Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah (da sizi affedicidir) Afüvv'dür, Kadir'dir (her şeye güç yetirendir).
Allah'ı ve resullerini inkar eden, Allah ile resullerinin arasını ayırmak isteyip "Bazısına inanırız, bazısını tanımayız" diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler
Allah ve resullerine iman edip onların hiç birini diğerinden ayırmayanlara, işte onlara ecirleri-mükafatları verilecektir. Allah Gafur'dur (çok bağışlayandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir).
Kitab ehli, senden kendilerine gökten bir kitab indirmeni istiyor. Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişler ve "Bize Allah'ı açıkça göster" demişlerdi. Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Onları bundan dolayı da affettik ve Musa'ya apaçık bir hüccet (ispatlayıcı bir delil) verdik.
Kesin söz vermeleri için Tur'u (dağı) üstlerine yükselttik de onlara "Bu kapıdan secde ederek girin" dedik ve onlara "Cumartesi gününde haddi aşmayın" da dedik. Kendilerinden kesin bir söz aldık.
Ancak sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı küfre sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Doğrusu Allah, küfürleri sebebiyle ona (kalplerine) mühür vurmuştur. Pek azı dışında onlar inanmazlar.
Ve "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara öyle gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, (ondan yana) kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.
Yahudilerin zalimlikleri ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları nedeniyle kendilerine (önceleri) helal kılınmış temiz şeyleri onlara haram kıldık.
Ondan nehyedildikleri (menedildikleri) halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azab hazırladık.
Ancak onlardan ilimde derinleşenler ve mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. (Onlardan) namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar (var ya,) işte onlara büyük bir ecir-mükafat vereceğiz.
Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a, ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.
Resuller müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olarak (gönderildi). Öyle ki resullerden sonra insanların Allah'a karşı (bahaneleri ve savunacak) delilleri olmasın. Allah Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Ey insanlar, (bu) Resul size Rabbinizden hakla (gerçekle) geldi. Öyleyse (ona ve getirdiğine) iman edin, (bu) sizin için hayırlıdır. Eğer küfre saparsanız, şüphesiz ki göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Allah Alim'dir (herşeyi hakkıyle bilendir), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Ey ehl-i kitab, dininizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında (hak olan) gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih ancak Allah'ın resulü, O'nun Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve Kendinden bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve resullerine inanın, "Üçtür" demeyin ve kendi hayrınıza (yararınıza) olarak bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilahtır. Çocuğu olmaktan münezzehtir (beridir ve çok yücedir). Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.
Mesih de, yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler de Allah'a kul olmaktan asla çekimser kalmazlar. Kim O'na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa (bilmeli ki Allah) onların hepsini huzurunda toplayacaktır.
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise (Allah) onlara ecirlerini-mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve onlara Kendi fazlından da (lutuf ve ihsanından da) verecektir. (Kullukta) çekimser davrananları ve büyüklenenleri ise acıklı bir azabla azablandıracaktır. Onlar kendileri için Allah'tan başka bir veli (koruyucu bir dost) ve yardımcı da bulamayacaklardır.
Allah'a iman edenler ve O'na sımsıkı sarılanlar, (Allah onları) Kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecek ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip-iletecektir.
Senden fetva isterler. De ki "Allah kelalenin (çocuksuz ve babasız olanın) mirasına ilişkin hükmü (şöyle) açıklar. Eğer çocuğu olmayan bir kimse (erkek kelale) ölür de onun bir kızkardeşi bulunursa bıraktığının yarısı onundur (kız kardeşinindir). Çocuğu olmayan kız kardeş (kadın kelale) ölürse, erkek kardeş ona (tamamen) varis olur. Eğer (erkek kelalenin) kız kardeşi iki ise geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (erkek veya kadın kelalenin mirasçıları) erkekler ve kız kardeşler ise bu durumda erkek için dişinin iki payı vardır. Şaşırıp-sapmayasınız diye Allah size (böylece) açıklar. Şüphesiz ki Allah (Alim'dir) herşeyi hakkıyle bilendir.
Ey iman edenler, akitleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal görmeksizin ve size okunacaklar hariç olmak üzere hayvanlar size helal kılındı. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir.
