



| ve le in | : ve eğer gerçekten olursa, olsa |
| eteyte | : getirsen |
| ellezîne | : o kimselere, onlara |
| ûtû | : verilenlere |
| el kitâbe | : kitap |
| bi kulli | : hepsini |
| âyetin | : âyet |
| mâ tebiû | : tâbî olmazlar |
| kıblete-ke | : senin kıblen |
| ve mâ ente | : ve sen değilsin |
| bi tâbîın | : tâbî olan |
| kıblete-hum | : onların kıblesi |
| ve mâ | : ve değil |
| ba'du-hum | : onların bir kısmı |
| bi tâbîın | : tâbî olan |
| kıblete | : kıble |
| ba'dın | : bazıları, bir kısmı |
| ve le in | : ve eğer gerçekten olursa, olsa |
| itteba'te | : sen tâbî oldun |
| ehvâe-hum | : onların hevaları, nefslerinin arzuları, istekleri |
| min ba'di | : sonradan, den sonra |
| mâ câe-ke | : sana gelen şey |
| min el ilmi | : ilimden, bilgiden |
| inne-ke | : muhakkak ki sen, hiç şüphesiz sen |
| izen | : o zaman, o taktirde |
| le min ez zâlimîne | : elbette zalimlerden |

