



| le | : gerçekten, mutlaka, elbette |
| in | : eğer, ise |
| lem yentehi | : vazgeçmezler, son vermezler |
| el munâfikûne | : münafıklar |
| ve ellezîne | : ve onlar, o kimseler |
| fî kulûbi-him | : onların kalplerinde |
| maradun | : maraz, hastalık |
| ve el murcifûne | : ve, yalan ve kötü haber yayanlar |
| fî el medîneti | : şehirde |
| le | : gerçekten, mutlaka, elbette |
| nugriyenne-ke | : mutlaka seni saldırtırız |
| bi-him | : onlara |
| summe | : sonra |
| lâ yucâvirûne-ke | : sana komşu olamazlar |
| fî-hâ | : orada |
| illâ | : ancak, hariç |
| kalîlen | : az |

