



| ve lev | : ve şâyet, eğer |
| duhılet | : girildi |
| aleyhim | : onların üzerine |
| min aktâri-hâ | : onun kenarlarından, yan taraflarından |
| summe | : sonra |
| suilû | : istendi |
| el fitnete | : fitne |
| le | : elbette, mutlaka |
| âtev-hâ | : ona geldiler |
| ve mâ telebbesû | : ve kalmazlar |
| bihâ | : orada |
| illâ | : dışında, hariç |
| yesîren | : az |

