ferîkun : bir fırka, bir zümre, bir kısım
  10853. 2-Bakara 101
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  10854. 2-Bakara 101
    el kitâbe : kitap
  10855. 2-Bakara 101
    kitâbe allâhi : Allah'ın
  10856. 2-Bakara 101
    verâe : arka
  10857. 2-Bakara 101
    ke : gibi, sanki
  10858. 2-Bakara 101
    enne-hum : onların olduğu
  10859. 2-Bakara 101
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  10860. 2-Bakara 102
    ve ittebeû : ve tâbi oldular, uydular
  10861. 2-Bakara 102
    tetlû : okunan şey
  10862. 2-Bakara 102
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  10863. 2-Bakara 102
    suleymâne : Süleyman
  10864. 2-Bakara 102
    vekefere : ve inkâr etmedi, örtmedi, kâfir olmadı
  10865. 2-Bakara 102
    suleymânu : Süleyman
  10866. 2-Bakara 102
    vekinne : ve lâkin, fakat
  10867. 2-Bakara 102
    eş şeyâtîne : şeytanlar
  10868. 2-Bakara 102
    keferû : inkâr ettiler, örttüler, kâfir oldular
  10869. 2-Bakara 102
    yuallimûne : öğretiyorlar
  10870. 2-Bakara 102
    ense : insanlar
  10871. 2-Bakara 102
    es sihrâ : sihir, büyü
  10872. 2-Bakara 102
    veunzile : ve indirilen şey
  10873. 2-Bakara 102
    alâ el melekeyni : iki meleğe
  10874. 2-Bakara 102
    bi bâbile : Babil'de, Babil
  10875. 2-Bakara 102
    hârûte ve mârûte : Harut ve Marut, iki meleğin isimleri
  10876. 2-Bakara 102
    ve mâ yuallimâni : ve o ikisi öğretmiyorlar
  10877. 2-Bakara 102
    min ehadin : bir kimse
  10878. 2-Bakara 102
    yekûlâ : (ikisi) söylüyorlar
  10879. 2-Bakara 102
    innemâ : ama, fakat, sadece
  10880. 2-Bakara 102
    fitnetun : bir fitne, bir imtihan
  10881. 2-Bakara 102
    fe : o zaman, öyleyse, o halde
  10882. 2-Bakara 102
    tekfur : inkâr etmeyin, örtmeyin, kâfir olmayın
  10883. 2-Bakara 102
    fe : o zaman, bundan sonra, fakat
  10884. 2-Bakara 102
    yeteallemûne : öğreniyorlar
  10885. 2-Bakara 102
    yuferrikûne : ayırıyorlar, ayırırlar
  10886. 2-Bakara 102
    beyne : arası
  10887. 2-Bakara 102
    el mer'i : erkek
  10888. 2-Bakara 102
    ve zevci-hî : ve onun eşi
  10889. 2-Bakara 102
    ve mâ : ve değildir, olmadı
  10890. 2-Bakara 102
    bi dârrîne : zarar verici
  10891. 2-Bakara 102
    min ehadin : bir kimse
  10892. 2-Bakara 102
    ve yeteallemûne : ve öğreniyorlar
  10893. 2-Bakara 102
    veyenfeu-hum : ve onlara fayda veren şeyler
  10894. 2-Bakara 102
    ve lekad : ve andolsun ki
  10895. 2-Bakara 102
    le : elbette
  10896. 2-Bakara 102
    menterâ-hu : onu satın alan kimseler
  10897. 2-Bakara 102
    lehu : onun için yoktur
  10898. 2-Bakara 102
    fîl âhireti : ahirette
  10899. 2-Bakara 102
    ve le bi'se : ve elbette kötü
  10900. 2-Bakara 102
    mâ şerev : satın aldıkları şey
  10901. 2-Bakara 102
    enfuse-hum : onlar nefslerini, kendi kendilerini
  10902. 2-Bakara 102
    lev kânû : şâyet, keşke ..... olsalardı
  10903. 2-Bakara 102
    ya'lemûne : bilirler, biliyorlar
  10904. 2-Bakara 103
    ve lev : ve şâyet, eğer
  10905. 2-Bakara 103
    enne-hum : onların olması
  10906. 2-Bakara 103
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10907. 2-Bakara 103
    ve ittekav : ve takva sahibi oldular
  10908. 2-Bakara 103
    le : mutlaka, elbette
  10909. 2-Bakara 103
    mesûbetun : sevap
  10910. 2-Bakara 103
    lev kânû : eğer olsalardı
  10911. 2-Bakara 103
    ya'lemûne : biliyorlar
  10912. 2-Bakara 104
    eyyuhâ : ey
  10913. 2-Bakara 104
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10914. 2-Bakara 104
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10915. 2-Bakara 104
    tekûlû : söylemeyin, demeyin
  10916. 2-Bakara 104
    ve kûlû : veyleyin, deyin
  10917. 2-Bakara 104
    ve ismeû : ve dinleyin
  10918. 2-Bakara 104
    ve li el kâfirîne : vefirlere (vardır)
  10919. 2-Bakara 104
    elîmun : elîm, acıklı
  10920. 2-Bakara 105
    yeveddu : sevmezler, istemezler
  10921. 2-Bakara 105
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  10922. 2-Bakara 105
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
  10923. 2-Bakara 105
    veel muşrikîne : ve müşrikler değil, olmaz
  10924. 2-Bakara 105
    en yunezzele : indirilmek, indirilmesi
  10925. 2-Bakara 105
    aleykum : sizin üzerinize, size
  10926. 2-Bakara 105
    ve allâhu : ve Allah
  10927. 2-Bakara 105
    bi rahmeti-hi : kendi rahmetini
  10928. 2-Bakara 105
    men yeşâu : dilediği kişi
  10929. 2-Bakara 105
    ve allâhu : ve Allah
  10930. 2-Bakara 105
    el fadli : fazl
  10931. 2-Bakara 105
    el azîmi : azîm, büyük
  10932. 2-Bakara 106
    nensah : kaldırırız
  10933. 2-Bakara 106
    min âyetin : bir âyetyetten)
  10934. 2-Bakara 106
    ev nunsi-hâ : veya onu unuttururuz
  10935. 2-Bakara 106
    ne'ti : getiririz
  10936. 2-Bakara 106
    ev misli-hâ : veya onun mislini
  10937. 2-Bakara 106
    e lem ta'lem : bilmiyor musun
  10938. 2-Bakara 106
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  10939. 2-Bakara 106
    alâ kulli şey'in : herşeye
  10940. 2-Bakara 107
    e : mi
  10941. 2-Bakara 107
    lem ta'lem : bilmiyorsun
  10942. 2-Bakara 107
    enne : olduğunu
  10943. 2-Bakara 107
    allâhe : Allah
  10944. 2-Bakara 107
    lehu : ona ait, onun
  10945. 2-Bakara 107
    es semâvâti : semalar, gökler
  10946. 2-Bakara 107
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  10947. 2-Bakara 107
    ve mâ : ve yoktur, değildir
  10948. 2-Bakara 107
    lekum : sizin için, size
  10949. 2-Bakara 107
    min veliyyin : bir dost (dostlardan)
  10950. 2-Bakara 107
    ve lâ nasîrin : ve bir yardımcı yoktur
  10951. 2-Bakara 108
    em : veya, yoksa
  10952. 2-Bakara 108
    turîdûne : istiyorsunuz
  10953. 2-Bakara 108
    en tes'elû : sorguya çekmek, sual etmek
  10954. 2-Bakara 108
    resûle-kum : sizin resûlünüz
  10955. 2-Bakara 108
    kemâ : gibi
  10956. 2-Bakara 108
    suile : soruldu
  10957. 2-Bakara 108
    ve men : ve kim
  10958. 2-Bakara 108
    yetebeddeli : değiştirir
  10959. 2-Bakara 108
    el kufra : küfür
  10960. 2-Bakara 108
    bi el îmâni : îmân ile
  10961. 2-Bakara 108
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  10962. 2-Bakara 108
    dalle : saptı
  10963. 2-Bakara 108
    sevâe : müsavi, eşit, düzgün, doğru
  10964. 2-Bakara 108
    es sebîli : yol
  10965. 2-Bakara 109
    vedde : sevdi, diledi, istedi, arzu etti 2 - kesîrun
  10966. 2-Bakara 109
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
  10967. 2-Bakara 109
    lev yeruddûne-kum : keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
  10968. 2-Bakara 109
    haseden : haset, çekememezlik
  10969. 2-Bakara 109
    enfusi-him : onların nefsleri
  10970. 2-Bakara 109
    tebeyyene : beyan oldu, açıklandı
  10971. 2-Bakara 109
    lehum : onlar için, onlara
  10972. 2-Bakara 109
    el hakku : hak, gerçek
  10973. 2-Bakara 109
    fa'fû (fe a'fû) : o zaman affedin
  10974. 2-Bakara 109
    ve asfehû : ve hoşgörün
  10975. 2-Bakara 109
    hattâ ye'tiye : gelinceye kadar
  10976. 2-Bakara 109
    bi emri-hî : onun emri
  10977. 2-Bakara 109
    inne : muhakkak
  10978. 2-Bakara 109
    allâhe : Allah
  10979. 2-Bakara 109
    alâ kulli şey'in : herşeye
  10980. 2-Bakara 110
    ve ekîmu : ve gereği üzere yerine getirin, kılın
  10981. 2-Bakara 110
    es salâte : namaz
  10982. 2-Bakara 110
    ve âtû : ve verin
  10983. 2-Bakara 110
    ez zekâte : zekât
  10984. 2-Bakara 110
    ve mâ tukaddimû : ve takdim ettiğiniz, sunduğunuz şey
  10985. 2-Bakara 110
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  10986. 2-Bakara 110
    tecidû-hu : onu bulursunuz
  10987. 2-Bakara 110
    inde allâhi : Allah'ın katı
  10988. 2-Bakara 110
    inne : muhakkak ki
  10989. 2-Bakara 110
    allâhe : Allah
  10990. 2-Bakara 110
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  10991. 2-Bakara 111
    ve kâlû : ve dediler
  10992. 2-Bakara 111
    len yedhule : asla giremez
  10993. 2-Bakara 111
    el cennete : cennet
  10994. 2-Bakara 111
    men : kimse, kişi
  10995. 2-Bakara 111
    ne : oldu
  10996. 2-Bakara 111
    den : yahudi
  10997. 2-Bakara 111
    ev : veya
  10998. 2-Bakara 111
    tilke : bu
  10999. 2-Bakara 111
    emâniyyu-hum : onların emaniyyesi, zan ve kuruntusu
  11000. 2-Bakara 111
    burhâne-kum : sizin delilinizi, kanıtınızı
  11001. 2-Bakara 111
    sâdikîne : sadıklar, doğrular
  11002. 2-Bakara 112
    belâ : hayır, bilâkis, öyle değil
  11003. 2-Bakara 112
    men : kimse, kişi
  11004. 2-Bakara 112
    esleme : teslim etti
  11005. 2-Bakara 112
    veche-hu : vechini, fizik vücudunu
  11006. 2-Bakara 112
    ve huve : ve o
  11007. 2-Bakara 112
    fe : artık, o zaman
  11008. 2-Bakara 112
    lehu : onun
  11009. 2-Bakara 112
    ecru-hu : onun karşılığı, ecri, ücreti, mükâfatı
  11010. 2-Bakara 112
    inde rabbi-hi : onun Rabbi katında, yanında
  11011. 2-Bakara 112
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  11012. 2-Bakara 112
    aleyhim : onlara
  11013. 2-Bakara 112
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  11014. 2-Bakara 113
    veleti : ve dedi
  11015. 2-Bakara 113
    el yahûdu : yahudiler
  11016. 2-Bakara 113
    leyseti : değil
  11017. 2-Bakara 113
    en nasârâ : hristiyanlar
  11018. 2-Bakara 113
    şey'in : bir şey
  11019. 2-Bakara 113
    veleti : ve dedi
  11020. 2-Bakara 113
    en nasârâ : hristiyanlar
  11021. 2-Bakara 113
    leyseti : değil
  11022. 2-Bakara 113
    el yahûdu : yahudiler
  11023. 2-Bakara 113
    şey'in : bir şey
  11024. 2-Bakara 113
    ve hum : ve onlar
  11025. 2-Bakara 113
    yetlûne : okuyorlar
  11026. 2-Bakara 113
    el kitâbe : kitap
  11027. 2-Bakara 113
    kezâlike : bunun gibi
  11028. 2-Bakara 113
    le : dedi
  11029. 2-Bakara 113
    ellezine : onlar
  11030. 2-Bakara 113
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  11031. 2-Bakara 113
    misle : benzer, gibi
  11032. 2-Bakara 113
    fe : o zaman, böylece
  11033. 2-Bakara 113
    beyne-hum : onların araları
  11034. 2-Bakara 113
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  11035. 2-Bakara 113
    yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar, ayrılığa düşüyorlar
  11036. 2-Bakara 114
    ve men : ve bir kimse, kişi
  11037. 2-Bakara 114
    azlemu : daha zalim
  11038. 2-Bakara 114
    mimmen (min men) : ondan
  11039. 2-Bakara 114
    menea : men etti, engelledi
  11040. 2-Bakara 114
    mesâcide : mescidler
  11041. 2-Bakara 114
    en yuzkere : zikredilmek
  11042. 2-Bakara 114
    ve seâ : ve gayret etti, çalıştı
  11043. 2-Bakara 114
    ulâike : işte onlar
  11044. 2-Bakara 114
    mâ kâne : olmadı
  11045. 2-Bakara 114
    lehum : onlar için
  11046. 2-Bakara 114
    en yedhulû-hâ : oraya girmeleri
  11047. 2-Bakara 114
    hâifîne : korkanlar, korku içinde olanlar
  11048. 2-Bakara 114
    lehum : onlar için vardır
  11049. 2-Bakara 114
    eddunyâ : dünyada
  11050. 2-Bakara 114
    ve lehum : ve onlar için vardır
  11051. 2-Bakara 114
    el âhireti : ahirette
  11052. 2-Bakara 115
    ve li allâhi : ve Allah içindir, Allah'ındır
  11053. 2-Bakara 115
    el meşriku : şark, doğu
  11054. 2-Bakara 115
    ve el magribu : ve garb, batı
  11055. 2-Bakara 115
    fe : artık
  11056. 2-Bakara 115
    eynemâ : hangi, herhangi, taraf
  11057. 2-Bakara 115
    tuvellû : dönersiniz
  11058. 2-Bakara 115
    fe : o zaman, artık
  11059. 2-Bakara 115
    semme : orada
  11060. 2-Bakara 115
    vechu allâhi : Allah'ın Zat'ı
  11061. 2-Bakara 115
    inne : muhakkak ki
  11062. 2-Bakara 115
    allâhe : Allah
  11063. 2-Bakara 116
    ve kâlû : ve dediler
  11064. 2-Bakara 116
    ittehaze : edindi
  11065. 2-Bakara 116
    veleden : çocuk
  11066. 2-Bakara 116
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  11067. 2-Bakara 116
    bel : hayır, bilâkis
  11068. 2-Bakara 116
    lehu : onun içindir, onundur
  11069. 2-Bakara 116
    mâ fî es semâvâti : semalardaki, göklerdeki şeyler
  11070. 2-Bakara 116
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  11071. 2-Bakara 116
    lehu : ona
  11072. 2-Bakara 116
    kânitûne : kanitun olanlar, saygı ile huzurda
  11073. 2-Bakara 117
    bedîu : eşsiz, örneksiz herşeyin ilkini yaratan, yaratıcı
  11074. 2-Bakara 117
    es semâvâti : semalar, gökler
  11075. 2-Bakara 117
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  11076. 2-Bakara 117
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  11077. 2-Bakara 117
    emren : emir, iş
  11078. 2-Bakara 117
    fe : o zaman
  11079. 2-Bakara 117
    innemâ : sadece
  11080. 2-Bakara 117
    yekûlu : söyler
  11081. 2-Bakara 117
    lehu : ona
  11082. 2-Bakara 117
    fe : o zaman, böylece
  11083. 2-Bakara 117
    yekûnu : olur
  11084. 2-Bakara 118
    vele : ve dedi
  11085. 2-Bakara 118
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11086. 2-Bakara 118
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  11087. 2-Bakara 118
    lev lâ : olsa, olmaz mıydı, olsaydı ya
  11088. 2-Bakara 118
    yukellimu-nâ : bizimle konuşur
  11089. 2-Bakara 118
    ev : veya
  11090. 2-Bakara 118
    te'tî-nâ : bize gelir
  11091. 2-Bakara 118
    âyetun : bir âyet, delil, mucize
  11092. 2-Bakara 118
    kezâlike : işteyle, bunun gibi
  11093. 2-Bakara 118
    le : dedi
  11094. 2-Bakara 118
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11095. 2-Bakara 118
    misle : gibi, misal, örnek, benzer
  11096. 2-Bakara 118
    teşâbehet : benzedi
  11097. 2-Bakara 118
    beyyennâ : beyan ettik, biz açıkladık
  11098. 2-Bakara 118
    el âyâti : âyetler
  11099. 2-Bakara 118
    yûkınûne : kesin olarak görenler ve bilenler, yakîn hasıl edenler (kalp gözüyle Allah'ın gösterdiklerini görüp, kalp kulağıyla Allah'ın gösterdiği şeyler hakkında verdiği bilgiyi işiten ve idrak eden ve bu bilginin hangi Kur'ân-ı Kerim âyetlerine dayandığını Allah'tan öğrenerek, seviyelerinere sırasıyla İlm'el yakîn, Ayn'el yakîn ve Hakk'ul yakîn sahibi olan kişiler)
  11100. 2-Bakara 119
    erselnâ-ke : seninderdik
  11101. 2-Bakara 119
    bi el hakkı : hak ile
  11102. 2-Bakara 119
    beşîren : müjdeleyici olarak
  11103. 2-Bakara 119
    ve nezîren : ve uyarıcı olarak
  11104. 2-Bakara 119
    ve lâ tus'elu : ve sana sorulmaz
  11105. 2-Bakara 119
    an ashâbi el cahîmi : cehennem ehlinden, cehennem halkından
  11106. 2-Bakara 120
    ve len terdâ : ve asla razı olmaz
  11107. 2-Bakara 120
    an-ke : senden
  11108. 2-Bakara 120
    el yahûdu : yahudi
  11109. 2-Bakara 120
    veen nasârâ : ve hristiyanlar da değil, olmazlar
  11110. 2-Bakara 120
    tettebia : sen tâbî olursun
  11111. 2-Bakara 120
    millete-hum : onların dîni
  11112. 2-Bakara 120
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  11113. 2-Bakara 120
    huve : o
  11114. 2-Bakara 120
    el hudâ : hidayettir
  11115. 2-Bakara 120
    ve le in : ve eğer gerçekten olursa
  11116. 2-Bakara 120
    itteba'te : sen tâbî oldun
  11117. 2-Bakara 120
    ehvâe-hum : onların nefslerinin istekleri, hevaları
  11118. 2-Bakara 120
    ba'de : sonra
  11119. 2-Bakara 120
    ellezî : ki o
  11120. 2-Bakara 120
    e-ke : sana geldi
  11121. 2-Bakara 120
    min el ilmi : (ilimden) bir ilim
  11122. 2-Bakara 120
    leke : senin için yoktur
  11123. 2-Bakara 120
    min veliyyin : (dostlardan) bir dost
  11124. 2-Bakara 120
    ve lâ nasîrin : ve yardımcı yoktur, olmaz
  11125. 2-Bakara 121
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11126. 2-Bakara 121
    âteynâ-hum : biz onlara verdik
  11127. 2-Bakara 121
    el kitâbe : kitap
  11128. 2-Bakara 121
    yetlûne-hu : onu tilâvet ederler, okuyup açıklarlar
  11129. 2-Bakara 121
    tilâveti-hî : onun tilâveti, okunup açıklanması
  11130. 2-Bakara 121
    ulâike : işte onlar
  11131. 2-Bakara 121
    yu'minûne : îmân ederler
  11132. 2-Bakara 121
    ve men yekfur : ve kim inkâr eder
  11133. 2-Bakara 121
    fe ulâike hum el hâsirûne : işte
  11134. 2-Bakara 122
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  11135. 2-Bakara 122
    ni'metiye : ni'metim
  11136. 2-Bakara 122
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  11137. 2-Bakara 122
    aleykum : sizi, size
  11138. 2-Bakara 122
    ve en-nî : ve muhakkak ki ben, şüphesiz ben
  11139. 2-Bakara 122
    alâ el âlemîne : âlemler üzerine
  11140. 2-Bakara 123
    ve ittekû : ve sakının
  11141. 2-Bakara 123
    yevmen : gün
  11142. 2-Bakara 123
    teczî : ödenmeyecek, ödenmez
  11143. 2-Bakara 123
    nefsun an nefsin : bir kimseden bir kimseye
  11144. 2-Bakara 123
    şey'en : bir şey
  11145. 2-Bakara 123
    veyukbelu : ve kabul edilmeyecek, kabul edilmez
  11146. 2-Bakara 123
    vetenfeu-hâ : ve ona menfeat, fayda vermeyecek,
  11147. 2-Bakara 123
    şefâatun : şefaat, himaye, yardım
  11148. 2-Bakara 123
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
  11149. 2-Bakara 124
    ve iz ibtelâ : ve imtihan etmişti
  11150. 2-Bakara 124
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11151. 2-Bakara 124
    bi kelimâtin : kelimeler ile
  11152. 2-Bakara 124
    fe : o zaman
  11153. 2-Bakara 124
    etemme-hunne : onları tamamladı
  11154. 2-Bakara 124
    le : dedi
  11155. 2-Bakara 124
    câilu-ke : (ben seni kılanım) ben seni kılacağım
  11156. 2-Bakara 124
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  11157. 2-Bakara 124
    imâmen : imam, önder
  11158. 2-Bakara 124
    le : dedi
  11159. 2-Bakara 124
    ve min zurriyyetî : ve benimrriyetimden, soyumdan
  11160. 2-Bakara 124
    le : dedi
  11161. 2-Bakara 124
    yenâlu : nail olmaz, ulaşamaz
  11162. 2-Bakara 124
    ez zâlimîne : zalimler
  11163. 2-Bakara 125
    ve iz : ve olmuştu
  11164. 2-Bakara 125
    ceal-nâ : biz kıldık
  11165. 2-Bakara 125
    el beyte : ev, yer
  11166. 2-Bakara 125
    mesâbeten : sevap yeri
  11167. 2-Bakara 125
    li en nâsi : insanlar için
  11168. 2-Bakara 125
    ve emnen : ve emniyetli
  11169. 2-Bakara 125
    ve ittehizû : ve edinin
  11170. 2-Bakara 125
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11171. 2-Bakara 125
    musallen : namaz yeri
  11172. 2-Bakara 125
    ve ahidnâ : ve ahd ettik
  11173. 2-Bakara 125
    ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
  11174. 2-Bakara 125
    ve ismâîle : ve İsmail'e
  11175. 2-Bakara 125
    en tahhirâ : temizlemek
  11176. 2-Bakara 125
    beytiye : evim
  11177. 2-Bakara 125
    li et tâifîne : tavaf edenler için
  11178. 2-Bakara 125
    ve el âkifîne : ve devamlı ibadet edenler, itikâfta
  11179. 2-Bakara 125
    ve er rukkai : ve rükû edenler
  11180. 2-Bakara 125
    es sucûdi : secde edenler
  11181. 2-Bakara 126
    ve iz kâle : ve demişti
  11182. 2-Bakara 126
    beleden : belde
  11183. 2-Bakara 126
    âminen : emin, emniyetli
  11184. 2-Bakara 126
    verzuk (ve urzuk) : ve rızıklandır
  11185. 2-Bakara 126
    ehle-hu : onun halkı
  11186. 2-Bakara 126
    min es semerâti : meyvelerden
  11187. 2-Bakara 126
    men : kim
  11188. 2-Bakara 126
    âmene : îmân etti
  11189. 2-Bakara 126
    ve el yevmi el âhiri : ve sonraki gün, ahiret günü
  11190. 2-Bakara 126
    le : dedi
  11191. 2-Bakara 126
    ve men : ve kimse, kim
  11192. 2-Bakara 126
    kefere : örttü, inkâr etti
  11193. 2-Bakara 126
    fe : böylece, o taktirde
  11194. 2-Bakara 126
    umettiu-hu : onu metalandırırız, dünyalık veririz
  11195. 2-Bakara 126
    kalîlen : biraz, az
  11196. 2-Bakara 126
    summe : sonra
  11197. 2-Bakara 126
    ilâ azâbi en nâri : ateşin azabına
  11198. 2-Bakara 126
    ve bi'se : ve ne kötü
  11199. 2-Bakara 126
    el masîru : varış yeri
  11200. 2-Bakara 127
    ve iz : ve o zaman, olduğu zaman
  11201. 2-Bakara 127
    yerfeu : yükseltir
  11202. 2-Bakara 127
    el kavâide : temeller
  11203. 2-Bakara 127
    min el beyti : evden (evin)
  11204. 2-Bakara 127
    ve ismâîlu : ve İsmail
  11205. 2-Bakara 127
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  11206. 2-Bakara 127
    tekabbel : kabul buyur
  11207. 2-Bakara 127
    inne-ke : muhakkak ki sen, şüphesiz sen
  11208. 2-Bakara 127
    ente : sen
  11209. 2-Bakara 127
    es semîu : hakkıyla işiten
  11210. 2-Bakara 127
    el alîmu : hakkıyla bilen
  11211. 2-Bakara 128
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  11212. 2-Bakara 128
    ve ic'al-nâ : ve bizi kıl
  11213. 2-Bakara 128
    muslimeyni : teslim olan (iki kişi)
  11214. 2-Bakara 128
    leke : sana
  11215. 2-Bakara 128
    ve min zurriyyeti-nâ : ve bizim soyumuzdan
  11216. 2-Bakara 128
    ummeten : bir ümmet, bir topluluk
  11217. 2-Bakara 128
    muslimeten : teslim olan
  11218. 2-Bakara 128
    leke : sana
  11219. 2-Bakara 128
    ve eri-nâ : ve bizester
  11220. 2-Bakara 128
    menâsike-nâ : menasiklerimizi, yapacaklarımızı, uymamız gereken kurallarımızı
  11221. 2-Bakara 128
    ve tub aleynâ : vevbemizi kabul buyur
  11222. 2-Bakara 128
    inne-ke : muhakkak ki sen, hiç şüphesiz sen
  11223. 2-Bakara 128
    ente : sen
  11224. 2-Bakara 128
    et tevvâbu : tövbeleri çok kabul eden
  11225. 2-Bakara 128
    er rahîmu : rahmet nuru gönderen,
  11226. 2-Bakara 129
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  11227. 2-Bakara 129
    veb'as (ve ib'as) : ve beas et, hayata getir, görevlendir 3 - fî-him
  11228. 2-Bakara 129
    resûlen : bir resûl, elçi,
  11229. 2-Bakara 129
    yetlû aleyhim : onlara okur
  11230. 2-Bakara 129
    âyâti-ke : senin âyetlerin
  11231. 2-Bakara 129
    ve yuallimu-hum : ve onlara öğretir
  11232. 2-Bakara 129
    el kitâbe : kitabı
  11233. 2-Bakara 129
    ve el hikmete : ve hikmeti
  11234. 2-Bakara 129
    ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini temiz- ler, tasfiye eder
  11235. 2-Bakara 129
    inne-ke : muhakkak ki sen
  11236. 2-Bakara 129
    ente : sen
  11237. 2-Bakara 129
    el azîzu : azîz, üstün
  11238. 2-Bakara 129
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  11239. 2-Bakara 130
    ve men : ve kim
  11240. 2-Bakara 130
    yergabu : rağbet etmez, yüz çevirir, uzaklaşır
  11241. 2-Bakara 130
    an milleti ibrâhîme : İbrâhîm'in dîni
  11242. 2-Bakara 130
    men : kim
  11243. 2-Bakara 130
    sefihe : sefih oldu, akılsız oldu, cahillik etti
  11244. 2-Bakara 130
    nefse-hu : nefsini, kendini
  11245. 2-Bakara 130
    ve lekad : ve andolsun
  11246. 2-Bakara 130
    istafeynâ-hu : biz onu seçtik
  11247. 2-Bakara 130
    ed dunyâ : dünyada
  11248. 2-Bakara 130
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  11249. 2-Bakara 130
    veel âhireti : ve ahirette
  11250. 2-Bakara 130
    le : elbette, mutlaka, kesinlikle
  11251. 2-Bakara 130
    min es sâlihîne : salihlerden, salâha ulaşmışlardan
  11252. 2-Bakara 131
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  11253. 2-Bakara 131
    lehu : ona
  11254. 2-Bakara 131
    eslim : teslim ol
  11255. 2-Bakara 131
    le : dedi
  11256. 2-Bakara 131
    eslemtu : ben teslim oldum
  11257. 2-Bakara 131
    li rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
  11258. 2-Bakara 132
    ve vassâ : ve vasiyet etti
  11259. 2-Bakara 132
    benî-hi : kendi oğullarına
  11260. 2-Bakara 132
    ve ya'kûbu : ve Yâkub
  11261. 2-Bakara 132
    beniyye : ey oğullarım
  11262. 2-Bakara 132
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  11263. 2-Bakara 132
    lekum : sizin için, size
  11264. 2-Bakara 132
    edne : dîn
  11265. 2-Bakara 132
    fe : o halde, öyleyse, artık
  11266. 2-Bakara 132
    temûtunne : ölmeyiniz
  11267. 2-Bakara 132
    ve entum : ve siz
  11268. 2-Bakara 132
    muslimûne : teslim olanlar
  11269. 2-Bakara 133
    em : yoksa, veya
  11270. 2-Bakara 133
    şuhedâe : şahitler
  11271. 2-Bakara 133
    ya'kûbe : Yâkub
  11272. 2-Bakara 133
    el mevtu : ölüm
  11273. 2-Bakara 133
    iz kâle : demişti
  11274. 2-Bakara 133
    li benî-hi : oğullarına
  11275. 2-Bakara 133
    mâ ta'budûne : neye kulluk edeceksiniz
  11276. 2-Bakara 133
    ilâhe-ke : senin ilâhın
  11277. 2-Bakara 133
    ve ilâhe : ve ilâh
  11278. 2-Bakara 133
    âbâi-ke : senin ataların
  11279. 2-Bakara 133
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11280. 2-Bakara 133
    ve ismâîle : ve İsmail
  11281. 2-Bakara 133
    ve ishâka : ve İshak
  11282. 2-Bakara 133
    ilâhen vahiden : tek, bir ilâh
  11283. 2-Bakara 133
    ve nahnu : ve biz
  11284. 2-Bakara 133
    lehu muslimûne : ona teslim olanlar
  11285. 2-Bakara 134
    tilke : işte o (onlar)
  11286. 2-Bakara 134
    ummetun : bir ümmet, bir toplum
  11287. 2-Bakara 134
    halet : gelip geçti
  11288. 2-Bakara 134
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şeyler
  11289. 2-Bakara 134
    ve lekum : ve sizin
  11290. 2-Bakara 134
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  11291. 2-Bakara 134
    ve lâ tus'elûne : ve size sual olunmaz, sorulmaz
  11292. 2-Bakara 134
    ya'melûne : yapıyorlar
  11293. 2-Bakara 135
    ve kâlû : ve dediler
  11294. 2-Bakara 135
    den : yahudi
  11295. 2-Bakara 135
    ev nasârâ : veya hristiyan
  11296. 2-Bakara 135
    tehtedû : hidayete erersiniz
  11297. 2-Bakara 135
    bel : hayır
  11298. 2-Bakara 135
    millete ibrâhîme : İbrâhîm'in milleti, dîni
  11299. 2-Bakara 135
    hanîfen : hanîf olarak, tek Allah'a inanarak
  11300. 2-Bakara 135
    ve mâ kâne : ve olmadı
  11301. 2-Bakara 135
    min el muşrikîne : müşriklerden, Allah'a şirk koşanlardan
  11302. 2-Bakara 136
    âmennâ : biz îmân ettik
  11303. 2-Bakara 136
    veunzile : ve indirilene (indirilen şeye)
  11304. 2-Bakara 136
    ileynâ : bize
  11305. 2-Bakara 136
    veunzile : ve indirilene (indirilen şeye)
  11306. 2-Bakara 136
    ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
  11307. 2-Bakara 136
    ve ismâîle : ve İsmail
  11308. 2-Bakara 136
    ve ishâka : ve İshak
  11309. 2-Bakara 136
    ve ya'kûbe : ve Yâkub
  11310. 2-Bakara 136
    ve el esbâtı : ve torunları
  11311. 2-Bakara 136
    ve mâ ûtiye : ve verilene (verilen şeye)
  11312. 2-Bakara 136
    ve isâ : ve İsa
  11313. 2-Bakara 136
    veutiye : ve verilene (verilen şeye)
  11314. 2-Bakara 136
    en nebiyyûne : nebîler, peygamberler
  11315. 2-Bakara 136
    nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırım yapmayız 19 - beyne
  11316. 2-Bakara 136
    ehadin : biri, birisi
  11317. 2-Bakara 136
    ve nahnu : ve biz
  11318. 2-Bakara 136
    lehu : onu, ona
  11319. 2-Bakara 136
    muslimûne : teslim olanlar
  11320. 2-Bakara 137
    fe : o zaman, o taktirde
  11321. 2-Bakara 137
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  11322. 2-Bakara 137
    mâ âmentum : sizin îmân ettiğiniz şey
  11323. 2-Bakara 137
    fe kad : o zaman, böylece olmuştu
  11324. 2-Bakara 137
    ihtedev : hidayete erdi
  11325. 2-Bakara 137
    ve in tevellev : ve eğer yüz çevirirlerse
  11326. 2-Bakara 137
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  11327. 2-Bakara 137
    innemâ : sadece
  11328. 2-Bakara 137
    fe : o zaman, o taktirde
  11329. 2-Bakara 137
    se yekfî-ke-hum : onlara karşı sana kâfidir
  11330. 2-Bakara 137
    ve huve es semîu : ve o hakkıyla işiten
  11331. 2-Bakara 137
    el alîmu : hakkıyla bilen
  11332. 2-Bakara 138
    bgate allâhi : Allah'ın boyası
  11333. 2-Bakara 138
    ve men : ve kim
  11334. 2-Bakara 138
    ahsenu : ahsen, enzel
  11335. 2-Bakara 138
    bgaten : boya olarak
  11336. 2-Bakara 138
    ve nahnu : ve biz
  11337. 2-Bakara 138
    lehu : ona
  11338. 2-Bakara 138
    âbidûne : kul olanlar
  11339. 2-Bakara 139
    e : mı
  11340. 2-Bakara 139
    tuhâccûne-nâ : bizimle mücâdele ediyorsunuz
  11341. 2-Bakara 139
    ve huve : ve o
  11342. 2-Bakara 139
    ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
  11343. 2-Bakara 139
    ve lenâ : ve bizim
  11344. 2-Bakara 139
    ve lekum : ve sizin
  11345. 2-Bakara 139
    ve nahnu : ve biz
  11346. 2-Bakara 139
    lehu : ona
  11347. 2-Bakara 139
    muhlisûne : muhlisler, ihlâs sahibi olanlar
  11348. 2-Bakara 140
    em : yoksa, veya
  11349. 2-Bakara 140
    tekûlûne : diyorsunuz, söylüyorsunuz
  11350. 2-Bakara 140
    inne : muhakkak
  11351. 2-Bakara 140
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11352. 2-Bakara 140
    ve ismâîle : ve İsmail
  11353. 2-Bakara 140
    ve ishâka : ve İshak
  11354. 2-Bakara 140
    ve ya'kûbe ve esbâta : ve Yâkub ve torunları
  11355. 2-Bakara 140
    den : yahudi
  11356. 2-Bakara 140
    ev nasârâ : veya hristiyan
  11357. 2-Bakara 140
    e entum : siz mi
  11358. 2-Bakara 140
    a'lemu : daha iyi bilir
  11359. 2-Bakara 140
    em(i) : yoksa, veya
  11360. 2-Bakara 140
    ve men azlemu : ve kim daha zalim
  11361. 2-Bakara 140
    mimmen (min men) : o kimseden
  11362. 2-Bakara 140
    keteme : ketmetti, gizledi, sakladı
  11363. 2-Bakara 140
    şehâdeten : şahitlik
  11364. 2-Bakara 140
    inde-hu : onun yanında, katında
  11365. 2-Bakara 140
    ve mâ allâhu : ve Allah değildir
  11366. 2-Bakara 140
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  11367. 2-Bakara 141
    tilke : o
  11368. 2-Bakara 141
    ummetun : bir topluluk
  11369. 2-Bakara 141
    halet : gelip geçti
  11370. 2-Bakara 141
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şey(ler)
  11371. 2-Bakara 141
    ve lekum : ve sizin
  11372. 2-Bakara 141
    kesebtum : kazandığınız şey(ler)
  11373. 2-Bakara 141
    ve lâ tus'elûne : ve size sorulmaz
  11374. 2-Bakara 141
    ya'melûne : yapıyorlar
  11375. 2-Bakara 142
    se : yakında, olacak
  11376. 2-Bakara 142
    yekûlu : derler, söylerler
  11377. 2-Bakara 142
    es sufehâu : sefihler, kendini bilmeyenler
  11378. 2-Bakara 142
    min en nâsi : insanlardan
  11379. 2-Bakara 142
    vellâ-hum : onları çeviren nedir
  11380. 2-Bakara 142
    an kıbleti-him : kıblelerinden
  11381. 2-Bakara 142
    elletî : o ki, ki o
  11382. 2-Bakara 142
    aleyhâ : onun üzerinde
  11383. 2-Bakara 142
    el meşrıku : doğu
  11384. 2-Bakara 142
    ve el magrıbu : ve batı
  11385. 2-Bakara 142
    yehdî : hidayet eder
  11386. 2-Bakara 142
    men : kimse, kişi
  11387. 2-Bakara 142
    yeşâu : diler
  11388. 2-Bakara 143
    ve kezâlike : ve bunun gibi, böylece
  11389. 2-Bakara 143
    cealnâ-kum : biz sizi kıldık, yaptık
  11390. 2-Bakara 143
    ummeten : bir ümmet, bir topluluk
  11391. 2-Bakara 143
    li tekûnû : olmanız için, olun diye
  11392. 2-Bakara 143
    şuhedâe : şahitler
  11393. 2-Bakara 143
    alâ en nâsi : insanlara
  11394. 2-Bakara 143
    ve yekûne : ve olsun
  11395. 2-Bakara 143
    er resûlu : resûl
  11396. 2-Bakara 143
    aleykum : size, sizin üzerinize
  11397. 2-Bakara 143
    şehîden : şahit
  11398. 2-Bakara 143
    veceal-nâ : ve biz yapmadık, kılmadık
  11399. 2-Bakara 143
    elblete : kıble
  11400. 2-Bakara 143
    elletî : o ki, ki o
  11401. 2-Bakara 143
    kunte : sen oldun
  11402. 2-Bakara 143
    aleyhâ : onun üzerinde
  11403. 2-Bakara 143
    li na'leme : bilmemiz için
  11404. 2-Bakara 143
    men : kim
  11405. 2-Bakara 143
    yettebiu : tâbî olur
  11406. 2-Bakara 143
    er resûle : resûl
  11407. 2-Bakara 143
    mimmen (min men) : o kimse(ler)den, ondan (onlardan)
  11408. 2-Bakara 143
    yenkalibu : geriner
  11409. 2-Bakara 143
    akibeyhi : topukları (iki topuğu)
  11410. 2-Bakara 143
    ve in kânet : ve eğer olursa, olsa bile
  11411. 2-Bakara 143
    le : elbette, gerçekten
  11412. 2-Bakara 143
    kebîreten : zor, güç
  11413. 2-Bakara 143
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11414. 2-Bakara 143
    hedâ : hidayete erdirdi
  11415. 2-Bakara 143
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  11416. 2-Bakara 143
    îmâne-kum : sizin îmânınız
  11417. 2-Bakara 143
    inne : hiç şüphesiz, muhakkak
  11418. 2-Bakara 143
    allâhe : Allah
  11419. 2-Bakara 143
    bi en nâsi : insanlara
  11420. 2-Bakara 143
    le : mutlaka, elbette
  11421. 2-Bakara 144
    nerâ : görüyoruz
  11422. 2-Bakara 144
    tekallube : çeviriyorsun
  11423. 2-Bakara 144
    vechi-ke : yüzünü
  11424. 2-Bakara 144
    es semâi : semaya
  11425. 2-Bakara 144
    fe le nuvelliye enne-ke : artık seni mutlaka çevireceğiz
  11426. 2-Bakara 144
    bleten : bir kıbleye
  11427. 2-Bakara 144
    terdâ-hâ : ondan razı, hoşnut olacağın
  11428. 2-Bakara 144
    fe velli : bundan sonra çevirin
  11429. 2-Bakara 144
    veche-ke : yüzünüzü
  11430. 2-Bakara 144
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  11431. 2-Bakara 144
    ve haysu : ve nerede
  11432. 2-Bakara 144
    fe vellû : öyleyse çevirin
  11433. 2-Bakara 144
    vucûhe-kum : yüzlerinizi
  11434. 2-Bakara 144
    ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak
  11435. 2-Bakara 144
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11436. 2-Bakara 144
    el kitâbe : kitap
  11437. 2-Bakara 144
    le ya'lemûne : elbette biliyorlar, bilirler
  11438. 2-Bakara 144
    enne-hu : onun olduğu
  11439. 2-Bakara 144
    el hakku : bir hak, gerçek
  11440. 2-Bakara 144
    ve mâ âllâhu : ve Allah değildir
  11441. 2-Bakara 144
    ya'melûne : yapıyorlar
  11442. 2-Bakara 145
    ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa
  11443. 2-Bakara 145
    eteyte : getirsen
  11444. 2-Bakara 145
    ellezîne : o kimselere, onlara
  11445. 2-Bakara 145
    el kitâbe : kitap
  11446. 2-Bakara 145
    âyetin : âyet
  11447. 2-Bakara 145
    tebiû : tâbî olmazlar
  11448. 2-Bakara 145
    blete-ke : seninblen
  11449. 2-Bakara 145
    veente : ve sen değilsin
  11450. 2-Bakara 145
    blete-hum : onların kıblesi
  11451. 2-Bakara 145
    ve mâ : ve değil
  11452. 2-Bakara 145
    blete : kıble
  11453. 2-Bakara 145
    ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa
  11454. 2-Bakara 145
    itteba'te : sen tâbî oldun
  11455. 2-Bakara 145
    ehvâe-hum : onların hevaları, nefslerinin arzuları, istekleri
  11456. 2-Bakara 145
    mâ câe-ke : sana gelen şey
  11457. 2-Bakara 145
    min el ilmi : ilimden, bilgiden
  11458. 2-Bakara 145
    inne-ke : muhakkak ki sen, hiç şüphesiz sen
  11459. 2-Bakara 145
    izen : o zaman, o taktirde
  11460. 2-Bakara 145
    le min ez zâlimîne : elbette zalimlerden
  11461. 2-Bakara 146
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11462. 2-Bakara 146
    âteynâ-hum : onlara verdik, getirdik
  11463. 2-Bakara 146
    el kitâbe : kitap
  11464. 2-Bakara 146
    ya'rifûne-hu : onu tanırlar, bilirler
  11465. 2-Bakara 146
    kemâ : gibi
  11466. 2-Bakara 146
    ya'rifûne : tanırlar
  11467. 2-Bakara 146
    ebnâe-hum : oğullarını
  11468. 2-Bakara 146
    ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak ki
  11469. 2-Bakara 146
    ferîkan : bir fırka, bir grup
  11470. 2-Bakara 146
    le : elbette, mutlaka
  11471. 2-Bakara 146
    yektumûne : gizlerler
  11472. 2-Bakara 146
    el hakka : hakkı
  11473. 2-Bakara 146
    ve hum : ve onlar
  11474. 2-Bakara 146
    ya'lemûne : biliyorlar
  11475. 2-Bakara 147
    el hakku : hak, gerçek
  11476. 2-Bakara 147
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  11477. 2-Bakara 147
    fe : artık, bundan sonra
  11478. 2-Bakara 147
    tekûnenne : sakın olma
  11479. 2-Bakara 147
    min el mumterîne : şüphe edenlerden
  11480. 2-Bakara 148
    ve li kullin : ve herkes için vardır
  11481. 2-Bakara 148
    vichetun : vech, cihet, yön
  11482. 2-Bakara 148
    huve : o
  11483. 2-Bakara 148
    muvellî-hâ : ona yönelinen (yer)
  11484. 2-Bakara 148
    fe : o zaman, artık
  11485. 2-Bakara 148
    istebikû : yarışın, yarış edin
  11486. 2-Bakara 148
    el hayrâti : hayırlar
  11487. 2-Bakara 148
    eyne mâ : her nerede
  11488. 2-Bakara 148
    tekûnû : olursunuz
  11489. 2-Bakara 148
    ye'ti bi-kum : sizi getirir
  11490. 2-Bakara 148
    cemîan : hepsi, topluca, biraraya
  11491. 2-Bakara 148
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  11492. 2-Bakara 148
    alâ kulli şey'in : herşeye
  11493. 2-Bakara 149
    ve min : ve den
  11494. 2-Bakara 149
    harec-te : sen çıktın
  11495. 2-Bakara 149
    fe : o zaman
  11496. 2-Bakara 149
    velli : dön, çevir
  11497. 2-Bakara 149
    veche-ke : yüzünü
  11498. 2-Bakara 149
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  11499. 2-Bakara 149
    ve inne-hu : ve hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
  11500. 2-Bakara 149
    le : elbette, mutlaka
  11501. 2-Bakara 149
    el hakku : hak
  11502. 2-Bakara 149
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  11503. 2-Bakara 149
    ve mâ : ve değildir
  11504. 2-Bakara 149
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  11505. 2-Bakara 150
    ve min haysu : ve nereden
  11506. 2-Bakara 150
    harecte : sen çıktın
  11507. 2-Bakara 150
    fe : o zaman
  11508. 2-Bakara 150
    velli : dön, çevir
  11509. 2-Bakara 150
    veche-ke : yüzünü
  11510. 2-Bakara 150
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  11511. 2-Bakara 150
    ve haysu : ve nerede
  11512. 2-Bakara 150
    fe : o zaman, hemen
  11513. 2-Bakara 150
    vellû : dönün, çevirin
  11514. 2-Bakara 150
    vucûhe-kum : yüzleriniz
  11515. 2-Bakara 150
    li ellâ yekûne : olmaması için
  11516. 2-Bakara 150
    li en nâsi : insanlara, insanların
  11517. 2-Bakara 150
    aleykum : sizin üzerinize, size
  11518. 2-Bakara 150
    huccetun : hüccet, delil
  11519. 2-Bakara 150
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11520. 2-Bakara 150
    zalemû : zulmettiler
  11521. 2-Bakara 150
    fe : artık, o zaman
  11522. 2-Bakara 150
    lâ tahşev-hum : onlardan korkmayın
  11523. 2-Bakara 150
    vahşev-nî : benden korkun
  11524. 2-Bakara 150
    ve li utimme : ve tamamlamam için
  11525. 2-Bakara 150
    ni'metî : ni'metimi
  11526. 2-Bakara 150
    aleykum : size, sizin üzerinize
  11527. 2-Bakara 150
    ve lealle-kum : ve umulur ki siz, böylece siz
  11528. 2-Bakara 150
    tehtedûne : hidayete erersiniz
  11529. 2-Bakara 151
    kemâ : gibi, olduğu gibi, öyle ki, nitekim
  11530. 2-Bakara 151
    ersel-nâ : biz gönderdik
  11531. 2-Bakara 151
    resûlen : bir resûl, elçi
  11532. 2-Bakara 151
    yetlû : okur
  11533. 2-Bakara 151
    aleykum : size
  11534. 2-Bakara 151
    ve yuzekkî-kum : ve sizi tezkiye eder
  11535. 2-Bakara 151
    ve yuallimu-kum : ve size öğretir
  11536. 2-Bakara 151
    el kitâbe : kitabı
  11537. 2-Bakara 151
    ve el hikmete : ve hikmeti
  11538. 2-Bakara 151
    ve yuallimu-kum : ve size öğretir
  11539. 2-Bakara 151
    lem tekûnû ta'lemûne : sizin bilmediğiniz
  11540. 2-Bakara 152
    fe : o halde, öyle ise
  11541. 2-Bakara 152
    ezkur-kum : ben sizi zikrederim (zikredeyim)
  11542. 2-Bakara 152
    ve uşkurû : ve şükredin
  11543. 2-Bakara 152
    vetekfurû-ni : ve beni inkâr etmeyin (ni'metlerimi inkâr edip küfürde olmayın)
  11544. 2-Bakara 153
    eyyuhâ : ey
  11545. 2-Bakara 153
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11546. 2-Bakara 153
    âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler(Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  11547. 2-Bakara 153
    es sabri : sabır
  11548. 2-Bakara 153
    ve : ve
  11549. 2-Bakara 153
    es salâti : namaz
  11550. 2-Bakara 153
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  11551. 2-Bakara 153
    allâhe : Allah
  11552. 2-Bakara 153
    mea : beraber
  11553. 2-Bakara 153
    es sâbirîne : sabredenler
  11554. 2-Bakara 154
    ve : ve
  11555. 2-Bakara 154
    tekûlû : demeyin, söylemeyin
  11556. 2-Bakara 154
    men : kişi, kimse
  11557. 2-Bakara 154
    yuktelu : öldürülür
  11558. 2-Bakara 154
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  11559. 2-Bakara 154
    emvâtun : ölüler
  11560. 2-Bakara 154
    bel : hayır
  11561. 2-Bakara 154
    ehyâun : canlıdır, hayattadır, diridir
  11562. 2-Bakara 154
    ve : ve
  11563. 2-Bakara 154
    teş'urûne : şuurunda değilsiniz, farkında olmazsınız
  11564. 2-Bakara 155
    ve : ve
  11565. 2-Bakara 155
    le : elbette, mutlaka
  11566. 2-Bakara 155
    nebluvenne-kum : sizi imtihan ederiz
  11567. 2-Bakara 155
    bi şey'in : bir şey
  11568. 2-Bakara 155
    el havfi : korku
  11569. 2-Bakara 155
    ve el cûi : ve açlık
  11570. 2-Bakara 155
    ve naksın : ve eksiklik
  11571. 2-Bakara 155
    min el emvâli : mallardan
  11572. 2-Bakara 155
    ve el enfusi : ve nefsler
  11573. 2-Bakara 155
    ve es semerâti : ve semereler, ürünler
  11574. 2-Bakara 155
    ve beşşir : vejdele
  11575. 2-Bakara 155
    es sâbirîne : sabredenler
  11576. 2-Bakara 156
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11577. 2-Bakara 156
    esâbet-hum : onlara isabet etti
  11578. 2-Bakara 156
    musîbetun : bir musîbet
  11579. 2-Bakara 156
    ve : ve
  11580. 2-Bakara 156
    ileyhi : ona
  11581. 2-Bakara 156
    râciûne : dönecek olanlar
  11582. 2-Bakara 157
    ulâike : işte onlar
  11583. 2-Bakara 157
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  11584. 2-Bakara 157
    ve : ve
  11585. 2-Bakara 157
    rahmetun : rahmet
  11586. 2-Bakara 157
    ve : ve
  11587. 2-Bakara 157
    ulâike : işte onlar
  11588. 2-Bakara 157
    el muhtedûne : hidayete erenler
  11589. 2-Bakara 158
    inne : muhakkak, hiç şüphesiz
  11590. 2-Bakara 158
    es safâ : Mekke'de Safa
  11591. 2-Bakara 158
    ve : ve
  11592. 2-Bakara 158
    el mervete : Mekke'de Merve
  11593. 2-Bakara 158
    şeâirillâhi (şeâiri allâhi) : Allah'ın nişaneleri, alâmetleri, işaret ettiği yerler
  11594. 2-Bakara 158
    fe : artık
  11595. 2-Bakara 158
    men : kim
  11596. 2-Bakara 158
    hacce : hac yaptı
  11597. 2-Bakara 158
    el beyte : beyt, ev
  11598. 2-Bakara 158
    ev : veya
  11599. 2-Bakara 158
    ı'temera : ziyaret yaptı, umre yaptı, Beytullahziyaret etti
  11600. 2-Bakara 158
    fe : o zaman, o taktirde
  11601. 2-Bakara 158
    aleyhi : ona, onun üzerine
  11602. 2-Bakara 158
    en yettavvefe : tavaf etmek
  11603. 2-Bakara 158
    ve men : ve kim
  11604. 2-Bakara 158
    tetavvaa : tav'an, gönülden, nafile olarak (farz olmadığı halde) yapar
  11605. 2-Bakara 158
    fe : o zaman, o taktirde
  11606. 2-Bakara 158
    inne : muhakkak
  11607. 2-Bakara 158
    allâhe : Allah
  11608. 2-Bakara 159
    inne : muhakkak, hiç şüphesiz
  11609. 2-Bakara 159
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11610. 2-Bakara 159
    yektumûne : ketmederler, gizlerler
  11611. 2-Bakara 159
    enzelnâ : biz indirdik
  11612. 2-Bakara 159
    min el beyyinâti : beyyinelerden, deliller, mucizeler, ispat vasıtalarından
  11613. 2-Bakara 159
    ve el hudâ : ve hidayet, ruhun ölmeden önce Allah'a ulaşması, Allah tarafından ulaştırılması
  11614. 2-Bakara 159
    beyyennâ-hu : biz onu açıkladık
  11615. 2-Bakara 159
    li en nâsi : insanlar için
  11616. 2-Bakara 159
    el kitâbi : kitapta
  11617. 2-Bakara 159
    ulâike : işte onlar
  11618. 2-Bakara 159
    yel'anu-humu allâhu : Allah onlara lânet eder
  11619. 2-Bakara 159
    ve yel'anu-humu : ve onlara lânet eder
  11620. 2-Bakara 159
    el lâinûne : lânet ediciler
  11621. 2-Bakara 160
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11622. 2-Bakara 160
    ve : ve
  11623. 2-Bakara 160
    ve : ve
  11624. 2-Bakara 160
    beyyenû : beyan ettiler, açıkladılar
  11625. 2-Bakara 160
    fe : o zaman, o taktirde
  11626. 2-Bakara 160
    ulâike : işte onlar
  11627. 2-Bakara 160
    etûbu aleyhim : onların tövbelerini kabul ederim
  11628. 2-Bakara 160
    ve : ve
  11629. 2-Bakara 160
    ene : ben
  11630. 2-Bakara 160
    et tevvâbu : tövbeleri çok kabul eden
  11631. 2-Bakara 160
    er rahîmu : rahîm esması ile tecelli eden, çok merhametli olan
  11632. 2-Bakara 161
    inne : muhakkak, hiç şüphesiz
  11633. 2-Bakara 161
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11634. 2-Bakara 161
    keferû : gizlediler, küfrettiler
  11635. 2-Bakara 161
    ve mâtû : ve öldüler
  11636. 2-Bakara 161
    ve hum : ve onlar
  11637. 2-Bakara 161
    ulâike : işte onlar
  11638. 2-Bakara 161
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  11639. 2-Bakara 161
    la'netu allâhi : Allah'ın lâneti
  11640. 2-Bakara 161
    ve el melâiketi : ve melekler
  11641. 2-Bakara 161
    ve en nâsi : ve insanlar
  11642. 2-Bakara 161
    ecmaîne : hepsi
  11643. 2-Bakara 162
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  11644. 2-Bakara 162
    yuhaffefu : hafifletilmez
  11645. 2-Bakara 162
    el azâbu : azap
  11646. 2-Bakara 162
    ve : ve
  11647. 2-Bakara 162
    lâ hum yunzarûne : onlara bakılmaz
  11648. 2-Bakara 163
    ve : ve
  11649. 2-Bakara 163
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  11650. 2-Bakara 163
    huve : o
  11651. 2-Bakara 163
    er rahmân : Rahmân olan, Rahmân esmasının
  11652. 2-Bakara 163
    er rahîmu : ve Rahîm olan, rahmet nurunun sahibi
  11653. 2-Bakara 164
    inne : muhakkak ki
  11654. 2-Bakara 164
    es semâvâti : semalar, gökler
  11655. 2-Bakara 164
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  11656. 2-Bakara 164
    ve ihtilâfi : ve ihtilâflı (karşılıklı) olması, birbiri ardınca gelmesi
  11657. 2-Bakara 164
    el leyli : gece
  11658. 2-Bakara 164
    ve en nehâri : ve gündüz
  11659. 2-Bakara 164
    ve el fulki : ve gemiler
  11660. 2-Bakara 164
    elletî : o ki, ki o
  11661. 2-Bakara 164
    tecrî : akar, gider, yüzer
  11662. 2-Bakara 164
    el bahri : denizde
  11663. 2-Bakara 164
    yenfeu : fayda verir
  11664. 2-Bakara 164
    ense : insanlar
  11665. 2-Bakara 164
    ve mâ : ve şeyi
  11666. 2-Bakara 164
    enzele allâhu : Allah indirdi
  11667. 2-Bakara 164
    min es semâi : semadan, gökten
  11668. 2-Bakara 164
    fe ahyâ bi-hi : böylece onunla hayat verdı, diriltti
  11669. 2-Bakara 164
    el arda : arz, yeryüzü, toprak
  11670. 2-Bakara 164
    ba'de : sonra
  11671. 2-Bakara 164
    mevti-hâ : onun ölümü
  11672. 2-Bakara 164
    ve besse : ve yaydı
  11673. 2-Bakara 164
    bbetin : (yürüyen) hayvanlar
  11674. 2-Bakara 164
    ve tasrîfi : ve esmesi
  11675. 2-Bakara 164
    er riyâhı : rüzgâr(lar)
  11676. 2-Bakara 164
    ve es sehâbi : ve bulutlar
  11677. 2-Bakara 164
    el musahhari : emre amade kılınmış olan
  11678. 2-Bakara 164
    beyne : arasında
  11679. 2-Bakara 164
    es semâi : sema, gökyüzü
  11680. 2-Bakara 164
    ve el ardı : ve yeryüzü
  11681. 2-Bakara 164
    le âyâtin : elbette âyetler, kanıtlar, deliller
  11682. 2-Bakara 164
    ya'kılûne : akıl ederler
  11683. 2-Bakara 165
    ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
  11684. 2-Bakara 165
    men : kim, kimse
  11685. 2-Bakara 165
    yettehizu : edinir
  11686. 2-Bakara 165
    endâden : eş, eşit, ortak (put)
  11687. 2-Bakara 165
    yuhıbbûne-hum : onları severler
  11688. 2-Bakara 165
    ke : gibi
  11689. 2-Bakara 165
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  11690. 2-Bakara 165
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  11691. 2-Bakara 165
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok kuvvetli
  11692. 2-Bakara 165
    hubben : sevgi, muhabbet
  11693. 2-Bakara 165
    ve lev yerâ : ve keşkerselerdi (bilselerdi)
  11694. 2-Bakara 165
    ellezîne zalemû : zulmedenler
  11695. 2-Bakara 165
    iz yeravne : gördüklerinde, gördükleri zaman
  11696. 2-Bakara 165
    el azâbe : azap
  11697. 2-Bakara 165
    enne : olduğunu
  11698. 2-Bakara 165
    el kuvvete : kuvvet
  11699. 2-Bakara 165
    cemîan : hepsi, bütün, tamamı, tamamen
  11700. 2-Bakara 165
    ve enne : ve olduğunu
  11701. 2-Bakara 165
    allâhe : Allah
  11702. 2-Bakara 165
    şedîdu : şiddetli
  11703. 2-Bakara 165
    el azâbi : azap
  11704. 2-Bakara 166
    teberree : berî oldu, uzaklaştı
  11705. 2-Bakara 166
    ellezîne : onlar
  11706. 2-Bakara 166
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11707. 2-Bakara 166
    ittebeû : tâbî oldular
  11708. 2-Bakara 166
    ve : ve
  11709. 2-Bakara 166
    reavû : (onlar) gördüler
  11710. 2-Bakara 166
    el azâbe : azab
  11711. 2-Bakara 166
    el esbâbu : sebepler, bağlar
  11712. 2-Bakara 167
    vele : ve dedi
  11713. 2-Bakara 167
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11714. 2-Bakara 167
    ittebeû : tâbî oldular
  11715. 2-Bakara 167
    lev : olsa, ise, keşke
  11716. 2-Bakara 167
    enne : olduğu
  11717. 2-Bakara 167
    lenâ : bize, bizim için
  11718. 2-Bakara 167
    kerreten : bir kere daha, tekrar
  11719. 2-Bakara 167
    fe : o zaman
  11720. 2-Bakara 167
    neteberree : biz uzaklaşalım, berî olalım
  11721. 2-Bakara 167
    kemâ : gibi
  11722. 2-Bakara 167
    teberreû : berî oldular, uzaklaştılar
  11723. 2-Bakara 167
    kezâlike : böylece
  11724. 2-Bakara 167
    a'mâle-hum : onların amelleri
  11725. 2-Bakara 167
    haserâtin : hasara uğrayan
  11726. 2-Bakara 167
    aleyhim : onlara
  11727. 2-Bakara 167
    ve mâ : ve değil
  11728. 2-Bakara 167
    bi hâricîne : ile çıkacak olanlar
  11729. 2-Bakara 167
    min en nâri : ateşten
  11730. 2-Bakara 168
    eyyuhâ : ey
  11731. 2-Bakara 168
    en nâsu : insanlar
  11732. 2-Bakara 168
    el ardı : arz, yeryüzü
  11733. 2-Bakara 168
    halâlen : helâl olan
  11734. 2-Bakara 168
    tayyiben : temiz olan
  11735. 2-Bakara 168
    ve : ve
  11736. 2-Bakara 168
    tettebiû : tâbî olmayın, uymayın
  11737. 2-Bakara 168
    eş şeytâni : şeytan
  11738. 2-Bakara 168
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  11739. 2-Bakara 168
    lekum : sizin için, size
  11740. 2-Bakara 169
    innemâ : ancak, sadece
  11741. 2-Bakara 169
    ye'muru-kum : size emreder
  11742. 2-Bakara 169
    bi es sûi : kötülük ile, şerrle
  11743. 2-Bakara 169
    ve el fahşâi : ve fuhuş, hayasızlık
  11744. 2-Bakara 169
    ve en tekûlû : veylemeniz
  11745. 2-Bakara 169
    mâ lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyler
  11746. 2-Bakara 170
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman, denildiğinde
  11747. 2-Bakara 170
    lehum : onlara
  11748. 2-Bakara 170
    ittebiû : tâbî olun
  11749. 2-Bakara 170
    enzele : indirdiği şey, indirdiğine
  11750. 2-Bakara 170
    bel : hayır
  11751. 2-Bakara 170
    nettebiu : biz tâbî oluruz
  11752. 2-Bakara 170
    elfeynâ : biz bulduk
  11753. 2-Bakara 170
    aleyhi : onun üzerinde, ona
  11754. 2-Bakara 170
    âbâe-nâ : babalarımız, atalarımız
  11755. 2-Bakara 170
    e : mı
  11756. 2-Bakara 170
    ve lev : ve şâyet, ise
  11757. 2-Bakara 170
    ne : oldu, idi
  11758. 2-Bakara 170
    lâ ya'kılûne : akıl etmiyorlar
  11759. 2-Bakara 170
    şey'en : bir şey
  11760. 2-Bakara 170
    veyehtedûne : ve hidayete ermezler
  11761. 2-Bakara 171
    ve meselu : ve örneği, misali, durumu, hali
  11762. 2-Bakara 171
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11763. 2-Bakara 171
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  11764. 2-Bakara 171
    ke : gibi
  11765. 2-Bakara 171
    meseli : örneği, misali, durumu, hali
  11766. 2-Bakara 171
    ellezî : o kimse, ki o
  11767. 2-Bakara 171
    yen'ıku : bağırır, haykırır
  11768. 2-Bakara 171
    yesmeû : işitmez
  11769. 2-Bakara 171
    duâen ve nidâen : çağırarak ve bağırarak
  11770. 2-Bakara 171
    fe : artık, bu yüzden
  11771. 2-Bakara 171
    lâ ya'kılûne : akıl etmezler
  11772. 2-Bakara 172
    eyyuhâ : ey
  11773. 2-Bakara 172
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11774. 2-Bakara 172
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  11775. 2-Bakara 172
    ve uşkurû : ve şükredin
  11776. 2-Bakara 172
    iyyâ-hu ta'budûne : sadece ona kul olursunuz
  11777. 2-Bakara 173
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  11778. 2-Bakara 173
    harrame : haram kıldı
  11779. 2-Bakara 173
    aleykum : sizin üzerinize, size
  11780. 2-Bakara 173
    el meytete : ölü (hayvan)
  11781. 2-Bakara 173
    ve ed deme : ve kan
  11782. 2-Bakara 173
    ve lahme : ve et
  11783. 2-Bakara 173
    el hınzîri : domuz
  11784. 2-Bakara 173
    veuhille : ve boğazlanmamış, kesilmemiş
  11785. 2-Bakara 173
    fe men : artık, fakat, ama kim
  11786. 2-Bakara 173
    ve lâ âdin : ve haddi (zaruret miktarını) aşmayarak
  11787. 2-Bakara 173
    feisme : o taktirde günah yoktur
  11788. 2-Bakara 173
    aleyhi : onun üzerine, ona
  11789. 2-Bakara 173
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  11790. 2-Bakara 174
    inne : muhakkak
  11791. 2-Bakara 174
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11792. 2-Bakara 174
    yektumûne : ketmederler, gizlerler
  11793. 2-Bakara 174
    enzele : indirdi
  11794. 2-Bakara 174
    min el kitâbî : kitaptan
  11795. 2-Bakara 174
    ve yeşterûne : ve satıyorlar
  11796. 2-Bakara 174
    semenen : bedel, ücret, değer
  11797. 2-Bakara 174
    kalîlen : az
  11798. 2-Bakara 174
    ulâike : işte onlar
  11799. 2-Bakara 174
    ye'kulûne : yiyorlar
  11800. 2-Bakara 174
    enre : ateş
  11801. 2-Bakara 174
    veyukellimu-hum(u) : ve onlarla konuşmaz
  11802. 2-Bakara 174
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  11803. 2-Bakara 174
    veyuzekkî-him : ve onları tezkiye etmez, temize çıkarmaz, temizlemez
  11804. 2-Bakara 174
    ve lehum : ve onlar için, onlara (vardır)
  11805. 2-Bakara 174
    elîmun : acıklı, elîm
  11806. 2-Bakara 175
    ulâike ellezîne : işte onlar ki ..... yapanlar
  11807. 2-Bakara 175
    teravû : satın aldılar
  11808. 2-Bakara 175
    ed dalâlete : dalâleti
  11809. 2-Bakara 175
    bi el hudâ : hidayet ile
  11810. 2-Bakara 175
    ve el azâbe : ve azap
  11811. 2-Bakara 175
    bi el magfireti : mağfiret ile, günahların sevaba
  11812. 2-Bakara 175
    asbere-hum : onları sabırlı yaptı
  11813. 2-Bakara 175
    alâ en nâri : ateşe karşı
  11814. 2-Bakara 176
    like : işte bu
  11815. 2-Bakara 176
    bi enne : sebebi ile
  11816. 2-Bakara 176
    allâhe : Allah
  11817. 2-Bakara 176
    nezzele : indirdi
  11818. 2-Bakara 176
    el kitâbe : kitap
  11819. 2-Bakara 176
    bi el hakkı : hak ile
  11820. 2-Bakara 176
    ve inne ellezîne : ve muhakkak ki onlar
  11821. 2-Bakara 176
    ıhtelefû : ihtilâfa, ayrılığa düştüler
  11822. 2-Bakara 176
    el kitâbi : kitapta
  11823. 2-Bakara 176
    le : elbette, mutlaka
  11824. 2-Bakara 177
    leyse : değil
  11825. 2-Bakara 177
    el birre : birr, ebrar kılacak davranış biçimi
  11826. 2-Bakara 177
    en tuvellû : dönmeniz, yönelmeniz
  11827. 2-Bakara 177
    vucûhe-kum : yüzleriniz
  11828. 2-Bakara 177
    bele : yön, cihet
  11829. 2-Bakara 177
    el maşrıkı : doğu
  11830. 2-Bakara 177
    ve el magrıbi : ve batı
  11831. 2-Bakara 177
    vekinne : ve lâkin, fakat
  11832. 2-Bakara 177
    el birre : birr, ebrar kılacak davranış biçimi
  11833. 2-Bakara 177
    men : kim
  11834. 2-Bakara 177
    âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi) îmân etti
  11835. 2-Bakara 177
    ve el yevmi el âhırı : ve sonraki gün
  11836. 2-Bakara 177
    ve el melâiketi : ve melekler
  11837. 2-Bakara 177
    ve el kitâbi : ve kitap
  11838. 2-Bakara 177
    ve en nebiyyine : ve peygamberler
  11839. 2-Bakara 177
    ve âte : ve verdi
  11840. 2-Bakara 177
    elle : mal
  11841. 2-Bakara 177
    zevî el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar
  11842. 2-Bakara 177
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  11843. 2-Bakara 177
    ve el mesâkîne : ve çalışamayacak durumdaki ihtiyarlar
  11844. 2-Bakara 177
    ve ibne es sebîli : ve yolcu
  11845. 2-Bakara 177
    ve es sâilîne : ve isteyenler (muhtaçlar)
  11846. 2-Bakara 177
    veer rıkâbi : velelerin, esirlerin kurtulması hakkında, konusunda (kurtulması için)
  11847. 2-Bakara 177
    ve ekâme es salâte : namazı ikame etti, devam ettirdi
  11848. 2-Bakara 177
    ve âte ez zekâte : ve zekât verdi
  11849. 2-Bakara 177
    ve el mûfûne : ve vefa eden, hakkıyla yerine getiren
  11850. 2-Bakara 177
    izâ âhedû : ahd verdikleri zaman
  11851. 2-Bakara 177
    ve es sâbirîne : ve sabredenler
  11852. 2-Bakara 177
    el be'sâi : sıkıntıda, musîbet isabet ettiği zaman, hastalıkta
  11853. 2-Bakara 177
    ve ed darrâi : ve darlık, zorluk, zaruret
  11854. 2-Bakara 177
    vene : ve o zamanda, o hallerde
  11855. 2-Bakara 177
    el be'si : şiddetli savaş
  11856. 2-Bakara 177
    ulâike : işte onlar
  11857. 2-Bakara 177
    ellezîne sadakû : onlar sadık oldular, sadık olanlar
  11858. 2-Bakara 177
    ve ulâike : vete onlar
  11859. 2-Bakara 177
    hum(u) el muttekûne : onlar muttakiler, takva sahipleri
  11860. 2-Bakara 178
    eyyuhâ : ey
  11861. 2-Bakara 178
    ellezîne : onlar, olanlar
  11862. 2-Bakara 178
    âmenû : âmenû oldular
  11863. 2-Bakara 178
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  11864. 2-Bakara 178
    aleykum(u) : sizin üzerinize, size
  11865. 2-Bakara 178
    el kısâsu : kısas, eşit olarak misilleme
  11866. 2-Bakara 178
    el katlâ : öldürülme hakkında
  11867. 2-Bakara 178
    el hurru : hür
  11868. 2-Bakara 178
    bi el hurri : hür ile
  11869. 2-Bakara 178
    ve el abdu : vele
  11870. 2-Bakara 178
    bi el abdi : köle ile
  11871. 2-Bakara 178
    ve el unsâ : ve kadın, dişi
  11872. 2-Bakara 178
    bi el unsâ : kadın ile, dişi ile
  11873. 2-Bakara 178
    fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
  11874. 2-Bakara 178
    ufiye lehu : o affedilir
  11875. 2-Bakara 178
    şey'un : bir şey
  11876. 2-Bakara 178
    fe : fakat, o taktirde, artık, o zaman
  11877. 2-Bakara 178
    bi el ma'rûfi : iyilikle, bilinen şekilde, örfe tâbî olarak
  11878. 2-Bakara 178
    ve edâun : ve eda etmek, ödemek
  11879. 2-Bakara 178
    ileyhi : ona
  11880. 2-Bakara 178
    like : işte bu, bu
  11881. 2-Bakara 178
    ve rahmetun : ve bir rahmet
  11882. 2-Bakara 178
    fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
  11883. 2-Bakara 178
    i'tedâ : haddi aştı
  11884. 2-Bakara 178
    ba'delike : bundan sonra
  11885. 2-Bakara 178
    fe lehu : o taktirde, o zaman onun için (vardır)
  11886. 2-Bakara 178
    azâbun elîmun : elîm bir azap
  11887. 2-Bakara 179
    ve lekum : ve sizin için (vardır)
  11888. 2-Bakara 179
    el kısâsı : kısasta
  11889. 2-Bakara 179
    ulîl elbâbi (ulî el bâbi) : sır hazinelerinin (lübblerin) sahipleri
  11890. 2-Bakara 179
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  11891. 2-Bakara 179
