Mushaf Sırası
Alfabetik Sıra
Nüzul Sırası
Fâtiha Suresi - 1
Bakara Suresi - 2
Âl-i İmrân Suresi - 3
Nisâ Suresi - 4
Mâide Suresi - 5
En'âm Suresi - 6
A'râf Suresi - 7
Enfâl Suresi - 8
Tevbe Suresi - 9
Yunus Suresi - 10
Hûd Suresi - 11
Yusuf Suresi - 12
Ra'd Suresi - 13
İbrahim Suresi - 14
Hicr Suresi - 15
Nahl Suresi - 16
İsrâ Suresi - 17
Kehf Suresi - 18
Meryem Suresi - 19
Tâ-Hâ Suresi - 20
Enbiyâ Suresi - 21
Hac Suresi - 22
Mü'minûn Suresi - 23
Nûr Suresi - 24
Furkan Suresi - 25
Şuarâ Suresi - 26
Neml Suresi - 27
Kasas Suresi - 28
Ankebût Suresi - 29
Rûm Suresi - 30
Lokman Suresi - 31
Secde Suresi - 32
Ahzâb Suresi - 33
Sebe Suresi - 34
Fâtır Suresi - 35
Yâsin Suresi - 36
Sâffât Suresi - 37
Sâd Suresi - 38
Zümer Suresi - 39
Mü'min Suresi - 40
Fussilet Suresi - 41
Şûrâ Suresi - 42
Zuhruf Suresi - 43
Duhân Suresi - 44
Câsiye Suresi - 45
Ahkaf Suresi - 46
Muhammed Suresi - 47
Fetih Suresi - 48
Hucurât Suresi - 49
Kaf Suresi - 50
Zâriyât Suresi - 51
Tûr Suresi - 52
Necm Suresi - 53
Kamer Suresi - 54
Rahmân Suresi - 55
Vâkıa Suresi - 56
Hadid Suresi - 57
Mücâdele Suresi - 58
Haşr Suresi - 59
Mümtehine Suresi - 60
Saf Suresi - 61
Cum'a Suresi - 62
Münâfikûn Suresi - 63
Teğabün Suresi - 64
Talâk Suresi - 65
Tahrim Suresi - 66
Mülk Suresi - 67
Kalem Suresi - 68
Hâkka Suresi - 69
Meâric Suresi - 70
Nuh Suresi - 71
Cin Suresi - 72
Müzzemmil Suresi - 73
Müddessir Suresi - 74
Kıyamet Suresi - 75
İnsan Suresi - 76
Mürselât Suresi - 77
Nebe Suresi - 78
Nâziât Suresi - 79
Abese Suresi - 80
Tekvir Suresi - 81
İnfitâr Suresi - 82
Mutaffifin Suresi - 83
İnşikak Suresi - 84
Bürûc Suresi - 85
Târık Suresi - 86
A'lâ Suresi - 87
Ğâşiye Suresi - 88
Fecr Suresi - 89
Beled Suresi - 90
Şems Suresi - 91
Leyl Suresi - 92
Duhâ Suresi - 93
İnşirâh Suresi - 94
Tin Suresi - 95
Alak Suresi - 96
Kadir Suresi - 97
Beyyine Suresi - 98
Zilzâl Suresi - 99
Âdiyât Suresi - 100
Kâria Suresi - 101
Tekâsür Suresi - 102
Asr Suresi - 103
Hümeze Suresi - 104
Fil Suresi - 105
Kureyş Suresi - 106
Mâ'ûn Suresi - 107
Kevser Suresi - 108
Kâfirûn Suresi - 109
Nasr Suresi - 110
Tebbet Suresi - 111
İhlâs Suresi - 112
Felâk Suresi - 113
Nâs Suresi - 114
A'lâ Suresi - 87
A'râf Suresi - 7
Abese Suresi - 80
Âdiyât Suresi - 100
Ahkaf Suresi - 46
Ahzâb Suresi - 33
Âl-i İmrân Suresi - 3
Alak Suresi - 96
Ankebût Suresi - 29
Asr Suresi - 103
Bakara Suresi - 2
Beled Suresi - 90
Beyyine Suresi - 98
Bürûc Suresi - 85
Câsiye Suresi - 45
Cin Suresi - 72
Cum'a Suresi - 62
Duhâ Suresi - 93
Duhân Suresi - 44
En'âm Suresi - 6
Enbiyâ Suresi - 21
Enfâl Suresi - 8
Fâtiha Suresi - 1
Fâtır Suresi - 35
Fecr Suresi - 89
Felâk Suresi - 113
Fetih Suresi - 48
Fil Suresi - 105
Furkan Suresi - 25
Fussilet Suresi - 41
Ğâşiye Suresi - 88
Hac Suresi - 22
Hadid Suresi - 57
Hâkka Suresi - 69
Haşr Suresi - 59
Hicr Suresi - 15
Hucurât Suresi - 49
Hûd Suresi - 11
Hümeze Suresi - 104
İbrahim Suresi - 14
İhlâs Suresi - 112
İnfitâr Suresi - 82
İnsan Suresi - 76
İnşikak Suresi - 84
İnşirâh Suresi - 94
İsrâ Suresi - 17
Kadir Suresi - 97
Kaf Suresi - 50
Kâfirûn Suresi - 109
Kalem Suresi - 68
Kamer Suresi - 54
Kâria Suresi - 101
Kasas Suresi - 28
Kehf Suresi - 18
Kevser Suresi - 108
Kıyamet Suresi - 75
Kureyş Suresi - 106
Leyl Suresi - 92
Lokman Suresi - 31
Mâ'ûn Suresi - 107
Mâide Suresi - 5
Meâric Suresi - 70
Meryem Suresi - 19
Mü'min Suresi - 40
Mü'minûn Suresi - 23
Mücâdele Suresi - 58
Müddessir Suresi - 74
Muhammed Suresi - 47
Mülk Suresi - 67
Mümtehine Suresi - 60
Münâfikûn Suresi - 63
Mürselât Suresi - 77
Mutaffifin Suresi - 83
Müzzemmil Suresi - 73
Nahl Suresi - 16
Nâs Suresi - 114
Nasr Suresi - 110
Nâziât Suresi - 79
Nebe Suresi - 78
Necm Suresi - 53
Neml Suresi - 27
Nisâ Suresi - 4
Nuh Suresi - 71
Nûr Suresi - 24
Ra'd Suresi - 13
Rahmân Suresi - 55
Rûm Suresi - 30
Sâd Suresi - 38
Saf Suresi - 61
Sâffât Suresi - 37
Sebe Suresi - 34
Secde Suresi - 32
Şems Suresi - 91
Şuarâ Suresi - 26
Şûrâ Suresi - 42
Tâ-Hâ Suresi - 20
Tahrim Suresi - 66
Talâk Suresi - 65
Târık Suresi - 86
Tebbet Suresi - 111
Teğabün Suresi - 64
Tekâsür Suresi - 102
Tekvir Suresi - 81
Tevbe Suresi - 9
Tin Suresi - 95
Tûr Suresi - 52
Vâkıa Suresi - 56
Yâsin Suresi - 36
Yunus Suresi - 10
Yusuf Suresi - 12
Zâriyât Suresi - 51
Zilzâl Suresi - 99
Zuhruf Suresi - 43
Zümer Suresi - 39
Alak Suresi - 96
Kalem Suresi - 68
Müzzemmil Suresi - 73
Müddessir Suresi - 74
