



| ellezî | : o ki, o |
| halaka | : yarattı |
| seb'a | : yedi |
| semâvâtin | : semalar, gök katları |
| tibâkan | : tabakalar halinde, kat kat |
| mâ terâ | : göremezsin |
| fî | : içinde, de |
| halkı | : yaratış, yaratma |
| er rahmâni | : rahmân |
| min tefâvutin | : bir uyumsuzluk, düzensizlik |
| fe | : öyleyse, haydi |
| irciı | : çevir, döndür |
| el basara | : bakış |
| hel | : var mı, mi |
| terâ | : görüyorsun |
| min futûrin | : bir yarık, bir çatlak |