    tettekûne : sakınırsınız, takva sahibi olursunuz
  11892. 2-Bakara 180
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  11893. 2-Bakara 180
    aleykum : sizin üzerinize, size
  11894. 2-Bakara 180
    ehade-kum(u) : sizden biriniz
  11895. 2-Bakara 180
    el mevtu : ölüm
  11896. 2-Bakara 180
    in tereke : eğer bırakırsa
  11897. 2-Bakara 180
    el vasiyyetu : vasiyet (etmek)
  11898. 2-Bakara 180
    li ellideyni : anne-babaya
  11899. 2-Bakara 180
    ve el akrabîne : ve akrabalar, yakınlar
  11900. 2-Bakara 180
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  11901. 2-Bakara 180
    alâ el muttekîne : takva sahiplerinin üzerine
  11902. 2-Bakara 181
    fe men : o zaman, artık, o taktirde kim
  11903. 2-Bakara 181
    beddele-hu : onu değiştirdi
  11904. 2-Bakara 181
    ba'de mâ : sonra
  11905. 2-Bakara 181
    semia-hu : onu işitti
  11906. 2-Bakara 181
    fe : o zaman, artık, o taktirde
  11907. 2-Bakara 181
    innemâ : sadece, fakat, ama
  11908. 2-Bakara 181
    alâ ellezîne : onların üzerine
  11909. 2-Bakara 181
    yubeddilûne-hu : onu değiştirirler
  11910. 2-Bakara 181
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  11911. 2-Bakara 181
    semîun : hakkıyla işiten, en iyi işiten
  11912. 2-Bakara 182
    fe : fakat, artık
  11913. 2-Bakara 182
    men : kim ise
  11914. 2-Bakara 182
    fe : korktu
  11915. 2-Bakara 182
    cenefen : haktan uzaklaşarak
  11916. 2-Bakara 182
    ev : veya
  11917. 2-Bakara 182
    ismen : günah işleyerek, günaha girerek
  11918. 2-Bakara 182
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  11919. 2-Bakara 182
    beyne-hum : onların arası
  11920. 2-Bakara 182
    fe : o zaman, o taktirde, bu durumda
  11921. 2-Bakara 182
    isme aleyhi : onun üzerine bir günah yoktur
  11922. 2-Bakara 182
    inne : muhakkak
  11923. 2-Bakara 182
    allâhe : Allah
  11924. 2-Bakara 183
    eyyuhâ : ey
  11925. 2-Bakara 183
    ellezîne : kimseler, onlar
  11926. 2-Bakara 183
    âmenû : âmenû oldular
  11927. 2-Bakara 183
    kutibe : yazıldı
  11928. 2-Bakara 183
    aleykum(u) : sizin üzerinize, size
  11929. 2-Bakara 183
    es sıyâmu : oruç
  11930. 2-Bakara 183
    kemâ : gibi
  11931. 2-Bakara 183
    kutibe : yazıldı
  11932. 2-Bakara 183
    ellezîne : onlar
  11933. 2-Bakara 183
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  11934. 2-Bakara 183
    tettekûne : takva sahibi olursunuz
  11935. 2-Bakara 184
    eyyâmen : günler
  11936. 2-Bakara 184
    fe men : fakat kim
  11937. 2-Bakara 184
    ne : oldu, idi
  11938. 2-Bakara 184
    ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
  11939. 2-Bakara 184
    fe : o zaman, o taktirde
  11940. 2-Bakara 184
    iddetun : müddet, sayı, bir şeyinddetini
  11941. 2-Bakara 184
    min eyyâmin : günlerden
  11942. 2-Bakara 184
    ve alâ ellezîne : ve onlar üzerine
  11943. 2-Bakara 184
    yutîkûne-hu : ona dayanamazlar, zorlanırlar, takatleri kesilir, güç yetiremezler
  11944. 2-Bakara 184
    fidyetun : fidye
  11945. 2-Bakara 184
    fe men : artık kim
  11946. 2-Bakara 184
    fe : işte
  11947. 2-Bakara 184
    huve : o
  11948. 2-Bakara 184
    lehu : onun için
  11949. 2-Bakara 184
    ve en tesûmû : ve sizin oruç tutmanız
  11950. 2-Bakara 184
    lekum : sizin için, size
  11951. 2-Bakara 184
    ta'lemûne : biliyorsunuz, bilirsiniz
  11952. 2-Bakara 185
    şehru : ay
  11953. 2-Bakara 185
    ellezî : o ki, ki o
  11954. 2-Bakara 185
    unzile : indirildi
  11955. 2-Bakara 185
    el kur'ânu : Kur'ân-ı Kerim
  11956. 2-Bakara 185
    huden : hidayete erdirici (olarak) 8 - li en nâsi
  11957. 2-Bakara 185
    ve beyyinâtin : ve beyyineler, açık deliller, ispat
  11958. 2-Bakara 185
    min el hudâ : Hüda'dan
  11959. 2-Bakara 185
    ve el furkâni : ve furkan, hakkı bâtıldan ayıran
  11960. 2-Bakara 185
    fe : o zaman, artık
  11961. 2-Bakara 185
    men : kim
  11962. 2-Bakara 185
    şehide : şahit oldu
  11963. 2-Bakara 185
    eş şehra : bu ay
  11964. 2-Bakara 185
    fel yesumhu (fe li yesum-hu) : o zaman onu oruçlu geçirsin
  11965. 2-Bakara 185
    ve men : ve kim
  11966. 2-Bakara 185
    ne : oldu
  11967. 2-Bakara 185
    ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
  11968. 2-Bakara 185
    fe : o zaman, o taktirde
  11969. 2-Bakara 185
    iddetun : müddet, sayı, adet tamamlama
  11970. 2-Bakara 185
    min eyyâmin : günlerden
  11971. 2-Bakara 185
    el yusra : kolaylık
  11972. 2-Bakara 185
    ve lâ yurîdu : ve dilemez, istemez
  11973. 2-Bakara 185
    el usra : zorluk
  11974. 2-Bakara 185
    ve li tukmilû : ve tamamlamanız için
  11975. 2-Bakara 185
    el iddete : müddet, sayı, adet tamamlama
  11976. 2-Bakara 185
    ve li tukebbirû : ve tekbir etmeniz, yüceltmeniz için
  11977. 2-Bakara 185
    allâhe : Allah
  11978. 2-Bakara 185
    hedâ-kum : sizi hidayete erdirdi
  11979. 2-Bakara 185
    ve lealle-kum : ve umulur ki böylece siz
  11980. 2-Bakara 185
    teşkurûne : şükredersiniz
  11981. 2-Bakara 186
    ve izâ : ve olduğu zaman, olunca
  11982. 2-Bakara 186
    seele-ke : sana sordu
  11983. 2-Bakara 186
    fe innî : o zaman muhakkak ki ben
  11984. 2-Bakara 186
    da'vete : davet, dua
  11985. 2-Bakara 186
    ed dâi : davet eden, dua eden
  11986. 2-Bakara 186
    deâ-ni : beni davet etti, çağırdı
  11987. 2-Bakara 186
    fe : artık, o halde
  11988. 2-Bakara 186
    el yestecîbû-lî : onlar bana icabet etsinler
  11989. 2-Bakara 186
    ve li yu'minû bî : ve bana âmenû olsunlar
  11990. 2-Bakara 186
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  11991. 2-Bakara 186
    yerşudûne : irşada ulaşırlar, irşad olurlar
  11992. 2-Bakara 187
    uhılle : helâl kılındı
  11993. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için, size
  11994. 2-Bakara 187
    leylete : gece
  11995. 2-Bakara 187
    es sıyâmi : oruç
  11996. 2-Bakara 187
    er refesu : (cinsel arzu ile ) yaklaşmak
  11997. 2-Bakara 187
    hunne : onlar
  11998. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için
  11999. 2-Bakara 187
    ve entum : ve siz
  12000. 2-Bakara 187
    lehunne : onlar için
  12001. 2-Bakara 187
    alîme : bildi
  12002. 2-Bakara 187
    enne-kum : sizin ..... olduğunuz
  12003. 2-Bakara 187
    tahtânûne : ihanet ediyorsunuz
  12004. 2-Bakara 187
    enfuse-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  12005. 2-Bakara 187
    fe : o zaman, bunun üzerine
  12006. 2-Bakara 187
    be aley-kum : sizin tövbelerinizi kabul etti
  12007. 2-Bakara 187
    fe : artık, bundan sonra
  12008. 2-Bakara 187
    elâne : şimdi
  12009. 2-Bakara 187
    bâşirû-hunne : onlara yaklaşın, onlarla mübaşeret edin
  12010. 2-Bakara 187
    ve ibtegû : ve isteyin
  12011. 2-Bakara 187
    ketebe : takdir ettiği, yazdığı, farz kıldığı şeyi
  12012. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için, size
  12013. 2-Bakara 187
    ve kulû : ve yeyin
  12014. 2-Bakara 187
    ve işrabû : ve için
  12015. 2-Bakara 187
    yetebeyyene : açığa çıkar, belli olur
  12016. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için, size
  12017. 2-Bakara 187
    el haytu : iplik
  12018. 2-Bakara 187
    ebyadu : beyaz
  12019. 2-Bakara 187
    min el haytı : iplikten
  12020. 2-Bakara 187
    el esvedi : siyah
  12021. 2-Bakara 187
    min el fecri : fecr (seher) vaktinde
  12022. 2-Bakara 187
    summe : sonra
  12023. 2-Bakara 187
    etimmu : tamamlayın
  12024. 2-Bakara 187
    es sıyâme : oruç
  12025. 2-Bakara 187
    ilâ el leyli : geceye kadar
  12026. 2-Bakara 187
    ve lâ tubâşirû-hunne : ve onlarla mübaşeret etmeyin, onlara
  12027. 2-Bakara 187
    ve entum : ve siz
  12028. 2-Bakara 187
    âkifûne : itikâfta olanlar (çok ibadet etmek için)
  12029. 2-Bakara 187
    el mesâcidi : mescidlerde, mecsidlerininde
  12030. 2-Bakara 187
    tilke : bu
  12031. 2-Bakara 187
    fe : o zaman, artık
  12032. 2-Bakara 187
    kezâlike : işteyle
  12033. 2-Bakara 187
    yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
  12034. 2-Bakara 187
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  12035. 2-Bakara 187
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  12036. 2-Bakara 187
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  12037. 2-Bakara 188
    vete'kulû : ve yemeyin
  12038. 2-Bakara 188
    emvâle-kum : mallarınız
  12039. 2-Bakara 188
    beyne-kum : sizin aranızda
  12040. 2-Bakara 188
    bi el bâtılı : bâtıl ile, haksızlıkla
  12041. 2-Bakara 188
    ve (lâ) tudlû : ve aktarmayın, rüşvet olarak vermeyin
  12042. 2-Bakara 188
    ilâ el hukkâmi : hakimlere
  12043. 2-Bakara 188
    li te'kulû : yemeniz için
  12044. 2-Bakara 188
    ferîkan : bir kısım
  12045. 2-Bakara 188
    min emvâli : mallardan
  12046. 2-Bakara 188
    en nâsi : insanlar
  12047. 2-Bakara 188
    bi el ismi : günah ile, günaha girerek
  12048. 2-Bakara 188
    ve entum ta'lemûne : ve siz biliyorsunuz
  12049. 2-Bakara 189
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar, sorarlar
  12050. 2-Bakara 189
    el ehilleti : hilâller (Ay'ın hilâl şeklinden dolunay olana kadar geçirdiği hilâl şekilleri)
  12051. 2-Bakara 189
    hiye : o
  12052. 2-Bakara 189
    mevâkîtu : vakitleri bildiren vakit ölçüsü
  12053. 2-Bakara 189
    li en nâsi : insanlar için
  12054. 2-Bakara 189
    ve el haccı : ve hac
  12055. 2-Bakara 189
    ve leyse : ve değildir
  12056. 2-Bakara 189
    el birru : birr, ebrar yapan davranış biçimi
  12057. 2-Bakara 189
    bi en te'tû : gelmeniz, girmeniz
  12058. 2-Bakara 189
    el buyûte : evler
  12059. 2-Bakara 189
    vekinne : ve lâkin, fakat, oysa
  12060. 2-Bakara 189
    el birre : birr, ebrar yapan davranış biçimi
  12061. 2-Bakara 189
    menittekâ (men ittekâ) : kişi takva sahibi olur
  12062. 2-Bakara 189
    ve u'tû : ve gelin, girin
  12063. 2-Bakara 189
    el buyûte : evler
  12064. 2-Bakara 189
    min ebvâbi-hâ : onun kapılarından
  12065. 2-Bakara 189
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  12066. 2-Bakara 189
    allâhe : Allah
  12067. 2-Bakara 189
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  12068. 2-Bakara 189
    tuflihûne : felâha, kurtuluşa erersiniz
  12069. 2-Bakara 190
    ve kâtilû : ve savaşın, öldürün
  12070. 2-Bakara 190
    fi sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  12071. 2-Bakara 190
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12072. 2-Bakara 190
    yukâtilûne-kum : sizi katlediyorlar, sizinle savaşıyorlar, sizi öldürüyorlar
  12073. 2-Bakara 190
    ve lâ ta'tedû : ve aşırı gitmeyin, haddi aşmayın
  12074. 2-Bakara 190
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12075. 2-Bakara 190
    el mu'tedîne : aşırı gidenler, haddi aşanlar
  12076. 2-Bakara 191
    ve uktulû-hum : ve onları öldürün
  12077. 2-Bakara 191
    sekıftumû-hum : onları buldunuz, yakaladınız,
  12078. 2-Bakara 191
    ve ahricû-hum : ve onları çıkarın
  12079. 2-Bakara 191
    ve el fitnetu : ve fitne
  12080. 2-Bakara 191
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli, daha fena
  12081. 2-Bakara 191
    min el katli : öldürmekten
  12082. 2-Bakara 191
    ve lâ tukâtilû-hum : ve onları katletmeyin, onlarla savaşmayın, onları öldürmeyin
  12083. 2-Bakara 191
    inde : yanında
  12084. 2-Bakara 191
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  12085. 2-Bakara 191
    fe : artık, bundan sonra, fakat
  12086. 2-Bakara 191
    in kâtelû-kum : eğer sizinle savaşırlarsa,
  12087. 2-Bakara 191
    fe uktulû-hum : o zaman, o taktirde, onları öldürün
  12088. 2-Bakara 191
    kezâlike : işteyle
  12089. 2-Bakara 191
    cezâu : ceza
  12090. 2-Bakara 191
    el kâfirîne : kâfirler
  12091. 2-Bakara 192
    fe : artık, bundan sonra
  12092. 2-Bakara 192
    in intehev : eğer vazgeçerlerse
  12093. 2-Bakara 192
    fe : artık, o taktirde
  12094. 2-Bakara 192
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12095. 2-Bakara 193
    ve kâtilû-hum : ve onlarla savaşın
  12096. 2-Bakara 193
    tekûne : olmasın
  12097. 2-Bakara 193
    fitnetun : fitne
  12098. 2-Bakara 193
    ve yekûne : ve olsun
  12099. 2-Bakara 193
    ed dînu : dîn
  12100. 2-Bakara 193
    fe : artık, bundan sonra
  12101. 2-Bakara 193
    in intehev : eğer vazgeçerlerse
  12102. 2-Bakara 193
    fe : o zaman
  12103. 2-Bakara 193
    lâ udvâne : düşmanlık yoktur
  12104. 2-Bakara 193
    ez zâlimîne : zalimler
  12105. 2-Bakara 194
    eş şehru : ay
  12106. 2-Bakara 194
    el harâmu : hürmetli, yasak, haram
  12107. 2-Bakara 194
    bi eş şehri : ay ile
  12108. 2-Bakara 194
    el harâmi : hürmetli, yasak, haram
  12109. 2-Bakara 194
    ve el hurumâtu : ve ihtiram, hürmetler, yasaklar, haram- lar
  12110. 2-Bakara 194
    fe men : o zaman, o halde kim ise
  12111. 2-Bakara 194
    i'tedâ : zulmetti, hakka tecavüz etti, saldırdı
  12112. 2-Bakara 194
    aleykum : size
  12113. 2-Bakara 194
    fe i'tedû : o zaman, saldırın
  12114. 2-Bakara 194
    aleyhi : onun üzerine, ona
  12115. 2-Bakara 194
    ma i'tedâ : zulmettiler, hakka tecavüz ettikleri şey
  12116. 2-Bakara 194
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12117. 2-Bakara 194
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  12118. 2-Bakara 194
    allâhe : Allah'a karşı
  12119. 2-Bakara 194
    ve i'lemû : ve bilin
  12120. 2-Bakara 194
    enne : olduğunu
  12121. 2-Bakara 194
    allâhe : Allah
  12122. 2-Bakara 194
    mea : ile, beraber, birlikte
  12123. 2-Bakara 194
    el muttekîne : takva sahipleri
  12124. 2-Bakara 195
    ve enfikû : ve infâk edin, verin
  12125. 2-Bakara 195
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  12126. 2-Bakara 195
    ve lâ tulkû : ve atmayın
  12127. 2-Bakara 195
    bi eydî-kum : (sizin) kendi ellerinizle
  12128. 2-Bakara 195
    ilâ et tehluketi : tehlikeye
  12129. 2-Bakara 195
    ve ahsinû : ve ahsen olun, Allah'ın hükümlerini
  12130. 2-Bakara 195
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12131. 2-Bakara 195
    el muhsinîne : muhsinler, ahsen olanlar
  12132. 2-Bakara 196
    ve etimmû : ve tamamlayın
  12133. 2-Bakara 196
    el hacce : hac
  12134. 2-Bakara 196
    ve el umrete : ve umre
  12135. 2-Bakara 196
    fe in : fakat eğer
  12136. 2-Bakara 196
    fe : o zaman, o taktirde
  12137. 2-Bakara 196
    isteysera : kolay gelen şey 9 - min el hedyi
  12138. 2-Bakara 196
    ve lâ tahlikû : ve traş etmeyin
  12139. 2-Bakara 196
    ruûse-kum : başlarınızı
  12140. 2-Bakara 196
    yebluga : ulaşır, erişir
  12141. 2-Bakara 196
    el hedyu : kurban
  12142. 2-Bakara 196
    mahille-hu : mahalline, kendi yerine
  12143. 2-Bakara 196
    fe men : fakat kim
  12144. 2-Bakara 196
    ne : oldu
  12145. 2-Bakara 196
    ev : veya
  12146. 2-Bakara 196
    ezen : eza, ağrı
  12147. 2-Bakara 196
    fe fidyetun : o zaman, bu durumda fidye (gerekir)
  12148. 2-Bakara 196
    ev : veya
  12149. 2-Bakara 196
    ev : veya
  12150. 2-Bakara 196
    fe izâ emin-tum : artık emin olduğunuz zaman
  12151. 2-Bakara 196
    fe men : o taktirde, o zaman kim
  12152. 2-Bakara 196
    temettea : faydalanır, yararlanır
  12153. 2-Bakara 196
    bi el umreti : umre ile, umreden
  12154. 2-Bakara 196
    ilâ el haccı : hacca kadar
  12155. 2-Bakara 196
    fe : o taktirde, o zaman
  12156. 2-Bakara 196
    isteysera : kolayına gelen
  12157. 2-Bakara 196
    min el hedyi : kurbandan
  12158. 2-Bakara 196
    fe : artık, fakat
  12159. 2-Bakara 196
    men : kim, kimse, kişi
  12160. 2-Bakara 196
    lem yecid : bulamadı
  12161. 2-Bakara 196
    fe : o zaman, artık
  12162. 2-Bakara 196
    selâseti : üç
  12163. 2-Bakara 196
    eyyâmin : günler
  12164. 2-Bakara 196
    el haccı : hacda
  12165. 2-Bakara 196
    ve seb'atin : ve yedi
  12166. 2-Bakara 196
    izâ reca'tum : döndüğünüz zaman
  12167. 2-Bakara 196
    tilke : bu
  12168. 2-Bakara 196
    miletun : tamamı
  12169. 2-Bakara 196
    like : işte bu, bu
  12170. 2-Bakara 196
    li men : kimse(ler) için
  12171. 2-Bakara 196
    lem yekun : olmayan
  12172. 2-Bakara 196
    ehlu-hu : onun ailesi
  12173. 2-Bakara 196
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  12174. 2-Bakara 196
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  12175. 2-Bakara 196
    ve i'lemû : ve bilin
  12176. 2-Bakara 196
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  12177. 2-Bakara 196
    şedîdu : şiddetli
  12178. 2-Bakara 196
    el ikâbi : ceza
  12179. 2-Bakara 197
    el haccu : hac
  12180. 2-Bakara 197
    eşhurun : aylar
  12181. 2-Bakara 197
    fe : o zaman, işte
  12182. 2-Bakara 197
    men : kim, kimse
  12183. 2-Bakara 197
    hinne : onların içinde, onlarda
  12184. 2-Bakara 197
    el hacca : hac
  12185. 2-Bakara 197
    fe : o zaman, artık
  12186. 2-Bakara 197
    refese : yanaşmak yoktur
  12187. 2-Bakara 197
    ve lâ fusûka : ve fasıklık, günaha sapma yoktur
  12188. 2-Bakara 197
    ve lâ cidâle : ve sürtüşmek, kavga etmek yoktur
  12189. 2-Bakara 197
    el haccı : hacta
  12190. 2-Bakara 197
    vetef'alû : ve ne yaparsanız
  12191. 2-Bakara 197
    ya'lem-hu : onu bilir
  12192. 2-Bakara 197
    ve tezevvedû : ve azıklanın, azık hazırlayın
  12193. 2-Bakara 197
    fe : o zaman, fakat
  12194. 2-Bakara 197
    inne : muhakkak
  12195. 2-Bakara 197
    hayra ez zâdi : azığın hayırlısı
  12196. 2-Bakara 197
    et takvâ : takva (sahibi olmak)
  12197. 2-Bakara 197
    ve : ve
  12198. 2-Bakara 197
    ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
  12199. 2-Bakara 197
    ulî el elbâbi : lübblerin, sır hazinelerinin sahipleri,
  12200. 2-Bakara 198
    leyse : değil
  12201. 2-Bakara 198
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12202. 2-Bakara 198
    en tebtegû : aramanız, talep etmeniz, istemeniz
  12203. 2-Bakara 198
    fe : o zaman, artık
  12204. 2-Bakara 198
    efadtum : topluca geldiniz, akın akın geldiniz
  12205. 2-Bakara 198
    fe uzkurû : o zaman zikredin
  12206. 2-Bakara 198
    allâhe : Allah
  12207. 2-Bakara 198
    inde : yanında
  12208. 2-Bakara 198
    el meş'ari el harâmi : Meş'aril Haram, Arafat'tan dönüş
  12209. 2-Bakara 198
    ve uzkurû-hu : ve onu zikredin
  12210. 2-Bakara 198
    kemâ : gibi, şeklinde, şekilde
  12211. 2-Bakara 198
    hedâ-kum : sizi hidayete erdirdi
  12212. 2-Bakara 198
    ve in : ve ise, sadece, doğrusu
  12213. 2-Bakara 198
    le : elbette
  12214. 2-Bakara 198
    min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
  12215. 2-Bakara 199
    summe : sonra
  12216. 2-Bakara 199
    efîdû : topluca, akın akın dönüp gelin
  12217. 2-Bakara 199
    efâda : topluca, akın akın dönüp geldi
  12218. 2-Bakara 199
    en nâsu : insanlar
  12219. 2-Bakara 199
    ve istagfirû : ve istiğfar edin, mağfiret isteyin
  12220. 2-Bakara 199
    allâhe : Allah
  12221. 2-Bakara 199
    inne : muhakkak
  12222. 2-Bakara 199
    allâhe : Allah
  12223. 2-Bakara 200
    fe : o zaman, böylece
  12224. 2-Bakara 200
    menâsike-kum : hacca ait ibadetleriniz
  12225. 2-Bakara 200
    fe uzkurû : artık zikredin, anın
  12226. 2-Bakara 200
    allâhe : Allah
  12227. 2-Bakara 200
    ke : gibi
  12228. 2-Bakara 200
    âbâe-kum : babalarınız, atalarınız
  12229. 2-Bakara 200
    ev : veya
  12230. 2-Bakara 200
    eşedde : daha şiddetli, daha kuvvetli
  12231. 2-Bakara 200
    zikren : zikrederek
  12232. 2-Bakara 200
    fe : fakat
  12233. 2-Bakara 200
    min en nâsi : insanlardan
  12234. 2-Bakara 200
    men : kimse(ler), kim, kimi
  12235. 2-Bakara 200
    yekûlu : der
  12236. 2-Bakara 200
    rabbe-nâ : (bizim) Rabbimiz
  12237. 2-Bakara 200
    ed dunyâ : dünyada
  12238. 2-Bakara 200
    ve : ve
  12239. 2-Bakara 200
    lehu : onun
  12240. 2-Bakara 200
    el ahirati : ahirette
  12241. 2-Bakara 201
    ve min-hum : ve onlardan
  12242. 2-Bakara 201
    men yekûlu : kim derse
  12243. 2-Bakara 201
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  12244. 2-Bakara 201
    ed dunyâ : dünyada
  12245. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  12246. 2-Bakara 201
    veel âhirati : ve ahirette
  12247. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  12248. 2-Bakara 201
    ve kı-nâ : ve bizi koru
  12249. 2-Bakara 201
    azâbe en nâri : ateşin azabı
  12250. 2-Bakara 202
    ulâike : işte onlar
  12251. 2-Bakara 202
    lehum : onların vardır
  12252. 2-Bakara 202
    kesebû : kazandılar, (dereceler) kazandılar
  12253. 2-Bakara 202
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  12254. 2-Bakara 202
    serîu : seri, çabuk
  12255. 2-Bakara 202
    el hısâbi : hesap
  12256. 2-Bakara 203
    ve ezkurû : ve zikredin
  12257. 2-Bakara 203
    allâhe : Allah
  12258. 2-Bakara 203
    eyyâmin : günlerde
  12259. 2-Bakara 203
    fe : fakat, artık, bundan sonra
  12260. 2-Bakara 203
    men : kim
  12261. 2-Bakara 203
    teaccele : acele eder
  12262. 2-Bakara 203
    yevmeyni : iki gün
  12263. 2-Bakara 203
    fe : fakat, artık, bundan sonra
  12264. 2-Bakara 203
    isme : bir günah yoktur
  12265. 2-Bakara 203
    aleyhi : onun üzerine, ona
  12266. 2-Bakara 203
    ve men : ve kim
  12267. 2-Bakara 203
    teahhara : tehir ederse, gecikirse
  12268. 2-Bakara 203
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  12269. 2-Bakara 203
    isme : bir günah yoktur
  12270. 2-Bakara 203
    aleyhi : onun üzerine
  12271. 2-Bakara 203
    men : kimse(ler)
  12272. 2-Bakara 203
    ittekâ : takva sahibi oldu
  12273. 2-Bakara 203
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  12274. 2-Bakara 203
    allâhe : Allah
  12275. 2-Bakara 203
    ve a'lemû : ve bilin
  12276. 2-Bakara 203
    enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
  12277. 2-Bakara 203
    ileyhi : ona
  12278. 2-Bakara 203
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  12279. 2-Bakara 204
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  12280. 2-Bakara 204
    men : kim, kimse(ler), kişi(ler)
  12281. 2-Bakara 204
    yu'cibu-ke : seni hoşnut eder, senin hoşuna gider
  12282. 2-Bakara 204
    fî hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  12283. 2-Bakara 204
    ve yuşhidu allâhe : ve Allah'ı şahit tutar
  12284. 2-Bakara 204
    ve huve : ve o
  12285. 2-Bakara 204
    eleddu : çok şiddetli, amansız, azılı düşman,
  12286. 2-Bakara 204
    el hısâmi : hasım, düşman
  12287. 2-Bakara 205
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  12288. 2-Bakara 205
    tevellâ : döndü
  12289. 2-Bakara 205
    seâ : çalıştı
  12290. 2-Bakara 205
    el ardı : yeryüzünde
  12291. 2-Bakara 205
    li yufside : fesat çıkarmak için
  12292. 2-Bakara 205
    ve yuhlike : ve helâk edilmesi
  12293. 2-Bakara 205
    el harse : ekinler
  12294. 2-Bakara 205
    ve en nesle : ve nesil
  12295. 2-Bakara 205
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  12296. 2-Bakara 205
    el fesâda : fesat, bozgunculuk
  12297. 2-Bakara 206
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  12298. 2-Bakara 206
    le : denildi
  12299. 2-Bakara 206
    lehu : ona
  12300. 2-Bakara 206
    ıttekı : takva sahibi ol
  12301. 2-Bakara 206
    allâhe : Allah
  12302. 2-Bakara 206
    ehazet-hu : onu alır, tutar (mani olur)
  12303. 2-Bakara 206
    el izzetu : izzet, üstünlük
  12304. 2-Bakara 206
    bi el ismi : günaha, günah
  12305. 2-Bakara 206
    fe : o zaman, o taktirde
  12306. 2-Bakara 206
    cehennemu : cehennem
  12307. 2-Bakara 206
    ve le bi'se : ve elbette, gerçekten kötü
  12308. 2-Bakara 206
    el mihâdu : yatak, döşek
  12309. 2-Bakara 207
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  12310. 2-Bakara 207
    men : kim, kişi, kimse(ler)
  12311. 2-Bakara 207
    yeşrî : satar
  12312. 2-Bakara 207
    nefse-hu : kendi nefsini
  12313. 2-Bakara 207
    ibtigâe : aradı, istedi, diledi
  12314. 2-Bakara 207
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  12315. 2-Bakara 207
    bi el ıbâdi : kullarına
  12316. 2-Bakara 208
    eyyuhâ : ey
  12317. 2-Bakara 208
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12318. 2-Bakara 208
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  12319. 2-Bakara 208
    fi es silmi : silm'e, teslime (ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmeye
  12320. 2-Bakara 208
    ffeten : topluca, hepiniz
  12321. 2-Bakara 208
    vetettebiû : ve tâbî olmayın, uymayın
  12322. 2-Bakara 208
    eş şeytâni : şeytan
  12323. 2-Bakara 208
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  12324. 2-Bakara 208
    lekum : sizin için, size
  12325. 2-Bakara 209
    fe : o zaman, o taktirde, fakat, hâlâ
  12326. 2-Bakara 209
    in zelel-tum : eğer ayağınızı kaydırırsanız, saparsanız
  12327. 2-Bakara 209
    mâ câet-kum : size gelen şey
  12328. 2-Bakara 209
    el beyyinâtu : beyyineler, açık deliller, açık
  12329. 2-Bakara 209
    fe : o zaman, öyleyse, o taktirde
  12330. 2-Bakara 209
    a'lemû : biliniz, bilin
  12331. 2-Bakara 209
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  12332. 2-Bakara 210
    hel : mı
  12333. 2-Bakara 210
    yenzurûne : bakıyorlar, gözlüyorlar, bekliyorlar
  12334. 2-Bakara 210
    en ye'tiye-hum(u) : onlara gelmesi
  12335. 2-Bakara 210
    zulelin : gölgede, gölgelerinde
  12336. 2-Bakara 210
    min el gamâmi : bulutlardan
  12337. 2-Bakara 210
    ve el melâiketu : ve melekler
  12338. 2-Bakara 210
    ve kudiye : ve bitirilmesi, yerine getirilmesi
  12339. 2-Bakara 210
    el emru : emir, iş
  12340. 2-Bakara 210
    ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
  12341. 2-Bakara 210
    turceu : döndürülür
  12342. 2-Bakara 210
    el umûru : emirler, işler
  12343. 2-Bakara 211
    sel : sor
  12344. 2-Bakara 211
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  12345. 2-Bakara 211
    kem : kaç tane, nice
  12346. 2-Bakara 211
    âteynâ-hum : onlara verdik
  12347. 2-Bakara 211
    min âyetin beyyinetin : açıklanmış âyetten, mucizeden
  12348. 2-Bakara 211
    ve men : ve kim
  12349. 2-Bakara 211
    yubeddil : değiştirir
  12350. 2-Bakara 211
    ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
  12351. 2-Bakara 211
    mâ câet-hu : ona gelen şey
  12352. 2-Bakara 211
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  12353. 2-Bakara 211
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  12354. 2-Bakara 211
    şedîdu : şiddetli
  12355. 2-Bakara 211
    el ikâbi : ceza
  12356. 2-Bakara 212
    zuyyine : süslendi, müzeyyen kılındı
  12357. 2-Bakara 212
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
  12358. 2-Bakara 212
    keferû : inkâr ettiler
  12359. 2-Bakara 212
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  12360. 2-Bakara 212
    ve yesharûne : ve alay ediyorlar
  12361. 2-Bakara 212
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  12362. 2-Bakara 212
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  12363. 2-Bakara 212
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  12364. 2-Bakara 212
    ittekav : takva sahibi oldular
  12365. 2-Bakara 212
    fevka-hum : onların üstünde (onlardan üstün)
  12366. 2-Bakara 212
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  12367. 2-Bakara 212
    ve allâhu yerzuku : ve Allah rızıklandırır
  12368. 2-Bakara 212
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  12369. 2-Bakara 213
    ne : oldu, idi
  12370. 2-Bakara 213
    en nâsu : insanlar
  12371. 2-Bakara 213
    ummeten : ümmet, topluluk
  12372. 2-Bakara 213
    vâhıdeten : bir, tek, bir tek
  12373. 2-Bakara 213
    fe : o zaman, sonra
  12374. 2-Bakara 213
    bease : beas etti, hayata getirdi, gönderdi
  12375. 2-Bakara 213
    en nebiyyîne : peygamberler
  12376. 2-Bakara 213
    mubeşşirîne : müjdeleyiciler
  12377. 2-Bakara 213
    ve munzirîne : ve uyarıcılar
  12378. 2-Bakara 213
    ve enzele : ve indirdi
  12379. 2-Bakara 213
    mea-hum : onlarla birlikte, beraber, yanında
  12380. 2-Bakara 213
    el kitâbe : kitap
  12381. 2-Bakara 213
    bi el hakkı : hak ile
  12382. 2-Bakara 213
    li yahkume : hükmetmeleri için, hükmetsin diye
  12383. 2-Bakara 213
    beyne : arasında
  12384. 2-Bakara 213
    en nâsi : insanlar
  12385. 2-Bakara 213
    ıhtelefû : ve ihtilâf ettiler, ayrılığa düştükler
  12386. 2-Bakara 213
    ve mâ ıhtelefe : ve ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey
  12387. 2-Bakara 213
    illellezîne (illâ ellezîne) : sadece, ancak o kimseler
  12388. 2-Bakara 213
    mâ câet-hum : onlara gelen şey
  12389. 2-Bakara 213
    el beyyinâtu : beyyineler, belgeler
  12390. 2-Bakara 213
    bagyen : düşmanlık, çekememezlik, haset
  12391. 2-Bakara 213
    beyne-hum : kendi aralarında
  12392. 2-Bakara 213
    fe : o zaman, bu sebeple
  12393. 2-Bakara 213
    hedâ allâhu : Allah hidayete erdirdi
  12394. 2-Bakara 213
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12395. 2-Bakara 213
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  12396. 2-Bakara 213
    li mâ ıhtelefû : ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey için
  12397. 2-Bakara 213
    min el hakkı : haktan
  12398. 2-Bakara 213
    ve allâhu : ve Allah
  12399. 2-Bakara 213
    yehdî : hidayet eder, ulaştırır, iletir
  12400. 2-Bakara 213
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  12401. 2-Bakara 214
    em hasibtum : yoksa zan mı ettiniz
  12402. 2-Bakara 214
    en tedhulû : girmeniz
  12403. 2-Bakara 214
    el cennete : cennet
  12404. 2-Bakara 214
    ve lemmâ : ve olmadıkça
  12405. 2-Bakara 214
    ye'ti-kum : size gelir
  12406. 2-Bakara 214
    mesele : durum, haller
  12407. 2-Bakara 214
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12408. 2-Bakara 214
    halev : gelip geçti
  12409. 2-Bakara 214
    messet-hum : onlara dokundu, isabet etti, başına geldi
  12410. 2-Bakara 214
    el be'sâu : şiddetli belâ
  12411. 2-Bakara 214
    ve ed darrâu : ve darlık, zarar, sıkıntı, felâket
  12412. 2-Bakara 214
    ve zulzilû : ve sarsıldılar
  12413. 2-Bakara 214
    yekûle : söyleyecek, diyecek
  12414. 2-Bakara 214
    er resûlu : resûl
  12415. 2-Bakara 214
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12416. 2-Bakara 214
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  12417. 2-Bakara 214
    mea-hu : onun yanında
  12418. 2-Bakara 214
    metâ : ne zaman
  12419. 2-Bakara 214
    e lâ : değil mi, (öyle) değil mi
  12420. 2-Bakara 214
    inne nasrallâhi (nasra allâhi) : muhakkak ki, mutlaka Allah'ın yardımı
  12421. 2-Bakara 215
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  12422. 2-Bakara 215
    yunfikûne : infâk ederler (Allah için verirler)
  12423. 2-Bakara 215
    enfaktum : Allah için infâk ettiğiniz, verdiğiniz şey
  12424. 2-Bakara 215
    fe : işte o
  12425. 2-Bakara 215
    li ellideyni : anne-baba için
  12426. 2-Bakara 215
    ve akrabîne : ve akrabalar, yakınlar
  12427. 2-Bakara 215
    ve yetâmâ : ve yetimler
  12428. 2-Bakara 215
    ve el mesâkîni : ve miskinler, yoksullar, çalışamayacak
  12429. 2-Bakara 215
    ve ibni es sebîli : ve (yolda kalmış) yolcular
  12430. 2-Bakara 215
    vetef'alû : ve yaptığınız şey, ne yaparsanız
  12431. 2-Bakara 215
    fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allah
  12432. 2-Bakara 216
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  12433. 2-Bakara 216
    aleykum(u) : sizin üzerinize
  12434. 2-Bakara 216
    el kitâlu : savaş
  12435. 2-Bakara 216
    ve huve : ve o
  12436. 2-Bakara 216
    lekum : sizin için, size
  12437. 2-Bakara 216
    ve asâ : ve umulur ki, olur ki
  12438. 2-Bakara 216
    en tekrehû : kerih olması, hoşa gitmemesi
  12439. 2-Bakara 216
    şey'en : bir şey
  12440. 2-Bakara 216
    ve huve : ve o
  12441. 2-Bakara 216
    lekum : sizin için, size
  12442. 2-Bakara 216
    ve asâ : ve umulur ki
  12443. 2-Bakara 216
    en tuhıbbû : sevmeniz, hoşlanmanız
  12444. 2-Bakara 216
    şeyen : bir şey
  12445. 2-Bakara 216
    ve huve : ve o
  12446. 2-Bakara 216
    şerrun : şerrdir
  12447. 2-Bakara 216
    lekum : sizin için, size
  12448. 2-Bakara 216
    ya'lemu : bilir
  12449. 2-Bakara 216
    ve entum : ve siz
  12450. 2-Bakara 216
    lâ ta'lemûne : siz bilmezsiniz
  12451. 2-Bakara 217
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  12452. 2-Bakara 217
    an(i) eş şehri el harâmi : haram aydan
  12453. 2-Bakara 217
    kebîrun : büyük
  12454. 2-Bakara 217
    ve saddun : ve men etmek, alıkoymak
  12455. 2-Bakara 217
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  12456. 2-Bakara 217
    ve kufrun : ve inkâr etmek
  12457. 2-Bakara 217
    ve el mescidi el harâmi : ve Mescid-i Haram
  12458. 2-Bakara 217
    ve ihrâcu : ve çıkarmak
  12459. 2-Bakara 217
    ehli-hi : onun halkı
  12460. 2-Bakara 217
    ekberu : en büyük, daha büyük
  12461. 2-Bakara 217
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  12462. 2-Bakara 217
    ve el fitnetu : ve fitne
  12463. 2-Bakara 217
    ekberu : en büyük, daha büyük
  12464. 2-Bakara 217
    min el katli : öldürmekten
  12465. 2-Bakara 217
    veyezâlûne : ve zail olmazlar, geri kalmazlar
  12466. 2-Bakara 217
    yukâtilûne-kum : sizinle savaşırlar
  12467. 2-Bakara 217
    yeruddû-kum : sizi döndürürler
  12468. 2-Bakara 217
    in istetâû : eğer güçleri yetse
  12469. 2-Bakara 217
    ve men : ve kim
  12470. 2-Bakara 217
    yertedid : geriner
  12471. 2-Bakara 217
    fe yemut : o zaman, o taktirde ölür
  12472. 2-Bakara 217
    ve huve : ve o
  12473. 2-Bakara 217
    fe ulâike : o zaman, böylece, bu sebeplete onlar
  12474. 2-Bakara 217
    ed dunyâ : dünyada
  12475. 2-Bakara 217
    ve el âhiret : ve ahirette
  12476. 2-Bakara 217
    ve ulâike : vete onlar
  12477. 2-Bakara 217
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir
  12478. 2-Bakara 217
    hâlidûne : ebediyyen kalıcak olanlardır
  12479. 2-Bakara 218
    inne ellezîne : muhakak ki onlar
  12480. 2-Bakara 218
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
  12481. 2-Bakara 218
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12482. 2-Bakara 218
    cerû : hicret ettiler
  12483. 2-Bakara 218
    vehedû : ve cihad ettiler
  12484. 2-Bakara 218
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  12485. 2-Bakara 218
    ulâike : işte onlar
  12486. 2-Bakara 218
    yercûne : ümit ederler, arzu ederler, dilerler
  12487. 2-Bakara 218
    rahmete allâhi : Allah'ın rahmeti
  12488. 2-Bakara 219
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar, sorarlar
  12489. 2-Bakara 219
    an el hamri : şaraptan
  12490. 2-Bakara 219
    ve el meysiri : ve kumar
  12491. 2-Bakara 219
    ismun kebîrun : büyük günah
  12492. 2-Bakara 219
    ve menâfiu : ve menfaat, faydalar
  12493. 2-Bakara 219
    li en nâsi : insanlar için
  12494. 2-Bakara 219
    ve ismu-humâ : ve onların (o ikisinin) günahları
  12495. 2-Bakara 219
    ekberu : daha büyük
  12496. 2-Bakara 219
    min nef'i-himâ : onların (o ikisinin) faydalarından
  12497. 2-Bakara 219
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar, sorarlar
  12498. 2-Bakara 219
    yunfikûne : infâk ediyorlar
  12499. 2-Bakara 219
    el afve : afv olan, ihtiyaçtan fazla olan mal, affedilen, vazgeçilen
  12500. 2-Bakara 219
    kezâlike : bunun gibi, işteyle
  12501. 2-Bakara 219
    yubeyyinu allâhu : Allah açıklıyor
  12502. 2-Bakara 219
    lekum : sizin için, size
  12503. 2-Bakara 219
    el âyâti : âyetler
  12504. 2-Bakara 219
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  12505. 2-Bakara 219
    tetefekkerûne : tefekkür edersiniz, düşünürsünüz
  12506. 2-Bakara 220
    ed dunyâ : dünya hakkında, dünyada
  12507. 2-Bakara 220
    ve el âhirati : ve ahiret
  12508. 2-Bakara 220
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar, sorarlar
  12509. 2-Bakara 220
    an el yetâmâ : yetimlerden
  12510. 2-Bakara 220
    lehum : onları
  12511. 2-Bakara 220
    ve in tuhâlitû-hum : ve eğer onlara karışırsanız, katılırsanız
  12512. 2-Bakara 220
    fe : artık, o zaman
  12513. 2-Bakara 220
    ve allâhu : ve Allah
  12514. 2-Bakara 220
    ya'lemu : bilir
  12515. 2-Bakara 220
    el mufside : fesat çıkaranlar
  12516. 2-Bakara 220
    min el muslihi : ıslâh edenlerden
  12517. 2-Bakara 220
    ve lev : ve şâyet, olsa, ise
  12518. 2-Bakara 220
    şâallâhu (şâe allâhu) : Allah diledi
  12519. 2-Bakara 220
    le : elbette, mutlaka
  12520. 2-Bakara 220
    a'nete-kum : sizi sıkıntıya soktu
  12521. 2-Bakara 220
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12522. 2-Bakara 221
    vetenkihû : ve (kendinize) nikâhlamayın
  12523. 2-Bakara 221
    el muşrikâti : müşrik kadınlar
  12524. 2-Bakara 221
    hattâ yu'minne : mü'min oluncaya, îmân edinceye kadar
  12525. 2-Bakara 221
    ve le emetun : ve elbette bir cariye
  12526. 2-Bakara 221
    mu'minetun : mü'min (kadın)
  12527. 2-Bakara 221
    min muşriketin : müşrik bir kadından
  12528. 2-Bakara 221
    ve lev a'cebet-kum : ve size hoş gelse bile, hoşunuza gitse bile
  12529. 2-Bakara 221
    ve lâ tunkihû : ve (siz kadınlarınızı) nikâhlamayın
  12530. 2-Bakara 221
    el muşrikîne : müşrik erkekler
  12531. 2-Bakara 221
    ve le abdun : ve elbette bir köle
  12532. 2-Bakara 221
    ve lev a'cebe-kum : ve size hoş gelse bile
  12533. 2-Bakara 221
    ulâike yedne : işte onlar davet ederler
  12534. 2-Bakara 221
    ilâ en nâri : ateşe
  12535. 2-Bakara 221
    ve allâhu : ve Allah
  12536. 2-Bakara 221
    yed'û : davet ediyor
  12537. 2-Bakara 221
    ilâ el cenneti : cennete
  12538. 2-Bakara 221
    ve el magfireti : ve mağfiret
  12539. 2-Bakara 221
    ve yubeyyinu : ve açıklıyor
  12540. 2-Bakara 221
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  12541. 2-Bakara 221
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  12542. 2-Bakara 221
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  12543. 2-Bakara 222
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar, sorarlar
  12544. 2-Bakara 222
    anil mahîdi (an el mahîdi) : (kadınların) hayz (ay) hallerinden
  12545. 2-Bakara 222
    huve : o
  12546. 2-Bakara 222
    ezen : eza, ıstırap
  12547. 2-Bakara 222
    fa'tezilû (fe ı'tezilû) : o taktirde, bu yüzden uzak durun
  12548. 2-Bakara 222
    en nisâe : kadın(lar)
  12549. 2-Bakara 222
    el mahîdi : hayz (ay) hallerinde, hayz zamanında
  12550. 2-Bakara 222
    ve lâ takrabûhunne : ve onlara yaklaşmayın
  12551. 2-Bakara 222
    hattâ yathurne : temizleninceye kadar
  12552. 2-Bakara 222
    fe : öyle olunca, (öyle) ise, artık, o zaman
  12553. 2-Bakara 222
    izâ tetahherne : temizlendikleri zaman
  12554. 2-Bakara 222
    fe : öyle olunca, (öyle) ise, artık, o zaman,
  12555. 2-Bakara 222
    e'tûhunne : onlara gelin, yanına gidin (biraraya gelin)
  12556. 2-Bakara 222
    emere-kum(u) allâhu : Allah size emretti
  12557. 2-Bakara 222
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12558. 2-Bakara 222
    et tevvâbîne : tövbe edenler
  12559. 2-Bakara 222
    ve yuhibbu : ve sever
  12560. 2-Bakara 222
    el mutetahhirîne : temizlenenler, temizlenmiş olanlar
  12561. 2-Bakara 223
    lekum : sizin için, sizin
  12562. 2-Bakara 223
    fe : o zaman, artık, o halde
  12563. 2-Bakara 223
    e'tû : gelin, yaklaşın
  12564. 2-Bakara 223
    harse-kum : sizin tarlanız
  12565. 2-Bakara 223
    ennâ : nasıl
  12566. 2-Bakara 223
    ve kaddimû : ve takdim edin
  12567. 2-Bakara 223
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  12568. 2-Bakara 223
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  12569. 2-Bakara 223
    allâhe : Allah
  12570. 2-Bakara 223
    va'lemû (ve ı'lemû) : ve bilin
  12571. 2-Bakara 223
    enne-kum : sizin ..... olduğunu
  12572. 2-Bakara 223
    ve beşşir(i) : vejdele
  12573. 2-Bakara 223
    el mu'minîne : mü'minler
  12574. 2-Bakara 224
    vetec'alû : ve kılmayın, yapmayın
  12575. 2-Bakara 224
    allâhe : Allah
  12576. 2-Bakara 224
    urdaten : siper, mani, engel
  12577. 2-Bakara 224
    li eymâni-kum : yeminlerinize, yeminleriniz için
  12578. 2-Bakara 224
    en teberrû : ebrar kimseler olmanız
  12579. 2-Bakara 224
    ve tettekû : ve takva sahibi olun
  12580. 2-Bakara 224
    ve tuslihû : ve ıslâh edin, düzeltin
  12581. 2-Bakara 224
    beyne : arası
  12582. 2-Bakara 224
    en nâsi : insanlar
  12583. 2-Bakara 224
    ve allâhu : ve Allah
  12584. 2-Bakara 224
    semîun : en iyi işiten
  12585. 2-Bakara 225
    bi el lagvi : boş, lüzûmsuz sözler
  12586. 2-Bakara 225
    eymâni-kum : yeminleriniz konusunda, hakkında
  12587. 2-Bakara 225
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  12588. 2-Bakara 225
    bi mâ kesebet : kazandığı şeyler ile
  12589. 2-Bakara 226
    lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, onlar için, onlara
  12590. 2-Bakara 226
    yu'lûne : (yaklaşmamaya) yemin ederler
  12591. 2-Bakara 226
    terabbusu : beklerler
  12592. 2-Bakara 226
    erbaati : dört
  12593. 2-Bakara 226
    eşhurin : aylar
  12594. 2-Bakara 226
    fe : fakat, o zaman, o taktirde
  12595. 2-Bakara 226
    fe : fakat, o zaman, o taktirde
  12596. 2-Bakara 226
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12597. 2-Bakara 227
    ve in azemû : ve eğer azmederlerse
  12598. 2-Bakara 227
    et talâka : boşama
  12599. 2-Bakara 227
    fe : o zaman, artık
  12600. 2-Bakara 227
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12601. 2-Bakara 227
    semîun : en iyi işiten
  12602. 2-Bakara 228
    ve el mutallakâtu : ve boşanmış kadınlar
  12603. 2-Bakara 228
    yeterabbasne : dururlar, beklerler
  12604. 2-Bakara 228
    bi enfusi-hinne : kendi kendilerine
  12605. 2-Bakara 228
    selâsete : üç
  12606. 2-Bakara 228
    ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
  12607. 2-Bakara 228
    lehunne : onlara (o kadınlara)
  12608. 2-Bakara 228
    en yektumne : gizlemek
  12609. 2-Bakara 228
    erhâmi-hinne : onların rahimlerinde
  12610. 2-Bakara 228
    in kunne : eğer onlar (kadınlar) iseler
  12611. 2-Bakara 228
    yu'minne : îmân ederler
  12612. 2-Bakara 228
    ve el yevmi el âhıri : ve son güne, sonraki güne, ahirete
  12613. 2-Bakara 228
    ve buûletu-hunne : ve onların eşleri, kocaları
  12614. 2-Bakara 228
    ehakku : daha çok hak sahibi
  12615. 2-Bakara 228
    bi reddi-hinne : onlara gerinmeye
  12616. 2-Bakara 228
    fî zâlike : bunda
  12617. 2-Bakara 228
    in erâdû : eğer isterlerse
  12618. 2-Bakara 228
    ve lehunne : ve onların (kadınların) vardır
  12619. 2-Bakara 228
    mislu ellezî : onun misli, onun gibi
  12620. 2-Bakara 228
    aleyhinne : onların üzerinde
  12621. 2-Bakara 228
    bi el ma'rûfi : iyilik ile, örfe ve adete uygun olarak
  12622. 2-Bakara 228
    ve li er ricâli : ve erkekler için, erkeklerin vardır
  12623. 2-Bakara 228
    aleyhinne : onların üzerinde
  12624. 2-Bakara 228
    derecetun : bir derece
  12625. 2-Bakara 228
    ve allâhu : ve Allah
  12626. 2-Bakara 229
    et talâku : boşamak
  12627. 2-Bakara 229
    merratâni : iki kere
  12628. 2-Bakara 229
    fe : artık, bundan sonra
  12629. 2-Bakara 229
    ev : veya
  12630. 2-Bakara 229
    tesrîhun : bırakmak, serbest bırakmak
  12631. 2-Bakara 229
    ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
  12632. 2-Bakara 229
    lekum : sizin için, size
  12633. 2-Bakara 229
    en te'huzû : almanız
  12634. 2-Bakara 229
    âteytumû-hunne : onlara verdiniz
  12635. 2-Bakara 229
    şey'en : bir şey
  12636. 2-Bakara 229
    en yehâfâ : korkmaları
  12637. 2-Bakara 229
    ellâ yukîmâ : ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
  12638. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, bu durumda, o taktirde
  12639. 2-Bakara 229
    ellâ yukîmâ : ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
  12640. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, bu durumda
  12641. 2-Bakara 229
    aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  12642. 2-Bakara 229
    iftedet : fidye (mehr) verdi
  12643. 2-Bakara 229
    tilke : işte o, bu (bunlar)
  12644. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, artık
  12645. 2-Bakara 229
    lâ ta'tedû-hâ : onu aşmayın
  12646. 2-Bakara 229
    ve men : ve kim
  12647. 2-Bakara 229
    yeteadde : aşıyor, aşar
  12648. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, işte
  12649. 2-Bakara 229
    ulâike : işte onlar
  12650. 2-Bakara 229
    hum(u) ez zâlimûne : onlar zalimler, haksızlık edenler
  12651. 2-Bakara 230
    fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
  12652. 2-Bakara 230
    fe : artık
  12653. 2-Bakara 230
    lehu : ona
  12654. 2-Bakara 230
    tenkiha : nikâhlanır
  12655. 2-Bakara 230
    zevcen : eş, zevce
  12656. 2-Bakara 230
    fe : o zaman, o taktirde
  12657. 2-Bakara 230
    fe : o zaman, o taktirde
  12658. 2-Bakara 230
    aley-himâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  12659. 2-Bakara 230
    en yeterâceâ : dönmeleri
  12660. 2-Bakara 230
    en yukîmâ : ikame etmek, ayakta tutmak, yerine getirmek
  12661. 2-Bakara 230
    ve tilke : vete o, bu (bunlar)
  12662. 2-Bakara 230
    yubeyyinu-hâ : onu açıklıyor
  12663. 2-Bakara 230
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  12664. 2-Bakara 231
    ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
  12665. 2-Bakara 231
    en nisâe : kadınlar
  12666. 2-Bakara 231
    fe : o zaman, sonra, artık
  12667. 2-Bakara 231
    belagne : erişti, ulaştı, tamamladı
  12668. 2-Bakara 231
    ecele-hunne : onların (bekleme) süreleri
  12669. 2-Bakara 231
    fe emsikû-hunne : artık onları tutun, alıkoyun
  12670. 2-Bakara 231
    ev : veya
  12671. 2-Bakara 231
    serrihû-hunne : onları serbest bırakın
  12672. 2-Bakara 231
    ve lâ tumsikû-hunne : ve onları tutmayın
  12673. 2-Bakara 231
    li ta'tedû : hakka tecavüz için
  12674. 2-Bakara 231
    ve men : ve kim
  12675. 2-Bakara 231
    yef'al : yapar
  12676. 2-Bakara 231
    like : bunu
  12677. 2-Bakara 231
    fe : o zaman, sonra, artık, o taktirde
  12678. 2-Bakara 231
    zaleme : zulmetti, haksızlık yaptı
  12679. 2-Bakara 231
    nefse-hu : kendi nefsine
  12680. 2-Bakara 231
    vetettehızû : ve edinmeyin
  12681. 2-Bakara 231
    huzuven : alay konusu, eğlence
  12682. 2-Bakara 231
    ve uzkurû : ve zikredin, hatırlayın
  12683. 2-Bakara 231
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  12684. 2-Bakara 231
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12685. 2-Bakara 231
    veenzele : ve indirdiği şey
  12686. 2-Bakara 231
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12687. 2-Bakara 231
    min el kitâbi : kitaptan
  12688. 2-Bakara 231
    ve el hikmeti : ve hikmet
  12689. 2-Bakara 231
    yeızu-kum : size vazeder, öğüt verir, nasihat eder
  12690. 2-Bakara 231
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  12691. 2-Bakara 231
    allâhe : Allah'a
  12692. 2-Bakara 231
    va'lemû : ve bilin, biliniz
  12693. 2-Bakara 231
    enne : olduğunu
  12694. 2-Bakara 231
    allâhe : Allah
  12695. 2-Bakara 231
    bi kulli şey'in : herşeyi
  12696. 2-Bakara 232
    ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
  12697. 2-Bakara 232
    en nisâe : kadınlar
  12698. 2-Bakara 232
    fe : o zaman, sonra, artık
  12699. 2-Bakara 232
    belagne : erişti, ulaştı, tamamladı
  12700. 2-Bakara 232
    ecele-hunne : onların (bekleme) süreleri
  12701. 2-Bakara 232
    fe : o zaman, sonra, artık
  12702. 2-Bakara 232
    lâ ta'dulû-hunne : onlara engel olmayın
  12703. 2-Bakara 232
    en yenkıhne : nikâhlamak
  12704. 2-Bakara 232
    ezvâce-hunne : onların eşleri, kocaları
  12705. 2-Bakara 232
    izâ terâdav : razı oldukları taktirde
  12706. 2-Bakara 232
    beyne-hum : onlar aralarında, kendi aralarında
  12707. 2-Bakara 232
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  12708. 2-Bakara 232
    like : işte bu, işteyle
  12709. 2-Bakara 232
    men : kim, kimse
  12710. 2-Bakara 232
    ne : oldu, idi
  12711. 2-Bakara 232
    ve el yevmi el âhıri : ve ahir güne, son güne, sonraki güne
  12712. 2-Bakara 232
    ezkâ : daha iyi tezkiye olma, arınma
  12713. 2-Bakara 232
    lekum : sizin için
  12714. 2-Bakara 232
    ve atheru : ve daha temiz olma
  12715. 2-Bakara 232
    ve allâhu : ve Allah
  12716. 2-Bakara 232
    ya'lemu : bilir
  12717. 2-Bakara 232
    ve entum : ve siz
  12718. 2-Bakara 232
    lâ ta'lemûne : bilmezsiniz
  12719. 2-Bakara 233
    ve el vâlidâtu : ve anneler
  12720. 2-Bakara 233
    yurdı'ne : süt emzirirler
  12721. 2-Bakara 233
    evlâde-hunne : kendi evlâtlarını
  12722. 2-Bakara 233
    havleyni : iki sene
  12723. 2-Bakara 233
    mileyni : tamamen, tam olarak iki
  12724. 2-Bakara 233
    li men : kimse için
  12725. 2-Bakara 233
    erâde : istedi
  12726. 2-Bakara 233
    en yutimme : tamamlamak
  12727. 2-Bakara 233
    er radâate : süt emzirme
  12728. 2-Bakara 233
    ve alâ : ve üzerine
  12729. 2-Bakara 233
    el mevlûdi lehu : onun için doğurulmuş olan (baba)
  12730. 2-Bakara 233
    rızku-hunne : onların rızıkları
  12731. 2-Bakara 233
    ve kisvetu-hunne : ve onların giyimleri
  12732. 2-Bakara 233
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  12733. 2-Bakara 233
    tukellefu : yükümlü tutulmasın (tutmayın)
  12734. 2-Bakara 233
    nefsun : nefs, kişi, kimse
  12735. 2-Bakara 233
    lidetun : anne
  12736. 2-Bakara 233
    bi veledi-hâ : (onun) kendi çocuğu ile
  12737. 2-Bakara 233
    ve lâ : ve olmaz, olmasın
  12738. 2-Bakara 233
    mevlûdun lehu : onun için doğurulmuş olan (baba)
  12739. 2-Bakara 233
    bi veledi-hi : (onun) kendi çocuğu ile
  12740. 2-Bakara 233
    ve alâ el vârisi : ve mirasçının üzerinde (ki sorumluluk)
  12741. 2-Bakara 233
    like : bu
  12742. 2-Bakara 233
    fe : fakat, o taktirde, artık
  12743. 2-Bakara 233
    in erâdâ : eğer ikisi isterlerse
  12744. 2-Bakara 233
    fısâlen an : sütten kesme
  12745. 2-Bakara 233
    terâdın : rıza alınarak, razı olarak
  12746. 2-Bakara 233
    ve teşâvurin : ve müşavere ederek, görüşerek
  12747. 2-Bakara 233
    fe : fakat, o taktirde, artık
  12748. 2-Bakara 233
    aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  12749. 2-Bakara 233
    ve in eradtum : ve eğer isterseniz
  12750. 2-Bakara 233
    en testerdıû : (süt anne tutup) emzirtmek
  12751. 2-Bakara 233
    evlâde-kum : çocuklarınız
  12752. 2-Bakara 233
    fe : fakat, o taktirde, artık
  12753. 2-Bakara 233
    lâ cunâhe : günah yoktur
  12754. 2-Bakara 233
    aleykum : sizin üzerinize,size
  12755. 2-Bakara 233
    izâ sellemtum : teslim ettiğiniz zaman
  12756. 2-Bakara 233
    mâ âteytum : (karar )verdiğiniz şey
  12757. 2-Bakara 233
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12758. 2-Bakara 233
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  12759. 2-Bakara 233
    va'lemû : ve bilin
  12760. 2-Bakara 233
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  12761. 2-Bakara 233
    bi mâ ta'melûne : yaptığınız şeyleri, yaptıklarınızı
  12762. 2-Bakara 234
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12763. 2-Bakara 234
    yuteveffevne : vefat ettirilirler, ölürler
  12764. 2-Bakara 234
    ve yezerûne : ve geriye bırakırlar
  12765. 2-Bakara 234
    ezvâcen : eşler
  12766. 2-Bakara 234
    yeterabbasne : dururlar, beklerler
  12767. 2-Bakara 234
    bi enfusi-hinne : kendi kendileri ile, kendi kendilerine
  12768. 2-Bakara 234
    erbeate : dört
  12769. 2-Bakara 234
    eşhurin : aylar
  12770. 2-Bakara 234
    ve aşran : ve on (gün)
  12771. 2-Bakara 234
    fe : böylece, artık
  12772. 2-Bakara 234
    izâ belagne : eriştiği zaman, tamamladığı zaman
  12773. 2-Bakara 234
    ecele-hunne : onların eceli, beklemeresi
  12774. 2-Bakara 234
    fe : o zaman, böylece, artık
  12775. 2-Bakara 234
    lâ cunâhe : günah yoktur
  12776. 2-Bakara 234
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12777. 2-Bakara 234
    fealne : yaptılar
  12778. 2-Bakara 234
    enfusi-hinne : onların kendileri hakkında
  12779. 2-Bakara 234
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12780. 2-Bakara 234
    ve allâhu : ve Allah
  12781. 2-Bakara 234
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  12782. 2-Bakara 235
    ve lâ cunâhe : ve günah yoktur
  12783. 2-Bakara 235
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12784. 2-Bakara 235
    hitbeti : evlenme teklif etmek
  12785. 2-Bakara 235
    en nisâi : kadın(lar)
  12786. 2-Bakara 235
    ev : veya
  12787. 2-Bakara 235
    eknentum : örttünüz, gizlediniz
  12788. 2-Bakara 235
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  12789. 2-Bakara 235
    alime : bildi
  12790. 2-Bakara 235
    enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
  12791. 2-Bakara 235
    se tezkurûne-hunne : onları zikredeceğinizi, hatırlayacağınızı
  12792. 2-Bakara 235
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  12793. 2-Bakara 235
    lâ tuvâıdû-hunne : onlarla vaadleşmeyin, sözleşmeyin
  12794. 2-Bakara 235
    en tekûlû : söylemeniz
  12795. 2-Bakara 235
    kavlen : bir söz
  12796. 2-Bakara 235
    ma'rûfen : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12797. 2-Bakara 235
    ve lâ ta'zimû : ve azmetmeyin
  12798. 2-Bakara 235
    ukdeten : akid, anlaşma
  12799. 2-Bakara 235
    en nikâhı : nikâh
  12800. 2-Bakara 235
    yebluga : ulaşır, tamamlanır
  12801. 2-Bakara 235
    el kitâbu : kitap (kitapta yazılı olan)
  12802. 2-Bakara 235
    ecele-hu : onun eceli, onun süresi
  12803. 2-Bakara 235
    va'lemû : ve biliniz
  12804. 2-Bakara 235
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  12805. 2-Bakara 235
    ya'lemu : bilir
  12806. 2-Bakara 235
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  12807. 2-Bakara 235
    fe : artık
  12808. 2-Bakara 235
    ahzerû-hu : ondan sakının
  12809. 2-Bakara 235
    va'lemû : ve biliniz
  12810. 2-Bakara 235
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  12811. 2-Bakara 236
    lâ cunâhe : günah yoktur
  12812. 2-Bakara 236
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12813. 2-Bakara 236
    en nisâe : kadın(lar)
  12814. 2-Bakara 236
    lem temessû-hunne : henüz kendilerine dokunmadınız
  12815. 2-Bakara 236
    ev : veya
  12816. 2-Bakara 236
    tefridû : takdirettiniz, tayin ettiniz(farz kıldınız)
  12817. 2-Bakara 236
    lehunne : onlar için, onlara
  12818. 2-Bakara 236
    farîdâten : takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir
  12819. 2-Bakara 236
    ve mettiû-hunne : ve onları metelandırın, faydalandırın
  12820. 2-Bakara 236
    alâ el mûsiı : eli geniş olan üzerine (zengin olana)
  12821. 2-Bakara 236
    kaderu-hu : muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
  12822. 2-Bakara 236
    ve alâ el muktiri : ve dar geçimli olan üzerine (fakir olana)
  12823. 2-Bakara 236
    kaderu-hu : muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
  12824. 2-Bakara 236
    metâan : meta, mal, fayda
  12825. 2-Bakara 236
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12826. 2-Bakara 236
    alâ el muhsinîne : muhsinlerin üzerine, muhsinlere
  12827. 2-Bakara 237
    ve in tallaktumû-hunne : ve eğer onları boşarsanız
  12828. 2-Bakara 237
    en temessû-hunne : onlara dokunmanız
  12829. 2-Bakara 237
    ve kad : ve olmuştur
  12830. 2-Bakara 237
    lehunne : onlar için, onların
  12831. 2-Bakara 237
    farîdaten : takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir
  12832. 2-Bakara 237
    fe : o zaman, o taktirde
  12833. 2-Bakara 237
    en ya'fûne : affetmeleri
  12834. 2-Bakara 237
    ev : veya
  12835. 2-Bakara 237
    ya'fuve : affeder
  12836. 2-Bakara 237
    ellezî : ki o, kimse
  12837. 2-Bakara 237
    bi yedi-hî : onun elinde
  12838. 2-Bakara 237
    ukdetun : ahid, söz, bağ
  12839. 2-Bakara 237
    en nikâhı : nikâh
  12840. 2-Bakara 237
    ve en ta'fû : ve sizin affetmeniz
  12841. 2-Bakara 237
    li et takvâ : takvaya, takva sahibi olmanıza
  12842. 2-Bakara 237
    vetensevu : ve unutmayın
  12843. 2-Bakara 237
    el fadla : fazl, fazilet
  12844. 2-Bakara 237
    beyne-kum : sizin aranızda
  12845. 2-Bakara 237
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12846. 2-Bakara 237
    bi mâ ta'melûne : yaptığınız şey(ler)i
  12847. 2-Bakara 238
    es salavâti : namazlar
  12848. 2-Bakara 238
    ve es salâti el vustâ : ve orta namaz
  12849. 2-Bakara 238
    ve kûmû : ve kalkın kıyam durun
  12850. 2-Bakara 238
    kânitîne : Allah'ın huzurunda huşû içinde ve
  12851. 2-Bakara 239
    fe : fakat
  12852. 2-Bakara 239
    fe : artık, o zaman
  12853. 2-Bakara 239
    ricâlen : yürürken
  12854. 2-Bakara 239
    ev : veya
  12855. 2-Bakara 239
    rukbânen : binekte iken
  12856. 2-Bakara 239
    fe izâ emintum : artık, nihayet emniyette olduğunuz
  12857. 2-Bakara 239
    fe : artık
  12858. 2-Bakara 239
    allâhe : Allah'ı
  12859. 2-Bakara 239
    kemâ : gibi, o şekilde
  12860. 2-Bakara 239
    alleme-kum : size öğretti
  12861. 2-Bakara 239
    lem tekûnû : olmadınız
  12862. 2-Bakara 239
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  12863. 2-Bakara 240
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12864. 2-Bakara 240
    yuteveffevne : vefat ettirilir
  12865. 2-Bakara 240
    ve yezerûne : ve geriye bırakılır
  12866. 2-Bakara 240
    ezvâcen : eşler
  12867. 2-Bakara 240
    vasıyyeten : vasiyet olarak
  12868. 2-Bakara 240
    li ezvâci-him : onların eşlerine
  12869. 2-Bakara 240
    metâan : metalandırma (geçimini sağlama)
  12870. 2-Bakara 240
    ilâ el havli : bir seneye kadar
  12871. 2-Bakara 240
    gayre ıhrâcın : çıkarılmaksızın
  12872. 2-Bakara 240
    fe : artık, buna rağmen
  12873. 2-Bakara 240
    in harecne : eğer çıkarsa
  12874. 2-Bakara 240
    fe : artık, o zaman
  12875. 2-Bakara 240
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12876. 2-Bakara 240
    fî mâ fealne : yaptıkları şeylerde
  12877. 2-Bakara 240
    enfusi-hinne : kendi nefslerinde, kendi kendine,
  12878. 2-Bakara 240
    ve allâhu : ve Allah
  12879. 2-Bakara 241
    ve li el mutallakâti : ve boşanmış kadınlar
  12880. 2-Bakara 241
    metâun : meta, faydalanılan eşya, mal vs.