Fâtiha Suresi - 1
Tebbet Suresi - 111
Tekvir Suresi - 81
A'lâ Suresi - 87
Leyl Suresi - 92
Fecr Suresi - 89
Duhâ Suresi - 93
İnşirâh Suresi - 94
Asr Suresi - 103
Âdiyât Suresi - 100
Kevser Suresi - 108
Tekâsür Suresi - 102
Mâ'ûn Suresi - 107
Kâfirûn Suresi - 109
Fil Suresi - 105
Felâk Suresi - 113
Nâs Suresi - 114
İhlâs Suresi - 112
Necm Suresi - 53
Abese Suresi - 80
Kadir Suresi - 97
Şems Suresi - 91
Bürûc Suresi - 85
Tin Suresi - 95
Kureyş Suresi - 106
Kâria Suresi - 101
Kıyamet Suresi - 75
Hümeze Suresi - 104
Mürselât Suresi - 77
Kaf Suresi - 50
Beled Suresi - 90
Târık Suresi - 86
Kamer Suresi - 54
Sâd Suresi - 38
A'râf Suresi - 7
Cin Suresi - 72
Yâsin Suresi - 36
Furkan Suresi - 25
Fâtır Suresi - 35
Meryem Suresi - 19
Tâ-Hâ Suresi - 20
Vâkıa Suresi - 56
Şuarâ Suresi - 26
Neml Suresi - 27
Kasas Suresi - 28
İsrâ Suresi - 17
Yunus Suresi - 10
Hûd Suresi - 11
Yusuf Suresi - 12
Hicr Suresi - 15
En'âm Suresi - 6
Sâffât Suresi - 37
Lokman Suresi - 31
Sebe Suresi - 34
Zümer Suresi - 39
Mü'min Suresi - 40
Fussilet Suresi - 41
Şûrâ Suresi - 42
Zuhruf Suresi - 43
Duhân Suresi - 44
Câsiye Suresi - 45
Ahkaf Suresi - 46
Zâriyât Suresi - 51
Ğâşiye Suresi - 88
Kehf Suresi - 18
Nahl Suresi - 16
Nuh Suresi - 71
İbrahim Suresi - 14
Enbiyâ Suresi - 21
Mü'minûn Suresi - 23
Secde Suresi - 32
Tûr Suresi - 52
Mülk Suresi - 67
Hâkka Suresi - 69
Meâric Suresi - 70
Nebe Suresi - 78
Nâziât Suresi - 79
İnfitâr Suresi - 82
İnşikak Suresi - 84
Rûm Suresi - 30
Ankebût Suresi - 29
Mutaffifin Suresi - 83
Bakara Suresi - 2
Enfâl Suresi - 8
Âl-i İmrân Suresi - 3
Ahzâb Suresi - 33
Mümtehine Suresi - 60
Nisâ Suresi - 4
Zilzâl Suresi - 99
Hadid Suresi - 57
Muhammed Suresi - 47
Ra'd Suresi - 13
Rahmân Suresi - 55
İnsan Suresi - 76
Talâk Suresi - 65
Beyyine Suresi - 98
Haşr Suresi - 59
Nûr Suresi - 24
Hac Suresi - 22
Münâfikûn Suresi - 63
Mücâdele Suresi - 58
Hucurât Suresi - 49
Tahrim Suresi - 66
Teğabün Suresi - 64
Saf Suresi - 61
Cum'a Suresi - 62
Fetih Suresi - 48
Mâide Suresi - 5
Tevbe Suresi - 9
Nasr Suresi - 110
Sure
A'lâ Suresi - 87
A'râf Suresi - 7
Abese Suresi - 80
Âdiyât Suresi - 100
Ahkaf Suresi - 46
Ahzâb Suresi - 33
Âl-i İmrân Suresi - 3
Alak Suresi - 96
Ankebût Suresi - 29
Asr Suresi - 103
Bakara Suresi - 2
Beled Suresi - 90
Beyyine Suresi - 98
Bürûc Suresi - 85
Câsiye Suresi - 45
Cin Suresi - 72
Cum'a Suresi - 62
Duhâ Suresi - 93
Duhân Suresi - 44
En'âm Suresi - 6
Enbiyâ Suresi - 21
Enfâl Suresi - 8
Fâtiha Suresi - 1
Fâtır Suresi - 35
Fecr Suresi - 89
Felâk Suresi - 113
Fetih Suresi - 48
Fil Suresi - 105
Furkan Suresi - 25
Fussilet Suresi - 41
Ğâşiye Suresi - 88
Hac Suresi - 22
Hadid Suresi - 57
Hâkka Suresi - 69
Haşr Suresi - 59
Hicr Suresi - 15
Hucurât Suresi - 49
Hûd Suresi - 11
Hümeze Suresi - 104
İbrahim Suresi - 14
İhlâs Suresi - 112
İnfitâr Suresi - 82
İnsan Suresi - 76
İnşikak Suresi - 84
İnşirâh Suresi - 94
İsrâ Suresi - 17
Kadir Suresi - 97
Kaf Suresi - 50
Kâfirûn Suresi - 109
Kalem Suresi - 68
Kamer Suresi - 54
Kâria Suresi - 101
Kasas Suresi - 28
Kehf Suresi - 18
Kevser Suresi - 108
Kıyamet Suresi - 75
Kureyş Suresi - 106
Leyl Suresi - 92
Lokman Suresi - 31
Mâ'ûn Suresi - 107
Mâide Suresi - 5
Meâric Suresi - 70
Meryem Suresi - 19
Mü'min Suresi - 40
Mü'minûn Suresi - 23
Mücâdele Suresi - 58
Müddessir Suresi - 74
Muhammed Suresi - 47
Mülk Suresi - 67
Mümtehine Suresi - 60
Münâfikûn Suresi - 63
Mürselât Suresi - 77
Mutaffifin Suresi - 83
Müzzemmil Suresi - 73
Nahl Suresi - 16
Nâs Suresi - 114
Nasr Suresi - 110
Nâziât Suresi - 79
Nebe Suresi - 78
Necm Suresi - 53
Neml Suresi - 27
Nisâ Suresi - 4
Nuh Suresi - 71
Nûr Suresi - 24
Ra'd Suresi - 13
Rahmân Suresi - 55
Rûm Suresi - 30
Sâd Suresi - 38
Saf Suresi - 61
Sâffât Suresi - 37
Sebe Suresi - 34
Secde Suresi - 32
Şems Suresi - 91
Şuarâ Suresi - 26
Şûrâ Suresi - 42
Tâ-Hâ Suresi - 20
Tahrim Suresi - 66
Talâk Suresi - 65
Târık Suresi - 86
Tebbet Suresi - 111
Teğabün Suresi - 64
Tekâsür Suresi - 102
Tekvir Suresi - 81
Tevbe Suresi - 9
Tin Suresi - 95
Tûr Suresi - 52
Vâkıa Suresi - 56
Yâsin Suresi - 36
Yunus Suresi - 10
Yusuf Suresi - 12
Zâriyât Suresi - 51
Zilzâl Suresi - 99
Zuhruf Suresi - 43
Zümer Suresi - 39
Ayet
Şuarâ Suresi
Şuarâ Suresi 227 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 47. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 366 sayfa numarasında yer almaktadır.
