şerea | : şeriat kıldı |
lekum | : size, sizin için |
min ed dîni | : dînden |
mâ vassâ | : vasiyet ettiği şey, farz kıldığı şey |
bi-hi | : onu, onunla |
nûhan | : Nuh |
ve ellezî | : ve o |
evhaynâ | : biz vahyettik |
ileyke | : sana |
ve mâ vassaynâ | : ve vasiyet ettiğimiz şey, farz kıldığımız şey |
bi-hi | : onu, onunla |
ibrâhîme | : İbrâhîm |
ve mûsâ | : ve Musa |
ve îsâ | : ve İsa |
en ekîmû | : ikame etmeleri, ayakta, hayatta tutmaları |
ed dîne | : dîn |
ve lâ teteferrekû | : ve ayrılığa düşmeyin, fırkalara ayrılmayın |
fî-hi | : onda, onun hakkında |
kebure | : büyük oldu, ağır geldi |
alâ el muşrikîne | : müşriklere |
mâ ted'û-hum | : onları davet ettiğin şey |
ileyhi | : ona, kendisine |
allâhu | : Allah |
yectebî | : seçer |
ileyhi | : ona, kendisine |
men | : kimse, kişi |
yeşâu | : diler |
ve yehdî | : ve hidayete erdirir, ulaştırır |
ileyhi | : ona, kendisine |
men | : kimse, kişi |
yunîbu | : yönelir |