Eski Masaüstü Görünüm

Allah’a İnanıyor Muyuz?


Birçoklarına göre çok abes ve birçoklarına göre çok gereksiz bir sorudur bu!.

Ne demek "Allah'a inanıyor muyuz?"

Tabi ki, elbetteki,

hiç kuşkusuz ki EVET..

Bütün bir yurt sathında verilen bu ortak cevab, benim açımdan yeterli veya tatmin edici bir cevap değildir. Çünkü "Allah'a inanıyor musunuz?" sorusuna "Evet" cevabını veren insanların büyük bir çoğunluğunun Allah'ı inkar etmediklerine ve küçük bir çoğunluğunun da Allah'a iman ettiklerine inanıyorum!. Nitekim Allah'ı inkar etmeyen büyük çoğunluk, Allah'ı inkar etmemekle Allah'a iman ettiklerini sanmakta ve bunu samimi bir iddia olarak ileri sürmektedirler!.

Diyeceksiniz ki,

Allah'ı inkar etmemek ile Allah'a iman etmek arasında ne fark vardır?

Aslına bakılırsa herhangi bir fark olmaması gerekirdi!. Allah'ı inkar etmeyen bir insanın, inkardan uzaklaşmakla imana yaklaşması ve bunun bir neticesi olarak Allah'a iman etmesi, hakkıyle iman etmesi gerekirdi.

Fakat durum böyle midir?

Yaşadığımız coğrafyadaki Allah'ı inkar etmeyen insanlarda, Allah'a iman vasfı var mıdır?

Bu konudaki kişisel kanaatim ne yazık ki olumsuzdur. Çünkü toplum kesiminden tanıdığım insanların büyük çoğunluğunda Allah'ı inkar etmeme vasfını açık bir şekilde müşahade etmeme rağmen, Allah'a iman vasfını kısmen görebilmiş veya hissedebilmiş değilim!.

Allah'ı inkar etmemek hususunda gösterdikleri asabiyet, Allah'a iman hususunda yok denecek kadar az!. Allah'ın varlığını inkar etmekle ilgili açık küfürlerden koşar adım uzaklaşmalarına rağmen, Allah'a imanla ilgili ve imanın gereği olan eylemlere yürüyerek de olsa bir yaklaşma, bir yakınlaşma yok!

Ne garip değil mi!.

Bu anlattığımız husus tabi ki meselenin bir yönü dür. Meselenin diğer yönü ise Allah'a iman ettiklerini iddia eden insanlardaki yanlış ve eksik Allah telakkisidir.

Samimi bir şekilde "Allah'a iman ediyoruz" diyen insanların, kullandıkları ifade aynı olmasına rağmen bu ifadede kastettikleri Allah telakkisi birbirinden farklıdır!.

"Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur!." deyi şini benimseyen birçok insana göre,

gözden ırak olan Allah,

gönülden de ırak olmuştur!.

Bu insanlara "Allah" dediğiniz zaman, başlarını göğe kaldırarak ilgilerini ve dikkatlerini çok uzaklara yöneltirler. Çünkü inandıkları Allah, uzaklarda, çok uzaklarda bulunan bir Allah'dır. İnandıkları Allah, yerleri ve gökleri yaratmış ve sonra da çok uzaklarda bulunan makamına çekilmiştir!.

Bazılarının kastettikleri Allah telakkisi ise kainatı yaratan, yağmuru yağdıran, bitkileri bitiren, tüm canlıla rın rızkını veren fakat yarattığı ve yaşattığı insanların yeryüzünde ne yaptıklarına, nasıl idare olunduklarına hiç karışmayan bir Allah telakkisidir!.

İnsanlara "Kul hakkı yemeyin, Benim hakkımı ne yaparsanız yapın!." buyuran bir Allah telakkisidir bu!.

İnsanlara "İyi ve doğru olun!" buyruğunu veren, ancak bu iyiliğin ve doğrulunun ölçüsünü, ne olduğunu bildirmeyen bir Allah telakkisidir bu!.