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Meal
Arapça Metin
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1
-
Ta, Sin, Mim. (26-Şuarâ 1)
2
-
Bunlar mübin (apaçık) Kitab'ın ayetleridir. (26-Şuarâ 2)
3
-
Onlar (iman edip) mü'min olmuyorlar diye neredeyse kendini mahvedeceksin. (26-Şuarâ 3)
4
-
Dilersek onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de ona karşı (inkarsız ve itirazsız olarak) boyunları eğilip kalır. (26-Şuarâ 4)
5
-
Onlara Rahman'dan bir öğüt geldiğinde mutlaka ondan yüz çevirirler. (26-Şuarâ 5)
6
-
Onlar (şimdi) yalanlamışlardır fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir. (26-Şuarâ 6)
7
-
Yeryüzüne bir bakmadılar mı ki, Biz onda her kerim (güzel ve övülen) çiftten nice ürünler bitirdik. (26-Şuarâ 7)
8
-
Elbetteki bunda bir ayet vardır ancak onların çoğu iman etmezler. (26-Şuarâ 8)
9
-
Hiç kuşkusuz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 9)
10
-
Hani Rabbin Musa'ya (şöyle) seslenmişti "Zulmetmekte olan kavime git." (26-Şuarâ 10)
11
-
Firavun'un kavmine, hala sakınmayacaklar mı? (26-Şuarâ 11)
12
-
(Musa) dedi ki "Rabbim, onların beni yalanlamalarından korkmaktayım." (26-Şuarâ 12)
13
-
Göğsüm sıkışmakta, dilim dönmemektedir. Bundan dolayı Harun'a da (elçilik vererek bana yardımcı) gönder. (26-Şuarâ 13)
14
-
(Ayrıca) onların bana karşı (dava edecekleri işlenmiş) bir suç var. (Bundan dolayı) beni öldürmelerinden korkmaktayım. (26-Şuarâ 14)
15
-
(Allah) buyurdu ki "Hayır (seni asla öldüremezler). İkiniz de ayetlerimle gidin, şüphesiz ki Biz sizinle birlikteyiz (ve herşeyi) işitmekteyiz." (26-Şuarâ 15)
16
-
Firavun'a giderek deyin ki Biz (ikimiz) alemlerin Rabbi'nin resulüyüz-elçisiyiz." (26-Şuarâ 16)
17
-
İsrailoğullarını bizimle birlikte göndermen için (sana geldik). (26-Şuarâ 17)
18
-
(Gittiklerinde Firavun) dedi ki "Biz seni çocukken yanımıza (himayemize) alıp büyütmedik mi? Sen ömrünün birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi?" (26-Şuarâ 18)
19
-
Ve sen (bu iyiliğimize rağmen) yapacağın işi (cinayeti) de işledin, sen nankörlerdensin. (26-Şuarâ 19)
20
-
(Musa) dedi ki "Ben onu yaptığım zaman (o konuyu) bilmeyen-şaşkınlardandım." (26-Şuarâ 20)
21
-
Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hüküm-hikmet verdi ve beni gönderilen resullerden kıldı. (26-Şuarâ 21)
22
-
(Lutuf gibi göstererek) başıma kaktığın nimet de, İsrailoğullarını (çocuklarını öldürerek kendine) köle kılmandan dolayıdır. (26-Şuarâ 22)
23
-
Firavun dedi ki "Alemlerin Rabbi nedir?" (26-Şuarâ 23)
24
-
(Musa, Firavun ve çevresindekilere) dedi ki "Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir. Eğer yakin getirenlerden (kesin olarak anlamaya ehil kimselerden) iseniz (hakikat böyledir)." (26-Şuarâ 24)
25
-
(Firavun) çevresindekilere "(Niye itiraz etmeyip susuyorsunuz yoksa) İşitmiyor musunuz?" dedi. (26-Şuarâ 25)
26
-
(Musa, Firavun'un çevresindekilere) dedi ki "O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir." (26-Şuarâ 26)
27
-
(Firavun ise çevresindekilere) dedi ki "Size gönderilen bu elçiniz, mutlaka bir delidir." (26-Şuarâ 27)
28
-
(Musa devam ederek) "Eğer aklınızı kullansanız (anlarsınız ki) O, doğunun, batının ve bunlar arasında olan her şeyin Rabbidir" dedi. (26-Şuarâ 28)
29
-
(Firavun Musa'ya) "Andolsun ki benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka zindana atacağım" dedi. (26-Şuarâ 29)
30
-
(Musa) "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?" dedi. (26-Şuarâ 30)
31
-
(Firavun) dedi ki "Eğer doğru sözlülerden isen onu getir." (26-Şuarâ 31)
32
-
Bunun üzerine asasını atıp-bırakıverdi, o da hemen açıkça bir sü'ban (koskoca bir yılan-ejderha) oluverdi. (26-Şuarâ 32)
33
-
Elini de çekip çıkardı, o da bakanlar için 'bembeyaz parlayıvermişti'. (26-Şuarâ 33)
34
-
(Bazı ileri gelenler, Firavun'a ve) çevresindeki önde gelenlere dedi ki "Doğrusu bu bilgin bir sihirbazdır." (26-Şuarâ 34)
35
-
Sihriyle sizi yurdunuzdan sürüp-çıkarmak istiyor. (Firavun, o halde) "Siz ne diyorsunuz?" (dedi). (26-Şuarâ 35)
36
-
Dediler ki "Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder." (26-Şuarâ 36)
37
-
Bütün bilgin sihirbazları sana getirsinler. (26-Şuarâ 37)
38
-
Sihirbazlar bilinen bir günün belirlenen vaktinde bir araya getirildi. (26-Şuarâ 38)
39
-
İnsanlara (ve İsrailoğullarına) "Siz de toplanıyor musunuz?" denildi. (26-Şuarâ 39)
40
-
(Dediler ki gelip-toplanacağız) "Eğer galip gelirlerse biz de sihirbazlara uyarız." (26-Şuarâ 40)
41
-
Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, bize kesinlikle bir ücret (bir armağan) vardır değil mi?" dediler. (26-Şuarâ 41)
42
-
(Firavun) "Evet" dedi. "(Ayrıca) siz en yakınlarımdan olacaksınız." (26-Şuarâ 42)
43
-
Musa onlara dedi ki "Atacağınızı atın." (26-Şuarâ 43)
44
-
Onlar da iplerini ve asalarını atıverdiler. (Ve) "Firavun'un kudreti-büyüklüğü adına, üstün gelecek olanlar muhakkak bizleriz" dediler. (26-Şuarâ 44)
45
-
(Ardından) Musa da asasını (Allah adına) atıp-bırakıverdi, (bir de ne görsünler) o (onların) uydurduklarını yutuveriyor. (26-Şuarâ 45)
46
-
Sihirbazlar (hemen) secdeye kapandılar. (26-Şuarâ 46)
47
-
(Ve) "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. (26-Şuarâ 47)
48
-
Musa'nın ve Harun'un Rabbine. (26-Şuarâ 48)
49
-
(Firavun) dedi ki "Ben size izin vermeden ona inandınız öyle mi? Hiç tartışmasız o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi (ne yaptığınızı ve cezanızı) bileceksiniz. Andolsun ki ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve hepinizi asıp-sallandıracağım." (26-Şuarâ 49)
50
-
(Önceden sihirbaz olan mü'minler) dediler ki "Hiç zararı yok. Biz muhakkak ki Rabbimize döneceğiz." (26-Şuarâ 50)
51
-
İman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını ummaktayız. (26-Şuarâ 51)
52
-
Musa'ya "Kullarımı geceleyin yola çıkar, mutlaka izleneceksiniz" diye vahyettik. (26-Şuarâ 52)
53
-
Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. (26-Şuarâ 53)
54
-
(Gelip-toplananlara dedi ki) "Bunlar azınlık olan bir topluluktur." (26-Şuarâ 54)
55
-
Bize karşı öfkelenmişler (bizi de öfkelendirmişlerdir.) (26-Şuarâ 55)
56
-
Biz ise uyanık-tedbirli bir toplumuz. (26-Şuarâ 56)
57
-
Biz onları (bu uyanık-tedbirli kavmi) bahçelerden ve pınarlardan çıkardık. (26-Şuarâ 57)
58
-
Hazinelerden ve soylu makamdan da. (26-Şuarâ 58)
59
-
(Bütün) bunlara israiloğullarını mirasçı kıldık. (26-Şuarâ 59)
60
-
(Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (26-Şuarâ 60)
61
-
İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları "Gerçekten yakalandık" dediler. (26-Şuarâ 61)
62
-
(Musa) "Hayır-asla" dedi. "Şüphesiz Rabbim benimledir, bana yol gösterecektir." (26-Şuarâ 62)
