



| allâhu | : Allah |
| yeteveffâ | : vefat ettirir, öldürür |
| el enfuse | : nefsler veya fizik vücutlar |
| hîne | : o vakit, esnasında, anında |
| mevti-hâ | : onun ölümü |
| ve elletî | : ve o ki |
| lem temut | : ölmedi |
| fî | : de, içinde |
| menâmi-hâ | : onun uykusu |
| fe | : böylece, artık |
| yumsiku | : tutar |
| elletî | : ki o |
| kadâ | : takdir etti |
| aleyhe | : onun üzerine |
| el mevte | : ölüm |
| ve yursilu | : ve gönderir |
| el uhrâ | : diğeri |
| ilâ ecelin | : ecele kadar |
| musemmen | : belirlenmiş, tayin edilmiş |
| inne | : muhakkak |
| fî zâlike | : bunda |
| le | : mutlaka, elbette |
| âyâtin | : âyetler, deliller, ibretler |
| li | : için |
| kavmin | : kavim |
| yetefekkerûne | : tefekkür ediyorlar (eden) |

