ve iz netaknâ el cebele | : dağı kaldırdığımız zaman |
fevka-hum | : onların üstüne |
keenne-hu | : sanki o, o ... gibi |
zulletun | : bir gölge |
ve zannû | : ve zannettiler |
enne-hu | : onun, ..... olduğunu |
vâkıun | : düşen (düşecek) |
bi-him | : onlar (üzerlerine) |
huzû | : alın, tutun |
mâ âtey-nâ-kum | : size verdiğimiz şeyleri |
bi kuvvetin | : kuvvetle, sımsıkı |
ve uzkurû | : ve hatırlayın, zikredin |
mâ fî-hi | : onun içinde olan şeyleri |
lealle-kum | : umulur ki böylece siz |
tettekûne | : takva sahibi olursunuz |