  12881. 2-Bakara 241
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  12882. 2-Bakara 241
    el muttekîne : takva sahipleri
  12883. 2-Bakara 242
    kezâlike : işteyle
  12884. 2-Bakara 242
    yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
  12885. 2-Bakara 242
    lekum : sizin için, size
  12886. 2-Bakara 242
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  12887. 2-Bakara 242
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  12888. 2-Bakara 243
    e lem tera : görmedin mi
  12889. 2-Bakara 243
    ilâ ellezîne : o kimseleri, onları
  12890. 2-Bakara 243
    ve hum : ve onlar
  12891. 2-Bakara 243
    el mevti : ölüm
  12892. 2-Bakara 243
    fe : o zaman, halbuki, oysa
  12893. 2-Bakara 243
    le : dedi
  12894. 2-Bakara 243
    lehum : onlara
  12895. 2-Bakara 243
    summe : sonra
  12896. 20-Tâ-Hâ 2
    enzel-nâ : biz indirmedik
  12897. 20-Tâ-Hâ 2
    aleyke : sana
  12898. 20-Tâ-Hâ 2
    el kur'âne : Kur'ân
  12899. 20-Tâ-Hâ 2
    teşkâ : sen meşakkat, güçlük çekersin
  12900. 20-Tâ-Hâ 3
    tezkireten : zikir olarak, öğüt olarak
  12901. 20-Tâ-Hâ 3
    li men : kimseye
  12902. 20-Tâ-Hâ 4
    tenzîlen : indirilen
  12903. 20-Tâ-Hâ 4
    mimmen (min men) : kimse tarafından
  12904. 20-Tâ-Hâ 4
    el arda : arz, yeryüzü
  12905. 20-Tâ-Hâ 4
    ve es semâvâti : ve semalar
  12906. 20-Tâ-Hâ 4
    el ulâ : yüksek
  12907. 20-Tâ-Hâ 5
    er rahmânu : Rahmân
  12908. 20-Tâ-Hâ 5
    el arşı : arşa, arşın
  12909. 20-Tâ-Hâ 5
    istevâ : istiva etti, karar kıldı, hükmetti
  12910. 20-Tâ-Hâ 6
    lehu : ona, onun için
  12911. 20-Tâ-Hâ 6
    mâ fî es semâvâti : semalar da olan şeyler
  12912. 20-Tâ-Hâ 6
    ve mâ fî el ardı : ve arzda (yeryüzünde) olan şeyler
  12913. 20-Tâ-Hâ 6
    vebeyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
  12914. 20-Tâ-Hâ 6
    vetahte es serâ : ve nemli toprağın altında olan şeyler
  12915. 20-Tâ-Hâ 7
    ve in : ve eğer
  12916. 20-Tâ-Hâ 7
    techer : sen açıklarsın (açıkça söylersin)
  12917. 20-Tâ-Hâ 7
    bi el kavli : sözü
  12918. 20-Tâ-Hâ 7
    fe : o taktirde, o zaman da
  12919. 20-Tâ-Hâ 7
    inne-hu : muhakkak o
  12920. 20-Tâ-Hâ 7
    ya'lemu : bilir
  12921. 20-Tâ-Hâ 7
    es sirre : sır olan
  12922. 20-Tâ-Hâ 7
    ve ahfâ : ve daha gizli, en gizli
  12923. 20-Tâ-Hâ 8
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  12924. 20-Tâ-Hâ 8
    huve : o
  12925. 20-Tâ-Hâ 8
    lehu : onun
  12926. 20-Tâ-Hâ 8
    el esmâu el husnâ : enzel isimler
  12927. 20-Tâ-Hâ 9
    ve : ve
  12928. 20-Tâ-Hâ 9
    hel etâke : geldi mi
  12929. 20-Tâ-Hâ 10
    iz reâ : gördüğü zaman
  12930. 20-Tâ-Hâ 10
    ren : bir ateş
  12931. 20-Tâ-Hâ 10
    fe : böylece, o zaman
  12932. 20-Tâ-Hâ 10
    le : dedi
  12933. 20-Tâ-Hâ 10
    li ehlihimkusû (ehli-hi umkusû) : ailesine
  12934. 20-Tâ-Hâ 10
    ânestu : gördüm, farkettim
  12935. 20-Tâ-Hâ 10
    ren : bir ateş
  12936. 20-Tâ-Hâ 10
    leallî : umulur ki ben, böylece ben
  12937. 20-Tâ-Hâ 10
    bi kabesin : bir kor
  12938. 20-Tâ-Hâ 10
    ev : veya
  12939. 20-Tâ-Hâ 10
    ecidu : bulurum, rastlarım
  12940. 20-Tâ-Hâ 10
    alen nâri (alâ en nâri) : ateşin yanında
  12941. 20-Tâ-Hâ 10
    huden : hidayet
  12942. 20-Tâ-Hâ 11
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  12943. 20-Tâ-Hâ 11
    etâ-hâ : oraya geldi
  12944. 20-Tâ-Hâ 11
    diye : nida olundu
  12945. 20-Tâ-Hâ 12
    ene : ben
  12946. 20-Tâ-Hâ 12
    rabbu-ke : senin Rabbin
  12947. 20-Tâ-Hâ 12
    fehla' : artık, şimdi çıkar
  12948. 20-Tâ-Hâ 12
    na'ley-ke : pabuçlarını, ayakkabılarını
  12949. 20-Tâ-Hâ 12
    inne-ke : çünkü sen, şüphesiz sen
  12950. 20-Tâ-Hâ 12
    el vâdi : vadi
  12951. 20-Tâ-Hâ 12
    el mukaddesi : mukaddes, kutsal
  12952. 20-Tâ-Hâ 12
    tuven : Tuva
  12953. 20-Tâ-Hâ 13
    ve enahtertu-ke \n(ene ahtertu-ke) : ve seni seçtim,
  12954. 20-Tâ-Hâ 13
    festemi' (fe istemi') : öyleyse dinle
  12955. 20-Tâ-Hâ 14
    inne-nî : gerçekten ben, muhakkak ben
  12956. 20-Tâ-Hâ 14
    enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
  12957. 20-Tâ-Hâ 14
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  12958. 20-Tâ-Hâ 14
    ene : ben
  12959. 20-Tâ-Hâ 14
    fa'budnî (fe a'bud-nî) : öyleyse bana kul ol
  12960. 20-Tâ-Hâ 14
    ve akımı es salâte : ve namazı ikame et
  12961. 20-Tâ-Hâ 15
    inne : muhakkak
  12962. 20-Tâ-Hâ 15
    esate : o saat, kıyâmet saati
  12963. 20-Tâ-Hâ 15
    âtiyetun : gelecektir
  12964. 20-Tâ-Hâ 15
    ekâdu : neredeyse (az kalsın) ben (kendim) olacağım
  12965. 20-Tâ-Hâ 15
    kullu nefsin : bütün nefsler, herkes
  12966. 20-Tâ-Hâ 15
    tes'â : çalışması, çabalaması, gayreti
  12967. 20-Tâ-Hâ 16
    fe : öyleyse
  12968. 20-Tâ-Hâ 16
    yesuddenne-ke : seni alıkoymasın, seni men etmesin
  12969. 20-Tâ-Hâ 16
    men lâ yu'minu : inanmayan kimse
  12970. 20-Tâ-Hâ 16
    ve ittebea : ve tâbî oldu
  12971. 20-Tâ-Hâ 16
    hevâ-hu : hevasına, nefsinin afetlerine
  12972. 20-Tâ-Hâ 16
    fe : sonra, böylece, o taktirde
  12973. 20-Tâ-Hâ 16
    terdâ : helâk olursun
  12974. 20-Tâ-Hâ 17
    vetilke : ve o nedir
  12975. 20-Tâ-Hâ 17
    bi yemîni-ke : sağ elindeki
  12976. 20-Tâ-Hâ 18
    le : dedi
  12977. 20-Tâ-Hâ 18
    hiye : o
  12978. 20-Tâ-Hâ 18
    asâye : benim asamdır
  12979. 20-Tâ-Hâ 18
    etevekkeu : ben dayanırım, yaslanırım
  12980. 20-Tâ-Hâ 18
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  12981. 20-Tâ-Hâ 18
    ve ehuşşu : ve yaprak silkelerim
  12982. 20-Tâ-Hâ 18
    alâ ganemî : koyunlarım üzerine
  12983. 20-Tâ-Hâ 18
    ve liye : ve benim için
  12984. 20-Tâ-Hâ 18
    meâribu : faydalar, menfaatler
  12985. 20-Tâ-Hâ 19
    le : dedi
  12986. 20-Tâ-Hâ 19
    elkı-hâ : onu at
  12987. 20-Tâ-Hâ 20
    fe : böylece
  12988. 20-Tâ-Hâ 20
    elkâ-hâ : onu attı
  12989. 20-Tâ-Hâ 20
    fe : o zaman
  12990. 20-Tâ-Hâ 20
    izâ hiye : o olmuştu
  12991. 20-Tâ-Hâ 20
    hayyetun : bir yılan
  12992. 20-Tâ-Hâ 20
    tes'â : koşan, hızla hareket eden
  12993. 20-Tâ-Hâ 21
    le : dedi
  12994. 20-Tâ-Hâ 21
    vetehaf : ve korkma
  12995. 20-Tâ-Hâ 21
    se nuîdu-hâ : onu döndüreceğiz
  12996. 20-Tâ-Hâ 21
    rete-hâ : onun sureti, durumu
  12997. 20-Tâ-Hâ 21
    el ûlâ : ilk, önceki
  12998. 20-Tâ-Hâ 22
    yede-ke : elini
  12999. 20-Tâ-Hâ 22
    ilâ cenâhı-ke : yan tarafına
  13000. 20-Tâ-Hâ 22
    beydâe : beyaz olarak (nurlu olarak)
  13001. 20-Tâ-Hâ 22
    âyeten : bir âyet, mucize
  13002. 20-Tâ-Hâ 23
    li nuriye-ke : sana göstermemiz için
  13003. 20-Tâ-Hâ 23
    el kubrâ : büyük
  13004. 20-Tâ-Hâ 24
    izheb : git
  13005. 20-Tâ-Hâ 24
    ilâ fir'avne : firavuna
  13006. 20-Tâ-Hâ 24
    inne-hu : çünkü o, muhakkak o
  13007. 20-Tâ-Hâ 25
    le : dedi
  13008. 20-Tâ-Hâ 26
    ve yessir : ve kolaylaştır
  13009. 20-Tâ-Hâ 26
    emrî : işimi
  13010. 20-Tâ-Hâ 27
    el ukdeten : düğüm, tutukluk
  13011. 20-Tâ-Hâ 28
    yefkahû : anlasınlar, idrak etsinler
  13012. 20-Tâ-Hâ 29
    vec'al : ve ..... kıl, yap
  13013. 20-Tâ-Hâ 29
    vezîren : vezir, yardımcı
  13014. 20-Tâ-Hâ 29
    min ehlî : ehlimden, ailemden
  13015. 20-Tâ-Hâ 30
    hârûne : Harun
  13016. 20-Tâ-Hâ 31
    ezrî : kuvvetimi, gücümü
  13017. 20-Tâ-Hâ 32
    ve eşrik-hu : ve onu ortak kıl
  13018. 20-Tâ-Hâ 32
    emrî : işimde
  13019. 20-Tâ-Hâ 33
    key : için, diye
  13020. 20-Tâ-Hâ 33
    nusebbiha-ke : seni tesbih edelim
  13021. 20-Tâ-Hâ 33
    kesîren : çok
  13022. 20-Tâ-Hâ 34
    ve : ve
  13023. 20-Tâ-Hâ 34
    nezkure-ke : seni zikredelim
  13024. 20-Tâ-Hâ 34
    kesîren : çok
  13025. 20-Tâ-Hâ 35
    inne-ke : muhakkak ki sen
  13026. 20-Tâ-Hâ 35
    kunte : sen oldun
  13027. 20-Tâ-Hâ 35
    basîren : gören
  13028. 20-Tâ-Hâ 36
    le : dedi
  13029. 20-Tâ-Hâ 36
    kad ûtîte : verilmiştir
  13030. 20-Tâ-Hâ 36
    su'le-ke : sana, istediğin
  13031. 20-Tâ-Hâ 37
    ve lekad : ve andolsun
  13032. 20-Tâ-Hâ 37
    menennâ : lütufta bulunduk (ni'met verdik)
  13033. 20-Tâ-Hâ 37
    aleyke : sana
  13034. 20-Tâ-Hâ 37
    merreten : bir defa daha
  13035. 20-Tâ-Hâ 38
    iz evhaynâ : vahyetmiştik
  13036. 20-Tâ-Hâ 38
    ilâ ummi-ke : senin annene
  13037. 20-Tâ-Hâ 39
    enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
  13038. 20-Tâ-Hâ 39
    et tâbûti : sandık içine, sandığa
  13039. 20-Tâ-Hâ 39
    fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) : sonra onu bırak
  13040. 20-Tâ-Hâ 39
    el yemmi : denize
  13041. 20-Tâ-Hâ 39
    felyulkı-hi (fe li yulki-hi) : böylece onu çıkarsın, atsın
  13042. 20-Tâ-Hâ 39
    el yemmu : deniz
  13043. 20-Tâ-Hâ 39
    bi es sâhıli : sahile
  13044. 20-Tâ-Hâ 39
    ye'huz-hu : onu alır, alacak
  13045. 20-Tâ-Hâ 39
    ve aduvvun lehu : ve onun düşmanı
  13046. 20-Tâ-Hâ 39
    ve elkaytu : ve (attım) verdim
  13047. 20-Tâ-Hâ 39
    aleyke : sana
  13048. 20-Tâ-Hâ 39
    mehabbeten : sevgi, muhabbet
  13049. 20-Tâ-Hâ 39
    ve li tusnea : ve senin yetiştirilmen için
  13050. 20-Tâ-Hâ 40
    iz temşî : yürümüştü
  13051. 20-Tâ-Hâ 40
    uhtu-ke : seninzkardeşin
  13052. 20-Tâ-Hâ 40
    fe : böylece, o zaman
  13053. 20-Tâ-Hâ 40
    tekûlu : söylüyor
  13054. 20-Tâ-Hâ 40
    hel edullu-kum alâ : size delil olayım mı, size yardım edeyim mi
  13055. 20-Tâ-Hâ 40
    men yekfulu-hu : ona kefil olacak kimse
  13056. 20-Tâ-Hâ 40
    fe : böylece
  13057. 20-Tâ-Hâ 40
    reca'nâ-ke : seni geri döndürdük
  13058. 20-Tâ-Hâ 40
    ilâ ummi-ke : annene
  13059. 20-Tâ-Hâ 40
    key : için, diye
  13060. 20-Tâ-Hâ 40
    takarre aynu-hâ : onun gözü aydın olsun, sevinsin
  13061. 20-Tâ-Hâ 40
    vetahzene : ve kederlenmesin, mahzun olmasın
  13062. 20-Tâ-Hâ 40
    ve katelte : ve sen öldürdün
  13063. 20-Tâ-Hâ 40
    nefsen : bir nefsi, bir kimseyi
  13064. 20-Tâ-Hâ 40
    fe : böylece, bundan sonra
  13065. 20-Tâ-Hâ 40
    necceynâ-ke : seni kurtardık
  13066. 20-Tâ-Hâ 40
    min el gammi : gamdan, kederden, üzüntüden
  13067. 20-Tâ-Hâ 40
    ve fetennâ-ke : ve seni imtihan ettik
  13068. 20-Tâ-Hâ 40
    futûnen : sınavlar
  13069. 20-Tâ-Hâ 40
    fe lebiste : böylece kaldın
  13070. 20-Tâ-Hâ 40
    sinîne : senelerce, yıllarca
  13071. 20-Tâ-Hâ 40
    ehli medyene : Medyen halkı içinde
  13072. 20-Tâ-Hâ 40
    summe : sonra
  13073. 20-Tâ-Hâ 40
    ci'te : sen geldin
  13074. 20-Tâ-Hâ 40
    alâ kaderin : bir kader üzerine, takdir edilen zamanda
  13075. 20-Tâ-Hâ 41
    vastana'tu-ke (ve astana'tu-ke) \n(sanaa) \n(astanaa) : ve ben seni (seçip) yetiştirdim \n: (yetiştirdi) \n: (seçip ayırıp yetiştirdi)
  13076. 20-Tâ-Hâ 41
    li nefsî : kendim için
  13077. 20-Tâ-Hâ 42
    izheb : gidin
  13078. 20-Tâ-Hâ 42
    ente : sen
  13079. 20-Tâ-Hâ 42
    ve ehû-ke : ve (erkek) kardeşin
  13080. 20-Tâ-Hâ 42
    veteniyâ : ve gevşek davranmayın, ihmal etmeyin
  13081. 20-Tâ-Hâ 43
    izhebâ : ikiniz gidin
  13082. 20-Tâ-Hâ 43
    ilâ fir'avne : firavuna
  13083. 20-Tâ-Hâ 43
    inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
  13084. 20-Tâ-Hâ 44
    fe : o zaman
  13085. 20-Tâ-Hâ 44
    lehu : ona
  13086. 20-Tâ-Hâ 44
    kavlen : söz
  13087. 20-Tâ-Hâ 44
    leyyinen : yumuşak
  13088. 20-Tâ-Hâ 44
    lealle-hu : umulur ki o, böylece o
  13089. 20-Tâ-Hâ 44
    yetezekkeru : tezekkür eder (anlar)
  13090. 20-Tâ-Hâ 44
    ev : veya
  13091. 20-Tâ-Hâ 45
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  13092. 20-Tâ-Hâ 45
    inne-nâ : gerçekten biz
  13093. 20-Tâ-Hâ 45
    nehâfu : korkuyoruz
  13094. 20-Tâ-Hâ 45
    en yefruta : ifrata kaçması, aşırı davranması
  13095. 20-Tâ-Hâ 45
    aleynâ : bize (karşı)
  13096. 20-Tâ-Hâ 45
    ev : veya, ya da
  13097. 20-Tâ-Hâ 45
    en yatgâ : azgın davranması
  13098. 20-Tâ-Hâ 46
    le : dedi
  13099. 20-Tâ-Hâ 46
    tehâfâ : korkmayın
  13100. 20-Tâ-Hâ 46
    inne-nî : muhakkak ki ben
  13101. 20-Tâ-Hâ 46
    mea-kumâ : sizinle (ikinizle) beraberim
  13102. 20-Tâ-Hâ 46
    esmau : işitirim
  13103. 20-Tâ-Hâ 46
    ve erâ : ve görürüm
  13104. 20-Tâ-Hâ 47
    fe'tiyâ-hu : o halde (ikiniz) ona gidin
  13105. 20-Tâ-Hâ 47
    fe : o zaman, öyleyse, böylece
  13106. 20-Tâ-Hâ 47
    resûlâ : iki resûl, iki elçi
  13107. 20-Tâ-Hâ 47
    rabbi-ke : senin Rabbin
  13108. 20-Tâ-Hâ 47
    fe : artık
  13109. 20-Tâ-Hâ 47
    ersil : gönder
  13110. 20-Tâ-Hâ 47
    mea-nâ : bizimle beraber
  13111. 20-Tâ-Hâ 47
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  13112. 20-Tâ-Hâ 47
    ve lâ tuazzib-hum : ve onlara azap etme
  13113. 20-Tâ-Hâ 47
    ci'nâ-ke bi : sana getirdik
  13114. 20-Tâ-Hâ 47
    âyetin : âyet, mucize
  13115. 20-Tâ-Hâ 47
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  13116. 20-Tâ-Hâ 47
    ve es selâmu : ve selâm
  13117. 20-Tâ-Hâ 47
    alâ men ittebea : tâbî olanlara
  13118. 20-Tâ-Hâ 47
    el hudâ : hidayet
  13119. 20-Tâ-Hâ 48
    ûhıye : vahyolundu
  13120. 20-Tâ-Hâ 48
    ileynâ : bize
  13121. 20-Tâ-Hâ 48
    enne el azâbe : azabın olduğu
  13122. 20-Tâ-Hâ 48
    men kezzebe \n(kezzebe) : yalanlayan kimse, inkâr eden \n: (yalanladı)
  13123. 20-Tâ-Hâ 48
    ve tevellâ : ve yüz çevirirler
  13124. 20-Tâ-Hâ 49
    le : dedi
  13125. 20-Tâ-Hâ 49
    fe : o zaman, böylece
  13126. 20-Tâ-Hâ 49
    men : kim
  13127. 20-Tâ-Hâ 50
    le : dedi
  13128. 20-Tâ-Hâ 50
    rabbu-na ellezî : bizim Rabbimiz ki o
  13129. 20-Tâ-Hâ 50
    kulle : her, bütün, hepsi
  13130. 20-Tâ-Hâ 50
    şey'in : şey
  13131. 20-Tâ-Hâ 50
    summe : sonra
  13132. 20-Tâ-Hâ 50
    hedâ : hidayete erdirdi
  13133. 20-Tâ-Hâ 51
    le : dedi
  13134. 20-Tâ-Hâ 51
    fe : o zaman, böylece, öyleyse
  13135. 20-Tâ-Hâ 51
    el kurûni : aynı zamanın insanları, nesiller
  13136. 20-Tâ-Hâ 51
    el ûlâ : evvelkiler, öncekiler
  13137. 20-Tâ-Hâ 52
    le : dedi
  13138. 20-Tâ-Hâ 52
    inde : katında, yanında
  13139. 20-Tâ-Hâ 52
    veyensâ : ve unutmaz
  13140. 20-Tâ-Hâ 53
    ellezî : ki o, odur
  13141. 20-Tâ-Hâ 53
    ceale : kıldı, yaptı
  13142. 20-Tâ-Hâ 53
    lekum : sizin için, size
  13143. 20-Tâ-Hâ 53
    el arda : yeryüzü
  13144. 20-Tâ-Hâ 53
    mehden : beşik, döşek
  13145. 20-Tâ-Hâ 53
    ve seleke : ve açtı
  13146. 20-Tâ-Hâ 53
    lekum : sizin için, size
  13147. 20-Tâ-Hâ 53
    subulen : yollar
  13148. 20-Tâ-Hâ 53
    ve enzele : ve indirdi
  13149. 20-Tâ-Hâ 53
    min es semâi : semadan
  13150. 20-Tâ-Hâ 53
    en : su
  13151. 20-Tâ-Hâ 53
    fe : böylece, bundan sonra
  13152. 20-Tâ-Hâ 53
    ahrec-nâ : çıkardık
  13153. 20-Tâ-Hâ 53
    ezvâcen : çiftler
  13154. 20-Tâ-Hâ 53
    min nebâtin : bitkiden, nebattan
  13155. 20-Tâ-Hâ 53
    şettâ : ayrı ayrı, farklı farklı
  13156. 20-Tâ-Hâ 54
    ver'av (ve er'av) : ve otlatın, güdün
  13157. 20-Tâ-Hâ 54
    enme-kum : sizin hayvanlarınız
  13158. 20-Tâ-Hâ 54
    inne : muhakkak
  13159. 20-Tâ-Hâ 54
    fî zâlike : bunda vardır
  13160. 20-Tâ-Hâ 54
    le âyâtin : elbette âyetler
  13161. 20-Tâ-Hâ 55
    ve fîhâ : ve oraya
  13162. 20-Tâ-Hâ 55
    ve min-hâ : ve ondan
  13163. 20-Tâ-Hâ 55
    reten : kere, defa
  13164. 20-Tâ-Hâ 56
    ve lekad : ve andolsun
  13165. 20-Tâ-Hâ 56
    ereynâ-hu : ona gösterdik
  13166. 20-Tâ-Hâ 56
    kulle-hâ : onun hepsini
  13167. 20-Tâ-Hâ 56
    fe : böylece, buna rağmen
  13168. 20-Tâ-Hâ 56
    kezzebe : yalanladı
  13169. 20-Tâ-Hâ 56
    ve ebâ : ve diretti
  13170. 20-Tâ-Hâ 57
    le : dedi
  13171. 20-Tâ-Hâ 57
    e ci'te-nâ : bize mi geldin
  13172. 20-Tâ-Hâ 57
    li tuhrice-nâ : bizi çıkarman (çıkarmak) için
  13173. 20-Tâ-Hâ 57
    bi sihri-ke : sihrin ile
  13174. 20-Tâ-Hâ 58
    fe : artık, böylece, öyleyse
  13175. 20-Tâ-Hâ 58
    le ne'tiyenne-ke bi : mutlaka sana getireceğiz
  13176. 20-Tâ-Hâ 58
    fec'al (fe ic'al) : bundan sonra yap, tayin et
  13177. 20-Tâ-Hâ 58
    beyne-nâ ve beyne-ke : bizimle senin aranda (seninle bizim aramızda)
  13178. 20-Tâ-Hâ 58
    mevden : buluşma zamanı
  13179. 20-Tâ-Hâ 58
    veente : ve sen yapma
  13180. 20-Tâ-Hâ 58
    mekânen : mekân, yer
  13181. 20-Tâ-Hâ 58
    suven : şartların eşit olduğu bir yer, uygun bir yer
  13182. 20-Tâ-Hâ 59
    le : dedi
  13183. 20-Tâ-Hâ 59
    mev'ıdu-kum : sizin buluşma zamanınız
  13184. 20-Tâ-Hâ 59
    yevmu ezneti : ziynet (bayram) günü
  13185. 20-Tâ-Hâ 59
    ve en yuhşere : ve toplanması
  13186. 20-Tâ-Hâ 59
    en nâsu : insanlar
  13187. 20-Tâ-Hâ 60
    fe : böylece, öyleyse
  13188. 20-Tâ-Hâ 60
    tevellâ : yüz çevirdi, dönüp gitti, vazgeçti
  13189. 20-Tâ-Hâ 60
    fe : artık, böylece
  13190. 20-Tâ-Hâ 60
    cemea : biraraya getirdi, topladı
  13191. 20-Tâ-Hâ 60
    keyde-hu : hilesini
  13192. 20-Tâ-Hâ 60
    summe : sonra
  13193. 20-Tâ-Hâ 60
    etâ : geldi
  13194. 20-Tâ-Hâ 61
    le : dedi
  13195. 20-Tâ-Hâ 61
    lehum : onlara, onlar için
  13196. 20-Tâ-Hâ 61
    veyle-kum : size yazıklar olsun
  13197. 20-Tâ-Hâ 61
    tefterû : iftira etmeyin
  13198. 20-Tâ-Hâ 61
    keziben : yalan olarak, yalanla
  13199. 20-Tâ-Hâ 61
    fe : o zaman, yoksa, bu sebeple
  13200. 20-Tâ-Hâ 61
    yushıte-kum : sizi yok eder
  13201. 20-Tâ-Hâ 61
    ve kad : ve oldu, olmuştur
  13202. 20-Tâ-Hâ 61
    be : heba oldu, hüsrana uğradı
  13203. 20-Tâ-Hâ 61
    men ifterâ : iftira eden
  13204. 20-Tâ-Hâ 62
    fe : böylece, artık
  13205. 20-Tâ-Hâ 62
    tenâzeû : tartıştılar, istişare yaptılar, görüştüler
  13206. 20-Tâ-Hâ 62
    emre-hum : işlerini
  13207. 20-Tâ-Hâ 62
    beyne-hum : aralarında
  13208. 20-Tâ-Hâ 62
    ve eserrû : ve gizlediler, sır olarak sakladılar
  13209. 20-Tâ-Hâ 62
    en necvâ : fısıltı, gizli konuşma
  13210. 20-Tâ-Hâ 63
    le sâhirâni : elbette iki sihirbaz
  13211. 20-Tâ-Hâ 63
    en yuhricâ-kum : sizi çıkarmak
  13212. 20-Tâ-Hâ 63
    ve yezhebâ bi : ve gideriyor, yok ediyor
  13213. 20-Tâ-Hâ 63
    el muslâ : üstün olan, en alâ olan
  13214. 20-Tâ-Hâ 64
    fe : böylece, artık
  13215. 20-Tâ-Hâ 64
    ecmiû : toplayın
  13216. 20-Tâ-Hâ 64
    keyde-kum : hilelerinizi
  13217. 20-Tâ-Hâ 64
    summe a'tû : sonra gelin
  13218. 20-Tâ-Hâ 64
    saffen : saf saf, sırayla
  13219. 20-Tâ-Hâ 64
    ve kad : ve olmuştur
  13220. 20-Tâ-Hâ 64
    efleha : felâha, zafere ulaştı
  13221. 20-Tâ-Hâ 64
    el yevme : o gün
  13222. 20-Tâ-Hâ 64
    men ista'lâ : üstünlük sağlayan (alâ olan)
  13223. 20-Tâ-Hâ 65
    immâ (ve immâ) : öyle mi veyayle mi olsun
  13224. 20-Tâ-Hâ 65
    en tulkıye : senin atman
  13225. 20-Tâ-Hâ 65
    (immâ) ve immâ : öyle mi veyayle mi olsun
  13226. 20-Tâ-Hâ 65
    en nekûne : bizim olmamız
  13227. 20-Tâ-Hâ 65
    evvele : ilk, birinci
  13228. 20-Tâ-Hâ 65
    men elkâ : atan kimse
  13229. 20-Tâ-Hâ 66
    le : dedi
  13230. 20-Tâ-Hâ 66
    bel : hayır
  13231. 20-Tâ-Hâ 66
    elkû : atın, bırakın
  13232. 20-Tâ-Hâ 66
    fe : öyleyse, artık
  13233. 20-Tâ-Hâ 66
    ve ısıyyu-hum : ve onların asaları
  13234. 20-Tâ-Hâ 66
    yuhayyelu : öyle görünüyor (hayal olarak görünüyor)
  13235. 20-Tâ-Hâ 66
    ileyhi : ona
  13236. 20-Tâ-Hâ 66
    enne-hâ : onun olduğu
  13237. 20-Tâ-Hâ 66
    tes'â : koşuyor, hızla hareket ediyor
  13238. 20-Tâ-Hâ 67
    fe : öyleyse, artık, bu yüzden
  13239. 20-Tâ-Hâ 67
    evcese : hissetti
  13240. 20-Tâ-Hâ 67
    nefsi-hi : nefsinde, kendinde
  13241. 20-Tâ-Hâ 67
    feten : bir korku
  13242. 20-Tâ-Hâ 68
    tehaf : korkma
  13243. 20-Tâ-Hâ 68
    inne-ke : muhakkak ki sen
  13244. 20-Tâ-Hâ 68
    ente : sen
  13245. 20-Tâ-Hâ 68
    el a'lâ : üstün olan
  13246. 20-Tâ-Hâ 69
    ve elkı : ve at, bırak
  13247. 20-Tâ-Hâ 69
    mâ fî yemîni-ke : sağ elindeki şeyi
  13248. 20-Tâ-Hâ 69
    telkaf : yutar, yutacak
  13249. 20-Tâ-Hâ 69
    innemâ : sadece
  13250. 20-Tâ-Hâ 69
    keydu : hiledir
  13251. 20-Tâ-Hâ 69
    ve lâ yufli-hu : ve felâha eremez, kurtuluşa eremez, iflâh olmaz
  13252. 20-Tâ-Hâ 69
    es sâhiru : sihirbaz, sihir yapan
  13253. 20-Tâ-Hâ 69
    etâ : geldi
  13254. 20-Tâ-Hâ 70
    fe : böylece, bunun üzerine
  13255. 20-Tâ-Hâ 70
    ulkıye : atıldılar, yere kapandılar
  13256. 20-Tâ-Hâ 70
    es seharatu : sihirbazlar
  13257. 20-Tâ-Hâ 70
    succeden : secde ederek
  13258. 20-Tâ-Hâ 70
    âmennâ : biz îmân ettik
  13259. 20-Tâ-Hâ 70
    hârûne : Harun
  13260. 20-Tâ-Hâ 70
    ve mûsâ : ve Musa
  13261. 20-Tâ-Hâ 71
    le : dedi
  13262. 20-Tâ-Hâ 71
    âmentum : inandınız mı, îmân mı ettiniz
  13263. 20-Tâ-Hâ 71
    lehu : ona
  13264. 20-Tâ-Hâ 71
    kable : önce
  13265. 20-Tâ-Hâ 71
    en âzene : (benim) izin vermem
  13266. 20-Tâ-Hâ 71
    lekum : size
  13267. 20-Tâ-Hâ 71
    inne-hu : muhakkak o
  13268. 20-Tâ-Hâ 71
    le : elbette, mutlaka
  13269. 20-Tâ-Hâ 71
    kebîru-kum : sizin büyüğünüz
  13270. 20-Tâ-Hâ 71
    ellezî : ki o
  13271. 20-Tâ-Hâ 71
    alleme-kum : size öğretti
  13272. 20-Tâ-Hâ 71
    es sihra : sihir, büyü
  13273. 20-Tâ-Hâ 71
    fe : artık, öyleyse
  13274. 20-Tâ-Hâ 71
    le ukattıanne : mutlaka keseceğim
  13275. 20-Tâ-Hâ 71
    eydiye-kum : sizin ellerinizi
  13276. 20-Tâ-Hâ 71
    ve ercule-kum : ve sizin ayaklarınızı
  13277. 20-Tâ-Hâ 71
    ve le usallibenne-kum : ve mutlaka sizi asacağım
  13278. 20-Tâ-Hâ 71
    cuzûı en nahli : hurma ağacının gövdesi
  13279. 20-Tâ-Hâ 71
    ve le ta'lemunne : ve mutlaka öğreneceksiniz
  13280. 20-Tâ-Hâ 71
    eyyu-nâ : hangimiz
  13281. 20-Tâ-Hâ 71
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli
  13282. 20-Tâ-Hâ 71
    azâben : azap
  13283. 20-Tâ-Hâ 71
    ve ebkâ : ve daha uzun süreli, daha kalıcı olan, bâki olan
  13284. 20-Tâ-Hâ 72
    len nu'sire-ke : asla seni tercih etmeyiz, üstün tutmayız
  13285. 20-Tâ-Hâ 72
    alâ mâ câe-nâ : bize gelenlere karşı
  13286. 20-Tâ-Hâ 72
    min el beyyinâti : beyyinelerden, mucizelerden
  13287. 20-Tâ-Hâ 72
    vellezî (ve ellezî) : ve o
  13288. 20-Tâ-Hâ 72
    fakdi (fe ikdi) : artık yap
  13289. 20-Tâ-Hâ 72
    ente : sen
  13290. 20-Tâ-Hâ 72
    innemâ : ancak, sadece
  13291. 20-Tâ-Hâ 72
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  13292. 20-Tâ-Hâ 73
    innâ- inne nâ : muhakkak ki biz
  13293. 20-Tâ-Hâ 73
    âmennâ : (biz) îmân ettik
  13294. 20-Tâ-Hâ 73
    li yagfire : mağfiret etmesi
  13295. 20-Tâ-Hâ 73
    lenâ : bizi
  13296. 20-Tâ-Hâ 73
    veekrehte-nâ : ve bize yaptırdığın kerih (çirkin) şeyler
  13297. 20-Tâ-Hâ 73
    aleyhi : ona, ona karşı
  13298. 20-Tâ-Hâ 73
    min es sihri : sihirden
  13299. 20-Tâ-Hâ 73
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  13300. 20-Tâ-Hâ 73
    ve ebkâ : ve daha uzun süreli, daha kalıcı olan, bâki olan
  13301. 20-Tâ-Hâ 74
    inne-hu : muhakkak o
  13302. 20-Tâ-Hâ 74
    men ye'ti : kim gelirse
  13303. 20-Tâ-Hâ 74
    rabbe-hu : onun Rabbi
  13304. 20-Tâ-Hâ 74
    mucrimen : suçlu olarak
  13305. 20-Tâ-Hâ 74
    fe : öyleyse, artık, bundan sonra
  13306. 20-Tâ-Hâ 74
    inne : muhakkak
  13307. 20-Tâ-Hâ 74
    lehu : onun için, onun
  13308. 20-Tâ-Hâ 74
    cehenneme : cehennem
  13309. 20-Tâ-Hâ 74
    yemûtu : ölmez
  13310. 20-Tâ-Hâ 74
    ve lâ yahyâ : ve canlanmaz, yaşamaz, hayy olmaz (olamaz)
  13311. 20-Tâ-Hâ 75
    ve men : ve kim
  13312. 20-Tâ-Hâ 75
    ye'ti-hî : ona gelir
  13313. 20-Tâ-Hâ 75
    mu'minen : mü'min olarak
  13314. 20-Tâ-Hâ 75
    amile es sâlihâti : salih ameller (nefs tezkiyesi)
  13315. 20-Tâ-Hâ 75
    fe : böylece, artık
  13316. 20-Tâ-Hâ 75
    ulâike : işte onlar
  13317. 20-Tâ-Hâ 75
    lehum : onlar için vardır
  13318. 20-Tâ-Hâ 75
    ed derecâtu : dereceler
  13319. 20-Tâ-Hâ 75
    el ulâ : yüksek
  13320. 20-Tâ-Hâ 76
    cennâtu : cennetler
  13321. 20-Tâ-Hâ 76
    tecrî : akar
  13322. 20-Tâ-Hâ 76
    el enhâru : nehirler
  13323. 20-Tâ-Hâ 76
    hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar (kalacaklar)
  13324. 20-Tâ-Hâ 76
    velike : vete bu
  13325. 20-Tâ-Hâ 76
    cezâu : karşılık (ceza veya mükâfat)
  13326. 20-Tâ-Hâ 76
    men tezekkâ : nefs tezkiyesi yapan kimse
  13327. 20-Tâ-Hâ 77
    ve lekad : ve andolsun
  13328. 20-Tâ-Hâ 77
    evhaynâ : vahyettik
  13329. 20-Tâ-Hâ 77
    en esri : yürümek, yürümesi
  13330. 20-Tâ-Hâ 77
    fadrib (fe ıdrib) : sonra vur
  13331. 20-Tâ-Hâ 77
    lehum : onlar için, onlara
  13332. 20-Tâ-Hâ 77
    el bahri : denizde
  13333. 20-Tâ-Hâ 77
    yebesen : kuru
  13334. 20-Tâ-Hâ 77
    tehâfu : korkma
  13335. 20-Tâ-Hâ 77
    dereken : arkadan yetişerek
  13336. 20-Tâ-Hâ 77
    ve lâ tahşâ : ve endişelenme
  13337. 20-Tâ-Hâ 78
    fe : öyleyse, böylece
  13338. 20-Tâ-Hâ 78
    etbea-hum : onlara tâbî oldu, onları takip etti
  13339. 20-Tâ-Hâ 78
    fe : böylece
  13340. 20-Tâ-Hâ 78
    gaşiye-hum : onları kapladı
  13341. 20-Tâ-Hâ 78
    min el yemmi : denizden, deniz
  13342. 20-Tâ-Hâ 78
    mâ gaşiye-hum : onları (nasıl) kapladı, (öyle bir) kapladı ki
  13343. 20-Tâ-Hâ 79
    ve edalle : ve dalâlette bıraktı
  13344. 20-Tâ-Hâ 79
    kavme-hu : kendi kavmini
  13345. 20-Tâ-Hâ 79
    vehedâ : ve hidayete mani oldu, hidayetten men etti
  13346. 20-Tâ-Hâ 80
    benî isrâîle : ey İsrailoğulları
  13347. 20-Tâ-Hâ 80
    enceynâ-kum : sizi kurtardık
  13348. 20-Tâ-Hâ 80
    ve vâadnâ-kum : ve sizinle vaadleştik
  13349. 20-Tâ-Hâ 80
    nibe : yan tarafında
  13350. 20-Tâ-Hâ 80
    et tûri : Tur
  13351. 20-Tâ-Hâ 80
    el eymene : sağ taraf
  13352. 20-Tâ-Hâ 80
    ve nezzelnâ : ve biz indirdik
  13353. 20-Tâ-Hâ 80
    aleykum : üzerinize, size
  13354. 20-Tâ-Hâ 80
    el menne : kudret helvası
  13355. 20-Tâ-Hâ 80
    ve es selvâ : ve bıldırcın
  13356. 20-Tâ-Hâ 81
    rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
  13357. 20-Tâ-Hâ 81
    ve lâ tatgav : ve azgınlık (nankörlük) yapmayın
  13358. 20-Tâ-Hâ 81
    fe : artık, bundan sonra, aksi halde
  13359. 20-Tâ-Hâ 81
    yahılle : iner
  13360. 20-Tâ-Hâ 81
    aleykum : sizin üzerinize
  13361. 20-Tâ-Hâ 81
    ve men yahlil : ve kime inerse
  13362. 20-Tâ-Hâ 81
    aleyhi : üzerine, ona
  13363. 20-Tâ-Hâ 81
    fe : artık, bundan sonra
  13364. 20-Tâ-Hâ 81
    hevâ : heva oldu (dalâlete düştü)
  13365. 20-Tâ-Hâ 82
    ve in-nî : ve muhakkak ki ben
  13366. 20-Tâ-Hâ 82
    le gaffârun : elbette, mutlaka gafur olan, mağfiret eden (günahları
  13367. 20-Tâ-Hâ 82
    li men : kimse için
  13368. 20-Tâ-Hâ 82
    be : tövbe etti
  13369. 20-Tâ-Hâ 82
    ve âmene : ve âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı diledi) ve kalbine îmân yazılıp mü'min oldu
  13370. 20-Tâ-Hâ 82
    ve amile sâlihan : ve salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller) yaptı
  13371. 20-Tâ-Hâ 82
    summe : sonra
  13372. 20-Tâ-Hâ 82
    ihtedâ : hidayete erdirildi
  13373. 20-Tâ-Hâ 83
    ve mâ a'cele-ke : ve sana acele ettiren nedir
  13374. 20-Tâ-Hâ 83
    an kavmi-ke : seni kavminden
  13375. 20-Tâ-Hâ 84
    le : dedi
  13376. 20-Tâ-Hâ 84
    alâ eserî : benim izim üzerinde
  13377. 20-Tâ-Hâ 84
    ve aciltu : ve acele ettim
  13378. 20-Tâ-Hâ 84
    ileyke : sana
  13379. 20-Tâ-Hâ 84
    li terdâ : senin rızan için, senin razı olman (için)
  13380. 20-Tâ-Hâ 85
    le : dedi
  13381. 20-Tâ-Hâ 85
    fe : böylece, artık
  13382. 20-Tâ-Hâ 85
    fetennâ : imtihan ettik
  13383. 20-Tâ-Hâ 85
    kavme-ke : senin kavmin
  13384. 20-Tâ-Hâ 85
    min ba'di-ke : senden sonra
  13385. 20-Tâ-Hâ 85
    ve edalle-hum : ve onları dalâlete düşürdü
  13386. 20-Tâ-Hâ 85
    es sâmiriyyu : Samiri
  13387. 20-Tâ-Hâ 86
    fe : o zaman, böylece
  13388. 20-Tâ-Hâ 86
    recea : geri döndü
  13389. 20-Tâ-Hâ 86
    gadbâne : öfkeli olarak, öfkeyle
  13390. 20-Tâ-Hâ 86
    esifen : üzüntülü olarak, üzülerek
  13391. 20-Tâ-Hâ 86
    le : dedi
  13392. 20-Tâ-Hâ 86
    e lem : olmadı mı
  13393. 20-Tâ-Hâ 86
    va'den : vaad
  13394. 20-Tâ-Hâ 86
    hasenen : güzel
  13395. 20-Tâ-Hâ 86
    e fele : buna rağmen (süre) uzun mu
  13396. 20-Tâ-Hâ 86
    aleykum : size
  13397. 20-Tâ-Hâ 86
    el ahdu : ahd
  13398. 20-Tâ-Hâ 86
    em eredtum : yoksa siz istediniz mi
  13399. 20-Tâ-Hâ 86
    en yahılle : inmesi
  13400. 20-Tâ-Hâ 86
    aleykum : sizin üzerinize, size
  13401. 20-Tâ-Hâ 86
    fe : artık, bu sebeple
  13402. 20-Tâ-Hâ 86
    ahleftum : yerine getirmediniz, döndünüz, ihtilâfa düştünüz
  13403. 20-Tâ-Hâ 86
    mev'ıdî : bana verilen vaad, benim vaadim
  13404. 20-Tâ-Hâ 87
    ahlefnâ : biz dönmedik, hilâf etmedik
  13405. 20-Tâ-Hâ 87
    mevde-ke : sana vaadimizden
  13406. 20-Tâ-Hâ 87
    bi melki-nâ \n(mülk) : kendi isteğimizle (irademizle) \n: (güç, kuvvet, idare)
  13407. 20-Tâ-Hâ 87
    ve lâkin-nâ : ve lâkin biz, ancak biz
  13408. 20-Tâ-Hâ 87
    evzâren : ağırlıklar
  13409. 20-Tâ-Hâ 87
    min zîneti : süs eşyalarından
  13410. 20-Tâ-Hâ 87
    el kavmi : kavim
  13411. 20-Tâ-Hâ 87
    fe : böylece, bu yüzden
  13412. 20-Tâ-Hâ 87
    kazefnâ-hâ : biz onu (onları) attık
  13413. 20-Tâ-Hâ 87
    fe : o zaman, sonra
  13414. 20-Tâ-Hâ 87
    kezâlike : işteyle, böylece, bunun gibi
  13415. 20-Tâ-Hâ 87
    elkâ : attı
  13416. 20-Tâ-Hâ 87
    es sâmiriyyu : Samiri
  13417. 20-Tâ-Hâ 88
    fe : böylece
  13418. 20-Tâ-Hâ 88
    ahrece : çıkardı
  13419. 20-Tâ-Hâ 88
    lehum : onlar için, onlara
  13420. 20-Tâ-Hâ 88
    ıclen : bir buzağı
  13421. 20-Tâ-Hâ 88
    ceseden : ceset, heykel
  13422. 20-Tâ-Hâ 88
    lehu : onun için, ona, o
  13423. 20-Tâ-Hâ 88
    fe : o zaman, böylece
  13424. 20-Tâ-Hâ 88
    ve ilâhu : ve ilâh
  13425. 20-Tâ-Hâ 88
    fe : artık, fakat
  13426. 20-Tâ-Hâ 88
    nesiye : unuttu
  13427. 20-Tâ-Hâ 89
    e feyerevne : hâlâ görmüyorlar mı
  13428. 20-Tâ-Hâ 89
    ellâ yerciu : geri dönmüyor, cevap vermiyor
  13429. 20-Tâ-Hâ 89
    ileyhim : onlara
  13430. 20-Tâ-Hâ 89
    kavlen : söz, söz olarak
  13431. 20-Tâ-Hâ 89
    veyemliku : ve gücü yetmez, malik değil
  13432. 20-Tâ-Hâ 89
    lehum : onların, onlara
  13433. 20-Tâ-Hâ 89
    darren : bir zarar, ziyan
  13434. 20-Tâ-Hâ 89
    venef'an : ve faydası yoktur
  13435. 20-Tâ-Hâ 90
    ve lekad : ve andolsun
  13436. 20-Tâ-Hâ 90
    le : dedi
  13437. 20-Tâ-Hâ 90
    lehum : onlara
  13438. 20-Tâ-Hâ 90
    innemâ : sadece, yalnız
  13439. 20-Tâ-Hâ 90
    ve inne : ve muhakkak
  13440. 20-Tâ-Hâ 90
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  13441. 20-Tâ-Hâ 90
    er rahmânu : Rahmân
  13442. 20-Tâ-Hâ 90
    fettebiûnî (fe ittebiû-nî) : artık bana tâbî olun
  13443. 20-Tâ-Hâ 90
    ve etîû : ve itaat edin
  13444. 20-Tâ-Hâ 90
    emrî : emrime
  13445. 20-Tâ-Hâ 91
    len nebreha \n(beriha) : asla biz ayrılmayacağız, vazgeçmeyeceğiz \n: (bırakıp gitti, ayrıldı)
  13446. 20-Tâ-Hâ 91
    aleyhi : ona
  13447. 20-Tâ-Hâ 91
    âkifîne \n(akefe) : kendini vakfeden, tüm vaktini veren, bağlanan \n: (kendini vakfetti, tüm vaktini verdi, bağlandı)
  13448. 20-Tâ-Hâ 91
    yercia : döner, dönecek
  13449. 20-Tâ-Hâ 91
    ileynâ : bize
  13450. 20-Tâ-Hâ 92
    le : dedi
  13451. 20-Tâ-Hâ 92
    menea-ke : seni ne men etti, sana mani olan nedir
  13452. 20-Tâ-Hâ 92
    iz reeyte-hum : onları gördüğün zaman
  13453. 20-Tâ-Hâ 93
    ellâ tettebia-ni : niçin bana tâbî olmadın
  13454. 20-Tâ-Hâ 93
    e fe asayte : yoksa asi mi oldun
  13455. 20-Tâ-Hâ 93
    emrî : emrime
  13456. 20-Tâ-Hâ 94
    le : dedi
  13457. 20-Tâ-Hâ 94
    yebneumme (ya ibne umme) : ey annemin oğlu
  13458. 20-Tâ-Hâ 94
    te'huz : tutma
  13459. 20-Tâ-Hâ 94
    bi lıhyetî : sakalımı
  13460. 20-Tâ-Hâ 94
    ve lâ bi re'sî : ve başımı yapma
  13461. 20-Tâ-Hâ 94
    en tekûle : seninylemen (demen)
  13462. 20-Tâ-Hâ 94
    ferrak-te : sen ayrılık çıkardın
  13463. 20-Tâ-Hâ 94
    beyne benî isrâîle : İsrailoğulları arasında
  13464. 20-Tâ-Hâ 94
    ve lem terkub : ve murakabe etmedin, gözetmedin
  13465. 20-Tâ-Hâ 95
    le : dedi
  13466. 20-Tâ-Hâ 95
    fe : o zaman
  13467. 20-Tâ-Hâ 95
    mâ hatbu-ke : senin hitabın nedir, neyledin
  13468. 20-Tâ-Hâ 96
    le : dedi
  13469. 20-Tâ-Hâ 96
    lem yabsurû : göremediler
  13470. 20-Tâ-Hâ 96
    fe : o zaman, böylece
  13471. 20-Tâ-Hâ 96
    kabdaten : bir avuç
  13472. 20-Tâ-Hâ 96
    min eseri : izinden
  13473. 20-Tâ-Hâ 96
    er resûli : resûl, elçi
  13474. 20-Tâ-Hâ 96
    fe : sonra
  13475. 20-Tâ-Hâ 96
    nebeztu-hâ : onu attım
  13476. 20-Tâ-Hâ 96
    ve kezâlike : veteyle, böylece
  13477. 20-Tâ-Hâ 96
    sevvelet : güzelsterdi
  13478. 20-Tâ-Hâ 96
    nefsî : nefs için
  13479. 20-Tâ-Hâ 97
    le : dedi
  13480. 20-Tâ-Hâ 97
    fezheb (fe izheb) : artık git
  13481. 20-Tâ-Hâ 97
    fe : o zaman, artık
  13482. 20-Tâ-Hâ 97
    inne : muhakkak
  13483. 20-Tâ-Hâ 97
    leke : senin için, sana, sen
  13484. 20-Tâ-Hâ 97
    el hayâti : hayatta
  13485. 20-Tâ-Hâ 97
    en tekûle : seninylemen, demen
  13486. 20-Tâ-Hâ 97
    lâ misâse : dokunmayın
  13487. 20-Tâ-Hâ 97
    ve inne : ve muhakkak
  13488. 20-Tâ-Hâ 97
    leke : senin için, sana
  13489. 20-Tâ-Hâ 97
    mevden : vaadedilen
  13490. 20-Tâ-Hâ 97
    len tuhlefe-hu : asla hilâf olunmayacak
  13491. 20-Tâ-Hâ 97
    vanzur (ve unzur) : ve bak
  13492. 20-Tâ-Hâ 97
    ilâ ilâhi-ke : senin ilâhına
  13493. 20-Tâ-Hâ 97
    ellezî : ki o
  13494. 20-Tâ-Hâ 97
    zalte : sen ısrar ettin
  13495. 20-Tâ-Hâ 97
    aleyhi : ona
  13496. 20-Tâ-Hâ 97
    âkifen : kendini vakfeden, bağlı olan, düşkün (tutkun) olan
  13497. 20-Tâ-Hâ 97
    le nuharrikanne-hu \n(nuharrike enne-hu) : onu biz mutlaka, elbette yakacağız
  13498. 20-Tâ-Hâ 97
    summe : sonra
  13499. 20-Tâ-Hâ 97
    le nensifenne-hu \n(nensife enne-hu) : onu mutlaka, elbette savuracağız, toz haline getirip atacağız
  13500. 20-Tâ-Hâ 97
    el yemmi : denizde, denize
  13501. 20-Tâ-Hâ 97
    nesfen : toz haline getirerek, savurarak
  13502. 20-Tâ-Hâ 98
    innemâ : sadece, yalnız
  13503. 20-Tâ-Hâ 98
    allâhu ellezî : Allah ki o
  13504. 20-Tâ-Hâ 98
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  13505. 20-Tâ-Hâ 98
    huve : o
  13506. 20-Tâ-Hâ 98
    vesia : geniştir, içine alır, kaplamıştır
  13507. 20-Tâ-Hâ 98
    kulle şey'in : herşey
  13508. 20-Tâ-Hâ 98
    ilmen : ilim olarak
  13509. 20-Tâ-Hâ 99
    kezâlike : işteylece
  13510. 20-Tâ-Hâ 99
    aleyke : sana
  13511. 20-Tâ-Hâ 99
    min enbâi : haberlerden, haberleri
  13512. 20-Tâ-Hâ 99
    sebaka : geçti
  13513. 20-Tâ-Hâ 99
    ve kad : ve olmuştu
  13514. 20-Tâ-Hâ 99
    âteynâ-ke : sana verdik
  13515. 20-Tâ-Hâ 99
    min ledun-nâ : katımızdan
  13516. 20-Tâ-Hâ 99
    zikren : zikir
  13517. 20-Tâ-Hâ 100
    men : kim
  13518. 20-Tâ-Hâ 100
    fe : o zaman, artık
  13519. 20-Tâ-Hâ 100
    inne-hu : muhakkak o
  13520. 20-Tâ-Hâ 100
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  13521. 20-Tâ-Hâ 100
    vizren : (ağır) yük, günah
  13522. 20-Tâ-Hâ 101
    hâlidîne : kalacak olanlardır
  13523. 20-Tâ-Hâ 101
    vee : ve ne kötü
  13524. 20-Tâ-Hâ 101
    lehum : onlar için
  13525. 20-Tâ-Hâ 101
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  13526. 20-Tâ-Hâ 101
    mlen : yük olarak, yüklenilen şey
  13527. 20-Tâ-Hâ 102
    yevme : o gün
  13528. 20-Tâ-Hâ 102
    yunfehu : üfürülür
  13529. 20-Tâ-Hâ 102
    es sûri : sur'a
  13530. 20-Tâ-Hâ 102
    ve nahşuru : ve haşredeceğiz, toplayacağız
  13531. 20-Tâ-Hâ 102
    el mucrimîne : mücrimler, günahkârlar
  13532. 20-Tâ-Hâ 102
    yevme izin : izin günü
  13533. 20-Tâ-Hâ 103
    yetehâfetûne : gizlice konuşacaklar
  13534. 20-Tâ-Hâ 103
    beyne-hum : kendi aralarında
  13535. 20-Tâ-Hâ 103
    in lebistum : siz kaldınız
  13536. 20-Tâ-Hâ 103
    ren : on (gün)
  13537. 20-Tâ-Hâ 104
    nahnu a'lemu : biz daha iyi biliriz, biliyoruz
  13538. 20-Tâ-Hâ 104
    yekûlûne : söylüyorlar
  13539. 20-Tâ-Hâ 104
    iz yekûlu : söylediği zaman
  13540. 20-Tâ-Hâ 104
    emselu-hum : onlara emsal olan (en iyi örnek olan, üstün olan)
  13541. 20-Tâ-Hâ 104
    tarîkaten : yol bakımından
  13542. 20-Tâ-Hâ 104
    in lebistum illâ : ancak kaldınız
  13543. 20-Tâ-Hâ 104
    yevmen : bir gün
  13544. 20-Tâ-Hâ 105
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar
  13545. 20-Tâ-Hâ 105
    an el cibâli : dağlar hakkında, dağ(lar)dan
  13546. 20-Tâ-Hâ 105
    fe kul : o zaman, de
  13547. 20-Tâ-Hâ 105
    yensifu-hâ : onu savurup atacak
  13548. 20-Tâ-Hâ 105
    nesfen : savurarak
  13549. 20-Tâ-Hâ 106
    fe : o zaman, böylece
  13550. 20-Tâ-Hâ 106
    yezeru-hâ : onu bırakacak
  13551. 20-Tâ-Hâ 106
    safsafen : boş, dümdüz
  13552. 20-Tâ-Hâ 107
    terâ : göremezsin, görmezsin
  13553. 20-Tâ-Hâ 107
    ivecen : eğrilik
  13554. 20-Tâ-Hâ 107
    veemten : yükseklik, alçaklık, iniş-çıkış
  13555. 20-Tâ-Hâ 108
    yevme izin : o gün, izin günü
  13556. 20-Tâ-Hâ 108
    yettebiûne : tâbî olurlar
  13557. 20-Tâ-Hâ 108
    ed dâıye : çağıran, davet eden
  13558. 20-Tâ-Hâ 108
    ivece : eğrilik, sapma yoktur
  13559. 20-Tâ-Hâ 108
    lehu : onun için, onda, onun
  13560. 20-Tâ-Hâ 108
    ve haşeati : ve kısılır
  13561. 20-Tâ-Hâ 108
    el asvâtu : sesler
  13562. 20-Tâ-Hâ 108
    li er rahmâni : Rahmân için, Rahmân'a karşı
  13563. 20-Tâ-Hâ 108
    fe : o zaman, artık
  13564. 20-Tâ-Hâ 108
    tesmeu : işitemezsin, işitmezsin
  13565. 20-Tâ-Hâ 108
    hemsen : bir fısıltı (çok hafif ses)
  13566. 20-Tâ-Hâ 109
    yevme izin : o gün, izin günü
  13567. 20-Tâ-Hâ 109
    tenfau : fayda vermez
  13568. 20-Tâ-Hâ 109
    eş şefâatu : şefaat
  13569. 20-Tâ-Hâ 109
    men ezine : izin verdiği kimse
  13570. 20-Tâ-Hâ 109
    lehu : ona
  13571. 20-Tâ-Hâ 109
    er rahmânu : Rahmân (Allah)
  13572. 20-Tâ-Hâ 109
    ve radıye : ve razı oldu
  13573. 20-Tâ-Hâ 109
    lehu : o, ona, ondan
  13574. 20-Tâ-Hâ 109
    kavlen : söz
  13575. 20-Tâ-Hâ 110
    ya'lemu : o bilir
  13576. 20-Tâ-Hâ 110
    beyne eydî-him : onların elleri arasındakini, onların önlerindekini
  13577. 20-Tâ-Hâ 110
    vehalfe-hum : ve onların arkasındakileri
  13578. 20-Tâ-Hâ 110
    ve lâ yuhîtûne : ve ihata edemez
  13579. 20-Tâ-Hâ 110
    ılmen : ilim olarak, ilimle
  13580. 20-Tâ-Hâ 111
    ve aneti : ve boyun eğdi
  13581. 20-Tâ-Hâ 111
    el vucûhu : vechler, yüzler, kişiler
  13582. 20-Tâ-Hâ 111
    li el hayyi : hayy olana (diri, canlı olana)
  13583. 20-Tâ-Hâ 111
    el kayyûmi : zatı ile kaim olan, kayyum olan
  13584. 20-Tâ-Hâ 111
    ve kad : ve olmuştu
  13585. 20-Tâ-Hâ 111
    be : heba oldu, yuvarlanıp (cehenneme) düştü
  13586. 20-Tâ-Hâ 111
    men hamele : yüklenen kimse
  13587. 20-Tâ-Hâ 111
    zulmen : zulüm
  13588. 20-Tâ-Hâ 112
    ve men : ve kim
  13589. 20-Tâ-Hâ 112
    ya'mel : amel eder
  13590. 20-Tâ-Hâ 112
    min es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) amellerden
  13591. 20-Tâ-Hâ 112
    ve huve : ve o
  13592. 20-Tâ-Hâ 112
    fe : artık
  13593. 20-Tâ-Hâ 112
    yehâfu : korkmasın
  13594. 20-Tâ-Hâ 112
    zulmen : zulüm, haksızlık edilmek
  13595. 20-Tâ-Hâ 112
    ve lâ : ve olmaz
  13596. 20-Tâ-Hâ 112
    hadmen : haksızlık yapılması, hakedilenin azaltılması, eksiltilmesi hadım edilmesi
  13597. 20-Tâ-Hâ 113
    ve kezâlike : veylece
  13598. 20-Tâ-Hâ 113
    enzelnâ-hu : biz onu indirdik
  13599. 20-Tâ-Hâ 113
    kur'ânen : Kur'ân
  13600. 20-Tâ-Hâ 113
    arabîyyen : Arapça olarak
  13601. 20-Tâ-Hâ 113
    ve sarraf-nâ : ve açıkladık
  13602. 20-Tâ-Hâ 113
    min el vaîdi : vaadlerden,
  13603. 20-Tâ-Hâ 113
    lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
  13604. 20-Tâ-Hâ 113
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  13605. 20-Tâ-Hâ 113
    ev : veya
  13606. 20-Tâ-Hâ 113
    lehum zikren : onlar için zikir, hatırlatma, öğüt, ibret
  13607. 20-Tâ-Hâ 114
    fe : işte
  13608. 20-Tâ-Hâ 114
    teâlallâhu (teâlâ allâhu) : Allah yücedir
  13609. 20-Tâ-Hâ 114
    el meliku : hükümdar, düzenleyen ve idare eden, melik olan
  13610. 20-Tâ-Hâ 114
    el hakku : hak (olan)
  13611. 20-Tâ-Hâ 114
    ve lâ ta'cel : ve acele etme
  13612. 20-Tâ-Hâ 114
    bi el kur'âni : Kur'ân'a, Kur'ân için
  13613. 20-Tâ-Hâ 114
    en yukdâ : tamamlanması, kada edilmesi
  13614. 20-Tâ-Hâ 114
    ileyke : sana
  13615. 20-Tâ-Hâ 114
    ve kul : ve de, söyle
  13616. 20-Tâ-Hâ 114
    ılmen : ilim
  13617. 20-Tâ-Hâ 115
    ve lekad : ve andolsun
  13618. 20-Tâ-Hâ 115
    ilâ âdeme : Âdem'e
  13619. 20-Tâ-Hâ 115
    fe : fakat, ancak
  13620. 20-Tâ-Hâ 115
    nesîye : unuttu
  13621. 20-Tâ-Hâ 115
    ve lem necid : ve bulmadık
  13622. 20-Tâ-Hâ 115
    lehu : onu
  13623. 20-Tâ-Hâ 115
    azmen : azîmli
  13624. 20-Tâ-Hâ 116
    ve iz kulnâ : ve demiştik
  13625. 20-Tâ-Hâ 116
    li el melâiketi : meleklere
  13626. 20-Tâ-Hâ 116
    li âdeme : Âdem'e
  13627. 20-Tâ-Hâ 116
    fe : o zaman, hemen
  13628. 20-Tâ-Hâ 116
    secedû : secde ettiler
  13629. 20-Tâ-Hâ 116
    iblîse : iblis
  13630. 20-Tâ-Hâ 116
    ebâ : direndi, yapmadı
  13631. 20-Tâ-Hâ 117
    fe : artık, bunun üzerine
  13632. 20-Tâ-Hâ 117
    yâ âdemu : ey Âdem
  13633. 20-Tâ-Hâ 117
    inne : muhakkak
  13634. 20-Tâ-Hâ 117
    leke : sana, senin için
  13635. 20-Tâ-Hâ 117
    ve li zevci-ke : ve zevcine, zevcin (eşin) için
  13636. 20-Tâ-Hâ 117
    fe : artık, sonra
  13637. 20-Tâ-Hâ 117
    yuhricenne-kumâ : sakın sizin ikinizi çıkarmasın
  13638. 20-Tâ-Hâ 117
    min el cenneti : cennetten
  13639. 20-Tâ-Hâ 117
    fe : artık, o zaman
  13640. 20-Tâ-Hâ 117
    teşkâ : şâkî olursunuz
  13641. 20-Tâ-Hâ 118
    inne : muhakkak
  13642. 20-Tâ-Hâ 118
    leke : senin için
  13643. 20-Tâ-Hâ 118
    ellâ : olmaz, yoktur
  13644. 20-Tâ-Hâ 118
    tecûa \n(cûa) : senin acıkman \n: (acıktı)
  13645. 20-Tâ-Hâ 118
    ve lâ ta'râ \n(arida) : ve sen çıplak kalmazsın \n: (çıplak oldu)
  13646. 20-Tâ-Hâ 119
    ve enne-ke : ve muhakkak sen
  13647. 20-Tâ-Hâ 119
    tazmeu \n(zamiye) : susamazsın \n: (susadı)
  13648. 20-Tâ-Hâ 119
    ve lâ tadhâ \n(dahiye) : ve (sıcaktan) yanmazsın \n: (sıcakladı, yandı)
  13649. 20-Tâ-Hâ 120
    fe : artık, öyleyse
  13650. 20-Tâ-Hâ 120
    vesvese : vesvese verdi
  13651. 20-Tâ-Hâ 120
    ileyhi : ona
  13652. 20-Tâ-Hâ 120
    eş şeytânu : şeytan
  13653. 20-Tâ-Hâ 120
    le : dedi
  13654. 20-Tâ-Hâ 120
    yâ âdemu : ey Âdem
  13655. 20-Tâ-Hâ 120
    hel edullu-ke alâ : sana delâletnderlik) edeyim mi
  13656. 20-Tâ-Hâ 120
    şecereti : ağaç
  13657. 20-Tâ-Hâ 120
    el huldi : ebedî olan, sonsuz olan
  13658. 20-Tâ-Hâ 120
    ve mulkin : ve bir saltanat
  13659. 20-Tâ-Hâ 120
    yeblâ : sona ermeyecek
  13660. 20-Tâ-Hâ 121
    fe : artık, böylece, bunun üzerine
  13661. 20-Tâ-Hâ 121
    ekelâ : ikisi yedi
  13662. 20-Tâ-Hâ 121
    fe : böylece, artık, o zaman
  13663. 20-Tâ-Hâ 121
    bedet : ortaya çıktı, açıldı
  13664. 20-Tâ-Hâ 121
    lehumâ : ikisinin
  13665. 20-Tâ-Hâ 121
    sev'âtu-humâ : ikisinin avret yerleri, ayıp yerleri
  13666. 20-Tâ-Hâ 121
    ve tafıkâ : ve ikisi başladı
  13667. 20-Tâ-Hâ 121
    aleyhimâ : kendi üzerlerini
  13668. 20-Tâ-Hâ 121
    el cenneti : cennet
  13669. 20-Tâ-Hâ 121
    ve asâ : ve isyan etti, asi oldu
  13670. 20-Tâ-Hâ 121
    ademu : Âdem
  13671. 20-Tâ-Hâ 121
    rabbe-hu : onun (kendi) Rabbi
  13672. 20-Tâ-Hâ 121
    fe : artık, böylece
  13673. 20-Tâ-Hâ 122
    summe : sonra
  13674. 20-Tâ-Hâ 122
    ictebâ-hu : onu seçti
  13675. 20-Tâ-Hâ 122
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  13676. 20-Tâ-Hâ 122
    be aleyhi : onun tövbesini kabul etti
  13677. 20-Tâ-Hâ 122
    ve hedâ : ve hidayete erdirdi
  13678. 20-Tâ-Hâ 123
    lehbitâ (kale ihbitâ) : 'ikiniz inin' dedi
  13679. 20-Tâ-Hâ 123
    cemîan : hepiniz
  13680. 20-Tâ-Hâ 123
    fe : artık, bundan sonra
  13681. 20-Tâ-Hâ 123
    ye'tiyenne-kum : size mutlaka gelecek
  13682. 20-Tâ-Hâ 123
    huden : hidayet
  13683. 20-Tâ-Hâ 123
    fe : o zaman, artık
  13684. 20-Tâ-Hâ 123
    men ittebea : kim tâbî olursa
  13685. 20-Tâ-Hâ 123
    hudâye : hidayetim, hidayetçim
  13686. 20-Tâ-Hâ 123
    fe : artık
  13687. 20-Tâ-Hâ 123
    veyeşkâ : ve şâkî olmaz
  13688. 20-Tâ-Hâ 124
    ve men : ve kim
  13689. 20-Tâ-Hâ 124
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  13690. 20-Tâ-Hâ 124
    inne : muhakkak
  13691. 20-Tâ-Hâ 124
    lehu : onun için (vardır)
  13692. 20-Tâ-Hâ 124
    maîşeten : maişet temini, geçim
  13693. 20-Tâ-Hâ 124
    danken : dar, sıkıntılı
  13694. 20-Tâ-Hâ 124
    ve nahşuru-hu : ve onu haşrederiz
  13695. 20-Tâ-Hâ 124
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  13696. 20-Tâ-Hâ 125
    le : dedi
  13697. 20-Tâ-Hâ 125
    lime : neden, niçin
  13698. 20-Tâ-Hâ 125
    haşerte-nî : beni haşrettin
  13699. 20-Tâ-Hâ 125
    ve kad : ve olmuştu
  13700. 20-Tâ-Hâ 126
    le : dedi
  13701. 20-Tâ-Hâ 126
    kezâlike : işteyle
  13702. 20-Tâ-Hâ 126
    etet-ke : sana geldi
  13703. 20-Tâ-Hâ 126
    fe : fakat
  13704. 20-Tâ-Hâ 126
    nesîte-hâ : sen onu unuttun
  13705. 20-Tâ-Hâ 126
    ve kezâlike : veteyle, böylece, aynı şekilde
  13706. 20-Tâ-Hâ 126
    el yevme : o gün
  13707. 20-Tâ-Hâ 127
    ve kezâlike : veteyle
  13708. 20-Tâ-Hâ 127
    neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz
  13709. 20-Tâ-Hâ 127
    men esrefe : kim israf ederse, israf eden kimse
  13710. 20-Tâ-Hâ 127
    ve lem yu'min : ve inanmaz
  13711. 20-Tâ-Hâ 127
    ve le : ve elbette
  13712. 20-Tâ-Hâ 127
    azâbu el âhıreti : ahiret azabı
  13713. 20-Tâ-Hâ 127
    eşeddu : en şiddetli, daha şiddetli
  13714. 20-Tâ-Hâ 127
    ve ebkâ : ve devamlı
  13715. 20-Tâ-Hâ 128
    e fe lem yehdi : hâlâ hidayete ermedi mi
  13716. 20-Tâ-Hâ 128
    lehum : onlar
  13717. 20-Tâ-Hâ 128
    kem : kaç, nice
  13718. 20-Tâ-Hâ 128
    ehlek-nâ : helâk ettik
  13719. 20-Tâ-Hâ 128
    kable-hum : onlardan önce
  13720. 20-Tâ-Hâ 128
    min el kurûni : nesillerden
  13721. 20-Tâ-Hâ 128
    yemşûne : yürürler, yürüyorlar, dolaşıyorlar
  13722. 20-Tâ-Hâ 128
    mesâkini-him : onların meskenleri
  13723. 20-Tâ-Hâ 128
    inne : muhakkak
  13724. 20-Tâ-Hâ 128
    like : işte bunda
  13725. 20-Tâ-Hâ 128
    le âyâtin : elbette âyetler
  13726. 20-Tâ-Hâ 128
    ulî en nuhâ : nehy sahipleri, Allah'ın yasaklarına riayet edenler
  13727. 20-Tâ-Hâ 129
    ve lev : ve eğer, ise
  13728. 20-Tâ-Hâ 129
    kelimetun : bir kelime, bir söz
  13729. 20-Tâ-Hâ 129
    sebekat : geçti (daha önce oldu)
  13730. 20-Tâ-Hâ 129
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  13731. 20-Tâ-Hâ 129
    le : elbette, mutlaka
  13732. 20-Tâ-Hâ 129
    ne : oldu
  13733. 20-Tâ-Hâ 129
    lizâmen : elzem, lüzumlu
  13734. 20-Tâ-Hâ 129
    ve ecelun : ve bir ecel, vade, müddet
  13735. 20-Tâ-Hâ 129
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  13736. 20-Tâ-Hâ 130
    fasbir (fe ısbir) : artık sabret
  13737. 20-Tâ-Hâ 130
    yekûlûne : onların söyledikleri şey(ler)
  13738. 20-Tâ-Hâ 130
    ve sebbih : ve tesbih et
  13739. 20-Tâ-Hâ 130
    rabbi-ke : senin Rabbin
  13740. 20-Tâ-Hâ 130
    kable : önce
  13741. 20-Tâ-Hâ 130
    tulûı eş şemsi : güneşin tulû edişi, doğuşu
  13742. 20-Tâ-Hâ 130
    ve kable : ve önce
  13743. 20-Tâ-Hâ 130
    ve min ânâi : ve vakitlerden, saatlerden
  13744. 20-Tâ-Hâ 130
    el leyli : gece
  13745. 20-Tâ-Hâ 130
    fe : artık, böylece
  13746. 20-Tâ-Hâ 130
    sebbih : tesbih et
  13747. 20-Tâ-Hâ 130
    ve etrâfen nehâri : ve gündüz zamanı, gün boyunca, günün etrafında
  13748. 20-Tâ-Hâ 130
    lealleke : umulur ki, böylece
  13749. 20-Tâ-Hâ 130
    terdâ : rızaya ulaşırsın
  13750. 20-Tâ-Hâ 131
    vetemuddenne : ve sakın uzatma
  13751. 20-Tâ-Hâ 131
    ayney-ke : senin iki gözün, gözlerin
  13752. 20-Tâ-Hâ 131
    ilâ mâ mettâ'nâ : metalandırdığımız, faydalandırdığımız şey(ler)
  13753. 20-Tâ-Hâ 131
    ezvâcen : zevcler, eşler, sınıflar, gruplar
  13754. 20-Tâ-Hâ 131
    zehrete : süs, ziynet
  13755. 20-Tâ-Hâ 131
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  13756. 20-Tâ-Hâ 131
    li neftine-hum : onları fitne (imtihan) etmek için, denemek için
  13757. 20-Tâ-Hâ 131
    ve rızku : ve rızık
  13758. 20-Tâ-Hâ 131
    rabbi-ke : senin Rabbin
  13759. 20-Tâ-Hâ 131
    ve ebkâ : ve bâki, devamlı
  13760. 20-Tâ-Hâ 132
    ve'mur (ve u'mur) : ve emret
  13761. 20-Tâ-Hâ 132
    ehle-ke : senin ehlin, ailen, etrafındakiler
  13762. 20-Tâ-Hâ 132
    bi es salâti : namazı, namaz ile
  13763. 20-Tâ-Hâ 132
    vastabir (ve istabir) : ve sabırlı ol, sabret
  13764. 20-Tâ-Hâ 132
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  13765. 20-Tâ-Hâ 132
    nes'elu-ke : biz senden istemiyoruz
  13766. 20-Tâ-Hâ 132
    nerzuku-ke : seni rızıklandırırız
  13767. 20-Tâ-Hâ 132
    ve el âkıbetu : ve sonuç, akıbet
  13768. 20-Tâ-Hâ 132
    li et takvâ : takva sahipleri için
  13769. 20-Tâ-Hâ 133
    ve kâlû : ve dediler
  13770. 20-Tâ-Hâ 133
    lev lâ : olsa olmaz mı
  13771. 20-Tâ-Hâ 133
    ye'tî-nâ bi : bize getirir
  13772. 20-Tâ-Hâ 133
    âyetin : âyet
  13773. 20-Tâ-Hâ 133
    e ve lem te'ti-him : onlara gelmedi mi
  13774. 20-Tâ-Hâ 133
    beyyinetu : beyyine (ispat vasıtaları, deliller)
  13775. 20-Tâ-Hâ 133
    mâ fî es suhufi : sahifeler (için)de olan şey(ler)
  13776. 20-Tâ-Hâ 133
    el ûlâ : evvelkiler
  13777. 20-Tâ-Hâ 134
    ve lev : ve eğer, olsa, ise
  13778. 20-Tâ-Hâ 134
    ennâ (enne-nâ) : gerçekten biz
  13779. 20-Tâ-Hâ 134
    ehleknâ-hum : onları helâk ettik
  13780. 20-Tâ-Hâ 134
    le : elbette, mutlaka
  13781. 20-Tâ-Hâ 134
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  13782. 20-Tâ-Hâ 134
    lev lâ : olmaz mı
  13783. 20-Tâ-Hâ 134
    erselte : sennderdin
  13784. 20-Tâ-Hâ 134
    ileynâ : bize
  13785. 20-Tâ-Hâ 134
    resûlen : bir resûl
  13786. 20-Tâ-Hâ 134
    fe : böylece, artık
  13787. 20-Tâ-Hâ 134
    nettebia : tâbî oluruz
  13788. 20-Tâ-Hâ 134
    âyâti-ke : senin âyetlerin
  13789. 20-Tâ-Hâ 134
    en nezille : bizim zelil olmamız
  13790. 20-Tâ-Hâ 134
    ve nahzâ : ve biz rezil, rüsva oluruz
  13791. 20-Tâ-Hâ 135
    muterebbisun : bekleyenler
  13792. 20-Tâ-Hâ 135
    fe : böylece, öyleyse
  13793. 20-Tâ-Hâ 135
    terabbesû : bekleyin
  13794. 20-Tâ-Hâ 135
    fe : o zaman, artık
  13795. 20-Tâ-Hâ 135
    se ta'lemûne : yakında bileceksiniz, öğreneceksiniz
  13796. 20-Tâ-Hâ 135
    men : kim, kimse
  13797. 20-Tâ-Hâ 135
    es sırâtı es seviyyi : Sıratı Mustakîm
  13798. 20-Tâ-Hâ 135
    ve men : ve kim
  13799. 20-Tâ-Hâ 135
    ihtedâ : hidayete erdi
  13800. 21-Enbiyâ 1
    ıkterebe \n(karibun) : yaklaştı \n: yakın
  13801. 21-Enbiyâ 1
    li en nâsi : insanlar için
  13802. 21-Enbiyâ 1
    ve hum : ve onlar
  13803. 21-Enbiyâ 1
    gafletin : gafletinde
  13804. 21-Enbiyâ 1
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  13805. 21-Enbiyâ 2
    ye'tî-him : onlara gelmedi (ki)
  13806. 21-Enbiyâ 2
    muhdesin : yeni
  13807. 21-Enbiyâ 2
    illestemeûhu (illâ istemeû-hu) : den başka, ancak, sadece onu dinlediler
  13808. 21-Enbiyâ 2
    ve hum : ve onlar
  13809. 21-Enbiyâ 2
    yel'abûne : oynuyorlar (alay ediyorlar)
  13810. 21-Enbiyâ 3
    hiyeten : önem vermeyerek (oyun ve eğlencede)
  13811. 21-Enbiyâ 3
    ve eserrû : ve gizleyerek
  13812. 21-Enbiyâ 3
    en necvellezîne (necve ellezîne) : fısıldaşırlar o kimseler
  13813. 21-Enbiyâ 3
    zalemû : zulmeden
  13814. 21-Enbiyâ 3
    hel hâzâ : bu mu
  13815. 21-Enbiyâ 3
    beşerun : bir beşer
  13816. 21-Enbiyâ 3
    e : mı
  13817. 21-Enbiyâ 3
    fe : öyleyse, yoksa
  13818. 21-Enbiyâ 3
    te'tûne eshre : sihre kapılıyorsunuz
  13819. 21-Enbiyâ 3
    ve entum : ve siz
  13820. 21-Enbiyâ 3
    tubsırûne : siz görüyorsunuz
  13821. 21-Enbiyâ 4
    le : dedi
  13822. 21-Enbiyâ 4
    ya'lemu : bilir
  13823. 21-Enbiyâ 4
    el kavle : sözü
  13824. 21-Enbiyâ 4
    es semâi : semada
  13825. 21-Enbiyâ 4
    ve el ardı : ve arzda, yerde
  13826. 21-Enbiyâ 4
    ve huve : ve o
  13827. 21-Enbiyâ 4
    es semîu : (en iyi) işitendir
  13828. 21-Enbiyâ 4
    el alîmu : (en iyi) bilendir
  13829. 21-Enbiyâ 5
    bel : hayır
  13830. 21-Enbiyâ 5
    bel : hayır
  13831. 21-Enbiyâ 5
    ifterâ-hu : onu uydurdu
  13832. 21-Enbiyâ 5
    bel : hayır
  13833. 21-Enbiyâ 5
    huve : o
  13834. 21-Enbiyâ 5
    fel ye'tinâ bi (fe li ye'ti-nâ bi) : o zaman, öyleyse bize getirsin
  13835. 21-Enbiyâ 5
    âyetin : bir âyet
  13836. 21-Enbiyâ 5
    kemâ : gibi
  13837. 21-Enbiyâ 5
    ursile : gönderildi
  13838. 21-Enbiyâ 5
    el evvelûne : evvelkiler
  13839. 21-Enbiyâ 6
    mâ âmenet : îmân etmedi
  13840. 21-Enbiyâ 6
    kable-hum : onlardan önce
  13841. 21-Enbiyâ 6
    min karyetin : ülkelerden (biri)
  13842. 21-Enbiyâ 6
    ehleknâ-hâ : onu biz helâk ettik
  13843. 21-Enbiyâ 6
    e fe hum : o zaman, öyleyse onlar mı
  13844. 21-Enbiyâ 6
    yu'minûne : îmân edecekler
  13845. 21-Enbiyâ 7
    veersel-nâ : ve biz göndermedik
  13846. 21-Enbiyâ 7
    kable-ke : senden önce
  13847. 21-Enbiyâ 7
    ricâlen : rical, erkekler,
  13848. 21-Enbiyâ 7
    ileyhim : onlara
  13849. 21-Enbiyâ 7
    fes'elû (fe es'elû) : o zaman sorun
  13850. 21-Enbiyâ 7
    ehle ez zikri : zikir ehline
  13851. 21-Enbiyâ 7
    lâ ta'lemûne : siz bilmiyorsunuz
  13852. 21-Enbiyâ 8
    vecealnâ-hum : ve biz onları kılmadık
  13853. 21-Enbiyâ 8
    ceseden : bir ceset, beden
  13854. 21-Enbiyâ 8
    ye'kulûne : yemezler
  13855. 21-Enbiyâ 8
    et taâme : yemek
  13856. 21-Enbiyâ 8
    ve mâ kânû : ve olmadılar, değildirler
  13857. 21-Enbiyâ 8
    hâlidîne : halidin, ebedî
  13858. 21-Enbiyâ 9
    summe : sonra
  13859. 21-Enbiyâ 9
    el va'de : vaad
  13860. 21-Enbiyâ 9
    fe enceynâ-hum : böylece onları kurtardık
  13861. 21-Enbiyâ 9
    ve men : ve kimse, kişi
  13862. 21-Enbiyâ 9
    neşâu : biz diledik
  13863. 21-Enbiyâ 9
    ve ehlek-nâ : ve biz helâk ettik
  13864. 21-Enbiyâ 9
    el musrifîne : müsrifler, israf edenler
  13865. 21-Enbiyâ 10
    lekad : andolsun ki
  13866. 21-Enbiyâ 10
    enzel-nâ : biz indirdik
  13867. 21-Enbiyâ 10
    ileykum : size
  13868. 21-Enbiyâ 10
    kitâben : bir kitap
  13869. 21-Enbiyâ 10
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
  13870. 21-Enbiyâ 11
    ve kem : ve nice, kaç tane
  13871. 21-Enbiyâ 11
    min karyetin : ülkelerden, şehirlerden
  13872. 21-Enbiyâ 11
    net : oldu
  13873. 21-Enbiyâ 11
    limeten : zalim olan, zulmeden
  13874. 21-Enbiyâ 11
    ve enşe'nâ : ve biz inşa ettik, yarattık
  13875. 21-Enbiyâ 11
    ba'de-hâ : ondan sonra
  13876. 21-Enbiyâ 11
    kavmen : bir kavim
  13877. 21-Enbiyâ 11
    âharîne : diğer, başka
  13878. 21-Enbiyâ 12
    fe lemmâ : olduğu zaman
  13879. 21-Enbiyâ 12
    ehassû : hissettiler
  13880. 21-Enbiyâ 12
