



| ve câvez-nâ | : ve biz geçirdik |
| bi benî isrâîle | : İsrailoğullarını |
| el bahre | : deniz |
| fe etbea-hum | : böylece onları takip etti |
| fir'avnu | : firavun |
| ve cunûdu-hu | : ve onun ordusu |
| bagyen | : zulümle, zulmetmek için |
| ve adven | : düşmanlıkla |
| hattâ | : oluncaya kadar, olunca |
| izâ | : olduğu zaman, o zaman |
| edreke-hu el gareku | : onu boğacak düzeye erişti |
| kâle | : dedi |
| âmentu | : îmân ettim |
| enne-hu | : muhakkak ona, onun ..... olduğuna |
| lâ ilâhe | : ilâh yoktur |
| illâ | : ...den başka |
| ellezî âmenet | : ki ona îmân etti (inandı) |
| bi-hi | : ona, kendisine |
| benû isrâîle | : İsrailoğulları |
| ve ene | : ve ben |
| min el muslimîne | : müslümanlardanım |