Ey iman edenler. Allah'ın şeairine (nişanelerine-alametlerine), haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid'i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah'ın cezası-azabı şiddetlidir.
Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, şiddetli bir darbe alarak (kesilmeksizin) ölmüş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -ki (henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır). Bugün küfre sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umud kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, Ben'den korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim. Kim açlıktan daralır da günaha eğilim göstermeksizin (bu haram saydıklarımızdan yemek zorunda kalırsa) Allah elbetteki Gafur'dur (çok bağışlayandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir).
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki "Bütün iyi ve temiz şeyler size helal kılındı." Allah'ın size öğrettiği gibi öğretip-yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakaladıklarını da -üzerlerine Allah'ın adını anarak- yeyin. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
Bugün size iyi ve temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitab verilenlerin yiyeceği size helal, sizin de yiyeceğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) Kitab verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size helaldir. Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, onun ameli (yaptıkları) boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana (ebedi ziyana) uğrayanlardandır.
Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da. Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin). Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara yaklaşmış da su bulamamışsanız, bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin de yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah size güçlük çıkarmak istemez ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Böylece şükredersiniz.
Ey iman edenler, adaletli şahidler olarak Allah için hakkı ayakta tutanlar olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet edin, takvaya en yakın olan odur. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de (Allah) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkup-sakının. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.
Andolsun ki Allah İsrailoğullarından kesin-söz almıştı. Onların içinden (kendilerine) oniki güvenilir-gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara (demişti ki) "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, resullerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz elbette sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, dümdüz bir yolun ortasından sapmış olur."
Fakat sözlerini bozmaları nedeniyle onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (anlamlarını tahrif ederler). Kendilerine hatırlatılan-öğretilen şeylerin çoğunu unuturlar. İçlerinden pek azı hariç onlardan sürekli ihanet görürsün. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz ki Allah muhsinleri (iyilik yapıp-güzel davrananları) sever.
Ve "Biz hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan-öğretilen şeylerin çoğunu unuttular. Biz de onların arasına kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Ey Kitab ehli, Kitab'tan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve bir çoğundan da geçiveren resulümüz-elçimiz geldi. Size Allah'tan bir nur ve mübin (apaçık) bir Kitab geldi.
Allah, rızasını arayıp-gözetenleri bununla selamet (kurtuluş) yollarına iletir. Onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır ve dosdoğru yola yöneltip-iletir.
Andolsun ki "Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir olmuşlardır. De ki "Eğer Meryem oğlu Mesih'i, onun annesini ve yeryüzünde olanların hepsini helak etmek isterse, Allah'tan kim (bunu önleyecek) bir şeye malik olabilir?" Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü Allah'ındır. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye kadirdir (güç yetirendir).
Yahudi ve hıristiyanlar "Biz Allah'ın çocukları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki "Öyleyse sizi günahlarınızdan dolayı niye azablandırıyor? Hayır, siz de O'nun yarattıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Son varış O'nadır."
Ey Kitab ehli, resullerin arası kesildiği bir dönemde "Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi" demeyesiniz diye size gerçekleri apaçık anlatan Resul geldi. Artık müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir. Allah her şeye kadirdir (güç yetirendir).
Dediler ki "Ey Musa, orda zorba bir kavim vardır. Onlar ordan çıkmadıkları sürece biz oraya kesinlikle girmeyiz. Şayet ordan çıkarlarsa, biz de (oraya hemen) gireriz."
Korkanlar arasında olup da Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki kişi "Onların üzerine kapıdan girin, ona (oradan) girerseniz, şüphesiz sizler galipsiniz. Eğer mü'minlerdenseniz yalnızca Allah'a tevekkül edin" dedi.
(Musa) "Rabbim, ben kendimden ve kardeşimden başkasına malik olamıyorum (söz geçiremiyorum). Artık bizimle fasıklar topluluğunun arasını Sen ayır" dedi.
(Allah) dedi ki "Artık orası kendilerine kırk yıl haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde şaşkınca dönüp-dolaşacaklar. Sen de o fasıklar topluluğuna karşı üzülme."
Onlara Adem'in iki oğlunun haberini hakkıyle oku (anlat). Onlar (kendilerini isteklerine) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) demişti ki "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de şöyle dedi) "Allah ancak muttakilerden (korkup-sakınanlardan) kabul eder."