    be'se-nâ : bizim azabımız
  13881. 21-Enbiyâ 12
    yerkudûne (rakada) : koşarlar, kaçarlar (koştu)
  13882. 21-Enbiyâ 13
    terkudû : koşmayın, kaçmayın
  13883. 21-Enbiyâ 13
    verciû (ve irciû) : ve dönün
  13884. 21-Enbiyâ 13
    ve mesâkini-kum : ve meskenlerinize
  13885. 21-Enbiyâ 13
    lealle-kum : böylece siz
  13886. 21-Enbiyâ 13
    tus'elûne : sorgulanacaksınız
  13887. 21-Enbiyâ 14
    veylenâ : yazıklar olsun bize
  13888. 21-Enbiyâ 14
    zâlimîne : zalimler
  13889. 21-Enbiyâ 15
    fe mâ zâlet : böylece bitmedi (devam etti)
  13890. 21-Enbiyâ 15
    tilke : o, bu
  13891. 21-Enbiyâ 15
    ceal-nâ : kıldık, yaptık
  13892. 21-Enbiyâ 15
    hasîden : hasat edilmiş (biçilmiş) ekinler
  13893. 21-Enbiyâ 15
    hâmidîne : sönmüş hale gelmiş olanlar
  13894. 21-Enbiyâ 16
    ve mâ halakna : ve biz yaratmadık
  13895. 21-Enbiyâ 16
    es semâe : sema
  13896. 21-Enbiyâ 16
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  13897. 21-Enbiyâ 16
    ve mâ : ve şeyler
  13898. 21-Enbiyâ 16
    beyne-humâ : onların ikisinin arasında
  13899. 21-Enbiyâ 16
    lâıbîne : oyun (eğlence)
  13900. 21-Enbiyâ 17
    lev : eğer, şâyet
  13901. 21-Enbiyâ 17
    ered-nâ : biz istedik, irade ettik
  13902. 21-Enbiyâ 17
    en nettehıze : bizim edinmemiz
  13903. 21-Enbiyâ 17
    lehven : eğlence
  13904. 21-Enbiyâ 17
    lettehaznâhu (le ittehaznâ-hu) : mutlaka onu biz edin(ir)dik
  13905. 21-Enbiyâ 17
    min ledun-nâ : bizim katımızdan
  13906. 21-Enbiyâ 17
    fâ'ılîne : yapanlar
  13907. 21-Enbiyâ 18
    bel : hayır
  13908. 21-Enbiyâ 18
    bi el hakkı : hakkı
  13909. 21-Enbiyâ 18
    alel bâtıli (alâ el bâtıli) : bâtılın üzerine
  13910. 21-Enbiyâ 18
    fe yedmegu-hu : o zaman onu mahveder
  13911. 21-Enbiyâ 18
    fe izâ : böylece o zaman
  13912. 21-Enbiyâ 18
    huve : o
  13913. 21-Enbiyâ 18
    ve lekum el veylu : ve size yazıklar olsun
  13914. 21-Enbiyâ 18
    tasıfûne : sizin vasfettiğiniz (isnat ettiğiniz)
  13915. 21-Enbiyâ 19
    ve lehu : ve onundur
  13916. 21-Enbiyâ 19
    men : kimseler, kişiler
  13917. 21-Enbiyâ 19
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  13918. 21-Enbiyâ 19
    ve el ardı : ve arz, dünya
  13919. 21-Enbiyâ 19
    ve men : ve kimseler, kişiler
  13920. 21-Enbiyâ 19
    inde-hu : onun yanında, katında
  13921. 21-Enbiyâ 19
    yestekbirûne : büyüklenmez, kibirlenmez
  13922. 21-Enbiyâ 19
    an ıbâdeti-hî : onun ibadetlerinden, ona ibadet etmekten
  13923. 21-Enbiyâ 19
    veyestahsirûne : ve onlar yorulmazlar
  13924. 21-Enbiyâ 20
    yusebbihûne : tesbih ederler
  13925. 21-Enbiyâ 20
    el leyle : gece
  13926. 21-Enbiyâ 20
    ve en nehâre : ve gündüz
  13927. 21-Enbiyâ 20
    yefturûne : ara vermezler
  13928. 21-Enbiyâ 21
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  13929. 21-Enbiyâ 21
    âliheten : ilâhlar
  13930. 21-Enbiyâ 21
    min el ardı : arzdan (yeryüzünden)
  13931. 21-Enbiyâ 21
    yunşirûne : diriltilirler, neşrolurlar
  13932. 21-Enbiyâ 22
    lev : eğer, şâyet
  13933. 21-Enbiyâ 22
    ne : oldu
  13934. 21-Enbiyâ 22
    âlihetun : ilâhlar
  13935. 21-Enbiyâ 22
    le fesedetâ : ikisi fesada uğradı
  13936. 21-Enbiyâ 22
    fe : oysa, halbuki
  13937. 21-Enbiyâ 22
    subhânallâhi (subhâne allâhi) : Allah
  13938. 21-Enbiyâ 22
    rabbi el arşi : arşın Rabbi
  13939. 21-Enbiyâ 22
    yasıfûne : vasıflandırırlar
  13940. 21-Enbiyâ 23
    lâ yus'elu : mesul değildir, sorumlu olmaz
  13941. 21-Enbiyâ 23
    yef'alu : yapar
  13942. 21-Enbiyâ 23
    ve hum : ve onlar
  13943. 21-Enbiyâ 23
    yus'elûne : mesul olurlar, sorumlu olurlar, sorgulanırlar
  13944. 21-Enbiyâ 24
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  13945. 21-Enbiyâ 24
    âliheten : ilâhlar
  13946. 21-Enbiyâ 24
    burhâne-kum : burhanınız, kesin deliliniz
  13947. 21-Enbiyâ 24
    men : kimselerin, kişilerin
  13948. 21-Enbiyâ 24
    maiye : benimle beraber
  13949. 21-Enbiyâ 24
    ve zikru : ve zikir
  13950. 21-Enbiyâ 24
    men : kimselerin, kişilerin
  13951. 21-Enbiyâ 24
    bel : hayır
  13952. 21-Enbiyâ 24
    ekseru-hum : onların çoğu
  13953. 21-Enbiyâ 24
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  13954. 21-Enbiyâ 24
    el hakka : hakkı
  13955. 21-Enbiyâ 24
    fe hum : böylece onlar
  13956. 21-Enbiyâ 24
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  13957. 21-Enbiyâ 25
    veersel-nâ : ve biz göndermedik
  13958. 21-Enbiyâ 25
    min kabli-ke : senden önce
  13959. 21-Enbiyâ 25
    min resûlin : (resûllerden) bir resûl
  13960. 21-Enbiyâ 25
    ileyhi : ona
  13961. 21-Enbiyâ 25
    enne-hu : onun olduğunu
  13962. 21-Enbiyâ 25
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  13963. 21-Enbiyâ 25
    ene : ben
  13964. 21-Enbiyâ 25
    fa'budûni (fe a'budû-ni) : öyleyse, o zaman bana kul
  13965. 21-Enbiyâ 26
    ve kâlûttehaze (kâlû ittehaze) : ve edindi dediler
  13966. 21-Enbiyâ 26
    er rahmânu : Rahmân
  13967. 21-Enbiyâ 26
    veleden : bir çocuk, bir evlât
  13968. 21-Enbiyâ 26
    subhâne-hu : o münezzehtir, sübhandır
  13969. 21-Enbiyâ 26
    bel : hayır
  13970. 21-Enbiyâ 26
    mukremûne : ikram edilmiş olanlar
  13971. 21-Enbiyâ 27
    yesbikûne-hu : onun (önüne) geçmezler
  13972. 21-Enbiyâ 27
    bi el kavli : söz ile
  13973. 21-Enbiyâ 27
    ve hum : ve onlar
  13974. 21-Enbiyâ 27
    bi emri-hî : onun emri ile
  13975. 21-Enbiyâ 27
    ya'melûne : yaparlar, amel ederler
  13976. 21-Enbiyâ 28
    ya'lemu : bilir
  13977. 21-Enbiyâ 28
    beyne eydî-him : onların elleri arasındaki, önlerindeki
  13978. 21-Enbiyâ 28
    ve mâ : ve şey
  13979. 21-Enbiyâ 28
    halfe-hum : onların arkası
  13980. 21-Enbiyâ 28
    veyeşfeûne : ve şefaat etmezler
  13981. 21-Enbiyâ 28
    li men irtedâ : rızaya ermiş kimse(ler)
  13982. 21-Enbiyâ 28
    ve hum : ve onlar
  13983. 21-Enbiyâ 28
    min haşyeti-hî : onun haşyetinden
  13984. 21-Enbiyâ 28
    muşfikûne : korkanlar
  13985. 21-Enbiyâ 29
    ve men : ve kim
  13986. 21-Enbiyâ 29
    yekul : derse
  13987. 21-Enbiyâ 29
    felike : işte o zaman
  13988. 21-Enbiyâ 29
    neczî-hi : onu cezalandırırız
  13989. 21-Enbiyâ 29
    cehenneme : cehennem
  13990. 21-Enbiyâ 29
    kezâlike : işteyle
  13991. 21-Enbiyâ 29
    neczî : cezalandırırız
  13992. 21-Enbiyâ 29
    ez zâlimîne : zalimler
  13993. 21-Enbiyâ 30
    e ve lem yere : ve görmüyorlar mı (görmediler mi)
  13994. 21-Enbiyâ 30
    ellezîne : o kimseler, onlar
  13995. 21-Enbiyâ 30
    keferû : inkâr ettiler
  13996. 21-Enbiyâ 30
    enne es semâvâti : semaların olduğu
  13997. 21-Enbiyâ 30
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  13998. 21-Enbiyâ 30
    netâ : idi, olmuştu
  13999. 21-Enbiyâ 30
    retkan : bitişik
  14000. 21-Enbiyâ 30
    fe fetaknâ-huma : sonra biz ikisini ayırdık
  14001. 21-Enbiyâ 30
    ve cealnâ : ve kıldık, yarattık
  14002. 21-Enbiyâ 30
    min el mâi : sudan
  14003. 21-Enbiyâ 30
    kulle şey'in : herşey
  14004. 21-Enbiyâ 30
    e fe lâ yu'minûne : hâlâ inanmazlar mı
  14005. 21-Enbiyâ 31
    ve ceal-nâ : ve biz kıldık
  14006. 21-Enbiyâ 31
    el ardı : yeryüzünde
  14007. 21-Enbiyâ 31
    revâsiye : dağlar
  14008. 21-Enbiyâ 31
    en temîde bi : sarsması
  14009. 21-Enbiyâ 31
    ve ceal-nâ : ve kıldık
  14010. 21-Enbiyâ 31
    ficâcen : geniş yollar, iki dağ arasındaki geniş geçit yerleri
  14011. 21-Enbiyâ 31
    subulen : sebîller, yollar
  14012. 21-Enbiyâ 31
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  14013. 21-Enbiyâ 31
    yehtedûne : hidayete ererler
  14014. 21-Enbiyâ 32
    ve ceal-nâ : ve kıldık
  14015. 21-Enbiyâ 32
    es semâe : sema
  14016. 21-Enbiyâ 32
    sakfen : tavan
  14017. 21-Enbiyâ 32
    mahfûzen : korunmuş, muhafaza edilmiş
  14018. 21-Enbiyâ 32
    ve hum : ve onlar
  14019. 21-Enbiyâ 32
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  14020. 21-Enbiyâ 33
    ve huve ellezî : ve odur
  14021. 21-Enbiyâ 33
    el leyle : gece
  14022. 21-Enbiyâ 33
    ve en nehâre : ve gündüz
  14023. 21-Enbiyâ 33
    ve eş şemse : veneş
  14024. 21-Enbiyâ 33
    ve el kamere : ve ay
  14025. 21-Enbiyâ 33
    felekin : yörünge, felek
  14026. 21-Enbiyâ 33
    yesbehûne : yüzüyorlar, yüzerler (seyir ediyorlar)
  14027. 21-Enbiyâ 34
    veceal-nâ : ve biz kılmadık, vermedik
  14028. 21-Enbiyâ 34
    li beşerin : bir beşer için, bir beşere
  14029. 21-Enbiyâ 34
    min kabli-ke : senden önce
  14030. 21-Enbiyâ 34
    el hulde : halidin, ebedî, ölümsüz
  14031. 21-Enbiyâ 34
    e : mu
  14032. 21-Enbiyâ 34
    fe : böylece, öyleyse
  14033. 21-Enbiyâ 34
    in mitte : eğer sen ölürsen
  14034. 21-Enbiyâ 34
    fe : böylece
  14035. 21-Enbiyâ 34
    humul hâlidûne : halidin, ebedî, ölümsüz
  14036. 21-Enbiyâ 35
    nefsin : nefs
  14037. 21-Enbiyâ 35
    el mevti : ölüm
  14038. 21-Enbiyâ 35
    ve neblû-kum : ve sizi imtihan ederiz
  14039. 21-Enbiyâ 35
    bi eş şerri : şerr ile
  14040. 21-Enbiyâ 35
    ve el hayri : ve hayır ile
  14041. 21-Enbiyâ 35
    fitneten : fitne, deneme
  14042. 21-Enbiyâ 35
    ve ileynâ : ve bize
  14043. 21-Enbiyâ 35
    turceûne (recea) : döndürüleceksiniz (döndü)
  14044. 21-Enbiyâ 36
    ve izâ reâ-ke : ve seni gördükleri zaman
  14045. 21-Enbiyâ 36
    ellezîne : onlar
  14046. 21-Enbiyâ 36
    keferû : inkâr ettiler
  14047. 21-Enbiyâ 36
    in yettehızûne-ke illâ : seni sadece ..... ediniyorlar
  14048. 21-Enbiyâ 36
    huzuven : alay konusu
  14049. 21-Enbiyâ 36
    e hazâ : bu mu
  14050. 21-Enbiyâ 36
    ellezî yezkuru : zikreden, söyleyen
  14051. 21-Enbiyâ 36
    âlihete-kum : sizin ilâhlarınız
  14052. 21-Enbiyâ 36
    ve hum : ve onlar
  14053. 21-Enbiyâ 36
    bi zikri er rahmâni : Rahmân'ın zikrini
  14054. 21-Enbiyâ 36
    hum kâfirûne : onlar inkâr edenler, kâfirler
  14055. 21-Enbiyâ 37
    hulika el insânu : insan yaratıldı
  14056. 21-Enbiyâ 37
    min acelin : acele olarak, aceleci özellikte
  14057. 21-Enbiyâ 37
    se-urî-kum : sizestereceğim
  14058. 21-Enbiyâ 37
    fe : böylece, artık
  14059. 21-Enbiyâ 37
    testa'cilû-ni : benden acele istemeyin
  14060. 21-Enbiyâ 38
    ve yekûlûne : veylerler, derler
  14061. 21-Enbiyâ 38
    metâ : ne zaman
  14062. 21-Enbiyâ 38
    el va'du : vaad
  14063. 21-Enbiyâ 38
    sâdıkîne : doğru söyleyenler, sadıklar
  14064. 21-Enbiyâ 39
    lev : eğer, ise
  14065. 21-Enbiyâ 39
    ya'lemu ellezîne : o kimseler bilselerdi
  14066. 21-Enbiyâ 39
    keferû : inkâr ettiler
  14067. 21-Enbiyâ 39
    ne : (belli bir) zaman
  14068. 21-Enbiyâ 39
    yekuffûne \n(keffe) : gidermez, zararını önlemez, men etmez \n: (men etti, önledi, tehlikeyi giderdi)
  14069. 21-Enbiyâ 39
    enre : ateş
  14070. 21-Enbiyâ 39
    ve lâ an zuhûri-him : ve onların sırtlarından olmaz
  14071. 21-Enbiyâ 39
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
  14072. 21-Enbiyâ 40
    bel : hayır
  14073. 21-Enbiyâ 40
    te'tî-him : onlara gelecek, gelir
  14074. 21-Enbiyâ 40
    bagteten : aniden, ansızın
  14075. 21-Enbiyâ 40
    fe : böylece
  14076. 21-Enbiyâ 40
    tebhetu-hum \n(behete) : onları dehşette bırakacak (onlar dehşete kapılacak) \n: (dehşete kapıldı)
  14077. 21-Enbiyâ 40
    fe : artık, böylece
  14078. 21-Enbiyâ 40
    yestetî'ûne : güçleri yetmeyecek
  14079. 21-Enbiyâ 40
    redde-hâ : onu reddetti, geri çevirdi
  14080. 21-Enbiyâ 40
    ve lâ hum yunzarûne : ve onlara bakılmaz, bakılmayacak
  14081. 21-Enbiyâ 41
    ve lekad istuhzie : ve andolsun alay edildi
  14082. 21-Enbiyâ 41
    min kablike : senden önce
  14083. 21-Enbiyâ 41
    fe : artık, fakat, böylece
  14084. 21-Enbiyâ 41
    ellezîne : onlar, o kimseler
  14085. 21-Enbiyâ 41
    sehırû : alay ettiler
  14086. 21-Enbiyâ 41
    yestehziûne : alay ediyorlar
  14087. 21-Enbiyâ 42
    men : kim
  14088. 21-Enbiyâ 42
    yekleu-kum \n(kelee) : sizi korur, himayesine alır \n: (korudu, himaye etti)
  14089. 21-Enbiyâ 42
    bi el leyli : gece ile
  14090. 21-Enbiyâ 42
    ve en nehâri : ve gündüz
  14091. 21-Enbiyâ 42
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  14092. 21-Enbiyâ 42
    bel : hayır
  14093. 21-Enbiyâ 42
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  14094. 21-Enbiyâ 43
    em : mı, mu
  14095. 21-Enbiyâ 43
    lehum : onların vardır
  14096. 21-Enbiyâ 43
    âlihetun : ilâhlar
  14097. 21-Enbiyâ 43
    temneu-hum : onları men eden
  14098. 21-Enbiyâ 43
    yestetîûne : güçleri yetmez, yapamazlar
  14099. 21-Enbiyâ 43
    nasre : yardım
  14100. 21-Enbiyâ 43
    enfusi-him : onların kendileri
  14101. 21-Enbiyâ 43
    ve lâ hum : ve onlar değildir
  14102. 21-Enbiyâ 43
    yushabûne : sahip olunur
  14103. 21-Enbiyâ 44
    bel : hayır
  14104. 21-Enbiyâ 44
    metta'nâ : biz onları metalandırdık, faydalandırdık
  14105. 21-Enbiyâ 44
    ve âbâe-hum : ve onların babaları, ataları
  14106. 21-Enbiyâ 44
    le : uzun geldi
  14107. 21-Enbiyâ 44
    aleyhim : onlara
  14108. 21-Enbiyâ 44
    el umuru : ömür
  14109. 21-Enbiyâ 44
    e feyerevne : artık, hâlâ görmüyorlar mı
  14110. 21-Enbiyâ 44
    ennâ : nasıl
  14111. 21-Enbiyâ 44
    ne'ti : geliyoruz
  14112. 21-Enbiyâ 44
    el arda : arz, yeryüzü
  14113. 21-Enbiyâ 44
    nenkusû-hâ : onu eksiltiyoruz
  14114. 21-Enbiyâ 44
    min etrâfi-hâ : onun etrafından, çevresinden
  14115. 21-Enbiyâ 44
    e fe hum : öyleyse, hâlâ onlar mı
  14116. 21-Enbiyâ 44
    el gâlibûne : gâlip olanlar, üstün gelenler
  14117. 21-Enbiyâ 45
    innemâ : sadece
  14118. 21-Enbiyâ 45
    bi el vahyi : vahyile
  14119. 21-Enbiyâ 45
    veyesmeu : veitmezler
  14120. 21-Enbiyâ 45
    es summu : sağırlar
  14121. 21-Enbiyâ 45
    ed duâe : dua, çağrı, davet
  14122. 21-Enbiyâ 45
    yunzerûne : uyarıldıkları şey
  14123. 21-Enbiyâ 46
    ve le in : ve eğer, olsa
  14124. 21-Enbiyâ 46
    messet-hum : onlara dokundu
  14125. 21-Enbiyâ 46
    nefhatun : bir esinti
  14126. 21-Enbiyâ 46
    rabbi-ke : senin Rabbin
  14127. 21-Enbiyâ 46
    le yekûlunne : mutlaka derler
  14128. 21-Enbiyâ 46
    veyle-nâ : bize yazıklar olsun
  14129. 21-Enbiyâ 46
    zâlimîne : zalimler
  14130. 21-Enbiyâ 47
    ve nedau : ve kurarız, kuracağız
  14131. 21-Enbiyâ 47
    el mevâzîne : mizanlar
  14132. 21-Enbiyâ 47
    el kısta : adalet
  14133. 21-Enbiyâ 47
    li yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü için
  14134. 21-Enbiyâ 47
    fe : böylece, artık
  14135. 21-Enbiyâ 47
    tuzlemu : zulmedilmez, haksızlığa uğratılmaz
  14136. 21-Enbiyâ 47
    nefsun : kişi, kimse
  14137. 21-Enbiyâ 47
    şey'en : bir şey
  14138. 21-Enbiyâ 47
    ve in kâne : ve eğer, olsa, olsa bile
  14139. 21-Enbiyâ 47
    miskâle (sekule) : (en küçük) ağırlık (birimi) (ağır geldi)
  14140. 21-Enbiyâ 47
    habbetin : tane
  14141. 21-Enbiyâ 47
    min hardelin : hardaldan
  14142. 21-Enbiyâ 47
    eteynâ : biz getirdik
  14143. 21-Enbiyâ 47
    ve kefâ : ve kâfi oldu (kâfidir), yeterli oldu
  14144. 21-Enbiyâ 47
    hâsibîne : hesaprenler, hesap görücüler
  14145. 21-Enbiyâ 48
    ve lekad : ve andolsun
  14146. 21-Enbiyâ 48
    âteynâ : verdik
  14147. 21-Enbiyâ 48
    ve hârûne : ve Harun
  14148. 21-Enbiyâ 48
    el furkâne : furkan (hak ile bâtılı birbirinden ayıran), Tevrat
  14149. 21-Enbiyâ 48
    ve dıyâen : ve bir ışık (nur) olarak
  14150. 21-Enbiyâ 48
    ve zikren : ve bir zikir olarak
  14151. 21-Enbiyâ 48
    li el muttekîne : takva sahipleri için
  14152. 21-Enbiyâ 49
    ellezîne : o kimseler ki, onlar
  14153. 21-Enbiyâ 49
    yahşevne : huşû duyarlar
  14154. 21-Enbiyâ 49
    rabbe-hum : onların Rabbi
  14155. 21-Enbiyâ 49
    bi el gaybi : gaybte, görmedikleri halde
  14156. 21-Enbiyâ 49
    ve hum : ve onlar
  14157. 21-Enbiyâ 49
    min es sâati : o saatten, kıyâmet saatinden
  14158. 21-Enbiyâ 49
    muşfikûne : korkanlar(dır)
  14159. 21-Enbiyâ 50
    ve hâzâ : ve bu
  14160. 21-Enbiyâ 50
    mubârekun : mübarek
  14161. 21-Enbiyâ 50
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  14162. 21-Enbiyâ 50
    e fe entum : öyleyse siz misiniz
  14163. 21-Enbiyâ 50
    lehu : onu
  14164. 21-Enbiyâ 50
    munkirûne : inkâr edenler, inkâr ediciler
  14165. 21-Enbiyâ 51
    ve lekad : ve andolsun ki
  14166. 21-Enbiyâ 51
    âteynâ : verdik
  14167. 21-Enbiyâ 51
    ibrâhîme : İbrâhîm
  14168. 21-Enbiyâ 51
    ruşde-hu : onun rüşdü (onun irşad yetkisi)
  14169. 21-Enbiyâ 51
    ve kunnâ : ve biz olduk
  14170. 21-Enbiyâ 51
    âlimîne : bilenler
  14171. 21-Enbiyâ 52
    iz kâle : demişti
  14172. 21-Enbiyâ 52
    li ebî-hi : babasına
  14173. 21-Enbiyâ 52
    ve kavmi-hî : ve kavmine
  14174. 21-Enbiyâ 52
    et temâsîlu : heykeller
  14175. 21-Enbiyâ 52
    elletî : ki o
  14176. 21-Enbiyâ 52
    entum : siz
  14177. 21-Enbiyâ 52
    lehâ : ona
  14178. 21-Enbiyâ 52
    âkifûne (akefe) : devamlı ibadet edenler (devamlı ibadet etti)
  14179. 21-Enbiyâ 53
    veced-nâ : biz bulduk
  14180. 21-Enbiyâ 53
    âbâe-nâ : bizim babalarımız
  14181. 21-Enbiyâ 53
    lehâ : ona
  14182. 21-Enbiyâ 53
    âbidîne : kul olanlar, ibadet edenler
  14183. 21-Enbiyâ 54
    le : dedi
  14184. 21-Enbiyâ 54
    lekad : andolsun
  14185. 21-Enbiyâ 54
    entum : siz(ler)
  14186. 21-Enbiyâ 54
    ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız
  14187. 21-Enbiyâ 55
    e ci'te-nâ : bize mi getirdin
  14188. 21-Enbiyâ 55
    bi el hakkı : hakkı
  14189. 21-Enbiyâ 55
    em : yoksa, veya
  14190. 21-Enbiyâ 55
    ente : sen
  14191. 21-Enbiyâ 55
    min el lâıbîne : oyun oynayanlardan
  14192. 21-Enbiyâ 56
    le : dedi
  14193. 21-Enbiyâ 56
    bel : hayır
  14194. 21-Enbiyâ 56
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbidir
  14195. 21-Enbiyâ 56
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  14196. 21-Enbiyâ 56
    ellezî : ki o
  14197. 21-Enbiyâ 56
    fatara-hunne : onları yarattı
  14198. 21-Enbiyâ 56
    ve ene : ve ben
  14199. 21-Enbiyâ 56
    min eş şâhidîne : şahitlerden
  14200. 21-Enbiyâ 57
    ve tallâhi : ve Allah'a andolsun, yemin olsun
  14201. 21-Enbiyâ 57
    le ekîdenne : mutlaka hile yapacağım
  14202. 21-Enbiyâ 57
    asnâme-kum : sizin putlarınız
  14203. 21-Enbiyâ 57
    ba'de : sonra
  14204. 21-Enbiyâ 57
    en tuvellû : dönüp gitmeniz
  14205. 21-Enbiyâ 57
    mudbirîne : arkalarına dönenler
  14206. 21-Enbiyâ 58
    fe ceale-hum : böylece onları kıldı (yaptı)
  14207. 21-Enbiyâ 58
    cuzâzen : cüz cüz, parça parça
  14208. 21-Enbiyâ 58
    kebîren : büyük olan
  14209. 21-Enbiyâ 58
    lehum : onlar, onların
  14210. 21-Enbiyâ 58
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  14211. 21-Enbiyâ 58
    ileyhi : ona
  14212. 21-Enbiyâ 58
    yerciûne : rücu ederler, dönerler
  14213. 21-Enbiyâ 59
    men : kim
  14214. 21-Enbiyâ 59
    feale : yaptı
  14215. 21-Enbiyâ 59
    bi âliheti-nâ : bizim ilâhlarımıza
  14216. 21-Enbiyâ 59
    inne-hu : muhakkak o
  14217. 21-Enbiyâ 59
    le min ez zâlimîne : elbette, gerçekten zalimlerden
  14218. 21-Enbiyâ 60
    semi'nâ : biz işittik
  14219. 21-Enbiyâ 60
    feten : genç, delikanlı
  14220. 21-Enbiyâ 60
    yezkuru-hum : onları zikrediyor
  14221. 21-Enbiyâ 60
    lehu : ona
  14222. 21-Enbiyâ 61
    fe'tû (fe a'tû) : öyleyse getirin
  14223. 21-Enbiyâ 61
    en nâsi : insanlar
  14224. 21-Enbiyâ 61
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  14225. 21-Enbiyâ 61
    yeşhedûne : şahit olurlar
  14226. 21-Enbiyâ 62
    e ente : sen mi(sin)
  14227. 21-Enbiyâ 62
    fealte : sen yaptın
  14228. 21-Enbiyâ 62
    bi âliheti-nâ : bizim ilâhlarımıza
  14229. 21-Enbiyâ 63
    le : dedi
  14230. 21-Enbiyâ 63
    bel : hayır
  14231. 21-Enbiyâ 63
    feale-hu : onu o yaptı
  14232. 21-Enbiyâ 63
    kebîru-hum : onların büyüğü
  14233. 21-Enbiyâ 63
    fes'elûhum (fe es'elû-hum) : haydi onlara sorun
  14234. 21-Enbiyâ 63
    yentıkûne : konuşuyorlar, konuşurlar
  14235. 21-Enbiyâ 64
    fe receû : o zaman döndüler
  14236. 21-Enbiyâ 64
    ilâ enfusi-him : onlar kendilerine
  14237. 21-Enbiyâ 64
    fe kâlû : böylece dediler
  14238. 21-Enbiyâ 64
    inne-kum : muhakkak siz
  14239. 21-Enbiyâ 64
    entum : siz
  14240. 21-Enbiyâ 64
    ez zâlimûne : zalimlersiniz
  14241. 21-Enbiyâ 65
    summe : sonra
  14242. 21-Enbiyâ 65
    lekad : andolsun
  14243. 21-Enbiyâ 65
    alimte : sen bildin (biliyordun)
  14244. 21-Enbiyâ 65
    yentıkûne : konuşuyorlar
  14245. 21-Enbiyâ 66
    le : dedi
  14246. 21-Enbiyâ 66
    e fe : hâlâ mı
  14247. 21-Enbiyâ 66
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  14248. 21-Enbiyâ 66
    yenfeu-kum : size faydası olmaz
  14249. 21-Enbiyâ 66
    şey'en : bir şey
  14250. 21-Enbiyâ 66
    ve lâ yadurru-kum : ve size zararı olmaz
  14251. 21-Enbiyâ 67
    lekum : size
  14252. 21-Enbiyâ 67
    ve li mâ ta'budûne : ve taptığınız şeylere
  14253. 21-Enbiyâ 67
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
  14254. 21-Enbiyâ 68
    vansurû (ve unsurû) : ve yardım edin
  14255. 21-Enbiyâ 68
    âlihete-kum : ilâhlarınıza
  14256. 21-Enbiyâ 68
    fâılîne : yapanlar
  14257. 21-Enbiyâ 69
    berden : soğuk
  14258. 21-Enbiyâ 69
    ve selâmen : ve selâmet (zararsız)
  14259. 21-Enbiyâ 69
    alâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
  14260. 21-Enbiyâ 70
    ve erâdû : ve istediler
  14261. 21-Enbiyâ 70
    keyden : tuzak, hile
  14262. 21-Enbiyâ 70
    fe ceal-nâ : böylece yaptık, fakat kıldık
  14263. 21-Enbiyâ 70
    el ahserîne : daha çok hüsranda olanlar
  14264. 21-Enbiyâ 71
    ve necceynâ-hu : ve biz onu kurtardık
  14265. 21-Enbiyâ 71
    ve lûtan : ve Lut
  14266. 21-Enbiyâ 71
    ilâ el ardı : arza, yere
  14267. 21-Enbiyâ 71
    elletî : ki o
  14268. 21-Enbiyâ 71
    li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
  14269. 21-Enbiyâ 72
    ve veheb-nâ : ve armağan ettik
  14270. 21-Enbiyâ 72
    lehu : ona
  14271. 21-Enbiyâ 72
    ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
  14272. 21-Enbiyâ 72
    fileten : ilâveten
  14273. 21-Enbiyâ 72
    ve kullen : ve hepsini
  14274. 21-Enbiyâ 72
    ceal-nâ : kıldık
  14275. 21-Enbiyâ 72
    sâlihîne : salihler
  14276. 21-Enbiyâ 73
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
  14277. 21-Enbiyâ 73
    eimmeten : imamlar
  14278. 21-Enbiyâ 73
    yehdûne : hidayete erdirirler
  14279. 21-Enbiyâ 73
    bi emri-nâ : bizim emrimizle
  14280. 21-Enbiyâ 73
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  14281. 21-Enbiyâ 73
    ileyhim : onlara
  14282. 21-Enbiyâ 73
    fi'le el hayrâti : hayırlar işleme (yapma)
  14283. 21-Enbiyâ 73
    ve ikâme es salâti : ve namazın ikame edilmesi (namaz kılınması)
  14284. 21-Enbiyâ 73
    ve îtâe ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
  14285. 21-Enbiyâ 73
    ve kânû : ve oldular
  14286. 21-Enbiyâ 73
    lenâ : bize
  14287. 21-Enbiyâ 73
    âbidîne : kullar
  14288. 21-Enbiyâ 74
    ve lûtan : ve Lut
  14289. 21-Enbiyâ 74
    ateynâ-hu : ona verdik
  14290. 21-Enbiyâ 74
    hukmen : hikmet
  14291. 21-Enbiyâ 74
    ve ılmen : ve ilim
  14292. 21-Enbiyâ 74
    ve necceynâ-hu : ve biz onu kurtardık
  14293. 21-Enbiyâ 74
    min el karyeti : ülkeden
  14294. 21-Enbiyâ 74
    elletî : ki o (o ülke)
  14295. 21-Enbiyâ 74
    net ta'melu : yapıyorlardı
  14296. 21-Enbiyâ 74
    el habâise : çirkin işler, çirkinlikler
  14297. 21-Enbiyâ 74
    inne-hum : muhakkak onlar
  14298. 21-Enbiyâ 74
    kavme : bir kavim
  14299. 21-Enbiyâ 74
    sev'in : kötü
  14300. 21-Enbiyâ 74
    fâsikîne : fasıklar
  14301. 21-Enbiyâ 75
    ve edhalnâ-hu : ve onu dahil ettik
  14302. 21-Enbiyâ 75
    rahmeti-nâ : bizim rahmetimiz
  14303. 21-Enbiyâ 75
    inne-hu : muhakkak o
  14304. 21-Enbiyâ 75
    min es sâlihîne : salihlerden
  14305. 21-Enbiyâ 76
    ve nûhan : ve Nuh
  14306. 21-Enbiyâ 76
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : böylece, bunun üzerine icabet ettik
  14307. 21-Enbiyâ 76
    lehu : ona
  14308. 21-Enbiyâ 76
    fe : o zaman, böylece
  14309. 21-Enbiyâ 76
    necceynâ-hu : biz onu kurtardık
  14310. 21-Enbiyâ 76
    ve ehle-hu : ve onun ehlini (ailesini)
  14311. 21-Enbiyâ 76
    min el kerbi : şiddetli üzüntüden
  14312. 21-Enbiyâ 76
    el azîmi : büyük, azîm
  14313. 21-Enbiyâ 77
    ve nasarnâ-hu : ve ona yardım ettik
  14314. 21-Enbiyâ 77
    min el kavmi : kavimden (kavme karşı)
  14315. 21-Enbiyâ 77
    ellezîne : ki onlar
  14316. 21-Enbiyâ 77
    kezzebû : yalanladılar
  14317. 21-Enbiyâ 77
    inne-hum : muhakkak onlar
  14318. 21-Enbiyâ 77
    kavme : kavim
  14319. 21-Enbiyâ 77
    sev'in : kötü
  14320. 21-Enbiyâ 77
    fe : o zaman, böylece
  14321. 21-Enbiyâ 77
    ecmaîne : hepsi
  14322. 21-Enbiyâ 78
    vevude : ve Davut
  14323. 21-Enbiyâ 78
    ve suleymâne : veleyman
  14324. 21-Enbiyâ 78
    el harsi : ekin
  14325. 21-Enbiyâ 78
    iz nefeşet : hayvanlar geceleyin (çobansız olarak) yayılmıştı
  14326. 21-Enbiyâ 78
    ganemu : koyunlar
  14327. 21-Enbiyâ 78
    el kavmi : kavmi
  14328. 21-Enbiyâ 78
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  14329. 21-Enbiyâ 78
    şâhidîne : şahitler, şahit olanlar
  14330. 21-Enbiyâ 79
    fe : böylece, artık
  14331. 21-Enbiyâ 79
    fehhemnâ-hâ \n(fehime) : biz bunu, ona anlattık, öğrettik (anlamasını sağladık) \n: (anladı)
  14332. 21-Enbiyâ 79
    suleymâne : Süleyman
  14333. 21-Enbiyâ 79
    ve kullen : ve hepsi
  14334. 21-Enbiyâ 79
    âteynâ : biz verdik
  14335. 21-Enbiyâ 79
    hukmen : hüküm, hikmet
  14336. 21-Enbiyâ 79
    ve ılmen : ve ilim
  14337. 21-Enbiyâ 79
    ve sehharnâ : ve boyun eğdirdik, emrine verdik
  14338. 21-Enbiyâ 79
    mea : beraber
  14339. 21-Enbiyâ 79
    vude : Davut
  14340. 21-Enbiyâ 79
    el cibâle : dağ(lar)
  14341. 21-Enbiyâ 79
    yusebbihne : tesbih ediyorlar
  14342. 21-Enbiyâ 79
    ve et tayre : ve kuşlar
  14343. 21-Enbiyâ 79
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  14344. 21-Enbiyâ 79
    fâılîne : yapanlar, failler
  14345. 21-Enbiyâ 80
    ve allemnâ-hu : ve biz ona öğrettik
  14346. 21-Enbiyâ 80
    san'ate : sanat, yapmak
  14347. 21-Enbiyâ 80
    lebûsin : elbise
  14348. 21-Enbiyâ 80
    lekum : sizin için
  14349. 21-Enbiyâ 80
    li tuhsıne-kum : sizi koruması için
  14350. 21-Enbiyâ 80
    min be'si-kum : sizin şiddetli çarpışmalarınızda
  14351. 21-Enbiyâ 80
    fe : artık, öyleyse, buna rağmen
  14352. 21-Enbiyâ 80
    hel : mi
  14353. 21-Enbiyâ 80
    entum : siz
  14354. 21-Enbiyâ 80
    şâkirûne : şükredenler
  14355. 21-Enbiyâ 81
    ve : ve
  14356. 21-Enbiyâ 81
    li suleymâne : Süleyman için
  14357. 21-Enbiyâ 81
    er rîha : rüzgâr
  14358. 21-Enbiyâ 81
    âsıfeten : fırtına
  14359. 21-Enbiyâ 81
    tecrî : akar, gider
  14360. 21-Enbiyâ 81
    bi emri-hî : onun emriyle
  14361. 21-Enbiyâ 81
    ilâ el ardı : o yere
  14362. 21-Enbiyâ 81
    elletî : ki o
  14363. 21-Enbiyâ 81
    rek-nâ : bereketli kıldık
  14364. 21-Enbiyâ 81
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  14365. 21-Enbiyâ 81
    bi kulli şey'in : herşeyi
  14366. 21-Enbiyâ 81
    âlimîne : bilenler
  14367. 21-Enbiyâ 82
    ve min eş şeyâtîni : ve şeytanlardan
  14368. 21-Enbiyâ 82
    men yegûsûne : (denizde) dalgıçlık yapanlar
  14369. 21-Enbiyâ 82
    lehu : onun için (vardır)
  14370. 21-Enbiyâ 82
    ve ya'melûne : ve yapıyorlar
  14371. 21-Enbiyâ 82
    amelen : amel, iş
  14372. 21-Enbiyâ 82
    ne : başka
  14373. 21-Enbiyâ 82
    like : bu, şu
  14374. 21-Enbiyâ 82
    ve kunnâ : ve biz olduk (biz idik)
  14375. 21-Enbiyâ 82
    lehum : onlar için
  14376. 21-Enbiyâ 82
    hâfızîne : koruyanlar, muhafaza edenler
  14377. 21-Enbiyâ 83
    ve eyyûbe : ve Eyüp
  14378. 21-Enbiyâ 83
    rabbe-hû : onun Rabbi, kendi Rabbi
  14379. 21-Enbiyâ 83
    ennî : muhakkak, şüphesiz ben
  14380. 21-Enbiyâ 83
    messeniye : bana dokundu, isabet etti
  14381. 21-Enbiyâ 83
    ed durru : sıkıntı, zarar
  14382. 21-Enbiyâ 83
    ve ente : ve sen
  14383. 21-Enbiyâ 83
    erhamu er râhımîne : merhametlilerin en merhametlisi
  14384. 21-Enbiyâ 84
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : bunun üzerine icabet ettik
  14385. 21-Enbiyâ 84
    lehu : onun
  14386. 21-Enbiyâ 84
    fe : böylece
  14387. 21-Enbiyâ 84
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  14388. 21-Enbiyâ 84
    ve âteynâ-hu : ve biz ona verdik
  14389. 21-Enbiyâ 84
    ehle-hu : ehlini, ailesini
  14390. 21-Enbiyâ 84
    ve misle-hum : ve bir misli (daha)
  14391. 21-Enbiyâ 84
    mea-hum : onlarla beraber
  14392. 21-Enbiyâ 84
    rahmeten : bir rahmet
  14393. 21-Enbiyâ 84
    ve zikrâ : ve bir zikir, bir öğüt
  14394. 21-Enbiyâ 84
    li el âbidîne : kullar için
  14395. 21-Enbiyâ 85
    ve ismâîle : ve İsmail
  14396. 21-Enbiyâ 85
    ve idrîse : ve İdris
  14397. 21-Enbiyâ 85
    ve zel kifli (za el kifli) : ve Zelkifli (Zulkifli)
  14398. 21-Enbiyâ 85
    min es sâbirîne : sabredenlerden
  14399. 21-Enbiyâ 86
    ve edhalnâ-hum : ve onları dahil ettik
  14400. 21-Enbiyâ 86
    rahmeti-nâ : bizim rahmetimiz
  14401. 21-Enbiyâ 86
    inne-hum : muhakkak onlar
  14402. 21-Enbiyâ 86
    min es sâlihîne : salihlerdendi
  14403. 21-Enbiyâ 87
    ve zennûni (za en nuni) : ve Zennun (Yunus
  14404. 21-Enbiyâ 87
    iz zehebe : gitmişti
  14405. 21-Enbiyâ 87
    mugâdıben : gadaplanarak, öfkelenerek
  14406. 21-Enbiyâ 87
    fe : böylece
  14407. 21-Enbiyâ 87
    zanne : zannetti
  14408. 21-Enbiyâ 87
    en len nakdire : muktedir olamayacağız
  14409. 21-Enbiyâ 87
    aleyhi : ona
  14410. 21-Enbiyâ 87
    fe : o zaman, böylece
  14411. 21-Enbiyâ 87
    ez zulumâti : karanlıklar içinde
  14412. 21-Enbiyâ 87
    en lâ ilâhe : ilâh olmadığını (ilâh yoktur)
  14413. 21-Enbiyâ 87
    ente : sen
  14414. 21-Enbiyâ 87
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  14415. 21-Enbiyâ 87
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  14416. 21-Enbiyâ 88
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : böylece icabet ettik
  14417. 21-Enbiyâ 88
    lehu : onu
  14418. 21-Enbiyâ 88
    ve necceynâ-hu : ve onu kurtardık
  14419. 21-Enbiyâ 88
    min el gammi : üzüntüden
  14420. 21-Enbiyâ 88
    ve kezâlike : veteyle
  14421. 21-Enbiyâ 88
    el mu'minîne : mü'minler
  14422. 21-Enbiyâ 89
    ve zekeriyyâ : ve Zekeriya
  14423. 21-Enbiyâ 89
    rabbe-hu : onun Rabbi, kendi Rabbi
  14424. 21-Enbiyâ 89
    tezer-nî : beni bırakma
  14425. 21-Enbiyâ 89
    ferden : fert olarak, tek, yalnız
  14426. 21-Enbiyâ 89
    ve ente : ve sen
  14427. 21-Enbiyâ 89
    el vârisîne : varisler, mirasçılar
  14428. 21-Enbiyâ 90
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : ve bunun üzerine icabet ettik
  14429. 21-Enbiyâ 90
    lehu ve veheb-nâ : ve ona hibe ettik, bağışladık, armağan ettik
  14430. 21-Enbiyâ 90
    lehu : onun için, ona
  14431. 21-Enbiyâ 90
    ve aslah-nâ : ve ıslâh ettik (düzelttik)
  14432. 21-Enbiyâ 90
    lehu : onun için, ona
  14433. 21-Enbiyâ 90
    zevce-hu : onun zevcesi, eşi
  14434. 21-Enbiyâ 90
    inne-hum : muhakkak onlar
  14435. 21-Enbiyâ 90
    yusâriûne : yarışıyorlar, yarışırlar
  14436. 21-Enbiyâ 90
    fi el hayrâti : hayırlarda
  14437. 21-Enbiyâ 90
    ve yedne-nâ : ve bize dua ederler
  14438. 21-Enbiyâ 90
    regaben : rağbet ederek, arzu ederek
  14439. 21-Enbiyâ 90
    ve reheben : ve korkarak
  14440. 21-Enbiyâ 90
    ve kânû : ve onlar oldular
  14441. 21-Enbiyâ 90
    lenâ hâşiîne : bize huşû duyanlar
  14442. 21-Enbiyâ 91
    velletî (ve elletî) : ve ki o
  14443. 21-Enbiyâ 91
    ahsanet : korudu
  14444. 21-Enbiyâ 91
    ferce-hâ : onun ırzı, ırzını
  14445. 21-Enbiyâ 91
    fe nefah-nâ : o zaman biz üfledik
  14446. 21-Enbiyâ 91
    ve cealnâ-hâ : ve onu kıldık
  14447. 21-Enbiyâ 91
    vebne-hâ (ve ibne-hâ) : ve onun oğlu
  14448. 21-Enbiyâ 91
    âyeten : bir âyet
  14449. 21-Enbiyâ 91
    li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
  14450. 21-Enbiyâ 92
    inne : muhakkak
  14451. 21-Enbiyâ 92
    ummetu-kum : sizin ümmetiniz, dîniniz
  14452. 21-Enbiyâ 92
    ummeten : bir ümmet
  14453. 21-Enbiyâ 92
    vâhıdeten : tek
  14454. 21-Enbiyâ 92
    ve ene : ve ben
  14455. 21-Enbiyâ 92
    fa'budûni (fe a'budû-ni) : öyleyse (o zaman) bana kul olun
  14456. 21-Enbiyâ 93
    ve tekattaû : ve böldüler
  14457. 21-Enbiyâ 93
    emre-hum : onların emirleri
  14458. 21-Enbiyâ 93
    beyne-hum : onlar aralarında
  14459. 21-Enbiyâ 93
    ileynâ : bize
  14460. 21-Enbiyâ 93
    râciûne : dönenler, dönecek olanlar
  14461. 21-Enbiyâ 94
    fe men : o halde kim
  14462. 21-Enbiyâ 94
    ya'mel : yapar
  14463. 21-Enbiyâ 94
    min es sâlihâti : salihat(tan) (nefs tezkiyesi)
  14464. 21-Enbiyâ 94
    ve huve : ve o
  14465. 21-Enbiyâ 94
    fe lâ kufrâne : bundan sonra örtülmez, yok olmaz
  14466. 21-Enbiyâ 94
    ve innâ : ve muhakkak biz
  14467. 21-Enbiyâ 94
    lehu : onun için, onun
  14468. 21-Enbiyâ 94
    kâtibûne : yazanlarız
  14469. 21-Enbiyâ 95
    ve harâmun : ve haramdır, yasaktır, imkânsızdır
  14470. 21-Enbiyâ 95
    alâ karyetin : şehre, şehir halkına
  14471. 21-Enbiyâ 95
    ehleknâ-hâ : biz onu helâk ettik
  14472. 21-Enbiyâ 95
    enne-hum : muhakkak onlar
  14473. 21-Enbiyâ 95
    yerciûne : dönmezler, dönemezler
  14474. 21-Enbiyâ 96
    ye'cûcu : yecüc
  14475. 21-Enbiyâ 96
    ve me'cûcu : ve mecüc
  14476. 21-Enbiyâ 96
    ve hum : ve onlar
  14477. 21-Enbiyâ 96
    hadebin : taraftan, tepeden
  14478. 21-Enbiyâ 96
    yensilûne : hızla koşarlar, saldırırlar
  14479. 21-Enbiyâ 97
    vakterabe (ve ıkterabe) : ve yaklaştı
  14480. 21-Enbiyâ 97
    el va'du : vaad
  14481. 21-Enbiyâ 97
    el hakku : hak (olan)
  14482. 21-Enbiyâ 97
    fe : o zaman
  14483. 21-Enbiyâ 97
    hiye : o
  14484. 21-Enbiyâ 97
    ebsâru : gözler
  14485. 21-Enbiyâ 97
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  14486. 21-Enbiyâ 97
    veyle-nâ : bize yazıklar olsun
  14487. 21-Enbiyâ 97
    gafletin : gafletinde
  14488. 21-Enbiyâ 97
    bel : hayır, öyle değil, meğer
  14489. 21-Enbiyâ 97
    zâlimîne : zalimler
  14490. 21-Enbiyâ 98
    inne-kum : muhakkak siz
  14491. 21-Enbiyâ 98
    ve mâ ta'budûne : ve taptığınız şeyler
  14492. 21-Enbiyâ 98
    cehenneme : cehennem
  14493. 21-Enbiyâ 98
    entum : siz
  14494. 21-Enbiyâ 98
    lehâ : ona
  14495. 21-Enbiyâ 98
    vâridûne : girecek olanlarsınız
  14496. 21-Enbiyâ 99
    lev : eğer, şâyet
  14497. 21-Enbiyâ 99
    ne : oldu
  14498. 21-Enbiyâ 99
    âliheten : ilâhlar
  14499. 21-Enbiyâ 99
    veradû-hâ : ona girmediler
  14500. 21-Enbiyâ 99
    ve kullun : ve tümü, hepsi
  14501. 21-Enbiyâ 99
    hâlidûne : ebediyyen kalacak olanlardır
  14502. 21-Enbiyâ 100
    lehum : onlar
  14503. 21-Enbiyâ 100
    zefîrun : ızdıraplı inilti
  14504. 21-Enbiyâ 100
    ve hum : ve onlar
  14505. 21-Enbiyâ 100
    yesmeûne : işitmezler
  14506. 21-Enbiyâ 101
    inne : muhakkak
  14507. 21-Enbiyâ 101
    ellezîne : o kimseler, onlar
  14508. 21-Enbiyâ 101
    sebekat : geçti (ulaştı)
  14509. 21-Enbiyâ 101
    lehum : onlar, onlara
  14510. 21-Enbiyâ 101
    minnel husnâ (min nâ el husna) : bizdenzellik
  14511. 21-Enbiyâ 101
    ulâike : işte onlar
  14512. 21-Enbiyâ 101
    mub'adûne (baîd) : uzaklaştırılmış olanlar, uzaklaştırılanlar (uzak)
  14513. 21-Enbiyâ 102
    yesmeûne : işitmezler
  14514. 21-Enbiyâ 102
    hasîse-hâ : onun uğultusu
  14515. 21-Enbiyâ 102
    ve hum : ve onlar
  14516. 21-Enbiyâ 102
    meştehet (mâ iştehet) : istenen (arzu edilen) şey
  14517. 21-Enbiyâ 102
    enfusu-hum : onların nefsleri
  14518. 21-Enbiyâ 102
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  14519. 21-Enbiyâ 103
    el feze : korku, dehşet
  14520. 21-Enbiyâ 103
    el ekberu : en büyük
  14521. 21-Enbiyâ 103
    ve tetelakkâ-hum : ve onları karşılarlar
  14522. 21-Enbiyâ 103
    el melâiketu : melekler
  14523. 21-Enbiyâ 103
    yevmu-kum : sizin gününüz
  14524. 21-Enbiyâ 103
    ellezî : ki o
  14525. 21-Enbiyâ 103
    tûadûne : vaadedildiniz
  14526. 21-Enbiyâ 104
    yevme : o gün
  14527. 21-Enbiyâ 104
    natvi es semâe : semayı düreceğiz
  14528. 21-Enbiyâ 104
    ke tayyi : dürüldüğü gibi
  14529. 21-Enbiyâ 104
    es sicilli : sicil, üzeri yazılı kâğıt
  14530. 21-Enbiyâ 104
    li el kutubi : kitapları
  14531. 21-Enbiyâ 104
    kemâ : gibi
  14532. 21-Enbiyâ 104
    bede'nâ : başladık
  14533. 21-Enbiyâ 104
    evvele : evvel, ilk
  14534. 21-Enbiyâ 104
    va'den : vaad
  14535. 21-Enbiyâ 104
    aleynâ : bizim üzerimize
  14536. 21-Enbiyâ 104
    fâılîne : yapanlar
  14537. 21-Enbiyâ 105
    ve lekad : ve andolsun
  14538. 21-Enbiyâ 105
    keteb-nâ : biz yazdık
  14539. 21-Enbiyâ 105
    ez zebûri : Zebur'da
  14540. 21-Enbiyâ 105
    min ba'di ez zikri : zikirden sonra
  14541. 21-Enbiyâ 105
    enne el arda : arzın olduğu
  14542. 21-Enbiyâ 105
    yerisu-hâ : ona varis olur
  14543. 21-Enbiyâ 105
    ıbâdiye es sâlihûne : salih kullarım
  14544. 21-Enbiyâ 106
    inne : muhakkak
  14545. 21-Enbiyâ 106
    le : elbette
  14546. 21-Enbiyâ 106
    belâgan : tebliğ, bildiri, açıklama
  14547. 21-Enbiyâ 106
    âbidîne : kul olanlar
  14548. 21-Enbiyâ 107
    veerselnâ-ke : ve seni biz göndermedik
  14549. 21-Enbiyâ 107
    illâ rahmeten : rahmetten başka, sadece rahmet olarak
  14550. 21-Enbiyâ 107
    li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
  14551. 21-Enbiyâ 108
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  14552. 21-Enbiyâ 108
    ileyye : bana
  14553. 21-Enbiyâ 108
    ennemâ : olduğu
  14554. 21-Enbiyâ 108
    fe : o zaman, öyleyse
  14555. 21-Enbiyâ 108
    hel entum muslimûne : siz müslümanlar mısınız, teslim olanlar mısınız
  14556. 21-Enbiyâ 109
    fe in : o zaman, bundan sonra eğer
  14557. 21-Enbiyâ 109
    tevellev : dönerler
  14558. 21-Enbiyâ 109
    fe kul : o zaman de
  14559. 21-Enbiyâ 109
    âzentu-kum : size ilân ettim, bildirdim
  14560. 21-Enbiyâ 109
    alâ sevâin : eşitlik üzere, eşit olarak
  14561. 21-Enbiyâ 109
    ve in edrî : ve eğer bilseydim (bilmiyorum)
  14562. 21-Enbiyâ 109
    e karîbun : yakın mı
  14563. 21-Enbiyâ 109
    em : yoksa, veya
  14564. 21-Enbiyâ 109
    tûadûne : vaadolundunuz
  14565. 21-Enbiyâ 110
    inne-hu : muhakkak o
  14566. 21-Enbiyâ 110
    ya'lemu : bilir
  14567. 21-Enbiyâ 110
    el cehre : cehrolan, açıkça söylenen
  14568. 21-Enbiyâ 110
    min el kavli : söz(ler)den
  14569. 21-Enbiyâ 110
    ve ya'lemu : ve o bilir
  14570. 21-Enbiyâ 110
    tektumûne : ketmediyorsunuz, saklıyorsunuz, gizliyorsunuz
  14571. 21-Enbiyâ 111
    ve in edrî : ve eğer bilsem (bilmiyorum)
  14572. 21-Enbiyâ 111
    lealle-hu : umulur ki o, belki o
  14573. 21-Enbiyâ 111
    fitnetun : bir fitnedir, bir imtihandır
  14574. 21-Enbiyâ 111
    lekum : size, sizin için
  14575. 21-Enbiyâ 111
    ve metâun : ve bir metadır, faydalanmadır
  14576. 21-Enbiyâ 112
    le : dedi
  14577. 21-Enbiyâ 112
    bi el hakkı : hak ile
  14578. 21-Enbiyâ 112
    ve rabbu-nâ : ve bizim Rabbimiz
  14579. 21-Enbiyâ 112
    er rahmânu : Rahmân'dır
  14580. 21-Enbiyâ 112
    el musteânu \n(istiâne) : yardım istenen, istenilen \n: (yardım istedi)
  14581. 21-Enbiyâ 112
    tasıfûne : siz vasıflandırıyorsunuz
  14582. 22-Hac 1
    eyyuhâ : ey
  14583. 22-Hac 1
    en nâsu : insanlar
  14584. 22-Hac 1
    ittekû (nâsu ittekû) : takva sahibi olun
  14585. 22-Hac 1
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  14586. 22-Hac 1
    inne : muhakkak
  14587. 22-Hac 1
    zelzelete : sarsılma, şiddetli sarsıntı
  14588. 22-Hac 1
    es sâati : saat
  14589. 22-Hac 1
    şey'un : bir şey
  14590. 22-Hac 2
    yevme : gün
  14591. 22-Hac 2
    teravne-hâ : onu görürsünüz
  14592. 22-Hac 2
    tezhelu : unutup bırakır, ilgilenemez
  14593. 22-Hac 2
    erdaat : emzirdi
  14594. 22-Hac 2
    ve tedau : ve bırakır, doğurur
  14595. 22-Hac 2
    hamle-hâ : onu taşıdı (taşıdığı)
  14596. 22-Hac 2
    ve terâ : ve görürsün
  14597. 22-Hac 2
    ense : insanlar
  14598. 22-Hac 2
    ve mâ hum bi : ve onlar değiller
  14599. 22-Hac 2
    vekinne : ve lâkin, fakat
  14600. 22-Hac 2
    azâballâhi (azâbe allâhi) : Allah'ın azabı
  14601. 22-Hac 2
    şedîdun : (çok) şiddetli
  14602. 22-Hac 3
    ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
  14603. 22-Hac 3
    men : kim, kimse(ler) (vardır)
  14604. 22-Hac 3
    ve yettebiu : ve tâbî olur
  14605. 22-Hac 3
    kulle : her, hepsi, bütün
  14606. 22-Hac 3
    şeytânin : şeytan
  14607. 22-Hac 3
    merîdin : çok azgın
  14608. 22-Hac 4
    kutibe : yazıldı
  14609. 22-Hac 4
    aleyhi : ona, onun üzerine
  14610. 22-Hac 4
    enne-hu : onun olduğu
  14611. 22-Hac 4
    men : kim
  14612. 22-Hac 4
    tevellâ-hu : ona döndü
  14613. 22-Hac 4
    fe : böylece, o zaman
  14614. 22-Hac 4
    enne-hu : muhakkak onu
  14615. 22-Hac 4
    ve yehdî-hi : ve onu ulaştırır, götürür
  14616. 22-Hac 4
    azâbi es saîri : cehennem azabı
  14617. 22-Hac 5
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  14618. 22-Hac 5
    min el ba'si : beas edilmekten, tekrar diriltilmekten
  14619. 22-Hac 5
    fe : o zaman, oysa
  14620. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14621. 22-Hac 5
    min nutfetin : nutfeden, bir damla sudan
  14622. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14623. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14624. 22-Hac 5
    muhallekatin : halkedilmiş, yaradılışı şekillendirilmiş
  14625. 22-Hac 5
    ve gayri muhallekatin : ve yaradılışı tamamlanmamış, şekillendirilmemiş
  14626. 22-Hac 5
    li nubeyyine : beyan etmemiz için, beyan edelim diye
  14627. 22-Hac 5
    lekum : size
  14628. 22-Hac 5
    ve nukırru \n(karre) \n(ekarri) : ve durdururuz, tutarız \n: (yerleşti, karar kıldı, durdu) \n: (ikrar ettirdi, durdurdu)
  14629. 22-Hac 5
    el erhâmi : rahîmlerde
  14630. 22-Hac 5
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  14631. 22-Hac 5
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  14632. 22-Hac 5
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  14633. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14634. 22-Hac 5
    flen : çocuk (bebek) olarak
  14635. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14636. 22-Hac 5
    li teblugû : erişmeniz (ulaşmanız) için
  14637. 22-Hac 5
    eşudde-kum : sizin en kuvvetli (erginlik) çağınız
  14638. 22-Hac 5
    ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
  14639. 22-Hac 5
    yuteveffâ : vefat ettirilir
  14640. 22-Hac 5
    ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
  14641. 22-Hac 5
    ilâ erzeli el umuri : ömrünün en rezil çağına, ihtiyarlık çağına
  14642. 22-Hac 5
    li keylâ ya'leme : bilmemesi için
  14643. 22-Hac 5
    şey'an : bir şey
  14644. 22-Hac 5
    ve terâ el arda : ve arzı (yeryüzünü) görürsün
  14645. 22-Hac 5
    mideten : kurumuş olarak
  14646. 22-Hac 5
    fe : böylece, fakat
  14647. 22-Hac 5
    enzelnâ : indirdik
  14648. 22-Hac 5
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  14649. 22-Hac 5
    ele : su
  14650. 22-Hac 5
    ihtezzet : hareketlendi
  14651. 22-Hac 5
    ve rabet : ve kabardı (hacmi arttı)
  14652. 22-Hac 5
    ve enbetet : ve (bitki) yetiştirdi
  14653. 22-Hac 5
    zevcin : çift
  14654. 22-Hac 5
    behîcin : güzel
  14655. 22-Hac 6
    like : o, işte o, işte bu
  14656. 22-Hac 6
    bi enne allâhe : muhakkak ki Allah
  14657. 22-Hac 6
    huve : o
  14658. 22-Hac 6
    el hakku : hak, gerçek
  14659. 22-Hac 6
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  14660. 22-Hac 6
    el mevtâ : ölüler
  14661. 22-Hac 6
    ve enne-hu : ve muhakkak o
  14662. 22-Hac 6
    kulli şey'in : herşey
  14663. 22-Hac 7
    ve enne : ve muhakkak
  14664. 22-Hac 7
    esate : o saat
  14665. 22-Hac 7
    âtiyetun : gelecektir
  14666. 22-Hac 7
    raybe : şüphe yok
  14667. 22-Hac 7
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  14668. 22-Hac 7
    yeb'asu : beas edecek, diriltecek
  14669. 22-Hac 7
    men : kim, kimse(ler)
  14670. 22-Hac 7
    el kubûri : kabirler
  14671. 22-Hac 8
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  14672. 22-Hac 8
    men : kim, kimse(ler)
  14673. 22-Hac 8
    vehuden : ve hidayet eden, hidayetçi
  14674. 22-Hac 8
    ve lâ kitâbin : ve bir kitap olmadan
  14675. 22-Hac 9
    niye ıtfi-hî : ona yan çizer, kibirlenip onu eğip büker
  14676. 22-Hac 9
    li yudılle : saptırmak için
  14677. 22-Hac 9
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  14678. 22-Hac 9
    lehu : ona, onun için (vardır)
  14679. 22-Hac 9
    ed dunyâ : dünyada
  14680. 22-Hac 9
    ve nuzîku-hu : ve ona tattıracağız
  14681. 22-Hac 9
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  14682. 22-Hac 9
    azâbe : azap
  14683. 22-Hac 9
    el harîkı : yakıcı
  14684. 22-Hac 10
    like : o, işte o, işte bu
  14685. 22-Hac 10
    kaddemet : takdim etti
  14686. 22-Hac 10
    yedâke : senin iki elin
  14687. 22-Hac 10
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  14688. 22-Hac 10
    leyse : değil
  14689. 22-Hac 10
    li el abîdi : abidler için, Allah'a kul olanlar için
  14690. 22-Hac 11
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  14691. 22-Hac 11
    men : kim, kimse(ler)
  14692. 22-Hac 11
    ya'budu allâhe : Allah'a ibadet eder
  14693. 22-Hac 11
    fe : o zaman, böylece
  14694. 22-Hac 11
    in asâbe-hu : eğer ona isabet ederse
  14695. 22-Hac 11
    ıtmeenne : tatmin olur
  14696. 22-Hac 11
    ve in asâbet-hu : ve eğer ona isabet ederse
  14697. 22-Hac 11
    fitnetun : bir fitne
  14698. 22-Hac 11
    inkalebe : döner
  14699. 22-Hac 11
    alâ vechi-hî : yüzü üzerine, yüz geri
  14700. 22-Hac 11
    hasire ed dunyâ : dünya hüsrandadır
  14701. 22-Hac 11
    ve el âhırete : ve ahiret
  14702. 22-Hac 11
    like : o, bu, işte bu
  14703. 22-Hac 11
    huve : o
  14704. 22-Hac 11
    el husrânu : hüsran
  14705. 22-Hac 11
    el mubînu : apaçık
  14706. 22-Hac 12
    yed'û : dua ederler
  14707. 22-Hac 12
    yedurru-hû : ona zarar vermez
  14708. 22-Hac 12
    ve mâ : ve şey(ler)
  14709. 22-Hac 12
    yenfeu-hu : ona yarar, fayda vermez
  14710. 22-Hac 12
    like : o, bu, işte bu
  14711. 22-Hac 12
    huve : o
  14712. 22-Hac 12
    ed dalâlu : dalâlet
  14713. 22-Hac 12
    el baîdu : uzak
  14714. 22-Hac 13
    yed'û : dua ederler
  14715. 22-Hac 13
    le men : gerçekten (o) kimse(ler)
  14716. 22-Hac 13
    min nef'ı-hî : onun faydasından
  14717. 22-Hac 13
    le bi'se : ne kötü
  14718. 22-Hac 13
    el mevlâ : mevlâ, dost, yardımcı
  14719. 22-Hac 13
    ve le bi'se : ve ne kötü
  14720. 22-Hac 13
    el aşîru : arkadaş
  14721. 22-Hac 14
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14722. 22-Hac 14
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  14723. 22-Hac 14
    ve amilû es sâlihâti : ve amilüssalihat yapanlar, salih ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  14724. 22-Hac 14
    cennâtin : cennetler
  14725. 22-Hac 14
    tecrî : akar
  14726. 22-Hac 14
    el enhâru : nehirler
  14727. 22-Hac 14
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14728. 22-Hac 14
    yef'alu : yapar
  14729. 22-Hac 15
    men : kim
  14730. 22-Hac 15
    ne : oldu
  14731. 22-Hac 15
    yezunnu : zanneder
  14732. 22-Hac 15
    en len yensure-hu : ona asla yardım etmez
  14733. 22-Hac 15
    ed dunyâ : dünyada
  14734. 22-Hac 15
    ve el âhıreti : ve ahiret
  14735. 22-Hac 15
    felyemdud (fe li yemdud) : böylece, o zaman uzatsın
  14736. 22-Hac 15
    bi sebebin : sebebi, vesileyi, aracı (bir irtibat vesilesini)
  14737. 22-Hac 15
    ilâ es semâi : semaya
  14738. 22-Hac 15
    summe : sonra
  14739. 22-Hac 15
    felyenzur (fe li yenzur) : o zaman baksın
  14740. 22-Hac 15
    hel : mı
  14741. 22-Hac 15
    yuzhibenne : giderir
  14742. 22-Hac 15
    keydu-hu : onun tuzağı, hilesi
  14743. 22-Hac 16
    ve kezâlike : veteylece
  14744. 22-Hac 16
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  14745. 22-Hac 16
    beyyinâtin : beyyineler, açıkça, apaçık
  14746. 22-Hac 16
    ve ennallâhe (enne allâhe) : ve muhakkak Allah
  14747. 22-Hac 16
    yehdî : hidayete erdirir
  14748. 22-Hac 16
    men yurîdu : dilediği kimseyi, dilediğini
  14749. 22-Hac 17
    inne ellezîne : gerçekten, muhakkak o kimseler, onlar
  14750. 22-Hac 17
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  14751. 22-Hac 17
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  14752. 22-Hac 17
    ve es sâbiîne : ve yıldızlara tapanlar
  14753. 22-Hac 17
    ve en nasârâ : ve hrıstiyanlar
  14754. 22-Hac 17
    ve el mecûse : ve ateşe tapanlar
  14755. 22-Hac 17
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  14756. 22-Hac 17
    eşrekû : şirk koşarlar
  14757. 22-Hac 17
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14758. 22-Hac 17
    beyne-hum : onların araları
  14759. 22-Hac 17
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  14760. 22-Hac 17
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14761. 22-Hac 17
    kulli şey'in : herşey
  14762. 22-Hac 17
    şehîdun : şahittir
  14763. 22-Hac 18
    e lem tera : görmedin mi (görmüyor musun)
  14764. 22-Hac 18
    enne allâhe : muhakkak Allah
  14765. 22-Hac 18
    yescudu : secde ederler, ediyorlar
  14766. 22-Hac 18
    lehu : onun için
  14767. 22-Hac 18
    men : kim, kimse
  14768. 22-Hac 18
    es semâvâti : semalarda
  14769. 22-Hac 18
    ve menel ardı : ve yeryüzünde
  14770. 22-Hac 18
    ve eş şemsu : veneş
  14771. 22-Hac 18
    ve el kameru : ve ay
  14772. 22-Hac 18
    ve en nucûmu : ve yıldızlar
  14773. 22-Hac 18
    ve el cibâlu : ve dağlar
  14774. 22-Hac 18
    ve eş şeceru : ve ağaçlar
  14775. 22-Hac 18
    ve ed devabbu : ve (yürüyen) hayvanlar
  14776. 22-Hac 18
    ve kesîrun : ve çoğu
  14777. 22-Hac 18
    min en nâsi : insanlardan
  14778. 22-Hac 18
    ve kesîrun : ve çoğu
  14779. 22-Hac 18
    aleyhi : onların üzerine
  14780. 22-Hac 18
    el azâbu : azap
  14781. 22-Hac 18
    ve men : ve kim, kimse
  14782. 22-Hac 18
    yuhinillâhu (vehene) : Allah zayıf düşürür (alçaltır) (zayıf düşürdü)
  14783. 22-Hac 18
    fe : böylece
  14784. 22-Hac 18
    lehu : onun için
  14785. 22-Hac 18
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14786. 22-Hac 18
    yef'alu : yapar
  14787. 22-Hac 18
    yeşâu : dilediği şeyi
  14788. 22-Hac 19
    ıhtesamû : mücâdele ettiler
  14789. 22-Hac 19
    fe ellezîne : o kimseler ki
  14790. 22-Hac 19
    keferû : inkâr ettiler
  14791. 22-Hac 19
    lehum : onlara, onlar için
  14792. 22-Hac 19
    min fevkı : üstünden
  14793. 22-Hac 19
    el hamîmu : kaynar su
  14794. 22-Hac 20
    yusheru : eritilecek
  14795. 22-Hac 20
    ve el culûdu : ve derileri, ciltleri
  14796. 22-Hac 21
    ve lehum : ve onlar için (vardır)
  14797. 22-Hac 22
    kullemâ : her sefer
  14798. 22-Hac 22
    erâdû : istediler
  14799. 22-Hac 22
    en yahrucû : çıkmak
  14800. 22-Hac 22
    ve zûkû : ve tadın
  14801. 22-Hac 22
    azâb el harîkı : yakıcı azap
  14802. 22-Hac 23
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14803. 22-Hac 23
    yudhılu ellezîne : o kimseleri dahil eder
  14804. 22-Hac 23
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  14805. 22-Hac 23
    ve amilu es sâlihâti : ve salih amellerleyenler, nefs tezkiyesi yapanlar
  14806. 22-Hac 23
    cennâtin : cennetler
  14807. 22-Hac 23
    tecrî min tahti-hâ : onun altından akar
  14808. 22-Hac 23
    el enhâru : nehirler
  14809. 22-Hac 23
    yuhallevne : süslenirler
  14810. 22-Hac 23
    fîhâ min esâvira : orada bileziklerden
  14811. 22-Hac 23
    min zehebin : altından
  14812. 22-Hac 23
    ve lu'luen : ve inciler
  14813. 22-Hac 23
    ve libâsu-hum : ve onların elbiseleri
  14814. 22-Hac 24
    ve hudû : ve hidayet edildiler (yöneltildiler, ulaştırıldılar)
  14815. 22-Hac 24
    ilâ et tayyibî : temize, iyiye, güzele
  14816. 22-Hac 24
    min el kavli : sözden (sözün)
  14817. 22-Hac 24
    ve hudû : ve hidayet edildiler (yöneltildiler, ulaştırıldılar)
  14818. 22-Hac 24
    ilâ sırât el hamîdi : hamid olan yola
  14819. 22-Hac 25
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  14820. 22-Hac 25
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  14821. 22-Hac 25
    ve yasuddûne : ve alıkoyarlar, men ederler
  14822. 22-Hac 25
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  14823. 22-Hac 25
    ve el mescidi el harâmi : ve Mescid-i Haram, Kâbe
  14824. 22-Hac 25
    ellezî : ki o, ki onu
  14825. 22-Hac 25
    cealnâ-hu : onu kıldık
  14826. 22-Hac 25
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  14827. 22-Hac 25
    sevâen : müsavi, eşit, eşit olarak
  14828. 22-Hac 25
    el âkıfu : devamlı kalanlar, devamlı ikamet edenler
  14829. 22-Hac 25
    fî-hi (el âkıfu fîhi) : orada (yerliler)
  14830. 22-Hac 25
    ve el bâdı : ve çölden gelenler, dışardan gelenler
  14831. 22-Hac 25
    ve men yurid : ve kim ister(se), isteyen kimse(ler)
  14832. 22-Hac 25
    elîmin : elîm, acı
  14833. 22-Hac 26
    ve iz bevve'nâ : ve indirdiğimiz (gösterdiğimiz) zaman
  14834. 22-Hac 26
    li ibrâhîme : İbrâhîm'e
  14835. 22-Hac 26
    mekâne el beyti : evin mekânı, Kâbe'nin yeri
  14836. 22-Hac 26
    en lâ tuşrik : senin şirk koşmaman
  14837. 22-Hac 26
    şey'en : bir şey
  14838. 22-Hac 26
    ve tahhir : ve temizle, temiz tut
  14839. 22-Hac 26
    beytiye : benim evimi
  14840. 22-Hac 26
    li et tâifîne : tavaf edenler için
  14841. 22-Hac 26
    ve el kâimîne : ve kaim olanlar, ayakta duranlar
  14842. 22-Hac 26
    ve er rukkai : ve rükû edenler
  14843. 22-Hac 26
    es sucûdi : secde edenler
  14844. 22-Hac 27
    ve ezzin : ve ilân et
  14845. 22-Hac 27
    en nâsi : insanların arasında
  14846. 22-Hac 27
    bi el hacci : haccı
  14847. 22-Hac 27
    ye'tû-ke : sana gelsinler
  14848. 22-Hac 27
    ricâlen : yaya olarak
  14849. 22-Hac 27
    ve alâ : ve üzerinde
  14850. 22-Hac 27
    ye'tîne : gelirler
  14851. 22-Hac 27
    feccin : dağ yolu
  14852. 22-Hac 28
    li yeşhedû : şahit olsunlar
  14853. 22-Hac 28
    menâfia : menfaat, fayda, yarar
