



| fe'tiyâ-hu | : o halde (ikiniz) ona gidin |
| fe | : o zaman, öyleyse, böylece |
| kûlâ | : ikiniz söyleyin |
| in-nâ | : muhakkak biz |
| resûlâ | : iki resûl, iki elçi |
| rabbi-ke | : senin Rabbin |
| fe | : artık |
| ersil | : gönder |
| mea-nâ | : bizimle beraber |
| benî isrâîle | : İsrailoğulları |
| ve lâ tuazzib-hum | : ve onlara azap etme |
| kad | : olmuştu, oldu |
| ci'nâ-ke bi | : sana getirdik |
| âyetin | : âyet, mucize |
| min rabbi-ke | : senin Rabbinden |
| ve es selâmu | : ve selâm |
| alâ men ittebea | : tâbî olanlara |
| el hudâ | : hidayet |

