



| fe | : o zaman, artık |
| lemmâ | : olduğu zaman |
| kadaynâ | : karar verdik |
| aleyhi | : ona, onun üzerine |
| el mevte | : ölüm |
| mâ delle-hum | : onlara delâlet (delillik) etmedi, ortaya çıkarmadı |
| alâ | : üzerine |
| mevti-hi | : ölümü |
| illâ | : sadece, ancak, den başka |
| dâbbetu el ardı | : dabbetul ard, erda adı verilen bir nevi ağaç kurdu |
| te'kulu | : yiyor |
| minseete-hu | : onun bastonu, asası |
| fe | : o zaman, artık |
| lemmâ | : olduğu zaman |
| harre | : yere kapandı |
| tebeyyenet | : beyan oldu, belli oldu, açığa çıktı |
| el cinnu | : cinler |
| en lev kânû | : eğer olsaydılar |
| ya'lemûne | : bilirler |
| el gaybe | : gayb |
| mâ lebisû | : kalmazlardı |
| fî | : içinde |
| el azâbi | : azap |
| el muhîni | : muhîn, alçaltıcı, aşağılayıcı |