  14854. 22-Hac 28
    lehum : onlar için (vardır)
  14855. 22-Hac 28
    ve yezkur ismi allâhi : ve Allah'ın ismini ansınlar
  14856. 22-Hac 28
    eyyâmin : günlerde
  14857. 22-Hac 28
    rezaka-hum : onlara rızık verdi
  14858. 22-Hac 28
    min behîmeti el en'âmi : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan
  14859. 22-Hac 28
    fe : artık, böylece
  14860. 22-Hac 28
    ve at'ımû : ve doyurunuz
  14861. 22-Hac 28
    elise el fakîre : muhtaç fakir
  14862. 22-Hac 29
    summe : sonra
  14863. 22-Hac 29
    el yakdû : kada etsinler, yerine getirsinler (gidersinler)
  14864. 22-Hac 29
    tefese-hum : kirlerini
  14865. 22-Hac 29
    ve li yûfû : ve ifa etsinler, yerine getirsinler
  14866. 22-Hac 29
    ve li yettavvefû : ve tavaf etsinler
  14867. 22-Hac 29
    bi el beyti el atîkı : Beyt-i Atik'i, eski (ilk) ev, Kâbe
  14868. 22-Hac 30
    like : işteyle
  14869. 22-Hac 30
    ve men yuazzım : ve kim hürmet ederse, yüceltirse
  14870. 22-Hac 30
    fe : böylece, artık
  14871. 22-Hac 30
    huve : o
  14872. 22-Hac 30
    lehu : onun için
  14873. 22-Hac 30
    inde rabbi-hi : Rabbinin katında
  14874. 22-Hac 30
    ve uhıllet : ve helâl kılındı
  14875. 22-Hac 30
    lekum : sizin için, size
  14876. 22-Hac 30
    el en'âmu : büyükbaş hayvanlar
  14877. 22-Hac 30
    aleykum : size
  14878. 22-Hac 30
    fe ictenibû : artık, bundan sonra içtinap edin, kaçının
  14879. 22-Hac 30
    er ricse : pis (olan)
  14880. 22-Hac 30
    min el evsâni : putlardan
  14881. 22-Hac 30
    ve ictenibû : ve içtinap edin, kaçının
  14882. 22-Hac 30
    kavle : söz
  14883. 22-Hac 30
    ez zûri : yalan
  14884. 22-Hac 31
    hunefâe : hanifler
  14885. 22-Hac 31
    gayre : başka, değil, olmayan
  14886. 22-Hac 31
    muşrikîne : şirk koşanlar
  14887. 22-Hac 31
    ve men yuşrik : ve kim şirk koşarsa
  14888. 22-Hac 31
    fe : o zaman
  14889. 22-Hac 31
    ke ennemâ : sanki, gibi
  14890. 22-Hac 31
    harre : (yüksekten) düştü
  14891. 22-Hac 31
    min es semâi : semadan
  14892. 22-Hac 31
    fe : böylece
  14893. 22-Hac 31
    et tayru : kuş
  14894. 22-Hac 31
    ev : veya
  14895. 22-Hac 31
    tehvî bi-hi : onu indirir
  14896. 22-Hac 31
    er rîhu : rüzgâr
  14897. 22-Hac 31
    mekânin : mekân, yer
  14898. 22-Hac 32
    like : işte, böylece
  14899. 22-Hac 32
    ve men yuazzım : ve kim yüceltir, hürmet eder
  14900. 22-Hac 32
    şeâire allâhi : Allah'ın şiarları, emirleri, farzları
  14901. 22-Hac 32
    fe : böylece, o zaman
  14902. 22-Hac 32
    inne-hâ : muhakkak o
  14903. 22-Hac 32
    el kulûbi : kalpler
  14904. 22-Hac 33
    lekum : sizin için
  14905. 22-Hac 33
    menâfiu : menfaatler, yararlar, faydalar
  14906. 22-Hac 33
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  14907. 22-Hac 33
    musemmen : belirlenmiş, belirli
  14908. 22-Hac 33
    summe : sonra
  14909. 22-Hac 33
    ilâ el beyti el atîki : Beyt-i Atik (eski ev)'e, Kâbe'ye
  14910. 22-Hac 34
    ve li kulli : ve bütün, hepsi için
  14911. 22-Hac 34
    ummetin : ümmet, toplum
  14912. 22-Hac 34
    cealnâ : biz kıldık
  14913. 22-Hac 34
    menseken : mensek, usul
  14914. 22-Hac 34
    li yezkurû isme allâhi : Allah'ın ismini zikretsinler
  14915. 22-Hac 34
    min behîmeti : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan (deve, koyun, sığır cinsinden)
  14916. 22-Hac 34
    el en'âmi : hayvanlar
  14917. 22-Hac 34
    fe : böylece, artık
  14918. 22-Hac 34
    fe : artık, böylece
  14919. 22-Hac 34
    lehu : ona
  14920. 22-Hac 34
    eslimû : teslim olun
  14921. 22-Hac 34
    ve beşşir : vejdele
  14922. 22-Hac 34
    el muhbitîne : muhbitler, kalplerine ihbat konmuş olanlar
  14923. 22-Hac 35
    ellezîne : onlar, o kimseler
  14924. 22-Hac 35
    izâ zukire allâhu : Allah zikredildiği zaman
  14925. 22-Hac 35
    vecilet : titrer
  14926. 22-Hac 35
    ve es sâbirîne : ve sabredenler
  14927. 22-Hac 35
    esâbe-hum : onlara isabet eden şeyler, musîbetler
  14928. 22-Hac 35
    ve el mukîmi es salâti : ve namazı ikame edenler
  14929. 22-Hac 35
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
  14930. 22-Hac 35
    yunfikûne : infâk ederler
  14931. 22-Hac 36
    ve el budne : deve ve sığır cinsi hayvanlar
  14932. 22-Hac 36
    cealnâ-hâ : onu kıldık
  14933. 22-Hac 36
    lekum : sizin için (vardır)
  14934. 22-Hac 36
    min şeâiri allâhi : Allah'ın şiarından (emirlerinden, farzlarından)
  14935. 22-Hac 36
    lekum : sizin için (vardır)
  14936. 22-Hac 36
    fezkurûsmallâhi : öyleyse Allah'ın adını zikredin
  14937. 22-Hac 36
    aleyhâ : onun üzerine
  14938. 22-Hac 36
    savâffe : saf halinde duranlar
  14939. 22-Hac 36
    fe : artık, o zaman, öyleyse
  14940. 22-Hac 36
    izâ vecebet : düştüğü zaman
  14941. 22-Hac 36
    fe : artık, o zaman, öyleyse
  14942. 22-Hac 36
    ve at'ımû : ve doyurun, yedirin
  14943. 22-Hac 36
    el kânia : kanaatkâr olan, istemeyen
  14944. 22-Hac 36
    ve el mu'terra : ve isteyen
  14945. 22-Hac 36
    kezâlike : işteyle, böylece
  14946. 22-Hac 36
    lekum : sizin için, size
  14947. 22-Hac 36
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  14948. 22-Hac 36
    teşkurûne : şükredersiniz
  14949. 22-Hac 37
    len yenâle allâhe : asla Allah'a ulaşmaz
  14950. 22-Hac 37
    ve lâ dimâu-hâ (dem) : ve kanları olmaz (kan)
  14951. 22-Hac 37
    ve lâkin : ve ancak, fakat
  14952. 22-Hac 37
    yenâlu-hu : ona ulaşır
  14953. 22-Hac 37
    et takvâ : takva
  14954. 22-Hac 37
    kezâlike : işteyle
  14955. 22-Hac 37
    lekum : sizin için
  14956. 22-Hac 37
    li tukebbirû allâhe : Allah'ı tekbir etmeniz için
  14957. 22-Hac 37
    hedâ-kum : sizi hidayete erdirdiği şey
  14958. 22-Hac 37
    ve beşşir : vejdele
  14959. 22-Hac 37
    el muhsinîne : muhsinler (Allah'a teslim olanlar)
  14960. 22-Hac 38
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14961. 22-Hac 38
    an ellezîne : kimselerden, onlardan
  14962. 22-Hac 38
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  14963. 22-Hac 38
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14964. 22-Hac 38
    kulle : hepsi, bütün
  14965. 22-Hac 38
    kefûrin : kâfirler
  14966. 22-Hac 39
    uzine : izin verildi
  14967. 22-Hac 39
    li ellezîne : o kimselere, onlara
  14968. 22-Hac 39
    yukâtelûne : savaşıyorlar
  14969. 22-Hac 39
    bi enne-hum : onların olması sebebiyle
  14970. 22-Hac 39
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  14971. 22-Hac 39
    le : mutlaka, elbette
  14972. 22-Hac 40
    ellezîne : o kimseler, onlar
  14973. 22-Hac 40
    en yekûlû : demeleri
  14974. 22-Hac 40
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  14975. 22-Hac 40
    def'ullâhi ense : Allah'ın insanları defetmesi
  14976. 22-Hac 40
    le : elbette, mutlaka
  14977. 22-Hac 40
    huddimet : yıkıldı, harap oldu
  14978. 22-Hac 40
    ve biyaun : ve (hristiyanların) kiliseleri
  14979. 22-Hac 40
    ve salavâtun : ve (yahudilerin) havraları
  14980. 22-Hac 40
    ve mesâcidu : ve (müslümanların) mescidleri
  14981. 22-Hac 40
    yuzkeru : zikredilir
  14982. 22-Hac 40
    hesmullâhi (fîhâ ismullâhi) : içinde Allah'ın ismi
  14983. 22-Hac 40
    kesîran : çok
  14984. 22-Hac 40
    ve le : ve mutlaka
  14985. 22-Hac 40
    yansurennallâhu : Allah yardım eder
  14986. 22-Hac 40
    men : kişi, kimse
  14987. 22-Hac 40
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  14988. 22-Hac 40
    le : elbette
  14989. 22-Hac 41
    ellezîne : o kimseler, onlar
  14990. 22-Hac 41
    mekkennâ-hum : onlara imkân verdik
  14991. 22-Hac 41
    el ardı : yeryüzünde
  14992. 22-Hac 41
    ekâmû es salâte : namazı ikame ettiler (ederler, kılarlar)
  14993. 22-Hac 41
    ve âtevu ez zekâte : ve zekâtı verdiler (verirler)
  14994. 22-Hac 41
    ve emerû : ve emrettiler (emrederler)
  14995. 22-Hac 41
    bi el ma'rûfi : irfan ile
  14996. 22-Hac 41
    ve nehev : ve nehyettiler (nehyederler, yasaklarlar)
  14997. 22-Hac 41
    an el munkeri : münkerden, inkârdan, kötülükten
  14998. 22-Hac 41
    ve li allâhi : ve Allah'a aittir
  14999. 22-Hac 41
    âkıbetu : sonu
  15000. 22-Hac 41
    el umûri : işler
  15001. 22-Hac 42
    ve in : ve eğer, ise
  15002. 22-Hac 42
    yukezzibû-ke : seni yalanlıyorlar
  15003. 22-Hac 42
    fe : o zaman
  15004. 22-Hac 42
    kezzebet : yalanladı
  15005. 22-Hac 42
    kable-hum : onlardan önce
  15006. 22-Hac 42
    ve âdun : ve Adn (kavmi)
  15007. 22-Hac 42
    ve semûdun : ve Semud (kavmi)
  15008. 22-Hac 43
    ve kavmu ibrâhîme : ve İbrâhîm kavmi
  15009. 22-Hac 43
    ve kavmu lûtın : ve Lut kavmi
  15010. 22-Hac 44
    ve ashâbu medyene : ve Medyen halkı
  15011. 22-Hac 44
    ve kuzzibe : ve yalanlandı
  15012. 22-Hac 44
    fe emleytu : o zaman mühlet verdim
  15013. 22-Hac 44
    li el kâfirîne : inkâr edenlere, kâfirlere
  15014. 22-Hac 44
    summe : sonra
  15015. 22-Hac 44
    ehaztu-hum : onları aldım, yakaladım
  15016. 22-Hac 44
    fe : o zaman, o taktirde
  15017. 22-Hac 44
    keyfe kane : nasıl oldu
  15018. 22-Hac 44
    nekîri : cezalandırmam
  15019. 22-Hac 45
    fe ke eyyin : böylece niceleri gibi
  15020. 22-Hac 45
    min karyetin : ülkelerden
  15021. 22-Hac 45
    ehleknâ-hâ : onu helâk ettik
  15022. 22-Hac 45
    ve hiye : ve o
  15023. 22-Hac 45
    limetun : zalimler
  15024. 22-Hac 45
    fe hiye : artık o
  15025. 22-Hac 45
    viyetun alâ : üzerine çökmüş, yıkılmış
  15026. 22-Hac 45
    ve bi'rin : ve kuyu
  15027. 22-Hac 45
    ve kasrın : ve köşkler, saraylar
  15028. 22-Hac 45
    meşîdin : yüksek bina
  15029. 22-Hac 46
    e fe lem yesîrû : dolaşmadılar mı (dolaşmıyorlar mı, gezmiyorlar mı)
  15030. 22-Hac 46
    el ardı : yeryüzünde
  15031. 22-Hac 46
    fe tekûne : o zaman olur
  15032. 22-Hac 46
    lehum : onların
  15033. 22-Hac 46
    ya'kılûne : akıl ederler
  15034. 22-Hac 46
    ev : veya
  15035. 22-Hac 46
    yesmeûne : işitirler
  15036. 22-Hac 46
    fe inne-hâ : fakat o
  15037. 22-Hac 46
    el ebsâru : gözler
  15038. 22-Hac 46
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  15039. 22-Hac 46
    el kulûbu : kalpler
  15040. 22-Hac 46
    elletî : o ki
  15041. 22-Hac 46
    es sudûri (es sadru) : sinelerde, göğüslerde (göğüs)
  15042. 22-Hac 47
    ve yesta'cilûne-ke : ve senden acele (olarak) istiyorlar
  15043. 22-Hac 47
    bi el azâbi : azabı
  15044. 22-Hac 47
    ve len yuhlife allâhu : ve Allah asla dönmez (mutlaka yerine getirir)
  15045. 22-Hac 47
    va'de-hu : onun vaadi
  15046. 22-Hac 47
    ve inne : ve muhakkak
  15047. 22-Hac 47
    yevmen : bir gün
  15048. 22-Hac 47
    inde : yanında, katında
  15049. 22-Hac 47
    rabbi-ke : senin Rabbin
  15050. 22-Hac 47
    ke : gibi
  15051. 22-Hac 47
    elfi : 1000 (bin)
  15052. 22-Hac 47
    senetin : sene
  15053. 22-Hac 47
    teuddûne : saydığınız, sayıyorsunuz (adetlendiriyorsunuz)
  15054. 22-Hac 48
    ve ke eyyin : ve niceleri gibi
  15055. 22-Hac 48
    min karyetin : ülkelerden
  15056. 22-Hac 48
    emleytu : mühlet verdim
  15057. 22-Hac 48
    lehâ : ona
  15058. 22-Hac 48
    ve hiye : ve o
  15059. 22-Hac 48
    limetun : zalimler
  15060. 22-Hac 48
    summe : sonra
  15061. 22-Hac 48
    ehaztu-hâ : onu aldım (yakaladım)
  15062. 22-Hac 48
    ve ileyye : ve bana
  15063. 22-Hac 48
    el masîru : dönüş
  15064. 22-Hac 49
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  15065. 22-Hac 49
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  15066. 22-Hac 49
    ene : ben
  15067. 22-Hac 49
    lekum : size, sizin için
  15068. 22-Hac 49
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  15069. 22-Hac 50
    fe : o zaman,
  15070. 22-Hac 50
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15071. 22-Hac 50
    âmenû : âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen
  15072. 22-Hac 50
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi)
  15073. 22-Hac 50
    lehum magfiretun : onlar için mağfiret
  15074. 22-Hac 50
    ve rızkun : ve rızık
  15075. 22-Hac 50
    kerîmun : kerim, bol, temiz, helâl
  15076. 22-Hac 51
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15077. 22-Hac 51
    seav : çalıştı, çaba harcadı
  15078. 22-Hac 51
    muâcizîne : aciz bırakanlar
  15079. 22-Hac 51
    ulâike : işte onlar
  15080. 22-Hac 51
    ashâbu el cehîmi : cehennem ehlidir (halkıdır)
  15081. 22-Hac 52
    veerselnâ : vendermedik
  15082. 22-Hac 52
    min kabli-ke : senden önce
  15083. 22-Hac 52
    min resûlin : resûlden
  15084. 22-Hac 52
    venebiyyin : ve bir nebî, bir peygamber yoktur
  15085. 22-Hac 52
    izâ temennâ : temenni ettiği zaman, dilediği zaman
  15086. 22-Hac 52
    elka eş şeytânu : şeytan ilka eder, ulaştırır
  15087. 22-Hac 52
    umniyyeti-hî : onun dileğinin, temennisininine
  15088. 22-Hac 52
    fe yensehu allâhu : o zaman Allah kaldırır, iptal eder, nesheder
  15089. 22-Hac 52
    eş şeytânu : şeytan
  15090. 22-Hac 52
    summe : sonra
  15091. 22-Hac 52
    vallâhu (ve allahu) : ve Allah
  15092. 22-Hac 53
    li yec'ale : kılmak içindir
  15093. 22-Hac 53
    eş şeytânu : şeytan
  15094. 22-Hac 53
    fitneten : fitne, imtihan
  15095. 22-Hac 53
    li ellezîne : o kimseler için
  15096. 22-Hac 53
    ve elsiyeti : ve kasiyet, kararma
  15097. 22-Hac 53
    ve inne : ve muhakkak
  15098. 22-Hac 53
    ez zâlimîne : zalimler
  15099. 22-Hac 53
    le : mutlaka, gerçekten, elbette
  15100. 22-Hac 54
    ve li ya'leme : ve bilmeleri için
  15101. 22-Hac 54
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15102. 22-Hac 54
    ûtu el ılme : ilim verildi
  15103. 22-Hac 54
    ennehu : onun olduğu
  15104. 22-Hac 54
    el hakku : hak
  15105. 22-Hac 54
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  15106. 22-Hac 54
    fe yu'minû : böylece îmân ederler
  15107. 22-Hac 54
    fe tuhbite \n(ahbete) : böylece ihbat eder, mutmain olur \n: (huşû duydu, mutmain oldu)
  15108. 22-Hac 54
    lehu : ona
  15109. 22-Hac 54
    ve innallâhe (inne allâhe) : ve muhakkak Allah
  15110. 22-Hac 54
    le : elbette, mutlaka
  15111. 22-Hac 54
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  15112. 22-Hac 55
    veyezâlu : ve zail olmaz (devam eder)
  15113. 22-Hac 55
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  15114. 22-Hac 55
    miryetin : şüpheinde, şüphede
  15115. 22-Hac 55
    te'tiye-hum : onlara gelir
  15116. 22-Hac 55
    es sâatu : o saat (kıyâmet saati)
  15117. 22-Hac 55
    bagteten : ansızın
  15118. 22-Hac 55
    ev : veya
  15119. 22-Hac 55
    ye'tiye-hum : onlara gelir
  15120. 22-Hac 55
    yevmin : bir günün
  15121. 22-Hac 56
    el mulku : mülk, saltanat, idare
  15122. 22-Hac 56
    yevme izin : izin günü
  15123. 22-Hac 56
    beyne-hum : onların arasında
  15124. 22-Hac 56
    fe : o zaman
  15125. 22-Hac 56
    ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  15126. 22-Hac 56
    ve amilû es sâlihâti : ve salih (nefsi tezkiye edici) ameller yapanlar
  15127. 22-Hac 56
    cennâtin naîmi : naim cennetlerinde
  15128. 22-Hac 57
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15129. 22-Hac 57
    keferû : inkâr ettiler
  15130. 22-Hac 57
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  15131. 22-Hac 57
    fe : böylece
  15132. 22-Hac 57
    ulâike : işte onlar
  15133. 22-Hac 57
    lehum : onlar için, onlara (vardır)
  15134. 22-Hac 58
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15135. 22-Hac 58
    cerû : hicret ettiler
  15136. 22-Hac 58
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  15137. 22-Hac 58
    summe : sonra
  15138. 22-Hac 58
    ev : veya
  15139. 22-Hac 58
    le yerzukanne-hum : mutlaka onları rızıklandıracaktır
  15140. 22-Hac 58
    rızkan hasenen : güzel bir rızık
  15141. 22-Hac 58
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  15142. 22-Hac 58
    le huve : mutlaka odur
  15143. 22-Hac 58
    er râzikîne : rızık verenler
  15144. 22-Hac 59
    le yudhılenne-hum : muhakkak onları dahil edecektir, girdirecektir
  15145. 22-Hac 59
    mudhalen : dahil edilen yer, mekân
  15146. 22-Hac 59
    yerdavne-hu : ondan razı olurlar
  15147. 22-Hac 59
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  15148. 22-Hac 59
    le : mutlaka, elbette
  15149. 22-Hac 60
    like : işte bu, işteyle
  15150. 22-Hac 60
    ve men : ve kim
  15151. 22-Hac 60
    âkabe : ikab etti, karşılık verdi, ceza verdi
  15152. 22-Hac 60
    ûkıbe : ikab edildi, cezalandırıldı, haksızlık yapıldı
  15153. 22-Hac 60
    summe : sonra
  15154. 22-Hac 60
    bugıye : azgınlık yapıldı, haksızlık yapıldı (haklarına tecavüz edildi)
  15155. 22-Hac 60
    aleyhi : ona
  15156. 22-Hac 60
    le yansuru enne-hu allâhu : mutlaka Allah ona yardım eder
  15157. 22-Hac 60
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  15158. 22-Hac 60
    le : mutlaka, elbette
  15159. 22-Hac 61
    like : bu, işteyle
  15160. 22-Hac 61
    bi enne : sebebiyle, çünkü
  15161. 22-Hac 61
    allâhe : Allah
  15162. 22-Hac 61
    el leyle : gece
  15163. 22-Hac 61
    en nehâri : gündüzün içine
  15164. 22-Hac 61
    ve yûlicu : ve girdirir, sokar
  15165. 22-Hac 61
    en nehâre : gündüz
  15166. 22-Hac 61
    el leyli : geceninine
  15167. 22-Hac 61
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  15168. 22-Hac 61
    semîun : en iyi işitendir
  15169. 22-Hac 62
    like : bu, işteyle
  15170. 22-Hac 62
    bi enne : sebebiyle, çünkü
  15171. 22-Hac 62
    allâhe : Allah
  15172. 22-Hac 62
    huve : o
  15173. 22-Hac 62
    el hakku : hakk
  15174. 22-Hac 62
    ve enne : ve muhakkak
  15175. 22-Hac 62
    yedne : dua ediyorlar, tapıyorlar
  15176. 22-Hac 62
    huve : o
  15177. 22-Hac 62
    el bâtılu : bâtıl
  15178. 22-Hac 62
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  15179. 22-Hac 62
    huve : o
  15180. 22-Hac 62
    el aliyyu : âli, yüce
  15181. 22-Hac 62
    el kebîru : kebir, büyük
  15182. 22-Hac 63
    e lem tere : görmedin mi
  15183. 22-Hac 63
    enne allâhe : muhakkak Allah
  15184. 22-Hac 63
    enzele : indirdi
  15185. 22-Hac 63
    min es semâi : semadan
  15186. 22-Hac 63
    en : su
  15187. 22-Hac 63
    fe tusbihu : böylece olur
  15188. 22-Hac 63
    el ardu : yeryüzü
  15189. 22-Hac 63
    muhdarreten : yeşermiş, yeşillenmiş
  15190. 22-Hac 63
    inne allâhe : muhakkak Allah
  15191. 22-Hac 64
    lehu : onun, ona ait
  15192. 22-Hac 64
    es semâvâti : semalarda
  15193. 22-Hac 64
    ve mâ : ve şey(ler)
  15194. 22-Hac 64
    el ardı : yeryüzünde
  15195. 22-Hac 64
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  15196. 22-Hac 64
    le huve : mutlaka o
  15197. 22-Hac 64
    el ganiyyu : gani, mustağni, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan
  15198. 22-Hac 64
    el hamîdu : hamdedilen
  15199. 22-Hac 65
    e lem tere : görmedin mi
  15200. 22-Hac 65
    enne allâhe : muhakkak Allah
  15201. 22-Hac 65
    lekum : sizin için, size
  15202. 22-Hac 65
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  15203. 22-Hac 65
    ve el fulke : ve gemiler
  15204. 22-Hac 65
    tecrî : akar, akıp gider
  15205. 22-Hac 65
    el bahri : denizde
  15206. 22-Hac 65
    bi emri-hi : onun emriyle
  15207. 22-Hac 65
    ve yumsiku \n(emseke) : ve tutar \n: (tuttu)
  15208. 22-Hac 65
    es semâe : sema
  15209. 22-Hac 65
    en tekaa : düşmek
  15210. 22-Hac 65
    alel ardı (alâ el ardı) : arz üzerine, yeryüzü üzerine
  15211. 22-Hac 65
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  15212. 22-Hac 65
    bi en nâsi : insanlara
  15213. 22-Hac 65
    le raûfun : çok şefkatli
  15214. 22-Hac 66
    ve huve ellezî : ve o ki
  15215. 22-Hac 66
    summe : sonra
  15216. 22-Hac 66
    summe : sonra
  15217. 22-Hac 66
    inne : muhakkak
  15218. 22-Hac 66
    el insâne : insan
  15219. 22-Hac 66
    le : gerçekten
  15220. 22-Hac 66
    kefûrun : çok nankördür
  15221. 22-Hac 67
    li kulli ummetin : bütün ümmetler için
  15222. 22-Hac 67
    cealnâ : kıldık
  15223. 22-Hac 67
    menseken : mensek, şeriat
  15224. 22-Hac 67
    fe lâ yunâziunne-ke : öyleyse seninle niza etmesinler, çekişmesinler
  15225. 22-Hac 67
    el emri : emirde (emrimde)
  15226. 22-Hac 67
    ved'u : davet et
  15227. 22-Hac 67
    ilâ rabbi-ke : Rabbine
  15228. 22-Hac 67
    inne-ke : muhakkak sen
  15229. 22-Hac 67
    le : mutlaka, elbette
  15230. 22-Hac 67
    alâ huden : hidayet üzerinde
  15231. 22-Hac 67
    mustekîmin : Allah'a doğru istikamet verilmiş olan
  15232. 22-Hac 68
    ve in : ve eğer
  15233. 22-Hac 68
    delû-ke : seninle mücâdele ettiler
  15234. 22-Hac 68
    fe kulillâhu (kul allâhu) : o taktirde de ki Allah
  15235. 22-Hac 68
    a'lemu : en iyi bilir
  15236. 22-Hac 68
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  15237. 22-Hac 69
    beyne-kum : sizin aranızda
  15238. 22-Hac 69
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  15239. 22-Hac 69
    fîhi tahtelifûne : onun hakkında ihtilâf ettiğiniz
  15240. 22-Hac 70
    e lem ta'lem : bilmiyor musun
  15241. 22-Hac 70
    enne allâhe : Allah'ın olduğunu
  15242. 22-Hac 70
    ya'lemu : bilir
  15243. 22-Hac 70
    es semâi : semalarda
  15244. 22-Hac 70
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  15245. 22-Hac 70
    inne : muhakkak
  15246. 22-Hac 70
    like : o, bu
  15247. 22-Hac 70
    inne : muhakkak
  15248. 22-Hac 70
    like : o, bu
  15249. 22-Hac 70
    yesîrun : kolay(dır)
  15250. 22-Hac 71
    ve ya'budûne : ve tapıyorlar
  15251. 22-Hac 71
    lem yunezzil : indirmedi (indirilmedi)
  15252. 22-Hac 71
    bihî sultânen : ona bir sultan, bir delil
  15253. 22-Hac 71
    ve mâ : ve şeylere
  15254. 22-Hac 71
    leyse : değil, yoktur
  15255. 22-Hac 71
    lehum : onların
  15256. 22-Hac 71
    ve mâ : ve yoktur
  15257. 22-Hac 71
    li ez zâlimîne : zalimler için
  15258. 22-Hac 72
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  15259. 22-Hac 72
    aleyhim : onlara
  15260. 22-Hac 72
    beyyinâtin : açıklanmış, apaçık
  15261. 22-Hac 72
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  15262. 22-Hac 72
    el munkere : münker, sıkıntı
  15263. 22-Hac 72
    yekâdûne : neredeyse, az kalsın
  15264. 22-Hac 72
    yestûne : saldırırlar
  15265. 22-Hac 72
    billezîne : o kimseleri
  15266. 22-Hac 72
    yetlûne : okuyorlar
  15267. 22-Hac 72
    aleyhim : onlara
  15268. 22-Hac 72
    e fe unebbiu-kum : o zaman size haber vereyim mi
  15269. 22-Hac 72
    bi şerrin : daha kötüsünü, şerr olanı
  15270. 22-Hac 72
    en nâru : ateş
  15271. 22-Hac 72
    vaadehallâhu (vaade-hâ allâhu) : Allah onu vaadetti
  15272. 22-Hac 72
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  15273. 22-Hac 72
    ve bi'se : ve ne kötü
  15274. 22-Hac 72
    el masîru : dönüş, dönüş yeri
  15275. 22-Hac 73
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  15276. 22-Hac 73
    duribe meselun : bir misal, bir örnek verildi
  15277. 22-Hac 73
    festemiû (fe istemiû) : haydi, öyleyse dinleyin (işitin)
  15278. 22-Hac 73
    lehu : onu
  15279. 22-Hac 73
    inne : muhakkak
  15280. 22-Hac 73
    ellezîne tedne : dua ettikleriniz, taptıklarınız
  15281. 22-Hac 73
    len yahlukû : asla yaratamazlar
  15282. 22-Hac 73
    zubâben : bir sinek
  15283. 22-Hac 73
    ve lev ictemeû : ve biraraya gelseler, toplansalar bile
  15284. 22-Hac 73
    lehu : onun için
  15285. 22-Hac 73
    ve in : ve eğer
  15286. 22-Hac 73
    yeslub-hum \n(selebe) : onlardan (bir şey) kapıp kaçar \n: (kapıp kaçtı)
  15287. 22-Hac 73
    ez zubâbu : sinek
  15288. 22-Hac 73
    şey'en : bir şey
  15289. 22-Hac 73
    yestenkızû-hu : onu kurtaramazlar
  15290. 22-Hac 73
    et tâlibu : talep eden, isteyen
  15291. 22-Hac 73
    ve el matlûbu : ve (kendisinden) talep edilen, istenen
  15292. 22-Hac 74
    kaderû allâhe : Allah'ı takdir edemediler
  15293. 22-Hac 74
    inne allâhe : muhakkak Allah
  15294. 22-Hac 74
    le : elbette
  15295. 22-Hac 75
    min el melâiketi : meleklerden
  15296. 22-Hac 75
    rusulen : resûller
  15297. 22-Hac 75
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  15298. 22-Hac 75
    inne allâhe : muhakkak Allah
  15299. 22-Hac 75
    semîun : (en iyi) işitendir
  15300. 22-Hac 76
    ya'lemu : bilir
  15301. 22-Hac 76
    beyne eydî-him : onların önlerindeki şeyi (elleri arasındakini)
  15302. 22-Hac 76
    vehalfe-hum : ve onların arkalarındaki şeyi
  15303. 22-Hac 76
    ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
  15304. 22-Hac 76
    turceu : döndürülür
  15305. 22-Hac 76
    el umûru : emirler
  15306. 22-Hac 77
    eyyuhâ ellezîne : ey o kimseler
  15307. 22-Hac 77
    âmenûrkeû (âmenû irkeû) : âmenû olanlar, rükû edin
  15308. 22-Hac 77
    vescudû (ve uscudû) : ve secde edin
  15309. 22-Hac 77
    va'budû (ve u'budû) : ve kulluk edin
  15310. 22-Hac 77
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  15311. 22-Hac 77
    vef'alûl hayre(ve if'alû el hayre) : ve hayır işleyin
  15312. 22-Hac 77
    leallekum : umulur ki böylece siz
  15313. 22-Hac 77
    tuflihûne : felâha eresiniz
  15314. 22-Hac 78
    ve câhidû : ve cihad edin
  15315. 22-Hac 78
    huve ictebâ-kum : o sizi seçti
  15316. 22-Hac 78
    veceale : ve kılmadı, yapmadı
  15317. 22-Hac 78
    aleykum : sizin üzerinize, size
  15318. 22-Hac 78
    ed dîni : dîn hakkında, dîn konusunda
  15319. 22-Hac 78
    millete : millet, dîn
  15320. 22-Hac 78
    ebî-kum : sizin babanız
  15321. 22-Hac 78
    ibrâhîme : İbrâhîm
  15322. 22-Hac 78
    huve : o
  15323. 22-Hac 78
    semma-kum : sizi isimlendirdi
  15324. 22-Hac 78
    el muslimîne : müslümanlar (Allah'a teslim olanlar)
  15325. 22-Hac 78
    ve fî hâzâ : ve bunda
  15326. 22-Hac 78
    li yekûne er resûlu : resûl olsun diye
  15327. 22-Hac 78
    şehîden : şahit (olarak)
  15328. 22-Hac 78
    aleykum : sizin üzerinize, size
  15329. 22-Hac 78
    ve tekûnû : ve siz olun
  15330. 22-Hac 78
    şuhedâe : şahitler
  15331. 22-Hac 78
    alâ en nâsi : insanlar üzerine
  15332. 22-Hac 78
    fe ekîmû es salâte : o halde namazı ikame edin
  15333. 22-Hac 78
    ve âtu ez zekâte : ve zekâtı verin
  15334. 22-Hac 78
    va'tesımû (ve ı'tesımû) : ve tutunun, sarılın
  15335. 22-Hac 78
    huve : o
  15336. 22-Hac 78
    mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
  15337. 22-Hac 78
    fe ni'me el mevlâ : öyleyse nezel dost
  15338. 22-Hac 78
    ve ni'me en nasîru : ve nezel yardımcı
  15339. 23-Mü'minûn 1
    efleha : felâha erdi
  15340. 23-Mü'minûn 1
    el mu'minûne : mü'minler
  15341. 23-Mü'minûn 2
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15342. 23-Mü'minûn 2
    hâşiûne : huşû duyanlar
  15343. 23-Mü'minûn 3
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15344. 23-Mü'minûn 3
    anil lagvi (an el lagvi) : boş şeylerden, boş sözlerden
  15345. 23-Mü'minûn 3
    mu'ridûne : yüz çevirenlerdir
  15346. 23-Mü'minûn 4
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15347. 23-Mü'minûn 4
    li ez zekâti : zekâtı
  15348. 23-Mü'minûn 4
    fâilûne : yapanlar, yerine getirenler
  15349. 23-Mü'minûn 5
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15350. 23-Mü'minûn 5
    hâfizûne : koruyanlar
  15351. 23-Mü'minûn 6
    alâ ezvâci-him : onların (kendi) zevcelerine
  15352. 23-Mü'minûn 6
    ev : veya
  15353. 23-Mü'minûn 6
    meleket : sahip oldukları şeyler
  15354. 23-Mü'minûn 6
    eymânu-hum : onların elleri
  15355. 23-Mü'minûn 6
    fe inne-hum : o taktirde muhakkak onlar
  15356. 23-Mü'minûn 6
    melûmîne : levmedilmiş, kınanmış
  15357. 23-Mü'minûn 7
    fe menibtegâ (men ibtegâ) : artık kim isterse
  15358. 23-Mü'minûn 7
    verâelike : bunun arkasında, bunun ötesinde
  15359. 23-Mü'minûn 7
    fe ulâike : o taktirdete onlar
  15360. 23-Mü'minûn 7
    el âdûne : haddi aşanlar
  15361. 23-Mü'minûn 8
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15362. 23-Mü'minûn 8
    li emânâti-him : emanetlerine
  15363. 23-Mü'minûn 8
    ve ahdi-him : ve ahdlerine
  15364. 23-Mü'minûn 8
    râûne : riayet edenler, koruyanlar, uyanlar, sadık olanlar
  15365. 23-Mü'minûn 9
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15366. 23-Mü'minûn 9
    yuhâfızûne : muhafaza ederler, devam ettirirler
  15367. 23-Mü'minûn 10
    ulâike : işte onlar
  15368. 23-Mü'minûn 10
    el vârisûne : varisler, miras sahipleri
  15369. 23-Mü'minûn 11
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15370. 23-Mü'minûn 11
    yerisûne : varis olacaklar
  15371. 23-Mü'minûn 11
    el firdevse : firdevs (cenneti)
  15372. 23-Mü'minûn 11
    hâlidûne : ebedî kalanlar
  15373. 23-Mü'minûn 12
    ve lekad : ve andolsun
  15374. 23-Mü'minûn 12
    el insâne : insan
  15375. 23-Mü'minûn 12
    min sulâletin : özünden
  15376. 23-Mü'minûn 13
    summe : sonra
  15377. 23-Mü'minûn 13
    cealnâ-hu : onu kıldık
  15378. 23-Mü'minûn 13
    nutfeten : nutfe, damla
  15379. 23-Mü'minûn 13
    mekînin : sağlam, kuvvetli
  15380. 23-Mü'minûn 14
    summe : sonra
  15381. 23-Mü'minûn 14
    en nutfete : bir nutfe, bir damla
  15382. 23-Mü'minûn 14
    alakaten : alaka (rahim duvarına bir noktadan bağlı olan), embriyo
  15383. 23-Mü'minûn 14
    fe halaknâ : sonra yarattık
  15384. 23-Mü'minûn 14
    el alakate : alaka (rahim duvarına bir noktadan bağlı olan), embriyo
  15385. 23-Mü'minûn 14
    mudgaten : (bir çiğnem et görünümünde) mudga, cenin
  15386. 23-Mü'minûn 14
    fe halaknâ : sonra yarattık
  15387. 23-Mü'minûn 14
    el mudgate : (bir çiğnem et görünümünde) mudga, cenin
  15388. 23-Mü'minûn 14
    izâmen : kemik
  15389. 23-Mü'minûn 14
    fe kesevnâ : sonra giydirdik (üzerini kapladık)
  15390. 23-Mü'minûn 14
    el izâme : kemik
  15391. 23-Mü'minûn 14
    lahmen : et
  15392. 23-Mü'minûn 14
    summe : sonra
  15393. 23-Mü'minûn 14
    enşe'nâ-hu : biz onu inşa ettik, şekillendirdik
  15394. 23-Mü'minûn 14
    fe : öyleyse, işteyle
  15395. 23-Mü'minûn 14
    tebârekallâhu : Allah tebarektir, mübarektir (tebâreke allâhu)
  15396. 23-Mü'minûn 14
    ahsenu : enzel
  15397. 23-Mü'minûn 14
    el hâlikîne : halkedenler, yaratanlar, yaratıcılar
  15398. 23-Mü'minûn 15
    summe : sonra
  15399. 23-Mü'minûn 15
    inne-kum : muhakkak siz
  15400. 23-Mü'minûn 15
    ba'delike : bundan sonra
  15401. 23-Mü'minûn 15
    le meyyitûn : mutlaka ölecek olanlarsınız
  15402. 23-Mü'minûn 16
    summe : sonra
  15403. 23-Mü'minûn 16
    inne-kum : muhakkak siz
  15404. 23-Mü'minûn 16
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  15405. 23-Mü'minûn 16
    tub'asûne : beas olunacaksınız, yeniden diriltileceksiniz
  15406. 23-Mü'minûn 17
    ve lekad : ve andolsun
  15407. 23-Mü'minûn 17
    fevka-kum : sizin üzerinizde
  15408. 23-Mü'minûn 17
    seb'a : yedi (7)
  15409. 23-Mü'minûn 17
    ve mâ kunnâ : ve biz değiliz
  15410. 23-Mü'minûn 17
    anil halkı (an el halkı) : yaratmaktan
  15411. 23-Mü'minûn 17
    gâfilîne : gâfil olanlar
  15412. 23-Mü'minûn 18
    ve enzel-nâ : ve biz indirdik
  15413. 23-Mü'minûn 18
    min es semâi : semadan
  15414. 23-Mü'minûn 18
    en : su
  15415. 23-Mü'minûn 18
    bi kaderin : kader ile, takdir edilmiş miktarda, bir ölçü ile
  15416. 23-Mü'minûn 18
    fe : böylece
  15417. 23-Mü'minûn 18
    eskennâ-hu : onu iskân ettik, yerleştirdik, durdurduk
  15418. 23-Mü'minûn 18
    el ardı : yeryüzünde
  15419. 23-Mü'minûn 18
    ve in-nâ : ve muhakkak biz
  15420. 23-Mü'minûn 18
    zehâbin : giderme
  15421. 23-Mü'minûn 18
    le : mutlaka, elbette
  15422. 23-Mü'minûn 18
    kâdirûne : kaadir olanlar, muktedir olanlar, gücü yetenler
  15423. 23-Mü'minûn 19
    fe : böylelikle, böylece
  15424. 23-Mü'minûn 19
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  15425. 23-Mü'minûn 19
    lekum : sizin için
  15426. 23-Mü'minûn 19
    cennâtin : cennetler, (ağaçlı) bahçeler
  15427. 23-Mü'minûn 19
    ve a'nâbin : ve üzümlerden, bağlardan
  15428. 23-Mü'minûn 19
    lekum : sizin için (vardır)
  15429. 23-Mü'minûn 19
    fevâki-hu : onun meyveleri
  15430. 23-Mü'minûn 19
    kesîretun : (pek) çoktur, çok (vardır)
  15431. 23-Mü'minûn 19
    ve min-hâ : ve onlardan
  15432. 23-Mü'minûn 19
    te'kulûne : siz yersiniz
  15433. 23-Mü'minûn 20
    ve şecereten : ve ağaç
  15434. 23-Mü'minûn 20
    min tûri seynâe : Turi Sina'dan
  15435. 23-Mü'minûn 20
    tenbutu : biter, yetişir
  15436. 23-Mü'minûn 20
    bi ed duhni : yağı
  15437. 23-Mü'minûn 20
    ve sıbgın : ve bir katık
  15438. 23-Mü'minûn 20
    li el âkilîne : yiyenler için
  15439. 23-Mü'minûn 21
    ve inne : ve muhakkak
  15440. 23-Mü'minûn 21
    lekum : sizin için (vardır)
  15441. 23-Mü'minûn 21
    el en'âmi : hayvanlarda
  15442. 23-Mü'minûn 21
    le ibreten : ibret, bir ders
  15443. 23-Mü'minûn 21
    ve lekum : ve sizin için (vardır)
  15444. 23-Mü'minûn 21
    menâfiu : menfaatler, faydalar
  15445. 23-Mü'minûn 21
    kesîretun : (pek) çok, birçok, çoktur
  15446. 23-Mü'minûn 21
    ve min-hâ : ve ondan
  15447. 23-Mü'minûn 21
    te'kulûne : yersiniz
  15448. 23-Mü'minûn 22
    ve aleyhâ : ve onun üzerinde
  15449. 23-Mü'minûn 22
    ve alâ el fulki : ve gemilerin üzerinde
  15450. 23-Mü'minûn 22
    tuhmelûne : taşınırsınız
  15451. 23-Mü'minûn 23
    ve lekad : ve andolsun
  15452. 23-Mü'minûn 23
    ersel-nâ : biz gönderdik
  15453. 23-Mü'minûn 23
    fe : böylece
  15454. 23-Mü'minûn 23
    le : dedi
  15455. 23-Mü'minûn 23
    u'budullâhe (u'budu allâhe) : Allah'a kul olun
  15456. 23-Mü'minûn 23
    lekum : sizin için yoktur
  15457. 23-Mü'minûn 23
    e fetettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)
  15458. 23-Mü'minûn 24
    fele : böylece, bunun üzerine dedi
  15459. 23-Mü'minûn 24
    el meleu : halk, eşraf, ileri gelenler
  15460. 23-Mü'minûn 24
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  15461. 23-Mü'minûn 24
    beşerun : beşer, insan
  15462. 23-Mü'minûn 24
    en yetefaddale : üstün olmak, hükmetmek
  15463. 23-Mü'minûn 24
    aleykum : sizin üzerinize, size
  15464. 23-Mü'minûn 24
    ve lev : ve eğer
  15465. 23-Mü'minûn 24
    şâallâhu (şâe allâhu) : Allah diledi
  15466. 23-Mü'minûn 24
    le enzele : mutlaka indirirdi
  15467. 23-Mü'minûn 24
    melâiketen : melekler
  15468. 23-Mü'minûn 24
    semi'nâ : işitmedik
  15469. 23-Mü'minûn 24
    âbâine el evvelîne : evvelki babalarımız, atalarımız
  15470. 23-Mü'minûn 25
    in huve : o ancak olur
  15471. 23-Mü'minûn 25
    cinnetun : cinnet getirmiş
  15472. 23-Mü'minûn 25
    fe : o zaman, öyleyse, o halde
  15473. 23-Mü'minûn 25
    terabbasû : bekleyin, gözetim altında tutun
  15474. 23-Mü'minûn 26
    le : dedi
  15475. 23-Mü'minûn 26
    kezzebû-ni : beni yalanladılar
  15476. 23-Mü'minûn 27
    fe : o zaman, böylece
  15477. 23-Mü'minûn 27
    evhay-nâ : biz vahyettik
  15478. 23-Mü'minûn 27
    ileyhi : ona
  15479. 23-Mü'minûn 27
    en ısnai : yapmasını
  15480. 23-Mü'minûn 27
    el fulke : gemi
  15481. 23-Mü'minûn 27
    ve vahyi-nâ : ve vahyimizle
  15482. 23-Mü'minûn 27
    fe : böylece
  15483. 23-Mü'minûn 27
    izâ câe : geldiği zaman
  15484. 23-Mü'minûn 27
    emru-nâ : bizim emrimiz
  15485. 23-Mü'minûn 27
    vere : ve fevaran etti, kaynadı
  15486. 23-Mü'minûn 27
    et tennûru : tennur, kazan
  15487. 23-Mü'minûn 27
    fesluk (fe usluk) : hemen koy
  15488. 23-Mü'minûn 27
    zevceynisneyni : her çiften ikişer
  15489. 23-Mü'minûn 27
    ve ehleke : ve senin maiyetin, senin ailen
  15490. 23-Mü'minûn 27
    men : kimse, kim
  15491. 23-Mü'minûn 27
    sebeka : geçti
  15492. 23-Mü'minûn 27
    aleyhi : onun üzerine (onun hakkında)
  15493. 23-Mü'minûn 27
    el kavlu : söz
  15494. 23-Mü'minûn 27
    ve lâ tuhâtıb-nî : ve bana hitap etme
  15495. 23-Mü'minûn 27
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
  15496. 23-Mü'minûn 27
    inne-hum : muhakkak onlar
  15497. 23-Mü'minûn 27
    mugrakûne : boğulacak olanlar
  15498. 23-Mü'minûn 28
    fe izesteveyte : bindiğin zaman
  15499. 23-Mü'minûn 28
    ente : sen
  15500. 23-Mü'minûn 28
    ve men : ve kimseler
  15501. 23-Mü'minûn 28
    mea-ke : seninle beraber
  15502. 23-Mü'minûn 28
    alâ el fulki : gemiye
  15503. 23-Mü'minûn 28
    fe kul : o zaman de
  15504. 23-Mü'minûn 28
    el hamdu : hamd
  15505. 23-Mü'minûn 28
    ellezî : ki o
  15506. 23-Mü'minûn 28
    neccâ-nâ : (o) bizi kurtardı
  15507. 23-Mü'minûn 28
    el kavmi ez zâlimîne : zalim kavim
  15508. 23-Mü'minûn 29
    ve kul : ve de
  15509. 23-Mü'minûn 29
    enzil-nî : beni indir
  15510. 23-Mü'minûn 29
    munzelen : indirişle, inişle
  15511. 23-Mü'minûn 29
    mubâreken : mübarek
  15512. 23-Mü'minûn 29
    ve ente : ve sen
  15513. 23-Mü'minûn 29
    hayru el munzilîne : indirenlerin en hayırlısı
  15514. 23-Mü'minûn 30
    inne : muhakkak, elbette
  15515. 23-Mü'minûn 30
    fî zâlike : bunda (vardır)
  15516. 23-Mü'minûn 30
    le : elbette, mutlaka, muhakkak
  15517. 23-Mü'minûn 30
    ve in kunnâ : ve biz oluruz
  15518. 23-Mü'minûn 30
    le : elbette, mutlaka, muhakkak
  15519. 23-Mü'minûn 30
    mubtelîne : imtihan edenler
  15520. 23-Mü'minûn 31
    summe : sonra
  15521. 23-Mü'minûn 31
    enşe'nâ : biz yarattık
  15522. 23-Mü'minûn 31
    karnen : bir nesil
  15523. 23-Mü'minûn 31
    âharîne : diğerleri, başkaları
  15524. 23-Mü'minûn 32
    fe ersel-nâ : o zaman, böylece biz gönderdik
  15525. 23-Mü'minûn 32
    resûlen : bir resûl
  15526. 23-Mü'minûn 32
    eni'budû allâhe (en u'budû) : Allah'a kul olsunlar diye
  15527. 23-Mü'minûn 32
    lekum : sizin için
  15528. 23-Mü'minûn 32
    e fetettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız
  15529. 23-Mü'minûn 33
    vele : ve dedi
  15530. 23-Mü'minûn 33
    el meleu : ileri gelenler
  15531. 23-Mü'minûn 33
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler, kâfirler
  15532. 23-Mü'minûn 33
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  15533. 23-Mü'minûn 33
    bi likâi el âhıreti : ahirete (Allah'a) mülâki olmayı
  15534. 23-Mü'minûn 33
    ve etrafnâ-hum : ve biz onlara refah verdik
  15535. 23-Mü'minûn 33
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  15536. 23-Mü'minûn 33
    beşerun : bir beşer, bir insan
  15537. 23-Mü'minûn 33
    ye'kulu : (yemek) yer
  15538. 23-Mü'minûn 33
    te'kulûne : siz yiyorsunuz
  15539. 23-Mü'minûn 33
    ve yeşrebu : veer
  15540. 23-Mü'minûn 33
    teşrabûne : siz içiyorsunuz
  15541. 23-Mü'minûn 34
    ve le in : ve eğer
  15542. 23-Mü'minûn 34
    eta'tum : siz itaat edersiniz
  15543. 23-Mü'minûn 34
    beşeren : bir beşer, bir insan
  15544. 23-Mü'minûn 34
    misle-kum : sizin gibi
  15545. 23-Mü'minûn 34
    inne-kum : muhakkak siz
  15546. 23-Mü'minûn 34
    izen : o taktirde, o zaman
  15547. 23-Mü'minûn 34
    le : mutlaka
  15548. 23-Mü'minûn 34
    hâsirûne : hüsrana düşenler
  15549. 23-Mü'minûn 35
    e yaıdu-kum : size vaad mi ediyor
  15550. 23-Mü'minûn 35
    enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
  15551. 23-Mü'minûn 35
    ve kuntum : ve siz oldunuz
  15552. 23-Mü'minûn 35
    turâben : toprak
  15553. 23-Mü'minûn 35
    ve ızâmen : ve kemik
  15554. 23-Mü'minûn 35
    enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
  15555. 23-Mü'minûn 35
    muhracûne : çıkarılacaksınız
  15556. 23-Mü'minûn 36
    heyhâte : heyhat, yazık
  15557. 23-Mü'minûn 36
    heyhâte : heyhat, yazık
  15558. 23-Mü'minûn 36
    tûadûne : siz vaadediliyorsunuz
  15559. 23-Mü'minûn 37
    in hiye : o sadece
  15560. 23-Mü'minûn 37
    hayâtuned dunyâ : dünya hayatımız
  15561. 23-Mü'minûn 37
    nemûtu : ölürüz
  15562. 23-Mü'minûn 37
    ve nahyâ : ve yaşarız
  15563. 23-Mü'minûn 37
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  15564. 23-Mü'minûn 37
    bi meb'ûsîne : beas edilenler, yeniden diriltilenler
  15565. 23-Mü'minûn 38
    in huve : o ancak
  15566. 23-Mü'minûn 38
    raculunifterâ (raculun ifterâ) : iftira eden bir adam
  15567. 23-Mü'minûn 38
    keziben : yalan söyleyerek, yalanla
  15568. 23-Mü'minûn 38
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  15569. 23-Mü'minûn 38
    lehu : ona
  15570. 23-Mü'minûn 38
    bi mu'minîne : inananlar
  15571. 23-Mü'minûn 39
    le : dedi
  15572. 23-Mü'minûn 39
    kezzebû-ni : beni yalanladılar
  15573. 23-Mü'minûn 40
    le : dedi
  15574. 23-Mü'minûn 40
    le yusbihunne : mutlaka olacaklar
  15575. 23-Mü'minûn 40
    nâdimîne : nadim olanlar, pişman olanlar
  15576. 23-Mü'minûn 41
    fe ehazet-hum : Böylece onları aldı (yakaladı)
  15577. 23-Mü'minûn 41
    es sayhatu : bir sayha (çok büyük bir ses dalgası)
  15578. 23-Mü'minûn 41
    bi el hakkı : hak ile
  15579. 23-Mü'minûn 41
    fe cealnâ-hum : o zaman onları kıldık
  15580. 23-Mü'minûn 41
    gusâen : zerreler halinde
  15581. 23-Mü'minûn 41
    fe bu'den : artık uzak olsun
  15582. 23-Mü'minûn 41
    li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavimden
  15583. 23-Mü'minûn 42
    summe : sonra
  15584. 23-Mü'minûn 42
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  15585. 23-Mü'minûn 42
    kurûnen : nesiller
  15586. 23-Mü'minûn 42
    âharîne : diğerleri, başkaları
  15587. 23-Mü'minûn 43
    tesbiku : öne geçmez, erkene alamaz
  15588. 23-Mü'minûn 43
    min ummetin : (ümmetlerden) bir ümmet
  15589. 23-Mü'minûn 43
    ecele-hâ : onun eceli, onun süresi
  15590. 23-Mü'minûn 43
    veyeste'hırûne : ve ertelemez, erteleyemez, tehir edemez
  15591. 23-Mü'minûn 44
    summe : sonra
  15592. 23-Mü'minûn 44
    ersel-nâ : biz gönderdik
  15593. 23-Mü'minûn 44
    rusule-nâ : resûllerimiz
  15594. 23-Mü'minûn 44
    tetrâ : birbirinin arkasından, ardından, ardarda
  15595. 23-Mü'minûn 44
    kullemâ : her defasında
  15596. 23-Mü'minûn 44
    e : geldi
  15597. 23-Mü'minûn 44
    ummeten : ümmet
  15598. 23-Mü'minûn 44
    resûlu-hâ : onun (kendi) resûlü
  15599. 23-Mü'minûn 44
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  15600. 23-Mü'minûn 44
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  15601. 23-Mü'minûn 44
    etbâ'nâ : biz tâbî kıldık, takip ettirdik
  15602. 23-Mü'minûn 44
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
  15603. 23-Mü'minûn 44
    ehâdîse : efsane, nakledilen olaylar
  15604. 23-Mü'minûn 44
    fe : artık, böylece
  15605. 23-Mü'minûn 44
    bu'den : uzak olsun
  15606. 23-Mü'minûn 44
    lâ yu'minûne : mü'min olmayanlar
  15607. 23-Mü'minûn 45
    summe : sonra
  15608. 23-Mü'minûn 45
    erselnâ : biz gönderdik
  15609. 23-Mü'minûn 45
    ve ehâ-hu : ve onun kardeşi
  15610. 23-Mü'minûn 45
    hârûne : Harun
  15611. 23-Mü'minûn 45
    ve sultânin : ve bir delil
  15612. 23-Mü'minûn 46
    ilâ fir'avne : firavuna
  15613. 23-Mü'minûn 46
    ve melei-hî : ve onun ileri gelenleri, halk
  15614. 23-Mü'minûn 46
    festekberû (fe istekberû) : böylece, fakat büyüklendiler
  15615. 23-Mü'minûn 46
    ve kânû : ve oldular
  15616. 23-Mü'minûn 46
    kavmen : bir kavim
  15617. 23-Mü'minûn 46
    âlîne : âlîn olanlar, üstün gelmeye çalışanlar
  15618. 23-Mü'minûn 47
    fe : artık, böylece, sonra
  15619. 23-Mü'minûn 47
    e nu'minu : inanalım mı
  15620. 23-Mü'minûn 47
    li beşereyni : iki beşere
  15621. 23-Mü'minûn 47
    ve kavmu-humâ : ve ikisinin kavmi
  15622. 23-Mü'minûn 47
    lenâ : bize
  15623. 23-Mü'minûn 47
    âbidûne : kul olanlar
  15624. 23-Mü'minûn 48
    fe : artık, böylece
  15625. 23-Mü'minûn 48
    kezzebû-humâ : ikisini yalanladılar
  15626. 23-Mü'minûn 48
    fe : artık, böylece
  15627. 23-Mü'minûn 48
    min-el muhlekîne : helâk edilenlerden
  15628. 23-Mü'minûn 49
    ve lekad : ve andolsun
  15629. 23-Mü'minûn 49
    âteynâ : biz verdik
  15630. 23-Mü'minûn 49
    el kitâbe : kitap
  15631. 23-Mü'minûn 49
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  15632. 23-Mü'minûn 49
    yehtedûne : hidayete ererler
  15633. 23-Mü'minûn 50
    ve cealnebne (cealnâ ibne) : ve oğlunu kıldık
  15634. 23-Mü'minûn 50
    meryeme : Meryem
  15635. 23-Mü'minûn 50
    ve umme-hu : ve onun annesini
  15636. 23-Mü'minûn 50
    âyeten : âyet
  15637. 23-Mü'minûn 50
    ve âveynâ-humâ : ve ikisini barındırdık, yerleştirdik
  15638. 23-Mü'minûn 50
    ilâ rabvetin : yüksek bir tepeye
  15639. 23-Mü'minûn 50
    ve maînin : ve akan su
  15640. 23-Mü'minûn 51
    eyyuhâ er rusulu : ey resûller
  15641. 23-Mü'minûn 51
    min et tayyibâti : tayyib olanlardan (temiz, helâl ni'metlerden)
  15642. 23-Mü'minûn 51
    va'melû (ve a'melû) : amel yapınız
  15643. 23-Mü'minûn 51
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  15644. 23-Mü'minûn 52
    ve inne : ve muhakkak
  15645. 23-Mü'minûn 52
    ummetu-kum : sizin ümmetiniz
  15646. 23-Mü'minûn 52
    ummeten : bir ümmet
  15647. 23-Mü'minûn 52
    vâhıdeten : tek, bir tek
  15648. 23-Mü'minûn 52
    ve ene : ve ben
  15649. 23-Mü'minûn 52
    fettekûni (fe ittekû-ni) : artık bana karşı takva sahibi olun
  15650. 23-Mü'minûn 53
    fe : artık, böylece, fakat
  15651. 23-Mü'minûn 53
    tekattaû : parçaladılar, ayırıp böldüler
  15652. 23-Mü'minûn 53
    emre-hum : onların emirleri, emirlerini
  15653. 23-Mü'minûn 53
    beyne-hum : aralarında
  15654. 23-Mü'minûn 53
    ledey-him : onların yanında, kendi yanlarında
  15655. 23-Mü'minûn 53
    ferihûne : ferahlananlar
  15656. 23-Mü'minûn 54
    fe : artık, böylece
  15657. 23-Mü'minûn 54
    zer-hum : onları bırak, terket
  15658. 23-Mü'minûn 55
    e yahsebûne : onlar mı sanıyorlar
  15659. 23-Mü'minûn 55
    ennemâ : ancak, sadece, olduğunu
  15660. 23-Mü'minûn 55
    ve benîne : ve oğullar
  15661. 23-Mü'minûn 56
    lehum : onlar için, onlara
  15662. 23-Mü'minûn 56
    el hayrâti : hayırlarda
  15663. 23-Mü'minûn 56
    bel : bilâkis, hayır
  15664. 23-Mü'minûn 56
    yeş'urûne : şuurunda (bilincinde), farkında değiller
  15665. 23-Mü'minûn 57
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler
  15666. 23-Mü'minûn 57
    min haşyeti : haşyetlnden
  15667. 23-Mü'minûn 57
    muşfikûne : çekinenler, korkanlar
  15668. 23-Mü'minûn 58
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  15669. 23-Mü'minûn 58
    yu'minûne : îmân ederler
  15670. 23-Mü'minûn 59
    vellezîne (ve ellezîne) : o kimseler, onlar
  15671. 23-Mü'minûn 59
    lâ yuşrikûne : ortak koşmazlar şirk koşmazlar
  15672. 23-Mü'minûn 60
    ve ellezîne : ve o kimseler
  15673. 23-Mü'minûn 60
    yu'tûne : verirler
  15674. 23-Mü'minûn 60
    mâ âtev : verecekleri şey
  15675. 23-Mü'minûn 60
    ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
  15676. 23-Mü'minûn 60
    veciletun : titreyerek
  15677. 23-Mü'minûn 60
    enne-hum : muhakkak ki onlar, onlar ..... olduğundan
  15678. 23-Mü'minûn 60
    râciûne : dönenler, rücu edenler
  15679. 23-Mü'minûn 61
    ulâike : işte onlar
  15680. 23-Mü'minûn 61
    yusâriûne : yarışırlar
  15681. 23-Mü'minûn 61
    el hayrâti : hayırlarda
  15682. 23-Mü'minûn 61
    ve hum : ve onlar
  15683. 23-Mü'minûn 61
    lehâ : onun, onda
  15684. 23-Mü'minûn 61
    sâbikûne : öne geçenlerdir
  15685. 23-Mü'minûn 62
    venukellifu : vekellef tutmayız
  15686. 23-Mü'minûn 62
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  15687. 23-Mü'minûn 62
    ve ledeynâ : ve katımızda, yanımızda, nezdimizde
  15688. 23-Mü'minûn 62
    bi el hakkı : hakkı
  15689. 23-Mü'minûn 62
    ve hum : ve onlar
  15690. 23-Mü'minûn 62
    yuzlemûne : zulmedilmez
  15691. 23-Mü'minûn 63
    bel : bilâkis, hayır
  15692. 23-Mü'minûn 63
    ve lehum : ve onların (vardır)
  15693. 23-Mü'minûn 63
    min dûni zâlike : bundan başka
  15694. 23-Mü'minûn 63
    lehâ : onun
  15695. 23-Mü'minûn 63
    âmilûne : amel edenler, yapanlar
  15696. 23-Mü'minûn 64
    ehaznâ : biz aldık
  15697. 23-Mü'minûn 64
    bi el âzâbi : azap ile
  15698. 23-Mü'minûn 64
    yec'erûne : yalvarıp bağırarak yardım isterler
  15699. 23-Mü'minûn 65
    tec'erû : yalvarıp bağırarak yardım istemeyin
  15700. 23-Mü'minûn 65
    el yevme : o gün
  15701. 23-Mü'minûn 65
    inne-kum : muhakkak siz
  15702. 23-Mü'minûn 65
    lâ tunsarûne : yardım edilmezsiniz, size yardım edilmez
  15703. 23-Mü'minûn 66
    net : idi, oldu
  15704. 23-Mü'minûn 66
    aleykum : size
  15705. 23-Mü'minûn 66
    fe : o zaman
  15706. 23-Mü'minûn 66
    tenkisûne : dönüp kaçıyorsunuz
  15707. 23-Mü'minûn 67
    mustekbirîne : kibirlenenler
  15708. 23-Mü'minûn 67
    tehcurûne : ayrılıyordunuz, saçma sapan konuşuyordunuz
  15709. 23-Mü'minûn 68
    e fe lem yeddebberû : hâlâ düşünmüyorlar mı, düşünmediler mi
  15710. 23-Mü'minûn 68
    el kavle : söz
  15711. 23-Mü'minûn 68
    em : yoksa, veya
  15712. 23-Mü'minûn 68
    e-hum : onlara geldi
  15713. 23-Mü'minûn 68
    lem ye'ti : gelmeyen
  15714. 23-Mü'minûn 68
    âbâe-hum : onların babaları, ataları
  15715. 23-Mü'minûn 68
    el evvelîne : önceki, evvelki
  15716. 23-Mü'minûn 69
    em : yoksa, veya
  15717. 23-Mü'minûn 69
    lem ya'rifû : tanımıyorlar, tanımadılar
  15718. 23-Mü'minûn 69
    resûle-hum : onların resûlü
  15719. 23-Mü'minûn 69
    fe : o zaman
  15720. 23-Mü'minûn 69
    lehu : onu
  15721. 23-Mü'minûn 69
    munkirûne : inkâr edenler
  15722. 23-Mü'minûn 70
    em : yoksa, veya
  15723. 23-Mü'minûn 70
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
  15724. 23-Mü'minûn 70
    cinnetun : bir delilik
  15725. 23-Mü'minûn 70
    bel : hayır
  15726. 23-Mü'minûn 70
    e-hum : onlara geldi
  15727. 23-Mü'minûn 70
    bi el hakkı : hak ile
  15728. 23-Mü'minûn 70
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  15729. 23-Mü'minûn 70
    li el hakkı : hakkı
  15730. 23-Mü'minûn 70
    kârihûne : kerihrenler
  15731. 23-Mü'minûn 71
    ve lev ittebea : ve uysaydı, tâbî olsaydı
  15732. 23-Mü'minûn 71
    el hakku : Hakk
  15733. 23-Mü'minûn 71
    ehvâe-hum : onların hevaları
  15734. 23-Mü'minûn 71
    le fesedeti : mutlaka fesada uğrardı
  15735. 23-Mü'minûn 71
    es semâvâtu : semalar
  15736. 23-Mü'minûn 71
    vel ardu : ve arz, yeryüzü
  15737. 23-Mü'minûn 71
    ve menhinne : ve onların içinde olanlar
  15738. 23-Mü'minûn 71
    bel : hayır
  15739. 23-Mü'minûn 71
    eteynâ-hum : onlara getirdik
  15740. 23-Mü'minûn 71
    fe : o zaman, fakat
  15741. 23-Mü'minûn 71
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  15742. 23-Mü'minûn 72
    em : yoksa, veya
  15743. 23-Mü'minûn 72
    tes'elu-hum : onlardan istiyorsun
  15744. 23-Mü'minûn 72
    harcen : bir harc, bir ücret
  15745. 23-Mü'minûn 72
    fe : o zaman
  15746. 23-Mü'minûn 72
    rabbi-ke : senin Rabbin
  15747. 23-Mü'minûn 72
    ve huve : ve o
  15748. 23-Mü'minûn 72
    er râzikîne : rızık verenler, rızıklandıranlar
  15749. 23-Mü'minûn 73
    ve inne-ke : ve muhakkak sen
  15750. 23-Mü'minûn 73
    le ted'û-hum : mutlaka onları davet ediyorsun
  15751. 23-Mü'minûn 74
    ve inne ellezîne : ve muhakkak o kimseler
  15752. 23-Mü'minûn 74
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  15753. 23-Mü'minûn 74
    bi el âhıreti : ahirete (Allah'a hayatta iken ulaşmaya)
  15754. 23-Mü'minûn 74
    ani es sırâtı : yoldan
  15755. 23-Mü'minûn 74
    le nâkibûne : mutlaka sapanlar (dalâlette olanlar)
  15756. 23-Mü'minûn 75
    ve lev : ve eğer
  15757. 23-Mü'minûn 75
    ve keşefnâ : ve biz giderdik
  15758. 23-Mü'minûn 75
    le : mutlaka, elbette
  15759. 23-Mü'minûn 75
    leccû : ısrar ettiler, devam ettiler
  15760. 23-Mü'minûn 75
    ya'mehûne : bocalıyorlar, şaşkın şaşkın dolaşıyorlar
  15761. 23-Mü'minûn 76
    ve lekad : ve andolsun
  15762. 23-Mü'minûn 76
    ehaznâ-hum : biz onları yakaladık
  15763. 23-Mü'minûn 76
    bi el azâbi : azap ile
  15764. 23-Mü'minûn 76
    fe : o zaman, fakat
  15765. 23-Mü'minûn 76
    mestekânû (mâ istekânû) : boyun eğmediler
  15766. 23-Mü'minûn 76
    veyetedarreûne : ve yalvarıp dua etmiyorlar
  15767. 23-Mü'minûn 77
    izâ fetahnâ : açtığımız zaman
  15768. 23-Mü'minûn 77
    aleyhim : onlara
  15769. 23-Mü'minûn 77
    ben : kapı
  15770. 23-Mü'minûn 77
    şedîdin : şiddetli
  15771. 23-Mü'minûn 77
    mublisûne : ümitsizliğe düşenler, umutlarını kaybedenler
  15772. 23-Mü'minûn 78
    ve huve : ve o
  15773. 23-Mü'minûn 78
    ellezî : ki o
  15774. 23-Mü'minûn 78
    enşee : inşa etti, yarattı
  15775. 23-Mü'minûn 78
    lekum : sizin için
  15776. 23-Mü'minûn 78
    es sem'a : işitme hassası
  15777. 23-Mü'minûn 78
    ve el ebsâra : verme hassası
  15778. 23-Mü'minûn 78
    ve el ef'idete : ve fuad hassaları
  15779. 23-Mü'minûn 78
    kalîlen mâ : ne kadar az
  15780. 23-Mü'minûn 78
    teşkurûne : şükrediyorsunuz
  15781. 23-Mü'minûn 79
    ve huve : ve o
  15782. 23-Mü'minûn 79
    ellezî : ki o
  15783. 23-Mü'minûn 79
    zeree-kum : sizi yaratıp çoğalttı, yaydı
  15784. 23-Mü'minûn 79
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  15785. 23-Mü'minûn 79
    ve ileyhi : ve ona
  15786. 23-Mü'minûn 79
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  15787. 23-Mü'minûn 80
    ve huve : ve o
  15788. 23-Mü'minûn 80
    ellezî : ki o
  15789. 23-Mü'minûn 80
    ve yumîtu : ve öldürür
  15790. 23-Mü'minûn 80
    ve lehuhtilâfu (lehu ihtilâfu) : ve ihtilâf, karşılıklı dönüşüm ona ait
  15791. 23-Mü'minûn 80
    el leyli : gece
  15792. 23-Mü'minûn 80
    ve en nehâri : ve gündüz
  15793. 23-Mü'minûn 80
    e : mı
  15794. 23-Mü'minûn 80
    fe : hâlâ
  15795. 23-Mü'minûn 80
    lâ ta'kılûne : akıl etmiyorsunuz
  15796. 23-Mü'minûn 81
    bel : hayır
  15797. 23-Mü'minûn 81
    misle : misli, aynısı, benzeri
  15798. 23-Mü'minûn 81
    mâ kâle : dedikleri şeyler, söyledikleri
  15799. 23-Mü'minûn 81
    el evvelûne : evvelkiler
  15800. 23-Mü'minûn 82
    e izâ mitnâ : öldüğümüz zaman mı
  15801. 23-Mü'minûn 82
    ve kunnâ : ve biz olduk
  15802. 23-Mü'minûn 82
    turâben : toprak
  15803. 23-Mü'minûn 82
    ve izâmen : ve kemik
  15804. 23-Mü'minûn 82
    e : mı
  15805. 23-Mü'minûn 82
    le meb'ûsûne : mutlaka beas edilenler, yeniden diriltilenler
  15806. 23-Mü'minûn 83
    lekad : andolsun
  15807. 23-Mü'minûn 83
    ve âbâu-nâ : ve babalarımız