63
-
Musa'ya "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurunca deniz) hemen yarılıverdi ve her parçası koca bir dağ gibi oldu. (26-Şuarâ 63)
64
-
Ötekilerini de oraya yaklaştırdık. (26-Şuarâ 64)
65
-
Musa'yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtardık. (26-Şuarâ 65)
66
-
Sonra ötekilerini suda boğduk. (26-Şuarâ 66)
67
-
Elbette ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değillerdir. (26-Şuarâ 67)
68
-
Hiç şüphesiz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 68)
69
-
Onlara İbrahim'in haberini de aktarıp-oku. (26-Şuarâ 69)
70
-
Hani babasına ve kavmine "Siz neye tapıyorsunuz?" demişti. (26-Şuarâ 70)
71
-
Demişlerdi ki "Putlara (temsili heykellere) tapıyoruz, onlar için (kararlı ve sürekli bir şekilde) ibadet edip-duruyoruz." (26-Şuarâ 71)
72
-
(İbrahim) dedi ki "Çağırdığınız zaman onlar sizi işitiyorlar mı?" (26-Şuarâ 72)
73
-
Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu? (26-Şuarâ 73)
74
-
Hayır dediler. "Biz atalarımızı böyle yaparlarken (onlara böyle taparlarken) bulduk." (26-Şuarâ 74)
75
-
(İbrahim) dedi ki "(Şimdi) neye taptığınızı (biraz olsun) düşünüp-gördünüz mü?" (26-Şuarâ 75)
76
-
Hem siz, hem de eski atalarınız? (26-Şuarâ 76)
77
-
Bunlar (bu ilah edindikleriniz) benim düşmanımdır yalnızca alemlerin Rabbi hariç (26-Şuarâ 77)
78
-
Ki beni yaratan ve bana hidayet veren (doğru yolu gösteren) O'dur. (26-Şuarâ 78)
79
-
Beni yediren, içiren O'dur. (26-Şuarâ 79)
80
-
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. (26-Şuarâ 80)
81
-
Beni öldürecek sonra diriltecek olan O'dur. (26-Şuarâ 81)
82
-
Din (hesap) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur. (26-Şuarâ 82)
83
-
Rabbim bana hüküm-hikmet bağışla ve beni salih olanlara kat. (26-Şuarâ 83)
84
-
Sonra gelecekler arasında benim için (konuşanlara, yalan ve iftiralardan uzak) bir lisan-ı sıdk (doğruluk dili) ver. (26-Şuarâ 84)
85
-
Beni (nimetlerle donatılmış) Naim cennetinin mirasçılarından kıl. (26-Şuarâ 85)
86
-
Babamı da bağışla (ona iman ve tevbe nasip et), o şaşırıp-sapanlardandır. (26-Şuarâ 86)
87
-
Beni (insanların) diriltilecekleri gün mahcup etme. (26-Şuarâ 87)
88
-
O gün ne mal fayda verir, ne de çocuklar. (26-Şuarâ 88)
89
-
Ancak Allah'a kalb-i selimle (temiz bir kalple) gelenler başka. (26-Şuarâ 89)
90
-
(O gün) cennet muttakilere (takva sahiblerine) yaklaştırılır. (26-Şuarâ 90)
91
-
Cehennem de azgınlara açılıp-gösterilir. (26-Şuarâ 91)
92
-
Ve onlara denilir ki "Taptıklarınız nerede?" (26-Şuarâ 92)
93
-
Allah'ın dışında olan (taptıklarınız). Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine yardımları dokunuyor mu? (26-Şuarâ 93)
94
-
Oraya (cehenneme) onlar ve azgınlar atılırlar. (26-Şuarâ 94)
95
-
Ve iblis'in bütün askerleri-orduları da. (26-Şuarâ 95)
96
-
Orada birbirleriyle çekişip-tartışarak derler ki (26-Şuarâ 96)
97
-
Vallahi (Allah'a andolsun) biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. (26-Şuarâ 97)
98
-
Biz sizi (siz taptıklarımızı) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk. (26-Şuarâ 98)
99
-
Bizi mücrimlerden (suçlu-günahkarlardan) başka (teşvik edip) saptıran da olmadı. (26-Şuarâ 99)
100
-
Artık bizim için ne bir şefaatçi var (26-Şuarâ 100)
101
-
Ne de candan-yakın bir dost. (26-Şuarâ 101)
102
-
Keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da müminlerden olabilsek. (26-Şuarâ 102)
103
-
Elbette ki bunda (cinler ve insanlar için) bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değillerdir. (26-Şuarâ 103)
104
-
Hiç şüphesiz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 104)
105
-
Nuh kavmi de (Nuh'u ve Nuh ile) gönderilenleri yalanladı. (26-Şuarâ 105)
106
-
Hani kardeşleri Nuh onlara demişti ki "Korkup-sakınmaz mısınız?" (26-Şuarâ 106)
107
-
Ben size gönderilmiş güvenilir bir resulüm. (26-Şuarâ 107)
108
-
(Artık) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 108)
109
-
Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim-mükafatım yalnızca alemlerin Rabbine aittir. (26-Şuarâ 109)
110
-
(Kendiniz için) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 110)
111
-
Dediler ki "Sana bayağı (düşük ve seviyesiz) insanlar uymuşken, biz sana hiç inanır mıyız?" (26-Şuarâ 111)
112
-
Dedi ki "Onların yaptıkları (niyet ve kalbi durumları) hakkında benim bilgim yoktur." (26-Şuarâ 112)
113
-
Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir. Eğer düşünüp-anlıyorsanız (bu böyledir.) (26-Şuarâ 113)
114
-
Ve ben (siz istemiyorsunuz diye) mü'min olanları kovacak değilim. (26-Şuarâ 114)
115
-
Ben yalnızca apaçık bir uyarıcı-korkutucuyum. (26-Şuarâ 115)
116
-
Dediler ki "Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulanlardan olacaksın." (26-Şuarâ 116)
117
-
(Nuh en sonunda) dedi ki "Rabbim, kavmim beni yalanladı." (26-Şuarâ 117)
118
-
(Artık) benimle onların arasında Sen hükmünü ver. Beni ve benimle beraber olan mü'minleri kurtar. (26-Şuarâ 118)
119
-
Bunun üzerine Biz de onu ve onunla beraber olanları o dolu gemi içinde (taşıyarak) kurtardık. (26-Şuarâ 119)
120
-
Sonra da geride kalanları suda boğduk. (26-Şuarâ 120)
121
-
Elbette ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değillerdir. (26-Şuarâ 121)
122
-
Hiç şüphesiz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 122)
123
-
Ad (kavmi) de (Hud'u ve Hud ile) gönderilenleri yalanladı. (26-Şuarâ 123)
124
-
Hani kardeşleri Hud onlara demişti ki "Korkup-sakınmaz mısınız?" (26-Şuarâ 124)
125
-
Ben size gönderilmiş güvenilir bir resulüm. (26-Şuarâ 125)
126
-
(Artık) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 126)
127
-
Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim-mükafatım yalnızca alemlerin Rabbine aittir. (26-Şuarâ 127)
128
-
Siz her yüksek yere bir alamet-anıt inşa edip, (boş işlerle) uğraşıp-oyalanıyor musunuz? (26-Şuarâ 128)
129
-
Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar-yapıtlar mı ediniyorsunuz? (26-Şuarâ 129)
130
-
Tutup-yakaladığınız zaman zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz? (26-Şuarâ 130)
131
-
(Artık) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 131)
132
-
Bildiğiniz şeylerle size yardım edenden korkup-sakının. (26-Şuarâ 132)
133
-
Size hayvanlar, çocuklar ihsan etti. (26-Şuarâ 133)
134
-
Bahçeler ve pınarlar da (bağışladı). (26-Şuarâ 134)
135
-
Doğrusu ben sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım. (26-Şuarâ 135)
136
-
Dediler ki "Sen öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizim için birdir (hiç farketmez)." (26-Şuarâ 136)
137
-
