



| fe | : artık, böylece, öyleyse |
| le ne'tiyenne-ke bi | : mutlaka sana getireceğiz |
| sıhrin | : bir sihir |
| misli-hî | : onun gibi |
| fec'al (fe ic'al) | : bundan sonra yap, tayin et |
| beyne-nâ ve beyne-ke | : bizimle senin aranda (seninle bizim aramızda) |
| mev'ıden | : buluşma zamanı |
| lâ nuhlifu-hu | : onda ihtilâf etmeyelim |
| nahnu | : biz |
| ve lâ ente | : ve sen yapma |
| mekânen | : mekân, yer |
| suven | : şartların eşit olduğu bir yer, uygun bir yer |

