



| ve kadâ | : ve yerine getirdi, takdir etti, hükmetti, bildirdi |
| rabbu-ke | : Rabbin |
| ellâ | : olmamak |
| ta'budû | : ibadet etmek, kulluk etmek |
| illâ | : ancak, başka |
| iyyâ-hu | : yalnız, sadece o |
| ve bil vâlideyni | : ve anne babaya |
| ihsânen | : ihsanla davranma |
| immâ | : eğer, şâyet, fakat, olursa |
| yebluganne | : ulaşır, erişir |
| inde-ke | : senin yanında |
| el kibere | : yaşlılık |
| ehadu-humâ | : ikisinden birisi |
| ev kilâ-humâ | : veya her ikisi |
| fe | : o zaman |
| lâ tekul | : söyleme |
| lehumâ | : onlara (ikisine), o ikisine |
| uffin | : öf, aman (sıkıntı ifade etmek) |
| ve lâ tenher-humâ | : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma |
| ve kul | : ve de |
| lehumâ | : onlara (ikisine), o ikisine |
| kavlen | : söz |
| kerîmen | : güzel, hoş, kerim |