  15808. 23-Mü'minûn 83
    esâtîru : efsaneler
  15809. 23-Mü'minûn 83
    el evvelîne : evvelkiler
  15810. 23-Mü'minûn 84
    li men : kimin
  15811. 23-Mü'minûn 84
    el ardu : arz, yeryüzü
  15812. 23-Mü'minûn 84
    ve men : ve kimseler
  15813. 23-Mü'minûn 84
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  15814. 23-Mü'minûn 85
    se-yekûlûne : diyecekler
  15815. 23-Mü'minûn 85
    e : mı
  15816. 23-Mü'minûn 85
    fetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmezsiniz
  15817. 23-Mü'minûn 86
    men : kim
  15818. 23-Mü'minûn 86
    es semâvâti : semalar
  15819. 23-Mü'minûn 86
    es seb'ı : yedi (7)
  15820. 23-Mü'minûn 86
    ve rabbu : ve Rabbi
  15821. 23-Mü'minûn 86
    el arşi : arş
  15822. 23-Mü'minûn 86
    el azîmi : büyük
  15823. 23-Mü'minûn 87
    se-yekûlûne : diyecekler
  15824. 23-Mü'minûn 87
    e : mı
  15825. 23-Mü'minûn 87
    fetettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacaksınız
  15826. 23-Mü'minûn 88
    men : kim
  15827. 23-Mü'minûn 88
    bi yedi-hi : onun elinde
  15828. 23-Mü'minûn 88
    melekûtu : mülk, yönetim, idare
  15829. 23-Mü'minûn 88
    kulli şey'in : herşey
  15830. 23-Mü'minûn 88
    ve huve : ve o
  15831. 23-Mü'minûn 88
    ve lâ yucâru : ve korunmaz, korunmaya ihtiyacı olmaz
  15832. 23-Mü'minûn 88
    aleyhi : onun üzerine, ona
  15833. 23-Mü'minûn 88
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  15834. 23-Mü'minûn 89
    se-yekûlûne : diyecekler
  15835. 23-Mü'minûn 89
    fe : o zaman, öyleyse
  15836. 23-Mü'minûn 89
    ennâ : nasıl
  15837. 23-Mü'minûn 89
    tusharûne : aldatılıyorsunuz, büyüleniyorsunuz
  15838. 23-Mü'minûn 90
    bel : hayır, bilâkis
  15839. 23-Mü'minûn 90
    eteynâ-hum : biz onlara getirdik
  15840. 23-Mü'minûn 90
    bi el hakkı : hakkı
  15841. 23-Mü'minûn 90
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar
  15842. 23-Mü'minûn 90
    le : elbette, gerekten, mutlaka
  15843. 23-Mü'minûn 90
    kâzibûne : tekzip edenler, yalanlayanlar
  15844. 23-Mü'minûn 91
    mettehazallâhu : Allah edinmemiştir
  15845. 23-Mü'minûn 91
    min veledin : bir çocuk
  15846. 23-Mü'minûn 91
    ve mâ kâne : ve olmamıştır, yoktur
  15847. 23-Mü'minûn 91
    mea-hu : onunla beraber
  15848. 23-Mü'minûn 91
    izen : öyle olsaydı, o taktirde
  15849. 23-Mü'minûn 91
    le : mutlaka
  15850. 23-Mü'minûn 91
    zehebe : gitti, giderdi
  15851. 23-Mü'minûn 91
    ve le : ve mutlaka
  15852. 23-Mü'minûn 91
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
  15853. 23-Mü'minûn 91
    yasıfûne : vasıflandırıyorlar
  15854. 23-Mü'minûn 92
    el gaybi : gayb, görünmeyen
  15855. 23-Mü'minûn 92
    ve eş şehâdeti : ve görülen
  15856. 23-Mü'minûn 92
    fe teâlâ : işte o çok yüce
  15857. 23-Mü'minûn 92
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  15858. 23-Mü'minûn 93
    turiyen-nî : bana göstereceksin
  15859. 23-Mü'minûn 93
    yûadûne : vaadolunuyor
  15860. 23-Mü'minûn 94
    fe : o zaman, öyleyse
  15861. 23-Mü'minûn 94
    tec'al-nî : beni kılma
  15862. 23-Mü'minûn 94
    el kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
  15863. 23-Mü'minûn 95
    ve innâ : ve muhakkak biz
  15864. 23-Mü'minûn 95
    en nuriye-ke : sana bizim göstermemiz
  15865. 23-Mü'minûn 95
    neidu-hum : onlara vaadediyoruz
  15866. 23-Mü'minûn 95
    le : mutlaka, elbette
  15867. 23-Mü'minûn 95
    kâdirûne : kaadir olanlar
  15868. 23-Mü'minûn 96
    billetî (bi elletî) : ki onunla
  15869. 23-Mü'minûn 96
    hiye : o
  15870. 23-Mü'minûn 96
    ahsen : enzel
  15871. 23-Mü'minûn 96
    es seyyiete : seyyiat, kötülük
  15872. 23-Mü'minûn 96
    a'lemu : en iyi bilen
  15873. 23-Mü'minûn 96
    yasıfûne : vasıflandırıyorlar
  15874. 23-Mü'minûn 97
    ve kul : ve de, söyle
  15875. 23-Mü'minûn 97
    eûzu : ben sığınırım
  15876. 23-Mü'minûn 97
    bi-ke : sana
  15877. 23-Mü'minûn 97
    min hemezâti : kışkırtmalarından (vesveselerinden)
  15878. 23-Mü'minûn 97
    eş şeyâtîni : şeytanlar
  15879. 23-Mü'minûn 98
    ve eûzu : ve ben sığınırım
  15880. 23-Mü'minûn 98
    bi-ke : sana
  15881. 23-Mü'minûn 98
    en yahdurû-ni : benim yanımda hazır bulunmaları
  15882. 23-Mü'minûn 99
    e : geldi
  15883. 23-Mü'minûn 99
    ehade-hum : onlardan biri
  15884. 23-Mü'minûn 99
    el mevtu : ölüm
  15885. 23-Mü'minûn 99
    le : dedi
  15886. 23-Mü'minûn 100
    leal-lî : böylece ben
  15887. 23-Mü'minûn 100
    a'melu sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yaparım
  15888. 23-Mü'minûn 100
    terektu : bıraktım, terkettim
  15889. 23-Mü'minûn 100
    kellâ : hayır, asla
  15890. 23-Mü'minûn 100
    innehâ : muhakkak o
  15891. 23-Mü'minûn 100
    kelimetun : bir kelimedir, sözdür
  15892. 23-Mü'minûn 100
    huve : o
  15893. 23-Mü'minûn 100
    ve min verâi-him : ve onların arkalarından
  15894. 23-Mü'minûn 100
    berzahun : bir berzah vardır
  15895. 23-Mü'minûn 100
    ilâ yevmi : güne kadar
  15896. 23-Mü'minûn 100
    yub'asûne : beas olunacaklar, yeniden diriltilecekler
  15897. 23-Mü'minûn 101
    fe izâ : o zaman
  15898. 23-Mü'minûn 101
    es sûri : sur'un içine, sur'a
  15899. 23-Mü'minûn 101
    fe : artık
  15900. 23-Mü'minûn 101
    ensâbe : neseb, soy bağı yoktur
  15901. 23-Mü'minûn 101
    beyne-hum : onların aralarında
  15902. 23-Mü'minûn 101
    yevme izin : izin günü
  15903. 23-Mü'minûn 101
    veyetesâelûne : ve birbirlerini sormazlar, sorulmazlar
  15904. 23-Mü'minûn 102
    fe : o zaman
  15905. 23-Mü'minûn 102
    men : kim
  15906. 23-Mü'minûn 102
    sekulet : ağır geldi
  15907. 23-Mü'minûn 102
    mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
  15908. 23-Mü'minûn 102
    fe : o zaman
  15909. 23-Mü'minûn 102
    ulâike : işte onlar
  15910. 23-Mü'minûn 102
    el muflihûne : felâha, kurtuluşa erenlerdir
  15911. 23-Mü'minûn 103
    ve men : ve kim
  15912. 23-Mü'minûn 103
    haffet : hafif geldi
  15913. 23-Mü'minûn 103
    mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
  15914. 23-Mü'minûn 103
    fe : o zaman
  15915. 23-Mü'minûn 103
    ulâike : işte onlar
  15916. 23-Mü'minûn 103
    ellezîne : o kimseler, onlar ki
  15917. 23-Mü'minûn 103
    enfuse-hum : onların nefsleri
  15918. 23-Mü'minûn 103
    cehenneme : cehennemininde, cehennemde
  15919. 23-Mü'minûn 103
    hâlidûne : ebediyyen kalacak olanlar
  15920. 23-Mü'minûn 104
    telfehu : (ateş yüzünü) yalar, çarpar
  15921. 23-Mü'minûn 104
    vucûhe-hum : onların yüzleri
  15922. 23-Mü'minûn 104
    en nâru : ateş
  15923. 23-Mü'minûn 104
    ve hum : ve onlar
  15924. 23-Mü'minûn 104
    kâlihûne : (ızdıraptan) yüzleri ekşimiş asık olanlardır
  15925. 23-Mü'minûn 105
    e : mı
  15926. 23-Mü'minûn 105
    lem tekun : olmadı
  15927. 23-Mü'minûn 105
    aleykum : size
  15928. 23-Mü'minûn 105
    fe : böylece, öyleyse
  15929. 23-Mü'minûn 105
    tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
  15930. 23-Mü'minûn 106
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  15931. 23-Mü'minûn 106
    galebet : üstün geldi
  15932. 23-Mü'minûn 106
    aleynâ : bize
  15933. 23-Mü'minûn 106
    şıkvetu-nâ : şâkîliğimiz, azgınlığımız
  15934. 23-Mü'minûn 106
    ve kunnâ : ve biz olduk
  15935. 23-Mü'minûn 106
    kavmen : kavim
  15936. 23-Mü'minûn 106
    dâllîne : dalâlette olanlar
  15937. 23-Mü'minûn 107
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  15938. 23-Mü'minûn 107
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  15939. 23-Mü'minûn 107
    fe : böylece, o zaman
  15940. 23-Mü'minûn 107
    zâlimûne : zalimler
  15941. 23-Mü'minûn 108
    lahseû (kâle ıhseû) : (orada) kalın dedi
  15942. 23-Mü'minûn 108
    vetukellimû-ni : ve benimle konuşmayın, bana söylemeyin
  15943. 23-Mü'minûn 109
    inne-hu : muhakkak ki o, gerçekten o
  15944. 23-Mü'minûn 109
    ne : oldu
  15945. 23-Mü'minûn 109
    ferîkun : topluluk, grup
  15946. 23-Mü'minûn 109
    yekûlûne : derler
  15947. 23-Mü'minûn 109
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  15948. 23-Mü'minûn 109
    âmennâ : îmân ettik, âmenû olduk
  15949. 23-Mü'minûn 109
    fagfir (fe ığfir) : artık mağfiret et
  15950. 23-Mü'minûn 109
    lenâ : bizi
  15951. 23-Mü'minûn 109
    verhamnâ (ve ırham-na) : ve bize rahmet et,
  15952. 23-Mü'minûn 109
    ve ente : ve sen
  15953. 23-Mü'minûn 109
    er râhımîne : rahîm olanlar
  15954. 23-Mü'minûn 110
    fettehaztumû-hum : böylece onları edindiniz
  15955. 23-Mü'minûn 110
    hriyyen : alay konusu
  15956. 23-Mü'minûn 110
    ensev-kum : size unutturdu
  15957. 23-Mü'minûn 110
    ve kuntum : ve siz oldunuz
  15958. 23-Mü'minûn 110
    tadhakûne \n(dahıke) : gülüyorsunuz \n: (güldü)
  15959. 23-Mü'minûn 111
    cezeytu-hum : onların mükâfatları, karşılığı
  15960. 23-Mü'minûn 111
    el yevme : bugün
  15961. 23-Mü'minûn 111
    saberû : sabrettiler
  15962. 23-Mü'minûn 111
    enne-hum : muhakkak ki onlar
  15963. 23-Mü'minûn 111
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  15964. 23-Mü'minûn 112
    le : dedi
  15965. 23-Mü'minûn 112
    kem : kaç
  15966. 23-Mü'minûn 112
    lebistum : kaldınız
  15967. 23-Mü'minûn 112
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  15968. 23-Mü'minûn 112
    adede : adet, sayı
  15969. 23-Mü'minûn 112
    sinîne : seneler, yıllar
  15970. 23-Mü'minûn 113
    lebisnâ : biz kaldık
  15971. 23-Mü'minûn 113
    yevmen : gün
  15972. 23-Mü'minûn 113
    ev : veya
  15973. 23-Mü'minûn 113
    ba'da yevmin : günün bir kısmı
  15974. 23-Mü'minûn 113
    fes'eli (fe is'el) : öyleyse, o zaman sor
  15975. 23-Mü'minûn 113
    el âddîne : sayan kimseler, sayanlar
  15976. 23-Mü'minûn 114
    le : dedi
  15977. 23-Mü'minûn 114
    lebistum : siz kaldınız
  15978. 23-Mü'minûn 114
    kalîlen : az
  15979. 23-Mü'minûn 114
    lev : eğer, şâyet
  15980. 23-Mü'minûn 114
    enne-kum : gerçekten siz
  15981. 23-Mü'minûn 114
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  15982. 23-Mü'minûn 115
    e : mı
  15983. 23-Mü'minûn 115
    fe : öyleyse, artık
  15984. 23-Mü'minûn 115
    ennemâ : olduğunu
  15985. 23-Mü'minûn 115
    abesen : abes olarak, boş yere
  15986. 23-Mü'minûn 115
    ve enne-kum : ve muhakkak siz
  15987. 23-Mü'minûn 115
    ileynâ : bize
  15988. 23-Mü'minûn 115
    turceûne : döndürülmeyecek
  15989. 23-Mü'minûn 116
    fe : öyleyse, artık
  15990. 23-Mü'minûn 116
    teâlallâhu (teâle allâhu) : Allah çok yücedir
  15991. 23-Mü'minûn 116
    el meliku : melik, hükümdar
  15992. 23-Mü'minûn 116
    el hakku : Hakk
  15993. 23-Mü'minûn 116
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  15994. 23-Mü'minûn 116
    huve : o
  15995. 23-Mü'minûn 116
    el arşi : arş
  15996. 23-Mü'minûn 116
    el kerîmi : kerim
  15997. 23-Mü'minûn 117
    ve men : ve kim
  15998. 23-Mü'minûn 117
    yed'u : dua eder
  15999. 23-Mü'minûn 117
    maallâhi (mae allâhi) : Allah ile beraber
  16000. 23-Mü'minûn 117
    ilâhen : ilâh
  16001. 23-Mü'minûn 117
    âhare : diğer, başka
  16002. 23-Mü'minûn 117
    burhâne : kanıt, delil
  16003. 23-Mü'minûn 117
    lehu : onun
  16004. 23-Mü'minûn 117
    fe : artık
  16005. 23-Mü'minûn 117
    innemâ : ancak, sadece
  16006. 23-Mü'minûn 117
    inde : katında
  16007. 23-Mü'minûn 117
    inne-hu : muhakkak o
  16008. 23-Mü'minûn 117
    el kâfirûne : kâfirler
  16009. 23-Mü'minûn 118
    ve kul : ve de
  16010. 23-Mü'minûn 118
    verham : ve rahmet et (rahîm esmanla tecelli et)
  16011. 23-Mü'minûn 118
    ve ente : ve sen
  16012. 23-Mü'minûn 118
    er râhımîne : rahîm olanlar
  16013. 24-Nûr 1
    enzelnâ-hâ : onu biz indirdik
  16014. 24-Nûr 1
    ve faradnâ-hâ : ve onu biz farz kıldık
  16015. 24-Nûr 1
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  16016. 24-Nûr 1
    beyyinâtin : apaçık, delillerle açıklanmış
  16017. 24-Nûr 1
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  16018. 24-Nûr 1
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  16019. 24-Nûr 2
    ezniyetu : zina yapan kadın
  16020. 24-Nûr 2
    ve ez zânî : ve zina yapan erkek
  16021. 24-Nûr 2
    feclidû (fe iclidû) : o zaman, o takdirde vurun
  16022. 24-Nûr 2
    kulle vâhıdin : herbiri
  16023. 24-Nûr 2
    miete : yüz (100)
  16024. 24-Nûr 2
    celdetin : yalnız cilde tesir edecek şekilde vurulan sopa
  16025. 24-Nûr 2
    vete'huz-kum : ve sizi almasın, tutmasın, mani olmasın
  16026. 24-Nûr 2
    ra'fetun : şefkat, merhamet
  16027. 24-Nûr 2
    tu'minûne : siz îmân ediyorsunuz, inanıyorsunuz
  16028. 24-Nûr 2
    ve el yevmi el âhırı : ve ahir gün, ahiret günü
  16029. 24-Nûr 2
    ve li yeşhed : ve şahit olsun
  16030. 24-Nûr 2
    azâbe-humâ : ikisinin azabı
  16031. 24-Nûr 2
    ifetun : bir taife, bir grup
  16032. 24-Nûr 2
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  16033. 24-Nûr 3
    ez zânî : zina yapan erkek
  16034. 24-Nûr 3
    yenkihu : nikâh yapmaz, nikâhlayamaz
  16035. 24-Nûr 3
    niyeten : zina yapan kadın
  16036. 24-Nûr 3
    ev : veya
  16037. 24-Nûr 3
    muşriketen : müşrik olan kadın
  16038. 24-Nûr 3
    ve ezniyetu : ve zina yapan kadın
  16039. 24-Nûr 3
    yenkihu-hâ : onu nikâhlayamaz
  16040. 24-Nûr 3
    ev : veya
  16041. 24-Nûr 3
    ve hurrime : ve haram kılındı
  16042. 24-Nûr 3
    like : bu
  16043. 24-Nûr 3
    el mu'minîne : mü'minler
  16044. 24-Nûr 4
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  16045. 24-Nûr 4
    yermûne : atarlar
  16046. 24-Nûr 4
    el muhsanâti : iffetli, namuslu kadınlar
  16047. 24-Nûr 4
    summe : sonra
  16048. 24-Nûr 4
    lem ye'tû bi : getirmezler
  16049. 24-Nûr 4
    erbeati : dört
  16050. 24-Nûr 4
    şuhedâe : şahitler
  16051. 24-Nûr 4
    feclidûhum (fe iclidû-hum) : o zaman, o taktirde onlara celde vurun
  16052. 24-Nûr 4
    semânîne : seksen (80)
  16053. 24-Nûr 4
    celdeten : yalnız cilde tesir edecek şekilde vurulan sopa
  16054. 24-Nûr 4
    vetakbelû : ve kabul etmeyin
  16055. 24-Nûr 4
    lehum : onların
  16056. 24-Nûr 4
    şehâdeten : şahitlik
  16057. 24-Nûr 4
    ebeden : ebediyyen
  16058. 24-Nûr 4
    ve ulâike : vete onlar
  16059. 24-Nûr 4
    el fâsikûne : fasık olanlar, fasıklar
  16060. 24-Nûr 5
    illâ ellezîne : o kimseler hariç
  16061. 24-Nûr 5
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  16062. 24-Nûr 5
    ve aslehû : ve ıslâh oldular
  16063. 24-Nûr 5
    fe : o zaman, o taktirde
  16064. 24-Nûr 5
    innallâhe : muhakkak ki Allah
  16065. 24-Nûr 6
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  16066. 24-Nûr 6
    yermûne : atarlar
  16067. 24-Nûr 6
    ezvâce-hum : onların eşleri
  16068. 24-Nûr 6
    ve lem yekun : ve olmadı, yoktur
  16069. 24-Nûr 6
    lehum : onların
  16070. 24-Nûr 6
    şuhedâu : şahitler
  16071. 24-Nûr 6
    enfusu-hum : onların kendileri
  16072. 24-Nûr 6
    fe : o zaman
  16073. 24-Nûr 6
    şehâdetu : şahitlik
  16074. 24-Nûr 6
    ehadi-him : onlardan biri, herbiri
  16075. 24-Nûr 6
    erbeû : dört
  16076. 24-Nûr 6
    şehâdâtin : şahitlikler
  16077. 24-Nûr 6
    innehû : muhakkak ki o
  16078. 24-Nûr 6
    le : muhakkak, mutlaka
  16079. 24-Nûr 6
    min es sâdıkîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
  16080. 24-Nûr 7
    ve elmisetu : ve beşinci
  16081. 24-Nûr 7
    enne : olduğu
  16082. 24-Nûr 7
    la'nete allâhi : Allah'ın lâneti
  16083. 24-Nûr 7
    aleyhi : onun üzerine
  16084. 24-Nûr 7
    ne : oldu
  16085. 24-Nûr 7
    min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
  16086. 24-Nûr 8
    ve yedraû : ve savar, kaldırır
  16087. 24-Nûr 8
    el azâbe : azap
  16088. 24-Nûr 8
    en teşhede : şahitlik etmesi
  16089. 24-Nûr 8
    erbea : dört
  16090. 24-Nûr 8
    şehâdâtin : şahitlikler
  16091. 24-Nûr 8
    innehu : muhakkak ki o
  16092. 24-Nûr 8
    le : muhakkak, mutlaka
  16093. 24-Nûr 8
    min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
  16094. 24-Nûr 9
    ve elmisete : ve beşinci
  16095. 24-Nûr 9
    enne : olduğu
  16096. 24-Nûr 9
    gadabe allâhi : Allah'ın gadabı, öfkesi, azabı
  16097. 24-Nûr 9
    aleyhâ : onun üzerine, kendi üzerine
  16098. 24-Nûr 9
    ne : oldu
  16099. 24-Nûr 9
    min es sâdikîne : sadıklardan, doğru söyleyenlerden
  16100. 24-Nûr 10
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  16101. 24-Nûr 10
    aleykum : sizin üzerinize
  16102. 24-Nûr 10
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16103. 24-Nûr 10
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  16104. 24-Nûr 10
    tevvâbun : tövbeleri kabul eden
  16105. 24-Nûr 11
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
  16106. 24-Nûr 11
    bi el ifki : ifk ile, uydurulmuş iftira ile
  16107. 24-Nûr 11
    usbetun : birbirine destek olan insanlar topluluğu, bir grup
  16108. 24-Nûr 11
    tahsebû-hu : onu zannetmeyin
  16109. 24-Nûr 11
    şerren : bir şerr
  16110. 24-Nûr 11
    lekum : sizin için
  16111. 24-Nûr 11
    bel : hayır
  16112. 24-Nûr 11
    huve : o
  16113. 24-Nûr 11
    lekum : sizin için
  16114. 24-Nûr 11
    mektesebe (ma iktesebe) : kazandığı şey
  16115. 24-Nûr 11
    min el ismi : günahtan
  16116. 24-Nûr 11
    vellezî tevellâ (ve ellezî tevellâ) : ve çeviren, yöneten kimse
  16117. 24-Nûr 11
    kibre-hu : onun büyüğü
  16118. 24-Nûr 11
    lehu : onun için, ona vardır
  16119. 24-Nûr 12
    lev lâ : olmasaydı, olmaz mıydı, gerekmez miydi
  16120. 24-Nûr 12
    semi'tumû-hu : onu işittiniz
  16121. 24-Nûr 12
    zanne : zanda bulundu
  16122. 24-Nûr 12
    el mu'minûne : mü'min erkekler
  16123. 24-Nûr 12
    ve el mu'minâtu : ve mü'min kadınlar
  16124. 24-Nûr 12
    bi enfusi-him : kendi nefslerinde, kendilerinde
  16125. 24-Nûr 12
    ve kâlû : ve dediler
  16126. 24-Nûr 13
    lev lâ : olmasaydı, olmaz mıydı
  16127. 24-Nûr 13
    aleyhi : ona
  16128. 24-Nûr 13
    bi erbeati : dördü ile
  16129. 24-Nûr 13
    şuhedâe : şahitler
  16130. 24-Nûr 13
    fe : öyleyse
  16131. 24-Nûr 13
    lem ye'tû : getirmediler
  16132. 24-Nûr 13
    bi eş şuhedâi : şahitleri
  16133. 24-Nûr 13
    fe ulâike : o zaman işte onlar
  16134. 24-Nûr 13
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  16135. 24-Nûr 13
    hum el kâzibûne : onlar yalancılar
  16136. 24-Nûr 14
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  16137. 24-Nûr 14
    aleykum : sizin üzerinize
  16138. 24-Nûr 14
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16139. 24-Nûr 14
    ed dunyâ : dünyada
  16140. 24-Nûr 14
    ve el âhırati : ve ahiret
  16141. 24-Nûr 14
    le : mutlaka
  16142. 24-Nûr 14
    messe-kum : size dokundu
  16143. 24-Nûr 14
    efadtum : siz daldığınız
  16144. 24-Nûr 15
    telâkkavne-hu : onu telâkki ediyorsunuz, öğreniyorsunuz, soruyorsunuz
  16145. 24-Nûr 15
    bi elsineti-kum : dillerinizle
  16146. 24-Nûr 15
    ve tekûlûne : ve söylüyorsunuz
  16147. 24-Nûr 15
    bi efvâhi-kum : ağızlarınızla
  16148. 24-Nûr 15
    leyse : değil, yok
  16149. 24-Nûr 15
    lekum : sizin
  16150. 24-Nûr 15
    ve tahsebûne-hu : ve onu sanıyorsunuz
  16151. 24-Nûr 15
    heyyinen : kolay, basit, önemsiz
  16152. 24-Nûr 15
    ve huve : ve o
  16153. 24-Nûr 15
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  16154. 24-Nûr 16
    ve lev lâ : ve olmasaydı, olmaz mıydı, olması gerekmez miydi
  16155. 24-Nûr 16
    semi'tumû-hu : onu işittiğiniz
  16156. 24-Nûr 16
    yekûnu : olmaz
  16157. 24-Nûr 16
    lenâ : bize, bizim için
  16158. 24-Nûr 16
    en netekelleme : bizim söylememiz
  16159. 24-Nûr 16
    subhâne-ke : sen sübhansın
  16160. 24-Nûr 17
    yeızukumullâhu : Allah size vaazediyor, emrediyor
  16161. 24-Nûr 17
    en teûdû : sizin dönmeniz
  16162. 24-Nûr 17
    ebeden : ebediyyen
  16163. 24-Nûr 17
    mu'minîne : mü'minler
  16164. 24-Nûr 18
    ve yubeyyinullâhu : ve Allah beyan ediyor, açıklıyor
  16165. 24-Nûr 18
    lekum el âyâti : size âyetleri
  16166. 24-Nûr 18
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16167. 24-Nûr 19
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  16168. 24-Nûr 19
    yuhıbbûne : severler
  16169. 24-Nûr 19
    en teşîa : yayılması
  16170. 24-Nûr 19
    el fâhışetu : fuhşiyat, kötülükler, fahişelik
  16171. 24-Nûr 19
    ellezîne : o kimselerinde
  16172. 24-Nûr 19
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  16173. 24-Nûr 19
    lehum : onların, onlar için vardır
  16174. 24-Nûr 19
    elîmun : elîm, acı
  16175. 24-Nûr 19
    ed dunyâ : dünyada
  16176. 24-Nûr 19
    ve el âhırati : ve ahirette
  16177. 24-Nûr 19
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16178. 24-Nûr 19
    ya'lemu : o bilir
  16179. 24-Nûr 19
    ve entum : ve siz
  16180. 24-Nûr 19
    lâ ta'lemûne : bilmiyorsunuz, bilmezsiniz
  16181. 24-Nûr 20
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  16182. 24-Nûr 20
    aleykum : sizin üzerinize
  16183. 24-Nûr 20
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16184. 24-Nûr 20
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  16185. 24-Nûr 21
    eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  16186. 24-Nûr 21
    tettebiû : tâbî olmayın
  16187. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  16188. 24-Nûr 21
    ve men yettebi' : ve kim tâbî olursa
  16189. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  16190. 24-Nûr 21
    fe : o zaman, o taktirde
  16191. 24-Nûr 21
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  16192. 24-Nûr 21
    ye'muru : emreder
  16193. 24-Nûr 21
    bi el fahşâi : fuhuş ile, her çeşit kötülük ile
  16194. 24-Nûr 21
    ve el munkeri : venker, inkâr, Allah'ın yasak ettikleri
  16195. 24-Nûr 21
    ve lev lâ : ve eğer olmasa
  16196. 24-Nûr 21
    aleykum : sizin üzerinize
  16197. 24-Nûr 21
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16198. 24-Nûr 21
    zekâ : tezkiye olmaz
  16199. 24-Nûr 21
    min ehadin : hiç kimse, hiçbiri
  16200. 24-Nûr 21
    ebeden : ebediyyen
  16201. 24-Nûr 21
    vekinne : ve lâkin, fakat
  16202. 24-Nûr 21
    allâhe : Allah
  16203. 24-Nûr 21
    yuzekkî : temizler, tezkiye eder
  16204. 24-Nûr 21
    men yeşâu : dilediği kimse, dilediği
  16205. 24-Nûr 21
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16206. 24-Nûr 21
    semî'un : en iyi işiten
  16207. 24-Nûr 22
    veye'teli : ve kusur etmesin, yemin etmesin
  16208. 24-Nûr 22
    ulu el fadlı : fazilet sahipleri
  16209. 24-Nûr 22
    ve es seati : ve varlıklı
  16210. 24-Nûr 22
    en yu'tû : vermeleri
  16211. 24-Nûr 22
    uli el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar, yakınlar
  16212. 24-Nûr 22
    ve el mesâkîne : ve miskinler, yoksullar
  16213. 24-Nûr 22
    ve el muhâcirîne : ve muhacirler, hicret edenler
  16214. 24-Nûr 22
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  16215. 24-Nûr 22
    vel ya'fû (ve li ya'fû) : ve affetsinler
  16216. 24-Nûr 22
    vel yasfehû (ve li yasfehû) : ve vazgeçsinler, hoş görsünler
  16217. 24-Nûr 22
    e lâ tuhıbbûne : sevmez misiniz
  16218. 24-Nûr 22
    en yagfirallâhu (yagfire allâhu) : Allah'ın mağfiret etmesini
  16219. 24-Nûr 22
    lekum : sizin için, size, sizi
  16220. 24-Nûr 22
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16221. 24-Nûr 23
    inne ellezîne : muhakkak onlar
  16222. 24-Nûr 23
    yermûne : (iftira) atarlar
  16223. 24-Nûr 23
    el muhsanâti : muhsin, iffetli, evli kadınlar
  16224. 24-Nûr 23
    el gâfilâti : gâfil olanlar
  16225. 24-Nûr 23
    el mu'minâti : mü'min kadınlar
  16226. 24-Nûr 23
    ed dunyâ : dünyada
  16227. 24-Nûr 23
    ve el âhırati : ve ahiret
  16228. 24-Nûr 23
    ve lehum : ve onlar için, vardır
  16229. 24-Nûr 24
    yevme : o gün
  16230. 24-Nûr 24
    teşhedu : şahitlik eder
  16231. 24-Nûr 24
    aleyhim : onlara
  16232. 24-Nûr 24
    elsinetu-hum : onların dilleri
  16233. 24-Nûr 24
    ve eydî-him : ve onların elleri
  16234. 24-Nûr 24
    ve erculu-hum : ve onların ayakları
  16235. 24-Nûr 24
    ya'melûne : yapıyorlar
  16236. 24-Nûr 25
    yevme izin : izin günü
  16237. 24-Nûr 25
    yuveffî-him : onlara ödeyecek
  16238. 24-Nûr 25
    ne-hum : onların dînlerini, bedelini, karşılığını
  16239. 24-Nûr 25
    el hakka : hak
  16240. 24-Nûr 25
    ve ya'lemûne : ve bilecekler
  16241. 24-Nûr 25
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah'ın ..... olduğu, muhakkak
  16242. 24-Nûr 25
    huve : o
  16243. 24-Nûr 25
    el hakku el mubînu : hakk mübin (hakkı açıklayan yerine getiren)
  16244. 24-Nûr 26
    el habîsâtu : habis kadınlar, kötü kadınlar
  16245. 24-Nûr 26
    li el habîsîne : habis erkekler, kötü erkekler için
  16246. 24-Nûr 26
    ve el habîsûne : ve habis erkekler, kötü erkekler
  16247. 24-Nûr 26
    li el habîsâti : habis kadınlar, kötü kadınlar için
  16248. 24-Nûr 26
    ve et tayyibâtu : ve temiz kadınlar
  16249. 24-Nûr 26
    li et tayyibîne : temiz erkekler için
  16250. 24-Nûr 26
    ve et tayyibûne : ve temiz erkekler
  16251. 24-Nûr 26
    li et tayyibâti : temiz kadınlar için
  16252. 24-Nûr 26
    ulâike : işte onlar
  16253. 24-Nûr 26
    muberraûne : berî olanlar, uzak olanlar
  16254. 24-Nûr 26
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
  16255. 24-Nûr 26
    lehum : onlar için vardır
  16256. 24-Nûr 26
    magfiretun : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi
  16257. 24-Nûr 26
    ve rızkun : ve rızık
  16258. 24-Nûr 26
    kerîmun : kerim, bol, Allah'ın ikramları
  16259. 24-Nûr 27
    eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  16260. 24-Nûr 27
    tedhulû : girmeyin
  16261. 24-Nûr 27
    buyûten : evler
  16262. 24-Nûr 27
    teste'nisû : izin isteyin
  16263. 24-Nûr 27
    ve tusellimû : ve selâm verin
  16264. 24-Nûr 27
    alâ ehli-hâ : onun ehline, sahibine, halkına,
  16265. 24-Nûr 27
    lekum : sizin için
  16266. 24-Nûr 27
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  16267. 24-Nûr 27
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  16268. 24-Nûr 28
    fe in : artık, o zaman eğer
  16269. 24-Nûr 28
    lem tecidû : bulamazsınız
  16270. 24-Nûr 28
    ehaden : birisi
  16271. 24-Nûr 28
    fe : o zaman
  16272. 24-Nûr 28
    tedhulû-hâ : ona (oraya) girmeyin
  16273. 24-Nûr 28
    yu'zene : izin verilir
  16274. 24-Nûr 28
    lekum : size
  16275. 24-Nûr 28
    ve in : ve eğer
  16276. 24-Nûr 28
    le : denir
  16277. 24-Nûr 28
    lekum : size
  16278. 24-Nûr 28
    ferciû (fe irciû) : o zaman dönün
  16279. 24-Nûr 28
    huve : o
  16280. 24-Nûr 28
    ezkâ : daha temiz, daha uygun
  16281. 24-Nûr 28
    lekum : sizin için
  16282. 24-Nûr 28
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16283. 24-Nûr 28
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  16284. 24-Nûr 29
    leyse : değildir, yoktur
  16285. 24-Nûr 29
    aleykum : sizin üzerinize
  16286. 24-Nûr 29
    en tedhulû : girmek, girmeniz
  16287. 24-Nûr 29
    buyûten : evlere
  16288. 24-Nûr 29
    gayre : dışında
  16289. 24-Nûr 29
    meskûnetin : oturulmayan evler
  16290. 24-Nûr 29
    metâun : meta, fayda
  16291. 24-Nûr 29
    lekum : sizin için
  16292. 24-Nûr 29
    ya'lemu : bilir
  16293. 24-Nûr 29
    tubdûne : açıklıyorsunuz
  16294. 24-Nûr 29
    ve mâ : ve şey
  16295. 24-Nûr 29
    tektumûne : ketmediyorsunuz, saklıyorsunuz
  16296. 24-Nûr 30
    li el mu'minîne : mü'minlere, mü'min erkeklere
  16297. 24-Nûr 30
    min ebsâri-him : gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
  16298. 24-Nûr 30
    ve yahfezû : ve muhafaza etsinler, korusunlar
  16299. 24-Nûr 30
    furûce-hum : ırzlarını
  16300. 24-Nûr 30
    like : bu
  16301. 24-Nûr 30
    ezkâ : daha temiz
  16302. 24-Nûr 30
    lehum : onlar için
  16303. 24-Nûr 30
    inne allâhe : muhakkak Allah
  16304. 24-Nûr 30
    yasneûne : yapıyorlar
  16305. 24-Nûr 31
    ve kul : ve de
  16306. 24-Nûr 31
    li el mu'minâti : mü'min kadınlara
  16307. 24-Nûr 31
    yagdudne : çeksinler, indirsinler
  16308. 24-Nûr 31
    min ebsâri-hinne : (onların) gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
  16309. 24-Nûr 31
    ve yahfazne : ve korusunlar
  16310. 24-Nûr 31
    furûce-hunne : (onların) ırzları
  16311. 24-Nûr 31
    ve lâ yubdîne : ve açmasınlar
  16312. 24-Nûr 31
    nete-hunne : (onların) ziynetleri
  16313. 24-Nûr 31
    zahera : zahir oldu
  16314. 24-Nûr 31
    vel yadribne (ve li yadribne) : ve vursunlar (örtsünler)
  16315. 24-Nûr 31
    bi humuri-hinne : (onların) örtüleri
  16316. 24-Nûr 31
    cuyûbi-hinne : (onların) yakaları
  16317. 24-Nûr 31
    ve lâ yubdîne : ve açmasınlar
  16318. 24-Nûr 31
    nete-hunne : (onların) ziynetleri
  16319. 24-Nûr 31
    li buûleti-hinne : (onların) eşleri, kocaları
  16320. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16321. 24-Nûr 31
    âbâi-hinne : (onların) babaları
  16322. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16323. 24-Nûr 31
    âbâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının babaları
  16324. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16325. 24-Nûr 31
    ebnâi-hinne : (onların) oğulları
  16326. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16327. 24-Nûr 31
    ebnâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının oğulları
  16328. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16329. 24-Nûr 31
    ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşleri
  16330. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16331. 24-Nûr 31
    benî ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları
  16332. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16333. 24-Nûr 31
    benî ehavâti-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları
  16334. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16335. 24-Nûr 31
    nisâi-hinne : kadınlar
  16336. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16337. 24-Nûr 31
    meleket eymânu-hunne : (onların) ellerinin altında sahip oldukları, (cariyeler)
  16338. 24-Nûr 31
    evit tâbiîne (ev et tâbiîne) : veya onlara tâbî olanlar, hizmetliler
  16339. 24-Nûr 31
    gayri ulî el irbeti : kadına ihtiyaç duymayan
  16340. 24-Nûr 31
    min er ricâli : erkeklerden
  16341. 24-Nûr 31
    evitflillezîne : veya çocuklar ki onlar
  16342. 24-Nûr 31
    lem yazharû : zahir olmaz, farkına varmaz
  16343. 24-Nûr 31
    veyadribne : ve vurmasınlar
  16344. 24-Nûr 31
    bi erculi-hinne : (onların) ayakları
  16345. 24-Nûr 31
    li yu'leme : bilinsin diye
  16346. 24-Nûr 31
    mâ yuhfîne : gizlediklerini
  16347. 24-Nûr 31
    min zîneti-hinne : (onların) ziynetlerinden
  16348. 24-Nûr 31
    ve tûbû : vevbe edin
  16349. 24-Nûr 31
    cemîan : topluca (hepiniz)
  16350. 24-Nûr 31
    eyyu-hâ : ey
  16351. 24-Nûr 31
    el mu'minûne : mü'minler
  16352. 24-Nûr 31
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  16353. 24-Nûr 31
    tuflihûne : felâha eresiniz
  16354. 24-Nûr 32
    ve enkihû : ve nikâhlayın, evlendirin
  16355. 24-Nûr 32
    el eyâmâ : eşi (karısı) olmayan erkekler,
  16356. 24-Nûr 32
    ve es sâlihîne : ve salihler
  16357. 24-Nûr 32
    ve imâi-kum : ve eşi olmayan kadınlarınız
  16358. 24-Nûr 32
    yekûnû : olurlar
  16359. 24-Nûr 32
    fukarâe : fakirler
  16360. 24-Nûr 32
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16361. 24-Nûr 33
    velyesta'fif : ve iffetli olsunlar, iffetlerini korusunlar
  16362. 24-Nûr 33
    ellezîneyecidûne : bulamayanlar
  16363. 24-Nûr 33
    yugniyehumullâhu : Allah onları gani (zengin) kılar
  16364. 24-Nûr 33
    ve ellezîne : ve o kimseler ki, onlar
  16365. 24-Nûr 33
    yebtegûne : talep ederler, isterler
  16366. 24-Nûr 33
    el kitâbe : yazılı antlaşma, mukatebe
  16367. 24-Nûr 33
    meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduğunuz
  16368. 24-Nûr 33
    fe : böylece, o zaman, o taktirde
  16369. 24-Nûr 33
    hayren : bir hayır
  16370. 24-Nûr 33
    ve âtû-hum : ve onlara verin
  16371. 24-Nûr 33
    allahi ellezî : Allah ki o
  16372. 24-Nûr 33
    ve lâ tukrihû : ve zorlamayın
  16373. 24-Nûr 33
    feteyâti-kum : genç cariyeleriniz
  16374. 24-Nûr 33
    alel bigâi (alâ el bigâi) : fuhşa, zinaya
  16375. 24-Nûr 33
    in eradne : eğer istedilerse (isterlerse)
  16376. 24-Nûr 33
    tehassunen : namusunu korumak, iffetli kalmak
  16377. 24-Nûr 33
    li tebtegû : talep etmek, elde etmek için
  16378. 24-Nûr 33
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  16379. 24-Nûr 33
    ve men yukrıhhunne : ve kim onları zorlarsa
  16380. 24-Nûr 33
    fe : böylece, o taktirde
  16381. 24-Nûr 33
    innellâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  16382. 24-Nûr 33
    ikrâhihinne : onların zorlanmaları
  16383. 24-Nûr 34
    ve lekad : ve andolsun
  16384. 24-Nûr 34
    enzelnâ : indirdik
  16385. 24-Nûr 34
    ileykum : size
  16386. 24-Nûr 34
    mubeyyinâtin : açıklanmış
  16387. 24-Nûr 34
    ve meselen : ve örnek, misal
  16388. 24-Nûr 34
    min ellezîne halev : daha önce gelip geçmiş kimselerden (nesillerden)
  16389. 24-Nûr 34
    ve mev'izaten : ve bir öğüt
  16390. 24-Nûr 34
    li el muttekîne : takva sahipleri için
  16391. 24-Nûr 35
    es semâvâti : semalar
  16392. 24-Nûr 35
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  16393. 24-Nûr 35
    meselu : misal, örnek
  16394. 24-Nûr 35
    ke : gibi
  16395. 24-Nûr 35
    el mısbâhu : (o) misbah, (o) lâmba
  16396. 24-Nûr 35
    zucâcetin : sırça (cam)
  16397. 24-Nûr 35
    ez zucâcetu : (o) sırça, (o cam)
  16398. 24-Nûr 35
    ke ennehâ : o gibidir
  16399. 24-Nûr 35
    kevkebun : gezegen
  16400. 24-Nûr 35
    min şeceratin : ağaçtan
  16401. 24-Nûr 35
    mubâraketin : mübarek
  16402. 24-Nûr 35
    zeytûnetin : yağ (zeytin ağacı)
  16403. 24-Nûr 35
    lâ şarkîyetin : doğuda olmayan (bulunmayan)
  16404. 24-Nûr 35
    vegarbiyyetin : ve batıda olmayan (bulunmayan)
  16405. 24-Nûr 35
    yekâdu : neredeyse, hemen hemen, kendi kendine
  16406. 24-Nûr 35
    zeytu-hâ : onun yağı
  16407. 24-Nûr 35
    ve lev : ve eğer
  16408. 24-Nûr 35
    lem temses-hu : ona değmez
  16409. 24-Nûr 35
    yehdîllâhu (yehdî allâhi) : Allah hidayet eder
  16410. 24-Nûr 35
    men yeşâu : dilediği kimse
  16411. 24-Nûr 35
    ve yadribullâhul emsâle : ve Allah örnekler, misaller verir
  16412. 24-Nûr 35
    lin nâsi (li en nâsi) : insanlar için, isanlara
  16413. 24-Nûr 35
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16414. 24-Nûr 35
    bi kulli şey'in : herşeyi
  16415. 24-Nûr 36
    ezinallâhu (ezine allâhu) : Allah izin verdi
  16416. 24-Nûr 36
    en turfea : yükseltilmesine, yüceltilmesine
  16417. 24-Nûr 36
    ve yuzkere : ve zikredilir
  16418. 24-Nûr 36
    hesmuhu (fîhâ ismu-hu) : orada onun ismi
  16419. 24-Nûr 36
    yusebbihu : tesbih eder
  16420. 24-Nûr 36
    lehu : onu
  16421. 24-Nûr 36
    el guduvvi : sabah
  16422. 24-Nûr 36
    ve el âsâli : ve akşam
  16423. 24-Nûr 37
    ve lâ : ve olmaz
  16424. 24-Nûr 37
    bey'un : alışveriş
  16425. 24-Nûr 37
    ve ikâmi es salâti : ve namazın ikame edilmesi
  16426. 24-Nûr 37
    ve îtâi ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
  16427. 24-Nûr 37
    yehâfûne : korkarlar
  16428. 24-Nûr 37
    yevmen : gün
  16429. 24-Nûr 37
    tetekallebu : döner, dönecek
  16430. 24-Nûr 37
    fîhi el kulûbu : kalplerin
  16431. 24-Nûr 37
    ve el ebsâru : vezler, bakışlar, görüşler
  16432. 24-Nûr 38
    li yecziye-hum : onlara karşılığını vermesi için
  16433. 24-Nûr 38
    ahsene : enzel
  16434. 24-Nûr 38
    ve yezîde-hum : ve onlara arttırır
  16435. 24-Nûr 38
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16436. 24-Nûr 38
    yerzuku : rızıklandırır
  16437. 24-Nûr 38
    men : kişi, kimse
  16438. 24-Nûr 38
    yeşâu : diler
  16439. 24-Nûr 39
    vellezîne keferû : vefirler
  16440. 24-Nûr 39
    ke serâbin : serap gibidir
  16441. 24-Nûr 39
    yahsebu-hu : onu zanneder
  16442. 24-Nûr 39
    ez zam'ânu : susuz kalan, susamış olan
  16443. 24-Nûr 39
    en : su
  16444. 24-Nûr 39
    izâ câe-hu : ona geldiği zaman, ulaştığı zaman
  16445. 24-Nûr 39
    lem yecid-hu : onu bulamadı
  16446. 24-Nûr 39
    şey'en : bir şey
  16447. 24-Nûr 39
    ve vecedallâhe (vecede allâhe) : ve Allah'ı buldu
  16448. 24-Nûr 39
    inde-hu : yanında
  16449. 24-Nûr 39
    feveffâhu (fe veffâ-hu) : böylece ona tam olarak ödedi
  16450. 24-Nûr 39
    hisâbe-hu : onun hesabını
  16451. 24-Nûr 39
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16452. 24-Nûr 39
    serîu : seri, çabuk
  16453. 24-Nûr 39
    el hisâbi : hesap
  16454. 24-Nûr 40
    ev : veya
  16455. 24-Nûr 40
    ke zulumâtin : karanlıklar gibidir
  16456. 24-Nûr 40
    mevcun : dalga
  16457. 24-Nûr 40
    min fevkı-hi : onun üstünden
  16458. 24-Nûr 40
    mevcun : dalga
  16459. 24-Nûr 40
    min fevkı-hi : onun üstünden
  16460. 24-Nûr 40
    sehâbun : bulutlar
  16461. 24-Nûr 40
    fevka : üzerinde, üstünde
  16462. 24-Nûr 40
    izâ ahrace : çıkardığı zaman
  16463. 24-Nûr 40
    yede-hu : onun eli
  16464. 24-Nûr 40
    lem yeked yerâ-hâ : neredeyse onu göremez
  16465. 24-Nûr 40
    ve men : ve kimse
  16466. 24-Nûr 40
    lem yec'alillâhu (yec'ali allâhu) : Allah kılmazsa
  16467. 24-Nûr 40
    lehu : onu, ona
  16468. 24-Nûr 40
    ren : nur
  16469. 24-Nûr 40
    fe : artık
  16470. 24-Nûr 40
    lehu : onun için yoktur
  16471. 24-Nûr 41
    e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
  16472. 24-Nûr 41
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah olduğunu
  16473. 24-Nûr 41
    yusebbihu : tesbih ederler
  16474. 24-Nûr 41
    lehu : onun, onu
  16475. 24-Nûr 41
    men : kimse(ler)
  16476. 24-Nûr 41
    es semâvâti : semalarda
  16477. 24-Nûr 41
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  16478. 24-Nûr 41
    ve et tayru : ve kuşlar
  16479. 24-Nûr 41
    alime : bildi
  16480. 24-Nûr 41
    salâte-hu : salatını, namazını, duasını
  16481. 24-Nûr 41
    ve tesbîha-hu : ve tesbihlerini
  16482. 24-Nûr 41
    vallâhu (ve allâh) : ve Allah
  16483. 24-Nûr 41
    yef'alûne : yapıyorlar
  16484. 24-Nûr 42
    ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a aittir
  16485. 24-Nûr 42
    es semâvâti : semalar
  16486. 24-Nûr 42
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  16487. 24-Nûr 42
    ve ilâ allâhi : ve Allah'a
  16488. 24-Nûr 42
    el masîru : dönüş
  16489. 24-Nûr 43
    e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
  16490. 24-Nûr 43
    enne allâhe : Allah'ın yaptığını
  16491. 24-Nûr 43
    sehâben : bulutlar
  16492. 24-Nûr 43
    summe : sonra
  16493. 24-Nûr 43
    yuellifu : birleştirir
  16494. 24-Nûr 43
    beynehu : onun arasını
  16495. 24-Nûr 43
    summe : sonra
  16496. 24-Nûr 43
    yec'alu-hu : onu kılar, yapar
  16497. 24-Nûr 43
    rukâmen : kümeme, küme hali
  16498. 24-Nûr 43
    fe tera : böylece görürsün
  16499. 24-Nûr 43
    el vedka : yağmur
  16500. 24-Nûr 43
    ve yunezzilu : ve indirir
  16501. 24-Nûr 43
    min es semâi : semadan
  16502. 24-Nûr 43
    min beredin : buzdan, doludan
  16503. 24-Nûr 43
    fe yusîbu : böylece isabet ettirir
  16504. 24-Nûr 43
    men : kimse
  16505. 24-Nûr 43
    yeşâu : diler
  16506. 24-Nûr 43
    ve yasrifu-hu : ve onu çevirir, uzaklaştırır
  16507. 24-Nûr 43
    an men : o kimseden
  16508. 24-Nûr 43
    yeşâu : diler
  16509. 24-Nûr 43
    yekâdu : neredeyse, az kalsın
  16510. 24-Nûr 43
    senâ : ışık, parıltı
  16511. 24-Nûr 43
    berkı-hi : onun şimşeği
  16512. 24-Nûr 43
    yezhebu : giderir
  16513. 24-Nûr 43
    bi el ebsâri : görmeyi
  16514. 24-Nûr 44
    el leyle : gece
  16515. 24-Nûr 44
    ve en nehâre : ve gündüz
  16516. 24-Nûr 44
    inne : muhakkak
  16517. 24-Nûr 44
    like : bu
  16518. 24-Nûr 44
    le ibreten : elbette ibret
  16519. 24-Nûr 44
    li ulil ebsâri : basiret sahipleri için
  16520. 24-Nûr 45
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16521. 24-Nûr 45
    kulle : her, hepsi, bütün
  16522. 24-Nûr 45
    bbetin : hayvan
  16523. 24-Nûr 45
    fe : o zaman, böylece
  16524. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  16525. 24-Nûr 45
    ve min-hum : ve onlardan
  16526. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  16527. 24-Nûr 45
    alâ ricleyni : iki ayak üzerinde
  16528. 24-Nûr 45
    ve min-hum : ve onlardan
  16529. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  16530. 24-Nûr 45
    alâ erbain : dört (ayak) üzerinde
  16531. 24-Nûr 45
    yeşâu : dilediğini, dilediği şeyi
  16532. 24-Nûr 45
    innellâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  16533. 24-Nûr 45
    alâ kulli şey'in : herşeye
  16534. 24-Nûr 46
    lekad : andolsun
  16535. 24-Nûr 46
    enzelnâ : indirdik
  16536. 24-Nûr 46
    mubeyyinâtin : açıklanmış
  16537. 24-Nûr 46
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16538. 24-Nûr 46
    yehdî : hidayete erdirir
  16539. 24-Nûr 46
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  16540. 24-Nûr 47
    ve yekûlûne : ve onlar derler
  16541. 24-Nûr 47
    âmennâ : îmân ettik
  16542. 24-Nûr 47
    ve bi er resûli : ve resûlüne
  16543. 24-Nûr 47
    ve ata'nâ : ve itaat ettik
  16544. 24-Nûr 47
    summe : sonra
  16545. 24-Nûr 47
    yetevellâ : dönerler
  16546. 24-Nûr 47
    ferîkun : bir grup, bir kısım
  16547. 24-Nûr 47
    like : bu
  16548. 24-Nûr 47
    ve mâ ulâike : ve onlar değiller
  16549. 24-Nûr 47
    bi el mu'minîne : mü'min olanlar
  16550. 24-Nûr 48
    ve izâ duû : ve davet edildikleri zaman
  16551. 24-Nûr 48
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  16552. 24-Nûr 48
    li yahkume : hüküm vermesi için
  16553. 24-Nûr 48
    beyne-hum : onların arasında
  16554. 24-Nûr 48
    ferîkun : bir grup, bir kısım
  16555. 24-Nûr 48
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  16556. 24-Nûr 49
    ve in : ve eğer
  16557. 24-Nûr 49
    yekun : olur
  16558. 24-Nûr 49
    lehum : onların, onlar için
  16559. 24-Nûr 49
    el hakku : hak
  16560. 24-Nûr 49
    ye'tû : gelirler
  16561. 24-Nûr 49
    ileyhi : ona
  16562. 24-Nûr 49
    muz'ınîne : boyun eğerek, itaat ederek, hemen gelirler
  16563. 24-Nûr 50
    e : mı, mi
  16564. 24-Nûr 50
    emirtâbû (em irtâbu) : veya, yoksa şüphe ettiler
  16565. 24-Nûr 50
    em yehâfûne : veya, yoksa korkuyorlar
  16566. 24-Nûr 50
    en yehîfallâhu (yehîfe allâhu) : Allah'ın taraf tutması
  16567. 24-Nûr 50
    aleyhim : onlara
  16568. 24-Nûr 50
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  16569. 24-Nûr 50
    bel : hayır
  16570. 24-Nûr 50
    ulâike : işte onlar
  16571. 24-Nûr 50
    ez zâlimûne : zalimler
  16572. 24-Nûr 51
    innemâ : ancak, sadece
  16573. 24-Nûr 51
    ne : oldu
  16574. 24-Nûr 51
    kavle : söz
  16575. 24-Nûr 51
    el mu'minîne : mü'minler
  16576. 24-Nûr 51
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  16577. 24-Nûr 51
    li yahkume : hüküm vermesi için
  16578. 24-Nûr 51
    beyne-hum : onların aralarında
  16579. 24-Nûr 51
    en yekûlû : demeleri, söylemeleri
  16580. 24-Nûr 51
    semi'nâ : işittik
  16581. 24-Nûr 51
    ve ata'nâ : ve itaat ettik
  16582. 24-Nûr 51
    ve ulâike : vete onlar
  16583. 24-Nûr 51
    el muflihûne : felâha ulaşanlar
  16584. 24-Nûr 52
    ve men : ve kim
  16585. 24-Nûr 52
    yutıi allâhe : Allah'a itaat eder
  16586. 24-Nûr 52
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  16587. 24-Nûr 52
    ve yahşe allâhe : ve Allah'a huşû duyar
  16588. 24-Nûr 52
    ve yettak-hi : ve ona karşı takva sahibi olur
  16589. 24-Nûr 52
    fe : böylece, o taktirde
  16590. 24-Nûr 52
    ulâike : işte onlar
  16591. 24-Nûr 52
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  16592. 24-Nûr 53
    ve aksemû : ve yemin ettiler
  16593. 24-Nûr 53
    cehde : güç, kuvvet
  16594. 24-Nûr 53
    eymâni-him : yeminleri
  16595. 24-Nûr 53
    le in : eğer
  16596. 24-Nûr 53
    emerte-hum : sen onlara emrettin
  16597. 24-Nûr 53
    le yahrucunne : mutlaka çıkacaklar
  16598. 24-Nûr 53
    ma'rûfetun : bilinen, taktir edilen
  16599. 24-Nûr 53
    inne allâhe : muhakkak Allah
  16600. 24-Nûr 53
    bimâ ta'melûne : yaptığınız şeylerden
  16601. 24-Nûr 54
    atîu allâhe : Allah'a itaat edin
  16602. 24-Nûr 54
    ve atîu : ve itaat edin
  16603. 24-Nûr 54
    er resûle : resûl
  16604. 24-Nûr 54
    fe in : o zaman eğer
  16605. 24-Nûr 54
    tevellev : yüz çevirirsiniz
  16606. 24-Nûr 54
    fe innemâ : o zaman sadece, yalnız
  16607. 24-Nûr 54
    aleyhi : onun üzerine
  16608. 24-Nûr 54
    hummile : yüklendi, yükletildi
  16609. 24-Nûr 54
    ve aleykum : ve sizin üzerinize
  16610. 24-Nûr 54
    ve in : ve eğer
  16611. 24-Nûr 54
    tehtedû : hidayete erersiniz
  16612. 24-Nûr 54
    ve mâ : ve değildir
  16613. 24-Nûr 54
    alâ er resûli : resûlün üzerinde
  16614. 24-Nûr 54
    el belâgu : tebliğ
  16615. 24-Nûr 54
    el mubînu : apaçık, açıkça
  16616. 24-Nûr 55
    vaadallâhu (vaade allâhu) : Allah vaadetti
  16617. 24-Nûr 55
    ellezîne amenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  16618. 24-Nûr 55
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlediler
  16619. 24-Nûr 55
    le yestahlifenne-hum : onları mutlaka halife tayin edecek
  16620. 24-Nûr 55
    el ardı : yeryüzünde
  16621. 24-Nûr 55
    kemestahlefellezîne (kemâ istahlefe ellezîne) : halife tayin ettiğimiz kimseler gibi
  16622. 24-Nûr 55
    ve le yumekkinenne : ve mutlaka sağlamlaştıracak
  16623. 24-Nûr 55
    lehum : onlara, onlar için
  16624. 24-Nûr 55
    ne-hum : onların dîni
  16625. 24-Nûr 55
    ellezî irtedâ : ki onu seçti, razı oldu, hoşnut oldu
  16626. 24-Nûr 55
    lehum : onlar için, onlara
  16627. 24-Nûr 55
    ve le yubeddilenne-hum : ve onlara mutlaka çevirecek
  16628. 24-Nûr 55
    emnen : emniyet, güven
  16629. 24-Nûr 55
    ya'budûne-nî : bana kul olurlar
  16630. 24-Nûr 55
    lâ yuşrikûne : şirk koşmazlar
  16631. 24-Nûr 55
    bî şey'en : bir şeyi
  16632. 24-Nûr 55
    ve men : ve kim
  16633. 24-Nûr 55
    kefere : örttü, inkâr etti
  16634. 24-Nûr 55
    ba'de : sonra
  16635. 24-Nûr 55
    like : bu
  16636. 24-Nûr 55
    fe ulâike : işte onlar
  16637. 24-Nûr 55
    el fâsikûne : fasıklar
  16638. 24-Nûr 56
    ve ekîmû : ve ikame edin
  16639. 24-Nûr 56
    es salâte : namaz
  16640. 24-Nûr 56
    ve âtû : ve verin
  16641. 24-Nûr 56
    ez zekâte : zekât
  16642. 24-Nûr 56
    ve atîû : ve itaat edin
  16643. 24-Nûr 56
    er resûle : resûl
  16644. 24-Nûr 56
    lealle-kum : umulurki siz, böylece siz
  16645. 24-Nûr 56
    turhamûne : rahmet olunasınız
  16646. 24-Nûr 57
    tahsebenne : sakın zannetme
  16647. 24-Nûr 57
    ellezîne keferû : inkâr edenleri
  16648. 24-Nûr 57
    mu'cizîne : aciz bırakıcılar
  16649. 24-Nûr 57
    el ardı : yeryüzünde
  16650. 24-Nûr 57
    ve me'vâhu-mun : ve onların barınacağı yer
  16651. 24-Nûr 57
    en nâru : ateş
  16652. 24-Nûr 57
    ve le bi'se : ve elbette, mutlaka kötü
  16653. 24-Nûr 57
    el masîru : bir dönüş (yeri)
  16654. 24-Nûr 58
    eyyuhâ : ey, ya
  16655. 24-Nûr 58
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  16656. 24-Nûr 58
    li yeste'zin-kum : sizden izin istesinler
  16657. 24-Nûr 58
    ellezîne meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduklarınız (köleleriniz, cariyeleriniz)
  16658. 24-Nûr 58
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  16659. 24-Nûr 58
    lem yeblugû : erişmemiş, ulaşmamış
  16660. 24-Nûr 58
    el hulume : bulûğ çağına, erginliğe
  16661. 24-Nûr 58
    selâse : üç
  16662. 24-Nûr 58
    merrâtin : kere, defa, kez
  16663. 24-Nûr 58
    el fecri : fecr, sabah
  16664. 24-Nûr 58
    vene : ve o vakit, o zaman
  16665. 24-Nûr 58
    tedaûne : çıkarırsınız
  16666. 24-Nûr 58
    siyâbe-kum : elbiseniz
  16667. 24-Nûr 58
    min ez zahîrati : öğle vaktinden
  16668. 24-Nûr 58
    ve min ba'di : ve sonra
  16669. 24-Nûr 58
    el ışâi : yatsı
  16670. 24-Nûr 58
    selâsu : üç
  16671. 24-Nûr 58
    lekum : sizin için
  16672. 24-Nûr 58
    leyse : değildir, yoktur
  16673. 24-Nûr 58
    aleykum : sizin üzerinize
  16674. 24-Nûr 58
    vealeyhim : ve onlara yoktur
  16675. 24-Nûr 58
    ba'de hunne : onlardan sonra
  16676. 24-Nûr 58
    tavvâfûne : karşılıklı dolaşırlar, karşılıklı tavaf ederler
  16677. 24-Nûr 58
    aleykum : sizin üzerinize, size
  16678. 24-Nûr 58
    kezâlike : işteyle
  16679. 24-Nûr 58
    yubeyyine allâhu : Allah beyan ediyor, açıklıyor
  16680. 24-Nûr 58
    lekum : size
  16681. 24-Nûr 58
    el âyâti : âyetleri
  16682. 24-Nûr 58
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16683. 24-Nûr 59
    ve izâ belegâ : ve ulaştığı, eriştiği zaman
  16684. 24-Nûr 59
    el etfâlu : çocuklar
  16685. 24-Nûr 59
    hulume : erginlik çağı, bulûğ çağı
  16686. 24-Nûr 59
    fe li yeste'zinû : o zaman izin istesinler
  16687. 24-Nûr 59
    kezâlike : işteyle, böylece
  16688. 24-Nûr 59
    yubeyyinu allâhu : Allah beyan eder, açıklar
  16689. 24-Nûr 59
    lekum : sizin için, size
  16690. 24-Nûr 60
    ve el kavâıdu : ve yaşlı kadınlar
  16691. 24-Nûr 60
    minen nisâi : kadınlardan
  16692. 24-Nûr 60
    ellatî lâ yercûne : onlar ümit etmezler
  16693. 24-Nûr 60
    fe : böylece, artık
  16694. 24-Nûr 60
    leyse : değil, yoktur
  16695. 24-Nûr 60
    aleyhinne : onların üzerine, onlara
  16696. 24-Nûr 60
    en yeda'ne : çıkarmaları
  16697. 24-Nûr 60
    siyâbehunne : onların elbiseleri
  16698. 24-Nûr 60
    gayra muteberricâtin : açmaksızın
  16699. 24-Nûr 60
    bi zînetin : ziynetleri
  16700. 24-Nûr 60
    ve en yesta'fifne : ve iffetli olmayı istemeleri
  16701. 24-Nûr 60
    lehunne : onlara (kadınlara), onlar için (kadınlar için)
  16702. 24-Nûr 60
    semîun : en iyi işiten
  16703. 24-Nûr 61
    leyse : değil
  16704. 24-Nûr 61
    el a'mâ : âmâ, kör
  16705. 24-Nûr 61
    ve lâ alâ : ve üzerine yoktur
  16706. 24-Nûr 61
    el a'raci : topal, sakat
  16707. 24-Nûr 61
    ve lâ alâ : ve üzerine yoktur
  16708. 24-Nûr 61
    el marîdı : hasta
  16709. 24-Nûr 61
    ve lâ alâ : ve üzerine yoktur
  16710. 24-Nûr 61
    enfusi-kum : size, kendinize
  16711. 24-Nûr 61
    en te'kulû : yemek yemeniz
  16712. 24-Nûr 61
    ev : veya
  16713. 24-Nûr 61
    ev buyûti : veya evler
  16714. 24-Nûr 61
    ummehâti-kum : sizin anneleriniz
  16715. 24-Nûr 61
    ev buyûti : veya evler
  16716. 24-Nûr 61
    ev buyûti : veya evler
  16717. 24-Nûr 61
    ehavâti-kum : sizin kız kardeşleriniz
  16718. 24-Nûr 61
    ev buyûti a'mâmi-kum : veya amcalarınızın evleri
  16719. 24-Nûr 61
    ev buyûti ammâti-kum : veya halalarınızın evleri
  16720. 24-Nûr 61
    ev buyûti ahvâli-kum : veya dayılarınızın evleri
  16721. 24-Nûr 61
    ev buyûti hâlâti-kum : veya teyzelerinizin evleri
  16722. 24-Nûr 61
    ev : veya
  16723. 24-Nûr 61
    melektum : sahip olduğunuz şey
  16724. 24-Nûr 61
    mefâtiha-hu : onun anahtarları
  16725. 24-Nûr 61
    ev sadîkı-kum : veya sizin dostlarınız veya arkadaşlarınız
  16726. 24-Nûr 61
    leyse : değil
  16727. 24-Nûr 61
    aleykum : sizin üzerinize, size
  16728. 24-Nûr 61
    en te'kulû : yemek yemeniz
  16729. 24-Nûr 61
    cemîan : topluca
  16730. 24-Nûr 61
    ev : veya
  16731. 24-Nûr 61
    eştâten : ayrı ayrı olarak
  16732. 24-Nûr 61
    fe : böylece, o zaman
  16733. 24-Nûr 61
    buyûten : evler
  16734. 24-Nûr 61
    fe : böylece
  16735. 24-Nûr 61
    sellimû : selâm verin
  16736. 24-Nûr 61
    alâ enfusi-kum : kendi üzerinize (birbirinize)
  16737. 24-Nûr 61
    tehıyyeten : selâm vererek
  16738. 24-Nûr 61
    mubareketen : mübarek, hayırlı, bereketli
  16739. 24-Nûr 61
    tayyibeten : iyi, güzel, helâl
  16740. 24-Nûr 61
    kezâlike : işteyle, böylece
  16741. 24-Nûr 61
    yubeyyinu allâhu : Allah beyan eder, açıklar
  16742. 24-Nûr 61
    lekum : sizin için, size
  16743. 24-Nûr 61
    el âyâti : âyetler
  16744. 24-Nûr 61
    leallekum : umulur ki böylece siz
  16745. 24-Nûr 61
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  16746. 24-Nûr 62
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  16747. 24-Nûr 62
    el mu'minûne : mü'minler
  16748. 24-Nûr 62
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân eden kimseler
  16749. 24-Nûr 62
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  16750. 24-Nûr 62
    ve izâ : ve olduğu zaman
  16751. 24-Nûr 62
    mea-hu : onunla birlikte, beraber
  16752. 24-Nûr 62
    alâ emrin : bir iş üzerine, bir iş için
  16753. 24-Nûr 62
    lem yezhebû : gitmezler
  16754. 24-Nûr 62
    yeste'zinû-hu : ondan izin isterler
  16755. 24-Nûr 62
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  16756. 24-Nûr 62
    yeste'zinûne-ke : senden izin isterler
  16757. 24-Nûr 62
    ulâike : işte onlar
  16758. 24-Nûr 62
    ellezîne yu'minûne : îmân edenler
  16759. 24-Nûr 62
    ve resûli-hi : ve onun resûlüne
  16760. 24-Nûr 62
    fe : öyleyse
  16761. 24-Nûr 62
    izeste'zenû-ke (iza iste'zenû-ke) : senden izin istedikleri zaman
  16762. 24-Nûr 62
    şe'ni-him : onların işleri, halleri, durumları
  16763. 24-Nûr 62
    fe'zen (fe izen) : o zaman izin ver
  16764. 24-Nûr 62
    li men : o kimseye
  16765. 24-Nûr 62
    şi'te : sen diledin
  16766. 24-Nûr 62
    vestagfir (ve istagfir) : ve mağfiret dile
  16767. 24-Nûr 62
    lehum : onlar için
  16768. 24-Nûr 62
    allâhe : Allah
  16769. 24-Nûr 62
    inne allâhe : muhakkak Allah
  16770. 24-Nûr 63
    tec'alû : kılmayın, yapmayın
  16771. 24-Nûr 63
    duâe er resûli : resûlün çağırması
  16772. 24-Nûr 63
    beyne-kum : (sizin) aranızda
  16773. 24-Nûr 63
    ke : gibi, aynı, eşit
  16774. 24-Nûr 63
    ba'dı-kum ba'den : birbirinizi
  16775. 24-Nûr 63
    kad ya'lemu : biliyordu
  16776. 24-Nûr 63
    ellezîne : onlar
  16777. 24-Nûr 63
    yetesellelûne : gizlice çıkarlar
  16778. 24-Nûr 63
    livâzen : bir şeyi siper ederek (görünmemeye çalışarak)
  16779. 24-Nûr 63
    fel yahzeri (fe li yahzeri) : o zaman sakınsınlar, çekinsinler
  16780. 24-Nûr 63
    ellezîne yuhâlifûne : hilâfet edenler, karşı gelenler
  16781. 24-Nûr 63
    an emri-hi : onun emrinden
