



| kezzebet | : yalanladı |
| kable-hum | : onlardan önce |
| kavmu nûhın | : Nuh kavmi |
| ve el ahzâbu | : ve hizipler, fırkalar, taifeler |
| min ba'dı-hım | : onlardan sonra |
| ve hemmet | : ve hamle yaptı, hücum etti |
| kullu | : hepsi, bütün |
| ummetin | : ümmet |
| bi resûli-him | : onların resûllerine |
| li ye'huzû-hu | : onu yakalamak için |
| ve câdelû | : ve mücâdele ettiler |
| bi el bâtılı | : bâtıl ile |
| li yudhıdû | : gidermek için |
| bi-hi | : onunla |
| el hakka | : hak |
| fe | : böylece, artık |
| ehaztu-hum | : ve onları yakaladım |
| fe | : böylece, artık, o zaman |
| keyfe | : nasıl |
| kâne | : oldu |
| ıkâbi | : ikabım, cezam |

