



| fe lemmâ | : artık olduğu zaman |
| câe | : geldi |
| emru-nâ | : emrimiz |
| cealnâ | : biz kıldık, yaptık |
| âliye-hâ | : onu en yüksek |
| sâfile-hâ \n(ceale âliye-hâ sâfile-hâ) | : onu en alçak \n: (onun altını üstüne getirdi) |
| ve emtar-nâ | : ve yağdırdık |
| aleyhâ | : onun üzerine |
| hicâreten | : taşlar |
| min siccîlin | : siccilden (pişirilip sertleştirilmiş kerpiçten yapılmış) |
| mendûdin | : dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen) |