Eğer sen beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. (Çünkü) ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.
Derken Allah ona, yeri eşiyerek kardeşinin ölü cesedini nasıl örteceğini gösteren bir karga gönderdi. (Bunu görünce) "Bana yazıklar olsun. Kardeşimin ölü cesedini örtmek için bu kargadan daha mı aciz kaldım?" dedi. Artık o, pişmanlık duyanlardan olmuştu.
Bu nedenle İsrailoğullarına şunu yazdık ki "Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksızca) öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (kurtararak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur." Andolsun ki resullerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yine yeryüzünde (taşkınlık edip) aşırı gidenlerdir.
Allah'a ve resulüne karşı savaş açanların ve yeryüzünde fesada koşanların (bozgunculuğa çaba harcalayanların) cezası ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu onlar için dünyadaki zillettir (aşağılanmadır), ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.
Ancak sizin onlara güç yetirmenizden (kendilerini yakalamanızdan) önce tevbe edenler müstesnadır. Biliniz ki Allah Gafur'dur (çok bağışlayandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir).
Gerçek şu ki küfre sapanlar, yeryüzünde olanların hepsi ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye verseler, onlardan asla kabul edilmez. Onlar için acıklı bir azab vardır.
Hırsız erkek ve hırsız kadının yaptıklarına bir karşılık Allah'tan (hikmetli) bir ceza olmak üzere ellerini kesin. Allah Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah gerçekten Gafur'dur (çok bağışlayandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir).
Göklerin de, yerin de mülkünün Allah'a ait olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azab eder, dilediğini bağışlar. Allah her şeye kadirdir (güç yetirendir).
Ey Resul, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenler ile yahudilerden küfre koşanlar seni üzmesin. Onlar yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluğa kulak verenlerdir. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler, "Size bu verilirse alın, verilmezse ondan kaçının" derler. Allah kimin fitnesini (fitneye düşmesini) isterse artık sen onun için Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizleyip-arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir rezillik (aşağılanma), ahirette de onlar için büyük bir azab vardır.
Onlar yalana kulak verirler ve haram yerler. Sana gelirlerse aralarında hükmet ya da onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir zarar veremezler. Aralarında hükmedersen de adaletle hükmet. Şüphesiz Allah adil olanları sever.
İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da yüz çevirip-gidiyorlar? Onlar inanmış olanlar değildir.
Gerçek şu ki Tevrat'ı Biz indirdik. Onda hidayet ve nur vardır. Teslim olmuş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Rabbaniyun (kendilerini Rabbe adamış zahidler) ve ahbar da (din bilginleri de) Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Ben'den korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kafir olanlardır.
Biz onda (Tevrat'ta), onların üzerine cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş yazdık. Yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu bağışlarsa, kendisi için bir kefarettir. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalim olanlardır.
Onların izinden Meryem oğlu İsa'yı önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona içinde hidayet ve nur olan, ellerindeki Tevrat'ı tasdik eden ve muttakiler (korkup-sakınanlar) için hidayet ve öğüt olan İncil'i verdik.
Sana da ellerinde kitabdan olanı doğrulamak ve onu korumak üzere bu kitabı hak ile indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların hevalarına (nefsi arzularına) uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı. Ancak size verdikleriyle sizi denemek istedi. O halde hayırlarda yarışınız. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına (nefsi arzularına) uyma. Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtıp-saptırmalarından sakın. Şayet (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onları musibete uğratmak istiyor. Gerçekten insanların bir çoğu fasıklardır (yoldan çıkanlardır).
Ey iman edenler. Yahudi ve hıristiyanları veliler-dostlar edinmeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Kalplerinde hastalık olanların "Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih ya da katından bir emir getirecek de, onlar nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır.
(O zaman) iman edenler de "Olanca güçleriyle sizlerle birlik olduklarına ilişkin Allah'a yemin edenler bunlar mıdır?" derler. Onların bütün amelleri (yapıp-ettikleri) boşa çıkmış böylece hüsrana (ebedi ziyana) uğrayanlardan olmuşlardır.