Daha açık bir ifadeyle,

çok daha açık bir ifadeyle, yaşarken değil, öldük ten sonra dikkate alınması gereken bir Allah telakkisidir bu!.

Allah (c.c.) hakkındaki bu yanlış ve eksik telakkileri daha fazla anlatmamıza tabi ki gerek yoktur. Gerek duyduğumuz husus, alemlerin Rabbi olan Allah'ın doğru, dosdoğru tanınmasıdır. Bu doğru tanımlama ise, hiç kuşkusuz ki bizlere dosdoğru bilgiler veren Kur'an-ı Kerim'i dikkate almamızla mümkün olacaktır. Bu sınırlı kitap çalışmasında, Allah (c.c.)'ı dosdoğru tanımakla ilgili yüzlerce ayet i kerimeden sadece birkaç tanesini zikretmekle yetineceğiz.

Zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah (c.c.)'ı uzaklarda, çok uzaklarda telakki edenlere, Kur'an-ı Kerim şu açık gerçeği bildirmektedir;

Andolsun ki insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. (50-Kaf 16)

Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)'ın yeryüzündeki insanlara ve toplumlara karışmasını istemeyen ve O'nu göklerin Rabbi olarak kabul edenlere, hiç de hoşlarına gitmeyecek şu gerçek zikredilmektedir;

Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir. Şu halde O'na ibadet et ve O'na ibadette kararlı-devamlı ol. Hiç O'nun (esmalarında bir benzeri, bir) adaşı olduğunu biliyor musun? (19-Meryem 65)

Cemaat veya parti liderleri anıldığı zaman oldukça heyecanlanan ancak Allah (c.c.) anıldığı zaman kalplerinde en ufak bir kıpırtı, en ufak bir titreşim olmayan insanlara, Allah'a hakkıyle iman eden mü'minlerin şu özelliği beyan edilmektedir;

Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Kendilerine isabet eden musibetlere sabrederler, namazı kılarlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (22-Hac 35)

Şanı yüce Rabbimizin isim ve sıfatlarıyla ilgili birçok ayet i kerimeden sadece birkaç tanesinde şöyle buyurulmaktadır;

O Allah ki O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da (görünmeyeni de), görüneni de bilendir. Rahman (yarattıklarına rahmet eden), Rahim (rahmetiyle çok esirgeyen) O'dur. (59-Haşr 22)

O Allah ki O'ndan başka ilah yoktur. Melik'dir (her şeyin mutlak hakimidir), Kuddüs'dür (eksiklikten münezzeh ve mukaddesdir), Selam'dır (esenlik ve huzurun kaynağıdır), Mü'min'dir (iman nurunun sahibidir), Müheymin'dir (her şeyi ilmiyle denetleyen, gözetip-koruyandır), Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Cebbar'dır (istediğini gerekirse zorla yaptırandır), Mütekebbir'dir (büyüklüğünü gösteren ve büyüklükte eşi olmayandır). Allah (sübhandır), (müşriklerin) şirk koşmakta olduklarından münezzehtir-yücedir. (59-Haşr 23)

O Allah ki Halik'dir (yaratandır), Bari'dir (yarattığını uygun kılandır), Musavvir'dir (tasvir eden, şekil ve suret verendir). En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olan her şey O'nu tesbih etmektedir. O Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir). (59-Haşr 24)

Evet,

alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)'ı,

Kur'an-ı Kerim'de beyan edilen bu İlahi gerçekler istikametinde böylece tanımamız ve O'na böylece inanmamız, iman etmemiz gerekiyor.

KİMLİK TERCİHİ

Mehmed ALAGAŞ



Yorum Yap


Yorumlar yeniden eskiye doğru sıralanmıştır.
Sıralamayı çevirmek için tıklayınız.

