



| ve en ihkum | : ve hükmetmek (hükmet) |
| beyne-hum | : onların aralarında |
| bi mâ enzele allâhu | : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile |
| ve lâ tettebi' | : ve tâbi olma, uyma! |
| ehvâe-hum | : onların hevâları, hevesleri, nefislerinin istekleri |
| ve ıhzer-hum | : ve onlardan sakın |
| en yeftinû-ke | : seni fitneye düşürmeleri |
| an ba'dı | : bazısından, bir kısmından |
| mâ enzele allâhu ileyke | : Allâh'ın (cc.) sana indirdiği şey |
| fe in tevellev | : bundan sonra eğer yüz çevirirlerse |
| fa'lem (fe ı'lem) | : o taktirde bil ki |
| ennemâ | : artık, ama, zaten |
| yurîdu allâhu | : Allâh (c.c.) diliyor, istiyor |
| en yusîbe-hum | : onlara isabet ettirmek (musibete uğratmak) |
| bi ba'dı | : bazısıyla, bazısı sebebiyle |
| zunûbi-him | : onların günahları |
| ve inne kesîran | : ve muhakkak ki çoğu |
| min en nâsi | : insanlardan |
| le fâsıkûne | : elbette, gerçekten fâsıklar |

