



| fe lemmâ | : bundan sonra böylece, olduğu zaman |
| câe | : geldi |
| emru-nâ | : emrimiz |
| necceynâ | : kurtardık |
| sâlihan | : Salih |
| ve | : ve |
| ellezîne âmenû | : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler |
| mea-hu | : onunla beraber, onun yanında |
| bi rahmetin | : bir rahmetle |
| min-nâ | : tarafımızdan, bizden |
| ve min hizyi | : ve alçaklıktan, aşağılatıcı azaptan, zilletten |
| yevmi izin | : izin günü |
| inne rabbe-ke | : muhakkak ki senin Rabbin |
| huve | : o |
| el kaviyyu | : güçlüdür, kuvvetlidir, kavidir |
| el azîzu | : azîzdir, yücedir |

