



| ve li ya'leme | : ve bilmesi, belirlenmesi için |
| ellezîne nâfekû | : nifak çıkaranlar, münafıklar |
| ve kîle | : ve denildi |
| lehum | : onlara |
| teâlev | : geliniz |
| kâtilû | : savaşın |
| fî sebîli allâhi | : Allah'ın yolunda |
| ev idfeû | : veya def'edin, savunun, müdafaa edin |
| kâlû | : dediler |
| lev na'lemu | : şayet biz bilseydik |
| kıtâlen | : savaş |
| le itteba'nâ-kum | : elbette size tâbî olurduk |
| hum li el kufri | : onlar, küfre, küfür için |
| yevme izin | : izin günü |
| akrabu | : daha yakın |
| min-hum | : onlardan |
| li el îmâni | : îmâna |
| yekûlûne | : diyorlar |
| bi efvâhi-him | : kendi ağızları ile |
| mâ leyse | : olmayan şey |
| fî kulûbi-him | : onların kalplerinde |
| ve allâhu | : ve Allah |
| a'lemu | : daha iyi, en iyi bilir |
| bi mâ yektumûne | : gizledikleri şeyi |

