



| fe | : bundan sonra |
| in | : eğer |
| lem yestecîbû | : icabet etmezler |
| leke | : sana |
| fa'lem (fe ı'lem) | : bil ki |
| ennemâ | : sadece, yalnız |
| yettebiûne | : tâbî olurlar |
| ehvâe-hum, | : onların hevesleri, hevaları |
| ve men | : ve kim |
| edallu | : daha dalâlette |
| mimmenittebea | : tâbî olan kimseden |
| hevâ-hu | : onun hevası, hevesleri |
| bi gayri | : olmaksızın |
| huden | : hidayet |
| min allâhi | : Allah'tan |
| innallâhe (inne allâhe) | : muhakkak Allah |
| lâ yehdi | : hidayete erdirmez |
| el kavme | : kavim |
| ez zâlimîne | : zalimler, zulmedenler |

