



| fe | : böylece, bunun üzerine |
| erselnâ | : gönderdik |
| aleyhim | : onların üzerine |
| rîhan | : rüzgâr |
| sarsaran | : şiddetli sesle gelen soğuk fırtına |
| fî eyyâmin | : günlerde |
| nahisâtin | : uğursuzlar |
| li | : için |
| nuzîka-hum | : onlara tattırırız |
| azâbe | : azap |
| el hizyi | : alçaklık, zillet |
| fî el hayâti ed dunyâ | : dünya hayatında |
| ve le | : ve mutlaka |
| azâbu el âhireti | : ahiret azabı |
| ahzâ | : daha çok rüsva edici, rezil edici |
| ve hum | : ve onlar |
| lâ yunsarûne | : yardım olunmazlar |