  16782. 24-Nûr 63
    en tusîbe-hum : onlara isabet etmesi
  16783. 24-Nûr 63
    fitnetun : bir fitne
  16784. 24-Nûr 63
    ev : veya
  16785. 24-Nûr 63
    yusîbe-hum : onlara isabet eder
  16786. 24-Nûr 63
    elîmun : acı, elîm
  16787. 24-Nûr 64
    e lâ : değil mi
  16788. 24-Nûr 64
    inne : muhakkak
  16789. 24-Nûr 64
    es semâvâti : göklerdeki
  16790. 24-Nûr 64
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  16791. 24-Nûr 64
    kad ya'lemu : biliyordu
  16792. 24-Nûr 64
    entum : siz
  16793. 24-Nûr 64
    aleyhi : üzerinde
  16794. 24-Nûr 64
    ve yevme : ve o gün
  16795. 24-Nûr 64
    yurceûne : döndürülecekler
  16796. 24-Nûr 64
    ileyhi : ona
  16797. 24-Nûr 64
    fe yunebbiu-hum : o zaman onlara haber verecek
  16798. 24-Nûr 64
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16799. 24-Nûr 64
    bi kulli şey'in : herşeyi
  16800. 25-Furkan 1
    tebâreke : mübarek
  16801. 25-Furkan 1
    ellezî : ki o
  16802. 25-Furkan 1
    nezzele : indirdi
  16803. 25-Furkan 1
    furkâne : furkan
  16804. 25-Furkan 1
    li yekûne : olması için
  16805. 25-Furkan 1
    li el âlemîne : âlemlere
  16806. 25-Furkan 1
    nezîren : nezir, uyarıcı
  16807. 25-Furkan 2
    ellezî : ki o
  16808. 25-Furkan 2
    lehu : onun
  16809. 25-Furkan 2
    es semâvâti : semalar, gökler
  16810. 25-Furkan 2
    ve el ardı : ve yeryüzü
  16811. 25-Furkan 2
    ve lem yettehız : ve edinmedi
  16812. 25-Furkan 2
    veleden : çocuk
  16813. 25-Furkan 2
    ve lem yekûn : ve olmadı
  16814. 25-Furkan 2
    lehu : onun
  16815. 25-Furkan 2
    şerîkun : şerik, ortak
  16816. 25-Furkan 2
    el mulki : mülkte
  16817. 25-Furkan 2
    ve halaka : ve yarattı
  16818. 25-Furkan 2
    kulle şey'in : herşey
  16819. 25-Furkan 2
    fe : o zaman, sonra
  16820. 25-Furkan 2
    kaddera-hu : ona takdir etti
  16821. 25-Furkan 2
    takdîren : takdir ederek, kader tayin ederek
  16822. 25-Furkan 3
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  16823. 25-Furkan 3
    âliheten : ilâhlar
  16824. 25-Furkan 3
    lâ yahlukûne : yaratmaz, yaratamaz
  16825. 25-Furkan 3
    şey'en : bir şey
  16826. 25-Furkan 3
    ve hum : ve onlar
  16827. 25-Furkan 3
    yuhlekûne : yaratılırlar
  16828. 25-Furkan 3
    veyemlikûne : ve malik değiller
  16829. 25-Furkan 3
    li enfusi-him : kendileri için
  16830. 25-Furkan 3
    ve lâ : ve değil, olmaz
  16831. 25-Furkan 3
    nef'an : fayda sağlamak, fayda vermek
  16832. 25-Furkan 3
    veyemlikûne : ve malik değiller
  16833. 25-Furkan 3
    mevten : öldürmek
  16834. 25-Furkan 3
    ve lâ hayâten : ve hayat veremez
  16835. 25-Furkan 3
    ve lâ nuşûren : ve yeniden diriltemez
  16836. 25-Furkan 4
    vele : ve dedi
  16837. 25-Furkan 4
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  16838. 25-Furkan 4
    ifterâ-hu : onu uydurdu
  16839. 25-Furkan 4
    ve eâne-hu : ve ona yardım etti
  16840. 25-Furkan 4
    aleyhi : ona, onun üzerine
  16841. 25-Furkan 4
    âharûne : başkaları, diğerleri
  16842. 25-Furkan 4
    fe : o zaman, böylece
  16843. 25-Furkan 4
    zulmen : zulümle
  16844. 25-Furkan 4
    ve zûran : ve bâtıl olarak, bâtılla
  16845. 25-Furkan 5
    ve kâlû : ve dediler
  16846. 25-Furkan 5
    esâtîru : masallar, efsaneler
  16847. 25-Furkan 5
    el evvelîne : evvelkiler
  16848. 25-Furkan 5
    iktetebe-hâ : onu yazdırdı
  16849. 25-Furkan 5
    fe : böylece
  16850. 25-Furkan 5
    hiye : o
  16851. 25-Furkan 5
    aleyhi : ona
  16852. 25-Furkan 5
    bukreten : sabah
  16853. 25-Furkan 5
    ve asîlen : ve akşam
  16854. 25-Furkan 6
    enzele-hu : onu indirdi
  16855. 25-Furkan 6
    ellezî : ki o
  16856. 25-Furkan 6
    ya'lemu : bilir
  16857. 25-Furkan 6
    esrre : sır, gizli
  16858. 25-Furkan 6
    es semâvâti : göklerde
  16859. 25-Furkan 6
    ve el ardı : ve yeryüzü
  16860. 25-Furkan 6
    inne-hu : çünkü o, muhakkak o
  16861. 25-Furkan 6
    ne : oldu
  16862. 25-Furkan 6
    rahîmen : rahîm olan,
  16863. 25-Furkan 7
    ve kâlû : ve dediler
  16864. 25-Furkan 7
    er resûli : resûl
  16865. 25-Furkan 7
    ye'kuli : yiyor
  16866. 25-Furkan 7
    et taâme : yemek
  16867. 25-Furkan 7
    ve yemşî : ve yürür
  16868. 25-Furkan 7
    el esvâkı : çarşılarda
  16869. 25-Furkan 7
    lev lâ : olmaz mıydı
  16870. 25-Furkan 7
    unzile : indirildi
  16871. 25-Furkan 7
    ileyhi : ona
  16872. 25-Furkan 7
    melekun : bir melek
  16873. 25-Furkan 7
    fe : o zaman, böylece
  16874. 25-Furkan 7
    yekûne : olur
  16875. 25-Furkan 7
    mea-hu : onunla beraber
  16876. 25-Furkan 7
    nezîren : uyarıcı, nezir
  16877. 25-Furkan 8
    ev : veya
  16878. 25-Furkan 8
    ileyhi : ona
  16879. 25-Furkan 8
    kenzun : bir hazine
  16880. 25-Furkan 8
    ev : veya
  16881. 25-Furkan 8
    tekûnu : olur
  16882. 25-Furkan 8
    lehu : onun
  16883. 25-Furkan 8
    cennetun : cennet, ağaçlı bahçe
  16884. 25-Furkan 8
    ye'kulu : yer
  16885. 25-Furkan 8
    vele : ve dedi
  16886. 25-Furkan 8
    ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
  16887. 25-Furkan 8
    in tettebiûne : tâbî oluyorsunuz
  16888. 25-Furkan 8
    raculen : adam
  16889. 25-Furkan 8
    meshûren : sihir yapılmış, büyülenmiş
  16890. 25-Furkan 9
    keyfe : nasıl
  16891. 25-Furkan 9
    leke : sana
  16892. 25-Furkan 9
    el emsâle : misaller, örnekler
  16893. 25-Furkan 9
    fe : artık, böylece
  16894. 25-Furkan 9
    fe : artık, böylece
  16895. 25-Furkan 9
    yestetîûne : muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  16896. 25-Furkan 9
    sebîlen : sebîl, yol
  16897. 25-Furkan 10
    tebâreke : mübarektir
  16898. 25-Furkan 10
    ellezî : ki o
  16899. 25-Furkan 10
    şâe : diledi
  16900. 25-Furkan 10
    ceale : kıldı, yaptı
  16901. 25-Furkan 10
    leke : senin için, sana
  16902. 25-Furkan 10
    hayren : daha hayırlı
  16903. 25-Furkan 10
    min zâlike : bundan
  16904. 25-Furkan 10
    cennâtin : cennetler, ağaçlı bahçeler
  16905. 25-Furkan 10
    tecrî : akar
  16906. 25-Furkan 10
    el enhâru : nehirler
  16907. 25-Furkan 10
    ve yec'al : ve kılar, yapar
  16908. 25-Furkan 10
    leke : senin için, sana
  16909. 25-Furkan 10
    kusûren : köşkler, saraylar
  16910. 25-Furkan 11
    bel : hayır
  16911. 25-Furkan 11
    kezzebû : uydurdular, yalanladılar
  16912. 25-Furkan 11
    bi es sâati : o saati, kıyâmeti
  16913. 25-Furkan 11
    ve a'tednâ : ve hazırladık
  16914. 25-Furkan 11
    men kezzebe : tekzip eden kimseler, yalanlayanlar
  16915. 25-Furkan 11
    bi es sâati : o saati, kıyâmeti
  16916. 25-Furkan 11
    saîren : alevli ateş, cehennem
  16917. 25-Furkan 12
    raet-hum : onları gördü
  16918. 25-Furkan 12
    min mekânin : bir mekândan, bir yerden
  16919. 25-Furkan 12
    semiû : işittiler
  16920. 25-Furkan 12
    lehâ : onu, onun
  16921. 25-Furkan 12
    tegayyuzan : öfkeli (olan)
  16922. 25-Furkan 12
    ve zefîran : ve uğultulu (olan)
  16923. 25-Furkan 13
    ve izâ : ve olduğu zaman
  16924. 25-Furkan 13
    mekânen : bir mekân, bir yer
  16925. 25-Furkan 13
    mukarrenîne : yakınlaştırılmış, (birbirine) bağlanmış olanlar
  16926. 25-Furkan 13
    deav : davet ettiler, çağırdılar (istediler)
  16927. 25-Furkan 13
    hunâlike : orada
  16928. 25-Furkan 14
    ted'û : davet etmeyin, çağırmayın (istemeyin)
  16929. 25-Furkan 14
    el yevme : bugün (o gün)
  16930. 25-Furkan 14
    vâhıden : bir, bir defa
  16931. 25-Furkan 14
    ved'û (ve ud'û) : ve davet edin, çağırın (isteyin)
  16932. 25-Furkan 14
    kesîren : çok, defalarca
  16933. 25-Furkan 15
    elike : bu mu
  16934. 25-Furkan 15
    em : yoksa
  16935. 25-Furkan 15
    cennetu : cennet
  16936. 25-Furkan 15
    el huldilletî (huldi elletî ) : halidin olan, ebedî olan ki o
  16937. 25-Furkan 15
    vuide : vaadedilen
  16938. 25-Furkan 15
    el muttekûne : takva sahipleri
  16939. 25-Furkan 15
    net : oldu, ...dır
  16940. 25-Furkan 15
    lehum : onlar için, onlara
  16941. 25-Furkan 15
    cezâen : ceza, karşılık, mükâfat
  16942. 25-Furkan 15
    ve masîren : ve dönüş yeri
  16943. 25-Furkan 16
    lehum : onlar için
  16944. 25-Furkan 16
    yeşâûne : dilediler
  16945. 25-Furkan 16
    hâlidîne : ebedî
  16946. 25-Furkan 16
    ne : olan
  16947. 25-Furkan 16
    rabbi-ke : senin Rabbin
  16948. 25-Furkan 16
    va'den : bir vaad
  16949. 25-Furkan 16
    meslen : istenen
  16950. 25-Furkan 17
    ve yevme : ve o gün
  16951. 25-Furkan 17
    ve mâ : ve şeyler
  16952. 25-Furkan 17
    ya'budûne : tapıyorlar
  16953. 25-Furkan 17
    fe : böylece, sonra
  16954. 25-Furkan 17
    yekûlu : diyecek
  16955. 25-Furkan 17
    e entum : siz mi
  16956. 25-Furkan 17
    adleltum : saptırdınız, dalâlete düşürdünüz
  16957. 25-Furkan 17
    em : veya, yoksa
  16958. 25-Furkan 17
    es sebîle : sebîl, yol
  16959. 25-Furkan 18
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  16960. 25-Furkan 18
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  16961. 25-Furkan 18
    yenbegî : yakışmaz, uygun olmaz
  16962. 25-Furkan 18
    lenâ : bize
  16963. 25-Furkan 18
    en nettehıze : edinmemiz
  16964. 25-Furkan 18
    min dûni-ke : senden başka
  16965. 25-Furkan 18
    min evliyâe : dostlar
  16966. 25-Furkan 18
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  16967. 25-Furkan 18
    metta'te-hum : onları metalandırdın, yararlandırdın
  16968. 25-Furkan 18
    ve âbâe-hum : ve onların babaları
  16969. 25-Furkan 18
    nesû : unuttular
  16970. 25-Furkan 18
    ez zikra : zikir
  16971. 25-Furkan 18
    ve kânû : ve oldular
  16972. 25-Furkan 18
    kavmen : bir kavim
  16973. 25-Furkan 18
    ren : helâk olan
  16974. 25-Furkan 19
    fe kad : veylece oldu, olmuştu
  16975. 25-Furkan 19
    kezzebû-kum : sizi yalanladılar
  16976. 25-Furkan 19
    tekûlûne : söylüyorsunuz
  16977. 25-Furkan 19
    fe : artık
  16978. 25-Furkan 19
    testetîûne : gücünüz yetmez, muktedir olamazsınız
  16979. 25-Furkan 19
    ve lâ nasran : ve yardım olmaz
  16980. 25-Furkan 19
    ve men : ve kim
  16981. 25-Furkan 19
    azâben : bir azap
  16982. 25-Furkan 19
    kebîren : büyük
  16983. 25-Furkan 20
    veerselnâ : vendermedik
  16984. 25-Furkan 20
    kable-ke : senden önce
  16985. 25-Furkan 20
    min el murselîne : resûllerden
  16986. 25-Furkan 20
    inne-hum : muhakkak onlar
  16987. 25-Furkan 20
    le ye'kulûne : mutlaka, gerçekten yerler
  16988. 25-Furkan 20
    et taâme : yemek
  16989. 25-Furkan 20
    ve yemşûne : ve yürürler
  16990. 25-Furkan 20
    el esvâkı : çarşılarda
  16991. 25-Furkan 20
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  16992. 25-Furkan 20
    fitneten : bir fitne, bir imtihan
  16993. 25-Furkan 20
    e tasbirûne : sabredecek misiniz
  16994. 25-Furkan 20
    vene : ve oldu, ...dır
  16995. 25-Furkan 20
    rabbu-ke : senin Rabbin
  16996. 25-Furkan 20
    basîren : en iyi gören
  16997. 25-Furkan 21
    vele : ve dedi
  16998. 25-Furkan 21
    ellezîneyercûne : dilemeyenler
  16999. 25-Furkan 21
    likâe-nâ : bize kavuşmayı, ulaşmayı
  17000. 25-Furkan 21
    lev lâ : olsaydı olmaz mıydı
  17001. 25-Furkan 21
    unzile : indirildi
  17002. 25-Furkan 21
    aleynâ : bize
  17003. 25-Furkan 21
    el melâiketu : melekler
  17004. 25-Furkan 21
    ev : veya
  17005. 25-Furkan 21
    nerâ : görürüz
  17006. 25-Furkan 21
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  17007. 25-Furkan 21
    lekad : andolsun
  17008. 25-Furkan 21
    istekberû : kibirlendiler
  17009. 25-Furkan 21
    enfusi-him : kendileri, kendi nefsleri
  17010. 25-Furkan 21
    ve atev : ve haddi aştılar
  17011. 25-Furkan 21
    utuvven : taşkınlık ederek, haddi aşarak
  17012. 25-Furkan 21
    kebîren : büyük
  17013. 25-Furkan 22
    yevme : o gün
  17014. 25-Furkan 22
    yerevne : görecekler
  17015. 25-Furkan 22
    el melâikete : melekler
  17016. 25-Furkan 22
    yevme izin : izin günü
  17017. 25-Furkan 22
    li el mucrimîne : mücrimler için, suçlular için
  17018. 25-Furkan 22
    ve yekûlûne : ve diyecekler
  17019. 25-Furkan 22
    mahcûren : yasak edilmiş, haram edilmiş, men edilmiş
  17020. 25-Furkan 23
    ve kadimnâ : ve önüne geçtik
  17021. 25-Furkan 23
    min amelin : amellerden
  17022. 25-Furkan 23
    fe : böylece
  17023. 25-Furkan 23
    cealnâ-hu : onu kıldık
  17024. 25-Furkan 23
    hebâen : toz zerresi
  17025. 25-Furkan 23
    mensûran : savrulmuş, dağınık
  17026. 25-Furkan 24
    ashâbu el cenneti : cennet ehli
  17027. 25-Furkan 24
    yevme izin : izin günü
  17028. 25-Furkan 24
    mustekarran : karar kılınan yer, kalınacak yer
  17029. 25-Furkan 24
    ve ahsenu : ve ahsen, enzel
  17030. 25-Furkan 24
    makîlen \n(kâilun) : öğle uykusu uyunan yer, dinlenme yeri \n: (öğle uyku vakti, dinlenme zamanı)
  17031. 25-Furkan 25
    ve yevme : ve (o) gün
  17032. 25-Furkan 25
    teşakkaku : parçalanır, yarılır
  17033. 25-Furkan 25
    es semâu : sema, gök
  17034. 25-Furkan 25
    bi el gamâmi : bulutlar ile
  17035. 25-Furkan 25
    ve nuzzile : ve indirildi
  17036. 25-Furkan 25
    el melâiketu : melekler
  17037. 25-Furkan 25
    tenzîlen : sıra ile indiriliş
  17038. 25-Furkan 26
    el mulku : mülk
  17039. 25-Furkan 26
    yevme izin : izin günü
  17040. 25-Furkan 26
    el hakku : haktır, gerçektir
  17041. 25-Furkan 26
    li er rahmâni : rahman için
  17042. 25-Furkan 26
    vene : ve oldu, ...dır
  17043. 25-Furkan 26
    yevmen : bir gün
  17044. 25-Furkan 26
    alâ el kâfirîne : kâfirlere
  17045. 25-Furkan 27
    ve yevme : ve (o) gün
  17046. 25-Furkan 27
    yeaddu : öfkeden, pişmanlıktan ısırır
  17047. 25-Furkan 27
    ez zâlimu : zalim, zulmeden
  17048. 25-Furkan 27
    alâ yedey-hi : ellerini
  17049. 25-Furkan 27
    yekûlu : söyler, der
  17050. 25-Furkan 27
    leyte-nî : keşke ben
  17051. 25-Furkan 27
    ittehaztu : ben edindim
  17052. 25-Furkan 27
    mea : beraber
  17053. 25-Furkan 27
    er resûli : resûl
  17054. 25-Furkan 27
    sebîlen : sebîl, yol
  17055. 25-Furkan 28
    veyletâ : yazıklar olsun
  17056. 25-Furkan 28
    leyte-nî : keşke ben
  17057. 25-Furkan 28
    lem ettehız : edinmeseydim
  17058. 25-Furkan 28
    fulânen : filân kişi, o kişi
  17059. 25-Furkan 28
    halîlen : dost
  17060. 25-Furkan 29
    lekad : andolsun
  17061. 25-Furkan 29
    edalle-nî : beni saptırdı
  17062. 25-Furkan 29
    an ez zikri : zikirden
  17063. 25-Furkan 29
    ba'de : sonra
  17064. 25-Furkan 29
    iz câe-nî : bana gelmişti
  17065. 25-Furkan 29
    vene : ve oldu, ...dır
  17066. 25-Furkan 29
    eş şeytânu : şeytan
  17067. 25-Furkan 29
    li el insâni : insana
  17068. 25-Furkan 29
    hazûlen : yardımsız bırakan, yardımı engelleyen
  17069. 25-Furkan 30
    vele : ve dedi
  17070. 25-Furkan 30
    er resûlu : resûl
  17071. 25-Furkan 30
    inne : muhakkak
  17072. 25-Furkan 30
    ittehazû : edindiler
  17073. 25-Furkan 30
    el kur'âne : Kur'ân
  17074. 25-Furkan 30
    mehcûran : ayrılmış, uzaklaşılmış, terkedilmiş olan
  17075. 25-Furkan 31
    ve kezâlike : veteylece
  17076. 25-Furkan 31
    cealnâ : kıldık
  17077. 25-Furkan 31
    nebiyyin : nebî, peygamber
  17078. 25-Furkan 31
    aduvven : düşman
  17079. 25-Furkan 31
    min el mucrimîne : mücrimlerden,
  17080. 25-Furkan 31
    ve kefâ : ve kâfi oldu, kâfidir
  17081. 25-Furkan 31
    bi rabbi-ke : senin Rabbine
  17082. 25-Furkan 31
    diyen : hidayete erdiren
  17083. 25-Furkan 31
    ve nasîran : ve yardımcı olan
  17084. 25-Furkan 32
    vele : ve dedi
  17085. 25-Furkan 32
    ellezîne keferû : kâfir olanlar
  17086. 25-Furkan 32
    lev lâ : olsaydı olmaz mıydı, gerekmez miydi
  17087. 25-Furkan 32
    nuzzile : indirildi
  17088. 25-Furkan 32
    aleyhi : ona
  17089. 25-Furkan 32
    el kur'ânu : Kur'ân
  17090. 25-Furkan 32
    cumleten : toplu olarak, bütün olarak
  17091. 25-Furkan 32
    hideten : bir tek, bir defa
  17092. 25-Furkan 32
    kezâlike : böylece, işte bu
  17093. 25-Furkan 32
    li nusebbite : tesbit etmemiz, sabitlememiz için
  17094. 25-Furkan 32
    fuâde-ke : senin idrakin
  17095. 25-Furkan 32
    ve rettelnâ-hu : ve onu beyan ettik, yavaş okuduk
  17096. 25-Furkan 32
    tertîlen : yavaş yavaş, tertip tertip, kısım kısım
  17097. 25-Furkan 33
    veye'tûne-ke bi : ve sana gelmedi, getirmediler
  17098. 25-Furkan 33
    meselin : mesele
  17099. 25-Furkan 33
    ci'nâ-ke : sana geldik, getirdik
  17100. 25-Furkan 33
    bi el hakkı : hakkı
  17101. 25-Furkan 33
    ve ahsene : ve enzel
  17102. 25-Furkan 33
    tefsîren : tefsir, açıklama
  17103. 25-Furkan 34
    ellezîne : onlar
  17104. 25-Furkan 34
    yuhşerûne : haşrolunurlar, toplanırlar
  17105. 25-Furkan 34
    ilâ cehenneme : cehenneme
  17106. 25-Furkan 34
    ulâike : işte onlar
  17107. 25-Furkan 34
    şerrun : şerrli, kötü
  17108. 25-Furkan 34
    mekânen : mekân, yer
  17109. 25-Furkan 34
    ve edallu : ve daha çok dâlalette
  17110. 25-Furkan 34
    sebîlen : sebîl, yol
  17111. 25-Furkan 35
    ve lekad : ve andolsun
  17112. 25-Furkan 35
    âteynâ : biz verdik
  17113. 25-Furkan 35
    el kitâbe : kitap
  17114. 25-Furkan 35
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  17115. 25-Furkan 35
    mea-hû : onunla beraber
  17116. 25-Furkan 35
    ehâ-hu : onun kardeşi
  17117. 25-Furkan 35
    hârûne : Harun
  17118. 25-Furkan 35
    vezîren : vezir, yardımcı
  17119. 25-Furkan 36
    fe : o zaman, bundan sonra
  17120. 25-Furkan 36
    ezhebâ : git
  17121. 25-Furkan 36
    ilâ el kavmi : o kavme,
  17122. 25-Furkan 36
    ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, yalanlayan kimseler
  17123. 25-Furkan 36
    fe : o zaman, böylece, sonra da
  17124. 25-Furkan 36
    demmernâ-hum : onları helâk ettik, yok ettik
  17125. 25-Furkan 36
    tedmîren : helâk ederek, yok ederek
  17126. 25-Furkan 37
    ve kavme nûhın : ve Nuh (A.S)'ın kavmi
  17127. 25-Furkan 37
    lemmâ : olduğu zaman
  17128. 25-Furkan 37
    kezzebû : yalanladılar
  17129. 25-Furkan 37
    er rusule : resûller
  17130. 25-Furkan 37
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
  17131. 25-Furkan 37
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  17132. 25-Furkan 37
    âyeten : bir âyet, delil
  17133. 25-Furkan 37
    ve a'tednâ : ve hazırladık
  17134. 25-Furkan 37
    li ez zâlimîne : zalimlere
  17135. 25-Furkan 37
    azâben : azap
  17136. 25-Furkan 37
    elîmen : acı
  17137. 25-Furkan 38
    ve âden : ve Ad (kavmi)
  17138. 25-Furkan 38
    ve semûdâ : ve Semud (kavmi)
  17139. 25-Furkan 38
    ve ashâbe er ressi : ve Ress ashabı (Hz. Şuayb'ın kavmi)
  17140. 25-Furkan 38
    ve kurûnen : ve nesiller
  17141. 25-Furkan 38
    beynelike : bunların arasında
  17142. 25-Furkan 38
    kesîren : çok (birçok)
  17143. 25-Furkan 39
    ve kullen : ve hepsi
  17144. 25-Furkan 39
    lehu : ona
  17145. 25-Furkan 39
    el emsâle : misaller, örnekler
  17146. 25-Furkan 39
    ve kullen : ve hepsi
  17147. 25-Furkan 39
    tebbernâ : biz mahvettik, helâk ettik
  17148. 25-Furkan 39
    tetbîren : mahvederek, helâk ederek
  17149. 25-Furkan 40
    ve lekad : ve andolsun
  17150. 25-Furkan 40
    atev : geldiler
  17151. 25-Furkan 40
    alâ el karyeti : kasabaya, ülkeye
  17152. 25-Furkan 40
    elletî : ki o
  17153. 25-Furkan 40
    es sev'ı : kötü, fena (felâket)
  17154. 25-Furkan 40
    e fe lem yekûnû : öyle olmadı mı, hâlâ olmadı mı
  17155. 25-Furkan 40
    yerevne-hâ : onu görürler
  17156. 25-Furkan 40
    bel : hayır
  17157. 25-Furkan 40
    yercûne : dilemiyorlar, ümit etmiyorlar
  17158. 25-Furkan 40
    nuşûren : yeniden dirilmek
  17159. 25-Furkan 41
    ve iza : ve olduğu zaman
  17160. 25-Furkan 41
    reav-ke : seni gördükleri
  17161. 25-Furkan 41
    yettehızûne-ke : seni edinirler
  17162. 25-Furkan 41
    huzuven : alay konusu
  17163. 25-Furkan 41
    e : mi
  17164. 25-Furkan 41
    ellezî : ki o
  17165. 25-Furkan 41
    bease : gönderdi
  17166. 25-Furkan 41
    resûlen : resûl, elçi
  17167. 25-Furkan 42
    de : neredeyse, az kalsın
  17168. 25-Furkan 42
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  17169. 25-Furkan 42
    an âliheti-nâ : ilâhlarımızdan
  17170. 25-Furkan 42
    lev lâ : olmasaydı
  17171. 25-Furkan 42
    en sabernâ : sabretmemiz
  17172. 25-Furkan 42
    aleyhâ : ona
  17173. 25-Furkan 42
    ve sevfe ya'lemûne : ve bilecekler
  17174. 25-Furkan 42
    ne : (olduğu) zaman
  17175. 25-Furkan 42
    yerevne : görürler
  17176. 25-Furkan 42
    el azâbe : azap
  17177. 25-Furkan 42
    men : kim
  17178. 25-Furkan 42
    edallu : daha dâlalette
  17179. 25-Furkan 42
    sebîlen : sebîl, yol
  17180. 25-Furkan 43
    e raeyte : gördün mü
  17181. 25-Furkan 43
    men ittehaze : edinen kimse
  17182. 25-Furkan 43
    ilâhe-hu : onun ilâhı
  17183. 25-Furkan 43
    hevâ-hu : onun hevası
  17184. 25-Furkan 43
    e fe ente : (o zaman, öyleyse), yoksa sen mi
  17185. 25-Furkan 43
    tekûnu : olacaksın
  17186. 25-Furkan 43
    aleyhi : ona
  17187. 25-Furkan 43
    vekîlen : vekil
  17188. 25-Furkan 44
    em : yoksa
  17189. 25-Furkan 44
    tahsebu : sen sanıyorsun
  17190. 25-Furkan 44
    enne : olduğunu
  17191. 25-Furkan 44
    eksere-hum : onların çoğu
  17192. 25-Furkan 44
    yesmeûne : işitiyorlar
  17193. 25-Furkan 44
    ev : veya
  17194. 25-Furkan 44
    ya'kılûne : akıl ediyorlar
  17195. 25-Furkan 44
    ke : gibi
  17196. 25-Furkan 44
    el en'âmi : hayvanlar
  17197. 25-Furkan 44
    bel : hayır
  17198. 25-Furkan 44
    edallu : daha çok sapma
  17199. 25-Furkan 44
    sebîlen : sebîl, yol
  17200. 25-Furkan 45
    e lem tere : görmedin mi
  17201. 25-Furkan 45
    ilâ rabbi-ke : Rabbini
  17202. 25-Furkan 45
    keyfe : nasıl
  17203. 25-Furkan 45
    medde : uzattı
  17204. 25-Furkan 45
    ezlle : gölge
  17205. 25-Furkan 45
    ve lev şâe : ve eğer dileseydi
  17206. 25-Furkan 45
    le : elbette
  17207. 25-Furkan 45
    ceale-hu : onu kıldı
  17208. 25-Furkan 45
    kinen : sakin, sabit
  17209. 25-Furkan 45
    summe : sonra
  17210. 25-Furkan 45
    cealnâ : biz kıldık
  17211. 25-Furkan 45
    eş şemse : güneş
  17212. 25-Furkan 45
    aleyhi : ona
  17213. 25-Furkan 45
    delîlen : delil
  17214. 25-Furkan 46
    summe : sonra
  17215. 25-Furkan 46
    ileynâ : bize, kendimize
  17216. 25-Furkan 46
    yesîren : kolayca, azar azar, yavaş yavaş
  17217. 25-Furkan 47
    ve huve : ve o
  17218. 25-Furkan 47
    ellezî : o ki
  17219. 25-Furkan 47
    ceale : kıldı, yaptı
  17220. 25-Furkan 47
    lekum : sizin için, size
  17221. 25-Furkan 47
    el leyle : gece
  17222. 25-Furkan 47
    libâsen : elbise, örtü
  17223. 25-Furkan 47
    ve en nevme : ve uyku
  17224. 25-Furkan 47
    subâten : dinlenme
  17225. 25-Furkan 47
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  17226. 25-Furkan 47
    en nehâre : gündüz
  17227. 25-Furkan 47
    nuşûren : yayılma
  17228. 25-Furkan 48
    ve huve : ve o
  17229. 25-Furkan 48
    ellezî : o ki
  17230. 25-Furkan 48
    ersele : gönderdi
  17231. 25-Furkan 48
    er riyâha : rüzgâr(lar)
  17232. 25-Furkan 48
    buşren : müjdeleyici olarak
  17233. 25-Furkan 48
    beyne yedey : elleri arasında, önünde
  17234. 25-Furkan 48
    rahmeti-hi : onun rahmeti
  17235. 25-Furkan 48
    ve enzelnâ : ve indirdik
  17236. 25-Furkan 48
    mines semâi : semadan, gökten
  17237. 25-Furkan 48
    en : su
  17238. 25-Furkan 49
    nuhyiye : hayat veririz, canlandırırız
  17239. 25-Furkan 49
    beldeten : belde
  17240. 25-Furkan 49
    meyten : ölü
  17241. 25-Furkan 49
    ve nuskıye-hu : ve onu sularız
  17242. 25-Furkan 49
    enmen : hayvanlar
  17243. 25-Furkan 49
    ve enâsiyye : ve insanlar
  17244. 25-Furkan 49
    kesîren : çok
  17245. 25-Furkan 50
    ve lekad : ve andolsun
  17246. 25-Furkan 50
    beyne-hum : onların arasında
  17247. 25-Furkan 50
    li yezzekkerû : tezekkür etmeleri için
  17248. 25-Furkan 50
    fe : artık, böylece
  17249. 25-Furkan 50
    ebâ : direndiler
  17250. 25-Furkan 50
    ekseru : çok
  17251. 25-Furkan 50
    en nâsi : insanlar
  17252. 25-Furkan 51
    ve lev : ve eğer, şâyet
  17253. 25-Furkan 51
    le : elbette
  17254. 25-Furkan 51
    beasnâ : gönderirdik
  17255. 25-Furkan 51
    karyetin : karye, belde, kasaba
  17256. 25-Furkan 51
    nezîren : nezir, uyarıcı
  17257. 25-Furkan 52
    fe : artık
  17258. 25-Furkan 52
    el kâfirîne : kâfirler
  17259. 25-Furkan 52
    ve câhid-hum : ve onlarla cihad et, savaş
  17260. 25-Furkan 52
    cihâden : cihad
  17261. 25-Furkan 52
    kebîren : büyük
  17262. 25-Furkan 53
    ve huve : ve o
  17263. 25-Furkan 53
    ellezî : o ki
  17264. 25-Furkan 53
    merace : serbest bıraktı
  17265. 25-Furkan 53
    el bahreyni : iki deniz
  17266. 25-Furkan 53
    ve hâzâ : ve bu
  17267. 25-Furkan 53
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  17268. 25-Furkan 53
    beyne-humâ : ikisinin arası
  17269. 25-Furkan 53
    berzehan : berzah, engel
  17270. 25-Furkan 53
    ve hıcran : ve engelleyerek, mani olarak
  17271. 25-Furkan 53
    mahcûren : engellenen, mani olunan
  17272. 25-Furkan 54
    ve huve : ve o
  17273. 25-Furkan 54
    ellezî : o ki
  17274. 25-Furkan 54
    min el mâi : sudan
  17275. 25-Furkan 54
    beşeren : beşer, insan
  17276. 25-Furkan 54
    fe : böylece
  17277. 25-Furkan 54
    ceale-hu : onu kıldı, yaptı
  17278. 25-Furkan 54
    neseben : neseb, akrabalık, soy bağı
  17279. 25-Furkan 54
    ve sıhran : vehriyyet, (birbirine) karışma, hısımlık
  17280. 25-Furkan 54
    vene : ve oldu
  17281. 25-Furkan 54
    rabbu-ke : senin Rabbin
  17282. 25-Furkan 54
    kadîren : kaadir, herşeye gücü yeten
  17283. 25-Furkan 55
    ve ya'budûne : ve ibadet ediyorlar, tapıyorlar
  17284. 25-Furkan 55
    yenfeu-hum : onlar fayda vermez
  17285. 25-Furkan 55
    ve lâ yadurru-hum : ve zarar vermez
  17286. 25-Furkan 55
    vene : ve oldu
  17287. 25-Furkan 55
    el kâfiru : kâfir
  17288. 25-Furkan 56
    veerselnâ-ke : ve biz senindermedik
  17289. 25-Furkan 56
    mubeşşiren : müjdeleyici olarak
  17290. 25-Furkan 56
    ve nezîren : ve uyarıcı olarak
  17291. 25-Furkan 57
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  17292. 25-Furkan 57
    aleyhi : ona
  17293. 25-Furkan 57
    min ecrin : bir ecir, ücret, karşılık
  17294. 25-Furkan 57
    men : kimse
  17295. 25-Furkan 57
    şâe : diledi
  17296. 25-Furkan 57
    en yettehıze : edinmek
  17297. 25-Furkan 57
    sebîlen : bir yol
  17298. 25-Furkan 58
    ve tevekkel alâ : ve tevekkül et, güven, vekil tayin et
  17299. 25-Furkan 58
    el hayyi : hayy olan, hayatta olan
  17300. 25-Furkan 58
    ellezî : ki o
  17301. 25-Furkan 58
    yemûtu : ölmez (ölümsüz olan)
  17302. 25-Furkan 58
    ve sebbih : ve tesbih et
  17303. 25-Furkan 58
    ve kefâ : ve kâfidir, yeterlidir
  17304. 25-Furkan 58
    habîren : haberdar olan
  17305. 25-Furkan 59
    ellezî : ki o
  17306. 25-Furkan 59
    es semâvâti : semalar, gökler
  17307. 25-Furkan 59
    vel arda : ve arz, yeryüzü
  17308. 25-Furkan 59
    vebeynehumâ : ve ikisi arasındaki şeyler
  17309. 25-Furkan 59
    sitteti : altı (6)
  17310. 25-Furkan 59
    eyyâmin : günler
  17311. 25-Furkan 59
    summe istevâ : sonra istiva etti
  17312. 25-Furkan 59
    alâ el arşi : arşa
  17313. 25-Furkan 59
    er rahmânu : Rahmân
  17314. 25-Furkan 59
    fe : o zaman, öyleyse
  17315. 25-Furkan 59
    es'el : sor
  17316. 25-Furkan 59
    habîren : haberdar olan
  17317. 25-Furkan 60
    ve izâ : ve olduğu zaman
  17318. 25-Furkan 60
    le : dendi
  17319. 25-Furkan 60
    lehum : onlara
  17320. 25-Furkan 60
    li er rahmâni : Rahmân'a
  17321. 25-Furkan 60
    veer rahmânu : ve Rahmân nedir
  17322. 25-Furkan 60
    e nescudu : secde mi edelim
  17323. 25-Furkan 60
    te'muru-nâ : bize emrettiğin şey
  17324. 25-Furkan 60
    vede-hum : ve onlara arttırdı
  17325. 25-Furkan 60
    nufûren : nefret
  17326. 25-Furkan 61
    tebâreke : mübarek, şanı yüce
  17327. 25-Furkan 61
    ellezî : (ki) o
  17328. 25-Furkan 61
    ceale : kıldı
  17329. 25-Furkan 61
    es semâi : semada, gökte
  17330. 25-Furkan 61
    burûcen : burçlar
  17331. 25-Furkan 61
    ve ceale : ve kıldı
  17332. 25-Furkan 61
    sirâcen : kandil
  17333. 25-Furkan 61
    ve kameren : ve ay
  17334. 25-Furkan 61
    munîren : aydınlatıcı
  17335. 25-Furkan 62
    ve huve : ve o
  17336. 25-Furkan 62
    ellezî : ki o
  17337. 25-Furkan 62
    ceale : kıldı, yaptı
  17338. 25-Furkan 62
    el leyle : gece
  17339. 25-Furkan 62
    ve en nehâre : ve gündüz
  17340. 25-Furkan 62
    lfeten : karşılıklı ardarda, birbirini takip eden
  17341. 25-Furkan 62
    li men : o kişi için
  17342. 25-Furkan 62
    erâde : istedi
  17343. 25-Furkan 62
    en yezzekkere : tezekkür etmek
  17344. 25-Furkan 62
    ev : veya
  17345. 25-Furkan 62
    erâde : istedi
  17346. 25-Furkan 62
    şukûren : şükretmek
  17347. 25-Furkan 63
    ve ibâdu : ve kullar
  17348. 25-Furkan 63
    er rahmâni : Rahmân
  17349. 25-Furkan 63
    ellezîne : onlar
  17350. 25-Furkan 63
    yemşûne : yürürler
  17351. 25-Furkan 63
    alâ el ardı : yeryüzünde
  17352. 25-Furkan 63
    hevnen : mütevazi olarak, tevazu ile
  17353. 25-Furkan 63
    ve izâ : ve olduğu zaman
  17354. 25-Furkan 63
    tabe-hum : onlara hitap etti
  17355. 25-Furkan 63
    el câhilûne : cahiller
  17356. 25-Furkan 63
    selâmen : selâm
  17357. 25-Furkan 64
    ve ellezîne : ve onlar
  17358. 25-Furkan 64
    yebîtûne : geceyi geçirirler
  17359. 25-Furkan 64
    succeden : secde ederek
  17360. 25-Furkan 64
    ve kıyâmen : ve kıyam ederek, ayakta durarak
  17361. 25-Furkan 65
    ve ellezîne : ve onlar
  17362. 25-Furkan 65
    yekûlûne : derler
  17363. 25-Furkan 65
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  17364. 25-Furkan 65
    azâbe : azap
  17365. 25-Furkan 65
    cehenneme : cehennem
  17366. 25-Furkan 65
    inne : muhakkak
  17367. 25-Furkan 65
    azâbe-hâ : onun azabı
  17368. 25-Furkan 65
    ne : oldu, ...dır
  17369. 25-Furkan 65
    garâmen : daimî helâk edici
  17370. 25-Furkan 66
    inne-hâ : muhakkak o
  17371. 25-Furkan 66
    et : kötü oldu
  17372. 25-Furkan 66
    mustekarren : karar kılınan yer, karargâh
  17373. 25-Furkan 66
    ve mukâmen : ve ikâmet edilen yer (ikâmet yeri)
  17374. 25-Furkan 67
    ve ellezîne : ve onlar
  17375. 25-Furkan 67
    enfekû : infâk ettiler
  17376. 25-Furkan 67
    lem yusrifû : israf etmezler
  17377. 25-Furkan 67
    ve lem yakturû : ve kısmazlar, cimrilik etmezler
  17378. 25-Furkan 67
    vene : ve oldu, idi
  17379. 25-Furkan 67
    beyne : arasında
  17380. 25-Furkan 67
    like : bu
  17381. 25-Furkan 67
    kavâmen : ikame eden
  17382. 25-Furkan 68
    ve ellezîne : ve onlar
  17383. 25-Furkan 68
    yedne : tapmazlar
  17384. 25-Furkan 68
    mea allâhi : Allah ile beraber
  17385. 25-Furkan 68
    ilâhen : ilâh
  17386. 25-Furkan 68
    ve lâ yaktulûne : ve öldürmezler
  17387. 25-Furkan 68
    en nefse : nefs, kimse, kişi
  17388. 25-Furkan 68
    elletî : ki o
  17389. 25-Furkan 68
    harreme : haram kıldı
  17390. 25-Furkan 68
    bi el hakkı : hak ile
  17391. 25-Furkan 68
    veyeznûne : ve zina yapmazlar
  17392. 25-Furkan 68
    ve men : ve kim
  17393. 25-Furkan 68
    yef'al : yapar
  17394. 25-Furkan 68
    like : bu
  17395. 25-Furkan 68
    yelka : karşılaşır
  17396. 25-Furkan 68
    esâmen : günah, ceza, azap
  17397. 25-Furkan 69
    lehu : onun
  17398. 25-Furkan 69
    el azâbu : azap
  17399. 25-Furkan 69
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  17400. 25-Furkan 69
    ve yahlud : ve halid olur, daimî kalır, ebediyyen kalır
  17401. 25-Furkan 69
    muhânen : alçaltılmış olarak
  17402. 25-Furkan 70
    men : kim
  17403. 25-Furkan 70
    be : tövbe etti
  17404. 25-Furkan 70
    ve âmene : ve mü'min oldu
  17405. 25-Furkan 70
    ve amile : ve yaptı
  17406. 25-Furkan 70
    amelen sâlihan : salih amel, nefs tezkiyesi
  17407. 25-Furkan 70
    fe : böylece, o taktirde
  17408. 25-Furkan 70
    ulâike : işte onlar
  17409. 25-Furkan 70
    yubeddilu : çevirir
  17410. 25-Furkan 70
    seyyiâti-him : onların günahları
  17411. 25-Furkan 70
    hasenâtin : hasenatlar, sevaplar
  17412. 25-Furkan 70
    vene : ve oldu
  17413. 25-Furkan 70
    gafûren : gafur, günahları sevaba çeviren
  17414. 25-Furkan 70
    rahîmen : rahîm olan,
  17415. 25-Furkan 71
    ve men : ve kim
  17416. 25-Furkan 71
    be : tövbe etti
  17417. 25-Furkan 71
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  17418. 25-Furkan 71
    fe : böylece, o taktirde
  17419. 25-Furkan 71
    inne-hu : muhakkak o
  17420. 25-Furkan 71
    yetûbu : tövbe eder (ve Allah'a döner)
  17421. 25-Furkan 71
    metâben : tövbesi kabul edilmiş
  17422. 25-Furkan 72
    ve ellezîne : ve onlar
  17423. 25-Furkan 72
    yeşhedûne : şahitlik etmezler
  17424. 25-Furkan 72
    ez zûra : bâtıl, asılsız, yalan
  17425. 25-Furkan 72
    ve izâ merrû : ve karşılaştıkları zaman
  17426. 25-Furkan 72
    bi el lagvi : boş söz ile
  17427. 25-Furkan 72
    merrû : geçip gittiler
  17428. 25-Furkan 72
    kirâmen : kerim olarak, vakarla
  17429. 25-Furkan 73
    ve ellezîne : ve onlar
  17430. 25-Furkan 73
    lem yahırrû : kapanmazlar, olmazlar
  17431. 25-Furkan 73
    aleyhâ : ona
  17432. 25-Furkan 73
    summen : sağır
  17433. 25-Furkan 73
    ve umyânen : ve kör (âmâ)
  17434. 25-Furkan 74
    ve ellezîne : ve onlar
  17435. 25-Furkan 74
    yekûlûne : söylerler, derler
  17436. 25-Furkan 74
    rabbenâ : Rabbimiz
  17437. 25-Furkan 74
    heb : bağışla
  17438. 25-Furkan 74
    lenâ : bize
  17439. 25-Furkan 74
    min ezvâci-nâ : eşlerimizden
  17440. 25-Furkan 74
    ve zurriyyâti-nâ : verriyyet
  17441. 25-Furkan 74
    kurrete a'yunin : göz aydınlığı
  17442. 25-Furkan 74
    vec'alnâ (ve ic'alna) : ve bizi kıl, yap
  17443. 25-Furkan 74
    li el muttekîne : takva sahiplerine
  17444. 25-Furkan 74
    imâmen : imam
  17445. 25-Furkan 75
    ulâike : işte onlar
  17446. 25-Furkan 75
    yuczevne : mükâfatlandırılır
  17447. 25-Furkan 75
    el gurfete : oda, yüksek yer, yüksek makam
  17448. 25-Furkan 75
    saberû : sabrettiler
  17449. 25-Furkan 75
    ve yulekkavne : ve karşılanırlar
  17450. 25-Furkan 75
    tahiyyeten : hayır dualarla, hürmet ve selâmet dilekleriyle
  17451. 25-Furkan 75
    ve selâmen : ve selâm
  17452. 25-Furkan 76
    hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar
  17453. 25-Furkan 76
    hasunet : güzel oldu
  17454. 25-Furkan 76
    mustekarren : karar kılınan yer, karargâh
  17455. 25-Furkan 76
    ve mukâmen : ve ikâmet yeri
  17456. 25-Furkan 77
    mâ ya'beu : değer vermez
  17457. 25-Furkan 77
    lev lâ : eğer olmasa
  17458. 25-Furkan 77
    fe : fakat, oysa
  17459. 25-Furkan 77
    kezzebtum : siz yalanladınız
  17460. 25-Furkan 77
    fe : fakat
  17461. 25-Furkan 77
    sevfe yekûnu : olacak
  17462. 25-Furkan 77
    lizâmen : elzem olan, kaçınılmaz olan
  17463. 26-Şuarâ 2
    tilke : bu (bunlar)
  17464. 26-Şuarâ 2
    el kitâbi : kitap
  17465. 26-Şuarâ 2
    el mubîni : apaçık
  17466. 26-Şuarâ 3
    lealle-ke : böylece sen
  17467. 26-Şuarâ 3
    nefse-ke : senin nefsin, sen kendin
  17468. 26-Şuarâ 3
    ellâ yekûnû : (onların) olmaması
  17469. 26-Şuarâ 3
    mu'minîne : mü'minler
  17470. 26-Şuarâ 4
    neşe' : dileriz
  17471. 26-Şuarâ 4
    nunezzil : indiririz
  17472. 26-Şuarâ 4
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  17473. 26-Şuarâ 4
    min es semâi : semadan, gökten
  17474. 26-Şuarâ 4
    âyeten : bir âyet (mucize)
  17475. 26-Şuarâ 4
    fe : böylece, artık
  17476. 26-Şuarâ 4
    zallet : gölge yaptı, gölgeledi
  17477. 26-Şuarâ 4
    lehâ : ona
  17478. 26-Şuarâ 4
    hâdıîne : boyun eğenler, itaat edenler
  17479. 26-Şuarâ 5
    veye'tî-him : ve onlara gelmez
  17480. 26-Şuarâ 5
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  17481. 26-Şuarâ 5
    muhdesin : yeni
  17482. 26-Şuarâ 5
    mu'ridîne : yüz çevirenler
  17483. 26-Şuarâ 6
    fe : böylece
  17484. 26-Şuarâ 6
    kezzebû : yalanladılar
  17485. 26-Şuarâ 6
    fe : böylece, bundan sonra, fakat
  17486. 26-Şuarâ 6
    seye'tî-him : onlara gelecek
  17487. 26-Şuarâ 6
    enbâu (nebe) : haberler (haber)
  17488. 26-Şuarâ 6
    yestehziûne : alay ederler
  17489. 26-Şuarâ 7
    e ve lem yerev ilâ : ve görmüyorlar mı, görmediler mi
  17490. 26-Şuarâ 7
    el ardı : yeryüzü
  17491. 26-Şuarâ 7
    kem : kaç, nice
  17492. 26-Şuarâ 7
    enbetnâ : yetiştirdik
  17493. 26-Şuarâ 7
    zevcin : çift
  17494. 26-Şuarâ 7
    kerîmin : kerim, bol, çok çeşit, çeşit çeşit
  17495. 26-Şuarâ 8
    inne : muhakkak
  17496. 26-Şuarâ 8
    fî zâlike : bunda
  17497. 26-Şuarâ 8
    le : elbette, gerçekten
  17498. 26-Şuarâ 8
    âyeten : âyet
  17499. 26-Şuarâ 8
    ve mâ kâne : ve olmadı
  17500. 26-Şuarâ 8
    ekseru-hum : onların çoğu
  17501. 26-Şuarâ 8
    mu'minîne : mü'minler
  17502. 26-Şuarâ 9
    ve inne : ve muhakkak
  17503. 26-Şuarâ 9
    rabbe-ke : senin Rabbin
  17504. 26-Şuarâ 9
    le : elbette, mutlaka
  17505. 26-Şuarâ 9
    huve : o
  17506. 26-Şuarâ 9
    el azîzu : azîz, yüce
  17507. 26-Şuarâ 9
    er rahîme : rahîm, rahmet nuru gönderen
  17508. 26-Şuarâ 10
    ve iz nâdâ : ve seslenmişti
  17509. 26-Şuarâ 10
    rabbu-ke : senin Rabbin
  17510. 26-Şuarâ 10
    en i'ti : gitmesi
  17511. 26-Şuarâ 10
    el kavme : kavim
  17512. 26-Şuarâ 10
    ez zâlimîne : zalimler
  17513. 26-Şuarâ 11
    kavme : kavim
  17514. 26-Şuarâ 11
    fir'avne : firavun
  17515. 26-Şuarâ 11
    e : mi
  17516. 26-Şuarâ 11
    yettekûne : takva sahibi olmuyorlar
  17517. 26-Şuarâ 12
    le : dedi
  17518. 26-Şuarâ 12
    ehâfu : korkuyorum
  17519. 26-Şuarâ 12
    en yukezzibû-ni : beni yalanlamaları
  17520. 26-Şuarâ 13
    ve yadîku : ve daralıyor
  17521. 26-Şuarâ 13
    veyentaliku : ve dönmüyor
  17522. 26-Şuarâ 13
    fe : böylece, bu nedenle
  17523. 26-Şuarâ 13
    ersil : gönder
  17524. 26-Şuarâ 13
    ilâ hârûne : Harun'a
  17525. 26-Şuarâ 14
    ve lehum : ve onlar için, onlar
  17526. 26-Şuarâ 14
    aleyye : bana, benim üzerime
  17527. 26-Şuarâ 14
    zenbun : suç, günah
  17528. 26-Şuarâ 14
    fe : artık, böylece
  17529. 26-Şuarâ 14
    ehâfu : korkuyorum
  17530. 26-Şuarâ 14
    en yaktulû-ni : beni öldürmelerinden
  17531. 26-Şuarâ 15
    le : dedi
  17532. 26-Şuarâ 15
    kellâ : hayır
  17533. 26-Şuarâ 15
    fe ezhebâ : haydi ikiniz gidin
  17534. 26-Şuarâ 15
    mea-kum : sizinle beraber
  17535. 26-Şuarâ 15
    mustemiûne : işitenler
  17536. 26-Şuarâ 16
    fe'tiyâ (fe i'tiyâ) : artık (ikiniz) gidin
  17537. 26-Şuarâ 16
    fir'avne : firavun
  17538. 26-Şuarâ 16
    fe : böylece, ve de
  17539. 26-Şuarâ 16
    resûlu : resûl, elçi
  17540. 26-Şuarâ 16
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  17541. 26-Şuarâ 17
    en ersil : göndermesi
  17542. 26-Şuarâ 17
    mea-nâ : bizimle beraber
  17543. 26-Şuarâ 17
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  17544. 26-Şuarâ 18
    le : dedi
  17545. 26-Şuarâ 18
    e : mi
  17546. 26-Şuarâ 18
    lem nurabbi-ke : senin Rabbin (himaye edip yetiştiren) olmadık
  17547. 26-Şuarâ 18
    velîden : çocuk olarak, çocukken
  17548. 26-Şuarâ 18
    ve lebiste : ve sen kaldın
  17549. 26-Şuarâ 18
    min umuri-ke : senin ömründen
  17550. 26-Şuarâ 18
    sinîne : seneler, yıllar
  17551. 26-Şuarâ 19
    ve fealte : ve sen yaptın
  17552. 26-Şuarâ 19
    fa'lete-ke : senin işin
  17553. 26-Şuarâ 19
    elletî : ki o
  17554. 26-Şuarâ 19
    fealte : sen yaptın
  17555. 26-Şuarâ 19
    ve ente : ve sen
  17556. 26-Şuarâ 19
    min el kâfirîne : kâfirlerden, inkâr edenlerden
  17557. 26-Şuarâ 20
    le : dedi
  17558. 26-Şuarâ 20
    fealtu-hâ : onu yaptım
  17559. 26-Şuarâ 20
    izen : o zaman
  17560. 26-Şuarâ 20
    ve ene : ve ben
  17561. 26-Şuarâ 20
    min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
  17562. 26-Şuarâ 21
    fe ferartu : o zaman kaçtım
  17563. 26-Şuarâ 21
    lemmâ : olduğu zaman, olduğundan dolayı
  17564. 26-Şuarâ 21
    fe : sonra, fakat
  17565. 26-Şuarâ 21
    vehebe lî : bana bağışladı
  17566. 26-Şuarâ 21
    hukmen : hüküm, hikmet
  17567. 26-Şuarâ 21
    ve ceale-nî : ve beni kıldı
  17568. 26-Şuarâ 21
    min el murselîne : gönderilenlerden, resûllerden
  17569. 26-Şuarâ 22
    ve tilke : ve bu
  17570. 26-Şuarâ 22
    ni'metun : ni'met
  17571. 26-Şuarâ 22
    temunnu-hâ : onu lütfettin, onunla lütufta bulundun
  17572. 26-Şuarâ 22
    aleyye : bana
  17573. 26-Şuarâ 22
    en abbedte : seninle yapman
  17574. 26-Şuarâ 22
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  17575. 26-Şuarâ 23
    le : dedi
  17576. 26-Şuarâ 23
    ve mâ : ve nedir
  17577. 26-Şuarâ 23
    el âlemîne : âlemler
  17578. 26-Şuarâ 24
    le : dedi
  17579. 26-Şuarâ 24
    es semâvâti : semalar, gökler
  17580. 26-Şuarâ 24
    ve el ardı : ve yeryüzü, yer
  17581. 26-Şuarâ 24
    ve mâ : ve şeyler
  17582. 26-Şuarâ 24
    beyne-humâ : ikisi arasında
  17583. 26-Şuarâ 24
    mûkınîne : yakîn (kesin) olarak inananlar, yakîn hasıl ederek inananlar
  17584. 26-Şuarâ 25
    le : dedi
  17585. 26-Şuarâ 25
    li men : kimselere
  17586. 26-Şuarâ 25
    havle-hu : onun etrafında
  17587. 26-Şuarâ 25
    e : mı
  17588. 26-Şuarâ 25
    testemiûne : işitmiyorsunuz
  17589. 26-Şuarâ 26
    le : dedi
  17590. 26-Şuarâ 26
    ve rabbu : ve Rab
  17591. 26-Şuarâ 26
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  17592. 26-Şuarâ 27
    le : dedi
  17593. 26-Şuarâ 27
    inne : muhakkak
  17594. 26-Şuarâ 27
    resûle-kum : sizin resûlünüz
  17595. 26-Şuarâ 27
    ellezî : ki o
  17596. 26-Şuarâ 27
    ursile : gönderildi
  17597. 26-Şuarâ 27
    ileykum : size
  17598. 26-Şuarâ 27
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  17599. 26-Şuarâ 27
    mecnûnun : mecnun, deli
  17600. 26-Şuarâ 28
    le : dedi
  17601. 26-Şuarâ 28
    el meşrıkı : şark, doğu
  17602. 26-Şuarâ 28
    ve el magribi : ve batı
  17603. 26-Şuarâ 28
    ve mâ : ve şeyler
  17604. 26-Şuarâ 28
    beyne-humâ : ikisi arasında
  17605. 26-Şuarâ 28
    ta'kılûne : akıl ediyorsunuz
  17606. 26-Şuarâ 29
    le : dedi
  17607. 26-Şuarâ 29
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  17608. 26-Şuarâ 29
    in ittehazte : eğer sen edinirsen
  17609. 26-Şuarâ 29
    ilâhen : bir ilâh
  17610. 26-Şuarâ 29
    le : gerçekten, elbette, mutlaka
  17611. 26-Şuarâ 29
    ec'alenne-ke : seni mutlaka kılacağım
  17612. 26-Şuarâ 29
    min el mescûnîne : hapsedilenlerden, zindana atılanlardan
  17613. 26-Şuarâ 30
    le : dedi
  17614. 26-Şuarâ 30
    e ve lev : olsa da mı
  17615. 26-Şuarâ 30
    ci'tu-ke : sana getirdim
  17616. 26-Şuarâ 30
    bi şey'in : bir şey
  17617. 26-Şuarâ 31
    le : dedi
  17618. 26-Şuarâ 31
    fe'ti : öyleyse getir
  17619. 26-Şuarâ 31
    kunte : sen oldun
  17620. 26-Şuarâ 31
    min es sâdikîne : sadıklardan, doğru söyleyenlerden
  17621. 26-Şuarâ 32
    fe : o zaman, bunun üzerine
  17622. 26-Şuarâ 32
    elkâ : attı
  17623. 26-Şuarâ 32
    fe izâ : o zaman, böylece
  17624. 26-Şuarâ 32
    hiye : o
  17625. 26-Şuarâ 33
    ve nezea : ve çıkardı
  17626. 26-Şuarâ 33
    yede-hu : elini
  17627. 26-Şuarâ 33
    fe izâ : o zaman, böylece
  17628. 26-Şuarâ 33
    hiye : o
  17629. 26-Şuarâ 33
    beydâu : beyaz (nurlu)
  17630. 26-Şuarâ 33
    li en nâzırîne : bakanlar için, seyredenler için
  17631. 26-Şuarâ 34
    le : dedi
  17632. 26-Şuarâ 34
    li el melei : ileri gelenlere
  17633. 26-Şuarâ 34
    havle-hu : onun etrafında
  17634. 26-Şuarâ 34
    inne : muhakkak
  17635. 26-Şuarâ 34
    le : gerçekten, mutlaka
  17636. 26-Şuarâ 35
    en yuhrice-kum : sizi çıkarmak
  17637. 26-Şuarâ 35
    fe : bu taktirde
  17638. 26-Şuarâ 35
    te'murûne : emredersiniz
  17639. 26-Şuarâ 36
    ercih (erci-hu) : onu tehir et, beklet
  17640. 26-Şuarâ 36
    ve ehâ-hu : ve onun kardeşi
  17641. 26-Şuarâ 36
    veb'as : vender
  17642. 26-Şuarâ 36
    el medâini (medine) : şehirlerde, şehirlereehir)
  17643. 26-Şuarâ 36
    hâşirîne : haşredenler, toplayanlar, toplayıcılar
  17644. 26-Şuarâ 37
    ye'tû-ke bi : sana getirsinler
  17645. 26-Şuarâ 37
    sehhârin : sihir yapanlar, sihirbazlar
  17646. 26-Şuarâ 38
    fe : işte o zaman, böylece
  17647. 26-Şuarâ 38
    es seharatu : sihirbazlar
  17648. 26-Şuarâ 38
    yevmin : bir gün
  17649. 26-Şuarâ 39
    vele : ve denildi
  17650. 26-Şuarâ 39
    li en nâsi : insanlara
  17651. 26-Şuarâ 39
    hel : mı
  17652. 26-Şuarâ 39
    entum : siz
  17653. 26-Şuarâ 39
    muctemiûne : toplananlar
  17654. 26-Şuarâ 40
    lealle-nâ : böylece biz, o zaman biz
  17655. 26-Şuarâ 40
    nettebiu : tâbî oluruz
  17656. 26-Şuarâ 40
    es seharate : sihirbazlar
  17657. 26-Şuarâ 40
    el gâlibîne : gâlip gelenler
  17658. 26-Şuarâ 41
    fe : artık, böylece
  17659. 26-Şuarâ 41
    lemmâ : olduğu zaman
  17660. 26-Şuarâ 41
    e : geldi
  17661. 26-Şuarâ 41
    es seharatu : sihirbazlar
  17662. 26-Şuarâ 41
    fir'avne : firavun
  17663. 26-Şuarâ 41
    e : mi
  17664. 26-Şuarâ 41
    inne : muhakkak, gerçekten
  17665. 26-Şuarâ 41
    lenâ : bize
  17666. 26-Şuarâ 41
    le : elbette, mutlaka
  17667. 26-Şuarâ 41
    ecran : ecir, mükâfat
  17668. 26-Şuarâ 41
    el gâlibîne : gâlip olanlar
  17669. 26-Şuarâ 42
    le : dedi
  17670. 26-Şuarâ 42
    neam : evet
  17671. 26-Şuarâ 42
    ve inne-kum : ve muhakkak siz
  17672. 26-Şuarâ 42
    izen : öyleyse, o zaman
  17673. 26-Şuarâ 42
    le : elbette, mutlaka
  17674. 26-Şuarâ 42
    min el mukarrabîne : yakın olanlardan, yakınlardan
  17675. 26-Şuarâ 43
    le : dedi
  17676. 26-Şuarâ 43
    lehum : onlara
  17677. 26-Şuarâ 43
    elkû : atın
  17678. 26-Şuarâ 43
    entum : siz
  17679. 26-Şuarâ 43
    mulkûne : atanlar, atılacak olan
  17680. 26-Şuarâ 44
    fe : artık, böylece
  17681. 26-Şuarâ 44
    elkav : atın
  17682. 26-Şuarâ 44
    hıbâle-hum : onların ipleri
  17683. 26-Şuarâ 44
    ve ısıyye-hum : ve onların asaları
  17684. 26-Şuarâ 44
    ve kâlû : ve dediler
  17685. 26-Şuarâ 44
    izzeti : izzet, üstünlük
  17686. 26-Şuarâ 44
    fir'avne : firavun
  17687. 26-Şuarâ 44
    le : elbette
  17688. 26-Şuarâ 44
    el gâlibûne : gâlip olanlar, üstün olanlar
  17689. 26-Şuarâ 45
    fe : böylece, sonra
  17690. 26-Şuarâ 45
    elkâ : attı
  17691. 26-Şuarâ 45
    fe : böylece, o zaman
  17692. 26-Şuarâ 45
    hiye : o
  17693. 26-Şuarâ 45
    telkafu : yutuyor
  17694. 26-Şuarâ 45
    ye'fikûne : uyduruyorlar
  17695. 26-Şuarâ 46
    fe : o zaman, hemen
  17696. 26-Şuarâ 46
    ulkıye : atıldılar, (yere) kapandılar
  17697. 26-Şuarâ 46
    es seharatu : sihirbazlar
  17698. 26-Şuarâ 46
    sâcidîne : secde edenler, secde ederek
  17699. 26-Şuarâ 47
    âmennâ : biz îmân ettik
  17700. 26-Şuarâ 47
    el âlemîne : âlemler
  17701. 26-Şuarâ 48
    ve hârûne : ve Harun
  17702. 26-Şuarâ 49
    le : dedi
  17703. 26-Şuarâ 49
    âmentum : siz îmân ettiniz
  17704. 26-Şuarâ 49
    lehu : ona
  17705. 26-Şuarâ 49
    kable : önce, evvel
  17706. 26-Şuarâ 49
    en âzene : benim izin vermem
  17707. 26-Şuarâ 49
    lekum : size
  17708. 26-Şuarâ 49
    inne-hu : muhakkak o
  17709. 26-Şuarâ 49
    le : elbette, mutlaka
  17710. 26-Şuarâ 49
    kebîru-kum : sizin büyüğünüz
  17711. 26-Şuarâ 49
    ellezî : ki o
  17712. 26-Şuarâ 49
    alleme-kum : size öğretti (öğreten)
  17713. 26-Şuarâ 49
    es sıhra : sihir, büyü
  17714. 26-Şuarâ 49
    fe : artık, öyleyse
  17715. 26-Şuarâ 49
    le : mutlaka, elbette
  17716. 26-Şuarâ 49
    sevfe : yakında
  17717. 26-Şuarâ 49
    ta'lemûne : bileceksiniz
  17718. 26-Şuarâ 49
    le : elbette, mutlaka
  17719. 26-Şuarâ 49
    ukattıanne : kestireceğim
  17720. 26-Şuarâ 49
    eydiye-kum : sizin elleriniz
  17721. 26-Şuarâ 49
    ve ercule-kum : ve sizin ayaklarınız
  17722. 26-Şuarâ 49
    ve le : ve mutlaka
  17723. 26-Şuarâ 49
    usallibenne-kum : sizi astıracağım
  17724. 26-Şuarâ 49
    ecmaîne : topluca, hepsi
  17725. 26-Şuarâ 50
    munkalibûne : dönenleriz
  17726. 26-Şuarâ 51
    natmeu : umuyoruz, istiyoruz
  17727. 26-Şuarâ 51
    en yagfira : mağfiret etmesi
  17728. 26-Şuarâ 51
    lenâ : bizi, bize
  17729. 26-Şuarâ 51
    en kunnâ : olmuş olmamız
  17730. 26-Şuarâ 51
    evvele : ilk, evvel
  17731. 26-Şuarâ 51
    el mu'minîne : mü'minler
  17732. 26-Şuarâ 52
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  17733. 26-Şuarâ 52
    en esri : gece yürümesi, gece yola çıkması
  17734. 26-Şuarâ 52
    inne-kum : muhakkak siz
  17735. 26-Şuarâ 52
    muttebeûne : takip edilecek olanlar
  17736. 26-Şuarâ 53
    fe : artık, böylece, bunun üzerine
  17737. 26-Şuarâ 53
    ersele : gönderdi
  17738. 26-Şuarâ 53
    el medâini : şehirlere
  17739. 26-Şuarâ 53
    hâşirîne : toplayıcılar
  17740. 26-Şuarâ 54
    inne : muhakkak
  17741. 26-Şuarâ 54
    le : elbette, gerçekten
  17742. 26-Şuarâ 54
    şirzimetun : küçük topluluk, küçük grup
  17743. 26-Şuarâ 54
    kalîlûne : az (sayıları az)
  17744. 26-Şuarâ 55
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar
  17745. 26-Şuarâ 55
    lenâ : bize
  17746. 26-Şuarâ 55
    le : gerçekten
  17747. 26-Şuarâ 55
    gâizûne : kızdıranlar, öfkelendirenlerfke duyanlar)
  17748. 26-Şuarâ 56
    ve innâ : ve muhakkak biz
  17749. 26-Şuarâ 56
    le : elbette, gerçekten
  17750. 26-Şuarâ 56
    cemîun : toplum, topluluk
  17751. 26-Şuarâ 56
    hâzirûne : sakınılan, korkulan, tedbir alan
  17752. 26-Şuarâ 57
    fe : artık, böylece
  17753. 26-Şuarâ 57
    min cennâtin : bahçelerden
  17754. 26-Şuarâ 57
    ve uyûnin : ve pınarlar
  17755. 26-Şuarâ 58
    ve kunûzin : ve hazineler
  17756. 26-Şuarâ 58
    ve makâmin : ve makamlar
  17757. 26-Şuarâ 58
    kerîmin : kerim, ikram edilmiş, yüksek
  17758. 26-Şuarâ 59
    kezâlike : işteylece
  17759. 26-Şuarâ 59
    ve evresnâ-hâ : ve ona varis kıldık
  17760. 26-Şuarâ 59
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  17761. 26-Şuarâ 60
    fe : artık, böylece
  17762. 26-Şuarâ 60
    etbeû-hum : onlara tâbî oldular, onların peşine düştüler
  17763. 26-Şuarâ 60
    muşrikîne : şark tarafı, doğu tarafı, güneşin doğuş vakti
  17764. 26-Şuarâ 61
    fe lemmâ : olduğu zaman
  17765. 26-Şuarâ 61
    terâe : görüyorlar
  17766. 26-Şuarâ 61
    el cem'âni : iki topluluk
  17767. 26-Şuarâ 61
    le : dedi
  17768. 26-Şuarâ 61
    le : gerçekten, muhakkak
  17769. 26-Şuarâ 61
    mudrakûne : yetişilenler
  17770. 26-Şuarâ 62
    le : dedi
  17771. 26-Şuarâ 62
    kellâ : hayır
  17772. 26-Şuarâ 62
    inne : muhakkak
  17773. 26-Şuarâ 62
    maiye : benimle beraber
  17774. 26-Şuarâ 62
    se-yehdî-ni : beni hidayete erdirecek, kurtuluşa ulaştıracak
  17775. 26-Şuarâ 63
    fe : o zaman
  17776. 26-Şuarâ 63
    evhaynâ : vahyettik
  17777. 26-Şuarâ 63
    en ıdrib : vurması
  17778. 26-Şuarâ 63
    bi asâke : (senin) asan ile
  17779. 26-Şuarâ 63
    el bahra : deniz
  17780. 26-Şuarâ 63
    fenfeleka (fe infeleka) : hemen (infilâk etti) yarıldı, ayrıldı
  17781. 26-Şuarâ 63
    fe : o zaman, böylece, bundan sonra
  17782. 26-Şuarâ 63
    ne : oldu
  17783. 26-Şuarâ 63
    ke : gibi
  17784. 26-Şuarâ 63
    et tavdi : yüksek dağ
  17785. 26-Şuarâ 63
    el azîmi : büyük
  17786. 26-Şuarâ 64
    ve ezlefnâ : ve yaklaştırdık, yakınlaştırdık
  17787. 26-Şuarâ 64
    semme : oraya
  17788. 26-Şuarâ 64
    el âharîne : diğerleri
  17789. 26-Şuarâ 65
    ve enceynâ : ve kurtardık
  17790. 26-Şuarâ 65
    ve men : ve kimseler
  17791. 26-Şuarâ 65
    mea-hû : onunla beraber
  17792. 26-Şuarâ 65
    ecmaîne : topluca, hepsi
  17793. 26-Şuarâ 66
    summe : sonra
  17794. 26-Şuarâ 66
    agrakne : boğduk
  17795. 26-Şuarâ 66
    el âharîne : diğerleri
  17796. 26-Şuarâ 67
    inne : muhakkak
  17797. 26-Şuarâ 67
    fî zâlike : bunda
  17798. 26-Şuarâ 67
    le : gerçekten
  17799. 26-Şuarâ 67
    âyeten : âyet (vardır)
  17800. 26-Şuarâ 67
    ve mâ kâne : ve olmadı, değiller
  17801. 26-Şuarâ 67
    ekseru-hum : onların çoğu
  17802. 26-Şuarâ 67
    mu'minîne : mü'minler
  17803. 26-Şuarâ 68
    ve inne : ve muhakkak
  17804. 26-Şuarâ 68
    rabbe-ke : senin Rabbin
  17805. 26-Şuarâ 68
    le huve : elbette O
  17806. 26-Şuarâ 68
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  17807. 26-Şuarâ 68
    er rahîmu : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir,
  17808. 26-Şuarâ 69
    vetlu : ve oku, aktar
  17809. 26-Şuarâ 69
    aleyhim : onlara
  17810. 26-Şuarâ 69
    nebee : haberini
  17811. 26-Şuarâ 69
    ibrâhîme : İbrâhîm
  17812. 26-Şuarâ 70
    iz kâle : demişti
  17813. 26-Şuarâ 70
    li ebî-hi : onun babasına
  17814. 26-Şuarâ 70
    ve kavmi-hi : ve onun kavmine
  17815. 26-Şuarâ 70
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  17816. 26-Şuarâ 71
    asnâmen : putlar
  17817. 26-Şuarâ 71
    fe : böylece
  17818. 26-Şuarâ 71
    nezallu lehâ : ona devam ediyoruz
  17819. 26-Şuarâ 71
    âkifîne : ibadet edenler, kulluk edenler
  17820. 26-Şuarâ 72
    le : dedi
  17821. 26-Şuarâ 72
    hel : mı
  17822. 26-Şuarâ 72
    yesmeûne-kum : sizi işitiyorlar
  17823. 26-Şuarâ 72
    iz tedne : dua ettiğiniz zaman
  17824. 26-Şuarâ 73
    ev : yoksa, veya, öyle mi
  17825. 26-Şuarâ 73
    yenfeûne-kum : size fayda veriyorlar
  17826. 26-Şuarâ 73
    ev : veya
  17827. 26-Şuarâ 73
    yedurrûne : zarar veriyorlar
  17828. 26-Şuarâ 74
    bel : hayır
  17829. 26-Şuarâ 74
    vecednâ : biz bulduk
  17830. 26-Şuarâ 74
    âbâe-nâ : (bizim) babalarımız
  17831. 26-Şuarâ 74
    kezâlike : böyle
  17832. 26-Şuarâ 74
    yef'alûne : yapıyorlar
  17833. 26-Şuarâ 75
    le : dedi
  17834. 26-Şuarâ 75
    e fe raeytum : öyleyse siz gördünüz mü
  17835. 26-Şuarâ 75
    ta'budûne : siz tapıyorsunuz
  17836. 26-Şuarâ 76
    entum : siz
  17837. 26-Şuarâ 76
    ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız, atalarınız