Bu (tehditlerin) öncekilerin (geçmişte gönderildiğini söyleyenlerin) adetinden (geleneksel sözlerinden) başka bir şey değildir. (26-Şuarâ 137)
138
-
Biz azab görecek değiliz. (26-Şuarâ 138)
139
-
(Böylece) onu yalanladılar, Biz de onları helak ettik. Elbetteki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değillerdir. (26-Şuarâ 139)
140
-
Hiç şüphesiz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 140)
141
-
Semud (kavmi) de (Salihi ve Salih ile) gönderilenleri yalanladı. (26-Şuarâ 141)
142
-
Hani kardeşleri Salih onlara demişti ki "Korkup-sakınmaz mısınız?" (26-Şuarâ 142)
143
-
Ben size gönderilmiş güvenilir bir resulüm. (26-Şuarâ 143)
144
-
(Artık) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 144)
145
-
Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim-mükafatım yalnızca alemlerin Rabbine aittir. (26-Şuarâ 145)
146
-
Siz burada (hep) güven içinde mi bırakılacaksınız? (26-Şuarâ 146)
147
-
Bahçelerin, pınarların içinde (26-Şuarâ 147)
148
-
Ekinler ve yumuşak tomurcuklu hurmalıklar arasında? (26-Şuarâ 148)
149
-
Dağlardan da ustalıkla zevkli-keyifli evler yontuyorsunuz. (26-Şuarâ 149)
150
-
(Artık) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 150)
151
-
Aşırı gidenlerin emrine itaat etmeyin. (26-Şuarâ 151)
152
-
Ki onlar yeryüzünde bozgunculuk yaparlar da ıslah etmezler. (26-Şuarâ 152)
153
-
Dediler ki "Sen ancak büyülenmişlerdensin." (26-Şuarâ 153)
154
-
Sen bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası da değilsin. Eğer sadıklardan (doğru sözlülerden) isen bir ayet (mucize) getir-görelim. (26-Şuarâ 154)
155
-
(Salih) dedi ki "İşte bu dişi devedir. Su içme hakkı onundur, belli bir günün su içme hakkı da sizindir." (26-Şuarâ 155)
156
-
(Sakın) ona bir kötülükle dokunmayın sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar. (26-Şuarâ 156)
157
-
(Sonunda) onu kestiler (fakat) pişman oldular. (26-Şuarâ 157)
158
-
(Çünkü) azab onları yakaladı. Elbetteki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değillerdir. (26-Şuarâ 158)
159
-
Hiç şüphesiz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 159)
160
-
Lut (kavmi) de (Lut'u ve Lut ile) gönderilenleri yalanladı. (26-Şuarâ 160)
161
-
Hani kardeşleri Lut onlara demişti ki "Korkup-sakınmaz mısınız?" (26-Şuarâ 161)
162
-
Ben size gönderilmiş güvenilir bir resulüm. (26-Şuarâ 162)
163
-
(Artık) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 163)
164
-
Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim-mükafatım yalnızca alemlerin Rabbine aittir. (26-Şuarâ 164)
165
-
Siz (şehvetle) alemler-insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? (26-Şuarâ 165)
166
-
Rabbinizin sizler için yaratmış olduğu (temiz) eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir kavimsiniz." (26-Şuarâ 166)
167
-
Dediler ki "Ey Lut, buna (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, mutlaka (buradan) sürülüp-çıkarılanlardan olacaksın." (26-Şuarâ 167)
168
-
Dedi ki "Gerçekten ben sizin bu yapmakta olduğunuza buğzedenlerdenim (öfke ile karşı olanlardanım)." (26-Şuarâ 168)
169
-
Rabbim beni ve ailemi bunların yaptıklarından (vebalinden ve belasından) kurtar. (26-Şuarâ 169)
170
-
Biz de onu ve bütün ailesini kurtardık. (26-Şuarâ 170)
171
-
Yalnızca bir kocakarı müstesna. O geride kalanlardan (oldu). (26-Şuarâ 171)
172
-
Sonra geride kalanların hepsini helak ettik. (26-Şuarâ 172)
173
-
Üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılıp-korkutulanların (fakat inkar edenlerin) yağmuru ne kadar kötüdür. (26-Şuarâ 173)
174
-
Elbette ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değillerdir. (26-Şuarâ 174)
175
-
Hiç şüphesiz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 175)
176
-
Eyke halkı da (Şuayb'ı ve Şuayb ile) gönderilenleri yalanladı. (26-Şuarâ 176)
177
-
Hani Şuayb onlara demişti ki "Korkup-sakınmaz mısınız?" (26-Şuarâ 177)
178
-
Ben size gönderilmiş güvenilir bir resulüm. (26-Şuarâ 178)
179
-
(Artık) Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (26-Şuarâ 179)
180
-
Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim-mükafatım yalnızca alemlerin Rabbine aittir. (26-Şuarâ 180)
181
-
Ölçüyü tam tutun-yapın ve eksiltenlerden olmayın. (26-Şuarâ 181)
182
-
Doğru ölçekle-teraziyle tartın. (26-Şuarâ 182)
183
-
İnsanların eşyasını (gerçek değerinden) düşürüp-eksiltmeyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. (26-Şuarâ 183)
184
-
Sizi ve önceki nesilleri yaratandan korkup-sakının. (26-Şuarâ 184)
185
-
Dediler ki "Sen ancak büyülenmişlerdensin." (26-Şuarâ 185)
186
-
Sen bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin. Biz senin yalancılardan olduğunu sanmaktayız. (26-Şuarâ 186)
187
-
Eğer sadıklardan (doğru sözlülerden) isen üstümüze gökten bir parça düşürüver. (26-Şuarâ 187)
188
-
(Şuayb) dedi ki "Rabbim, yaptıklarınızı iyi bilmektedir. (26-Şuarâ 188)
189
-
Onu yalanladılar ve onları o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. (26-Şuarâ 189)
190
-
Elbette ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değillerdir. (26-Şuarâ 190)
191
-
Hiç şüphesiz senin Rabbin Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir). (26-Şuarâ 191)
192
-
Gerçekten o (Kur'an), alemlerin Rabbinin indirmesidir. (26-Şuarâ 192)
193
-
Onu Ruhu'l-Emin (Cebrail) indirdi. (26-Şuarâ 193)
194
-
Uyarıp-korkutuculardan olman için senin kalbine (indirmiştir). (26-Şuarâ 194)
195
-
Açık-yalın bir arapçayla. (26-Şuarâ 195)
196
-
O (Kur'ani gerçekler) öncekilerin Kitab'larında da zikredilmiştir. (26-Şuarâ 196)
197
-
İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi onlar için bir ayet (bir delil) değil midir? (26-Şuarâ 197)
198
-
Biz onu (arapça ayetlerimizi) arapça bilmeyen birine indirseydik (26-Şuarâ 198)
199
-
(O da) onlara karşı onu okusaydı yine de iman etmezlerdi. (26-Şuarâ 199)
200
-
Biz onu (ayetlerimizi) mücrimlerin (suçlu-günahkarların) kalbine böyle (kuşkularla) sokarız. (26-Şuarâ 200)
201
-
Onlar elim-acıklı azabı görünceye kadar ona inanmazlar. (26-Şuarâ 201)
202
-
O (azab) da onlara, kendileri farkında olmadan ansızın gelecektir. (26-Şuarâ 202)
203
-
Derler ki "Acaba bize mühlet verilir mi?" (26-Şuarâ 203)
204
-
(Oysa dünyada iken) onlar Bizim azabımızı çabuklaştırmak istiyorlardı? (26-Şuarâ 204)
205
-
Gördün mü, Biz onları yıllarca yararlandırsak (26-Şuarâ 205)
206
-
Sonra kendilerine vaad edilen (azab günü) geliverse (26-Şuarâ 206)
207
-
Onların (dünyada yıllarca zevkle) yaşayıp-yararlanmaları kendilerine hiçbir fayda sağlamaz. (26-Şuarâ 207)
208
-
Biz bir uyarıcı-korkutucu olmaksızın hiçbir ülkeyi helak etmiş (yıkıma uğratmış) değiliz. (26-Şuarâ 208)
209
-
(Onlara öğüt verilmiş) hatırlatma (yapılmıştır). Biz zulmedenler değiliz. (26-Şuarâ 209)