Ahmet Teke
09-09-2019 21:17
#4246
inandığım iman ettiğim kitab bu deyib aşkla okuyanlara, duvardan alıb aklına inzal edenlere.hayat kitabım bu deyib de okuyanlara es-selam dan selam olsun.

muhteşem tesbitler, , kişinin rabbine(sahibine)kul olması ancak ve ancak onun koyduğu (ayetle) kurallarıyla eğitim müfradatıyla olur.katıksız ve halis yol din bu olmalı...dolayısıyla çok güzel ve faydalı bir paylaşımlar..rabbim ilminizi artırsın.
Fatma Şancı
14-06-2014 13:37
#596
Kur'an-nın anlamından sonra birde asıl olan Kur'an-ın maksadını anlamaya çalışmak...

Değerli hocam, öncelikle güzel dualarınız için Allah razı olsun. Sizi daha yakından tanımama vesile olan ve en önemlisi benim, Kur'an-ın maksadıyla tanışmama vesile olan Memet Can hocama, sizin nezdinizde tekrar sonsuz teşekkürlerimi sunuyor ve ellerinden öpüyorum. Yeniden Kur'an-i neslin oluşması adına, yaptığınız tüm çaba ve çalışmalarınızı Rabbim Şefaatçiniz kılsın inşallah, bizleride bu güzel neslin devamı kılması duasıyla inşaallah. Selam ve Dua ile hocam.
Mehmed Alagaş
13-06-2014 22:54
#594
Ve aleykümselam Fatma kardeşim

Anlayışın ve aydınlık yorumların için teşekkür ediyorum. Mehmed Can abiniz bana sizin ve ailenizin güzelliğinden bahsetmişti. Rahman olan Rabbimiz sizleri ve iman eden diğer kardeşlerimizi daha da güzelleştirir İnşaallah.
Cennet duasıyla..
Fatma Şancı
09-06-2014 12:40
#583
Selamün aleyküm değerli hocam.

Muhakkak ki, diğer kitaplarınızdan olduğu gibi kimlik tercihi olan kitabınızdan da çok istifade ettik. Öncelikle böyle güzel ve bir çok konuda aydınlatıcı olan bu çalışmayı bizlerle paylaştığınız için Allah razı olsun ve bu çalışmaların devamını yayınlamayı sizlere, bizlerede istifade etmeyi Rabbim daim kılsın inşallah.

Hocam gerçektende hepimizin içinde yara haline gelmiş bir konuya değindiniz ve sizinde ifade ettiğiniz gibi bir çoğumuz Allah'ı inkar etmekten şiddetle kaçınsakta yaşadığımız hayat tarzı ve amellerimizle ayetleri aslında kabul atmediğimizi onaylamaktan çekinmiyoruz.

Çünkü ayetlere iman ettiğimizi söylesekte fakat aynı ayetleri hayatımıza geçirecek kadar dikkate değer bulmuyoruz bu acıda olsa gerçek böyledir. Etrafıma baktığımda şeyhi anıldığında bütün vücudu titreyen bir kardeşimizin her nedense Allah'ın sözü karşısında oldukça pasif ve duyarsız kalabiliyor.

Halbu ki, bu dini omuzlayan ve bütün zorluklara rağmen bu günümüze taşıyan bir çok mümin kardeşlerimizin yalnızca Allah'ın ayetleri karşısında kalpleri titremiş olduğunu yaşam tarzlarıyla ve seçimleriyle ispatlamışlardır. Çünkü öncelikle yaşadığımız bu hayat bize şahitlik etmesi gerekiyor. Muhakkak ki, Allah'ın adı anıldığında, ayetleri okunduğunda kalbimizin ne denli titrediğini, Allah'ın sözü olan ayetlere karşı duyarlılığımız, seçimlerimiz ve yaşadığımız hayat tarzı belirleyecektir.