  17838. 26-Şuarâ 76
    el akdemûne : kadim, eski, geçmiş
  17839. 26-Şuarâ 77
    fe : o zaman
  17840. 26-Şuarâ 77
    inne-hum : muhakkak onlar
  17841. 26-Şuarâ 77
    rabbe : Rab
  17842. 26-Şuarâ 77
    el âlemîne : âlemler
  17843. 26-Şuarâ 78
    ellezî : ki o
  17844. 26-Şuarâ 78
    fe huve : ve o
  17845. 26-Şuarâ 78
    yehdî-ni : beni hidayete erdirir
  17846. 26-Şuarâ 79
    vellezî (ve ellezî) : ve ki o
  17847. 26-Şuarâ 79
    huve : o
  17848. 26-Şuarâ 79
    ve yeskî-ni : ve beni sulayan, içiren
  17849. 26-Şuarâ 80
    ve izâ : ve olduğu zaman
  17850. 26-Şuarâ 80
    fe : o zaman
  17851. 26-Şuarâ 80
    huve : o
  17852. 26-Şuarâ 80
    yeşfî-ni : bana şifa verir
  17853. 26-Şuarâ 81
    vellezî (ve ellezî) : ve ki o
  17854. 26-Şuarâ 81
    summe : sonra
  17855. 26-Şuarâ 82
    vellezî (ve ellezî) : ve, ki o
  17856. 26-Şuarâ 82
    atmeu : umuyorum, istiyorum
  17857. 26-Şuarâ 82
    en yagfira : mağfiret etmesi
  17858. 26-Şuarâ 82
    hatîetî : benim hatalarım
  17859. 26-Şuarâ 82
    yevme : günü
  17860. 26-Şuarâ 82
    ed dîni : dîn
  17861. 26-Şuarâ 83
    heb lî : bana bağışla, ver
  17862. 26-Şuarâ 83
    hukmen : hüküm, hikmet
  17863. 26-Şuarâ 83
    ve elhık-nî : ve beni ilhak et, dahil et
  17864. 26-Şuarâ 83
    bi es sâlihîne : salihlere
  17865. 26-Şuarâ 84
    vec'al (ve ic'al) : ve kıl, yap
  17866. 26-Şuarâ 84
    lisâne : konuşulan, lisan
  17867. 26-Şuarâ 84
    el âhırîne : sonrakiler
  17868. 26-Şuarâ 85
    vec'al-nî (ve ic'al-nî) : ve beni kıl
  17869. 26-Şuarâ 85
    min veraseti : varislerden
  17870. 26-Şuarâ 85
    cenneti : cennet
  17871. 26-Şuarâ 85
    en naîmi : naim (ni'metlendirilmiş)
  17872. 26-Şuarâ 86
    ebî : benim babam
  17873. 26-Şuarâ 86
    inne-hu : muhakkak ki o
  17874. 26-Şuarâ 86
    ne : oldu
  17875. 26-Şuarâ 86
    min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
  17876. 26-Şuarâ 87
    ve lâ tuhzi-nî : ve beni utandırma, alçaltma, perişan etme, mahzun etme
  17877. 26-Şuarâ 87
    yevme : gün
  17878. 26-Şuarâ 87
    yûb'asûne : beas edilirler, diriltilirler
  17879. 26-Şuarâ 88
    yevme : gün
  17880. 26-Şuarâ 88
    yenfau : fayda vermez
  17881. 26-Şuarâ 88
    ve lâ : ve olmaz, ve yoktur
  17882. 26-Şuarâ 88
    benûne : oğullar, çocuklar
  17883. 26-Şuarâ 89
    men : kim, kimse, kişi
  17884. 26-Şuarâ 89
    etâllâhe (etâ allâhe) : Allah'a geldiler
  17885. 26-Şuarâ 89
    selîmin : selîm, selâmete ermiş
  17886. 26-Şuarâ 90
    ve uzlifeti : ve yaklaştırıldı
  17887. 26-Şuarâ 90
    el cennetu : cennet
  17888. 26-Şuarâ 90
    li el muttekîne : takva sahiplerine
  17889. 26-Şuarâ 91
    ve burrizeti : ve bariz olarak gösterildi
  17890. 26-Şuarâ 91
    el cahîmu : cehennem
  17891. 26-Şuarâ 91
    li el gâvîne : azgınlar için, azgınlara
  17892. 26-Şuarâ 92
    vele : ve denildi
  17893. 26-Şuarâ 92
    lehum : onlara
  17894. 26-Şuarâ 92
    eyne : nerede
  17895. 26-Şuarâ 92
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  17896. 26-Şuarâ 93
    hel : mi
  17897. 26-Şuarâ 93
    yensurûne-kum : size yardım ediyorlar
  17898. 26-Şuarâ 93
    ev : veya
  17899. 26-Şuarâ 93
    yentesırûne : kendilerine yardım edebiliyorlar
  17900. 26-Şuarâ 94
    fe : artık, böylece
  17901. 26-Şuarâ 94
    ve elvune : ve azgınlar
  17902. 26-Şuarâ 95
    ve cunûdu : ve ordular
  17903. 26-Şuarâ 95
    iblîse : iblis
  17904. 26-Şuarâ 95
    ecmeûne : hepsi, topluca
  17905. 26-Şuarâ 96
    ve hum : ve onlar
  17906. 26-Şuarâ 96
    yahtesımûne : hasım olarak (düşmanca) çekişirler
  17907. 26-Şuarâ 97
    le : elbette, mutlaka
  17908. 26-Şuarâ 98
    nusevvî-kum : sizi eşit tutuyoruz
  17909. 26-Şuarâ 98
    el âlemîne : âlemler
  17910. 26-Şuarâ 99
    ve mâ : ve olmadı
  17911. 26-Şuarâ 99
    edalle-nâ : bizi dalâlette bıraktı
  17912. 26-Şuarâ 99
    el mucrimûne : suçlular
  17913. 26-Şuarâ 100
    fe : artık, öyleyse
  17914. 26-Şuarâ 100
    lenâ : bize, bizim için
  17915. 26-Şuarâ 100
    min şâfiîne : şefaatçi
  17916. 26-Şuarâ 101
    ve : ve
  17917. 26-Şuarâ 102
    fe lev enne : keşke olsaydı
  17918. 26-Şuarâ 102
    lenâ : bize, bizim için
  17919. 26-Şuarâ 102
    kerraten : bir kere daha
  17920. 26-Şuarâ 102
    fe : o zaman
  17921. 26-Şuarâ 102
    nekûne : biz oluruz
  17922. 26-Şuarâ 102
    el mu'minîne : mü'minler
  17923. 26-Şuarâ 103
    inne : muhakkak
  17924. 26-Şuarâ 103
    like : işteylece
  17925. 26-Şuarâ 103
    le : elbette
  17926. 26-Şuarâ 103
    âyeten : bir âyet, ibret
  17927. 26-Şuarâ 103
    ve mâ kâne : ve olmadı, değil
  17928. 26-Şuarâ 103
    ekseru-hum : onların çoğu
  17929. 26-Şuarâ 103
    mu'minîne : mü'minler
  17930. 26-Şuarâ 104
    ve inne : ve muhakkak
  17931. 26-Şuarâ 104
    rabbe-ke : senin Rabbin
  17932. 26-Şuarâ 104
    le : elbette
  17933. 26-Şuarâ 104
    huve : o
  17934. 26-Şuarâ 104
    el azîzu : azîz, güçlü, üstün olan
  17935. 26-Şuarâ 104
    er rahîmu : rahîm,
  17936. 26-Şuarâ 105
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  17937. 26-Şuarâ 105
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  17938. 26-Şuarâ 106
    le : dedi
  17939. 26-Şuarâ 106
    lehum : onlara
  17940. 26-Şuarâ 106
    ehû-hum : onların kardeşi
  17941. 26-Şuarâ 106
    e : mi
  17942. 26-Şuarâ 106
    tettekûne : takva sahibi olmuyorsunuz
  17943. 26-Şuarâ 107
    lekum : sizin için, size
  17944. 26-Şuarâ 107
    resûlun : bir resûl
  17945. 26-Şuarâ 107
    emînun : emin, güvenilir
  17946. 26-Şuarâ 108
    fe : artık, öyleyse
  17947. 26-Şuarâ 108
    ittekû : takva sahibi olun
  17948. 26-Şuarâ 108
    allâhe : Allah
  17949. 26-Şuarâ 108
    ve etîû-ni : ve itaat edin
  17950. 26-Şuarâ 109
    vees'elu-kum : ve sizden istemiyorum
  17951. 26-Şuarâ 109
    aleyhi : ona
  17952. 26-Şuarâ 109
    ecrin : ecir, ücret
  17953. 26-Şuarâ 109
    ecriye : benim ecrim, benim ücretim
  17954. 26-Şuarâ 109
    el âlemîne : âlemler
  17955. 26-Şuarâ 110
    fe : artık, öyleyse
  17956. 26-Şuarâ 110
    ittekû : takva sahibi olun
  17957. 26-Şuarâ 110
    allâhe : Allah
  17958. 26-Şuarâ 110
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  17959. 26-Şuarâ 111
    e : mı
  17960. 26-Şuarâ 111
    leke : sana
  17961. 26-Şuarâ 111
    ve ittebea-ke : ve sana tâbî oldular
  17962. 26-Şuarâ 111
    el erzelûne : en basit insanlar, rezil insanlar
  17963. 26-Şuarâ 112
    le : dedi
  17964. 26-Şuarâ 112
    ve mâ : ve olmadı, yok
  17965. 26-Şuarâ 112
    kânû ya'melûne : yapmış oldukları
  17966. 26-Şuarâ 113
    lev : eğer, şâyet, ise
  17967. 26-Şuarâ 113
    teş'urûne : şuurundasınız, farkındasınız, farkında olursunuz
  17968. 26-Şuarâ 114
    ve mâ : ve değil
  17969. 26-Şuarâ 114
    ene : ben
  17970. 26-Şuarâ 114
    el mu'minîne : mü'minler
  17971. 26-Şuarâ 115
    in ene : ben sadece
  17972. 26-Şuarâ 115
    nezîrun : bir nezir, uyarıcı
  17973. 26-Şuarâ 116
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  17974. 26-Şuarâ 116
    lem tentehi : vazgeçmezsen
  17975. 26-Şuarâ 116
    le tekûnenne : sen muhakkak ..... olacaksın
  17976. 26-Şuarâ 116
    min el mercûmîne : taşlananlardan
  17977. 26-Şuarâ 117
    le : dedi
  17978. 26-Şuarâ 117
    inne : muhakkak
  17979. 26-Şuarâ 117
    kezzebû-ni : beni yalanladı
  17980. 26-Şuarâ 118
    feftah (fe iftah) : artık, bu durumda aç
  17981. 26-Şuarâ 118
    beynî : benim aram
  17982. 26-Şuarâ 118
    ve beyne-hum : ve onların arası
  17983. 26-Şuarâ 118
    fethan : fethederek, açarak
  17984. 26-Şuarâ 118
    ve necci-nî : ve beni kurtar
  17985. 26-Şuarâ 118
    ve men : ve kimseler, kişiler
  17986. 26-Şuarâ 118
    maiye : benimle beraber
  17987. 26-Şuarâ 118
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  17988. 26-Şuarâ 119
    fe : böylece
  17989. 26-Şuarâ 119
    enceynâ-hu : onu kurtardık
  17990. 26-Şuarâ 119
    ve men : ve kimseleri
  17991. 26-Şuarâ 119
    mea-hu : onunla beraber
  17992. 26-Şuarâ 119
    fîl fulki (fî el fulki) : gemiinde, gemide
  17993. 26-Şuarâ 119
    el meşhûni : dolu
  17994. 26-Şuarâ 120
    summe : sonra
  17995. 26-Şuarâ 120
    el bâkîne : geride kalanlar, kalanlar
  17996. 26-Şuarâ 121
    inne : muhakkak
  17997. 26-Şuarâ 121
    fî zâlike : bunda var
  17998. 26-Şuarâ 121
    le : elbette, mutlaka
  17999. 26-Şuarâ 121
    âyeten : bir âyet, bir ibret
  18000. 26-Şuarâ 121
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18001. 26-Şuarâ 121
    ekseru-hum : onların çoğu
  18002. 26-Şuarâ 121
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18003. 26-Şuarâ 122
    ve inne : ve muhakkak
  18004. 26-Şuarâ 122
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18005. 26-Şuarâ 122
    le huve : elbette O
  18006. 26-Şuarâ 122
    el azîzu : azîz, yüce
  18007. 26-Şuarâ 122
    er rahîmu : rahmet nuru gönderen,
  18008. 26-Şuarâ 123
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  18009. 26-Şuarâ 123
    el murselîne : gönderilen resûller
  18010. 26-Şuarâ 124
    iz kâle : demişti
  18011. 26-Şuarâ 124
    lehum : onlara
  18012. 26-Şuarâ 124
    ehû-hum : onların kardeşi
  18013. 26-Şuarâ 124
    etettekûne : siz takva sahibi olmayacak mısınız
  18014. 26-Şuarâ 125
    lekum : sizin için
  18015. 26-Şuarâ 125
    resûlun : bir resûl
  18016. 26-Şuarâ 125
    emînun : emin, güvenilir
  18017. 26-Şuarâ 126
    fe : artık, öyleyse
  18018. 26-Şuarâ 126
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18019. 26-Şuarâ 126
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18020. 26-Şuarâ 127
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18021. 26-Şuarâ 127
    aleyhi : ona
  18022. 26-Şuarâ 127
    min ecrin : bir ücret
  18023. 26-Şuarâ 127
    ecriye : benim ücretim
  18024. 26-Şuarâ 127
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18025. 26-Şuarâ 128
    e : mı
  18026. 26-Şuarâ 128
    tebnûne : bina ediyorsunuz, inşa ediyorsunuz
  18027. 26-Şuarâ 128
    âyeten : âyet, delil
  18028. 26-Şuarâ 128
    ta'besûne : abesle iştigal ediyorsunuz, boşuna uğraşıyorsunuz
  18029. 26-Şuarâ 129
    ve tettehızûne : ve ediniyorsunuz
  18030. 26-Şuarâ 129
    mesânia : sanat eserleri, yapıtlar
  18031. 26-Şuarâ 129
    leallekum : umulur ki siz
  18032. 26-Şuarâ 129
    tahludûne : siz ebedî kalırsınız
  18033. 26-Şuarâ 130
    ve izâ : ve olduğu zaman
  18034. 26-Şuarâ 130
    betaştum : yakaladınız
  18035. 26-Şuarâ 130
    betaştum : yakaladınız
  18036. 26-Şuarâ 130
    cebbârîne : cebirle, zorbalıkla
  18037. 26-Şuarâ 131
    fe : artık, öyleyse
  18038. 26-Şuarâ 131
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18039. 26-Şuarâ 131
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18040. 26-Şuarâ 132
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  18041. 26-Şuarâ 132
    ellezî : ki o
  18042. 26-Şuarâ 132
    emedde-kum : size yardım etti
  18043. 26-Şuarâ 132
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  18044. 26-Şuarâ 133
    emedde-kum : size yardım etti
  18045. 26-Şuarâ 133
    bi en'âmin : hayvanlarla
  18046. 26-Şuarâ 133
    ve benîne : ve oğullar, çocuklar
  18047. 26-Şuarâ 134
    ve cennâtin : ve bahçeler
  18048. 26-Şuarâ 134
    ve uyûnin : ve pınarlar
  18049. 26-Şuarâ 135
    ehâfu : korkuyorum
  18050. 26-Şuarâ 135
    aleykum : sizin üzerinize, size
  18051. 26-Şuarâ 135
    azâbe : azap
  18052. 26-Şuarâ 135
    yevmin : gün
  18053. 26-Şuarâ 136
    sevâun : birdir, eşittir
  18054. 26-Şuarâ 136
    aleynâ : bize
  18055. 26-Şuarâ 136
    e : mi
  18056. 26-Şuarâ 136
    vaazte : sen vaaz verdin
  18057. 26-Şuarâ 136
    em : veya
  18058. 26-Şuarâ 136
    lem tekun : sen olmazsın
  18059. 26-Şuarâ 136
    min el vâızîne : vaaz verenlerden
  18060. 26-Şuarâ 137
    el evvelîne : öncekiler, evvelkiler
  18061. 26-Şuarâ 138
    ve mâ : ve değil
  18062. 26-Şuarâ 138
    muazzebîne : azaplandırılanlar
  18063. 26-Şuarâ 139
    fe : artık, böylece
  18064. 26-Şuarâ 139
    kezzebû-hu : onu tekzip ettiler, yalanladılar
  18065. 26-Şuarâ 139
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  18066. 26-Şuarâ 139
    ehleknâ-hum : onları helak ettik
  18067. 26-Şuarâ 139
    inne : muhakkak
  18068. 26-Şuarâ 139
    fî zâlike : bunda var
  18069. 26-Şuarâ 139
    le : elbette, mutlaka
  18070. 26-Şuarâ 139
    âyeten : bir âyet
  18071. 26-Şuarâ 139
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18072. 26-Şuarâ 139
    ekseru-hum : onların çoğu
  18073. 26-Şuarâ 139
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18074. 26-Şuarâ 140
    ve inne : ve muhakkak
  18075. 26-Şuarâ 140
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18076. 26-Şuarâ 140
    le huve : elbette o
  18077. 26-Şuarâ 140
    el azîzu : azîz, yüce
  18078. 26-Şuarâ 140
    er rahîmu : rahmet nuru gönderen, rahîm esması ile tecelli eden
  18079. 26-Şuarâ 141
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  18080. 26-Şuarâ 141
    semûdu : Semud kavmi
  18081. 26-Şuarâ 141
    el murselîne : gönderilen resûller
  18082. 26-Şuarâ 142
    le : dedi
  18083. 26-Şuarâ 142
    lehum : onlar için, onlara
  18084. 26-Şuarâ 142
    ehû-hum : onların kardeşi
  18085. 26-Şuarâ 142
    e : mı
  18086. 26-Şuarâ 142
    tettekûne : takva sahibi olmazsınız, olmayacaksınız
  18087. 26-Şuarâ 143
    lekum : sizin için
  18088. 26-Şuarâ 143
    resûlun : bir resûl
  18089. 26-Şuarâ 143
    emînun : emin, güvenilir
  18090. 26-Şuarâ 144
    fe : artık, öyleyse
  18091. 26-Şuarâ 144
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18092. 26-Şuarâ 144
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18093. 26-Şuarâ 145
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18094. 26-Şuarâ 145
    aleyhi : ona
  18095. 26-Şuarâ 145
    min ecrin : bir ücret
  18096. 26-Şuarâ 145
    ecriye : benim ücretim
  18097. 26-Şuarâ 145
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18098. 26-Şuarâ 146
    e : mı
  18099. 26-Şuarâ 146
    tutrakûne : bırakılacaksınız
  18100. 26-Şuarâ 146
    âminîne : emin
  18101. 26-Şuarâ 147
    cennâtin : bahçeler
  18102. 26-Şuarâ 147
    ve uyûnin : ve pınarlar
  18103. 26-Şuarâ 148
    ve zurûın : ve ekinler
  18104. 26-Şuarâ 148
    ve nahlin : ve hurma ağaçları, hurmalıklar
  18105. 26-Şuarâ 148
    hedîmun : sarkmış, açılmış
  18106. 26-Şuarâ 149
    ve tenhıtûne : ve oyuyorsunuz, yontuyorsunuz
  18107. 26-Şuarâ 149
    min el cibâli : dağlardan
  18108. 26-Şuarâ 149
    buyûten : evler
  18109. 26-Şuarâ 149
    fârihîne : maharetle, ustaca yapanlar
  18110. 26-Şuarâ 150
    fe : artık, öyleyse
  18111. 26-Şuarâ 150
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18112. 26-Şuarâ 150
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18113. 26-Şuarâ 151
    ve lâ tutîû : ve itaat etmeyin
  18114. 26-Şuarâ 151
    emra : emre
  18115. 26-Şuarâ 151
    el musrifîne : müsrifler
  18116. 26-Şuarâ 152
    ellezîne : o kimseler, onlar
  18117. 26-Şuarâ 152
    yufsidûne : fesat çıkarıyorlar, fesat çıkarırlar
  18118. 26-Şuarâ 152
    el ardı : yeryüzünde
  18119. 26-Şuarâ 152
    ve lâ yuslihûne : ve ıslâh etmiyorlar, ıslâh etmezler
  18120. 26-Şuarâ 153
    innemâ : ancak, sadece
  18121. 26-Şuarâ 153
    ente : sen
  18122. 26-Şuarâ 153
    el musahharîne : büyülenmiş kimseler, büyülenenler
  18123. 26-Şuarâ 154
    ente : sen
  18124. 26-Şuarâ 154
    beşerun : beşer, insan
  18125. 26-Şuarâ 154
    fe'ti : öyleyse getir
  18126. 26-Şuarâ 154
    âyetin : bir âyet
  18127. 26-Şuarâ 154
    kunte : isen
  18128. 26-Şuarâ 154
    es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
  18129. 26-Şuarâ 155
    le : dedi
  18130. 26-Şuarâ 155
    lehâ : onun için, onun
  18131. 26-Şuarâ 155
    şirbun \n(şeribe) : su içme hakkı \n: (içti)
  18132. 26-Şuarâ 155
    ve lekum : ve sizin için, sizin
  18133. 26-Şuarâ 155
    yevmin : bir gün
  18134. 26-Şuarâ 156
    vetemessû-hâ : ve ona dokunmayın
  18135. 26-Şuarâ 156
    fe : o zaman, öyleyse
  18136. 26-Şuarâ 156
    ye'huze-kum : sizi alır (yakalar)
  18137. 26-Şuarâ 156
    yevmin : gün
  18138. 26-Şuarâ 157
    fe : artık, öyleyse, buna rağmen
  18139. 26-Şuarâ 157
    fe : böylece, sonra
  18140. 26-Şuarâ 157
    nâdimîne : pişman olanlar
  18141. 26-Şuarâ 158
    fe : artık, böylece
  18142. 26-Şuarâ 158
    ehaze-hum : onları aldı (yakaladı)
  18143. 26-Şuarâ 158
    el azâbu : azap
  18144. 26-Şuarâ 158
    inne : muhakkak
  18145. 26-Şuarâ 158
    fî zâlike : bunda var
  18146. 26-Şuarâ 158
    le : elbette, mutlaka
  18147. 26-Şuarâ 158
    âyeten : bir âyet
  18148. 26-Şuarâ 158
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18149. 26-Şuarâ 158
    ekseru-hum : onların çoğu
  18150. 26-Şuarâ 158
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18151. 26-Şuarâ 159
    ve inne : ve muhakkak
  18152. 26-Şuarâ 159
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18153. 26-Şuarâ 159
    le huve : elbette O
  18154. 26-Şuarâ 159
    el azîzu : azîz, yüce
  18155. 26-Şuarâ 159
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
  18156. 26-Şuarâ 160
    kezzebet : yalanladı
  18157. 26-Şuarâ 160
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  18158. 26-Şuarâ 161
    le : dedi
  18159. 26-Şuarâ 161
    lehum : onlar için, onlara
  18160. 26-Şuarâ 161
    ehû-hum : onların kardeşi
  18161. 26-Şuarâ 161
    e : mı
  18162. 26-Şuarâ 161
    tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
  18163. 26-Şuarâ 162
    lekum : sizin için
  18164. 26-Şuarâ 162
    resûlun : bir resûl
  18165. 26-Şuarâ 162
    emînun : emin, güvenilir
  18166. 26-Şuarâ 163
    fe : artık, öyleyse
  18167. 26-Şuarâ 163
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18168. 26-Şuarâ 163
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18169. 26-Şuarâ 164
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18170. 26-Şuarâ 164
    aleyhi : ona
  18171. 26-Şuarâ 164
    min ecrin : bir ücret
  18172. 26-Şuarâ 164
    ecriye : benim ücretim
  18173. 26-Şuarâ 164
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18174. 26-Şuarâ 165
    e te'tûne : gidiyor musunuz
  18175. 26-Şuarâ 165
    ez zukrâne : erkekler
  18176. 26-Şuarâ 165
    min el âlemîne : âlemlerden (insanlardan)
  18177. 26-Şuarâ 166
    ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
  18178. 26-Şuarâ 166
    lekum : sizin için
  18179. 26-Şuarâ 166
    min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden (kadınlarınızdan)
  18180. 26-Şuarâ 166
    bel : hayır
  18181. 26-Şuarâ 166
    entum : siz
  18182. 26-Şuarâ 166
    âdûne : azgın olanlar, haddi aşanlar
  18183. 26-Şuarâ 167
    le : gerçekten
  18184. 26-Şuarâ 167
    lem tentehi : sen vazgeçmezsen
  18185. 26-Şuarâ 167
    le tekûnenne : sen mutlaka olacaksın
  18186. 26-Şuarâ 167
    min el muhracîne : ihraç edilenlerden, çıkarılanlardan
  18187. 26-Şuarâ 168
    le : dedi
  18188. 26-Şuarâ 168
    li ameli-kum : sizin amellerinizi, yaptıklarınızı
  18189. 26-Şuarâ 168
    min el kâlîne : şiddetle buğzedenlerden, tiksinenlerden
  18190. 26-Şuarâ 169
    necci-nî : beni kurtar
  18191. 26-Şuarâ 169
    ve ehlî : ve ehlim (ailem ve bana tâbî olanlar)
  18192. 26-Şuarâ 169
    ya'melûne : yapıyorlar
  18193. 26-Şuarâ 170
    fe : böylece, bunun üzerine
  18194. 26-Şuarâ 170
    necceynâ-hu : onu kurtardık
  18195. 26-Şuarâ 170
    ve ehlehû : ve onun ehli (ailesi ve ona tâbî olanlar)
  18196. 26-Şuarâ 170
    ecmaîne : hepsi
  18197. 26-Şuarâ 171
    acûzen : ihtiyar kadın
  18198. 26-Şuarâ 171
    el gâbirîne : geriye kalanların içinde
  18199. 26-Şuarâ 172
    summe : sonra
  18200. 26-Şuarâ 172
    demmernâ : dumura uğrattık, nesillerini sona erdirdik
  18201. 26-Şuarâ 172
    el âharîne : diğerleri
  18202. 26-Şuarâ 173
    ve emtarnâ : ve (yağmur) yağdırdık
  18203. 26-Şuarâ 173
    aleyhim : onların üzerine
  18204. 26-Şuarâ 173
    fee : ne kötüdür
  18205. 26-Şuarâ 173
    el munzerîne : uyarılanların
  18206. 26-Şuarâ 174
    inne : muhakkak
  18207. 26-Şuarâ 174
    fî zâlike : bunda var
  18208. 26-Şuarâ 174
    le : elbette, mutlaka
  18209. 26-Şuarâ 174
    âyeten : bir âyet
  18210. 26-Şuarâ 174
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18211. 26-Şuarâ 174
    ekseru-hum : onların çoğu
  18212. 26-Şuarâ 174
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18213. 26-Şuarâ 175
    ve inne : ve muhakkak
  18214. 26-Şuarâ 175
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18215. 26-Şuarâ 175
    le huve : elbette o
  18216. 26-Şuarâ 175
    el azîzu : azîz, yüce
  18217. 26-Şuarâ 175
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden
  18218. 26-Şuarâ 176
    kezzebe : yalanladı
  18219. 26-Şuarâ 176
    el eyketi : Eyke
  18220. 26-Şuarâ 176
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  18221. 26-Şuarâ 177
    le : dedi
  18222. 26-Şuarâ 177
    lehum : onlar için, onlara
  18223. 26-Şuarâ 177
    e : mı
  18224. 26-Şuarâ 177
    tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
  18225. 26-Şuarâ 178
    lekum : sizin için
  18226. 26-Şuarâ 178
    resûlun : bir resûl
  18227. 26-Şuarâ 178
    emînun : emin, güvenilir
  18228. 26-Şuarâ 179
    fe : artık, öyleyse
  18229. 26-Şuarâ 179
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18230. 26-Şuarâ 179
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18231. 26-Şuarâ 180
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18232. 26-Şuarâ 180
    aleyhi : ona
  18233. 26-Şuarâ 180
    min ecrin : bir ücret
  18234. 26-Şuarâ 180
    ecriye : benim ücretim
  18235. 26-Şuarâ 180
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18236. 26-Şuarâ 181
    evfû : ifa edin
  18237. 26-Şuarâ 181
    el keyle : ölçü
  18238. 26-Şuarâ 181
    vetekûnû : ve olmayın
  18239. 26-Şuarâ 181
    min el muhsirîne : muhsirinden, eksiltenlerden, nefsini hüsrana düşürenlerden
  18240. 26-Şuarâ 182
    vezinû : tartın
  18241. 26-Şuarâ 182
    bi el kıstâsi : ölçü ile
  18242. 26-Şuarâ 182
    el mustekîmi : istikamet üzere olanlar
  18243. 26-Şuarâ 183
    vetebhasu : ve eksiltmeyin, kısmayın
  18244. 26-Şuarâ 183
    ense : insanlar
  18245. 26-Şuarâ 183
    eşyâe-hum : onların şeyleri
  18246. 26-Şuarâ 183
    ve : ve
  18247. 26-Şuarâ 183
    lâ ta'sev : azgınlık, bozgunculuk yapmayın
  18248. 26-Şuarâ 183
    el ardı : yeryüzünde
  18249. 26-Şuarâ 183
    mufsidîne : fesat çıkaranlar
  18250. 26-Şuarâ 184
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  18251. 26-Şuarâ 184
    ellezî : ki o
  18252. 26-Şuarâ 184
    ve el cibillete : ve insan topluluğu
  18253. 26-Şuarâ 184
    el evvelîne : evvelkiler
  18254. 26-Şuarâ 185
    innemâ : ancak, sadece
  18255. 26-Şuarâ 185
    ente : sen
  18256. 26-Şuarâ 185
    el musahharîne : sihir yapılmış olanlar, büyülenmişler
  18257. 26-Şuarâ 186
    ve mâ : ve değil
  18258. 26-Şuarâ 186
    ente : sen
  18259. 26-Şuarâ 186
    illâ beşerun : bir beşerden başka, bir insandan başka
  18260. 26-Şuarâ 186
    ve in : ve eğer, olsa
  18261. 26-Şuarâ 186
    nazunnu-ke : biz seni zannediyoruz, sanıyoruz
  18262. 26-Şuarâ 186
    le : gerçekten, elbette, mutlaka
  18263. 26-Şuarâ 186
    min el kâzibîne : yalancılardan
  18264. 26-Şuarâ 187
    fe : öyleyse
  18265. 26-Şuarâ 187
    eskıt : düşür
  18266. 26-Şuarâ 187
    aleynâ : bizim üzerimize
  18267. 26-Şuarâ 187
    kisefen : bir parça
  18268. 26-Şuarâ 187
    min es semâi : gökyüzünden
  18269. 26-Şuarâ 187
    in kunte : eğer sen isen
  18270. 26-Şuarâ 187
    min es sâdıkîne : doğru söyleyenlerden
  18271. 26-Şuarâ 188
    le : dedi
  18272. 26-Şuarâ 188
    a'lemu : daha iyi bilir, çok iyi bilir
  18273. 26-Şuarâ 188
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  18274. 26-Şuarâ 189
    fe : böylece
  18275. 26-Şuarâ 189
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  18276. 26-Şuarâ 189
    fe : böylece, bunun üzerine
  18277. 26-Şuarâ 189
    ehaze-hum : onları aldı, yakaladı
  18278. 26-Şuarâ 189
    yevmi : gün
  18279. 26-Şuarâ 189
    ez zulleti : gölge
  18280. 26-Şuarâ 189
    inne-hu : muhakkak ki o
  18281. 26-Şuarâ 189
    ne : oldu
  18282. 26-Şuarâ 189
    azâbe : azap
  18283. 26-Şuarâ 189
    yevmin : gün
  18284. 26-Şuarâ 190
    inne : muhakkak
  18285. 26-Şuarâ 190
    fî zâlike : bunda var
  18286. 26-Şuarâ 190
    le : elbette, mutlaka
  18287. 26-Şuarâ 190
    âyeten : bir âyet, delil, ibret
  18288. 26-Şuarâ 190
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18289. 26-Şuarâ 190
    ekseru-hum : onların çoğu
  18290. 26-Şuarâ 190
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  18291. 26-Şuarâ 191
    ve inne : ve muhakkak
  18292. 26-Şuarâ 191
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18293. 26-Şuarâ 191
    le huve : elbette o
  18294. 26-Şuarâ 191
    el azîzu : azîz, yüce
  18295. 26-Şuarâ 191
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
  18296. 26-Şuarâ 192
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  18297. 26-Şuarâ 192
    le : elbette, gerçekten
  18298. 26-Şuarâ 192
    tenzîlu : indirmesi
  18299. 26-Şuarâ 192
    el âlemîne : âlemler
  18300. 26-Şuarâ 193
    nezele : indirdi
  18301. 26-Şuarâ 193
    er rûhu el emînu : Ruh'ûl Emin, Cebrail (A.S)
  18302. 26-Şuarâ 194
    alâ kalbi-ke : senin kalbine
  18303. 26-Şuarâ 194
    tekûne : senin olman
  18304. 26-Şuarâ 194
    min el munzirîne : nezirlerden, uyaranlardan
  18305. 26-Şuarâ 196
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  18306. 26-Şuarâ 196
    le : elbette, mutlaka
  18307. 26-Şuarâ 196
    el evvelîne : evvelkiler
  18308. 26-Şuarâ 197
    e : mı
  18309. 26-Şuarâ 197
    ve lem yekun : ve olmadı
  18310. 26-Şuarâ 197
    lehum : onlara, onlar için
  18311. 26-Şuarâ 197
    âyeten : bir âyet, delil
  18312. 26-Şuarâ 197
    en ya'leme-hu : onu bilmesi
  18313. 26-Şuarâ 197
    ulemâu : ulemalar, âlimler
  18314. 26-Şuarâ 197
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  18315. 26-Şuarâ 198
    ve lev : ve olsa, eğer
  18316. 26-Şuarâ 198
    nezzelnâ-hu : ona indirdik
  18317. 26-Şuarâ 198
    el a'cemîne : Arap olmayanlar
  18318. 26-Şuarâ 199
    fe : böylece
  18319. 26-Şuarâ 199
    karae-hu : onu okudu
  18320. 26-Şuarâ 199
    aleyhim : onlara
  18321. 26-Şuarâ 199
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar
  18322. 26-Şuarâ 200
    kezâlike : işteyle
  18323. 26-Şuarâ 200
    seleknâ-hu : biz onu soktuk
  18324. 26-Şuarâ 200
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  18325. 26-Şuarâ 201
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
  18326. 26-Şuarâ 201
    yeravu : görürler
  18327. 26-Şuarâ 201
    el azâbe : azap
  18328. 26-Şuarâ 201
    el elîme : elîm, acı
  18329. 26-Şuarâ 202
    fe : böylece
  18330. 26-Şuarâ 202
    ye'tîye-hum : onlara gelecek, gelir
  18331. 26-Şuarâ 202
    bagteten : ansızın
  18332. 26-Şuarâ 202
    ve hum : ve onlar
  18333. 26-Şuarâ 202
    yeş'urûne : farkında olmazlar, olamazlar
  18334. 26-Şuarâ 203
    fe : o zaman
  18335. 26-Şuarâ 203
    yekûlû : söylerler, derler
  18336. 26-Şuarâ 203
    hel : mı
  18337. 26-Şuarâ 203
    munzarûne : bekletilenler, mühlet verilenler
  18338. 26-Şuarâ 204
    e : mı
  18339. 26-Şuarâ 204
    fe : öyleyse, yoksa
  18340. 26-Şuarâ 204
    yesta'cilûne : acele istiyorlar
  18341. 26-Şuarâ 205
    e : mı
  18342. 26-Şuarâ 205
    fe : öyleyse, böylece, işte
  18343. 26-Şuarâ 205
    raeyte : sen gördün
  18344. 26-Şuarâ 205
    metta'nâ-hum : onları metalandırdık, yararlandırdık
  18345. 26-Şuarâ 205
    sinîne : seneler, yıllar
  18346. 26-Şuarâ 206
    summe : sonra
  18347. 26-Şuarâ 206
    e-hum : onlar geldi
  18348. 26-Şuarâ 206
    yûadûne : vaadolundular
  18349. 26-Şuarâ 207
    yumetteûne : metalandırılırlar
  18350. 26-Şuarâ 208
    veehleknâ : ve biz helâk etmedik
  18351. 26-Şuarâ 208
    min karyetin : (kasabalardan) bir kasabayı
  18352. 26-Şuarâ 208
    lehâ : onun, ona
  18353. 26-Şuarâ 208
    munzirûne : nezirler, uyarıcılar
  18354. 26-Şuarâ 209
    ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
  18355. 26-Şuarâ 209
    zâlimîne : zalimler, zulmedenler
  18356. 26-Şuarâ 210
    vetenezzelet : ve indirmedi
  18357. 26-Şuarâ 210
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  18358. 26-Şuarâ 211
    veyenbagî : ve yakışmaz
  18359. 26-Şuarâ 211
    lehum : onlara
  18360. 26-Şuarâ 211
    veyestetîûne : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  18361. 26-Şuarâ 212
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  18362. 26-Şuarâ 212
    anis sem'i (an es sem'i) : işitmekten
  18363. 26-Şuarâ 212
    le : gerçekten, kesinlikle, kesin olarak
  18364. 26-Şuarâ 212
    ma'zûlûne : azledilmiş olanlar, uzak tutulmuş, men edilmiş olanlar
  18365. 26-Şuarâ 213
    fe : artık, öyleyse
  18366. 26-Şuarâ 213
    ted'u : dua etme
  18367. 26-Şuarâ 213
    meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
  18368. 26-Şuarâ 213
    ilâhen : ilâh
  18369. 26-Şuarâ 213
    fe : öyleyse, o taktirde
  18370. 26-Şuarâ 213
    tekûne : sen olursun
  18371. 26-Şuarâ 213
    min el muazzebîne : azap edilenlerden
  18372. 26-Şuarâ 214
    ve enzir : ve uyar
  18373. 26-Şuarâ 214
    aşîrete-ke : seniniretin, akrabalar topluluğun
  18374. 26-Şuarâ 214
    el akrebîne \n(karib) : en yakın \n: (yakın)
  18375. 26-Şuarâ 215
    vahfıd cenâha-ke : kanatlarını indir, kanatlarını ger
  18376. 26-Şuarâ 215
    li men : kimselere
  18377. 26-Şuarâ 215
    ittebea-ke : sana tâbî oldular
  18378. 26-Şuarâ 215
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  18379. 26-Şuarâ 216
    fe : fakat, o taktirde
  18380. 26-Şuarâ 216
    asav-ke : sana asi oldular, isyan ettiler
  18381. 26-Şuarâ 216
    fe : o taktirde, o zaman
  18382. 26-Şuarâ 216
    berîun : uzak
  18383. 26-Şuarâ 216
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  18384. 26-Şuarâ 217
    ve tevekkel : ve tevekkül et, güven
  18385. 26-Şuarâ 217
    alel azîzi (alâ el azîzi) : azîz olana, yüce olana
  18386. 26-Şuarâ 217
    er rahîmi : rahmet nuru gönderen, rahîm esmasıyla tecelli eden
  18387. 26-Şuarâ 218
    ellezî : ki o
  18388. 26-Şuarâ 218
    yerâ-ke : seni görür
  18389. 26-Şuarâ 218
    ne : o zaman, olduğu zaman
  18390. 26-Şuarâ 218
    tekûmu : sen kıyam ediyorsun
  18391. 26-Şuarâ 219
    ve tekallube-ke : ve seninnmen
  18392. 26-Şuarâ 219
    es sâcidîne : secde edenler
  18393. 26-Şuarâ 220
    inne-hu : muhakkak ki o
  18394. 26-Şuarâ 220
    huve : o
  18395. 26-Şuarâ 220
    es semîu : sem'îdir, en iyi işitendir
  18396. 26-Şuarâ 220
    el alîmu : alîmdir, en iyi bilendir
  18397. 26-Şuarâ 221
    hel : mı
  18398. 26-Şuarâ 221
    unebbiu-kum : size haber vereyim
  18399. 26-Şuarâ 221
    alâ men : kimse(ler)e, kişilere
  18400. 26-Şuarâ 221
    tenezzelu : iner
  18401. 26-Şuarâ 221
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  18402. 26-Şuarâ 222
    tenezzelu : iner
  18403. 26-Şuarâ 222
    effâkin : (ağır) iftira edenler, yalan söyleyenler
  18404. 26-Şuarâ 222
    esîmin : günah işleyenler, günahkârlar
  18405. 26-Şuarâ 223
    yulkûnes sem'a : kulak verirler, dinlerler
  18406. 26-Şuarâ 223
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  18407. 26-Şuarâ 223
    kâzibûne : yalancılar
  18408. 26-Şuarâ 224
    ve eş şuarâu : ve şairler
  18409. 26-Şuarâ 224
    yettebiu-hum : onlara tâbî olurlar
  18410. 26-Şuarâ 224
    elvune : azgınlar
  18411. 26-Şuarâ 225
    e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
  18412. 26-Şuarâ 225
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  18413. 26-Şuarâ 225
    yehîmûne : şaşkın şaşkın dolaşıyorlar, hayal peşinde koşuyorlar
  18414. 26-Şuarâ 226
    ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu, muhakkak ki onlar
  18415. 26-Şuarâ 226
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar, söylerler
  18416. 26-Şuarâ 226
    yef'alûne : yapmıyorlar
  18417. 26-Şuarâ 227
    illellezîne (illâ ellezîne) : onlar, o kimseler hariç
  18418. 26-Şuarâ 227
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18419. 26-Şuarâ 227
    ve amilu es sâlihâti : ve salih amelleyenler, nefs tezkiyesi yapanlar
  18420. 26-Şuarâ 227
    ve zekerû : ve zikrettiler
  18421. 26-Şuarâ 227
    allâhe : Allah
  18422. 26-Şuarâ 227
    kesîran : çok
  18423. 26-Şuarâ 227
    ventesarû (ve intesarû) : ve yardım alanlar, yardım edilenler
  18424. 26-Şuarâ 227
    ve se ya'lemu : ve bilecekler
  18425. 26-Şuarâ 227
    ellezîne : o kimseler
  18426. 26-Şuarâ 227
    zalemû : zulmettiler
  18427. 26-Şuarâ 227
    eyye : hangi
  18428. 26-Şuarâ 227
    munkalebin : döndürülen yer, dönüş yeri
  18429. 26-Şuarâ 227
    yenkalibûne : dönecekler
  18430. 27-Neml 1
    tilke : bu, bunlar
  18431. 27-Neml 1
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  18432. 27-Neml 1
    ve kitâbin : ve kitap
  18433. 27-Neml 2
    huden : hidayete erdirici
  18434. 27-Neml 2
    ve buşrâ : vejdeleyici
  18435. 27-Neml 2
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minleri
  18436. 27-Neml 3
    ellezîne : ki onlar
  18437. 27-Neml 3
    yukîmûne : ikame ederler
  18438. 27-Neml 3
    es salâte : namaz
  18439. 27-Neml 3
    ve yu'tûne : ve verirler
  18440. 27-Neml 3
    ez zekâte : zekât
  18441. 27-Neml 3
    ve hum : ve onlar
  18442. 27-Neml 3
    bi el âhıreti : ahirete
  18443. 27-Neml 3
    hum yûkınûne : onlar yakîn (sahibi) olarak inanırlar
  18444. 27-Neml 4
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  18445. 27-Neml 4
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
  18446. 27-Neml 4
    bi el âhireti : ahirete (Allah'a ruhun ulaşmasına)
  18447. 27-Neml 4
    zeyyennâ : süsledik
  18448. 27-Neml 4
    lehum : onlar için, onlara
  18449. 27-Neml 4
    a'mâle-hum : onların amelleri, amelleri
  18450. 27-Neml 4
    fe : böylece
  18451. 27-Neml 4
    ya'mehûne : (şaşkın bir halde) bocalarlar
  18452. 27-Neml 5
    ulâike : işte onlar
  18453. 27-Neml 5
    ellezîne : onlar
  18454. 27-Neml 5
    lehum : onlar için vardır
  18455. 27-Neml 5
    sûu el azâbi : azabın kötüsü
  18456. 27-Neml 5
    ve hum : ve onlar
  18457. 27-Neml 5
    el âhıreti : ahirette
  18458. 27-Neml 5
    el ahserûne : en çok hüsrana uğrayanlar
  18459. 27-Neml 6
    ve inne-ke : ve muhakkak ki sen, ve muhakkak ki sana
  18460. 27-Neml 6
    le : mutlaka
  18461. 27-Neml 6
    tulekka : ilka ediliyor, ulaştırılıyor
  18462. 27-Neml 6
    el kur'âne : Kur'ân
  18463. 27-Neml 6
    min ledun : katından, gizli ilminden
  18464. 27-Neml 7
    le : dedi
  18465. 27-Neml 7
    li ehlihî : ehline, ailesine
  18466. 27-Neml 7
    ânestu : farkettim (gördüm)
  18467. 27-Neml 7
    ren : bir ateş
  18468. 27-Neml 7
    se âtî-kum : size getireceğim
  18469. 27-Neml 7
    bi haberin : bir haberi
  18470. 27-Neml 7
    ev : veya
  18471. 27-Neml 7
    kabesin : ateş
  18472. 27-Neml 7
    lealle-kum : böylece siz
  18473. 27-Neml 7
    tastalûne : ısınırsınız
  18474. 27-Neml 8
    fe : artık, böylece
  18475. 27-Neml 8
    lemmâ : olduğu zaman
  18476. 27-Neml 8
    e-hâ : oraya geldi
  18477. 27-Neml 8
    diye : nida edildi, seslenildi
  18478. 27-Neml 8
    enrike : mübarek kılındı
  18479. 27-Neml 8
    men : kimse(ler)
  18480. 27-Neml 8
    en nâri : ateşin içinde, yanında
  18481. 27-Neml 8
    ve : ve
  18482. 27-Neml 8
    men : kimse(ler)
  18483. 27-Neml 8
    havle-hâ : onun etrafında
  18484. 27-Neml 8
    ve subhâne allâhi : ve Allah
  18485. 27-Neml 8
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18486. 27-Neml 9
    inne-hû : muhakkak ki o
  18487. 27-Neml 9
    enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
  18488. 27-Neml 9
    el azîzu : azîz, yüce
  18489. 27-Neml 9
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi olan
  18490. 27-Neml 10
    ve elkı : ve at
  18491. 27-Neml 10
    asâ-ke : senin asan
  18492. 27-Neml 10
    fe : böylece, bunun üzerine, o zaman
  18493. 27-Neml 10
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  18494. 27-Neml 10
    reâ-hâ : onu gördü
  18495. 27-Neml 10
    tehtezzu : hareket ediyor
  18496. 27-Neml 10
    ke : gibi
  18497. 27-Neml 10
    enne-hâ : onun olduğunu
  18498. 27-Neml 10
    vellâ : geri döndü, kaçtı
  18499. 27-Neml 10
    mudbiren : arkasına dönen
  18500. 27-Neml 10
    ve lem yuakkıb : ve arkasına bakmadı
  18501. 27-Neml 10
    tehaf : korkma
  18502. 27-Neml 10
    yehâfu : korkmaz
  18503. 27-Neml 10
    ledeyye : benim yanımda, benim katımda, huzurumda
  18504. 27-Neml 11
    men : kim
  18505. 27-Neml 11
    zaleme : zulmetti
  18506. 27-Neml 11
    summe : sonra
  18507. 27-Neml 11
    beddele : çevirdi, değiştirdi
  18508. 27-Neml 11
    husnen : iyilik
  18509. 27-Neml 11
    ba'de : sonra
  18510. 27-Neml 11
    fe innî : o zaman muhakkak ben
  18511. 27-Neml 12
    ve edhıl : ve dahil et, sok
  18512. 27-Neml 12
    yede-ke : elini
  18513. 27-Neml 12
    ceybi-ke : koynuna
  18514. 27-Neml 12
    beydâe : beyaz (nurlu)
  18515. 27-Neml 12
    ilâ fir'avne : firavuna
  18516. 27-Neml 12
    ve kavmi-hi : ve onun kavmi
  18517. 27-Neml 12
    inne-hum : muhakkak onlar
  18518. 27-Neml 12
    kavmen : bir kavim
  18519. 27-Neml 12
    fâsikîne : fasıklar
  18520. 27-Neml 13
    fe : böylece
  18521. 27-Neml 13
    lemmâ : olduğu zaman
  18522. 27-Neml 13
    et-hum : onlara geldi
  18523. 27-Neml 13
    mubsıraten : görünür halde
  18524. 27-Neml 14
    ve cehadû : ve bile bile, bilerek inkâr ettiler
  18525. 27-Neml 14
    vesteykanethâ : ve onu yakîn olarak bildiler (inandılar)
  18526. 27-Neml 14
    enfusu-hum : kendileri, nefsleri
  18527. 27-Neml 14
    zulmen : zulmederek
  18528. 27-Neml 14
    ve uluvven : ve büyüklenerek
  18529. 27-Neml 14
    fenzur (fe unzur) : o zaman, öyleyse bak
  18530. 27-Neml 14
    keyfe : nasıl
  18531. 27-Neml 14
    ne : oldu
  18532. 27-Neml 14
    âkıbetu : akıbetler, sonlar
  18533. 27-Neml 14
    el mufsidîne : müfsitler, fesat çıkaranlar
  18534. 27-Neml 15
    ve lekad : ve andolsun
  18535. 27-Neml 15
    âteynâ : biz verdik
  18536. 27-Neml 15
    dâvûde : Davut
  18537. 27-Neml 15
    ve suleymâne : veleyman
  18538. 27-Neml 15
    ilmen : ilim
  18539. 27-Neml 15
    ve kâlâ : ve (ikisi) dediler
  18540. 27-Neml 15
    el hamdu : hamd
  18541. 27-Neml 15
    ellezî : ki o
  18542. 27-Neml 15
    faddale-nâ : bizi üstün kıldı
  18543. 27-Neml 15
    alâ kesîrin : çoğuna
  18544. 27-Neml 15
    el mu'minîne : mü'minler, mü'min olanlar
  18545. 27-Neml 16
    ve varise : ve varis oldu, mirasçı oldu
  18546. 27-Neml 16
    suleymânu : Süleyman
  18547. 27-Neml 16
    dâvûde : Davut
  18548. 27-Neml 16
    vele : ve dedi
  18549. 27-Neml 16
    eyyuhâ : ey
  18550. 27-Neml 16
    en nâsu : insanlar
  18551. 27-Neml 16
    mentıka : nutuk, dil, lisan
  18552. 27-Neml 16
    et tayrı : kuşlar
  18553. 27-Neml 16
    ve ûtî-nâ : ve bize verildi
  18554. 27-Neml 16
    min kulli şey'in : herşeyden
  18555. 27-Neml 16
    inne : muhakkak
  18556. 27-Neml 16
    le huve : muhakkak ki o
  18557. 27-Neml 16
    el fadlu : fazl, üstünlük
  18558. 27-Neml 16
    el mubînu : apaçık
  18559. 27-Neml 17
    ve huşire : ve toplandı
  18560. 27-Neml 17
    li suleymâne : Süleyman için
  18561. 27-Neml 17
    el cinni : cinler
  18562. 27-Neml 17
    ve el insi : ve insanlar
  18563. 27-Neml 17
    ve et tayrı : ve kuş(lar)
  18564. 27-Neml 17
    fe : böylece, bundan sonra
  18565. 27-Neml 17
    zeûne : düzenlendi
  18566. 27-Neml 18
    etev : geldiler
  18567. 27-Neml 18
    alâ vâdin nemli : karınca vadisine
  18568. 27-Neml 18
    let : dedi
  18569. 27-Neml 18
    nemletun : bir karınca
  18570. 27-Neml 18
    eyyuhâ : ey
  18571. 27-Neml 18
    en nemlu : karıncalar (topluluğu)
  18572. 27-Neml 18
    mesâkine-kum : meskenleriniz, yuvalarınız
  18573. 27-Neml 18
    lâ yahtımenne-kum : sakın sizi ezmesin
  18574. 27-Neml 18
    suleymânu : Süleyman
  18575. 27-Neml 18
    ve cunûdu-hu : ve onun orduları
  18576. 27-Neml 18
    ve hum : ve onlar
  18577. 27-Neml 18
    yeş'urûne : farkında olmazlar
  18578. 27-Neml 19
    fe : o zaman, bunun üzerine
  18579. 27-Neml 19
    tebesseme : tebessüm etti
  18580. 27-Neml 19
    dâhıken : gülerek
  18581. 27-Neml 19
    vele : ve dedi
  18582. 27-Neml 19
    evzı'nî : beni başarılı kıl
  18583. 27-Neml 19
    en eşkure : benim şükretmem
  18584. 27-Neml 19
    ni'mete-ke : senin ni'metin
  18585. 27-Neml 19
    elletî : ki o
  18586. 27-Neml 19
    en'amte : ni'metlendirdin, en'am buyurdun
  18587. 27-Neml 19
    aleyye : bana
  18588. 27-Neml 19
    ve alâ : ve ...a
  18589. 27-Neml 19
    lideyye : anne ve babam
  18590. 27-Neml 19
    ve en a'mele salihan : ve benim salih amel yapmam
  18591. 27-Neml 19
    terdâ-hu : sen ondan razı oldun
  18592. 27-Neml 19
    ve edhıl-nî : ve beni dahil et
  18593. 27-Neml 19
    bi rahmeti-ke : senin rahmetinle
  18594. 27-Neml 19
    ibâdi-ke : senin kulların
  18595. 27-Neml 19
    es sâlihîne : salihler
  18596. 27-Neml 20
    ve tefekkada : ve yoklama yaptı
  18597. 27-Neml 20
    et tayra : kuş(lar)
  18598. 27-Neml 20
    fe : sonra
  18599. 27-Neml 20
    le : dedi
  18600. 27-Neml 20
    mâ-liye : niçin ben
  18601. 27-Neml 20
    erâ : görmüyorum
  18602. 27-Neml 20
    el hudhude : Hüdhüd (kuşu)
  18603. 27-Neml 20
    em : veya, yoksa ... mı
  18604. 27-Neml 20
    ne : oldu
  18605. 27-Neml 20
    min el gâibîne : gaîb olanlardan, kaybolanlardan
  18606. 27-Neml 21
    le : elbette, muhakkak
  18607. 27-Neml 21
    uazzibenne-hu : ona azap edeceğim
  18608. 27-Neml 21
    azâben şedîden : şiddetli azap
  18609. 27-Neml 21
    ev : veya
  18610. 27-Neml 21
    le : mutlaka
  18611. 27-Neml 21
    ezbehanne-hu : onu boğazlayacağım, keseceğim
  18612. 27-Neml 21
    ev : veya
  18613. 27-Neml 21
    le ye'tiyennî bi : bana kesin olarak getirmeli
  18614. 27-Neml 22
    fe : artık, böylece
  18615. 27-Neml 22
    mekese : bekledi
  18616. 27-Neml 22
    gayre baîdin : uzak olmadan, çok geçmeden
  18617. 27-Neml 22
    fe : o zaman, böylece, ve
  18618. 27-Neml 22
    le : dedi
  18619. 27-Neml 22
    ehattu : ihata ettim (öğrendim)
  18620. 27-Neml 22
    lem tuhıt : sen ihata etmedin
  18621. 27-Neml 22
    ve ci'tu-ke : ve sana getirdim
  18622. 27-Neml 22
    min sebein : Seba'dan (Yemen'de bir bölge)
  18623. 27-Neml 22
    bi nebein : bir haber
  18624. 27-Neml 23
    vecedtu : buldum
  18625. 27-Neml 23
    umreeten : bir kadın, bir hanım
  18626. 27-Neml 23
    temliku-hum : onlara melik olan, hükümdarlık yapan
  18627. 27-Neml 23
    ve ûtiyet : ve verildi
  18628. 27-Neml 23
    min kulli şey'in : herşeyden
  18629. 27-Neml 23
    ve lehâ : ve ona, onun var
  18630. 27-Neml 24
    vecedtu-hâ : onu buldum
  18631. 27-Neml 24
    ve kavme-hâ : ve onun kavmi
  18632. 27-Neml 24
    yescudûne : secde ediyorlar
  18633. 27-Neml 24
    li eş şemsi : güneşe
  18634. 27-Neml 24
    ve zeyyene : vesledi
  18635. 27-Neml 24
    lehum : onlara
  18636. 27-Neml 24
    eş şeytânu : şeytan
  18637. 27-Neml 24
    a'mâle-hum : onların amelleri, yaptıkları
  18638. 27-Neml 24
    fe : böylece, bu sebeple
  18639. 27-Neml 24
    sadde-hum : onları men etti, alıkoydu
  18640. 27-Neml 24
    an es sebîli : yoldan
  18641. 27-Neml 24
    fe : böylece, bu sebeple
  18642. 27-Neml 24
    yehtedûne : hidayete ermiyorlar, eremiyorlar, hidayette değiller
  18643. 27-Neml 25
    ellâ yescudû : nasıl secde etmezler
  18644. 27-Neml 25
    ellezî (lillâhillezî) (li allâhi ellezî) : ki o
  18645. 27-Neml 25
    el hab'e : gizli olan, saklı olan
  18646. 27-Neml 25
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  18647. 27-Neml 25
    ve el ardı : ve yeryüzünde, yerde
  18648. 27-Neml 25
    ve ya'lemu : ve bilir
  18649. 27-Neml 25
    mâ tuhfûne : sizin sakladığınız şeyi
  18650. 27-Neml 25
    ve mâ tu'linûne : ve açıkladığınız şeyi
  18651. 27-Neml 26
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  18652. 27-Neml 26
    huve : o
  18653. 27-Neml 26
    el arşi : arş
  18654. 27-Neml 26
    el azîmi : büyük
  18655. 27-Neml 27
    le : dedi
  18656. 27-Neml 27
    se nenzuru : bakacağız
  18657. 27-Neml 27
    e : mi
  18658. 27-Neml 27
    sadakte : doğru söyledin
  18659. 27-Neml 27
    em : yoksa
  18660. 27-Neml 27
    kunte : sen oldun
  18661. 27-Neml 27
    min el kâzibîne : yalancılardan
  18662. 27-Neml 28
    izheb bi \n(izheb) : götür \n: (git)
  18663. 27-Neml 28
    fe : o zaman, böylece
  18664. 27-Neml 28
    elkıh : at, bırak
  18665. 27-Neml 28
    ileyhim : onlara
  18666. 27-Neml 28
    summe : sonra
  18667. 27-Neml 28
    tevelle : geri dön
  18668. 27-Neml 28
    fenzur (fe unzur) : sonra bak
  18669. 27-Neml 28
    yerciûne : döner, dönecekler
  18670. 27-Neml 29
    let : dedi
  18671. 27-Neml 29
    eyyuhâ : ey
  18672. 27-Neml 29
    el meleu : ileri gelenler
  18673. 27-Neml 29
    ulkıye : bırakıldı
  18674. 27-Neml 29
    ileyye : bana
  18675. 27-Neml 29
    kerîmun : kerim, kıymetli
  18676. 27-Neml 30
    inne-hu : muhakkak o
  18677. 27-Neml 30
    min suleymâne : Süleyman'dan
  18678. 27-Neml 30
    ve inne-hu : ve muhakkak o
  18679. 27-Neml 30
    er rahmâni : rahman olan
  18680. 27-Neml 30
    er rahîmi : rahîm olan (rahmet nuru gönderen, rahîm esmasıyla tecelli eden)
  18681. 27-Neml 31
    ellâ ta'lû : nasıl büyüklük taslarsınız, büyüklük taslamayın
  18682. 27-Neml 31
    aleyye : bana
  18683. 27-Neml 31
    ve'tûnî (ve etû-nî) : ve bana gelin
  18684. 27-Neml 31
    muslimîne : teslim olanlar
  18685. 27-Neml 32
    let : dedi
  18686. 27-Neml 32
    eyyuhâ : ey
  18687. 27-Neml 32
    el meleu : ileri gelenler
  18688. 27-Neml 32
    eftû-nî \n(eftâ) : bana fetva verin, reyinizi bildirin \n: (açıkladı, fetva verdi)
  18689. 27-Neml 32
    emrî : işimde
  18690. 27-Neml 32
    kâtıaten : kat'i olarak, kesinlikle
  18691. 27-Neml 32
    emren : emir, iş
  18692. 27-Neml 32
    teşhedû-ni : bana şahit olun, benim yanımda bulunun
  18693. 27-Neml 33
    kuvvetin : kuvvet
  18694. 27-Neml 33
    ve ûlû : ve sahibi
  18695. 27-Neml 33
    be'sin : güç, kuvvet
  18696. 27-Neml 33
    şedîdin : şiddetli (büyük)
  18697. 27-Neml 33
    ve el emru : ve emir, iş
  18698. 27-Neml 33
    ileyki : sana
  18699. 27-Neml 33
    fe : bundan sonra, öyleyse
  18700. 27-Neml 33
    te'murîne : sen emrediyorsun, emir vereceksin
  18701. 27-Neml 34
    let : dedi
  18702. 27-Neml 34
    inne : muhakkak ki
  18703. 27-Neml 34
    el mulûke : melikler, sultanlar, hükümdarlar
  18704. 27-Neml 34
    dehalû : girdiler
  18705. 27-Neml 34
    karyeten : bir belde, bir ülke
  18706. 27-Neml 34
    efsedû-hâ : onu ifsad ettiler, bozguna uğrattılar
  18707. 27-Neml 34
    ve cealû : ve kıldılar, yaptılar
  18708. 27-Neml 34
    eizzete : izzetli olanlar, izzet sahibi olanlar
  18709. 27-Neml 34
    ehlihâ : onun halkı
  18710. 27-Neml 34
    ezilleten : zillete düşürerek
  18711. 27-Neml 34
    ve kezâlike : veteyle, bunun gibi
  18712. 27-Neml 34
    yef'alûne : yapıyorlar, yaparlar
  18713. 27-Neml 35
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  18714. 27-Neml 35
    mursiletun : resûl gönderen
  18715. 27-Neml 35
    ileyhim : onlara
  18716. 27-Neml 35
    hediyyetin : hediye
  18717. 27-Neml 35
    fe : o zaman, artık, böylece
  18718. 27-Neml 35
    bime : ne ile
  18719. 27-Neml 35
    yerciu : dönerler
  18720. 27-Neml 35
    el murselûne : resûller
  18721. 27-Neml 36
    fe : o zaman, bunun üzerine
  18722. 27-Neml 36
    lemmâ : olduğu zaman
  18723. 27-Neml 36
    e : geldi
  18724. 27-Neml 36
    suleymâne : Süleyman
  18725. 27-Neml 36
    le : dedi
  18726. 27-Neml 36
    e : mı
  18727. 27-Neml 36
    tumiddûne-ni : bana yardım ediyorsunuz
  18728. 27-Neml 36
    fe : böylece, artık
  18729. 27-Neml 36
    bel : hayır
  18730. 27-Neml 36
    entum : sizler
  18731. 27-Neml 36
    hediyyeti-kum : hediyeleriniz
  18732. 27-Neml 36
    tefrahûne : seviniyorsunuz, övünüyorsunuz
  18733. 27-Neml 37
    ileyhim : onlara
  18734. 27-Neml 37
    fe : bundan sonra
  18735. 27-Neml 37
    le : elbette, mutlaka
  18736. 27-Neml 37
    ne'tiyenne-hum : onlara geleceğiz, geliriz
  18737. 27-Neml 37
    lâ kıbele : mukabele edemezler, karşı koyamazlar
  18738. 27-Neml 37
    lehum : onlar
  18739. 27-Neml 37
    ve le : ve elbette, mutlaka
  18740. 27-Neml 37
    nuhricenne-hum : onları sürüp çıkaracağız
  18741. 27-Neml 37
    ezilleten : zilletle
  18742. 27-Neml 37
    ve hum : ve onlar
  18743. 27-Neml 37
    sâgırûne : küçük düşenler, hor görülenler
  18744. 27-Neml 38
    le : dedi
  18745. 27-Neml 38
    eyyuhâ : ey
  18746. 27-Neml 38
    el meleu : ileri gelenler
  18747. 27-Neml 38
    eyyu-kum : sizin hanginiz
  18748. 27-Neml 38
    ye'tî-nî : bana getirir
  18749. 27-Neml 38
    kable : önce
  18750. 27-Neml 38
    en ye'tû-nî : bana gelmeleri
  18751. 27-Neml 38
    muslimîne : teslim olanlar
  18752. 27-Neml 39
    le : dedi
  18753. 27-Neml 39
    min el cinni : cinlerden
  18754. 27-Neml 39
    ene : ben
  18755. 27-Neml 39
    âtî-ke : sana getiririm
  18756. 27-Neml 39
    kable : önce
  18757. 27-Neml 39
    en tekûme : (yerinden) kalkman
  18758. 27-Neml 39
    min makâmi-ke : makamından
  18759. 27-Neml 39
    ve innî : ve muhakkak ben
  18760. 27-Neml 39
    aleyhi : ona
  18761. 27-Neml 39
    le : muhakkak, mutlaka, elbette
  18762. 27-Neml 39
    emînun : emin
  18763. 27-Neml 40
    le : dedi
  18764. 27-Neml 40
    ellezî : ki o
  18765. 27-Neml 40
    inde-hu : onun yanında
  18766. 27-Neml 40
    min el kitâbi : kitaptan
  18767. 27-Neml 40
    ene : ben
  18768. 27-Neml 40
    âtî-ke : sana getiririm
  18769. 27-Neml 40
    kable : önce
  18770. 27-Neml 40
    en yertedde : eski halinenmek
  18771. 27-Neml 40
    ileyke : sana
  18772. 27-Neml 40
    tarfu-ke \n(en yertedde ileyke tarfu-ke) : senin gözün, bakışın \n: (bakışının sana dönmesi, gözünü kırpman, gözünü açıp kapaman)
  18773. 27-Neml 40
    fe : bundan sonra, böylece
  18774. 27-Neml 40
    lemmâ : olduğu zaman
  18775. 27-Neml 40
    reâ-hu : onu gördü
  18776. 27-Neml 40
    mustekırran : durur vaziyette, dururken
  18777. 27-Neml 40
    inde-hu : onun önünde
  18778. 27-Neml 40
    le : dedi
  18779. 27-Neml 40
    li yebluve-nî : beni denemesi için
  18780. 27-Neml 40
    e : mı
  18781. 27-Neml 40
    eşkur : şükredeceğim
  18782. 27-Neml 40
    em : yoksa
  18783. 27-Neml 40
    ekfuru : küfür edeceğim, nankörlük edeceğim
  18784. 27-Neml 40
    ve men : ve kim
  18785. 27-Neml 40
    şekere : şükretti
  18786. 27-Neml 40
    fe : o zaman, böylece
  18787. 27-Neml 40
    innemâ : sadece, yalnız
  18788. 27-Neml 40
    yeşkuru : şükreder
  18789. 27-Neml 40
    nefsi-hi : onun nefsi, kendi nefsi
  18790. 27-Neml 40
    ve men : ve kim
  18791. 27-Neml 40
    kefere : küfretti, nankörlük etti
  18792. 27-Neml 40
    fe : o zaman, o taktirde
  18793. 27-Neml 40
    inne : muhakkak ki
  18794. 27-Neml 40
    kerîmun : kerimdir
  18795. 27-Neml 41
    le : dedi
  18796. 27-Neml 41
    nekkirû : şeklini değiştirin
  18797. 27-Neml 41
    lehâ : onun, onu
  18798. 27-Neml 41
    arşe-hâ : onun tahtı
  18799. 27-Neml 41
    nenzur : bakalım
  18800. 27-Neml 41
    e : mı
  18801. 27-Neml 41
    tehtedî : hidayete erer, hidayete erecek
  18802. 27-Neml 41
    em : veya, yoksa
  18803. 27-Neml 41
    tekûnu : olur, olacak
  18804. 27-Neml 41
    ellezîne : ki onlar
  18805. 27-Neml 41
    yehtedûne : hidayete ermeyenler
  18806. 27-Neml 42
    fe : böylece
  18807. 27-Neml 42
    lemmâ : olduğu zaman
  18808. 27-Neml 42
    et : geldi
  18809. 27-Neml 42
    le : denildi
  18810. 27-Neml 42
    e : mı
  18811. 27-Neml 42
    kezâ : böyle, bunun gibi
  18812. 27-Neml 42
    let : dedi
  18813. 27-Neml 42
    ke ennehu : sanki o, onun gibi
  18814. 27-Neml 42
    huve : o
  18815. 27-Neml 42
    ve ûtî-nâ : ve bize verildi
  18816. 27-Neml 42
    el ilme : ilim
  18817. 27-Neml 42
    ve kunnâ : ve biz olduk
  18818. 27-Neml 42
    muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
  18819. 27-Neml 43
    ve sadde-hâ : ve onu engelledi, mani oldu
  18820. 27-Neml 43
    net : oldu
  18821. 27-Neml 43
    inne-hâ : muhakkak ki o
  18822. 27-Neml 43
    net : oldu, idi
  18823. 27-Neml 43
    kâfirîne : kâfirler
  18824. 27-Neml 44
    le : denildi
  18825. 27-Neml 44
    lehadhulî (lehâ udhulî) : ona gir
  18826. 27-Neml 44
    es sarha : köşk, saray
  18827. 27-Neml 44
    fe : o zaman
  18828. 27-Neml 44
    lemmâ : olduğu zaman
  18829. 27-Neml 44
    raet-hu : onu gördü
  18830. 27-Neml 44
    hasibet-hu : onu zannetti
  18831. 27-Neml 44
    lucceten : derin su
  18832. 27-Neml 44
    ve keşefet an : ve açtı
  18833. 27-Neml 44
    le : dedi
  18834. 27-Neml 44
    inne-hu : muhakkak ki o
  18835. 27-Neml 44
    mumerradun : parlaklaştırılmış, parlak
  18836. 27-Neml 44
    let : dedi
  18837. 27-Neml 44
    zalemtu : zulmettim
  18838. 27-Neml 44
    nefsî : nefsime
  18839. 27-Neml 44
    ve eslemtu : ve teslim oldum
  18840. 27-Neml 44
    mea : beraber
  18841. 27-Neml 44
    suleymâne : Süleyman
  18842. 27-Neml 44
    el âlemîne : âlemler
  18843. 27-Neml 45
    ve lekad : ve andolsun
  18844. 27-Neml 45
    erselnâ : biz gönderdik
  18845. 27-Neml 45
    semûde : Semud kavmi
  18846. 27-Neml 45
    ehâ-hum : onların kardeşi
  18847. 27-Neml 45
    eni'budûllâhe : Allah'a kul olun
  18848. 27-Neml 45
    fe : o zaman, fakat
  18849. 27-Neml 45
    ferîkâni : iki fırka, iki grup
  18850. 27-Neml 45
    yahtesımûne : hasım oluyorlar, çekişiyorlar
  18851. 27-Neml 46
    le : dedi
  18852. 27-Neml 46
    lime : neden, niçin
  18853. 27-Neml 46
    testa'cilûne : acele istiyorsunuz, acele ediyorsunuz
  18854. 27-Neml 46
    es seyyieti : seyyiati, kötülüğü
  18855. 27-Neml 46
    kable : önce
  18856. 27-Neml 46
    el haseneti : hasenat, iyilik
  18857. 27-Neml 46
    lev lâ : olsa olmaz mıydı