Selamünaleyküm Mehmed abi. Rabbimizin istiva etmesi hitabını bir çok ayette görüyoruz 32/4-11/44-48/29fakat buradaki istiva eden kişinin, varlığın üzerine istiva edilen şeye muhtaç olması yönünde anlamlar çıkabiliyor. İstiva edilen şeyin, istiva edenin altından çekilirse istiva eden düşer. Ama biliyoruz ki rabbimiz bu eksiklikten müstağnidir. Buradan anlamamız gereken mana nedir? Allah'a emanet ol abi... <<< Haluk EFE >>>
Sayın Haluk EFE!
Sorunuzun cevabı için "Beklenen Müslümanlara-Yaratılış ve İnsanlık Tarihi" kitabındaki "Yerlerin ve göklerin yaratılması" başlıklı bölümü okumanızı tavsiye ediyor, sizin vesilenizle diğer kardeşlerimiz de tefekkür ederler ümidiyle o bölümden ilgili kısmı istifadenize sunuyoruz;
---------------------------------------------------------------------------------------
"Peki yoklukta açılan bu mekan,
bütün mekanların içinde olduğu nihai mekan neyin içindedir veya neyle kuşatılmıştır? Yoklukla varlık arasındaki sınır bölgesinde, hayal etmekte bile aciz kaldığımız bu meçhul bölgede ne vardır? Temiz akıl sahibi ve düşünen insanların, bu önemli sorulara verebilecekleri tek bir cevap vardır. Bütün mekanların içinde bulunduğu nihai mekan, mutlaka ve mutlaka mekandan münezzeh bir şeyin içinde olması gerekir. Çünkü mekana muhtaç bir şeyin içinde olduğu zaman "O şey neyin içinde?" sorusu sorularak, yine son soruya gelinecektir.
İşte şanı yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de dünyanın ve tüm yıldızların birinci kat göğün içinde olduğunu, birinci kat göğün yedi kat gökler içinde olduğunu beyan ettikten sonra bütün bunların üzerinde büyük arşın bulunduğunu belirtmekte ve "Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arşı istiva eden O'dur... (57-Hadid 2...5)" buyruğu ile bizlere son sorumuzun son cevabını vermektedir.
Akli bir zorunluluk olarak "Nihai mekanın, mutlaka ve mutlaka mekandan münezzeh bir şeyin içinde olması gerekir" sonucuna ulaşanlar için, tartışılmayacak kadar açık ve hak bir cevaptır bu. Çünkü yaratılmış hiçbir maddede "Ben mekana muhtaç değilim" iddiası yok iken, böyle bir iddianın yegane Sahibi olan Allah (c.c.) "Ben büyük arşın Rabbiyim. Bu arşı Ben istiva ettim, Ben kuşattım..." buyurmakta ve bizler de bu İlahi buyruğa hiç kuşku duymadan hem aklımızla, hem de kalbimizle iman etmekteyiz.
Meseleye getirdiğimiz bu kısmi açıklama, hiç kuşkusuz ki bu meseleyi yeterince anladığımız veya kavradığımız anlamına gelmez. Mesela Kur'an-ı Kerim'i esas alarak arşın ne olduğunu, "O'nun arşı su üzerinde iken" buyruğunun ne anlama geldiğini, yer ve gökler yaratıldıktan sonra istiva edilen, kuşatılan arşın, yer ve gökler yaratılmadan önce neden istiva edilmediğini, kuşatılmadığını ve buna hiç gerek duyulmadığını şu an için bilmiyor, bilemiyoruz. Belki de bu hikmetli nedenler ve olayın aslıyla ilgili hak gerçekler, bizlerin şu an ki anlayış düzeyinin çok üzerindeki nedenler ve gerçeklerdir. Dolayısıyle yaratılmış bir varlık olarak haddimizi bilerek bu önemli meseleye yaklaşıyor ve bizlere bildirilenleri, bildirildiği kadarıyla anlamaya çalışıyoruz."
<<< insandergisi.com >>>