



| e lem tere ilâ | : (görmüyor musun) görmedin mi (bakmadın mı) |
| ellezîne | : onlar |
| nâfekû | : münafıklık ettiler, nifak çıkardılar |
| yekûlûne | : derler |
| li ihvâni-him(u) | : kardeşleri için, kardeşlerine |
| ellezîne | : onlar |
| keferû | : inkâr ettiler |
| min ehli | : ehlinden |
| el kitâbi | : kitap |
| le in | : eğer gerçekten olursa |
| uhrictum | : siz çıkarıldınız |
| le nahrucenne | : mutlaka biz çıkarız |
| mea-kum | : sizinle beraber |
| ve lâ nutîu | : ve itaat etmeyiz |
| fî-kum | : sizin içinizde, sizin aranızda |
| ehaden | : bir kişi, bir kimse |
| ebeden | : ebediyyen, hiçbir zaman |
| ve in kûtiltum | : ve eğer sizinle savaşırlarsa |
| le | : elbette, gerçekten, mutlaka |
| nensure-enne-kum | : mutlaka biz size yardım ederiz |
| ve allâhu | : ve Allah |
| yeşhedu | : şahadet eder, şahitlik eder |
| inne-hum | : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar |
| le | : gerçekten, elbette |
| kâzibûne | : yalancılar |

