



| illâ | : hariç |
| ellezîne | : onlar, olanlar |
| yasılûne | : vasıl olurlar, gelirler, sığınırlar, iltica ederler |
| ilâ | : ...'e |
| kavmin | : kavim |
| beyne-kum | : sizin aranızda |
| ve beyne-hum | : ve onlar arasında |
| mîsâkun | : misak, kesin söz, andlaşma |
| ev | : veya |
| câû-kum | : size geldiler |
| hasırat | : daralmış olarak |
| sudûru-hum | : göğüsleri |
| en | : olmak, yapmak |
| yukâtilû-kum | : sizinle savaşırlar |
| ev | : veya |
| yukâtilû | : savaşırlar |
| kavme-hum | : onların kavimleri, kendi kavimleri |
| ve lev | : ve eğer, şayet |
| şâe | : diledi |
| allâhu | : Allah |
| le selleta-hum | : elbette onları musallat etti |
| aleykum | : sizin üzerinize |
| fe le | : o zaman mutlaka |
| kâtelû-kum | : sizi öldürdüler |
| fe in | : o halde eğer |
| ı'tezelû-kum | : sizden uzak durdular |
| fe | : artık |
| lem yukâtilû-kum | : sizinle savaşmadılar |
| ve elkav | : ve ilka ettiler, önerdiler, teklif ettiler |
| ileykum | : size |
| es seleme | : teslim, sulh, barış |
| fe | : o taktirde |
| mâ ceale | : olmadı |
| allâhu | : Allah |
| lekum | : sizin için, size |
| aleyhim | : onların üzerine |
| sebîlen | : yol |