210
-
Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmemiştir. (26-Şuarâ 210)
211
-
Bu (iş) onlara düşmez-yakışmaz ve güçleri de yetmez. (26-Şuarâ 211)
212
-
Çünkü onlar (inmeden önce vahyi dinlemekten) işitmekten uzak tutulmuşlardır. (26-Şuarâ 212)
213
-
Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarıp-yakarma yoksa azaba uğratılanlardan olursun. (26-Şuarâ 213)
214
-
(Öncelikle) en yakın hısımlarını (akrabalarını-soydaşlarını) uyarıp-korkut. (26-Şuarâ 214)
215
-
Mü'minlerden sana tabi olanlara (koruyucu-şefkat) kanatlarını ger. (26-Şuarâ 215)
216
-
Eğer sana karşı gelirlerse de ki "Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım." (26-Şuarâ 216)
217
-
Aziz (üstün ve güçlü) ve Rahim'e (rahmetiyle çok esirgeyen Allah'a) tevekkül et. (26-Şuarâ 217)
218
-
Kıyam ettiğin (namaza kalktığın) zaman O seni görmektedir. (26-Şuarâ 218)
219
-
Secde edenler arasında (önlerine geçmeden-kenardan) dolaşmanı da. (26-Şuarâ 219)
220
-
O Semi'dir (herşeyi işitendir), Alim'dir (hakkıyle bilendir). (26-Şuarâ 220)
221
-
Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi? (26-Şuarâ 221)
222
-
Onlar günaha düşkün olan her yalancıya-iftiracıya inerler. (26-Şuarâ 222)
223
-
Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar. (26-Şuarâ 223)
224
-
(Bunlardan, şeytanlara kulak verenlerden) şairler (var ya), onlara da azgın-sapıklar uyar. (26-Şuarâ 224)
225
-
Görmedin mi onlar herbir vadide (alçak yerlerde) vehmedip-şaşkınca dolaşırlar. (26-Şuarâ 225)
226
-
Ve onlar yapmadıkları-yapmayacakları şeyleri söylerler. (26-Şuarâ 226)
227
-
Ancak (şairlerden) iman edenler, salih amellerde bulunanlar, Allah'ı çokça zikredenler ve zulme (haksızlığa) uğratıldıklarında öçlerini-haklarını alanlar müstesna. Zulmetmekte olanlar hangi dönüşe (hangi değişime) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir. (26-Şuarâ 227)
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
طٰسٓمٓۜ
-
1
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْمُب۪ينِ
-
2
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ اَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِن۪ينَ
-
3
اِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَٓاءِ اٰيَةً فَظَلَّتْ اَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِع۪ينَ
-
4
وَمَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنَ الرَّحْمٰنِ مُحْدَثٍ اِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِض۪ينَ
-
5
فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْت۪يهِمْ اَنْبٰٓؤُ۬ا مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
-
6
اَوَلَمْ يَرَوْا اِلَى الْاَرْضِ كَمْ اَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ
-
7
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
8
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
9
وَاِذْ نَادٰى رَبُّكَ مُوسٰٓى اَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَۙ
-
10
قَوْمَ فِرْعَوْنَۜ اَلَا يَتَّقُونَ
-
11
قَالَ رَبِّ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِۜ
-
12
وَيَض۪يقُ صَدْر۪ي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَان۪ي فَاَرْسِلْ اِلٰى هٰرُونَ
-
13
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَاَخَافُ اَنْ يَقْتُلُونِۚ
-
14
قَالَ كَلَّاۚ فَاذْهَبَا بِاٰيَاتِنَٓا اِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ
-
15
فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَٓا اِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ
-
16
اَنْ اَرْسِلْ مَعَنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۜ
-
17
قَالَ اَلَمْ نُرَبِّكَ ف۪ينَا وَل۪يداً وَلَبِثْتَ ف۪ينَا مِنْ عُمُرِكَ سِن۪ينَ
-
18
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّت۪ي فَعَلْتَ وَاَنْتَ مِنَ الْكَافِر۪ينَ
-
19
قَالَ فَعَلْتُـهَٓا اِذاً وَاَنَا۬ مِنَ الضَّٓالّ۪ينَۜ
-
20
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ ل۪ي رَبّ۪ي حُكْماً وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُرْسَل۪ينَ
-
21
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ اَنْ عَبَّدْتَ بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۜ
-
22
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَم۪ينَ
-
23
قَالَ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۜ اِنْ كُنْتُمْ مُوقِن۪ينَ
-
24
قَالَ لِمَنْ حَوْلَـهُٓ اَلَا تَسْتَمِعُونَ
-
25
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ
-
26
قَالَ اِنَّ رَسُولَكُمُ الَّـذ۪ٓي اُرْسِلَ اِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ
-
27
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَاۜ اِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
-
28
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهاً غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ
-
29
قَالَ اَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُب۪ينٍ
-
30
قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
-
31
فَاَلْقٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُب۪ينٌۚ
-
32
وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟
-
33
قَالَ لِلْمَلَأِ حَوْلَـهُٓ اِنَّ هٰذَا لَسَاحِرٌ عَل۪يمٌۙ
-
34
يُر۪يدُ اَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ اَرْضِكُمْ بِسِحْرِه۪ۗ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
-
35
قَالُٓوا اَرْجِهْ وَاَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِر۪ينَۙ
-
36
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَل۪يمٍ
-
37
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِم۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍۙ
-
38
وَق۪يلَ لِلنَّاسِ هَلْ اَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَۙ
-
39
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ اِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَ
-
40
فَلَمَّا جَٓاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ اَئِنَّ لَنَا لَاَجْراً اِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِب۪ينَ
-
41
قَالَ نَعَمْ وَاِنَّكُمْ اِذاً لَمِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ
-
42
قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى اَلْقُوا مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ
-
43
فَاَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ اِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ
-
44
فَاَلْقٰى مُوسٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَۚ
-
45
فَاُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِد۪ينَۙ
-
46
قَالُٓوا اٰمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ
-
47
رَبِّ مُوسٰى وَهٰرُونَ
-
48
قَالَ اٰمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ اَنْ اٰذَنَ لَكُمْۚ اِنَّهُ لَكَب۪يرُكُمُ الَّذ۪ي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَۚ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَۜ لَاُقَطِّعَنَّ اَيْدِيَكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَاُصَلِّبَنَّكُمْ اَجْمَع۪ينَ
