



| yâ eyyuhâ en nâsu | : ey insanlar |
| in kuntum | : eğer siz iseniz |
| fî | : içinde |
| raybin | : şüphe |
| min el ba'si | : beas edilmekten, tekrar diriltilmekten |
| fe | : o zaman, oysa |
| innâ | : şüphesiz biz |
| halaknâ-kum | : sizi biz yarattık |
| min turâbin | : topraktan |
| summe | : sonra |
| min nutfetin | : nutfeden, bir damla sudan |
| summe | : sonra |
| min alakatin | : alakadan (bir noktadan asılı duran şeyden), (rahim cidarına bir noktadan asılı duran embriyo) |
| summe | : sonra |
| min mudgatin | : bir çiğnemlik et görüntüsündeki ceninden |
| muhallekatin | : halkedilmiş, yaradılışı şekillendirilmiş |
| ve gayri muhallekatin | : ve yaradılışı tamamlanmamış, şekillendirilmemiş |
| li nubeyyine | : beyan etmemiz için, beyan edelim diye |
| lekum | : size |
| ve nukırru \n(karre) \n(ekarri) | : ve durdururuz, tutarız \n: (yerleşti, karar kıldı, durdu) \n: (ikrar ettirdi, durdurdu) |
| fî el erhâmi | : rahîmlerde |
| mâ neşâu | : dilediğimiz şeyi |
| ilâ ecelin | : bir süreye kadar |
| musemmen | : belirlenmiş (isimlendirilmiş) |
| summe | : sonra |
| nuhricu-kum | : sizi çıkarırız |
| tıflen | : çocuk (bebek) olarak |
| summe | : sonra |
| li teblugû | : erişmeniz (ulaşmanız) için |
| eşudde-kum | : sizin en kuvvetli (erginlik) çağınız |
| ve min-kum men | : ve sizden bir kısmınız |
| yuteveffâ | : vefat ettirilir |
| ve min-kum men | : ve sizden bir kısmınız |
| yuraddu | : geri döndürülür |
| ilâ erzeli el umuri | : ömrünün en rezil çağına, ihtiyarlık çağına |
| li keylâ ya'leme | : bilmemesi için |
| min ba'di ilmin | : ilimden sonra |
| şey'an | : bir şey |
| ve terâ el arda | : ve arzı (yeryüzünü) görürsün |
| hâmideten | : kurumuş olarak |
| fe | : böylece, fakat |
| izâ | : olduğu zaman |
| enzelnâ | : indirdik |
| aleyhâ | : onun üzerine, ona |
| el mâe | : su |
| ihtezzet | : hareketlendi |
| ve rabet | : ve kabardı (hacmi arttı) |
| ve enbetet | : ve (bitki) yetiştirdi |
| min kulli | : hepsinden (bütün çeşitlerden) |
| zevcin | : çift |
| behîcin | : güzel |

