



| fe | : böylece, o zaman |
| bedee | : başladı |
| bi ev'ıyeti-him | : onların heybeleri |
| kable | : önce |
| viâi | : kap, heybe |
| ahî-hi | : kardeşinin |
| summestahrecehâ | : sonra onu çıkardı |
| min viâi ahî-hi | : kardeşinin heybesinden |
| kezâlike | : işte böylece |
| kidnâ \n(keyd) | : düzen hazırladık \n: (hile, düzen, tedbir) |
| li yûsufe | : Yusuf için |
| mâ kâne | : olmadı, olmazdı |
| li ye'huze | : alıkoyması, tutması |
| ehâ-hu | : kardeşini |
| fî dîni el meliki | : melikin dîninde, milletinde, kurallarında |
| illâ | : ancak, ...den başka, hariç |
| en yeşâallâhu(yeşâu allâhu) | : Allah'ın dilemesi |
| nerfeu | : yükseltiriz |
| derecâtin | : dereceler |
| men neşâu | : dilediğimiz kimseye |
| ve fevka | : ve üstünde |
| kulli | : bütün, her |
| zî ilmin | : ilim sahibi |
| alîmun | : daha iyi bilen |