-
49
قَالُوا لَا ضَيْرَۘ اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَۚ
-
50
اِنَّا نَطْمَعُ اَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَٓا اَنْ كُنَّٓا اَوَّلَ الْمُؤْمِن۪ينَۜ۟
-
51
وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنْ اَسْرِ بِعِبَاد۪ٓي اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ
-
52
فَاَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِر۪ينَۚ
-
53
اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَل۪يلُونَۙ
-
54
وَاِنَّهُمْ لَنَا لَـغَٓائِظُونَۙ
-
55
وَاِنَّا لَجَم۪يعٌ حَاذِرُونَۜ
-
56
فَاَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
-
57
وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَر۪يمٍۙ
-
58
كَذٰلِكَۜ وَاَوْرَثْنَاهَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۚ
-
59
فَاَتْبَعُوهُمْ مُشْرِق۪ينَ
-
60
فَلَمَّا تَـرَٓاءَ الْجَمْعَانِ قَالَ اَصْحَابُ مُوسٰٓى اِنَّا لَمُدْرَكُونَۚ
-
61
قَالَ كَلَّاۚ اِنَّ مَعِيَ رَبّ۪ي سَيَهْد۪ينِ
-
62
فَاَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَۜ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظ۪يمِۚ
-
63
وَاَزْلَفْنَا ثَمَّ الْاٰخَر۪ينَۚ
-
64
وَاَنْجَيْنَا مُوسٰى وَمَنْ مَعَهُٓ اَجْمَع۪ينَۚ
-
65
ثُمَّ اَغْرَقْنَا الْاٰخَر۪ينَۜ
-
66
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
67
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
68
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ اِبْرٰه۪يمَۢ
-
69
اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ مَا تَعْبُدُونَ
-
70
قَالُوا نَعْبُدُ اَصْنَاماً فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِف۪ينَ
-
71
قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ اِذْ تَدْعُونَۙ
-
72
اَوْ يَنْفَعُونَكُمْ اَوْ يَضُرُّونَ
-
73
قَالُوا بَلْ وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا كَذٰلِكَ يَفْعَلُونَ
-
74
قَالَ اَفَرَاَيْتُمْ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَۙ
-
75
اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمُ الْاَقْدَمُونَ
-
76
فَاِنَّهُمْ عَدُوٌّ ل۪ٓي اِلَّا رَبَّ الْعَالَم۪ينَۙ
-
77
اَلَّذ۪ي خَلَقَن۪ي فَهُوَ يَهْد۪ينِۙ
-
78
وَالَّذ۪ي هُوَ يُطْعِمُن۪ي وَيَسْق۪ينِۙ
-
79
وَاِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْف۪ينِۖ
-
80
وَالَّذ۪ي يُم۪يتُن۪ي ثُمَّ يُحْي۪ينِۙ
-
81
وَالَّـذ۪ٓي اَطْمَعُ اَنْ يَغْفِرَ ل۪ي خَط۪ٓيـَٔت۪ي يَوْمَ الدّ۪ينِۜ
-
82
رَبِّ هَبْ ل۪ي حُكْماً وَاَلْحِقْن۪ي بِالصَّالِح۪ينَۙ
-
83
وَاجْعَلْ ل۪ي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْاٰخِر۪ينَۙ
-
84
وَاجْعَلْن۪ي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّع۪يمِۙ
-
85
وَاغْفِرْ لِاَب۪ٓي اِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّٓالّ۪ينَۙ
-
86
وَلَا تُخْزِن۪ي يَوْمَ يُبْعَثُونَۙ
-
87
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ
-
88
اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَل۪يمٍۜ
-
89
وَاُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّق۪ينَۙ
-
90
وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِلْغَاو۪ينَۙ
-
91
وَق۪يلَ لَهُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَۙ
-
92
مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ هَلْ يَنْصُرُونَكُمْ اَوْ يَنْتَصِرُونَۜ
-
93
فَكُبْكِبُوا ف۪يهَا هُمْ وَالْغَاوُ۫نَۙ
-
94
وَجُنُودُ اِبْل۪يسَ اَجْمَعُونَۜ
-
95
قَالُوا وَهُمْ ف۪يهَا يَخْتَصِمُونَۙ
-
96
تَاللّٰهِ اِنْ كُنَّا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ
-
97
اِذْ نُسَوّ۪يكُمْ بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ
-
98
وَمَٓا اَضَلَّـنَٓا اِلَّا الْمُجْرِمُونَ
-
99
فَمَا لَنَا مِنْ شَافِع۪ينَۙ
-
100
وَلَا صَد۪يقٍ حَم۪يمٍ
-
101
فَلَوْ اَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
-
102
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
103
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
104
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍۨ الْمُرْسَل۪ينَۚ
-
105
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ نُوحٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
-
106
اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ
-
107
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ
-
108
وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۚ
-
109
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۜ
-
110
قَالُٓوا اَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْاَرْذَلُونَۜ
-
111
قَالَ وَمَا عِلْم۪ي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَۚ
-
112
اِنْ حِسَابُهُمْ اِلَّا عَلٰى رَبّ۪ي لَوْ تَشْعُرُونَۚ
-
113
وَمَٓا اَنَا۬ بِطَارِدِ الْمُؤْمِن۪ينَۚ
-
114
اِنْ اَنَا۬ اِلَّا نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌۜ
-
115
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُوم۪ينَۜ
-
116
قَالَ رَبِّ اِنَّ قَوْم۪ي كَذَّبُونِۚ
-
117
فَافْتَحْ بَيْن۪ي وَبَيْنَهُمْ فَتْحاً وَنَجِّن۪ي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
-
118
فَاَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۚ
-
119
ثُمَّ اَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاق۪ينَۜ
-
120
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
121
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
122
كَذَّبَتْ عَادٌۨ الْمُرْسَل۪ينَۚ
-
123
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ هُودٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
-
124
اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ
-
125
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ
-
126
وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
-
127
اَتَبْنُونَ بِكُلِّ ر۪يعٍ اٰيَةً تَعْبَثُونَۙ
-
128
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِـعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَۚ
-
129
وَاِذَا بَطَشْتُمْ بَطَشْتُمْ جَبَّار۪ينَۚ
-
130
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ
-
131
وَاتَّقُوا الَّـذ۪ٓي اَمَدَّكُمْ بِمَا تَعْلَمُونَۚ
-
132
اَمَدَّكُمْ بِاَنْعَامٍ وَبَن۪ينَۙ
-
133
وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍۚ
-
134
اِنّ۪ٓي اَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍۜ
-
135
قَالُوا سَوَٓاءٌ عَلَيْنَٓا اَوَعَظْتَ اَمْ لَمْ تَكُنْ مِنَ الْوَاعِظ۪ينَۙ
-
136
اِنْ هٰذَٓا اِلَّا خُلُقُ الْاَوَّل۪ينَۙ
-
137
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّب۪ينَۚ
-
138
فَكَذَّبُوهُ فَاَهْلَكْنَاهُمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
139
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
140
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَل۪ينَۚ
-
141
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ صَالِحٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
-
142
اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ
-
143
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ
-
144
وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
-
145
