



| ve le in | : ve muhakkak ki |
| ezaknâ-hu | : ona tattırırsak |
| na'mâe | : bir ni'met |
| ba'de | : sonra |
| darrâe | : sıkıntı |
| messet-hu | : onu dokundurduğumuz |
| le yekûlenne | : muhakkak derler ki |
| zehebe es seyyiâtu | : kötülükler gitti |
| an-nî | : benden |
| inne-hu | : muhakkak o |
| le ferihun | : şımarıktır |
| fahûrun | : çok övünen (kendini çok metheden) böbürlenen |

