



| inne | : muhakkak |
| ellezîne | : onlar, olanlar |
| keferû | : inkâr ettiler |
| bi âyâti-nâ | : âyetlerimizi |
| sevfe | : yakında, ileride |
| nuslî-him | : onları yaslayacağız, atacağız |
| nâran | : ateş |
| kullemâ | : her defasında |
| nadicet | : yandı, kavruldu |
| culûdu-hum | : onların derileri |
| beddelnâ-hum | : onları değiştirdik |
| culûden | : deriler |
| gayre-hâ | : ondan başkası, başka |
| li yezûkû | : tatmaları için |
| el azâbe | : azabı |
| inne | : muhakkak |
| allâhe | : Allah |
| kâne | : oldu, idi, ...dır |
| azîzen | : aziz, üstün |
| hakîmen | : hüküm ve hikmet sahibi |

