

 
								
						
 
								
						
| fe li zâlike | : işte bunun için | 
| fed'u (fe ud'u) | : artık, bundan sonra davet et | 
| ve istekım | : ve istikamet üzere ol | 
| kemâ | : gibi | 
| umirte | : sen emrolundun | 
| ve lâ tettebi' | : ve tâbî olma | 
| ehvâe-hum | : onların hevesleri | 
| ve kul | : ve söyle, de | 
| âmentu | : ben îmân ettim | 
| bi mâ enzele | : indirilen şeye | 
| allâhu | : Allah | 
| min kitâbin | : Kitap'tan | 
| ve umirtu | : ve ben emrolundum | 
| li a'dile | : adil olmaya, adaletli olmaya | 
| beyne-kum | : sizin aranızda | 
| allâhu | : Allah | 
| rabbu-nâ | : bizim Rabbimiz | 
| ve rabbu-kum | : ve sizin Rabbiniz | 
| lenâ | : bize ait | 
| a'mâlu-nâ | : bizim amellerimiz | 
| ve lekum | : ve size ait | 
| a'mâlu-kum | : amelleriniz | 
| lâ huccete | : huccet, çekişme yoktur | 
| beyne-nâ | : (bizim) aramızda | 
| ve beyne-kum | : ve (sizin) aranızda | 
| allâhu | : Allah | 
| yecmeu | : toplar | 
| beyne-nâ | : bizim aramızda | 
| ve ileyhi | : ve ona | 
| el masîru | : dönüş | 
 
								
						