اَتُتْرَكُونَ ف۪ي مَا هٰهُنَٓا اٰمِن۪ينَۙ
-
146
ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
-
147
وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَض۪يمٌۚ
-
148
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتاً فَارِه۪ينَۚ
-
149
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ
-
150
وَلَا تُط۪يعُٓوا اَمْرَ الْمُسْرِف۪ينَۙ
-
151
اَلَّذ۪ينَ يُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ
-
152
قَالُٓوا اِنَّـمَٓا اَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّر۪ينَۚ
-
153
مَٓا اَنْتَ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَاۚ فَأْتِ بِاٰيَةٍ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
-
154
قَالَ هٰذِه۪ نَاقَةٌ لَهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَعْلُومٍۚ
-
155
وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُٓوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ
-
156
فَعَقَرُوهَا فَاَصْبَحُوا نَادِم۪ينَۙ
-
157
فَاَخَذَهُمُ الْعَذَابُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
158
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
159
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍۨ الْمُرْسَل۪ينَۚ
-
160
اِذْ قَالَ لَهُمْ اَخُوهُمْ لُوطٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
-
161
اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ
-
162
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ
-
163
وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
-
164
اَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَم۪ينَۙ
-
165
وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ اَزْوَاجِكُمْۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ
-
166
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَج۪ينَ
-
167
قَالَ اِنّ۪ي لِعَمَلِكُمْ مِنَ الْقَال۪ينَۜ
-
168
رَبِّ نَجِّن۪ي وَاَهْل۪ي مِمَّا يَعْمَلُونَ
-
169
فَنَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ
-
170
اِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِر۪ينَۚ
-
171
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْاٰخَر۪ينَۚ
-
172
وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَراًۚ فَسَٓاءَ مَطَرُ الْمُنْذَر۪ينَ
-
173
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
174
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
175
كَذَّبَ اَصْحَابُ لْـَٔيْكَةِ الْمُرْسَل۪ينَۚ
-
176
اِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ اَلَا تَتَّقُونَۚ
-
177
اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ
-
178
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِۚ
-
179
وَمَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۚ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلٰى رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
-
180
اَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِر۪ينَۚ
-
181
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَق۪يمِۚ
-
182
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَۚ
-
183
وَاتَّقُوا الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْاَوَّل۪ينَۜ
-
184
قَالُٓوا اِنَّـمَٓا اَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّر۪ينَۙ
-
185
وَمَٓا اَنْتَ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَاِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِب۪ينَۚ
-
186
فَاَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفاً مِنَ السَّمَٓاءِ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَۜ
-
187
قَالَ رَبّ۪ٓي اَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
-
188
فَكَذَّبُوهُ فَاَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِۜ اِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ
-
189
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ
-
190
وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
-
191
وَاِنَّهُ لَتَنْز۪يلُ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
-
192
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْاَم۪ينُۙ
-
193
عَلٰى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِر۪ينَۙ
-
194
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُب۪ينٍۜ
-
195
وَاِنَّهُ لَف۪ي زُبُرِ الْاَوَّل۪ينَ
-
196
اَوَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ اٰيَةً اَنْ يَعْلَمَهُ عُلَمٰٓؤُ۬ا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۜ
-
197
وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلٰى بَعْضِ الْاَعْجَم۪ينَۙ
-
198
فَقَرَاَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ مُؤْمِن۪ينَۜ
-
199
كَذٰلِكَ سَلَكْنَاهُ ف۪ي قُلُوبِ الْمُجْرِم۪ينَۜ
-
200
لَا يُؤْمِنُونَ بِه۪ حَتّٰى يَرَوُا الْعَذَابَ الْاَل۪يمَۙ
-
201
فَيَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَۙ
-
202
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنْظَرُونَۜ
-
203
اَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ
-
204
اَفَرَاَيْتَ اِنْ مَتَّعْنَاهُمْ سِن۪ينَۙ
-
205
ثُمَّ جَٓاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَۙ
-
206
مَٓا اَغْنٰى عَنْهُمْ مَا كَانُوا يُمَتَّعُونَۜ
-
207
وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا لَهَا مُنْذِرُونَۗۛ
-
208
ذِكْرٰى۠ۛ وَمَا كُنَّا ظَالِم۪ينَ
-
209
وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاط۪ينُ
-
210
وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُمْ وَمَا يَسْتَط۪يعُونَۜ
-
211
اِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَۜ
-
212
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّب۪ينَۚ
-
213
وَاَنْذِرْ عَش۪يرَتَكَ الْاَقْرَب۪ينَۙ
-
214
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّـبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَۚ
-
215
فَاِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَۚ
-
216
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ
-
217
اَلَّذ۪ي يَرٰيكَ ح۪ينَ تَقُومُۙ
-
218
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِد۪ينَ
-
219
اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
-
220
هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ
-
221
تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ
-
222
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَاَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَۜ
-
223
وَالشُّعَرَٓاءُ يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُ۫نَۜ
-
224
اَلَمْ تَرَ اَنَّهُمْ ف۪ي كُلِّ وَادٍ يَه۪يمُونَۙ
-
225
وَاَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَۙ
-
226
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُواۜ وَسَيَعْلَمُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ
-
227
Etiketler:
İnsan Dergisi
,
Ana Sayfa
|
Kur'an
|
Ayetleri Anlamak
|
Kısa Sorular
|
Kitaplar
|
Kitaplardan Alıntılar
|
Kitap Temini
|
Biyografi
|
İletişim
Copyright © 2013 insandergisi.com
insandergisi.com
Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden alınamaz.
IE 7+, Firefox 3+, [ 1024 x 768 ], Macromedia Flash
Tasarım
İnsan Dergisi
, Yazılım
artıweb