Tekrar bütün güzel çalışmalarınız için teşekkür ediyor Allah razı olsun değerli hocam.
Mehmed Can
24-05-2014 02:37
#567
Ya Rabbi canlarımızı müslüman olarak al, müslüman olarak ölmemizi nasib et.Amin....
Mehmed Alagaş
24-05-2014 00:35
#566
Allah senden de razı olsun güzel kardeşim. Bir kardeşimizin şu an ki durumuna bakarak onu Allah için sevmek elbetteki o kardeşimizden önce Allah'ın sevgisini cezbeden bir ameldir. Her insan gibi bizlerin de son nefesine kadar akibeti yani ne hal üzere öleceği belli olmadığı için korku ve umud arasında devamlı tekrarladığımız "Ya Rabbi canlarımızı müslüman olarak al, müslüman olarak ölmemizi nasib et" duamıza kendinizi de dahil ederek "Amin" diyenlerden olmanız, bu güzel kardeşliğimizi İnşaallah ahirete de taşıyacaktır.
Abdulkadir Çakmak
23-05-2014 20:53
#565
Allah sizden razı olsun sizi her hatırladığımda size dua ediyorum inanın sizi çok seviyorum hele kitaplarınızda ki o samimi ifadeler çok güzel...Allah yar ve yardımcınız olsun
Mehmed Alagaş
22-05-2014 22:37
#564
Aleykümselam

İki kardeşimin söylediklerine katılmakla beraber alıntı yapılan son cümledeki istikamet kelimesinin altını çizmek isterim. Müslümanların doğru Allah telakkisindeki vahdeti, derinlikte değil istikamette gerçekleşecek bir vahdettir. Önemli olan bizlere ayetler ışığında beyan edilen ortak istikamette buluşmaktır. Rab telakkisi konusunda bu ortak istikamette buluşan müslümanlar, elbetteki iman ve keyfiyetlerine göre kardeşleriyle aynı istikamette olan farklı derinliklere ulaşabileceklerdir.
Dua ile..

Ertan Akdeniz
22-05-2014 09:31
#561
İnşirah Kardeşim;

Yorumun ve Mehmed abinin yazdıklarını düşününce aklıma gelen şu ayeti ilave edeyim istedim;

Şüphesiz ki "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar, artık onlar için korku yoktur ve onlar üzülüp-mahzun da olmayacaklardır. (46-Ahkaf 13)

Rabbim bizleri dasdoğru istikamet üzere kılsın.
Allah'a emanet olun.
İnşirah Melâl
22-05-2014 02:22
#559
ALLAH TASAVVURU!

Bilmiyorum çok mu genel düşünüyorum ama nerede bir zulüm ve sıkıntı varsa biraz kurcalansa altından "yanlış Allah tasavvuru" çıkar diye düşünüyorum. Ve üstelik bu yanlış tasavvurların birbirlerine benzeyenleri olduğu gibi birbirlerinden çok farklı olan türevleri de var.

Oysa ki doğru tasavvur öyle midir?
Doğru birdir.
Doğru bir tasavvur doğru bir imanı,
Doğru bir iman doğru amelleri,
Doğru ameller ise cenneti doğurur.

Peki doğru nasıl bulunur?
Zira Allah "Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları (doğru) yoldan alıkoyarlar. Onlar ise kendilerinin hidayette (doğru yolda) olduklarını sanırlar. (43-Zuhruf 37)" buyuruyor.

Hal böyleyken sizin son cümleniz gerçekten de tekrar tekrar düşünülmesi gereken bir cümledir hocam;

"Evet, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)'ı, Kur'an-ı Kerim'de beyan edilen bu İlahi gerçekler istikametinde böylece tanımamız ve O'na böylece inanmamız, iman etmemiz gerekiyor."

Eyvallah... Selam ve dua ile..


Güvenlik Kodu (*)
İşlemin sonucunu aşağıya yazınız : 34 çarpı 2 = ?


(*) Zorunlu

LÜTFEN DİKKAT:
IP numaranız kaydedilmektedir. Yorumlarınız sebebiyle ilgili kişi ve kurumların yasal işlemler başlatabileceğini unutmayınız. Aşağıdaki sebeplerle yorumlarınız onaylanmayacaktır.
  • Küfür, hakaret, tehdit, rencide edici ifadeler
  • İnançlara saldırı
  • Büyük harflerle yazılmış cümleler