



| ev | : veya |
| tekûlû | : siz dersiniz |
| lev | : eğer |
| ennâ | : bize olsa |
| unzile | : indirildi |
| aleynâ el kitâbu | : bize kitap |
| le kunnâ | : elbette biz olurduk |
| ehdâ | : daha çok hidayete erdi |
| min-hum | : onlardan |
| fe kad câe-kum | : işte size gelmişti |
| beyyinetun | : beyyine, delil |
| min rabbi-kum | : Rabbinizden |
| ve huden | : ve hidayet, hidayete erdiren |
| ve rahmetun | : ve bir rahmet |
| fe men | : öyleyse kim |
| azlemu | : daha zalim |
| mimmen (min men) | : o kimseden |
| kezzebe | : yalanladı |
| bi âyâtillâhi (bi âyâti allâhi ) | : Allah'ın âyetlerini |
| ve sadefe | : ve yüz çevirdi |
| an-hâ | : ondan |
| se neczî | : karşılık vereceğiz, cezalandıracağız |
| ellezîne yasdifûne | : yüz çeviren kimseler |
| an âyâti-nâ | : âyetlerimizden |
| sûe el azâbi | : kötü, ağır bir azap |
| bi-mâ | : ...'den dolayı, sebebiyle |
| kânû | : oldular |
| yasdifûne | : yüz çeviriyorlar |

