



| ve min en nâsi | : ve insanlardan (bir kısmı) |
| men | : kim, kimse |
| yettehizu | : edinir |
| min dûni allâhi | : Allah'tan başka |
| endâden | : eş, eşit, ortak (put) |
| yuhıbbûne-hum | : onları severler |
| ke | : gibi |
| hubbillâhi (hubbi allâhi) | : Allah'ın sevgisi |
| ve ellezîne | : ve o kimseler, onlar |
| âmenû | : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) |
| eşeddu | : daha şiddetli, daha çok kuvvetli |
| hubben | : sevgi, muhabbet |
| lillâhi (li allâhi) | : Allah'ı |
| ve lev yerâ | : ve keşke görselerdi (bilselerdi) |
| ellezîne zalemû | : zulmedenler |
| iz yeravne | : gördüklerinde, gördükleri zaman |
| el azâbe | : azap |
| enne | : olduğunu |
| el kuvvete | : kuvvet |
| lillâhi (li allâhi) | : Allah'ın, Allah'a ait |
| cemîan | : hepsi, bütün, tamamı, tamamen |
| ve enne | : ve olduğunu |
| allâhe | : Allah |
| şedîdu | : şiddetli |
| el azâbi | : azap |

