



| ve lemmâ | : ve olduğu zaman |
| fasalatil'îru (fasalati el îru) | : kafile ayrıldı |
| kâle | : dedi |
| ebû-hum | : onların babası |
| in-nî | : muhakkak ben, gerçekten ben |
| le ecidu | : buluyorum (duyuyorum) |
| rîha yûsufe | : Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası) |
| lev lâ | : eğer olmasa, olmazsa |
| en tufennidû-ni \n(fened) | : bana bunuyor demeniz \n: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması) |

