



| ve min âyâti-hi | : ve onun âyetlerinden |
| yurî-kum | : size göstermesi |
| el berka | : şimşek |
| havfen | : korku olarak |
| ve tamaan | : ve umut olarak |
| ve yunezzilu | : ve indirir |
| min es semâi | : semadan, gökten |
| mâen | : su |
| fe | : böylece, bundan sonra |
| yuhyî | : diriltir, hayat verir |
| bihi | : onunla |
| el arda | : arz, yer, toprak |
| ba'de | : sonra |
| mevti-hâ | : onun ölümü |
| inne | : muhakkak ki |
| fî zâlike | : işte bunda vardır |
| le | : elbette, gerçekten, mutlaka |
| âyâtin | : âyetler, mucizeler, deliller |
| li kavmin | : bir kavim için |
| ya'kılûne | : akıl ederler |

