



| ve kâle | : ve dedi |
| ellezîne lâ yercûne | : dilemeyenler |
| likâe-nâ | : bize kavuşmayı, ulaşmayı |
| lev lâ | : olsaydı olmaz mıydı |
| unzile | : indirildi |
| aleynâ | : bize |
| el melâiketu | : melekler |
| ev | : veya |
| nerâ | : görürüz |
| rabbe-nâ | : bizim Rabbimiz |
| lekad | : andolsun |
| istekberû | : kibirlendiler |
| fî | : içinde |
| enfusi-him | : kendileri, kendi nefsleri |
| ve atev | : ve haddi aştılar |
| utuvven | : taşkınlık ederek, haddi aşarak |
| kebîren | : büyük |

