



| summe | : bir zaman sonra |
| beas-nâ | : biz beas ettik, gönderdik |
| min ba'di-him | : onlardan sonra, onların arkasından |
| mûsâ | : Musa (as) |
| bi âyâti-nâ | : âyetlerimiz ile, mucizelerimizle |
| ilâ fir'avne | : firavuna |
| ve melâi-hi | : ve onun önde gelenleri, ileri gelenleri |
| fe zalemû | : fakat zulmettiler |
| bi-hâ | : ona |
| fe unzur | : artık, bundan sonra bak |
| keyfe | : nasıl, ne şekilde |
| kâne | : oldu |
| âkıbetu | : akıbet, son |
| el mufsidîne | : fesat çıkaranlar |

