"..... Kur'an-ı Kerim'e yaklaşımla ilgili bu meseleyi bir örnek vererek değerlendirmemiz, oldukça önemli olan bu meselenin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilecektir. Mesela hidayet yani doğru yola erişme meselesini ele alalım. Herhangi bir insan, hidayet meselesiyle ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şu ayet i kerimelerle karşılaşabilir.,
Allah kime hidayet verirse artık o hidayeti (doğru yolu) bulmuştur. Kimi de şaşırtıp-saptırırsa artık onlar da hüsrana-ziyana uğrayanlardır.(7-A"râf 178)
De ki "En kesin ve üstün hüccet-delil Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi hidayete (doğru yola) yöneltip-iletirdi."(6-En"âm 149)
İnsanların hidayet bulmasıyla ilgili olarak sadece bu ayet i kerimelerle karşılaşan insan, hidayet meselesinde kısaca şu sonuca varabilir.,
Hidayetin gerçek sahibi olan Allah(c.c.) dilediğine hidayet eder, dilediğini de şaşırtıp saptırır. Dolayısıyle müşriklerin, kafirlerin ve bütün sapıkların içinde bulundukları durum ve bunların hidayete ulaşamamaları, Allah'ın bunlar hakkında hidayeti dilemeyip, sapıklığı dilemesi nedeniyledir!. Hidayetle ilgili olarak bunları söyledikten sonra, yukarıdaki iki ayet i kerimeyi de açık bir delil olarak zikrederek, bu görüşünü pekiştirir!.
Artık bu insana bir şey anlatmanız oldukça zordur. Çünkü hidayet meselesini, Kur'an-ı Kerim'e göre değerlendirdiğini zannetmekte ve bu görüşüne sımsıkı sarılmaktadır!. Kur'an-ı Kerim'e vakıf olmayan kimseler tarafından itirazsız kabul edilebilecek olan bu görüş(!), Kur'an-ı Kerim'in bütünlüğüne göre hem eksik ve hem de yanlış bir görüştür. Nitekim bu önemli konuda Kur'an-ı Kerim'in bütünlüğüne yöneldiğimiz zaman, hidayet meselesiyle dolaysız ilgili olan 160'tan fazla ayet i kerimeyle karşılaşıyoruz. Bütün bu ayet i kerimeler, meseleye değişik boyutlardan yaklaşmakta ve meseleyi genel bir açıklığa kavuşturmaktadır.