Ey iman edenler. İçinizden kim dininden geri dönerse (irtidat ederse) Allah (onların yerine) Kendisinin onları sevdiği, onların da Kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı izzetli ve şiddetli bir topluluk getirir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu Allah'ın bir fazlıdır (lutuf ve ihsanıdır), onu dilediğine verir. Allah Vasi'dir (lutfu ve rahmeti geniş vekildir), Alim'dir (hakkıyle bilendir).
Ey iman edenler, sizden önce kendilerine Kitab verilenlerden dininizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri veli-dost edinmeyin. Eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup-sakının.
De ki "Ey Kitab ehli. Sadece Allah'a, bize indirilene ve önceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun da fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?"
De ki "Allah katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar, domuzlar ve tağuta kullar kıldığı (kimselerin durumudur). İşte bunlar, yer bakımından en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır."
Size geldiklerinde "İman ettik" derler. Oysa onlar (sizin yanınıza) küfürle girmişler ve yine onunla çıkmışlardır. Allah onların gizlemiş olduklarını hakkıyle bilendir.
Rabbaniyun (kendilerini Rabbe adamış zahidler) ve ahbar (din bilginleri) onları günah söylemelerinden ve haram yemelerinden sakındırmalı değil miydi? (Onların da) yapmakta oldukları ne kötüdür.
Yahudiler "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar. Bilakis O'nun elleri açıktır, nasıl dilerse öyle verir. Andolsun ki Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını (azgınca taşkınlıklarını) ve küfürlerini arttıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde fesada (bozgunculuğa) koşarlar. Allah ise fesadçıları (bozguncuları) sevmez.
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni uygulayıp-ayakta tutsalardı elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde mutedil (aşırı olmayan) bir zümre vardır. Onlardan çoğunun yapmakta oldukları ise ne kötüdür.
Ey Resul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Allah hiç şüphesiz ki kafirler topluluğunu hidayete (doğru yola) eriştirmez.
De ki "Ey Kitab ehli. Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni hakkıyle uygulamadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz." Andolsun ki Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını (azgınca taşkınlıklarını) ve küfürlerini arttıracaktır. Artık kafirler topluluğu için üzülme.
Gerçek şu ki iman edenler ile yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanıp, salih amellerde bulunanlara korku yoktur, onlar (ahirette üzgün de) mahzun da olmayacaklardır.
Andolsun ki Biz İsrailoğullarından kesin söz almış ve onlara resuller göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir resul geldiyse, bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
Bir fitne olmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden bir çoğu (hakka karşı yine) kör ve sağır oldular. Allah yapmakta olduklarını hakkıyle görendir.
Andolsun ki "Allah, Meryemoğlu Mesih'tir" diyenler kafir olmuşlardır. Oysa Mesih demiştir ki "Ey İsrailoğulları. Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Muhakkak ki O, Kendisine şirk koşana cenneti haram kılmıştır ve onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur."
Andolsun ki "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler de kafir olmuşlardır. Oysa tek bir ilahtan başka ilah yoktur. Eğer söylemekte olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan küfredenlere mutlaka acıklı bir azab dokunacaktır.
Meryem oğlu Mesih yalnızca bir resuldür. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Onun annesi dosdoğru bir kadındır, ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara ayetleri nasıl da açıklıyoruz? ( Sonra yine) bak, onlar nasıl da yüz çeviriyorlar?
De ki "Size fayda ve zarar vermeye gücü yetmeyen, Allah'tan başka şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah Semi'dir (herşeyi işitendir), Alim'dir (hakkıyle bilendir)."
De ki "Ey Kitab ehli, dininizde haksız yere haddi aşmayın (aşırı gitmeyin). Daha önce hem kendi sapmış, hem de birçoklarını saptırmış ve doğru yoldan ayrılmış bir kavmin hevalarına (nefsi arzularına) uymayın."
Onlardan çoğunun küfre sapanlarla dostluklar kurduklarını görürsün. Kendileri için nefislerinin takdim ettiği şey ne kötüdür. Allah onlara gazablanmıştır ve onlar azabda ebedi kalacaklardır.
Andolsun ki insanlardan iman edenlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve Allah'a şirk koşanları bulursun. Onlardan iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların da "Biz Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu (durumun sebebi), onların içinde keşişler ve rahibler olması ve onların büyüklük taslamamaları nedeniyledir.