



| yâ eyyuhâ | : ey |
| ellezîne âmenû | : âmenû olanlar, îmân edenler |
| lâ tettehızû | : edinmeyin |
| bitâneten | : sırdaş |
| min dûni-kum | : sizlerden başka, kendinizden |
| lâ ye'lûne-kum | : size ... yapmaktan geri kalmazlar |
| habâlen | : fesada düşürmek |
| veddû | : istediler, temenni ettiler |
| mâ anittum | : size sıkıntı verecek şeyler |
| kad bedet | : belli olmuştur |
| el bagdâu | : kin ve öfke |
| min efvâhi-him | : onların ağızlarından (sözlerinden) |
| ve mâ tuhfî | : ve gizledikleri şey |
| sudûru-hum | : onların göğüsleri, sineleri |
| ekberu | : daha büyük |
| kad beyyennâ | : açıklamıştık |
| lekum | : sizin için, size |
| el âyâti | : âyetleri |
| in kuntum | : eğer siz ... olmuş olsaydınız |
| ta'kılûne | : akıl ediyorsunuz |

