



| in | : eğer |
| tubdû | : açıkça ortaya çıkarırsanız |
| es sadakâti | : sadakalar |
| fe | : o zaman, o taktirde, işte |
| niimmâ (niim mâ) | : ne güzel |
| hiye | : o |
| ve in tuhfû-hâ | : ve onu gizlerseniz |
| ve tu'tû-ha | : ve onu verirsiniz |
| el fukarâe | : fakirler |
| fe | : artık |
| huve | : o |
| hayrun | : hayırlıdır, daha hayırlıdır |
| lekum | : sizin için |
| ve yukeffiru | : ve örter |
| an-kum | : sizden |
| min seyyiâti-kum | : günahlarınızdan |
| ve allâhu | : ve Allah |
| bi mâ | : şeyleri |
| ta'melûne | : yapıyorsunuz |
| habîrun | : haberdar olan |

