



| inne ellezîne | : muhakkak ki onlar, |
| âmenû | : îmân ettiler, âmenû oldular |
| ve amilû es sâlihâti | : ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez- |
| ve | : ve |
| ekâmû | : ikame ettiler, hakkıyla yerine getirdiler |
| es salâte | : namazı |
| ve âtevû | : ve verdiler |
| ez zekâte | : zekât |
| lehum | : onlar için, onların vardır |
| ecru-hum | : onların ecirleri, mükâfatları |
| inde | : yanında, katında |
| rabbi-him | : (onların) kendi Rab'leri |
| ve lâ havfun | : ve korku yoktur |
| aleyhim | : onlara |
| ve lâ hum yahzenûne | : ve onlar mahzun olmazlar |

