



| kâlû | : dediler |
| e inne-ke | : gerçekten sen misin |
| le ente yûsufu | : mutlaka sen Yusuf'sun |
| kâle | : dedi |
| ene yûsufu | : ben Yusuf'um |
| ve hâzâ | : ve bu |
| ahî | : kardeşim |
| kad | : andolsun |
| menne allâhu | : Allah ni'metlendirdi (ni'met verdi) |
| aleynâ, | : bize |
| inne-hu | : muhakkak, çünkü |
| men yettekı | : kim takva sahibi olursa |
| ve yasbir | : ve sabreder |
| fe innallâhe | : o taktirde, muhakkak ki Allah |
| lâ yudî'u ecre | : karşılığını zayi etmez (boşa çıkarmaz) |
| el muhsinîne \n(ecre el muhsinîne) | : muhsinler \n: (muhsinlerin ecrini) |

