



| ulâike ellezîne | : işte onlar |
| âteynâ-hum el kitâbe | : onlara, kendilerine kitap verdik |
| ve el hukme | : ve hikmet |
| ve en nubuvvete | : ve nebîlik, peygamberlik |
| fe in | : bundan sonra, eğer, ise |
| yekfur | : inkâr ederler |
| bi-hâ | : onu |
| hâulâi | : bunlar |
| fe kad | : o taktirde olmuştur |
| vekkelnâ | : vekil kıldık |
| bi-hâ | : ona |
| kavmen | : bir kavim |
| leysû bi-hâ bi kâfirîne | : onu inkâr etmeyecek |

