



| ve el kavâıdu | : ve yaşlı kadınlar |
| minen nisâi | : kadınlardan |
| ellatî lâ yercûne | : onlar ümit etmezler |
| nikâhan | : bir nikâh, evlilik |
| fe | : böylece, artık |
| leyse | : değil, yoktur |
| aleyhinne | : onların üzerine, onlara |
| cunâhun | : günah, kusur |
| en yeda'ne | : çıkarmaları |
| siyâbehunne | : onların elbiseleri |
| gayra muteberricâtin | : açmaksızın |
| bi zînetin | : ziynetleri |
| ve en yesta'fifne | : ve iffetli olmayı istemeleri |
| hayrun | : hayırlı |
| lehunne | : onlara (kadınlara), onlar için (kadınlar için) |
| vallâhu | : ve Allah |
| semîun | : en iyi işiten |
| alîmun | : en iyi bilendir |

