



| ve izâ | : ve olduğu zaman |
| raeyte | : sen gördün |
| ellezîne | : o kimseler, onlar |
| yahûdûne | : (konuşmaya) dalarlar |
| fî âyâti-nâ | : âyetlerimiz hakkında |
| fe a'rıd | : artık yüz çevir |
| an-hum | : onlardan |
| hattâ | : oluncaya kadar |
| yahûdû fî hadîsin | : söze dalarlar (söze geçerler) |
| gayri-hî | : ondan başka |
| ve imma | : ve amma |
| yunsiyenne-ke | : sana unutturur |
| eş şeytânu | : şeytan |
| fe lâ tak'ud | : artık oturma |
| ba'de | : sonra |
| ez zikrâ | : zikir, hatırlama |
| mea el kavmi | : kavim ile, topluluk ile beraber |
| ez zâlimîne | : zalimler |

