Eski Masaüstü Görünüm

Ayet altı "Oku" ikonu bazı kullanıcılarda çalışmamaktadır. Sorun ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.
Fâtiha Suresi1Bakara Suresi2Âl-i İmrân Suresi3Nisâ Suresi4Mâide Suresi5En'âm Suresi6A'râf Suresi7Enfâl Suresi8Tevbe Suresi9Yunus Suresi10Hûd Suresi11Yusuf Suresi12Ra'd Suresi13İbrahim Suresi14Hicr Suresi15Nahl Suresi16İsrâ Suresi17Kehf Suresi18Meryem Suresi19Tâ-Hâ Suresi20Enbiyâ Suresi21Hac Suresi22Mü'minûn Suresi23Nûr Suresi24Furkan Suresi25Şuarâ Suresi26Neml Suresi27Kasas Suresi28Ankebût Suresi29Rûm Suresi30Lokman Suresi31Secde Suresi32Ahzâb Suresi33Sebe Suresi34Fâtır Suresi35Yâsin Suresi36Sâffât Suresi37Sâd Suresi38Zümer Suresi39Mü'min Suresi40Fussilet Suresi41Şûrâ Suresi42Zuhruf Suresi43Duhân Suresi44Câsiye Suresi45Ahkaf Suresi46Muhammed Suresi47Fetih Suresi48Hucurât Suresi49Kaf Suresi50Zâriyât Suresi51Tûr Suresi52Necm Suresi53Kamer Suresi54Rahmân Suresi55Vâkıa Suresi56Hadid Suresi57Mücâdele Suresi58Haşr Suresi59Mümtehine Suresi60Saf Suresi61Cum'a Suresi62Münâfikûn Suresi63Teğabün Suresi64Talâk Suresi65Tahrim Suresi66Mülk Suresi67Kalem Suresi68Hâkka Suresi69Meâric Suresi70Nuh Suresi71Cin Suresi72Müzzemmil Suresi73Müddessir Suresi74Kıyamet Suresi75İnsan Suresi76Mürselât Suresi77Nebe Suresi78Nâziât Suresi79Abese Suresi80Tekvir Suresi81İnfitâr Suresi82Mutaffifin Suresi83İnşikak Suresi84Bürûc Suresi85Târık Suresi86A'lâ Suresi87Ğâşiye Suresi88Fecr Suresi89Beled Suresi90Şems Suresi91Leyl Suresi92Duhâ Suresi93İnşirâh Suresi94Tin Suresi95Alak Suresi96Kadir Suresi97Beyyine Suresi98Zilzâl Suresi99Âdiyât Suresi100Kâria Suresi101Tekâsür Suresi102Asr Suresi103Hümeze Suresi104Fil Suresi105Kureyş Suresi106Mâ'ûn Suresi107Kevser Suresi108Kâfirûn Suresi109Nasr Suresi110Tebbet Suresi111İhlâs Suresi112Felâk Suresi113Nâs Suresi114
A'lâ Suresi87A'râf Suresi7Abese Suresi80Âdiyât Suresi100Ahkaf Suresi46Ahzâb Suresi33Âl-i İmrân Suresi3Alak Suresi96Ankebût Suresi29Asr Suresi103Bakara Suresi2Beled Suresi90Beyyine Suresi98Bürûc Suresi85Câsiye Suresi45Cin Suresi72Cum'a Suresi62Duhâ Suresi93Duhân Suresi44En'âm Suresi6Enbiyâ Suresi21Enfâl Suresi8Fâtiha Suresi1Fâtır Suresi35Fecr Suresi89Felâk Suresi113Fetih Suresi48Fil Suresi105Furkan Suresi25Fussilet Suresi41Ğâşiye Suresi88Hac Suresi22Hadid Suresi57Hâkka Suresi69Haşr Suresi59Hicr Suresi15Hucurât Suresi49Hûd Suresi11Hümeze Suresi104İbrahim Suresi14İhlâs Suresi112İnfitâr Suresi82İnsan Suresi76İnşikak Suresi84İnşirâh Suresi94İsrâ Suresi17Kadir Suresi97Kaf Suresi50Kâfirûn Suresi109Kalem Suresi68Kamer Suresi54Kâria Suresi101Kasas Suresi28Kehf Suresi18Kevser Suresi108Kıyamet Suresi75Kureyş Suresi106Leyl Suresi92Lokman