



| iz tus'idûne | : uzaklaşıyordunuz |
| ve lâ telvûne | : ve dönüp bakmıyordunuz |
| alâ ehadin | : hiç kimseye |
| ve er resûlu | : ve resûl |
| yed'û-kum | : sizi çağırıyor |
| fî uhrâ-kum | : sizin arkanızdan |
| fe esâbe-kum | : bundan sonra size, isabet etti |
| gammen | : gam, keder |
| bi gammin | : gam ile, keder ile |
| li keylâ | : ... olmaması için |
| tahzenû | : mahzun oluyorsunuz, üzülüyorsunuz |
| alâ mâ fâte-kum | : sizin elinizden çıkan şeylere |
| ve lâ mâ | : ve şeylere değil |
| asâbe-kum | : size isabet etti |
| ve allâhu | : ve Allah |
| habîrun | : haberdar |
| bi-mâ ta'melûne | : sizin yaptıklarınız şeylere yaptıklarınıza |

