



| inne | : muhakkak ki |
| ellezîne âmenû | : âmenû olan kimseler |
| ve hâcerû | : ve hicret ettiler |
| ve câhedû | : ve cihad ettiler |
| bi emvâli-him | : mallarıyla |
| ve enfusi-him | : ve nefsleriyle (canlarıyla) |
| fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) | : Allah'ın yolunda |
| vellezîne (ve ellezîne) | : ve o kimseler, onlar |
| âvev | : barındırdılar, himaye ettiler |
| ve nasarû | : ve yardım ettiler |
| ulâike | : işte onlar |
| ba'du-hum | : onların bir kısmı |
| evliyâu | : velîler |
| ba'dın \n(ba'du-hum ba'dın) | : bir kısmı \n: (birbirlerinin) |
| ve ellezîne âmenû | : ve âmenû olan kimseler |
| ve lem yuhâcirû | : ve hicret etmeyen |
| mâ lekum | : sizin (üzerinizde) yoktur |
| min velâyeti-him | : onlara velayetiniz, himayeniz |
| min şey'in | : bir şey (bir sorumluluk) |
| hattâ yuhâcirû | : onlar hicret edinceye kadar |
| ve in-istensarû-kum | : ve eğer sizden yardım isterlerse |
| fîd dîni (fî ed dîni) | : dîn konusunda, dînde |
| fe aleykum en nasru | : artık, o zaman yardım etmek üzerinizedir (sorumlusunuz) |
| illâ | : ancak, olması hariç |
| alâ kavmin | : bir topluluğa |
| beyne-kum | : sizin aranızda |
| ve beyne-hum | : ve onların arasında |
| mîsâkun | : bir anlaşma, misak |
| vallâhu (ve allâhu) | : ve Allah |
| bi-mâ | : şeyleri |
| ta'melûne | : yapıyorsunuz |
| basîrun | : en iyi gören |