Suresi31Mâ'ûn Suresi107Mâide Suresi5Meâric Suresi70Meryem Suresi19Mü'min Suresi40Mü'minûn Suresi23Mücâdele Suresi58Müddessir Suresi74Muhammed Suresi47Mülk Suresi67Mümtehine Suresi60Münâfikûn Suresi63Mürselât Suresi77Mutaffifin Suresi83Müzzemmil Suresi73Nahl Suresi16Nâs Suresi114Nasr Suresi110Nâziât Suresi79Nebe Suresi78Necm Suresi53Neml Suresi27Nisâ Suresi4Nuh Suresi71Nûr Suresi24Ra'd Suresi13Rahmân Suresi55Rûm Suresi30Sâd Suresi38Saf Suresi61Sâffât Suresi37Sebe Suresi34Secde Suresi32Şems Suresi91Şuarâ Suresi26Şûrâ Suresi42Tâ-Hâ Suresi20Tahrim Suresi66Talâk Suresi65Târık Suresi86Tebbet Suresi111Teğabün Suresi64Tekâsür Suresi102Tekvir Suresi81Tevbe Suresi9Tin Suresi95Tûr Suresi52Vâkıa Suresi56Yâsin Suresi36Yunus Suresi10Yusuf Suresi12Zâriyât Suresi51Zilzâl Suresi99Zuhruf Suresi43Zümer Suresi39
Alak Suresi96Kalem Suresi68Müzzemmil Suresi73Müddessir Suresi74Fâtiha Suresi1Tebbet Suresi111Tekvir Suresi81A'lâ Suresi87Leyl Suresi92Fecr Suresi89Duhâ Suresi93İnşirâh Suresi94Asr Suresi103Âdiyât Suresi100Kevser Suresi108Tekâsür Suresi102Mâ'ûn Suresi107Kâfirûn Suresi109Fil Suresi105Felâk Suresi113Nâs Suresi114İhlâs Suresi112Necm Suresi53Abese Suresi80Kadir Suresi97Şems Suresi91Bürûc Suresi85Tin Suresi95Kureyş Suresi106Kâria Suresi101Kıyamet Suresi75Hümeze Suresi104Mürselât Suresi77Kaf Suresi50Beled Suresi90Târık Suresi86Kamer Suresi54Sâd Suresi38A'râf Suresi7Cin Suresi72Yâsin Suresi36Furkan Suresi25Fâtır Suresi35Meryem Suresi19Tâ-Hâ Suresi20Vâkıa Suresi56Şuarâ Suresi26Neml Suresi27Kasas Suresi28İsrâ Suresi17Yunus Suresi10Hûd Suresi11Yusuf Suresi12Hicr Suresi15En'âm Suresi6Sâffât Suresi37Lokman Suresi31Sebe Suresi34Zümer Suresi39Mü'min Suresi40Fussilet Suresi41Şûrâ Suresi42Zuhruf Suresi43Duhân Suresi44Câsiye Suresi45Ahkaf Suresi46Zâriyât Suresi51Ğâşiye Suresi88Kehf Suresi18Nahl Suresi16Nuh Suresi71İbrahim Suresi14Enbiyâ Suresi21Mü'minûn Suresi23Secde Suresi32Tûr Suresi52Mülk Suresi67Hâkka Suresi69Meâric Suresi70Nebe Suresi78Nâziât Suresi79İnfitâr Suresi82İnşikak Suresi84Rûm Suresi30Ankebût Suresi29Mutaffifin Suresi83Bakara Suresi2Enfâl Suresi8Âl-i İmrân Suresi3Ahzâb Suresi33Mümtehine Suresi60Nisâ Suresi4Zilzâl Suresi99Hadid Suresi57Muhammed Suresi47Ra'd Suresi13Rahmân Suresi55İnsan Suresi76Talâk Suresi65Beyyine Suresi98Haşr Suresi59Nûr Suresi24Hac Suresi22Münâfikûn Suresi63Mücâdele Suresi58Hucurât Suresi49Tahrim Suresi66Teğabün Suresi64Saf Suresi61Cum'a Suresi62Fetih Suresi48Mâide Suresi5Tevbe Suresi9Nasr Suresi110

Lokman Suresi


Lokman Suresi 34 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 57. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 410 sayfa numarasında yer almaktadır.

Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.

. ayet ile . ayet arasını

بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

الٓمٓ۠



Elif, Lam, Mim.
-1

تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ



Bunlar Hakim (hüküm ve hikmet dolu muhkem) Kitab'ın ayetleridir.
-2

هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ



Muhsinlere (iyilik yapıp-güzel davrananlara) hidayet ve rahmettir.
-3

اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ



İşte onlar Rab'lerinden bir hidayet üzeredirler ve felaha (kurtuluşa) erecek olanlar da onlardır.
-5

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ



İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir bilgiye dayanmaksızın Allah'ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün 'boş ve gayriciddi olanını' satın alırlar. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
-6

وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْراًۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ



Ona ayetlerimiz okunduğunda sanki kulaklarında ağırlık varmış ve onları hiç işitmiyormuş gibi büyüklük taslayarak sırt çevirir. Ona çok acıklı bir azabı müjdele.
-7

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ



İman edip salih amellerde bulunanlar için (nimetlerle donatılmış) Naim cennetleri vardır.
-8

خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ



Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah'ın vaadi haktır. O Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
-9

هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟



Bunlar Allah'ın yaratmasıdır. O'nun dışında olanların ne yarattığını (varsa) Bana gösterin. Hayır (yoktur), zulmetmekte olanlar açık bir sapıklık içindedirler.
-11

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ



Andolsun ki Biz Lokman'a "Allah'a şükret" diyerek hikmet verdik. Kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim de küfre (nankörlüğe) saparsa bilsin ki (Allah) Gani'dir (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan zengindir), Hamid'dir (en çok övülen ve övülmeye en layık olandır).
-12

وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْناً عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ



Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmasını) tavsiye ettik. Annesi onu zaaf (zorluğun verdiği zayıflık) üstüne zaafla taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması da iki yıl içindedir. Bana ve ana-babana şükret (diye de tavsiye ettik). Dönüş ancak Bana'dır."
-14

وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاًۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ



Şayet onların ikisi (annen ve baban) hakkında bilgin olmayan bir şeyi Bana şirk koşman için (seni) zorlarlarsa (bu hususta) onlara itaat etme. (Yine de) dünyada (dünya işlerinde yardımcı ol) onlarla iyi-güzel geçin ve Bana 'gönülden bağlı olarak yönelenin' yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz Bana'dır, Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.
-15

يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ



(Lokman öğütlerine devamla şöyle demişti) "Ey oğlum, (yaptığın iş) bir hardal tanesi ağırlığında da olsa ve (bu iş) ister bir kayanın içinde ya da göklerde veya yerde de bulunsa Allah onu (senin karşına) getirir. Hiç şüphesiz Allah Latif'tir (kullarına karşı çok ince-hassas ve lutfedicidir), Habir'dir (her şeyden haberdar olandır)."
-16

يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ



Ey oğulcuğum. Namazı kıl, ma'ruf (iyi-güzel) olanı emret, münker (kötü) olandan sakındır ve (İlahi takdirden) sana isabet edene (başına gelene) sabret. Bunlar azmedilmesi (kararlı bir şekilde yapılması) gereken işlerdendir.
-17

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ



İnsanlara karşı (büyüklenerek) yanağını şişirip-yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Allah, kendini beğenip böbürleneni sevmez."
-18

وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟



Yürüyüşünde mutedil (doğal, abartısız) ol, (konuşurken) sesini de kıs-alçalt (çok yükseltme) eksilt. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.
-19

اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ



Görmüyor musunuz ki, Allah göklerde ve yerde olanları size müsahhar (emre hazır-yararınıza uygun) kılmış, açık ve gizli olarak nimetlerini üzerinize genişletip-tamamlamıştır. İnsanlardan öyleleri vardır ki hiçbir ilme dayanmadan, (doğru) bir yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı da olmadan Allah hakkında mücadele edip durmaktadır.
-20

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ



Onlara "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (yola-değerlere) uyarız" derler. Şeytan onları (atalarını saptırıp) çılgınca yanan ateşin azabına çağırmış olsa da mı (onlara uyacaklar)?
-21

وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ



Kim ihsanda (iyilikte-güzellikte) bulunarak yüzünü Allah'a (yöneltip) teslim ederse, o en sağlam kulpa (tutunacak yere) yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a (aittir, O'na) dönüp-dayanır.
-22

وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ



Kim de küfre saparsa, onun küfrü seni üzmesin. Onların dönüşü Bizedir, Biz de onlara yaptıklarını haber vereceğiz. Allah elbetteki sinelerin özünde saklı olanı bilendir.
-23

نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلاً ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ



Biz onları az (bir şey ve süre) olarak metalandırıp-yararlandırır sonra da onları (kaçınılmaz) ağır bir azaba mecbur ederiz.
-24

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ



Andolsun ki onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olursan, şüphesiz "Allah" derler. De ki "Hamd (bunları yaratan) Allah'a mahsustur." Hayır, onların çoğu (bu gerçekleri) bilmezler.
-25

لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ



Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah Gani'dir (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan zengindir), Hamid'dir (en çok övülen ve övülmeye en layık olandır).
-26

وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ



Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de ardından yedi deniz daha eklenerek (mürekkep) olsa yine de Allah'ın (sözleri değil) kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Allah Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
-27

مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ



Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de tek bir kişinin (yaratılıp diriltmesi) gibidir. Allah Semi'dir (herşeyi işitendir), Basir'dir (hakkıyle görendir).
-28

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى وَاَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ



Görmüyor musun ki Allah geceyi gündüze girdirip-katar, gündüzü de geceye girdirip-katar. Güneş ile ayı da müsahhar (emre hazır-yararınıza uygun) kılmıştır. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar (kendi yörüngesinde) akıp gitmektedir. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.
-29

ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُۙ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ۟



Bu (İlahi nizamın bozulmadan yürümesi) Allah'ın hak O'ndan başka yalvardıkları şeylerin ise batıl olmasındandır. Allah yücedir, büyüktür.
-30

اَلَمْ تَرَ اَنَّ الْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللّٰهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ اٰيَاتِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ



Size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için gemilerin Allah'ın nimetiyle denizde akıp-gittiğini görmüyor musun? Bunda elbetteki çok sabreden, çok şükreden kimseler için ayetler vardır.
-31

وَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۜ وَمَا يَجْحَدُ بِاٰيَاتِنَٓا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ



Onları dağlar (kara bulutlar) gibi dalgalar sardığı zaman dini yalnızca O'na 'has kılan gönülden bağlılar' olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar. Onları karaya çıkarıp-kurtarınca, onlardan bir kısmı (şükürde) orta yolu tutar. (Zaten) Bizim ayetlerimizi nankör gaddarlardan başkası (bile bile) inkar etmez.
-32

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْماً لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـٔاًۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ



Ey insanlar. Rabbinizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki (o gün hiç) bir baba çocuğu adına karşılık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası adına bir şey verebilecek değildir. (Hiç kuşku duymadan bilin ki) Allah'ın vaadi haktır. (O halde) dünya hayatı (ahireti unutturup) sizi aldatmasın ve (her türlü) aldatıcı da sizi Allah ile (Allah adına vaad ve yeminlerle) aldatmasın.
-33

اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَداًۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ



(Kıyamet) saatinin bilgisi Allah katındadır. (Allah dilediği gibi) yağmuru yağdırır, rahimlerde olanı da (olmadan) bilir. (Sizden) hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse de (hangi vakit) hangi yerde öleceğini bilemez. (Mutlak anlamda sadece) Allah Alim'dir (her şeyi hakkıyle bilendir), Habir'dir (her şeyden haberdar olandır).
-34